• Sonuç bulunamadı

1. Araştırma Alanı Hakkında Genel Bilgiler

1.1. Kütahya Tarihi

1.1.5. Germiyanoğulları Döneminde Kütahya

Germiyanoğulları, Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması sonucunda Anadolu’da kurulan beyliklerin en büyüklerinden birisidir. İlim ve kültür

4

müesseseleri yanında, himayesinde ve kendi döneminde yetişen önemli müellif, şair ve ediplerle, hem Osmanlı ilim ve kültür hayatına altyapı oluşturmuş, hem de Anadolu’daki ilim ve kültür faaliyetlerine katkıda bulunmuştur. Germiyanoğulları üzerine ilk araştırmalar, 1911 yılında Halil Ethem Bey tarafından başlatılmıştır. İsmail Hakkı Uzunçarşılı tarafından hazırlanıp neşredilen Kütahya Şehri adlı çalışmada, Germiyanoğullları hakkında teferruatlı bilgiler vardır.

Germiyan, Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen bir Türk aşireti olup sonraları, Anadolu Selçuklularının son devrinde Kütahya ve havalisinde hükümet kurmuş beyliğin adı olmuştur. Menş’e yönünden bakacak olursak; bazı kaynaklarda Germiyan Beyliği’ni kuran şahsın adı Germiyan Bey olarak gösterilmekte ise de bu görüş kabul görmemiştir (Varlık, 1974, 1). Mükrimin Halil Yınanç, İbnü’l Esir’den naklen: “Bu arada Germeyan bölgesi tesmiye edilen Pötürge ve Siro havalisi de Emir Çubuk’un eline geçtiği anlaşılıyor” diyerek, söz konusu Pötürge ve Siro havalisinin Germiyan boyunun uzun müddet kaldığı bölge olması hasebiyle Germiyan adını almış olabileceği kanaatini belirtmektedir (Yınanç, 1944, 126).

M. Ç. Varlık, Germiyanogulları Tarihi isimli çalışmasında Sempat kronolojisinden naklen Malatya’nın bir mevkiine “Germiyan” adı verildiğini zikretmektedir (Varlık, 1974, 3).Germiyanoğullarının kökeni hakkında farklı görüşler olmakla birlikte idaa edilen görüşlerin yeterince kabul görmediği bir gerçektir. Bütün kaynaklarda Türk veya Türkmen olarak zikredilen Germiyanlıların hangi boya mensup oldukları hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır.

Sonuç olarak, Germiyan kelimesinin, bir şahıs veya yer adı olmayıp; bir aşiret/ boy ismi iken sonradan bu ailenin ve beyliğin adı olduğu da anlaşılmaktadır.

Germiyan aşiretinin tarih sahnesine ilk çıkışları, Türkiye Selçuklu Devleti’nin hizmeti altında, Malatya civarında Baba İshak İsyanı’na karşı yapılan savaşla olmuştur (Varlık, 1974, 7). Başlarında Alişiroğlu Müzafferüddin olduğu halde Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından Baba İshak isyanını bastırmaya (1240) memur edildilerse de başarılı bir netice elde edememişlerdir.

Germiyanlı aşiretinin Malatya taraflarından batı bölgesine hangi tarihte geldikleri hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kerimüddin Alişir’in Konya’da 1264’te öldürülmesi ve onu takiben Cimri (Alaeddin Siyavuş) hadisesinde Germiyanlıların

5

rol almaları neticesinde 1277 yılından önce Kütahya havalisine yerleştikleri söylenebilir (Yıldız, 1981-1982, 39; Varlık, 1974, 15).

1277 tarihinde Batı bölgesinde kesin olarak görülen ve Selçukluların hizmetinde hareket eden Germiyanlılara, Cimri olayında gösterdikleri hizmetlerinden dolayı Kütahya ve çevresi ikta olarak verilmiş olmalıdır (Varlık, 1974, 24).

Germiyanoğulları Beyliği’nin kurucusu ve ilk hükümdarı Yakup bin Alişir’dir. I. Yakup Bey 1300 yılında Anadolu Selçuklu Sultanlığı’ndan ayrılarak bağımsızlığını ilân etmiş ve böylece merkez Kütahya olmak üzere Germiyanoğulları Beyliği ortaya çıkmıştır. Yakup Bey zamanında Bizanslılarla mücadeleler yapılmıştır. 1304’te Menderes Nehri yakınlarındaki Tripolis alınarak Simav yakınlarındaki Angir fethedilmiş, daha sonra 1306’da 30.000 kişiye yakın bir kuvvetle I. Yakup Bey Alaşehir’i kuşatmıştır. Ancak kuşatma, Bizans İmparatoru II. Andronikos’un İspanya’dan getirttiği Katalan kuvvetlerinin yetişmesi üzerine sonuçsuz kalmıştır (Uzunçarşılı, 1932, 33-34; Yıldız, 1981-1982, 40). Fakat bundan 8 yıl sonra, Alaşehir Germiyanlıların hâkimiyeti altına alınmış ve buradaki Rumlardan alınan cizyeyle, Kütahya’da yaptırılan Vâcidiye Medresesi’nin masrafları karşılanmıştır (Uzunçarşılı, 1964, 767).

