• Sonuç bulunamadı

MeĢreplerin Tarihçesi

C. AraĢtırma Konusu ile Ġlgili ÇalıĢmalar

1.2. MeĢreplerin Tarihçesi

Tarihi oldukça eski dönemlere kadar uzanan ve üçüncü bölümü meĢrep adıyla anılan on iki makam etrafında Ģekillenen ve geliĢen Uygur meĢreplerinin tarihine dair en eski bilgiler kaya-taĢ resimlerinde bulunmaktadır. Bu resimlerde usuller (halk

30 dansları), tek kiĢilik, kostümlü ve taklide dayalı olarak tasvir edilmiĢ olup ilkel sanat ve tasavvurdan ayrı düĢünülemeyecek olan meĢreplerin kökeninin avcı-toplayıcı dönemlere kadar uzandığını söylemek mümkündür (Savut, 2003: 121; Muhemmet, 2009: 120-125; Davut ve Abliz, 2015: 1-5). Hoten Yotkan harabesinde bulunan ve I. yüzyıla ait olan kabartma ussul tasvirinde meĢrep eğlencelerinin önemli bir parçası olan müzisyenler (ney, tef, berbap ve baliman) ve maymun kılığına girmiĢ çalgıcı ve kızıkçılar iĢlenmiĢtir. Yine Japonya‟nın Tokyo müzesinde bulunan ve Kuça‟dan çıkarılan lahitin üzerinde tek kiĢilik ve toplu olarak oynanan ussul figürleri kabartma olarak iĢlenmiĢtir (Davut ve Abliz, 2015, 1-5). Mölçer bölgesinde bulunan Kuruktağ kayalarında da çeĢitli Ģekillerde iĢlenmiĢ ussul figürleri bulunmaktadır (Abliz, 2002: 88). V-VI. yüzyıla ait ġincan Minöylerinde (Binev)5 de bu tip tasvirler bulunup kadın erkek birlikte çalgı çalıp Ģarkı söylerken resmedilmiĢtir. Turfan Bezeklik Minöy 25. gar (oda) ve Kuça Kumtur Minöy 30. gar (odada) buna benzer tasvirler bulunmaktadır. Heredot tarihinde de Ġskender Zülkarneyn‟in halkına “melis” adı verilen görkemli bir meĢrep düzenlediği yer almaktadır. Nitekim melis meĢrebi günümüzde dahi yapılmaya devam edilmektedir (Turdi, 1982: 561; Davut ve Abliz, 2015: 6-7).

Uygur meĢreplerine Çin yıllıklarında da yer verilmiĢtir. Türklerin nezir-çirağ, dua- tilavet ritüelleri, “Keyinki Henname-Hunlar Tezkirisi” adlı eserde; “Hunlar, yılda üç

kez büyük tören yapar. (1-5-9. Aylarda) Kök Tanrı‟ya nezir-çirağ yaparlar. At beygisi (yarıĢı) yapıp deve keser eğlenirler.” cümleleriyle anlatılmaktadır. Bu

cümlelerle tasvir edilen etkinlikler, bugün meĢreplerde icra edilenlerle aynı özellikleri göstermektedir. Yine “Véyname-Qanqillar Tezkiresi”, “Süyname Türkler

Tezkirisi”, “Kona Tanname Uygurlar Tezkirisi” gibi eserlerde nahĢa (Ģarkı) ve ussul

icra edilen büyük Ģölenlerin Uygur toplumunda önemli bir yere sahip olduğu belirtilmektedir (Davut ve Abliz, 2015: 21).

VI. yüzyıla ait olan “Viyi Salnamesi”nde ve “Gavçi Tezkiresi”nde Uygurlardan;

“Onlar kabileleriyle at yarıĢı, nahĢa (Ģarkı) ve ussul (halk dansı) gibi eğlenceler

5 Budizm döneminde dağ veya vadilerin yamaçlarına yapılan kaya oyma tapınaklardır. Özellikle Kuça

Ģehri yakınlarındaki Mucat vadisi ile Turfan‟daki Bezeklik ve BeĢbalık nahiyelerinde bulunan bu tapınaklardan çoğu günümüze kadar ayakta kalmıĢtır. Bu yapılardan çok fazla olduğu için “minöy” (binev) denilmiĢtir (Öger, 2013: 155).

