• Sonuç bulunamadı

3.6. VI Yüzyılda Sâsânî –Bizans Savaşları

3.6.2. Mavrikios Dönemi ve Toparlanma Hamleleri

Bizans devletinin doğu sınırında Sâsânîlerle ordu komutanı olarak başarılı savaşlar yapan Mavrikios'un, (582-602) imparator olarak başa geçti. O’nun başkente gitmesiyle yerine Doğu orduları Kumandanı olan (Bizans Magister Militum Perorientum) Ioannes Mystakon geçmişti. Ancak, 583’te Sâsânîlerle yapılan savaşta Nymphios'un476 Dicle’ye karıştığı yerde mağlup olduğundan o güne kadar elde edilen kazanımlar bir anda gitmiş oldu.

Sâsânî-Bizans savaşları 582–586 yılları arasında ufak çaplı olarak bölgeye Philippikos'un tayin edilmesine kadar devam etmiştir. Sâsânîlerin Aphumon kalesini Bizansların ise Akbe kalesini kuşatmalarına rağmen alamadıkları kaydedilmiş, hatta Ioannes Ephesos, 583'te teslim olan Akbe kalesinin Bizanslı komutan Startelates tarafından tahrip edildiğini kaydetmiştir. Bizanslıların amacı; nehrin hiç olmazsa bir

475 Menandros,Menander the Guardsman, nşr’den C.Boor, s218 476

133

tarafını ellerinde tutarak karşı sahilde düşmanın işine yarayacak noktaları yok etmek anlamına geldiğini çıkarabiliriz.477

Bizanslı komutan, Monokarton'dan Dicle’ye doğru gelmekte olduğu haber verilen Sâsânîlere karşı Nisibis civarına doğru yönelmiştir. Buradan da Nymphios, Bet-Arabeye, Kardarigan, Tiberiopolis'e gelerek, buraları kuşatmış ve Martyrapolis(Silvan) civarını tahrip edip, yakarak, Zorban mevkiine saldırmıştır.478

Düşman ile sıcak temas ancak 586 yılında Arzamon suyu kıyısında bulunan Bebase yakınlarındaki Salah’ta479 yapılmış, bu mücadeleyi Bizanslılar kazanmış ve düşman Dara yakınlarına kadar takip edilmişti. Şehir halkı kapıları düşmana kapatarak herhangi bir olumsuzluğun yaşanmasına olanak tanımamıştır. Bu gelişme Edessa'yı olası Sâsânî tehlikesine karşı korumuş oldu.480

Burayı ele geçiremeyeceğini anlayan Sâsânî kuvvetleri Dicle’nin güneyine, Arzanene’ye yöneldi, mağaralara saklanan insanları yerlerinden çıkararak tehcir etti.

Klamaron'u kuşattığı sırada Sâsânîler tarafından ansızın taarruza uğrayan Philippikos önce Aphumon'a oradan da Nymphios üzerinden Amida'ya kadar kaçtı. Civarındaki kaleleri tahkim ettirerek Sâsânî içlerine akın yapmak üzere Heraklios'u yola çıkardı. Buna göre Amida ve çevresinde tutunan Bizans Arzanene ve Khlamaron arasını Sâsânîlere terk etmiş oluyordu.

587 ilkbaharında Bizans ordusu üç kısma ayrılarak Tur Abdin bölgesindeki kaleler zapt alınmış ve bu kalelerden birisine garnizon yerleştirilerek tahkim edilmiştir.481

Bizans ordusu doğuda bu üstünlüğü ele geçirmişken İmparator Mavrikios ülke genelinde uygulamaya çalıştığı yeni ekonomik politikalar gereği çeşitli tasarruf tedbirleri aldı. Bu ordu harcamalarına da yansıdı. Askerlerin ücretleri dörtte bir oranında indirildi. Bu durum askerin moralinin bozulmasına sebep oldu. Doğudaki harekâtın gidişi tehlikeye düştü. Şark ordularında huzursuzluk had safhaya ulaşınca İmparator, General Priscus’u durumu düzeltmek ve komutayı devralmak üzere 588 yılında bölgeye gönderdi.

Priscus, Edessa’ya geldiğinde Paskalya Yortusu başlamıştı. Yeni başkomutan asker arasındaki huzursuzluğu gideremediği gibi, aldığı tedbirler isyana sebep oldu.

