• Sonuç bulunamadı

Masal Hakkında Hakkında Genel Bilgi

1. ŞAHMERAN ANLATISININ TÜRÜ HAKKINDA GENEL BİLGİ

1.3. Masal Hakkında Hakkında Genel Bilgi

“Ġnançları, bazı örf-adetleri ve genel ahlâkı genellikle çocuklara aĢılamak, ders vermek; onları eğlendirmek amacıyla uydurulan ve olması hemen hemen dünya gerçekliğinde mümkün olmayan olayları konu edinen ilginç anlatılar.”20

“Hadiseleri muhayyel bir dünyada cereyan eden, kahramanları insan ve kimi zaman da hayvan ve olağanüstü varlıklar olan, dinleyenleri eğlendiren ve bu arada eğiten, gerçeği birtakım remz ve sembollerle gerçeküstü kalıplara sokarak yansıtmaya çalıĢan mensur anlatım türü.

Masal, çeĢitli araĢtırmacılar tarafından değiĢik Ģekilde tanımlanmıĢtır.

Hüsamettin Arslanöz: Mücerred bir fikri izah maksadıyla tertip edilen uydurma hikâye. Kenneth W. Clark- Mary W. Clark: Olağanüstü karakterlerin ve yaratıkların

19 Ali Berat Alptekin, Türk Hikâyelerinin Motif Yapısı, Ankara: Akçağ Yayınları, 2005, s.20–21.

gerçeküstü dünyasında Ģöhret ve tarih kazanan mütevazı kahramanları ve harikaları ihtiva eden nesirlerdir. M. Halit Bayrı: Bilinmeyen bir zamanda yine bilinmeyen bir yerde veya sahada bilinmeyen Ģahıslara ait faaliyetlerin hikâyesidir. M. ġekip Tunç: Mythe denilen beĢeri ilk kültürün en mütekâmil numuneleri olan eserlerin çocuk çapındaki ibdalarıdır. P. Naili Boratav: Nesirle söylenmiĢ, dinlik ve büyülük inanıĢlarından ve törenlerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olamayan kısa bir anlatı. Saim Sakaoğlu: Kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden, hayâl mahsulü olduğu halde dinleyenleri inandırabilen bir sözlü anlatım türü. Türkçe Sözlük: Çocuklara anlatılan ve çoğu olağanüstü olaylarla süslenmiĢ bulunan ilgi çekici hikâye. Türkçe Sözlük: Çocuklara anlatılan ve çoğu olağanüstü olaylarla süslenmiĢ bulunan ilgi çekici hikâye. Warren Walker-Ahmet Edip Uyar: Gerçek olamayan bir dünyada, belirli olmayan bir yerde, belirli olmayan karakterler arasında geçen acaipliklerle dolu anlatım türü.

Masal kelimesi Türkçe değildir ve aslen HabeĢçesi mesl kelimesi ile ilgili olduğu düĢünülmektedir. Aynı kelime Ġbranice maĢal, Aramice masla, Arapça mesel Ģeklinde baĢka dillerde de karĢımıza çıkar.

Türk yazı dilinde “masal” kelimesi kullanımına “mesel” Ģeklinde XIX. yüzyılın baĢlarında rastlanır. Bu kelimenin karĢılığı olarak önceleri “destan, kıssa, hikâye” gibi kelimeler kullanılmıĢtır. Kelimeyi bugünkü anlamıyla “masal” olarak kullanan Mukaddime-i Celal adlı eserinde Namık Kemal‟dir. Daha sonra Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları‟nda, Halk Edebiyatının mahsüllerini sıralarken masala da yer vermiĢtir.

Masal kelimesi yurdumuzun değiĢik yörelerinde (masal, mesel, mesele, metel, hikâye, heka, hika, heket, sanak, snaka, oranlama, horonlama) Ģeklinde farklı sözcüklerle karĢolanmaktadır. Naki Tezel bu kelimeyi öz Türkçe olarak “ötkünç” sözü ile karĢılamıĢtır.

