• Sonuç bulunamadı

Câmasb-nâme Hakkında Genel Bilgi

2. ŞAHMERAN ÜZERİNE YAPILAN İLMÎ ÇALIŞMALAR

2.2. Câmasb-nâme Hakkında Genel Bilgi

“Câmasb, kelimesinin ayrıntılı anlamına Farsça yazılmıĢ, Lügatnâme‟de rastladık. Buna göre “Câmasb” sözü iki ayrı kelimeden oluĢmaktadır. Ġkinci kelime bildiğimiz “esb”(ad) kelimesidir. Fakat bu terkibin birinci kelimesinin ne olduğu bilinmemektedir. Bunun Moğolca “câm” kelimesi ile de bir ilgisi yoktur.

ZerdüĢtîlere göre Câmasb, Avesta‟da Hvogva Hanedanı‟ndan olup, Frashaushtra‟nın kardeĢidir. Bunların ikisi de Key GuĢtasb‟ın veziri idi. Câmasb ZerdüĢt kızı Pourucista ile evlendi.

Câmasb, Arap ve Fars edebiyatında filozof ve hâkim olarak anılır. Onun bazı kehânetlerde bulunduğuna dair Pehlevice olan Yâdîgâr-ı Zerîrân‟da Dakîkî‟nin GuĢtâsb-nâme‟sinde ve Câmasb-nâme‟de değiĢik rivayetler bulunmaktadır.

ġah Gustasb‟ın veziri olan bir filozofun adıdır.

Astronomi ile uğraĢan bir filozofun adıdır.

Câmasb‟ın adının Arapça‟daki/Arap Edebiyatı‟ndaki karĢılığının Nasrullah olduğu söylenir. O(Câmasb) Ġsfendiyâr‟ın babası olan ġah GuĢtasb‟ın kardeĢidir. GuĢtasb, zerdüĢlüğe geçince Câmasb, PiĢuten ve Ġsfendiyâr da ZerdüĢtîliğe inanarak onun dinine girdiler. Ġsfendiyar bu dini çevreye yaymakla, hem Ġran‟da hem Ġran dıĢında ateĢgedeler inĢa etmekle görevlendirildi. Azerbaycan yoluyla Anadolu ve Avrupa‟ya gitti ve büyük ninesi ile Ġtalya‟da görüĢtü.

Câmasb ise Astronomi ve felsefe ilimlerini yaymakla meĢgul oldu ve yıldızların tesiri konusunda birçok bilgi elde etti. Firdevsi‟nin ġehnâmesi‟ne göre o bir astronomdur. Kimya alanında araĢtırmaları olan ve rivayete göre tam iksiri bulan Ġranlı bir filozoftur. Kitab-u Câmasb Fi‟s San‟a adlı eser ile Câmasb-nâme onundur.

Farsça yazılmıĢ bir baĢka Câmasb-nâme ise Nasirüddin Tûsî‟nin (ö.h.672/1274)derûnî ilimlerden söz eden “yıldız-nâme” türünden otuz üç beyitlik bir mesnevidir. Bilindiği kadarıyla Türkçe ilk tercüme budur.”37

“Câmâsb (Câmâsp) .Câmâs, Câmâsf diye de bilinip, Avesta‟da defalarca söz edilen ve yaĢadığı dönemin ileri gelenlerinden olan Câmâsb, ZerdüĢt‟ün damadıdır ve kardeĢiyle birlikte GoĢtâsp‟ın vezirliği görevinde bulunmuĢtur. Yâdgâr-ı Zerîrân‟da Câmâsb‟tan bîduhĢ: ülkenin ikinci yetkili kiĢisi nitelemesiyle söz edilir. Mezniyesnâ kaynaklarında akıllılığı, bilgeliği ve sanatkârlılığın ile bilinen Câmâsb bazen de hekim olarak tanıtılır. Câmâsb isminin ikinci esb “ad” anlamındadır, ama ilk parçasının anlamı tam belli değildir. Câmâsb bazılarınca Arapçadaki Nasrullah: Allah‟ın yardımı sözcüğüyle eĢanlamlıdır.

Arap ve Fars edebiyatında ferzâne: bilge ve hekim nitelemeleriyle anılan Câmasb, Câmasbnâme adlı önemli bir eser kaleme almıĢ, gelecekle ilgili haberler vermiĢ ve bunların çoğu söylediği gibi çıkmıĢtır.