31

tertip ederlerdi.” Ģeklinde bahsedilmektedir (Turdi, 1982: 561). Uygurlar özellikle

yerleĢik hayata geçtikten sonra meĢrep kültürü daha da geliĢmiĢtir. Sun sülalesi elçisi Van Yendi 982-984 yılları arasında Ġdikut‟a gelmiĢ ve bu konudaki izlenimlerini Ģu Ģekilde ifade etmiĢtir: “Burada oturanlar Ġlkbaharda seyleye (gezinti, piknik) çıkıyor.

Toplanıp kendi aralarında müzikli eğlenceler yapıyorlar. Atlarla avlara gidiliyor, çeĢitli oyunlar oynanıyor. Biz dahi bu eğlenceye katıldık.” (Davut ve Abliz, 2015: 6-

7).

Türklerin sosyo-kültürel yaĢamına dair önemli bilgiler ihtiva eden ve XI. yüzyılda kaleme alınan Divanü Lügati‟t-Türk‟te de toplu avların ardından düzenlenen Ģölenlerle ilgili bilgiler mevcut olup eserde meĢrep kültürü anlatılmaktadır.6

Sutuk Buğrahan metninde de meĢrep kültürüne dair izler bulunmaktadır. Bu sebeple Karahanlılar döneminde meĢrep kültürünün canlı bir Ģekilde yaĢatıldığını söylemek mümkündür. Karahanlılar döneminden sonra Yarkent Hanlığı döneminde de meĢreplere dair birçok unsur bulunup bu dönemde Uygur on iki makamı sistemleĢtirilmiĢ ve “meĢrep” makamların üç ana bölümünden biri olmuĢtur. Ayrıca Sultan AbdureĢidhan dönemindeki KaĢgar ve Aksu bölgesini kapsayan ve Hıristiyan misyonerler tarafından kaleme alınan “Kitanga Ziyaretname” adlı eserde Uygurların toplu Ģekilde saz çaldığından ve ussul (dans) oynayıp eğlendiklerinden bahsedilmektedir (Davut ve Abliz, 2015: 11-12).

Hocalar döneminde ve XVII. yüzyıldan sonra ise meĢrepler, Ġslamiyet‟e aykırı olması gerekçesiyle “Ģeytan oyunu” olarak adlandırılmıĢ ve yasaklanmıĢtır ancak halk yüzyıllar öncesinden gelen bu kültürü örtük Ģekilde devam ettirmiĢtir7

.

6

Divanü Lügati‟t-Türk‟te meĢrep kültürüne ait “sürçek”, “sürçük”, “sugdıç”, “mendiri”, “kestem”, “büdik”, “bedrem” (DLT, C.I: 624, 478, 455, 492, 485, 412, 263, 484) “Ģenbuy”, “kög” (DLT, C.III: 239, 131) kavramları yer almaktadır.

7

ġav Sün, Yarkent Hanlığından sonra da Uygur halkının meĢrep geleneğini devam ettirdiğini ifade etmekte olup gördüğü meĢreplerle ilgili Ģu ifadeleri kullanmaktadır:

Çokanlar reñdar yeñgil igenlerni kiyiĢer Kadınlar renkli kıyafetlerini giyiyor Tul hem qérilar hetta meĢrep üçün kéliĢer. Dul ve yaĢlılar bile meĢrebe geliyor. Sélinġan gilem bolur usul oynaĢ meydani, Serilen halı olur ussul oynama meydanı,

Nazininla qolini kötürüĢüp égiĢer. Nazenin kadınlar ellerini götürüp eğiyor.

32 Uygur meĢreplerine dair bilgilere Çin sülalesine ait kaynaklarda çokça rastlanmaktadır. Bu dönemde yaĢayan Van ġunen tarafından yazılan “ġincañnin

Cuğrapiyelik Tezkirisi” adlı eserin XL. cildinde ve yine Fucin‟in “Gerbiy Rayonnin Cuğrapiyelik Tepsiratı” adlı eserde meĢrep kültürüne dair bilgiler mevcuttur. Ayrıca

Sivin Hédin Yarkent, Tarım ve Lopnur güzergâhındaki yolculuğunda icra edildiğini gördüğü Dolan meĢrebini “Merkiziy Asiyadiki Sayahet Xatirisi” adlı eserinde Yarkent deryasını geçtikten sonra “...ateĢin Ģulesinin yüzlerine aksettiği, uzun

saçlarına beyaz baĢörtüsü örten kadınların gülhan etrafında erkekler ile meĢrep ussulü oynadığı” ifadesiyle tasvir etmektedir (Davut ve Abliz, 2015: 13).