477 Theophyl simmocatta, 2.9.5;Theophanes5.253 15 vd. 478

Theophanes, s.254 479

Salah Dara'nın 30 km kadar batısındaki yer 480

Theophly. simokatta, 15, 7

481 Theophyl- simocatta II.s.18; E.Honigman, a.g.e,s.24 hatta martyropolis yanında yeniden mağlup edilerek Nisibis'e kaçtılar

Priscus Edessa’dan kaçmak zorunda kaldı. Önce Viranşehir’e sığındı, orada da tutunamayınca canını kurtarmak için tek çare olarak başkente geri döndü. Sâsânî generalleri Bizans ordusunun bu huzursuzluğundan yararlanarak, Viranşehir’i yeniden kuşattılar. Ancak Bizans ordusu sadakatini ispat etti ve başkomutan yardımcısı General Germainus komutasında bu saldırıyı püskürtmeyi başardı, hatta 590 yılında Bizans ordusu Sâsânî topraklarına kadar girdi.482

Mavrikios’un altıncı yılında,(588) Bizans ordusunun kumandanı Priscus büyük bir ordu ile Sâsânîlere karşı hareket etti.

Bu sırada Nisibis’de bulunan Sâsânîler Maiperkat’taki muhafızları aldattılar ve bunlardan şehri aldıktan sonra buradaki Bizanslıları öldürdüler. Bu yüzden Philippikkos iderliğinde Bizans kuvvetleri derhal Antakya’dan Maiperkat’e gittiler, şehri hücum ederek aldılar ve buradaki Sâsânîleri öldürdüler.483

Ancak 589 yılında bir ihanet sonucunda Martyropolis Sâsânîlerin eline kesin olarak geçmiş oldu. Bizans bunun üzerine yaklaşık yedi stad uzaklıkta olan bir tepe üzerine Mavrikiopolis adında yeni bir şehir kurarak, kaybedilen Martyrapolis’in kaybını azaltmaya çalıştılar.

Sâsânî-Bizans savaşlarında Bizans lehine olan gelişmeleri Sâsânîlerdeki iç çatışmalar belirlemişti. Bu karışıklıklara kısaca değinecek olursak; Taberi’nin bahsettiği şekilde öncelikle Bizans-Gürcü ittifakı yapılarak Sâsânîler baskı altına alınmaya çalışılmış ve bu sebeple doğudan Göktürklerin saldırısı kuzeyde Ermeniya ve Ermenistan topraklarına saldıran Türk Hazar ordularının hücumları bir iç karışıklığa neden olmuştur. Bu sırada tahtta Türkzade olarak bilinen Hüsrev’in İstemi Han'ın kızından olan oğlu Hürmüz IV (579-590) bulunmaktaydı.484

Sâsânîler o derece karışıktı ki Hürmüz üst tabakadan çoğunluğu din adamı ve asker olan on üç bin kişiyi öldürmüştü. Hürmüz’ün değer verdiği komutanlardan Behram Çupin'i kışkırtan bu soylular, Hürmüz’ü tahtan indirerek yerine Taberi’nin belirtmiş olduğu gibi Behram Çupin’i getirdi. Hüsrev Anuşirvan’ın tahta gözlerini diktiğini söylemesi onun da korkarak Azerbaycan topraklarına kaçmış olan Hüsrev Pervizi tahta geçirmişler, fakat daha önce Hürmüz'e isyan eden Behram Çupin bu defa da Hüsrev Perviz'in saltanıtına itiraz ederek isyan bayrağını açmıştı.485

482

Duval, Histoire d’Edesse,s. 214 483

Abu’l Farac, a.g.e, s.165 484 İbni Belhi,a.g.e, s.88 485

135

Taberi, Hüsrev Perviz'in memleketinden aldığı bir mektup üzerine, elini çabuk tutması halinde Medain’e gelerek şehri ele geçirebileceğini anlamış, Azerbaycan ve Ermenistan'dan toplaybildigi kadar kuvvet toplayarak yola koyulmuş ve orada hükümdarlık tacı giydirilerek tahta çıkarılmıştı.486şeklinde ifade etmiştir.

Behram, olanları duyunca hızla Medain'e ilerlemiş ve Perviz de ona elçiler göndererek uzlaşma yolu aramıştı.