I. Yakup Bey devrinde, Germiyanlıların Osmanlılarla da münasebetleri olmuştur. İlk zamanlardaki münasebetler beylikler üzerindeki himaye politikası sebebiyle pek dostça olmamıştır. Çünkü her iki beylik de Anadolu birliği için kendisini lider olarak görmekteydiler(Varlık, 2002, 775). I. Yakup Bey’in ölüm tarihi kesin olarak bilinmese de 1340 yılı olarak kabul edilmektedir. Bu dönem Germiyan Beyliği’nin en parlak dönemidir. Anadolu beylikleri içinde Karamanoğulları’ndan sonra en kuvvetli beyliğin başında bulunan Yakup Bey’in yirmi bin civarında talimli askeri mevcuttur. Onun, büyük hükümdarlar gibi emirleri, vezirleri ile kadılarının bulunduğunu, kaynaklar yazmaktadır. Onun zamanında Kütahya iktisadî ve kültürel bakımdan büyük gelişmelere sahne olmuştur. Mevlana’nın torunu, Ulu Arif Çelebi ile görüştükten sonra onun müridi olmuştur. Yakup Bey âlimleri, şairleri ve sanatkârları himaye eden devlet adamıdır (Yıldız, 1981-1982, 41).

I. Yakup Bey’in vefatından sonra yerine oğlu Mehmet Bey geçmiştir. Mehmet Bey devrine ait kaynaklarda çok az bilgi bulunmaktadır. Askerî faaliyetleri

6

arasında Kula ve Simav’ın Bizans’tan geri alındığı II. Yakup Bey’in Taş Vakfiyesi’nde yazılıdır (Uzunçarşılı, 1932, 45; Varlık, 1974, 47).

Mehmet Bey’in vefatı üzerine Germiyan Oğulları beyliğinin başına geçen oğlu Süleyman Şah (Şah Çelebi de denir) iki büyük rakiple karşı karşıya kalmıştır: Osmanlılar ve Karamanlılar (Uzunçarşılı, 1932, 45; Varlık, 1974, 56). Süleyman Şah, Karaman Oğulları tehlikesi karşısında Osmanlılar ile iyi münasebetler kurmak gayesiyle kızı Devlet Hatun’u Sultan I. Murad’ın oğlu Yıldırım Bayezid’e vermiştir (Varlık, 1974, 56). Kaynaklarda Yıldırım Bayezid’in düğünü hakkında geniş bilgi bulunmaktadır.

1387 tarihinde Süleyman Şah’ın vefatıyla Uşak ve Şuhut taraflarında valilik yapan oğlu Yakup Çelebi Germiyanlıların başına geçmiştir (Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, 47). Ancak, Sultan I. Murad’ın Kosova savaşında şehit edilmesi ve Yıldırım Bayezid’in tahta geçmesine müteakip Osmanlılar aleyhine harekete geçmiş olan beyler ile ittifak yapan Yakup Bey, kardeşinin çeyizi olarak Osmanlılara terk edilmiş yerlerin bir kısmını geri almak istemiştir. Anadolu’da aleyhindeki ittifakı haber alan Yıldırım Bayezid, Rumeli taraflarında gerekli emniyet tedbirlerini aldıktan sonra Anadolu’ya dönmüş Saruhan, Aydın ve Menteşe beyliklerini ülkesine katmıştır (Yınanç, 1979, 370). Bu vaziyet karşısında korkuya kapılan Yakup Bey, kıymetli hediyelerle Yıldırım Bayezid’i karşıladı ise de yakalanarak İpsala Kalesi’ne hapsedilmekten kurtulamamıştır. Böylece 1390 yılında Germiyan Oğulları Beyliği Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir (Uzunçarşılı, 1988, 262).

Timur’un Ankara Savaşını kazanması sonucunda Timur’a sığınan II. Yakup Bey, Osmanlılara çeyiz olarak verilen yerler de dâhil olmak üzere tekrar memleketine sahip olur. Böylece II. Yakup Bey, 1390’dan 1402 tarihine kadar geçen 12 yıllık bir aradan sonra tekrar Beyliğinin başına geçmiştir (Varlık,1974, 71).

Yıldırım Bayezid’in ölümünden sonra (1402), Osmanlı Devleti’nde şehzadeler arasında taht mücadelesi başlamıştır. Bu mücadeleler sırasında II. Yakup Bey, Süleyman Çelebi’ye karşı Karamanoğlu ile ittifak yapıp, Aydınoğlu Cüneyd Bey’i desteklemiştir (Varlık, 1974, 73). Daha sonra II. Yakup Bey, Çelebi Mehmet tarafına meyleder (Uzunçarşılı, 1932, 48). Bu durum Karamanoğulları ile Germiyanlıların arasının açılmasına sebep olmuştur. Karamanoğlu Mehmet Bey,

7

1410-1411 yıllarında Germiyan topraklarına saldırarak Kütahya’yı zapt eder (Tekindağ, 1964, 324).

Karamanoğlu Mehmet Bey, Çelebi Mehmet’in üzerine gelmesiyle Germiyandan zabdettiği yerleri de bırakarak kaçmak zorunda kalır, böylece II. Yakup Bey, Çelebi Mehmet vasıtasıyla tekrar memleketine sahip olmuş ve bunu meşhur Taç Vakfiyesi’nde “Hudâvendigârun devletin artursun geldi

Karamanoğlunı sürdi bu yirleri hep girü aldı bana virdi… diyerek anlatmıştır ( Uzunçarşılı, 1932, 49; Varlık, 1974, 75-76).

II. Yakup Bey, erkek çocuğunun olmaması sebebiyle vefatından sonra memleketinin Osmanlılara verilmesini vasiyet etmiştir. Bu maksatla, 1428 yılında Edirne’ye giden Yakup Bey, Sultan Murad tarafından merasimle karşılanır. Bir müddet Edirne’de kaldıktan sonra Kütahya’ya dönen II. Yakup Bey 1429 yılında vefat etmiş ve vasiyeti üzerine Germiyan ülkesi Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir (Varlık, 1974, 79; Yıldız, 1981-1982, 43; Uzunçarşılı, 1988, 51).