Sonuç olarak; Uygurların hangi kültür dairesinin içerisinde bulunursa bulunsun meĢrep geleneğini devam ettirdiklerini söylemek mümkündür. Nitekim meĢreplerin toplum içerisinde önemini, halk arasında kullanılan “Halq seniti-hayat zinniti” (Halk sanatı-hayat ziyneti), “HaĢarġa barsañ saz élival naġra bolsi mu, xurcunnuñni toĢquzuval zaġra bolsi mu.”, (HaĢara8

giderken yanına bir saz al davul bile olsa, heybeni (tam) doldur mısır ekmeği ile de olsa.), “MeĢrep körmigen er er emes.”, (MeĢrep görmemiĢ er er değildir.), “Âlim bolay deseñ mektepke bar, âdem bolay deseñ meĢrepke bar.” (Âlim olayım dersen mektebe git, âdem olayım dersen meĢrebe git.) (Davut ve Abliz, 2015: 14), “Balañni mektepke ber, ya bolmisa meĢrepke (ber).” (Balanı mektebe ver, olmazsa meĢrebe ver.) (Abdurahman, 2008: 40) sözleri ifade etmektedir.

Uygurların tarihî süreç boyunca geçirdiği toplumsal değiĢiklikler, meĢrep türlerini ve geleneğini de etkilemiĢtir. Ġslamiyet‟in Uygurlar arasında yayılmasıyla birlikte Ġslamiyet öncesi kültür, Ġslamî kültürle birleĢip yoğrulmuĢ ve Ġslamiyet birçok alanda tesirini göstermiĢtir. MeĢreplerde de bu etki hissedilmektedir. Örneğin; nevruz millî bir bayram mahiyetinde iken Ramazan ve Kurban Bayramları dinî bir özellik gösterir. Ancak her iki bayramı kutlarken meĢrep yapmak bir gelenek hâline Xuddi ney sadasidek leven naxĢa éytiĢar. Tıpkı ney sedası gibi hoĢnut nahĢa söylüyor.

...

Qedimki Küsendiki saz-çalġuniñ bari kel, Eski Küsendeki sazın çalgının hepsi olsa,

Muzikiniñ sadasi kökni qaplar Ģu mehel Müziğin sedası göğü kaplar Ģu zaman.

(Davut ve Abliz, 2015: 12-13).

8 “HaĢar” kelimesi Uygur Türkçesinde “gönüllü yardımlaĢma” anlamına gelip (Necip, 2008: 149) bu

33 gelmiĢtir. Yine Ġslamiyet‟le birlikte öğrenilen “tavaf” kültüründen sonra mezar baĢlarında yapılan seyle meĢrepleri ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca meĢrep yönetiminde Ġslamî kültürle birlikte sosyal hayata yerleĢen kadılık ve müftülük bulunmaktadır. Yine meĢreplerde verilen nasihatler Ġslamiyet çerçevesinde Ģekillenmektedir. (MeĢrep töreninde içkinin yasaklanması gibi) Bu sebeple meĢrep kültürünün ortaya çıkmasında Ġslamiyet öncesi dönemden baĢlamak üzere ortaklaĢa yapılan her türlü toplantı ve Ģenliklerin (dinî bayram, tabiat bayramı, hayatın geçiĢ dönemi ritüelleri) etkisinin olduğu aĢikârdır. Yine Budizm dönemi izleri taĢıyan “Kuça Budda nağmesi”, “Kuça Budda tez nağmesi”, “Hoten Budda nağmesi”; Ġslamî dönem izleri taĢıyan “hanika muzikisi”, “vayiz meddahlık muzikisi”, “aĢiklar muzikisi” ve ġamanizm‟e ait öğeler barındıran “pir ussulü”, “kara çirağ ussulü” gibi sanat ürünleri toplumun geçirdiği sosyo-kültürel değiĢikliklerin sanatla dıĢa vurumunu ve bu kültürün benimsendiğini göstermesi açısından önemlidir. Buradan hareketle meĢreplerin, tarihi süreç içerisinde Uygur Türklerinin canlılığını yitirmeyen kültürünün bir özeti mahiyetinde olduğunu söylemek mümkündür (Davut ve Abliz, 2015: 11-25).