Ancak aralarında hakarete varan konuşmalar olmuş ve uzlaşma sağlanamamıştı. Taberi'de üç Türk’ün Hürmüz’ü boğduğu ve bundan Hüsrev Perviz’i haberdar ettikleri bilgisine rağmen İbni Belhi’ de Fars büyüklerinin onun gözlerini kör ederek hapse attıklarına dair kayıt vardır. Sonunda Behram’la anlaşmanın imkânsız olduğunu anlayarak babasın tavsiyesi üzerine Bizans’a gitti.

Bendevey ve Bestam adlı dayıları onun yerine Behram’ın geçecegi vesvesesiyle babası Hürmüz’ü boğdular.

Böylece babasının ölümüne ilk kez rıza gösteren hükümdar Perviz b.Hürmüz olmuştur.

Onlar Fırat’ı geçip çöl yolunu aşınca karşılarında Behram’ın askerlerini görmüşler ve burada bir plan yaparak Bendevey onun giysilerini giyerek, teslim olmak için bir günlük zaman istedi. Sonuçta Perviz yol alırken Behram'ı oyalamayı başarmıştı.

İşte Bizans’ı devreye sokacak gelişme tam bu esnada gerçekleşmiş Behram'dan kaçan Hüsrev Perviz Bizans toprağı olan Antakya'ya sığınmıştır.487

Mavrikios ülkesinin talihini değiştirecek bu olaya kayıtsız kalmayarak, Hüsrev’in torunu Hüsrev Perviz'in tahta geçmesini sağlamış, ona altmış bin asker ve değerli komutanların yanında kızı Maria’yı vermiştir.488Hüsrev Perviz’in Antakya’ya

486

Taberi ,a.g.e III.s.1176,A.Halik Bakır,”Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine dair çeviriler,”c.1,İbni Belhi ,Farsname, s.89

487

Theophanes, Chronicle s386-387 Hüsrev’in Zabas nehrini geçerek Kirkesion’a gelmiş ve burada Bizans’a bir elçi göndererek sığınma talebinde bulunmuştu. Patrik Probus orada olduğu için imparator Mavrikios bunu memnuniyetle kabul ederek General Komentiolos’a Hiearapolis(Membiç’te)bulunan Hüsrev’in yakışır bir şekilde ağırlanmasını ve anlaşma yapılmasını belirtmektedir. Taberi,a.g.e, III 1174-1181 ibni belhi 891, 90; Theophyl Simocatte IV s.13,24 E. honis mann-age F.ışıltı s25 Hüsrev Perviz'in Ambar ve Anatho üzerinden Kırkesion'a iltica ettiğini yazar; Abul farac,

Tarih c.I s,166

488

Taberi,a.g.e III.1181 de kardeşi Siyavuz ve değerli komutanın Curcis olduğu belirtilirken, ibni Belhi de kardeşi Tiyaduz ve komutanın adını vermeksizin 10.000 kişilik savaşçı gücüne denk biri diye söz eder.

Abul Farac, age, s.166; Kisra da Bizanslılara iltica etti ve Kisra, Mavrikios’a gizli bir haber göndererek kendisine müsaade edildiği takdirde onun tarafına geçeceğini bildirdi. Mavrikios bu yüzden son derecede memnun oldu ve Kisra’ya name yazarak kendisine her hususta yardım edeceğini bildirdi. Kisra da hemen kalktı ve Edessa’ya geldi. Rusafaya yerlilerinden İwannis (Joannes), Şahı evine alarak onu son derece ağırladı ve Mavrikios’a bir mektup yazarak ona karşı bir köle gibi davranacağını bildirdi ise de, Mavrikios cevap vererek onu oğlunu ağırlayan bir baba gibi karşılayacağını bildirdi. Mavrikios, Tarkların kumandanı olan Joannes’e yirmi bin asker ile, yanına yirmi bin Ermeni ve Bulgar alan Anastasius’u gönderdi. Bunların masrafı için kırk talen altın verdi. Kisra, bunları alarak kendi memleketine doğru yürüdü. Sâsânîlı Hürmüzan da on bin adam ile ona katıldı. Asiler vaziyeti anlayarak dövüşmek

sığındığı ifadesine karşılık Abu'l Farac'da Perviz'in Kırkesion’a geldiği belirtilir.Üstelik imparator kendisinden yardım isteyen Perviz’in şanına layık bir biçimde Edessa’da ağırlanmasını istemiş ve ülkesine dönüp saltanatı ele geçirmesi için devrik hükümdarın yanına Bizans kuvveti verilmiş ve bu kuvvetlerin Nusaybin'de birleşmesi sağlanarak başkent Ktesiphon'a yürüyen Perviz tahta çıkmayı başarmıştır.