ZerdüĢt‟ün Pourucista adındaki kızıyla evlenen Câmâsb, GoĢtâsp‟ın bilge veziridir. Dev ordusunun savaĢa hazırlandığını gördüğünde, çeĢitli adaklar adayıp Nâhîd‟den zafer dileğinde bulunmuĢtur. GoĢtâsp‟ın Turanlı Ercâsp ile olan savaĢlarına iĢaret eden bu olayın ayrıntılarını Yâdgâr-i Zerîrân‟da anlatılır.

Câmâsb ile ilgili ayrıntılar Yâdgâr-i Zerîrân, GoĢtâspnâme ve Câmâsbnâme adlı eserlerde bulunur. Örneğin GoĢtâsp ZerdüĢt dinine inandığında Câmâsb, PeĢûten ve Spendârmûz da bu inanıĢı benimsemiĢlerdir. ġahnâme‟de aynı zamanda GoĢtâsp‟ın kılavuzu, ZerdüĢtlerin önemli din adamları ve ruhâni önderleri anlamına gelen mûbed ve

37 Mahmut Karademir, Abdi Camasb-name, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (2001), s. XIV-XXX.

râdların (Pehlevice rât) önde gelenlerinden olduğu, astronomiyi iyi bilip birçok bilim dalında söz sahibi olduğu anlatılır.

“Câmâsb gibi dahi” sözü zeki, bilge ve akıllı olanlar için söylenir. ZerdüĢt dinine inananların çok değer verdiği Câmâsb‟a atfeden özlü sözler arasında Ģunlar yer alır: “En kötü özellik cömertliği terk etmektir. En büyük üzüntü ve acı, değerli ve cömert birisinin alçak ve cimri birisinden istekte bulunmasıdır.” 38

“Abdî: bu asrın mesnevî edebiyatından bahsederken Câmasbnâme Ģairi Abdî‟yi unutmamak gerekir. Hayatı hakkında ciddi bilgimiz bulunmayan Abdî, Sultan Ġkinci Murad devri Ģairlerindendir. BeĢ bin beyte yakın bir büyüklükte yazdığı Câmasbnâme Türkçe‟ye Farisî‟den çevrilmiĢ ve sanat bakımından ziyâde, Türkçe söyleyiĢ bakımından dikkate değer bir mesnevidir. Kendi eserinden öğrendiğimize göre Abdî, Câmasbnâme‟yi 1429‟da Aydıncık‟da yazmıĢtır. Eserde kullandığı dil ve ifade Ġkinci Murad devri eserlerinin umûmî sâdeliğine ve belki de hükümdârın bu yoldaki tavsiyesine uygundur.” 39

“Câmasbnâme‟nin mevzûu, Dânyâl peygamber‟in oğlu Camasb‟ın baĢından geçen ferik bir maceradır: ArkadaĢlarının hıyanetine uğrayarak bir kuyuya kapatılan Câmasb, orada açtığı bir delikten ġahmaran‟ın sarayına ulaĢır. ġahmaran yılanların Ģahıdır ve sarayı cennet kadar güzeldir. Burada iyi kabul gören Câmasb, ġahmaran‟dan türlü hikâyeler ve hikmetler öğrenir. Girdiği yılanlar âleminden onun izni ve yardımıyla kurtularak yine dünyaya döner. Onun tavsiye ettiği bir iksirden içerek üstün akıllı bir insan olur. Memleketin padiĢahı onu, kendisine vezir yapar. Câmasb, bu akılla okuduğu kitaplar sayesinde büyük defineler büyük defineler keĢfeder.

Câmasbnâme‟nin mevzûu, umumi çizgileriyle Tevrat‟tan alınarak masallaĢtırılmıĢtır. Câmasbnâme‟nin bir nüshası Fatih‟te Millet Kütüphânesi yazmaları arasındadır. Bu eserin daha sonraları mensur bir hikâye haline getirildiği bilinir. Mensur Câmasbnâme‟nin kısaltılmıĢ bie Ģekli snradan basılmıĢtır.”40

38Nimet Yıldırım, Fars Mitoloji Sözlüğü, 1.Baskı, Ġstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2006, s. 194

39Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Millî Eğitim Basımevi, Ġstanbul, 2001, s. 478.

