• Sonuç bulunamadı

TBK m. 1’ e göre, tarafların iradelerini karĢılıklı ve birbirine uygun Ģekilde açıklamalarıyla sözleĢme kurulur. Rehin sözleĢmesi de, alacaklı ile borçlunun, borcun ödenmemesi halinde güvence altına alınan taĢınmazın satılmasını öngören, tarafların bu yöndeki irade açıklamalarını gerekli kılan bir hukuki iĢlemdir. Bu yönüyle rehin sözleĢmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleĢmedir. Çünkü, sözleĢme ile alacaklı, varılan anlaĢmaya göre lehine taĢınmaz üzerinde rehin tesis edilmesini isteme hakkına sahiptir. BaĢka bir deyiĢle borçlu malik alacaklı lehine rehin kurma borcu altına girmiĢtir150.

Tapuya tescil talebinde bulunmaya ancak taĢınmaz maliki ve temsilcileri yetkilidir. TaĢınmaz malikinin vasisinin bulunması halinde TMK m. 462/I vesayet makamının(sulh hukuk mahkemesinin) izni gerekir. Yine taĢınmazın aile konutu olması halinde de, TMK m. 194’teki eĢlerden birinin aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamamasına iliĢkin düzenleme uyarınca eĢin rızası alınmadan tescil iĢlemi

150 OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 911.

46

yapılmamalıdır. Ancak buna iliĢkin aile konutu Ģerhinin bulunmaması konusunda TMK m. 1023’te düzenlenen iyiniyetli kazanımlar korunmalıdır151.

TMK m. 716/I’e göre, borçlu, bu edimini yerine getirmediği takdirde, alacaklı ipoteğin taĢınmaza iĢlenmesini talep edebilir152. Bu halde, hakim ipoteğin taĢınmaza kaydedilmesine karar verir. Mahkemenin vereceği hükmün niteliği yönünden doktrinde farklı görüĢler mevcuttur. Bir görüĢe göre153 rehin hakkına iliĢkin kanun düzenlemesinde, mülkiyet hakkının uygulanacağına iliĢkin açıkça bir atıf bulunmaması, bir kanun boĢluğudur. Bu durumda taĢınmaz mülkiyetine iliĢkin hükümler kıyasen uygulanmalıdır. Bu görüĢü savunan yazarlar, rehin borçlusunun, rehni tescilden kaçınması halinde, Mahkemenin vereceği karar ile rehin hakkının tescilden önce doğmuĢ olduğunu ileri sürerler. Böylece, sonrasında yapılan tescil ise açıklayıcı bir tescil olarak kalır. Ġkinci bir görüĢ154 ise, sicil dıĢı kazanımların istinai ve kuralın tescil ile kazanım olduğunu savunur. Buna göre, istisnai hükmün kıyasen geniĢletilmesi de mümkün değildir. Borçlunun tescilden kaçınması halinde, Mahkemenin vereceği karar

151 Yargıtay 2. HD. Nin 30/06/20014 tarih, 2014/14251-14837 sayılı kararında davacı aile konutu Ģerhi bulunmayan, ancak aile konutu olduğu iddiası ile ipoteğin terkinini talep etmiĢtir. Yargıtay ise ipotek tesisine iliĢkin iĢlemden önce taĢınmazın tapu kütüğünde "aile konutu” olduğuna iliĢkin bir Ģerh bulunmadığını, bu durumda davalı Finansal Kiralama ġirketinin ipoteğe iliĢkin kazanımının iyi niyetli ise korunduğunu (TMK md. 1023), bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini vurgulamıĢtır. Bu doğrultuda Yargıtay HGK'nin 24.04.2013 tarih, 2012/2-1567 esas, 2013/579 karar sayılı ilamı. Uyap BiliĢim Sistemleri, E.T. 07.20.2018

152 AKINTÜRK, s. 765; Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2017 tarih ve 2015/10599 Esas, 2017/3369 Karar sayılı ilamında somut olayda davacı borçlu adına kayıtlı taĢınmaza 1. derece 60000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, ancak daha sonra taĢınmazın olduğu yerde kadastro çalıĢmaları yapıldığını, tapu kaydının akıbeti bilinemediğinden alacağını elde edemediğini, icra takibinin sonuçsuz kaldığını iddia ederek tapu sicil müdürlüğünün hukuka aykırı eylemi sebebi ile tazminat talep ettiği, ancak davacının ipotek tesis edilen tapu kaydının ait olduğunu iddia ettiği taĢınmaza ipoteğin iĢlenmesi için dava açabileceği ipotek kaydının iĢlenmesi ile alacağını elde edebileceği bu durumda davacının zararının henüz doğmadığı ifade edilmiĢtir. Uyap BiliĢim Sistemleri E.T. 29/01/2018

153 EREL, s. 107.

154 OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 917; SELĠÇĠ, s. 440; SĠRMEN, s. 593; GÜRSOY/EREN/CANSEL, s. 983; ACAR, s. 177; ERTAġ, 565.

47

da eda hükmü olarak kabul edilir. Hükümle beraber, borçlu tescilde bulunmaya zorlanır.

