• Sonuç bulunamadı

85mel işlevini oluşturmuştur Bu dönemde Avrupa’da yaklaşık 90 000 kadı-

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NDE KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELENİN TARİHİ

85mel işlevini oluşturmuştur Bu dönemde Avrupa’da yaklaşık 90 000 kadı-

nın canlı canlı yakıldığı ifade edilmektedir11.

Kadının hor görülmesi sadece Avrupa uluslarına has bir özellik değil- dir. Eski Mısır’da Firavunlar kız kardeşleriyle evlenebiliyordu. Yine Eski İran’da da kız kardeş, anne gibi kan yakınlığının bir saygınlık ifade etme- diği görülmektedir. Onlar da kız kardeşleriyle evlenir ve de bu durumu teşvik ederlerdi. Babil’de kadın, evcil hayvanlarla eşit tutulmuştur. Eski Hindistan’da kadın köle olarak kabul edilmiş, 17. Yy’a kadar kocası ölen kadın, aynı gün kocasının cesedi ile yakılarak yaşam hakkı elinden alın- mıştır. Uzak Doğu’da ve Çin’de kadınlar insan olarak kabul görmemiş, tıpkı Arap toplumlarındaki gibi isim koymak yerine numaralandırılmış-

tır12. Arap toplumlarında kız çocukları diri diri gömülmüş, istenildiğika-

dar kadına sahip olunulmuştur. Eski Türklerde kadın önemli bir varlık olarak kabul edilmiştir. Türk kadını ata biner, ok atar ve hatta savaşırdı. Miras gibi medeni haklarda erkekle eşit görülmüş ve yönetim kademele- rinde bulunmuşlardır. Gökalp’e göre, Eski Türkler hem demokrat, hem fe-

ministdirler13. İslamiyet’in kabulü ile bu davranışlar terkedilerek, İslam’ın

verdiği haklardan yoksun bırakan, kadını mahrumiyete iten bir algı ile yer

değiştirmiştir14.

Erken modern Avrupa’da kadın, sanatsal temsillerde ya çok iyi, ya da çok kötü bir rol üstlenmiştir. Örneğin; Havva, Adem’den daha fazla gü-

nahkar, Meryem ise, İsa’dan daha az kutsaldır15. Edebi metinlerde kadın,

salt görüntüye indirgenmiştir. Erkeklerce kadınlar yazmak için bir araç- tır (bir sevgili, bir sanat perisi), yazarın düşleri için bir çanak işlevi gör- mektedir. “Kadın” pekçok fi lozofça kötülenmiştir. Avrupa’da modernli- ğin ve özgürlüğün fi kir babalarından Voltaire, Rousseau, Montesquieu, Diderau’ya göre kadın kötü bir mahluktur. Montesquieu’da kadınlar er- keklere egemen olmak için çekiciliklerini kullanırlar, Rousseau’da kadın-

lar erkekleri mutlu etmek için vardırlar16. Diderot için de kadınlar şehvet

11 Benazus, a. g. e. , s. 280 12 Benazus, a. g. e. , s. 286

13 Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, Kamer Yay. , 1996, İstanbul, ss. 165-167 14 Bahriye Üçok, İslam Devletlerinde Türk Naibeler ve Kadın Hükümdarlar, Bilge, Kültür, Sanat Yay. , 2011, İstanbul

15 Kilise Babaları İlk Günah’ın suçunu Havva’ya yüklemiştir, kadınları cinsellik ve günahla tanımlamışlardır. O kadar ileri gidilmiştir ki, kadın erkek için baştan çıkarıcı ve kötülüğün kaynağı olduğundan erkeğin kadına olan sevgisi, Tanrı’ya olan sevgisi- ni tehdit edecektir. Erkeğin selameti için bakir yaşam önemli bir unsurdur.

16 NatalieZemonDavis ve ArletteFarge, “Herşeye Rağmen Kadın Nedir?”,Kadınların

Tarihi Cilt III “Rönesans ve Aydınlanma Çağı Paradoxları” içinde, Der. Georges

Duby, Michelle, Perrot, Çev. Ahmet Fethi, Türkiye İş Bankası Kültür Yay. , 2005, İs- tanbul, ss. 250-253

86

ve eğlence için yaratılmışlardır. Eski Yunan’da Sokrat, Efl atun, Aristo’nun kadını tüm kötülüklerin anası, şeytanın işbirlikçisi olarak tanımladığı gö- rüşü bu dönem fi lozofl arında da etkilidir. Ancak bu dönem Avrupa’da Dante, Petrark, Shakespeare gibi kadınların haklarından bahseden görüş-

ler de yer bulmuştur17.

İster prenses, ister köylü olsun (ve aralarındaki hatırısayılır farklılıklara rağmen) kadınların içinde yaşadıkları mekan, kurallarla, yasaklarla sürek- li gözetlenmiş ve kontrol edilmiştir. 18. Yy itibariyle kadınlar bu kısıtlama- ların içinde yaşamakla birlikte, bu kısıtlamalardan kurtulmanın yollarını aramışlardır. Süt sağma taburesi ile taht arasında, kadın gerçekliğinin pek çok boyutu vardır. Zengin veya yoksul olmak ile güzel veya çirkin olmak büyük anlam ifade etmektedir.

Fransa’da gerçekleşen “Devrim”, kadınların yaşamında önemli deği- şim ve gelişmelere yol açtı. “Değişimlere asıl yön veren erkekler olsa da”. Ücretli emek, bireysel yurttaşlık hakları, kadınların eğitim hakkı gibi sosyal gelişmeler ve kadınları siyasal hayatta kendilerini bir güç olarak ifade etmelerinin önünü açan Feminizm, Devrim’in önemli kazanımları olmuştur. Sanayi Devrimi ile birey toplum karşısında öncelik kazanmıştır. Modernliğin gelişi, dişiyi özne olarak, kadını bir birey ve siyasal hayatın

katılımcısı ve nihayetinde bir yurttaş olmasını sağlamıştır18. Bu kazanım-

lar sadece Avrupa’ya sıkışmamış, modernliği kendine hedef olarak be- lirleyen ülkelerde, kendi koşulları içinde kimi zaman eksik, kimi zaman anlamını bulamamış bir biçimde yaygınlaşmıştır.

Kadına Yönelik Şiddet Konusunun Gündeme Gelişi

Kadına yönelik şiddetin toplumsal düzeyde tartışmaya açılması, şid- detle mücadele edilmesiyle aynı paralel süreçte gerçekleşmiştir. Bu dönem 1980’ler sonrasını ifade etmektedir. Şiddeti tanımlayan, görünür kılan ve hatta mücadeleyi başlatan ve mücadele eden kadın hareketidir. Bu, ezil- meye karşı bir başkaldırıdır. Hareketi besleyen ve destekleyen Feminist düşünce, 1970’lerde somutlaşan ve uluslararası çapta adım atılmasına ön ayak olan bir ivme olmuştur.

Ancak kadına yönelik şiddetin tarihte yaşandığına dair konu özelinde yazılı kaynak olmasa da, geçmiş döneme ait eserlerin satır aralarında, kadın 17 Benazus, a. g. e. , 281

18 GeneviéveFraisse ve Michelle Perrot, “Düzenler ve özgürlükler”, Kadınların Tarihi

Cilt IV “Devrimden Dünya Savaşı’na Feminizmin Ortaya Çıkışı” içinde, Der. Geor-

ges Duby, Michelle, Perrot, Çev. Ahmet Fethi, Türkiye İş Bankası Kültür Yay. , 2005, İstanbul, s. 13

87