“Divan edebiyatında klasik mesnevi konularından biri, XV. yüzyıl Ģairi Mûsâ Abdi'nin bu konudaki manzum eseri. Ġlk örneklerine Farsça'da rastlanan Câ-mâsbnâme'lenn aslı, Keyânîler'den ġah GüĢtasb'ın kâinat ve yaratılıĢla ilgili sorularına, Ġran mitolojisinde ileri görüĢlü ve hakîm diye nitelendirilen Vezir Câ-masb'ın verdiği cevaplardan oluĢan. Pehlevîce yazılmıĢ yaklaĢık 500 beyitlik bir risaledir. Bu soru ve cevaplarda çeĢitli dinî ve ahlâkî konular ele alınmıĢ, Keyûmert'ten Lohrasb'a kadar olan dönemin tarihi ve Ġran hükümdarlarının efsaneleri anlatılmıĢtır. Risalenin son kısımlarında Ġran ülkesinin geleceğinden ve ZerdüĢt dinindeki vaadlerden söz edilmiĢtir. Eser Yeni Farsça'ya da çevrilmiĢtir.

Farsça kaleme alınan bir baĢka Câmâsbnâme ise Nasîrüddîn-Ġ Tüsî'nin (o 672 1274) gizli ilimlerden bahseden "yıldıznâme" türünde otuz üç beyitlik mesnevisidir.

Türkçe'de manzum ve mensur birkaç Câmasbnâme tercümesi mevcuttur. Bilindiği kadarıyla bunların Ġlki, Ahmed-i Dâî'nin (ö 824 1421 'den sonra), Nasîrüd-dîn-i Tûsî'nin aynı adlı eserinden biraz geniĢleterek yaptığı çeviridir. YetmiĢ üç beyit olan mesnevi Farsça'sında olduğu gibi "feûlün / feûlün / feûlün / feûl" kalıbıyla kaleme alınmıĢtır. Ġsmail Hikmet Ertaylan iki nüshadan faydalanarak eseri eski harflerle yayımlamıĢtır.

Türkçe'deki en önemli Câmasbnâme çevirisi, XV. yüzyıl sairlerinden Mûsâ Abdi'ye aittir. Kaynaklarda hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan Abdi, II. Murad devri Ģairlerinden olup eserinde adını Mûsâ, mahlasını Abdi olarak vermektedir (vr. 41 -51). Câmasbnâme‟yi' 11. Murad'ın isteği üzerine kaleme aldığını söyleyen Abdi [vr. 5", 118). onu aynı adı taĢıyan bir kitaptan nazmen tercüme ettiğini bildirmekte (vr 161), fakat eserin aslı ve dili hakkında bilgi vermemektedir. Muhtemelen Farsça mensur bir Câ-mâsbnâme'öen tercüme edildiği belirtilen (Kocatürk, s. 2191 Abdi'nin eseriyle Farsça Câmâsbnâme'ler konuları bakımından birbirinden oldukça farklıdır. Bu husus. Abdi'nin eserini baĢka bir kaynaktan faydalanarak kaleme almıĢ olabileceğini düĢündürmektedir. Nitekim Gibb, bunun Bin Bir Gece Masalları'ndaki "Yılanlar Kraliçesi" hikâyesinin man-zum tercümesi olduğunu M. Melikoff ise Taberi tarihinden alındığını ileri sürmektedir. Ancak Abdi, Tevrat kaynaklı olan ve sonradan Ġslâmî sekle sokulan Câmasbnâme'nin konusunu daha geniĢ bir biçimde nazma çekerken eserine pek çok telif unsuru da katmıĢtır.

Abdi Câmasbnâme'yi Bandırma'nın Aydıncık kasabasında bir yılda kaleme almıĢ ve 833'te (1429–30) tamamlamıĢtır. 5122 beyitten meydana gelen mesnevi "fâilâtün / fâilâtün / fâilün" kalıbıyla yazılmıĢtır. Eserde ayrıca aruzun degiĢik kalıplarıyla yazılmıĢ seksen sekiz beyit tutarında on dört gazel vardır. Câ-masbnâme'de bundan baĢka mesnevi tarzında bir tevhid, bir na't, biri Sultan II. Murad, diğeri Sadrazam Hoca Meh-med PaĢa için söylenmiĢ iki methiye ile gazel Ģeklinde bir de mersiye yer alır.

