• Sonuç bulunamadı

Şahmeran Kelimesinin Kökeni ve Anlamı

2. ŞAHMERAN ÜZERİNE YAPILAN İLMÎ ÇALIŞMALAR

2.1. Şahmeran Kelimesinin Kökeni ve Anlamı

“ġahmeran is. (-da: nı) Far.Ģâh+ mârân BaĢı insan, gövdesi yılan biçiminde olduğuna inanılan efsanevi yaratık.” 32

“ġâh: (f.i.c. : Ģâhân): 1. pâdiĢah. 2. Îran veyâ Efgan hükümdârı, 3. Satranç taĢlarının en mühimi. Mârân: (f.i. mâr‟ın c.) yılanlar

ġâh-ı mârân: Yılanların Ģâhı, pâdiĢahı: ejderha

Câmâsb (f.h.i.) : Keyânîlerden KeykuĢtasb‟ın vezîridir; hikmet ve heyette yüksek bilgisi vardı. [ Eski Farsça ile ve “ Ferheng-i Mülûk” ve “Esrâr-ı Acem” adıyla yazdığı kitap, bugün “Camesbnâme” adıyla anılır.” 33

“ġâh-ı mârân: f.i.t. ġahmaran, yılanların Ģahı. Efsaneye göre Yemliha adında, insan baĢlı bir yılan varmıĢ. Yemliha bir mağara altındaki yeĢillikler içinde bir ülkede yaĢarmıĢ. Zebercetten tahtı üzerine oturur, insan gibi söz söylermiĢ. O devirde Danyal Peygamber hüküm sürmekteymiĢ. Bir gün oğlu CemĢasb arkadaĢlarıyla dağda yağmura tutulup bu mağaraya sığınmıĢlar. CemĢasb can sıkıntısından elindeki değnek ile yeri kazmaya baĢlamıĢ. Ağaç sert bir maddeye dokunmuĢ. Bunun yuvarlak bir mermer olduğunu görüp açmıĢlar. Bal ile dolu bir kuyu görmüĢler. Satmak üzere balı çıkarmaya karar vermiĢler. Kuyunun dibindeki son balları toplanması için CemĢasb‟ı bir ipe bağlayıp kuyunun dibine indirmiĢler. Kalan balı çıkardıktan sonra arkadaĢları CemĢasb‟ı kuyuda bırakıp gitmiĢler.

32Türkçe Sözlük, Ankara: Türk Dil Kurumu, 2005.

CemĢasb‟ı kuyuda yalnız baĢına düĢünürken bir delikten ıĢık sızdığını görmüĢ. Bıçağı ile kazıyıp deliği geniĢletmiĢ. Ġçerisinin günlük gülistanlık bir yer olduğunu görmüĢ. Oraya girerek biraz gezinmiĢ. Sonra Yemliya ile karĢılaĢmıĢ. Yemliya ona izzet ü ikramda bulunmuĢ, uzun uzun sohbet etmiĢler. CemĢasb yedi sene orada kalmıĢ. ġah-ı Maran, yerini kimseye söylememek Ģartıyla onu yeryüzüne çıkarmıĢ. CemĢasb da yıllarca bu sırrı saklamıĢ. Ancak günün birinde devrin padiĢahı hastalanmıĢ. Sihirbaz olan veziri tek çare olarak ġah-ı Maran‟ın etini yemesini söylemiĢ. Oysa ġah-ı Maran‟ın yerini bilen çıkmamıĢ. Vezir büyü ile CemĢasb‟ın bu yeri bildiğini öğrenmiĢ ve zorla yılanı ele geçirmiĢler. ġah-ı Maran, suçun CemĢasb‟da olmadığını anlayınca ona “ Beni öldürüp etimi kaynatacaklar. Ġlk çıkan suyu vezire içir, ikincisini kendin iç. Etimi de padiĢaha yedir.” demiĢ. CemĢasb denileni yapmıĢ. Ġlk suyu içen vezir karnı ĢiĢerek ölmüĢ. PadiĢahı tedavi eden CemĢasb ise vezir olmuĢ ve saadetle ömür sürmüĢ.” 34

“Şâh-ı Mârân: Hurufata göre bazı insan baĢı, gövdesi yılan olup yılanların padiĢahıdır. Bir mağaranın zemini altında bağ ve bahçelik bir yerde sâkindir. Benî ademin Ģerrinden kaçıp buraya iltica etmiĢtir. Zebercedden bir taht üzerinde oturur, insan gibi konuĢurmuĢ.