Uygur Türklerinin yaĢadığı coğrafya meĢreplerin Ģekillenmesinde etkili olmuĢtur. Uygur Türklerinin Ġpek Yolu üzerinde bulunmaları, yaĢadıkları coğrafyayı doğu-batı kültürüne açık hale getirmiĢ, bölgeye ticaret amacıyla gelen tacirlere düzenlenen meclisler kültürleĢme süreçlerini hızlandırmıĢtır. Yine meĢreplerin Ģekillenmesine etki eden diğer bir husus bölgenin iklim Ģartlarıdır. Nitekim ilk kar yağdığında düzenlenen karlık meĢrebinin altında bu bölgede hâkim olan kuraklık sebebiyle yağıĢa ve neme duyulan ihtiyaç yatmaktadır. Çünkü bol yağıĢ beraberinde bol mahsul getirecektir. Halk, bu durumu “Yamġur yaġdi yaġ yaġdi, qar yaġdi un yaġdi.” (Yağmur yağdı yağ yağdı, kar yağdı un yağdı.) sözleriyle ifade etmektedir. Ayrıca hasat mevsiminde yapılan seyle (gezinti, Ģenlik) meĢrepleri de yetiĢtirilen mahsulü kutlamak için yapılmaktadır. Bununla birlikte uzun süren kıĢ mevsimi ve gecelerinde Uygurlar nitelikli vakit geçirmek için meĢrep düzenlemektedir (Davut ve Abliz, 2015: 25-28).

MeĢrepler, her yıl güz ayının sonunda baĢlar ve ilkbahara kadar devam eder. MeĢrep yöneticileri, seçimle belirlenir ve belirli aralıklarla seçim yenilenir. On sekiz yaĢın

34 altındaki kiĢiler, meĢrebi icra eden grup içerisinde yer alamazlar. MeĢrebe dâhil olmak isteyen gencin belirli Ģartları yerine getirmesi ve meĢrep ehli tarafından kabul görmesi gerekir. Bir gencin meĢrebe dâhil olması onun olgunluğa adım attığının iĢareti olup ailesi açısından gurur vericidir (Hebibulla, 2000: 444).

MeĢreplerde icra edilen nahĢalar (Ģarkı, türkü), ussuller (halk dansları), teatral sunumlar, beyitler, koĢaklar, hikâye ve çöçekler (hikâyeler), komik unsurlar, taklitler, destanlar, kıssalar, Ģiirler gibi edebiyat ve sanat ürünleri toplumun estetik ihtiyacını karĢılamaktadır. Bununla birlikte meĢrepler eğitici-öğretici iĢlevi sayesinde Uygur sosyo-kültürel yaĢamının önemli bir parçasını oluĢturmaktadır. Nitekim meĢrebe gönderilen çocuklar, bu sayede edep erkân, görgü ve ahlak kurallarını öğrenmektedir. MeĢrepler, Uygur çocuklarının sosyalleĢtiği ve toplumsal kuralları öğrendiği bir eğitim kurumu mahiyetindedir. Uygur çocukları burada misafir ağırlama, sofra serme, hizmet etme; müzik aleti çalma, ussul oynama, nahĢa söyleme, beyit okuma ve meĢrep kurallarına riayet etmeyi öğrenirler (Hebibulla, 2000: 445).

Günümüzde değiĢen toplum Ģartları neticesinde meĢrep geleneği ve türleri bazı bölgelerde yok olmaya baĢlamıĢ ve meĢreplerin toplumu eğitici iĢlevi zayıflamıĢtır. Nitekim artık meĢrepler; eğlenmek ve misafir ağırlamak amacıyla yapılmaya ve sahne sanatına dönüĢmeye baĢlamıĢtır. Tömür Davamet, Tanrı Dağlarının kuzeyi ve güneyinden derlenen otuz bir adet meĢrebi “Cungo Uygur MeĢrepleri” adıyla 2008 yılında neĢretmiĢ ve bu geleneğin “Somut Olmayan Kültürel Miras” listesinde yer almasına önayak olmuĢtur (Davut ve Abliz, 2015: 15-16).