Dânyâl peygamberin oğlu Câmasb'ın baĢından geçenleri ve ġahmaran'ın (ġâh-ı Mârân) yanında geçirdiği günleri anlatan Câmasbnâme, iç içe girmiĢ birkaç hikâyeden meydana gelmektedir. Bunlar Bul-kıya. Sah Sahre. Kafdağı. Cihan ġah, Mürg ġah, ġah Peri, Gevhernigîn Kalesi. ġems Bânü, Kigal Hindî ve Giriftar–ı ġehriĢah hikâyeleridir. Masal unsurlarının hâkim olduğu eserdeki ana hikâyenin konusu Ģöyledir: Dânyâl peygamber kâinatın bütün sırlarını bilen, her derde çare bulan hikmet sahibi bir kimsedir. Öleceğine yakın hikmet dolu kitabını, doğacak çocuğuna büyüdükten sonra vermesi için hanımına teslim eder. Dânyâl'ın ölümünden sonra doğan oğluna Câmasb adı verilir. Câmasb yedi yaĢına girince annesi onu mektebe gönderir; fakat Câmasb bir harf bile öğrenemez ve herhangi bir sanatta da baĢarı sağlayamaz. Bunun üzerine dağdan odun getirip satmaya baĢlar. Bir gün arkadaĢlarıyla çıktıkları dağda yağmur dolayısıyla bir ma-ğaraya sığınırlar ve burada bal dolu bir kuyu bulurlar. Kuyuya inen Câmasb'a arkadaĢları ihanet ederek balı alırlar ve onu kuyu dibinde bırakıp giderler. Kuyuda açtığı bir delikten yerin altına giren Câmasb bir sarayla karĢılaĢır. Burası yılanlar ülkesidir. Ancak yılanların Ģahı ġahmaran kendisine iyi muamele eder ve ikramda bulunur. Câmasb baĢından geçenleri anlatır. ġahmaran da ona Bul-kıya hikâyesini nakleder. Daha sonra Câmasb ġahmaran'dan kendisini yurduna göndermesini rica eder. ġahmaran, gördüklerinden hiç kimseye bahsetmemesi Ģartıyla onu bal kuyusundan dıĢarı çıkarır. Bu sırada ülkenin hükümdarı olan Keyhusrev çok hastadır. Hastalığına ġahmaran'ın etinden baĢka hiçbir Ģeyin çare olamayacağını öğrenen hükümdar Câ-masb'dan ġahmaran'ın yerini söylemesini ister. 0 da öldürüleceği korkusu ile sırrını açıklar. ġahmaran tılsımla yakalanıp öldürülür ve etinden yapılan ilâçla hükümdar kurtulur. Bu arada Câmasb ġahmaran'dan öğrendiği ve babasının kendisine bıraktığı kitaptan edindiği bilgilerle bütün dünyanın sırlarına vâkıf büyük bir hakfm olur.

Câmasbnâme'nin yurt içi ve yurt dıĢı kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunmaktadır. Sade ve akıcı bir üslûpla kaleme alınan, Arapça. Farsça kelimelere az yer verilen Câmasbnâme'de halk söyleyiĢine ve deyimlere oldukça sık rastlanır. Kelime ha-zinesi ve dil bilgisi bakımından Eski Anadolu Türkçesi'nin özelliklerini taĢıyan eser üzerinde ġerif Ali Bozkaplan bir doktora çalıĢması yapmıĢtır.

