• Sonuç bulunamadı

Raporun V ve VI kitaplarının yer aldığı üçüncü cildin XIV. bölümü “İdare”

I. 3.5- Martin-Cush Raporu, 1951

maluliyet sigortası, işe alma ve terfi usullerini saptamak ve yürütmek üzere merkezi bir personel dairesinin kurulması ve kamu personel rejiminin baştan sona yeniden ele alınması önerilmiştir. Rapor mevcut durumun fotoğrafını çektikten sonra Türkiye’de devlet hizmetlerinin esaslı bir revizyona tabi tutulmasını tavsiye etmiştir(Şaylan, 2000).

Başkanı iktisat müşaviri Roy Blough tarafından yine ECA’nın isteği ile hazırlanan ve Türkiye’nin iktisadi yapısını inceleyen çalışma Martin-Cush raporuna temel teşkil ederken her türlü arama çalışmalarına rağmen Roy Blough’a ait bu inceleme bulunamamıştır. İdari reform literatüründe yer almayan bu rapor başlı başına ayrı bir inceleme konusudur. Sorunun birkaç boyutu bulunmaktadır. Öncelikle Roy Blough’a ait çalışmanın bulunamaması literatür için önemli bir kayıp olurken aynı zamanda yapılan incelemelerin eksik kalmasına neden olmaktadır. İkinci olarak Türkiye’de idari reform konusunda çalışan uzmanların dikkatinden kaçan bu inceleme idari reform çalışmalarının içeriği ve niteliği bakımından önemli bir veri olsa gerektir.

Sürgit tarafından 1972 yılında kaleme alınan çalışmada bu raporun bulunamadığından bir cümleyle bahsedilmiştir. Bu durum başta Türkiye’nin idari reform tarihinin ne kadar az irdelenmiş bir konu olduğu ve yapılan incelemelerin de aslında ne kadar eksik çalışmalar olduğunu göstermektedir. Burada bu noktaya değinmekteki amacımız böylesine bir eksikliğe dikkatleri çekmek ve bu çalışmaların isimlerini anarak daha sonra bu konuyu çalışacakların dikkatlerini bu konu üzerinde yoğunlaştırmaktır.

Roy Blough’a ait çalışmanın bulunamaması esin kaynağı olduğu Martin-Cush raporunun irdeleme faaliyetlerinin eksik kalmasına neden olmaktadır. Roy Blough raporunda hangi konular irdelenmiş ve mesele hangi problematik etrafında ele alınmıştır ki bu çalışma tamamlanır tamamlanmaz aynı kurumdan iki farklı uzman gelerek adı geçen rapor üzerinden aynı konuda yeni bir çalışma yapmışlardır? Bu ve benzeri soruların cevabı ancak Roy Blough raporu bulunduktan sonra verilebilecektir.

Tam adı “Maliye Bakanlığı Kuruluş ve Çalışmaları Hakkında Rapor” olan inceleme tüm dünyada ve ülkemizde olduğu gibi incelemeyi yapan yazarların ismi ile anılmaktadır. Toplam 165 sayfadan oluşan inceleme Martin-Cush önderliğinde Maliye Bakanlığı bürokratlarından oluşan geniş bir heyet tarafından yürütülmüş ve Türkiye’nin Marshall planı yardımlarından faydalanması işlerini yürüten aynı zamanda ECA misyon şefi olan Russel Dorr’un himayesinde ve yönlendirmeleri ile tamamlanmıştır.

Dönemin sosyal gerçekliğine ve yapılan reform projelerine baktığımızda 1945 sonrası ile yeni bir başlangıç yapan ve 1950’lerde hızlanan Türkiye’nin yeni döneme hazırlanma faaliyetleri birbirini tamamlayan bir yap-bozun parçaları gibi örtüşmektedir. Öncelikle Barker Raporu ile genel olarak Türkiye’nin İktisadi Bakımdan Bir Tetkiki(1951) yapılırken, Martin-Cush(1951) raporu ile Maliye Bakanlığı ve İktisadi yapı ele alınmakta ve iki yılı aşan arama çalışmalarıma rağmen maalesef bulunamayan Gruber(1952) raporu ile idare teşkilatı, Chailloux-Dantel’in(1959) Türkiye’de Devlet Personeli Hakkında Bir Araştırma isimli çalışması ile kamu personel sitemi reformu ile Türkiye’nin “yeni döneme” uyumu sağlanmış olacaktı.

