• Sonuç bulunamadı

2. MARKA HAKKININ HAKSIZ REKABET HÜKÜMLERİ

2.2. Marka Hakkının Kötüye Kullanılması

Esasen hakkın kötüye kullanılması, dürüstlük kuralı ile birlikte değerlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu642 (TMK) m.2’de herkesin borçlarını ifa ederken veya haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uygun hareket etmek zorunda olduğu ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmaması gerektiği ifade edilmiştir. Hakkın kötüye kullanılması meselesi haksız rekabet hukukunda da uygulama alanı bulmaktadır. Haksız rekabet iddiasının hakkın kötüye kullanılması teşkil etmesi durumunda haksız rekabet iddiası dinlenilmeyecek ve iddia sahibi haksız rekabet korumasından yararlanamayacaktır643.

Marka hukukunda marka hakkının kötüye kullanılmasının kötü niyetli marka tescili ve kötü niyetli marka kullanımı olmak üzere iki şekilde gerçekleşmesi mümkündür644. Türk marka hukukunda marka hakkına ilişkin kötü niyetli başvuru veya tescil hususlarında bir tanıma rastlamak mümkün değildir645. Tescilli markalara ilişkin kötü niyet olgusu SMK m.6/9 hükmünde düzenlenmiş ve kötü niyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği ifade edilmiştir. Aynı zamanda SMK m.25/1 hükmünde nispi ret nedenlerinin sayıldığı SMK m.6’ya atıf yapılarak kötü niyetli markalara karşı hükümsüzlük davası açılabileceği ifade edilmiştir.

MarKHK döneminde kötü niyetli markalar nispi ret nedenleri arasında sayılmamıştır. Ancak öğreti MarKHK m.42 hükmünde sayılan hükümsüzlük nedenlerinin sınırlı sayıda olmadığını ve kötü niyetli markaların da hükümsüz kılınabileceğini kabul etmekteydi646. SMK m.6/9 gereğince TPMK’nin (daha öncesinde Türk Patent

642 R.G. No: 24607, T. 08.12.2001. Bundan böyle kısaca TMK olarak anılacaktır. 643 Şehirali Çelik, Haksız Rekabet, s. 353.

644 Kötü niyetli marka kullanımı ve kötü niyetli marka tescili hususlarında daha ayrıntılı bilgi için bkz. Fatih Bilgili, Marka Hukukunda Hakkın Kötüye Kullanılması (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2006), s. 249-250.

645 Ozan Can, “Türk Hukukunda Kötüniyetli Marka Başvuru ve Tescilinde İptal ve Hükümsüzlüğün

Kapsamı Üzerine Düşünceler”, TFM, C. 1, S. 1, 2015, s. 49.

646 Tekin Memiş, “Türk Hukukunda Kötü Niyetli Marka Tesciline Bağlanan Sonuçlar”, Fikri Mülkiyet

129

Enstitüsü) geçmiş uygulamaları, Yargıtay ve diğer mahkeme uygulamaları, TMK m.2 hükmü göz önünde bulundurularak kötü niyetli marka başvurularına dair nispi ret kapsamında daha açık ve belirgin bir uygulama geliştirilmelidir647. Birçok hukuk alanında aşina olduğumuz ifadelerle belirtmek gerekirse, markanın kötü niyet ile tesciline dair sorunları somut olayın koşullarına göre ve kendi şartları içerisinde değerlendirmek gerekmektedir648.

Marka hakkının kötüye kullanılması durumu birden fazla şekilde ortaya çıkabilmektedir. Bu durumlara; spekülasyon markaları649, transfer markaları650, engelleme markaları651, vekil markaları, savunma markaları, ihtiyat markaları, tekrarlama markaları, aynı markanın çok kez tescili, ortak markaların kötüye kullanılması, serbest işaretlerin kötü niyetle marka olarak tescili şeklinde fiiller ve olgular örnek olarak verilebilecektir652. Söz konusu haller marka hakkının kötüye kullanılması durumunu oluşturmaktadır. Sayılan hallerin bu bakımdan haksız rekabet hukukunu ilgilendiren yönleri de bulunmaktadır.