Sonuçta iki taraf arasında varılan anlaşmaya göre Sâsânî tarafında işlerin düzelmesi durumunda daha önce Bizans’tan alınan vergiler alınmayacak489

daha açık bir anlaşmayla " Ata ve babalarına ödenmekte olan vergiler istenmeyecek,”490

ibaresi geçen madde konulmuştu. İki tarafın kuvvetlerini sayacak olursak İbnü’l Belhi Perviz tarafında kırk bin kişilik Bendevey idaresindeki Fars ordusu, Fars, Irak ve Horasan’dan gelen askerlerden oluştuğunu, Taberi Bizans tarafından gönderilen orduya ek olarak Fars, İsfehan ve Horasandan gelen kuvvetler olarak bahsedilir.

Behram kuvvetleriyle yapılan ve çok şiddetli geçen savaşı Perviz kazanarak, Behram Horosan'a kaçmıştı. Daha sonra Perviz düşmanında kurtulmak için Türk hükümdarına bir elçi gönderiyormuş havası vererek Hürmüz adındaki casus aracılığıyla Behram'ı öldürttü. Böylece iktidarı için en önemli pürüzü gidermiş oldu.491

Perviz yardıma gelen Rum askerlerine yirmi milyon vererek ülkelerine gönderdi.O, Hıristiyanlara kilise ve manastırları ellerinde tutma hakkı veren bir vesika hazırlamış ve Mecusi olmayanlardan isteyenlerin Hıristiyanlığı kabul edebileceklerini ilan etmiştir.492

Perviz'ın Mavrikios ile 591’de yaptığı anlaşma gereğince Sâsânî Ermenistan'ın büyük kısmı Bizanslılara terk edilmiş odu.493

Bundan maksat Dovin’ e kadar bütün Ermeniya’nın Bizans’a bırakılması anlamını taşımaktaydı.

Hüsrev, Mavrikios'a II. Behram'ın tarafsız kalması durumunda kendisine Nisibis ve Dicle'ye kadar olan bölgeyi teklif etmiş, tahtı ele geçirmesine yardım etmesi

üzere hazırlandılar, fakat yenildiler ve yüz çevirerek kaçtılar, başlarındaki kumandanlar yakalanıp öldürülmüş ve geride kalanlar Kisra’ya dönmüşlerdi. Bunun üzerine Kisra, Bizanslılara birçok hediye verdi ve Mavrikios’a büyük hediyelerden başka kıymetli taşlar gönderdi. Ve Dara ile Ra’s Ayn şehirlerini Bizanslılara iade etti. Kisra, Mavrikios’un kızını istemiş, o da kızı Maria’yı ona zevce olarak vermiş, kızını piskoposlar ile birlikte göndermişti. Theodosios’un kızı da muhteşem bir ziyafet vermiş ve patrik düğün tacını kendi eli ile başına geçirmişti. Kisra, Meryem anaya, havarilere, şehit Sergius’a üç büyük mabet inşa etti ve Antakya patriki bunları takdis etti. Hıristiyanlık bütün Sâsânî’da yayılıyordu.

489

İbni Belhi ,a.g.m,s.102 490

Abul’Farac Tarih, I,166; Honigman, a.g.e,s. 26vd; Ostrogorsky,a.g.e,s.73; M.Çelik, a.g.e. s.230 491

İbni Belhi,a.g.e s.91, Taberi III.1181 492 Taberi,a.g.e III. s.1182

493

137

karşılığında ise Martyopolis'i ve Dara'yı vermeyi ve Armenia’dan feragat etmeyi vaat ediyordu.494

Mavrikios döneminde Sâsânî'lerdeki iç karışıklıklara rağmen, sınır tamamen bırakılmış gözükmüyordu. Nisibis yakınında kuvvetli birlikler yerlerini koruyor ve Martyrapolis'in savunulmasına devam ediliyordu. Ancak yapılan Antlaşma ile Hüsrev'in gizlice mukavemete devam etmeleri emrini verdiği Martyopolis ve Dara'nın anahtarları imparatora gönderildi.

