• Sonuç bulunamadı

Lokman Hekim ve Danyâl Aleyhisselam Hakkında Bilgi

5- Şahmarân Mitolojisi(Merkez/Kırşehir) Derleyen: Birkan TEZCAN

2.11. Lokman Hekim ve Danyâl Aleyhisselam Hakkında Bilgi

“Lokman Hekim, Ġslam dünyasının dinî ve edebî kaynaklarında yer aldığı gibi, Türk kültüründe de önemli bir yer tutmaktadır. Türklerin sözlü edebiyat ürünlerinden, klâsik edebiyat eserlerine kadar değiĢik anlatı türlerinde ve Ģiirlerinde yer alan Lokman Hekim, Azerbaycan Türkleri arasında Loğman; Kazak Türklerinde Lukpan Äkim, Uygur Türklerinde de Lokman/Lokman Hekim olarak yer almaktadır. Hakkında masal, efsane, fıkra gibi türler oluĢan ve birçok özlü sözün söyleyeni olarak bilinen Lokman Hekim‟in kim olduğu ile ilgili değiĢik fikirler ileri sürülmüĢtür. Bunlardan bazıları Ģöyledir:

Birincisi, ilk kez ġemseddin Sâmî‟nin Kâmâsu‟l- Alâm isimli eserinde zikrettiği ve günümüzkitaplarının bazılarının da referans olarak aldığı Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver‟in savunduğu bu görüĢ, Lokman Hekim‟in Yunan Tıp tanrılarından Asipuyus olduğu fikridir.3 Ünver, Lokman Hekim‟i bir tıp tanrısı olarak açıklamaya çalıĢmıĢsa da bu fikir, bilim dünyasında pek kabul görmemiĢtir. Ġkincisi, Lokman Hekim‟in Promete, Alkmaeon, Lukianos, Hipokrat‟ın ĠslâmîleĢmiĢ kiĢiliği olduğu, öğrencileri arasında da Empedokles, Fisagor, Camasb ve Kisra‟nın bulunduğu fikridir.”

Üçüncüsü, Lokman‟ın diğer adının Lubat olduğu, bunun Aramî edebiyatında Ahikar, Bizans‟ta Planudes olarak ortaya çıktığı ve bunların hepsinin kaynağının ise Sumer‟deki Ziusudra (Hz. Nuh)ya dayandığı fikridir. Dördüncüsü ve en yaygın kabul gören görüĢ ise Lokman Hekim‟in Kur‟an-ı Kerim‟de adı geçen ve adına sûre inen Lokman peygamber olduğu Ģeklindedir. Prof. Dr. Ali Haydar Bayat‟a göre, Ġslâm‟dan önce, baĢından çeĢitli maceralar geçmiĢ bir Ģahsiyet, Kur‟an‟da (Sûre XXXI/12–19) sözleri vecize haline gelmiĢ bir hakîm, daha sonraki devirlerde Ezop (Aesopos) gibi birkaç cümlelik küçük hikâyelerin kahramanı olarak tanınmıĢtır. Lokman, Ġslamiyet‟ten sonra halkın hayal gücüyle iĢlenip zenginleĢerek, özellikle hikmetli Ģiirler ve sözler söyleyen bir

80 Süleyman Tülücü, “Binbir Gece Masalları Üzerine (SeçilmiĢ Bir Bibliyografya Ġle)”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 22, (2004), s. 5.

Ģahsiyet haline gelmiĢ, bazı hikmetli söz kitaplarının yazarı olarak düĢünülmüĢtür. Dini eserlerimizde bilge bir kiĢi olarak anılan Lokman Hekim, edebiyatımızda ve folklorumuzda bu bilgeliği yanında her derdin çaresini bulmuĢ büyük bir hekim olarak yer almaktadır. “Türk dünyasında doktor anlamına gelen hekim kelimesi ise, aslında filozof demek olan hakîm kelimesinin söyleniĢ bakımından inceltilmiĢ, hafifletilmiĢ Ģeklinden ibarettir. Dolayısıyla hakîm olan Lokman, halkın hayal gücüyle iĢlenip zenginleĢerek Ġslami Türk kültür kaynaklarının folklorunda hakîm ve hekim olarak yer almıĢtır.” Lokman Hekim‟in kadılık, marangozluk, terzilik, tüccarlık, yorgancılık, çobanlık gibi pek çok mesleği olduğu belirtilir. Klasik Ġslam kaynaklarında birbirinden küçük farklarla verilen bilgilere göre Lokman Hekim‟in kısa boylu, yassı burunlu, siyah tenli, kalın dudaklı, taraklı ayaklı, akıllı ve zeki biri olduğu, aynı zamanda onun Hz. Eyüb‟ün yeğeni olduğu, Nuh Tufan‟ından kurtulduğu ve Hz. Süleyman‟ın da arkadaĢı olduğu belirtilmektedir.