Türkçe'de Dâî ve Abdi'nin Câmasbnâme'lerinden baĢka bir kısmı Abdi'nin eserinden faydalanılarak yazılmıĢ, yer yer ondan alınmıĢ bazı manzumeler ihtiva eden mensur Câmasbnâme"ler de vardır (ĠÜ Ktp., TY. nr. 9542 11 1 59 1746 tarihlil; Ġstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr 161). Bunlardan 1196'da (1780) Yazıcı Öksüz'ün kopya ettiği ve yalnız Cihan ġalyın maceralarını ihtiva eden nüshada hikâye Abdi'ninkinden daha geniĢ biçimde anlatılmaktadır 1911 yılında Ah-med adlı bir halk Ģairi tarafından derlenen Müntâzetül-emâsîl /ġahmaran Hikâyesi ise Abdi'nin mesnevisinden kı-saltılmıĢtır (a.g.e., s. 219). Ayrıca halk arasında dolaĢan ve "ġahmaran" adıyla bilinen hikâyeler de IS. Abdullah Hımmet-zâde. ġahmaran Hikâyesi, istanbul 1333; Süleyman Tevfik. $ahmaran [Hikâyesi], Ġstanbul 1341} Câmasbnâme'den özetlenmiĢtir.”41

“Hz. Yusuf kuyuda beklediği süre içerisinde vahiy getirmekle görevli melek Cebrail ile görüĢür, melek onu teselli eder ve kuyudan tacirlerin sarkıttığı kova yardımı ile inancı tam olarak çıkar. Benzer bir Ģekilde eski bir Mezopotamya efsanesi olan ġahmeran‟da ise bir kuyuya düĢen Camsab‟ın bilgelik yolundaki macerası anlatılır. Bu haliyle birey, yaĢadığı yer altı deneyimini takiben kendilik ile buluĢur, kiĢilik hüviyetine kavuĢur ve tam anlamıyla dönüĢüme uğramıĢ birey haline gelir.”42

Câmasb-nâme‟nin Kaynakları “Türkçeye çevrilen Câmasb-nâme tercümelerinden en önemlisi, II. Murad devri Ģairlerinden Abdî‟nin Câmasb-nâme‟sidir. Adının Musa, mahlasının Abdî olduğundan hayatı hakkında baĢka kaynaklarda fazla bilgi bulamadığımız bu Ģair, tercümenin asıl kaynağı hakkında fazla bilgi vermemektedir. Aynı adı taĢıyan Farsça bir eserden tercüme ettiğini belirtiyorsa da bunun kime, hangi devra ait olduğunu ve hacmini, konusunu bildirmemektedir. Çünkü Farsça Câmasbnâmelerle, Abdî‟nin

41Erkan M., “Camasbname”, İslâm Ansiklopedisi içinde, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 7, (1993), s. 43- 47.

42Serkan GüneĢ, “Yeraltı Mekânı Ve Kavramının Toplum Ve Ġmgelem Üzerine Etkisi”, Metujfa, (2010), s. 125–139.

nâme‟si konuları bakımından çokça farklılıklar göstermektedir. Haklı olarak, değiĢik kaynaklardan tercüme edildiği fikri ağırlık kazanmaktadır. “Mensur bir Câmasb-nâme‟den tercüme dildiğini” iddia edenler olduğu gibi, “Binbir Gece Hikâyelerinden”, “Taberi tarihinden tercüme edildiğini ileri sürenlerin iddialarını doğrular nitelikte kanıtlar bulunmaktadır.

Abdî Binbir Gece Masalları‟ndan doğrudan tercüme yapmamıĢ olsa bile Ġslam kültürünün ortak konulardan istifade etmiĢtir. Özellikle Kur‟an kaynaklı hikâyelerin tesirleri Câmasb-nâme hikâyelerinde görülmektedir.

Câmasb-nâme‟nin kaynağı, ortak Ġslâm kültürü ve Ġslam edebiyatlarında geçen ortak motiflerdir. Tevrat, Ġncil ve Kur‟an‟da geçen Hz.Âdem‟in yeryüzüne geliĢi motifinin tesiri ve Hz.Yusuf kıssasınınetkisini Câmasb-nâme‟de görmekteyiz.

Nüshalar Hakkında Bilgi: Yurtiçindeki Kütüphânelerde Bulunanlar

1.Abdî Câmasb-nâme, Ġstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nu:587 2.Abî, Câmasb-nâme, Ġstanbul Millet Kütüphanesi(Ali Emiri) nu:1202

3.Abdî, Câmasb-nâme, Atatürk Ün. Seyfeddin Özege ktb.Agah Sırrı Levend, nu:427

4.Sa‟di, Câmasb-nâme, (Kıssa-i ġâh-mâran)(Hicri 830)Ankara Millî kütüphane nu: YzA 1598/2