Borçlunun mahkeme hükmüne rağmen tescilden kaçınması halinde ise rehinli alacaklı, onun yerine tescil beyanında bulunabilir. Savunulan ikinci görüĢe göre kural olan tescille kazanım ilkesi varlığını korur. Kanaatimizce; ikinci görüĢ daha isabetlidir.

Ġpotekli borç senedi ve irat senedinde yukarıda açıklanan sonuçlardan durum farklıdır. Bu tür rehinlerde, rehin hakkı tapuya tescil edildikten sonra ayrıca, tapu memuru tarafından rehin hakkına karĢılık ipotekli borç senedi ve irat senedi düzenlenir155. Bununla birlikte, yine rehin hakkı tescille birlikte doğar. Senetlerin düzenlenmesindeki gecikme rehin hakkının kuruluĢ tarihini etkilemez156. Hakim, ipotekli borç senedi ve irat senedine iliĢkin hüküm kurduğunda, alacaklı sadece tescil isteminde bulunma hakkına sahip olur.

Uygulamada, rehin veren borçlu ile malik genelde aynı kiĢidir. Aynı kiĢinin olması halinde, malik hem ipotekli taĢınmaz ile hem de Ģahsi malvarlığı ile sorumludur157. Rehin sözleĢmesinde rehin veren malik her zaman tek baĢına malik olmayabilir. Rehin konusu taĢınmaz üzerinde paylı (müĢterek) veya elbirliği (iĢtirak) ile mülkiyet hakkı olabilir. Elbirliği ile mülkiyette her bir paydaĢın ayrı ayrı rehin kurulmasına muvafakat etmesi gerekir158. Çünkü bu mülkiyette, paydaĢların payı henüz belirlenmemiĢtir. Nitekim buna dayanarak TMK m. 857’de elbirliği ile mülkiyette rehin hakkının ancak tüm maliklerin rızası ile tüm taĢınmaz üzerinde kurulabildiği belirtilmiĢtir. Elbirliği ile mülkiyette uygulamada en çok mirasçıların muristen kalan taĢınmazları üzerinde rehin hakkı kurulmasında rastlanmaktadır.

155 AKINTÜRK, s. 809; BELEN, s. 8.

156 BELEN, s. 8.

157 SAYMEN/ELBĠR, s. 571; BAK, s. 82; SĠRMEN, s. 634.

158 BELEN, s. 10; UYAR, s. 522; REĠSOĞLU, Seza, Medeni Kanun Açısından Ġpotek ĠĢlemleri ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar, 1978, s. 12.

48

Paylı mülkiyette, her bir paydaĢın payı belirli olduğu için, her paydaĢ kendi payı üzerinde rehin kurabilir159. Bunun için diğer maliklerin iznine gerek yoktur.

TMK m. 688/III ve 857’de paylı mülkiyette paydaĢın kendi payını rehnedebileceği açıkça kabul edilmiĢtir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, pay üzerinde rehin hakkı mevcut ise, taĢınmazın tamamının sonradan rehnedilemeyeceği düzenlenmiĢtir. BaĢka bir deyiĢle, taĢınmazın tamamı üzerinde rehin var ise, her bir paydaĢ kendi payı üzerinde sonradan rehin hakkı kurabilir. Ancak aksi mümkün değildir.

Rehin sözleĢmesi kurulurken alacak, tek bir taĢınmaz ile teminat alınabilirken birden fazla taĢınmaz ile de teminat altına alınabilir160. Bu durum toplu rehin kurulması ya da rehin yükünün paylaĢtırılması ile sağlanabilir. TMK m.855’e göre aynı borç için birden fazla taĢınmaz üzerinde rehin hakkı kurulabilmesi için, taĢınmazların aynı malike ya da borçtan müteselsilen sorumlu olan maliklere ait olması gerekir. Böylece toplu rehinde birden fazla taĢınmaz arasında hukuki bağ kurulur. Ne var ki bu Ģartlar mevcut olsa dahi taĢınmazlar arasında rehin yükünün paylaĢtırılabilmesi de olanaklıdır. Bu bakımdan rehnin toplu rehin olduğu rehin sözleĢmesinde belirtilmelidir. Aksi halde TMK m. 855/II’de belirtildiği üzere aynı alacak için rehin yükünün birden fazla taĢınmaz arasında paylaĢtırılması gündeme gelir.

Hangi taĢınmazın ne kadar borç ile sorumlu olduğu belirlenmemiĢ ise bu belirlemeyi tapu müdürü taĢınmazların değeri ile orantılı Ģekilde yapar. Bu halde her bir taĢınmaz alacağın yalnız belirli bir bölümü ile sorumlu olur. Bu sebeple alacaklı alacağını elde etmek istediğinde tüm taĢınmazların aynı anda satılmasını talep etmek zorundadır.