Diğer Türk coğrafyasında masal yerine Ģu terimler kullanılır. Altaylar çörçök, Azerbaycan Türkleri “nağıl”, BaĢkurtlar “akiyat”, ÇavuĢlar “Halep”, Hakaslar “nımah”, kazaklar “Ģabuv” veya “Ģabıs”, Kırgızlar “comok”, Özbekler “ertak”, Sagaylar “ımak”,

ġorlar “nıbak” veya “Ģörçök”, Teleütler “çorçok”, Türkmenler “erteki” Uygurlar ise “çöçek” adını vermektedir.”21

“Masallar, kurmaca olarak kabul edilen nesir anlatılardır. Dogma ya da tarih olarak kabul edilmezler, olmuĢ ya da olmamıĢ olabilir ve ciddiye alınmayabilir. Yine de, sadece eğlence için anlatıldığı sık sık söylense de, örneğin ahlaki masallar grubunun iddia edilenlerden daha baĢka önemli iĢlevleri de vardır. Masallar herhangi bir zaman ve mekânda yaĢanmıĢ gibi kurgulanabilir ve bu anlamda, hemen hemen zamansız ve mekânsızdır. Masallar “çocuk anlatıları” Ģeklinde kabul edilmiĢtir, ama birçok toplumda sadece çocuklarla sınırlandırılmamıĢtır. Ayrıca, masallar “peri masalı” adıyla da bilinmektedir, ancak bu uygun bir adlandırma değildir, çünkü hem perilerle ilgili anlatılar gerçek olarak kabul edilmektedir, hem de birçok masalda perilere rastlanmamaktadır. Periler, doğaüstü yaratık ve hatta tanrı olarak görülebilir, ama masallar genellikle hayvan veya insan karakterlerin maceralarını anlatmaktadır.”22

“Modern bir kavram olan masalın (Marchen) doğuĢundan önce; Avrupa halk masalları, olağanüstülük, gerçek dıĢılık gibi benzerlikleri dolayısıyla efsane(Sage), menkabe (Legend), mit (Mythus), fabl (Fabl), fıkra (Schwank) gibi türlerle birlikte değerlendirilmiĢtir. Masal bu türlerle benzerlik gösterse de aralarında çeĢitli farklılıklar bulunmaktadır. Bu anlatım türlerinin önemli noktalarının neler olduğu, efsane ile masalın hangi noktalarda benzerlik gösterdiği ve masalın diğer türlerle olan benzerliği üzerinde dikkatle doldurulması gereken bir araĢtırma konusudur.”23

“Masallar, her türlü tasvir, benzetme usullerinden yararlanırlar. Ayrıca, kendine has söz kalıpları ile kalıplaĢmıĢ deyiĢlere de sahiptirler. Usta anlatıcılar masal baĢı, ortası ve sonlarında, çeĢitli kalıp ifadeleri (“formel”) kullanmıĢlar. Kalıp ifadeleri (“formel”), sadece masalcılar değil, destancılar, hikâyeciler, meddahlar, hayalciler ve ortaoyunları da anlatımı süslemek ve güçlü kılmak için kullanmıĢlardır. Masallarda görülen kalıp ifadeler, yukarıda da zikredildiği üzere, “baĢlangıç/giriĢ formelleri” (masal baĢı kalıp ifadeleri, tekerlemeler), “bağlayıĢ/geçiĢ formelleri”, “aynı olayın tekrar ortaya çıkıĢında kullanılan formeller “ ve

21

Kaya, a.g.e., s. 488-489.

22 William R. Bascom, “Folklorun Biçimleri: Nesir Anlatılar”, Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 1, Ankara: Geleneksel Yayıncılık, 2006, s.175.

23 Max Luthi, “Masalın Efsane, Menkıbe, Mit, Fabl ve Fıkra Gibi Türlerden Farkı”, Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 1, Ankara: Geleneksel Yayıncılık, 2006, s. 349.

“bitiĢ formelleri” baĢlıkları altında toplanmaktadır. “BaĢlangıç/giriĢ formelleri”, dinleyiciyi masala hazırlamaya yönelik kalıp ifadeleri; “bağlayıĢ/geçiĢ formelleri”, bir olaydan baĢka bir olaya geçiĢi sağlamaya yönelik kalıp ifadeleri; “aynı olayın tekrar ortaya çıkıĢında kullanılan formeller”, aynı olayın bir masal içinde ya da ayrı ayrı masallarda benzer Ģekilde ortaya çıkıĢı sırasında baĢvurulan kalıp ifadeleri içermektedir. Zikredilen baĢlıklar altında toplanan formeller kendi içlerinde de çeĢitli dallara ayrılmaktadır. Örneğin, “baĢlangıç/giriĢ formelleri”, “sade giriĢ formelleri” ve “tekerlemeli giriĢ formelleri” olarak iki Ģekilde ortaya çıkabilmektedirler(Masallardaki kalıp ifadeler ya da “formel”ler hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Sakaoğlu 1974; Sakaoğlu 2002a: 250–264).