Yargıtay’ın tescilli markalarda (ve diğer sınai mülkiyet haklarında) hakkın kötüye kullanılmasının mevcut olduğu durumlara ilişkin olarak verdiği kararlarda hakkın kötüye kullanılmasına ilişkin açık bir değerlendirme yapmadığı görülmektedir653. Yargıtay’ın söz konusu kullanımların haksız rekabet teşkil etmediğini değerlendirdiği ve herhangi bir tazminat sorumluluğunun doğmayacağını belirttiği görülmektedir654. Bir başka deyişle; marka hakkının (ve diğer sınai mülkiyet haklarının) hükümsüzlüğüne karar verildiğinde Yargıtay’ın genel uygulaması tescile

647 Özer, s. 38.

648 Feyzan Hayal Şehirali Çelik, “İltibastan Kötüniyetli Tescile Paskalya Tavşanlarının Hikâyesi”, Batider, C. 27, S. 3 (Ankara 2011), s. 108.

649 Spekülasyon markaları; marka sahibi tarafından markanın bizzat kullanılması amacıyla değil, söz konusu markanın yakın gelecekte birileri tarafından kullanılma ihtimaline binaen tescil edilmesi hali olarak karşımıza çıkarken marka sahibinin spekülatif amacını tespit etmek oldukça zordur [Rauf Karasu, “Spekülasyon ve Engelleme Markaları”, FMR, C. 8, S. 3 (Ankara 2008), s. 13].

650 Transfer markalarında daha önceden bir hizmet veya mal sınıfında kullanılan bir markanın söz konusu itibarını ve imajını başkaca hizmet veya mal sınıflarında tescil etmek suretiyle haksız yararlanma halinin bulunduğunu söylemek mümkündür (Bilgili, s. 136).

651 Engelleme markaları, başkası tarafından kullanılan markanın aynısının veya benzerinin başka bir kimse tarafından herhangi bir haklı neden olmaksızın yalnızca rakibini engelleme maksadı güdülerek tescil edilmesi durumu olarak nitelendirilebilir (Karasu, s. 19).

652 Marka hakkının kötüye kullanılmasının çıkış şekilleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Bilgili, s. 121-215.

653 Karaman Odabaşı, s. 143.

654 Yargıtay’ın bu yöndeki kararları için bkz. Yargıtay 11. HD, T. 12.11.2002, E. 2002/6904, K. 2002/10352; Yargıtay 11. HD, T. 05.04.2007, E. 2005/14054, K. 2007/5387 (Şehirali Çelik, Haksız Rekabet, s. 363); Karaman Odabaşı, s. 143.

130

dayalı kullanımların hakkın kötüye kullanılması sayılamayacağı ve dolayısıyla tazminat yükümlülüğünün doğmayacağı yönündeydi655. Ancak Yargıtay HGK, T.17.10.2012, E. 2012/11-236, K. 2012/714 sayılı kararının karar düzeltme istemini kabul ettiği bir kararında farklı bir değerlendirme yapmıştır656. Yargıtay HGK’nın bu kararında kötü niyet kavramını vurguladığı, sınai mülkiyet hakkının hükümsüz kılındığı önceki döneme ilişkin olarak da tazminat hakkının doğabileceğini belirttiği görülmektedir657. Bu nedenle Yargıtay’ın hakkın kötüye kullanılmasının haksız rekabet teşkil edip etmemesi ve tazminat doğurup doğurmaması ile ilgili kararlarında apaçık bir istikrardan söz etmek mümkün değildir.

Yargıtay’ın tescilli sınai mülkiyet haklarının dürüstlük kuralına aykırı kullanılmasının hukuka uygun olup olmaması ve tazminat doğurup doğurmamasına dair istikrarlı kararları bulunmamasına rağmen, bu konuda mukayeseli hukuktan yararlanmak mümkündür. ABAD bir kararında, tescil edilmiş tasarımın (veya diğer sınai mülkiyet haklarının) kötü niyetli kullanılması koşulunu aramaksızın tescilli tasarımın kullanımı eylemini tecavüz kabul ederek söz konusu tescilli tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilebileceğine belirtmiştir658. Bu sebeple tescil edilmiş sınai mülkiyet haklarının her kullanımının otomatik olarak hukuka uygun olduğu yaklaşımının mutlak olmadığına hükmetmiştir659.