Ayrıca Lokman Hekim‟in Antakya, Ceyhan, Tarsus gibi güneyde buluna Ģehirlerimizde hekimlik yaptığı, Danyal ve ġit peygamberlerle Tarsus‟ta Ulu Cami bitiĢiğindeki türbede yattığı yaygın inançlar arasındadır. Hızır peygamberden sonra en uzun yaĢayanın Lokman olduğu, üç bin beĢ yüz yıl ömür sürdüğü, bir baĢka inanmaya göre de yedi kartal ömrü yaĢadığı söylenir.”81

“Lokman Hekim

Çıldırlı ÂĢık ġenlik‟in tasnif ettiği hikâyelerde de halk hekimliğinin örnekleri görülmemesine rağmen hekimlerin piri olarak kabul edebileceğimiz Lokman Hekim‟den bir telmih unsuru olarak söz edilmektedir. Eflatun sağ değil Loğman gan ağlar. Loğman Hekim sarmaz yaranı gartal. Ensar Aslan tarafından hazırlanan Yaralı Mahmut

Hikâyesi‟nde Lokman hekim‟ in fonksiyonu belirtilmemesine rağmen dörtlüklerde adı yine

telmih unsuru olarak geçmektedir.”82

Ġskender, Zülkarneyn, Lokman Hekim ve Hatem Tay, tarihî kiĢiliklerdir. Bu kiĢiler, Türkistan coğrafyasının dıĢında yaĢamıĢlardır. Tarihî, dinî ve edebî metinlerde bu kiĢilerle ilgili birçok farklı bilgi yer almaktadır. Gerçek yaĢam öykülerine yüzyıllar boyunca

81 Adem Öğer, “Uygur Efsanelerinde Lokman Hekim”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, 7(1), (2007), s. 79–81.

82

olağanüstülükler atfedilerek efsaneleĢtirilmiĢlerdir. Bu kiĢilerle ilgili hem yazılı hem de sözlü edebiyatta oldukça fazla malzeme vardır. Onlar hakkında oluĢturulan anlatılar, asırlar boyunca hem yazılı kaynaklar hem de sözlü edebiyat yoluyla geniĢ bir alana yayılmıĢtır. Özbek halk anlatılarında da sıkça rastladığımız bu tarihî kiĢiliklerle ilgili gerçek ve asılsız bilgiler bir arada bulunmaktadır. Bu çalıĢmada, Özbekistan‟dan derlenmiĢ Ġskender, Zülkarneyn, Lokman Hekim ve Hatem Tay‟la ilgili halk anlatılarının içeriği verilmiĢ; yazılı kaynaklarda yer alan bilgilerle mukayese edilmiĢ ve bu isimlerin yer aldığı halk anlatılarının kaynağı üzerinde durulmuĢtur.83

Ġslamî kaynaklarda, Hz. Lukman‟ın mesleği bir rivayete göre terzi, baĢka bir rivayete göre de marangoz olarak gösterilir. Bir adamın kölesiyken azat edildiği, kendisine mal ve ihsanda bulunulduğu da rivayet edilmektedir.26 Birinci masalda da Lokman Hekim dokumacı, terzi olarak gösterilir. Aldığı ücretle geçinemediği için dilencilik de yapmaktadır. Hem yazılı kaynaklarda hem de halk anlatılarında Lokman Hekim halktan birisidir. Bilgeliği sayesinde padiĢahın lütfuna mazhar olur veya kölelikten kurtulur. Fakat yine halktan birisi olarak yaĢamaya devam eder. Aslında yazılı kaynaklarda Lokman Hekim‟le ilgili olarak verilen bilgilerin çoğu rivayetten öteye geçmemektedir. Yüzyıllar boyunca farklı kaynaklardan gelen birçok efsanevî bilgi, ondan bahseden kaynaklarda toplanmıĢtır. Kur‟an-ı Kerim‟de hikmet sahibi bir kiĢi olarak gösterilir. Oğluna nasihatlerinden bahsedilir. Daha sonraki dönemlerde, Ġslamî çevrelerde, hikmet dolu sözler ve kıssaların birçoğu Lokman Hekim‟e isnat edilir. Mesela “Vahb b. Munabbih’in