Masallarda rastlanan bu kalıp ifadelere (“formel”) Ģu örnekleri verebiliriz: BaĢlangıç/GiriĢ Formeli:

Evvel zamanda iken, kabul samanda iken Az iken, uz iken

Anam evde kız iken

Kara tavuk kömürcü, saksağan berber iken At ekmekçi, köpek dülger iken

Deve bezzaz, horoz tellâl iken Tavuk saatçi, eĢek tuzcu iken Koyun kayyum, keçi müezzin iken Tilki simsar, kedi çuhadar iken Anam eĢikte iken

Babam beĢikte iken

Anam ağlar anamı sallardım, babam ağlar babamı sallardım. Derken

Babam düĢtü beĢikten Ben hopladım eĢikten Anam kaptı maĢayı Babam kaptı meĢeyi

Dolandırdılar bana dört köĢeyi… (Boratav 1958:53-54) BağlayıĢ/GeçiĢ Formelleri:

Uzun zamanı kısaca ifade etmek amacıyla kullanılanlara bir örnek: Uzatmayalım kameti

Kopartırız kıyameti

Masaldaki olayın geçtiği yeri ve kahramanı değiĢtirmek için kullanılanlara bir örnek:

Biz sana haberi nereden verelim, kızdan verelim… Masal ortasında geçiĢi sağlayanlara bir örnek:

Az gelirler, çok gelirler, azını çoğunu Allah bilir, altı ay bir güz giderler; geri dönüp bakarlar ki çuvaldız boyu yol gelmiĢler.

Aynı olayın tekrar ortaya çıkıĢında kullanılan formeller: KarĢılıklı konuĢmalarda görülenler:

Ġn misin, cin misin?

Ne inim, ne de cinim; insanoğlu insanım. Bir varlığın tasviri sırasında görülenler:

Ayın on beĢine “Sen doğma, ben doğacağım” diyor. BitiĢ formelleri:

Bu masal burada böylece bitti. Yiyip içip muratlarına ererler.

Gökten düĢtü üç elma, biri ban, biri masalı söyleyene, birisi de anlatana. Bunlar yiyip içip muratlarına ererler. Allah cümlemizi o kullarından eyleye.”24

“Dünyanın en eski ve en meĢhur masalları Doğu dünyasına ait “Binbir Gece Masalları”dır. Batı‟nın ve modern dünyanın meĢhur masalcısı Fransız La Fontain‟dir. Masalımsı unsurlar veya bizzat masalın kendisi, baĢta Büyük Mutasavvıf Mevlana‟nın Mesnevî‟si olmak üzere, bizim edebiyatımızda ortaya konan birçok eserde kullanılmıĢtır. Masallar, her ne kadar çocuklar için uydurulmuĢ olsa da, büyüklerin de büyüsünden kurtulamadığı bir anlatı türüdür. ġair Cahit Zarifoğlu‟nun bu bağlamda “büyük çocuklar” için kaleme aldığı birkaç eseri (Ağaçkakanlar, Serçe KuĢ, Yürek Dede ile PadiĢah, Katırarslan), masalın modern edebiyatımızdaki ilginç ve kayda değer örnekleridir.”25

“Masallar muhteva açısından çeĢitlilik gösterir. Ġyilik, güzellik, doğruluk, sadakat, çalıĢkanlık, yardımseverlik, cesaret, kadirĢinaslık gibi birçok etik ve estetik duygular; kin,