Özetle, Türk hukuk uygulamasında marka hakkı bakımından haksız rekabet hükümleri çerçevesinde yapılacak hakkın kötüye kullanılması değerlendirmelerinde

655 Feyzan Hayal Şehirali Çelik, “Fikri Mülkiyet Hukukunda Tescile Dayalı Kullanımın Hukuka Uygunluğu Sorunu: Şekil Esastan Üstün müdür?”, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu Bildiriler - Tartışmalar, XXVI, 14 Aralık 2012 (Ankara: Bankacılık Enstitüsü Yayınları, 2012), s. 60; “Tescilli endüstriyel tasarım sahibi, bu tescil hükümsüz kılınmadıkça tasarımını kullanabilir. Somut uyuşmazlıkta da davalı, usulüne uygun şekilde tescil ettirmiş bulunduğu tasarım tescil belgesine dayanarak, yasal şikayet hakkını kullanmıştır. Tasarım tescil belgesi hükümsüz kılınana kadar şikayet hakkının kötüye kullanılmasından söz edilemez. Mahkemece, anılan hususlar nazara alınmadan, davacının harcı alem olan pis su kelepçesini kendisine ait olmadığını ve bir tasarım olarak korunmasının mümkün olmadığını, bilerek adına tescil ettirdiği, bu tasarım belgesine dayanarak basiretli bir tacirden beklenemeyecek ve haksız rekabet oluşturacak ve tasarım hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olacak şekilde eylemlere giriştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay HGK, T. 17.10.2012, E. 2012/11-236, K. 2012/714 (Uyap Yüksek Yargı Kararı Arama, Erişim Tarihi: 05.08.2019) (Şehirali Çelik, Tescile Dayalı Kullanım, s. 60).

656 Yargıtay HGK, T. 27.03.2013, E. 2013/11-209, K. 2013/399 (Uyap Yüksek Yargı Kararı Arama,

Erişim Tarihi: 08.09.2019). 657 Karaman Odabaşı, s. 149 vd.

658 Şehirali Çelik, Tescilli Tasarım Sahibine Karşı Tecavüz Davası, s. 66’den naklen EuGH - Urteil

vom, C-488/10, T. 06.02.2012.

131

TMK m.2 hükmünde ifade edilen dürüstlük kuralı ve SMK’nın öngördüğü temel işlevler ve amaçlar mezcedilerek bir değerlendirme yapılması gerekmektedir660. Bu suretle sınai mülkiyet haklarının işlevleri ve amaçları göz önünde tutularak objektif yaklaşım teorisine göre661 değerlendirme yapılmalıdır662.

Önemle ifade etmek gerekir ki SMK m.155 hükmünün ihdas edilmesi ile birlikte sınai mülkiyet hakları bakımından hakkın kötüye kullanılmasının genel hükümler çerçevesinde tartışılmasının önemi azalmıştır. Zira SMK hükümlerinden öncesinde tescilli hakka sahip olan kimselere karşı doğrudan tecavüz davası açılamadığından öncelikle tescilli hakkın iptali davası açmak gerekiyordu663. Artık kötü niyetli marka tescili yapanlara karşı doğrudan tecavüz davası açılması imkânı SMK m.155 hükmünde açıkça ifade edilmiştir. Nitekim SMK m.155’de marka, tasarım veya patent hakkı sahibinin daha önceki rüçhan hakkına ya da daha önceki başvuru tarihine sahip olan hak sahiplerinin kendisine karşı açacağı tecavüz davalarında, sahibi olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma olarak ileri süremeyeceği ifade edilmiştir. Böylece hak sahipleri kötü niyetli tescil yapanlara karşı SMK hükümleri ile açıkça korunmaktadır.