Lukman’ın nasihatlerini ihtiva eden 10.000 bahis okumuş olduğu iddia olunur.” Bu durum,

onun hakkındaki bilgilerden hangilerinin gerçek veya tevatür olduğu konusunu, zamanla içinden çıkılmaz bir hale dönüĢtürmüĢtür.

“Türk edebiyatında Lokman, Arap edebiyatında öne çıkan özellikleri yanında hakîm/filozof kimliğinden çok hekim/tabip hüviyetinde görülmektedir.” O, Türk coğrafyasında neredeyse hekimlik tarafıyla özdeĢleĢmiĢtir. “… Bütün bitkilerin özünü bildiği söylenmiĢ ve kendisinden dertlere Ģifa olacak reçeteler ve formüller nakledilmiĢtir. Yukarıda üzerinde durduğumuz her iki masalda da Lokman‟ın hekimlik yanı ağır basmaktadır.

83 Hüseyin Baydemir, “Özbekistan‟da Ġskender, Zülkarneyn, Lokman Hekim ve Hatem Tay ile Ġlgili Halk Anlatıları”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 41, (2009), s. 109.

Ġskender‟le ilgili rivayetlerden en yaygın olanı, onun hayat suyunu aramaya çıkıĢıdır. Bu konu hem sözlü edebiyatta hem de yazılı edebiyatta çok iĢlenmiĢtir. Mesnevilerde, Ġskender‟in Aristo ve Hızır ile hayat suyunu arayıĢı fakat bulamadan geri dönüĢü anlatılır. Yazılı edebiyatta rivayet olarak karĢımıza çıkan konu, sözlü edebiyatta efsane ve masal olarak iĢlenmiĢtir. Çınar Niçin Çok Yaşar? adlı bir Özbek masalında da aynı konu ele alınır. Bu masalın konusuna göre Ġskender hayat suyunu bulur fakat içmekten vazgeçip geri döner. Çünkü halkın tasavvuruna göre Ġskender ne kadar kudretli olursa olsun sonuçta bir insandır. Onun da her insan gibi kendisine verilen ömrü bitirip ölmesi gerekir. Buna uygun olarak masalda da her insanın bir defa yaĢadığı ve bu kısa ömür içinde güzel Ģeyler yapması gerektiği vurgulanır. Hartlieb‟in eserinde de, Ġskender‟in karanlıklar ülkesine seyahat ettiği, bol miktarda altın ve inci bulduğu, aĢçısının tesadüfen ölümsüzlük suyunu keĢfettiği fakat Ġskender‟in bu sudan içemediği konusu yer alır. Aynı konu, Hartlieb‟in anlattığına çok benzer bir biçimde Ġskendernamelerde de ayrıntılı bir Ģekilde iĢlenir.”84

“Eski çağlardaki tanrıların birçoğu varlıklarını tek tanrılı dinler ortaya çıktıktan sonra da süedürmüĢlerdir. Bunlardan birisi de tıp tanrılarından birinin, özellikle eski Yunan tıp tanrısı Asklepios‟un Ġsliami kimliğe bürünmüĢ Ģekli olan Lokman Hekim‟dir.

Lokman‟ın bilgeliği yanında hekim olarak da kabul eden eserler, baĢta Anadolu olmak üzere Müslüman Türk dünyasındaki edebî ve folklorik yayınlardır. Bunun önemli bir nedeni halkın hafızasında hakîm ve hekim sözcüklerinin karıĢtırılmasıdır.”85

“Lokman: Kur'an'da kendisine hikmet verildiği bildirilen, peygamberliği tartıĢmalı bir din büyüğü.

Lukmân kelimesinin Ġbrânîce veya Sür-yânîce olduğu belirtilmektedir. Kur'an'da Lok-man'la ilgili bilgiler, aynı adı taĢıyan sûrede onun iki defa ismen zikredilmesinden ve oğluna verdiği bazı öğütlerin naklinden ibarettir. Buna karĢılık Câhiliye Ģiirinde ve kısas-i enbiyâ baĢta olmak üzere bazı Ġslâmî kaynaklarda Lokman'a dair çeĢitli rivayetler yer

84 Hüseyin Baydemir, “Özbekistan‟da Ġskender, Zülkarneyn, Lokman Hekim ve Hatem Tay ile Ġlgili Halk Anlatıları”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 41, (2009), s. 117–119.