24 M. Oğuz ve diğerleri, Türk Halk edebiyatı El Kitabı, Ankara: Grafiker Yayıncılık, 2006, s. 127–128.

25

nefret, intikam, sinsilik, kıskançlık, düĢmanlık gibi olumsuz tavırlar masalların konusunu oluĢturmaktadır. Bu duygular seçilen kahraman ve objelerden faydalanılarak zamanı zemini belli olmayan muhayyel ortamlarda amacına ulaĢmak için çeĢitli maceralar ve mücadeleler içerisinde anlatılır. Aslında, masalda görülen gerçeküstü(sürrealist) yaklaĢımlar masalın tanımında da iĢaret ettiğimiz gibi gerçeğin abartılarak ve birtakım remzler, semboller ve imgeler kullanılarak anlatılmasından baĢka bir Ģey değildir. Söz geliĢi; masallarda sıkça karĢımıza çıkan “bir varmıĢ bir yokmuĢ” ve “bir arpa boyu yol gitmek” gibi formellerle, bir bakıma, canlıların ezel ve ebed içindeki –yılı ne olursa olsun- mikro birim ifade eden hayatı özetlemektedir. Pek çok masalda karĢımıza çıkan “suyun baĢını tutan dev” motifi tarih boyu gerek kiĢi gerekse devlet bazında gerçek hayatta kendini göstermemiĢ midir? “Ġrinli ırmaktan su içmek” hayatta imkânsız gibi görünen zorluklara katlanmak değil midir? Masallarda “kırk katır kırk satır” formeliyle kötülerin yaptıklarının bir gün karĢılığını göreceği “üç kılı birbirine sürme” formeliyle de fırsatların değerlendirilmesi gerçeği ifade edilmeye çalıĢılmıĢtır. Masallarda kahramanın amacına giden yolunda karĢısına kötüler ve çeĢitli engeller çıkar. Kahraman sonunda bütün kötülere ve zorluklara rağmen amacına ulaĢır ve mutluluğa kavuĢur.

Masallar esas olarak (BaĢlangıç, Asıl Masal, Sonuç) olmak üzere üç ana bölümden oluĢmaktadır. BaĢlangıç bölümü, genellikle bir tekerlemedir. Bilindiği gibi tekerlemeler, gerçeküstü olaylar ve durumları seçili sözlerle ifade eden söz gruplarıdır. Bunlarda olağanüstü atmosfer içinde birtakım gerçekleri yansıtmaya çalıĢır ve dinleyici masal iklimine sokulur.

Asıl masal bölümünde olay örgüsü yer alır. Kahramanın kim ve nasıl olduğu, baĢından geçenler, çektiği çileler, karĢılaĢılan problemler hep bu bölümde ele alınır.

Sonuç bölümünde ise, kahramanın mutluluğa kavuĢması ve kötülerin cezalandırılmasına yer verilir ve genellikle anlatıcının güzel dilekleri ile sona erdirilir.

Aliterasyonlu, asonanslı ifadeler, tekrarlar, yeminler, dualar, beddualar ve bilhassa formeller masalların anlatımına zenginlik katar, masalı ahenkli ve akıcı hale getirir.26

26

“Masalların ilk tasnif denemesini J. G. Von Hahn yapmıĢtır. Daha sonra Danimarkalı H. F. Feilber, Alman Grimm KardeĢler, Ġngiliz Joseph Jakobs, Karrle Krohn, Antti Aerne, Stith Thompson ve Gedeon Huet gibi çeĢitli masalbilimcilerin de farklı masal tasnifi denemeleri olmuĢtur.

Tasnifler içerisinde dikkat çekenlerden birisi de Stith Thompson‟a aittir. Thompson, masalları beĢe ayrılmıĢtır:

Hayvan Masalları, Asıl Halk Masalları,

Güldürücü hikâyeler, nükteli fıkralar, Zincirleme Masallar,

Sınıflamaya girmeyen masallar.

Sözü edilmeye değer bir masal tasnifini de Gedeon Huet yapmıĢtır. Huet masalları;

Harikulade masallar(dev, cin, peri), Realist masallar(karı koca, hırsız), Tuhaf masallar,

Hayvan masalları Ģeklinde dört gruba ayrılmıĢtır.

Türk masalları üzerine de tasnif çalıĢmaları yapılmıĢtır. Bunların önemlilerinden birisi Wolfram Eberhard ile Pertev Naili Boratav‟a aittir. Bu iki araĢtırmacının müĢtereken yaptıkları tasnifi 372 Türk masalını inceledikten sonra ortaya koymuĢlardır.

Türk masallarını tasnif ameliyesine tabi tutan bir diğer müĢterek çalıĢmada Warren Walker ile Ahmet Edip Uysal‟a aittir. Walker ile Uysal Türk masallarını Ģu Ģekilde tasnif etmiĢlerdir.

Tabiatüstü masallar,

ġaĢırtıcı ve hünerli masallar, Mizahi masallar,

Ahlaki masallar, Köroğlu,

Dini küçük düĢürücü masallar, Fıkralar.