5.Abdî-i Edincikî, Câmasb-nâme, Ankara Millî Kütüphane ktb nu: YzA 3825/1 6.Abdî-i Edincikî, Câmasb-nâme, Ankara Millî Kütüphane ktb nu: YzA FB 511 7. Abdî, Tercüme-i Câmasb-nâme, Ankara Millî Kütüphane ktb nu: YzA 2044 8.Abdî, Câmasb-nâme, Ġstanbul Arkeoloji, ktb. nu:237

9. Abdî, Câmasb-nâme, TTK, ktb:nu:429

10. Abdî, Câmasb-nâme, Konya Ġzzet Koyunoğlu, ktb. nu: 11398 11. Abdî, Câmasb-nâme, TBMM ktb.nu:1465

12. Abdî, Câmasb-nâme, Ġstanbul Süleymaniye ktb. Ali Nihad Tarlan nu:66 13. Abdî, Câmasb-nâme, Konya Yusuf Ağa ktb. nu: 7582

14. Abdî, Câmasb-nâme,Ankara Adnan Ötüken ktb. nu: 239 15. Abdî, Câmasb-nâme, Ġstanbul Üniversitesi ktb. nu:9542

17.Ahmed-î Daî, Câmasb-nâme, Ġstanbul Ün. Edebiyat Fakültesi TDE Böl. Seminer ktb. nu: 4028

YurtdıĢındaki Kütüphanelerde Bulunanlar

1.Ġngiltere British Museum nu: Add. 24.962 2.Almanya nu: ms.or.oct.2017

3.Almanya nu: ms.or.oct.3706 4. Ġtalya Bari Oriantale nu:103 5.Ġtalya Vatican Turco nu: 52

6. Abdî, Câmasb-nâme, Fransa Biblioteque Nationale nu: 1363

7. Abdî, Câmasb-nâme, Biblioteaca Apostolica Barb Oriantale nu: 103 Mevlana Mahmud tarafından tarafından xv. Yüzyılda istinsah edildiği anlaĢılan bu nüshanın mevcut yazma en eskisi olduğu belirtilmektedir.

M.Fuad Köprülü‟nün, Vasfi Mahir Kocatürk‟ün, Kemal Yavuz‟un Hususi kütüphanelerinde de bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir.“43

Hikâye-i ġahmeran ya da Câmasbnâme olarak Türk edebiyatında bilinen bu eserin nüshaları üzerinde yapılan ilmî çalıĢmalardan bazıları Ģunlardır;

Kadir ATLANSOY‟un, Câmestnâme (22a-41b) Varakları Metin- Indeks(Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, bitirme tezi, Erzurum, 1979)

Kemal SÖZLÜER, Câmestnâme (42a-61b) Varakları Metin- Indeks (Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, bitirme tezi, Erzurum, 1979)

Zehra BĠLGEGĠL‟in, Câmestnâme (62a-82b) Varakları Metin- Indeks(Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, bitirme tezi, Erzurum, 1979)

Ġ.Hilmi Kızıltoprak, Câmestnâme (84a-103b) Varakları Metin- Indeks(Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, bitirme tezi, Erzurum, 1979)

ġerif Ali BOZKAPLAN‟ın, Abdî Musa Câmasbnâme Dil Özellikleri, Kısmî Transkripsiyon(BasılmamıĢ doktora tezi I-II.C.Malatya, 1989)

43 Mahmut Karademir, Abdi Camasb-name, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (2001), s. XIV-XXX.

Müjgân ÇAKIR; Abdî‟nin Câmasb-nâmesi (BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Ġstanbul, 1994)

Hanife KONCU; Abdî‟nin Câmasb-nâmesi (Marmara Üniversitesi Türkiyât AraĢtırmaları Ens.Yüksek Lisans tezi, Ġstanbul, 1994)

Hanife KOZACI, Câmasb-nâme (Yüksek lisans tezi, Ege Üniv. Sosyal Bilimler Ens. Ġzmir, 1994)

Muhsine HELĠMOĞLU YAVUZ‟un ġâhmerân Masalları(Ankara,1994)

Kenan ULU, “Hikâye-i ġahmeran”. (Mezuniyet Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, 1995)

2.3. Klâsik Türk Edebiyatında Şahmeran Mazmunu ve Halk Şiirinde Yılan