Böylece 20 yıl süren savaş sona ermiş hatta ona gönderdiği bir ricanamesinde Mavrikios için sulhsever, affedici, barışçı, muzaffer gibi ünvanlar kullanarak, daha fazla arazi vermekten faragat etmiş oldu.495

Bir kez daha toparlayacak olursak Ermeni tarihçi Sebeos'a göre, Hüsrev Perviz'in Bizansa bıraktıgı yerlerin sınırları Mebin (Nisibis) e kadar bütün Arvastan (Bet Arabaye) 'ı ve idaresi altında olan Hurazdan nehrine (zanga) kadar Tanuterakan arazisi, Bznunik (Van gölü) gölü kıyılarına ve Avest Avan'a kadar Kotaik bölgesini, Gogovit eyaletinin Bizans tarafına bırakıldığını, Vaspurakan eyaletinin ise Sâsânî tarafında kaldığına işaret etmektedir.

Tiflis'e kadar İberia'nın Büyük kısmı da Bizans’a terk edilmiş oldu. Özetle El Cezire bölgesindeki stratejik noktalar ile asıl kayıp Ermeniya ve İberia arazisinde olmuştur. Nisibis ile ilgili herhangi bir ifadeden söz etmediği anlaşılmaktadır. Daha çok Ermenia ile ilgili bilgiler mevcuttur.

600 yıl civarında Mavrikios'un Arzenene eyaletini ve burada bulunan altı kaleyi496 de ele geçirmiş olması, buraların Bizans arazisi sayılmasından dolayı oldukça kuvvetli bir ihtimal olarak görülmesidir.

Perviz Mavrikios 'un kendisine yaptığı iyilikleri unutmamış, Hüsrev Perviz 'in ondördüncü yılında çocuklarının gözleri önünde öldürülmüş, ardından varisleri de yok edildi. Bu katliamdan ancak bir oğlu kaçarak kurtulmuştu.497

Taberi bu olayı anlatırken Kisra Peviz’in tarafsız kalmanın hamiyetsizlik olacağını saydığını ve bir zamanlar Mavrikios’un kendisini koruduğu ve kolladığı gibi şimdi kendisi de onun oğluna aynı ilgiyi gösterecekti. Mavrikios’un oğluna taç giydirip, hükümdar yapmış ve yanına büyük bir ordu ile komutanlarından Remiyzan’ı vererek Suriye’ye oradanher tarafı

494

M.S Hıggın ,The Sâsânîian war of the Empero Maurice,Washington ,1939, s;G.Ostrogorsky a.g.e s.73 495

F.Bölger, Regestan s.13 no/104 krş E Honigman, a.g.e, s.27

496 E. Honigman a.g.e F.Işıltan s.26 v.d 497

tahrip ederekFilistin kadar ilerlediğini papazlardan Kudüs’teki kutsal haçı istediklerini onlar bahaneler yaratınca haçın saklandığı yerden çıkarıldığını Hüsrev Perviz’in yirmi dördüncü saltanat yılında meydana geldiği belirtilmiş olan bu olayabaktığımızda Kudüs’ün Sâsânîlerce ele geçirilmesi doğru ancak bu sırada Bizans hâkimi Heraklios olduğu için belirtilen şahıs doğru bilgi değidir.498

Mavrikios'un ölmeden önce yazdığı bir vasiyette devletin doğu arazisine oğlu Theodosios’a, batı kısmını küçük oğlu Tiberios'a taksim etmesi, yani iki hükümdar, iki başkent geleneği ile İmperium Romanum canlı tutulmuş oluyordu.499

591-602 arası bir barış ve huzur dönemi olarak kabul edilmelidir. Ancak içeride halk gittikçe kaynamakta sosyal ve dini çekişmeler, maviler, yeşiller arasındaki parti kavgaları orduda da disiplinsiz davranışlar, orduya karşı kesenin sıkı tutulması ve birde 602 yılında ordunun Tuna ötesindeki arazilerinin de kışlamak emri karşısında Balkanlarda başlayan isyan, liderleri Fokas önderiğinde başkente yürümeleri sonuncunda Mavrikios'u devirerek yerine Fokas imparator oldu. Onu çocuklarıyla birlikte halkın gözü önünde hunharca katlettiler..500