Masallarda en önemli öğe ise motiflerdir Motifler, masallarda asli unsur olarak masallara çeĢnilik, akıcılık, ahenk verir ve masalın kimliğini oluĢturur. Stith Thompson, masallardaki motifleri 23 ana baĢlık altında toplamıĢtır.(Bkz. MOTĠF.) Söz konusu motif indeksi, masal haricinde baĢka sözlü anlatım türlerine de uygulamak mümkündür. Ancak Motif indekse göre bir masal incelemesi yaparken Ģu baĢlıklara cevap aranmalıdır.

1-Masalın Adı, 2-Kaynak KiĢi(Doğumu, memleketi, tahsili, masalı kimden öğrendiği, bildiği masalların adları, anlattığı tarih), 3-Masalın Temi, 4-Masalın Motif Sırası (Thompson‟ın 23 ana baĢlığı), 5-Masal Kahramanları, 6-Masalın geçtiği yerler ve masaldaki eĢyalar, 7-Masaldaki formeller, 8-Masalın epizot sırası, 9-Masalın metni.

Masal tahlilinde kullanılan bir diğer önemli metot ise Wladimir Propp‟un Yapısal Anlatı Metodudur. Umay Günay hazırladığı doktora çalıĢmasında Elazığ masallarını bu metotla tahlil etmeye çalıĢmıĢtır.

Masalların ne zaman ortaya çıktığı ve ilk söyleyeni belli değildir. Masallar anonim olup sözlü gelenekte yaĢayan mansur anlatılardır. Gerek kahramanlar bakımından olsun ve gerekse objeler ve olaylar bakımından olsun masallarda her türlü olağanüstünlüklere rastlamak mümkündür. Masallarda imkânsız diye bir Ģey yoktur. Büyü yardımıyla her Ģey mümkündür. Masallarda belirli bir coğrafya yoktur. Bazen Çin, Balgat gibi yer adları geçse de bunlar süs olarak sonradan eklenmiĢtir. Masalların mekânı çoğunlukla belirsizdir. “Ülkenin birinde”, “Kaf u Nun dağının ardında” gibi belirsiz ifadeler kullanılır.

Masallarda olaylar, “Zamanın birinde…” ifadesinin belirsizliğinde anlatılan bir zamanda cereyan eder. Masallarda anlatım yüzeyseldir, ayrıntıya ve sebep sonuç iliĢkisine pek inilmez.

Cin, peri, dev, ejderha, cadı, zenci, padiĢah, köse gibi çoğu hayal mahsulü kahramanlar masallarda önemli roller üstlenmiĢtir. Masal kahramanları gerçek kimliği olmayan belirsiz kiĢilerdir: “PadiĢahın biri” veya “üç oğlu/kızı”, “kocakarı, cadı, köse,

tüccar” gibi. Masallarda kesif bir düalizm(karĢıtlık, zıtlık, ikili sistem) vardır. Ġyi-kötü, güzel-çirkin, erdemli-erdemsiz çatıĢması masalların bütününe hâkimdir. Renk olarak sadece siyah ve beyaz vardır. Kahramanlar ya hepten iyi, güzel ya da kötü, çirkindir. Bunun ortası yoktur. Masalın mantığı sonunda muhakkak iyiyi ödüllendirir, kötüyü cezalandırır. Bu yönüyle masallar eğitici ve ders verici bir iĢlev görmektedir. Masallar geniĢ bir coğrafya da varyantlar halinde anlatılır. Masalda anlatım, kısa ve yoğun olup genellikle öğrenilen geçmiĢ zaman Ģimdiki veya geniĢ zaman kipleriyle yapılır. Hemen her Ģey masala konu olabilir. Masallar kendine has sade bir dille ve akıcı bir Ģekilde anlatılır. Sık sık kalıp sözlere baĢvurulur. Masallar genellikle bir tekerleme ile baĢlar olayın anlatımıyla devam eder ve dilek kısmıyla sona erer. Masallar genellikle boĢ vakti hoĢça geçirmek amacıyla kadınlar tarafından anlatılır. Bu sebeple masal anlatıcılarına “masal anası” denilmektedir. Masallar inandırma iddiası taĢımazlar.27