Martin-Cush raporunun amacı önsözde şu ifadelerle anlatılmaktadır: “Maliye Bakanlığının ve ona bağlı servislerin kuruluş ve işleyişi hakkındaki bu mühim inceleme, Türkiye iktisadını sağlamlaştırma arzusunun ışığı altında yapılmıştır.

İktisadi faaliyetlerin geniş bir kısmını doğrudan doğruya idare etmekte olan bir devlette, devletin mali fonksiyonu, ferdi mali münasebetler bakımından olduğu gibi milli gelirin miktar ve istikrarı bakımından da bilhassa ehemmiyet arz eder”

denilmek suretiyle iktisadi faaliyetlerin devletin geniş bir kısmının devletin elinde

olması eleştirilmiş ve bu bağlamda Maliye Bakanlığının bir reforma tabi tutulması tavsiye edilmiştir(Martin-Cush, 1952:5).

Yazarlar özelde Maliye Bakanlığı genelde ise Türk idare teşkilatı ile ilgili gözlemlerinde en çok merkeziyetçi yönetim yapısı üzerinde durarak bu yapının değiştirilmesini istemişlerdir. Martin ve Cush başlıca gözlemlerini aşağıdaki şekilde sıralamışlardır. Öncelikle başta Maliye Bakanlığı olmak üzere idare teşkilatından örnekler verilerek Türkiye’de yaşanan “eşi görülmemiş bir merkeziyetçilikten”

bahsedilmektedir. Burada “eşi görülmemiş” deyimi ile neyin ifade edilmek istendiği tam olarak belirtilmemiş ise de anlaşıldığı kadarı ile yazarlar memurların “görev-yetki” uyuşmazlığına ve “bürokratik süreçlerin zaman alıcı olmasına” dikkat çekmek istemektedirler. Bahsedilen bir diğer husus yönetici pozisyonlarında bulunan memurların niteliklerinin yetersizliği saptaması ile alt kademede çalışan

“hayatlarından memnun olmayan memurlar” sorunudur. Genel olarak Türk idare teşkilatında “müspet sevk ve idarenin olmamasına ” dikkat çekilirken bu durumun aşırı mevzuatçılık ve merkeziyetçilik hastalıkları ile beraber masraflı bir yönetim faaliyetinin ortaya çıkmasına neden olduğu öne sürülmektedir (Martin-Cush, 1952:6).

Raporda, Maliye Bakanlığının yeni bir teşkilat yapısına kavuşması önerilirken bu yeni yapının hangi görevleri ifa etmesi gerektiği nasıl bir örgüt yapısına sahip olması gerektiği ayrıntılı bir biçimde sayılarak sıralanmıştır. Çalışmada Maliye Bakanlığının bütün birimleri tek-tek ele alınarak bu birimlerin mevcut durumları kritik edilerek sorunlar ve çözüm önerileri sıralanmaktadır. Yöneticilerin gündelik rutin işlerden kurtarılarak kamu maliye politikasının planlanması işi ile meşgul olmaları(Martin-Cush, 1952: 37) memurların müsvedde kağıtlar yerine yazı işlerini

daktilolar ile yürütmeleri ve çalışma metotlarının iyileştirilmesi önerilmektedir.

Raporun dördüncü kısmını oluşturan personel meseleleri üzerinde uzun bir biçimde durularak Barker raporunda sayılan bir kısım öneriler tekrar edilerek merkezi düzeyde bir personel biriminin kurulması, işe alma usullerinin geliştirilmesi, sınıflandırma ilkesinin benimsenmesi, memurların yetiştirilmesi, emeklilik ve hizmetten çekilme işlemlerinin belirlenmesi gibi tavsiyelerde bulunulmaktadır.

Maliye Bakanlığına ilişkin olarak ise “Bakanlığın vazifeleri mantıki bir plan dahilinde teşkilata ve personele tevzii olunmalı, salahiyetlerin ve mesuliyetlerin hududu kabil olduğu kadar açık ve kati olarak çizilmelidir. Bütün teşkilatta emir vahdeti ilkesine uygun olarak emirler tek bir amirden alınmalıdır. Bütün idari müesselere kabili tatbik olan esas ölçüler şunlardır: tasarruf(hizmetler kaça mal olur), verimlilik, yeknesaklık , adalet(Martin-Cush, 1952: 37)

Martin-Cush raporunun Türkiye için yapılan önemli saptamalarından biri Barker Raporunda da tekrarlanan Amerika ve Avrupa devletlerinin bir çoğunda olan