85 Murat Yurdakök, “Lokman Hekim Öykülerinde Çocuk Hekimliği Bilgileri”, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 46, (2003), s. 153–154.

almakta ve bu rivayetlerdeki bilgilerin aynı adı taĢıyan veya benzer niteliklere sahip farklı kiĢilere ait olduğu ve bunların birbirine karıĢtırıldığı ifade edilmektedir. Gerçekte biri Kur'an'da zikredilen ve kendisine hikmet verilmesi sebebiyle Lokmânü'l-hakîm (Lokman Hekim) diye mâruf olan, diğeri ise Arap Ģiirinde Lokman b. Âd olarak geçen iki kiĢinin mevcudiyeti yanında zaman içinde muhtelif kiĢilere ait çeĢitli özellikler de bu isim etrafında toplanmıĢtır. Künyesiyle ilgili olarak Lokman b. Âd Lokman b. Âdi-yâ b. Lüceyn b. Âd veya Lokman b. Âd b. Avs b. Ġrem Lokman b. Anka Lokman b. Bâûr b. Nâhûr b. Târeh gibi bilgiler vardır.

Ġslâm'dan önce Araplar arasında uzun ömrü, bilgeliği ve darbımeselieriyle temayüz eden Lokman, Câhiliye dönemi Ģiirlerinde Hz. Hûd'un kavmine adını veren Âd'a nisbetle Lokman b. Âd olarak geçmekte, ancak Ġslâmî kaynaklarda bu zatın Kur'an'da zikredilen Lokman olmadığı belirtilmektedir. Hz. Lokman'ın Kur'an'da örnek bir Ģahsiyet olarak takdim edilmesi onun Arap toplumunca bilindiğini göstermektedir. Rivayete göre Âd kavmi günahkârlıkları ve peygamberlerini dinlememeleri yüzünden kuraklıkla cezalandırılınca bu felâketten sadece Hûd ve ona inananlarla yağmur duası için Mekke'ye giden, aralarında Lokman'ın da bulunduğu bir heyet kurtulmuĢtur. Ġkinci Âd kavminin çekirdeğini oluĢturan bu topluluk, yeni bir kuraklıktan korktuğu için baĢlarına geçen Lokman'la birlikte Sebe bölgesine göç etmiĢ, Me'rib ġeddi de Lokman tarafından inĢa edilmiĢtir.

Lokman'ın ne kadar yaĢadığı konusunda farklı rivayetler vardır. Bu rivayetlere göre Lokman Allah'tan uzun ömür dilemiĢ, tercih kendisine bırakılınca Araplarda uzun ömrün simgesi olan kartaldan hareketle yedi kartal ömrü kadar yaĢamayı istemiĢtir. Lokman'ın beĢ yüz altmıĢ, bin, üç bin. üç bin beĢ yüz veya dört bin yıl yaĢadığı nakledilmektedir. Bu sebeple kendisine "Lok-mânü'n-nüsûr" (kartallar kadar uzun yaĢayan Lokman) denildiği gibi "el-Muam-mer" (uzun ömürlü) lakabıyla da anılmıĢtır. Ebû Hatimes-Sicis-tânî uzun ömürlüler arasında Lokman'ı Hızır'dan sonra ikinci sırada zikreder. Vefat ettiğinde Ah-kâf'ta Hûd peygamberin kabrinin yakınına defnedildiği söylenir. Yâküt, onun mezarının Taberiye gölünün doğu tarafında veya Rem-le'de, bir rivayete göre de Yemen'de olduğunu nakletmektedir.