“Masalın çeĢitleri, daima bilimsel araĢtırmanın merkezindedir. Cazibeleri kaybolmaz. Tabiatlarının gizemi 150 yıldan fazla bir süre içinde çözülemedi. Aarne – Thompson tipolojisinin çeĢitleri olağan dıĢı etkilerine göre sıralar: Olağanüstü düĢmanlar-olağaüstü veya büyülenmiĢ kocalar (karılar) veya diğer akrabalar-olağanüstü görevler-olağanüstü yardımcılar-sihir unsurları-görevler-olağanüstü güçler ve bilgiler.”28

“Grimm KardeĢlerden sonra, kısaca ifade etmek için, masal “tamamen fantastik”, efsane ise “yarı fantastik” olarak değerlendirilir. Fantastik burada, “gerçek dıĢı” gibi bir mana ifade etmektedir. Böylece ünlü folklorcu Lutz Röhrich, masalı, “kısa, gerçekliğin Ģartlarından bağımsız, fantastik bir hikâye” Ģeklinde tanımlamaktadır. Grimm KardeĢler, masalın gerçeklikten uzak bu “saflığı”nda onun her Ģeyi “yozlaĢtıran kültür” öncesinde (bkz. Rousseau) cennetten çıkma kutsal kaynağının bir ispatı görmektedirler. Efsane ise, onlara göre, kaba, acı ve günahla yüklü gerçekliğe yakındır, kültürle bir uzlaĢma sağlamaktadır ve bundan ötürü masala göre dejenere olmuĢ ve dolayısıyla ondan daha geç dönemde ortaya çıkmıĢtır.”29

27

Kaya, a.g.e., s. 494-486.

28 Linda Degh, “Halk Anlatısı”, Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 1, Ankara: Geleneksel Yayıncılık, 2006, s. 214.

29 Wilfried Buch, “Masal ve Efsane Üzerine”, Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 1, Ankara: Geleneksel Yayıncılık, 2006, s. 355.

“Masal ile efsane arasında, uzunluk bakımından bir fark vardır. Efsaneler, masallardan genellikle daha kısadır. Bundan dolayı, bir efsane metninde masala nazaran daha az yapısal birim vardır. Masalda kullanılan bazı yapısal silsileler, efsanelere de uygulanabilir görünmektedir. 30

“Formel: Masalın bünyesinde belirli vazifelere ve belirli bir Ģekle sahip olan kalıplaĢmıĢ bu ifadelere verilen ad.

Masal anlatımında anlatıcının sık sık baĢvurduğu formeller, pek çok fonksiyonu icra eder. Anlatıcı formellerle ifadesine zenginlik katar, formellerle masalı akıcı hâle getirir ve zenginleĢtirir.

Türk masallarında karĢımıza çıkan formelleri beĢ grupta toplayabiliriz. 1. GiriĢ Formelleri, 2. BağlayıĢ(GeçiĢ) Formelleri, 3. Aynı Olayın Tekrarı durumunda kullanılan Formeller, 4.BitiĢ Formelleri, 5. ÇeĢitli Formel Unsurlar.”31

Hikâye-i ġahmeran ve Câmasbnâme adıyla incelediğimiz üç nüsha eser mensurdur. Bu mensur anlatının türü hususunda araĢtırmacılar tarafından bir ittifak sağlanamamıĢtır. Genel olarak bu anlatının türü; masal, halk hikâyesi ve efsane olarak ele alınmıĢtır. Üç nüshada anlatının türü noktasında tespit ettiğimiz ifadeler genel olarak Ģunlardır: Hikâye, kıssa, hikâyet, dasitan. Ġç içe geçmiĢ hikâyelerden oluĢan ġahmeran anlatısında, hikâyeler arasındaki geçiĢler formeller ile sağlanmıĢtır. Ele aldığımız nüshalarda, baĢlangıç, geçiĢ ve bitiĢ formelleri olmak üzere üç türlü formel tespit ettik. Yz1, Yz2 ve Yz3‟te tespit ettiğimiz formeller ve örnekleri aĢağıda verilmiĢtir.

Yz1 Hikâye-i ġahmeran, iç içe geçmiĢ anlatılardan oluĢur. Anlatıcı bir hikâyeden diğerine geçerken kalıp ifadeler kullanır. Anlatı türü için hikâye ve kıssa kelimeleri kullanılmıĢtır.” Bunlar yemeye içmeye kaldılar, biz gelelim Câmesâb‟ın hâline, hikâye tamam oldu, Belkıya kıssası burada tamam oldu.”