“iktisadi politikalarını tanzim eden bir teşkilata” sahip olması gerektiği (Martin-Cush, 1952:112) önerisinde bulunulmuştur. Merkezi düzeyde örgütlenmiş bir iktisadi planlama biriminin kurulmasının ekonomik faydaları ABD ve İngiltere örnekleri ile ayrıntılı biçimde anlatılırken Türkiye için neden gerekli olduğu şu biçimde ifade edilmektedir: “...Marshall yardımının tevzii iyi bir plana göre yapılırsa Türk iktisadının elde edeceği kazançlar yardımın plansız veya münferit bir şekilde planlı, eksik ve diğer iktisadi planlarla irtibatı olmaksızın kullanılışına nazaran çok daha fazla olacaktır.” Yazarların iktisadi planlamayla aslında Türk ekonomisinin gelişmesinden ziyade Thourngburg raporunda değinildiği gibi Amerikan yardımlarının hükümetlerin kafalarına göre kullanmalarının önüne geçmek ve kendi

önerdikleri sektörlerde kullanılmasını sağlamak istedikleri açık biçimde ortaya çıkmaktadır. İlk denemesi 1933 yılında I. Sanayi Planı ile başlanan planlama tecrübesi kurumsal olarak bir örgüte sahip olması 27 Mayıs 1960 sonrası askeri döneminde olacaktır.

Barker raporuna da atıfla “...şehirlerin kalkınma faaliyetlerine esaslı biçimde iştirakini temin etmek maksadıyla mahalli idarelerin esaslı bir revizyona tabi tutulması şarttır”(Martin-Cush, 1952:83) denilerek merkeziyetçi yönetim yapısının değiştirilmesi önerilmektedir. Ayrıca merkezi bir personel dairesi kurulması gerektiği belirtilerek devlet memurlarına adil ve eşit davranılması, bütün kamu hizmetlerini içeren bir sınıflandırma yasası çıkarılması, adil bir ücret sisteminin kurulması ve korunması, işe almada merkezi bir sınav sisteminin oluşturulması ve bir personel kayıt sisteminin oluşturulması yer alıyordu.

Maliye Bakanlığına Yönelik değerlendirmeler

1) Üst düzey yöneticilere yetki devredilmesi suretiyle, rutin işlerden kurtulmaları sağlanmalı ve birimlerinin gerçek iş ve görevleri ile ilgilenmelerini sağlayacak yeni düzenlemelere gidilmelidir.

2) Maliye Bakanlığı bünyesinde personel işlerini yürütmek ve koordine etmek üzere bir birim kurulmalıdır.

3) Bütçe Genel Müdürlüğü Maliye Bakanlığına bağlı kalmalıdır. (Barker raporunda Bütçe Genel Müdürlüğünün Başbakanlığa bağlanması teklif edilmiştir.)

4) Defterdarlar mesuliyetleri ile mütesanip salahiyetleri olmalıdır.

5) Gelirler Genel Müdürlüğü ile Hesap Uzmanları Kurulu birleştirilmelidir.

6) Sayıştay tam olarak sarf sonrası kontrolü yapmalıdır.

7) Bakanlığın mali ve idari bütün dahili kontrolü müfettişlerce yaptırılmalı kontrolörlükler kaldırılmalıdır.

8) Bakanlık bünyesinde Enformasyon birimi kurulmalıdır.

9) Gümrükler Genel Müdürlüğünün Maliye Bakanlığına yine bir genel müdürlük olarak bağlanmasını tavsiye etmektedir.

Genel İdareye ilişkin Değerlendirmeler

1) Kamu personeli politikalarını tespit etmek, geliştirmek ve tek bir elde birleştirmek amacıyla Devlet Personel Dairesinin kurulması sağlanmalıdır.

2) Barem rejimi mutlaka değiştirilmelidir.

3) Türk idaresinde yetişmiş personel sorunu çözülmelidir.

4) Liyakat sistemi mutlaka tatbik olunmalıdır.

5) Memurlar için kanunen yapmakla mükellef oldukları vazifelerin kanuni mesnetlerini gösteren hizmet talimatnameleri hazırlanmalıdır.

6) Devlet dairelerinde çalışma usul ve metotlarının birleştirilmesi amacıyla organizasyon ve metot birimlerinin kurulması sağlanmalıdır.

7) Türk idaresinde mevzuatçılığın ve kırtasiyeciliğin önüne geçilmelidir.

8) Türkiye’nin iktisadi politikalarını belirlemek üzere Başbakanlığa bağlı bir İktisadi Planlama birimi kurulmalıdır.

8) Merkeziyetçiliğin gevşetilerek mahalli idarelere yetkilerin devredilmesi yoluna gidilmelidir. (Mahalli idarelere tedricen muhtariyetler verilmelidir. s.84-88)