Lokman b. Âd hikmetli sözler söylemesiyle meĢhur olduğundan Lokmânü'l-hakîm diye de mâruftur. Hz. Peygamber'in Yemen'den gelen bir heyeti karĢılarken onlara, "Ġman Yemenli'dir, hikmet Yemenli'dir. ġeklindeki iltifatıyla Lokman'ın Yemen'deki Âd kavmine mensubiyetine atıfta bulunduğu öne sürülmüĢtür. Lokman'a pek çok darbımesel atfe-dilmektedir. Ġmruülkays b. Hucr, Nâbiga ez-Züb-yânî, A'Ģâ, Lebîd b. Rebîa ve Tarafe b. Abd gibi Ģairler onun bu özelliğinden bahseder. Câhiliye Arapları Lokman'la ilgili birçok kıssa biliyor ve kendisini hakîm diye niteliyordu. Bu özelliği Kur'an'da da vurgulanmaktadır.

Eski Arap kıssalarında Lokman, Âd kavmine mensup bir kiĢi olarak takdim edildiği gibi Ġslâmî kaynaklarda Ġsrâiloğullanından biri olarak da gösterilmektedir. Buna göre Lokman. Hz. Eyyûb'un kız kardeĢinin veya teyzesinin oğludur. Hz. Dâvûd zamanına yetiĢip ondan ilim öğrenmiĢ, Dâvûd peygamber oluncaya kadar fetva vermiĢ, sonra da onun yardımcısı olmuĢtur. Yunan filozofu Empedokles'in Lok-man'dan hikmet okuduğu rivayet edilmektedir. Lokman'ın Ġsrâiloğullarının kadılarından biri olduğu, Hz. Dâvûd veya Hz. Ġsâ ile Hz. Muhammed arasında yaĢadığı da öne sürülmektedir. Diğer taraftan Benî Ġsrail'den birine ait HabeĢli veya Nübyeli siyahî bir köle olduğu gibi baĢka rivayetler de vardır.

Rivayete göre Lokman'dan nübüvvetle hikmetten birini seçmesi istenince hikmeti tercih etmiĢ, hilâfet Davud'a verilmiĢ. Lokman da ona vezir olmuĢtur. Ġkrimeel-Berberîve ġa'bî onun nebî olduğunu söylemekteyse de Katâde b. Diâme, Mücâhid b. Cebr gibi âlimlere göre nebî değil hakîmdir.

Kur'ân-ı Kerîm'in Mekke'de nazil olan 31. sûresi Lokman adını taĢımaktadır. Fakat bu sûrede Lokman'in kimliğine dair bilgi bulunmadığı gibi Âd kavminden ve onlara gönderilen Hûd peygamberden bahseden diğer sûrelerde de onun adından söz edilmemektedir. Lokman sûresinde (31/12-19) Lokman'a hikmet verildiği bildirilmekte ve oğluna hitaben iman, ibadet, ahlâk ve görgü kurallarına dair öğütleri aktarılmaktadır. Lokman'a verilen hikmetin ilim, üstün kavrama yeteneği, isabetli söz ve davranıĢ, ilim-amei uygunluğu, din konusunda derin bilgi olduğu belirtilmektedir. Hikmetlerinden bir kısmı hadislerde de nakledilir (Müs-ned, II, 87}. Ġbn HiĢâm'ın rivayetine göre Süveyd b. Sâmit adlı müĢrik Lokman'a nisbet edilen ve onun hikmetini, ilmini ve mesellerini ihtiva

eden Mecelletü Luk-mân'ın Kur'an'dan üstün olduğunu ileri sürmüĢ, Resûlullah onu dinledikten sonra Lokman'a atfen söylenenleri güzel bulmuĢ, fakat Kur'an'ın bunlardan daha üstün olduğunu belirtmiĢtir. Bu durum, Câhiliye Arapları'nca "Mecelletü Lukmân" denilen bir sahife-nin bilindiğini doğrulamaktadır. Vehb b. Münebbih'in, Lokman'a nisbet edilen hikmet külliyatından on bin babı aĢkın bir kısmı okuduğunu, daha güzelini kimsenin iĢitmediği bu sözleri insanların hem konuĢmalarında hem yazılarında kullandıklarını belirtmesi de bunu teyit eder.

Lokman'ın Câhiliye Ģiirinde efsaneleĢtirilmiĢ kiĢiliği baĢkalarına ait pek çok sözün ona nisbet edilmesine, özellikle onunkilerle Ezop'un (Aesop) sözleri arasında alâka kurulmasına sebep olmuĢ, Batı'da neĢredilen bazı eserlerde Ezop'a atfedilenler gibi Lokman'a da çeĢitli kıssa ve rivayetler mal edilmiĢtir.