30 Juha Pentıkaınen, “Efsanenin Yapısı ve Fonksiyonu”, Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 1, Ankara: Geleneksel Yayıncılık, 2006, s. 372.

31

Yz2‟de ġahmeran anlatısı; hikâye, serencam, sergüzeĢt, dasitan, kıssa gibi türlerle nitelenerek verilmiĢtir. Ġçi içe geçmiĢ anlatılardan oluĢan bu yazma, zaman zaman ġahmeran‟ın ağzından anlatılmakla beraber üçüncü kiĢi ağzıyla da anlatılmaktadır; “baĢından geçenleri hikâye eyledi”, “serencamımı sana hikâye etsem”, “dinle imdi neye varır dasitan” vs... GeçiĢler bu ifadeler ile sağlanır. ġahmeran anlatısı Câmesâb ile ġahmeran‟ın karĢılıklı sohbetleri, birbirlerine sordukları sorularla diyalog biçiminde devam eder.

Yz3‟de “BaĢından geçenleri evvelinden hikâyet eyledi.”, “BaĢıma gelen serencamı sana hikâyet etsem, Serencamızdan sana hikâye etsem ey Câmesâb dinlemekten usanırdın, Câmesâb can dinle neye varır dasitan, ahvalinden hikâyet eyle, baĢladı evvelden ahire sergüzeĢtin nakletmeye, Kıssayı buraya geldikte karar edip…”

Yazma1’deki Formeller

[5a] /(16) biz gelelim CÀmesÀbın úuyuda olan serencÀmına vaútÀ ki CÀmesÀb bu işlerden (17) úaùè-i ümíd idüb maózÿn oturdı bir de gördi ki úuyunıñ bir ùarafında bir parça

[6a] / (19) eline ne taúríb ile düşdiñiz kerem edüb óikÀye idiñ didi* óikÀye-yi ŞÀh (20) merÀn * ŞÀh-ı merÀn şöyle naúil ider ki ey CÀmesÀb zamÀn-ı selefde Mıãır Uşe (21) şÀh nÀmında bir pÀdişÀh var idi bení úavminden idi ve ziyÀde èÀlím idi

[10b] /(13) yüzi gülmez her dem iñler buña yazuàı gelüb ayıtdı bÀri BelúıyÀnın óikÀyesin (14) naúil ideyim bunıñla bir zamÀn eglene andan ayıtdı ey CÀmesÀb BelúıyÀ ve èİúÀb (15) óÀlleri nice oldı híc bizden suÀl itmediniz CÀmesÀb ayıtdı şÀhım anlar àÀr-ı SüleymÀna

[16a] / (18) görür ki CÀmesÀbıñ ùÀúati ùÀú oldı ayıtdı yine buña BelkıyÀnıñ óikÀyesin (19) naúil ideyim anıñla eglene ayıtdı ey CÀmesÀb híç suÀl itmez misin ki BelúıyÀ (20) nıñ óikÀyesi naãıl oldı ve èÀmir úatından ne yire gitdi cÀmesÀb ayıtdı (21) buyuruñ şÀhım işidelim gönlümiz açılsun didi

[11a] / (16) hele şimdilik otur CÀmesÀb ayıtdı Luùfeyle ŞÀhım bÀri BelúıyÀnıñ óikÀye (17) sin naúil eyle* hikâye-yi gâr* şàhmeràn ayıtdı Ey CÀmesÀb vaútÀ ki èİúÀb (18) ile BelúıyÀ bizden ayrılub àÀr-ı SüleymÀna varmak üzre bir deñize varırlar ol (19) ãudan ayaúlarına sürüb geçerler bir úara bir deñize daòi varırlar anı daòi geçüb (20) elóÀãılı yedi deñizi geçüb bir èaôím yeşil ùaàa irdiler dürlü cevÀhir (21) ùaşından anda bulunur idi ve ùopraàı misk-i zaèferÀn gibi rÀyióa

[20a]/ (20) çünki siz taôallüm idersiniz benden ricÀ idersiniz bari ãabır eylesün belúıyÀnıñ (21) óikÀyesin tamÀm ideyim andan ãoñra seni yeriñe göndereyim deyüb vaèd itdi

[21b]/ (15) baña göndere siz bunlar daòi beni aramaúda olsunla biz gelelim gine