Danyal alayhisselamın oğlu Câmsâb bir gün yoldaĢlarıyla dağda yağmura tutulmaları üzerine o mağaraya iltica etmiĢler. Toprağı kazmıĢlar, altından içi bal dolu bir kuyu çıkmıĢ. Câmsâb‟ı kuyuya indirip balı çıkarmıĢlar. Câmsâb kuyudaki ziyâdâr bir menfezden içeri girip Ģâh-ı mârâna misafir olmuĢ halk hikâyeleri arasında matbû ġâh-ı Mârân hikâyesi de vardır.” 35

“Mâr: “Yılan” Birçok dünya efsanelerinde ve çeĢitli mitlerin mitolojik tarihlerinde farklı görünümlerinde tasvir edilir. Yunan mitolojisindeki efsanevi tanrılardan Hermes açılmıĢ kanatlar biçiminde bir asa taĢır ve bu asanın etrafında kıvrılarak birbirine sarılmıĢ iki yılan bulunmaktadır. Yılan aynı zamanda bir ilaç ve hastalıklardan kurtarıcı bir simgedir. Sağlık tanrısı Asklepios‟un yaratılıĢında ve yapısında gösterilmekte olan yılan aynı zamanda onun sembollerindendir. Yılan günümüzde de tıp ve doktorluk simgesi olarak kullanılır. Gerçek tıp okulunun geliĢtiği Epidauros‟ta bulunan Asklepios tapınağının

34Ġskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, 6. baskı içinde, Ġstanbul: Ötüken Yayınları, 1999, s. 364

35Ahmet Talât Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzahı, 4. Baskı içinde, Ankara: Akçay Yayınları, 2000, s. 412

bir bölümünde yılan için törenler düzenlenir. ĠnanıĢa göre bu bu yaratık Asklepios‟a özgü bir varlık olarak hayat gücünün simgesidir. Arkeolojik bulguların da tanıklarıyla yılana tpma inanıĢı, Rig Veda öncesi dönemlerden baĢlayarak eski dünyada yaygınlığını sürdürmüĢtür. Afrika‟da yılan akıl ve bilgelik simgesi olarak görülür; Tevrat‟a göreyse çöl hayvanlarının en akıllısıdır. Mitra ayinlerinde yılan kötü bir yaratık ve Ehrimen‟e bağlı bir güç olarak tanıtılmaz. Mitra göklere yükseliĢinde bir arabaya binmiĢtir. Hermes ve Merkür bu arabanın kılavuzları ve sürücüleridir. BaĢının üzerinde bulunan kanatları ve etrafını iki yılanın sarmaladığı ğâr ağacından yapılmıĢ asasıyla görüntülenir; bu yüzden yılan Mitra ayinlerinde temel unsurlardan biri sayılır. Araplar servi ağacına Ģeceretü‟l-hayye: yılan ağacı adını verirler. Servinin bulunduğu her yerde yılanların da bulunduğu söylenir. AteĢin bulunuĢu efsanesinde Ehrimen, ölümle aynı soydan gelen yılanı yaratmıĢ, Ahura Mazda‟da karĢılığında ateĢi yaratarak onu yok etmeyi amaçlamıĢ, dolayısıyla ateĢ kutsanmıĢ bir nesne olarak yerleĢmiĢtir.

Dahhâk‟ın omuzlarının üzerinde iki yılan çıkmıĢ, kafatasının üzerine girerek beynini emirmiĢ ve hayatını karartmıĢlardır. Klasik rivayetlerde Dahhâk üç baĢlı ejderha olarak anılır. Fars edebiyatında sık sık geçen Mâr-ı Bîveresb ve Mâr-ı Dahhâkî bu olaylardan gelir.

Halk arasında büyük ve çok kalın ya da yaĢlı yılanlara ejderha denilir. Belli ölçülerde Yahudi kültürü ve Yahudi kaynaklarının etkisinde kalmıĢ Ġslam sonrası döneme ait rivayet ve kaynaklarda yılan güzel, dört ayaklı deveye benzer Ģekillerde canlandırılmıĢ ve cennet bekçilerinden biri olarak nitelenmiĢtir. Ancak Ġblis‟le birlikte Âdem‟i kötülüğe ve günaha düĢürme suçuna ortaklık etmesi, sonrada onu cennete sokarak Âdem‟i günaha sürüklemesi nedeniyle Allah tarafından cennetten çıkarılıp Ġsfahân‟a sürülür. Orada toprak yeme ve yerde sürünme cezasına çarptırılır. Ġnsanların atasına karĢı iĢlediği suçtan dolayı insanların her gördükleri yerde baĢını ezerek onu öldürmesi kararı alınır. Yılan ve tavuskuĢu, Âdem‟in dolayısıyla da insanoğlunun kaderini etkileyen kötülükler yaptıkları için Fars edebiyatında çoğu zaman Ģeytanın yardakçıları olarak nitelendirilir. Fars edebiyatında yılanla iliĢkilendirilerek çok sayıda atasözü, deyim ve mezmun kurulmuĢtur.

Yılanın düzenli ve sürekli Ģekil değiĢtirerek kıvrılıp sürünmesinin, ruhun olgunlaĢma evrelerini gösterdiği, hayatın düzenini simgelediği için hayatı yenileme modeli

olarak kabul edilir. Bu yüzden ayla aralarında ilgi kurulur, ay gibi hayatın değiĢik aĢamalarını simgelediği kabul edilir. Bununla bağlantılı olarak birbirine sarılmıĢ iki yılanın, tıp simgesi olarak kabul edilmesi de dikkat çekicidir. Fars edebiyatında yaygın olarak gözlenen yılan-toprak, yılan- kartal iliĢkisi, yerler ile feleklerin, gece ile gündüzün aralarındaki bağ gösterilir.”36