Çok yönlü bir kiĢiliğe sahip olduğu için Lokman Bel'am, Ahikar ve Ezop gibi tarihî Ģahsiyetlerle karalaĢtırılmıĢtır. Sa'lebî ve Beyzâvî onun Ģeceresini Lokman b. Bâûr b. Nâhûr olarak verirler; benzer bir Ģecere, Bel'am b. Bâûrâ Ģeklinde Tevrat'ta Bel'am'ın künyesi olarak geçmektedir. Lokman'ın Bel'am ile aynı kiĢi sayılması Taberî'de de rastlanmayan, geç dönemlere ait asılsız bir iddiadır.

Lokman'ın Öğütleriyle Asur kralının veziri, kâhin ve hakîm Ahikar'ın vecizeleri arasında benzerlikler bulunduğu yolundaki eski bir iddia XX. yüzyılın baĢında R. Harris tarafından yeniden ileri sürülmüĢ-se de bu iddia tatminkâr delillere dayanmaz. Bununla birlikte Ahikar efsanesi Arap dünyasında biliniyor, ona ve Lokman'a nisbet edilen hikmetli sözler Yakındoğu hikmet edebiyatının ortak birikiminin bir parçasını oluĢturuyordu. Muhtemelen Yakındoğu'nun hikmet literatürüne ait pek çok mesel Câhiliye döneminden itibaren Arap yarımadasına girmeye baĢlamıĢtır. Nitekim Hîreli hıristiyan Arap Ģairi Adî b. Zeyd, Ahikar'dan el-Haykar diye bahsetmektedir. Bütün bunlar Lokman'a nisbet edilen hikmetli sözler külliyatını arttırmıĢ olabilir.

Ortaçağ'lar boyunca çeĢitli kıssaların kahramanı olarak dillerde dolaĢan Lokman bir bakıma Araplar'ın Ezop'u haline gelmiĢ, Avrupa'da Ezop'la ilgili söylenenlerin büyük bir kısmı Lokman'a uyarlanmıĢtır. Ġslâmî kaynaklarda onun kalın dudaklı, geniĢ ayaktı, HabeĢistanlı veya Nübyeli bir köle olarak takdim edilmesi de Ezop'u hatırlatmaktadır.

Efendisinin kendisinden bir koyun kesip önce en iyi, sonra da en kötü iki yerini getirmesini istemesi kıssası diğer kölelerin efendilerinin incirinden yiyip Lokman'ı itham etmeleri gibi olaylar Ezop'un kıssasında da mevcuttur. Lokman'ia ilgili olan ve Câhiliye Arapları'n-ca bilinmeyen bu tür kıssalar Ortaçağ'ın sonundan itibaren ortaya çıkmıĢtır. Bu sebeple Lokman'a dair muahhar hikâyelerin birçok unsuru Ezop'un hikâyelerinden alınmadır.

Lokman diğer özellikleri yanında hekimliğin atası olarak da tanınmıĢ, onun bütün bitkilerin özünü bildiği söylenmiĢ ve kendisinden dertlere Ģifa olacak reçeteler ve formüller nakledilmiĢtir. Lokman'a nisbet edilen meseller çeĢitli adlarla bir araya getirilmiĢtir. Bunlardan biri EmĢâlü Lukmân al-Hakîm ve ba'zu akvâli'l-Arab'dır ki Thomas Erpenius bir diğeri olan £mĢâiü Lukmân el-Hakîm ise Georg Wilhelm Freytag (Bonn 1823) tarafından Latince'ye çevrilmiĢtir.

Türk edebiyatında Lokman, Arap edebiyatında öne çıkan özellikleri yanında hakîm / filozof kimliğinden çok hekim tabip hüviyetinde görülmektedir. Bu sebeple Türk divan, tasavvuf ve halk edebiyatlarıyla Türk folklorunda "Lokman Hekim, Lokmân-ı hazık, tabip Lokman, dert Lokman'ı, Ģifâ Lokman'ı" gibi ad ve sıfatlarla anılmıĢ, bu özelliğini vurgulayacak kelimelerle tavsif edilmiĢtir. "ġifâ-yı Lokman, devâ-yı Lokman, yed-i Lokman, Lokman eli, ilâc-ı Lokman, merhem-i Lokman, bâb-ı Lokman, muhtâc-ı Lokman, yara saran Lokman" bunlardan en yaygın olanlardır. Yazıcıoğlu Mehmed, Muhammediyye'nin "Tertîbü'l-Enbiyâ" adlı bölümünde onu, "Gitti ol da geldi Lokmân-ı hekîm Mahir etmiĢ hikmete onu hakîm" beytiyle Süleyman peygamberden sonra gelen hik-met sahibi bir hekim nebî olarak anar. MüĢtak Baba'mn, "Âvâz-ı bülend ile demiĢ Hazret-i Lokman / Hikmetle tegannî maraz-ı aĢka devadır" beytinde olduğu gibi onun hikmet sahibi oluĢu tabip olmasının gereği gibi görülmüĢ, birçok Ģiirde bu iki özelliği bir arada zikredilmiĢtir.

Türk-Ġslâm edebiyat ve kültüründe Lokman'ın tabip özelliğinin öne çıkması, hakîm kelimesinin halk ağzında hekime dönüĢmesi ve eski dönemde felsefenin tıp dahi! olmak üzere devrin belli baĢlı ilimlerini de içine almasıyla olmuĢtur. Osman ġems'in, "Bu ġems gibi var ise her kanda Hudâyâ Bîmâr-i gam-ı aĢk ona Lokman bağıĢla" ve Süleyman Zâtî'nin "Hikmet olur sözleri haste-dil olanlara Ġllet emrazına mâni-i Lokman olur" beyitlerinden onun aĢk derdinin devasını bilen tabip olarak benimsendiği görülmektedir.

Karacaoğlan'ın, "ġu dertli gönlümün Lokman'ı sensin"; "Derdimin Lokman'i gel yavaĢ yavaĢ" mısraları ile Feyrnânî'nin, "Her doktora Lokman diye sarıldım" mısraı bu anlayıĢı halk Ģiiri içinde ortaya koyan örneklerdir. Ancak âĢık bu dert yüzünden açıkça veya ġemT-nin ifadesiyle "gizli gizli bâb-ı Lokman'a düĢmüĢ" olsa da Lokman'ın gücü sınırlıdır ve gerçek Ģifa Allah'tandır. Nihânî bunu, "Lokmanlar yaraya sarar dermanı Velâkin sağaldır keremler kânı" beytiyle ifade eder. ÂĢık, Lokman'a benzettiği sevgilisi için. "Ġnayet et Ģol Lokman'ı yetiĢtir Hizr elinden Ģol peymânı yetiĢtir" diye feryat ederken Lokman-Hızır münasebetini ortaya koyar. Ancak derdin devasını bulmakta bazan o da âciz kalır: "Lokman çare bilmez dil yâresine" (Müdâmî). Bazan da aĢk derdinin devası sevgilinin Lokman gibi Ģifa dağıtan elleri yahut gözleri olur: "Bana Lokman yeter Ģimdi yâr eli" (Gevherî); "O Ģâh-ı Lokman'a benzer gözlerin" (Noksânî). Ölüm derdine ise Lokman da Ģifa bulamaz: "Cihan tasında ma'cûn-ı hayâta sa'y edip Lokman Çürüttü mâye-i ömrün memâta bulmadı derman" (Ağazâde NakĢî). Lokman'ın sevgiliye benzetilmesi onun diğer özelliklerinin de ortaya konulmasına yol açar. Nitekim Ģairler burada hakîm oluĢuna, hikmetli söz ve nasihatlerine yönelirler. Yârin sözü Lokman'ın hikmeti gibidir: "Maraz-ı aĢk devasın leb-i canandan sor Yürü ey hasta gönül hikmeti Lokman'dan sor" (Ulvî).

Divan Ģairleri bazı bakımlardan kendi sözlerini Lokman'm hikmetlerine benzetirler. Özellikle sevgilinin güzelliği vasfe-dilirken, memduh Övülürken bu alâka iyice öne çıkarılır. Ahmed PaĢa, II. Bayezid için yazdığı "geçmiĢ olsun" kasidesinde padiĢahı överken, "Sû-i mîzâcın âlemin hikmetle ıslâh etmeye / Sen Hızr-dem îsâ-nefes Lokman'a sıhhat yaraĢır" beytiyle onun tabip ve hakîm oluĢunun yanında Hızır-Ġsâ-Lokman iliĢkisine de iĢaret etmiĢtir. Hakânî ise, "Ma'rifet kadrini Ġrfan anlar/ Hikmet-i nazmımı Lokman