Satılan taĢınmazlar daha yüksek değere sahip olsa da sadece teminat miktarınca ödeme yapılır. Toplu rehinde ise, her taĢınmaz alacağın belirli bir miktarının değil tamamının teminatıdır. Bu sebeple toplu rehinde de TMK m. 873/III’e göre alacaklı rehnin paraya çevrilmesi istemini tüm taĢınmazlar yönünden talep etmelidir161. Ancak rehin yükünün

159 Yargıtay 14. HD. 02.03.1976 tarih ve 336-1175 E-K. Sayılı ilamı, KARAHASAN, Mustafa ReĢit/ÖZMEN, Ġhsan, Türk Medeni Kanunu EĢya Hukuku, Ġkinci Cilt, 1988, s. 2111.

160 OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 907 vd.; UYAR, s. 523.

161 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2018 tarih ve 2018/90 Esas, 2018/760 Karar sayılı ilamında toplu rehin sözleĢmesi kurulduğu takdirde alacaklının tek seferde

49

paylaĢılmasındaki gibi tüm taĢınmazların aynı anda satıĢı söz konusu değildir. Anılan hükme göre icra memuru ancak gerektiği kadarını satar. Bu düzenleme, alacaklının keyfi davranarak istediği taĢınmazı satmasını engeller. Rehinli alacaklı alacağını tek bir taĢınmaz ile elde etmiĢse artık diğer taĢınmazlar üzerindeki rehinler konusuz kalır162. Bu halde, diğer taĢınmazlar üzerindeki rehnin kaldırılması gerekir.

SözleĢmenin tarafları dıĢında üçüncü bir kiĢinin malik olması halinde, asıl borçlu borcunu ödemediği zaman, malik sadece taĢınmazın paraya çevrilmesine katlanma yükümlülüğü altına girmektedir163. Bunun dıĢında Ģahsi mal varlığı ile sorumlu değildir. Borçlunun borcunu ödememesi halinde, kanun koyucu maliki

tüm taĢınmazlar yönünden rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine giriĢmesi gerektiğini vurgulamıĢ, somut olayda ise davacının ayrı ayrı takibe geçmesi sebebiyle takibin iptaline karar vermek gerektiğini vurgulamıĢtır. Uyap BiliĢim Sistemleri E.T.

20.05.2018; Ġzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2018 tarih ve 2018/630-1874 E-K sayılı ilamına göre alacaklı üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuĢ olan taĢınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının, istediği taĢınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir. Dava konusu her iki takip aynı alacak için baĢlatılmıĢtır. Bu durumda TMK'nun 850. ve 873. maddeleri uyarınca, aynı alacaktan dolayı birden fazla taĢınmaz üzerinde toplu ipotek tesis edilmiĢ bulunduğundan, tüm taĢınmazların birlikte takibe konu edilmesi ve birlikte satıĢı zorunludur. Bu sebeple istinaf mahkemesince takibin iptali yönündeki yerel Mahkeme ilamı hukuka uygun bulunmuĢtur. Aynı yönde bkz.

Yargıtay HGK. 27.11.2002. T, 12-823/1020 K; Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7.

Hukuk Dairesi 09.11.2018 tarih ve 2018/10-25 E-K sayılı ilamı,Uyap BiliĢim Sistemleri E.T. 28.12.2018.

162 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 31.12.2013 tarih ve 2013/21690 Esas, 2013/20428 Karar sayılı ilamında, somut olayda davalı lehine birden fazla taĢınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği, bu rehin türünün toplu rehin olduğu, iki taĢınmaz için geçilen takipte taĢınmazlardan birinin satılması sonucu alacak miktarının karĢılandığı, dolayısıyla ikinci taĢınmaz yönünden takibin iptali ile satıĢın durdurulmasına karar verilmesi gerektiğine dair bozma kararı verilmiĢtir. Yine Hukuk Genel Kurulu’nun 27.11.2002.

Tarih ve 2002/12-823 Esas 2002/1020 Karar sayılı ilamında da toplu rehine konu taĢınmazlardan borçluya ait 5615 parsel sayılı talınmazın satıĢından ipotek ve takip alacaklısının alacağı temin edilip, bu alacağa rüchanı olan diğer alacaklar da karĢılandığına ve ortada rehinle temini gereken bir alacak kalmadığına göre bu taĢınmazın satıĢıyla yetinilmesi gerekirken toplu rehine konu diğer taĢınmazın satıĢının usul ve yasaya aykırı olduğuna karar vermiĢtir.

163 AKĠPEK/AKINTÜRK/ATEġ, s. 788.

50

korumak için TMK m. 884’te maddesinde ona bir hak tanımıĢtır. Buna göre malik borçluya ait Ģartlar içinde borcu ödeyerek taĢınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteyebilir164. Malikin borcu ödemesi halinde alacak tüm ferileri ile birlikte malike geçer.

Alacağın malike geçmesi ile ipotek varlığını sürdürür165. Malik ipoteğin kendisine geçmesi ile beraber ipoteğin kaldırılmasını talep hakkına sahip olur. Bunun yanında malik asıl borçluya rücu hakkını da elde eder. Belirtmek gerekir ki, malik alacağı ödeyerek ipoteğin kaldırılmasını talep etmek istiyorsa ipoteğe konu tüm alacağın ödenmesi gereklidir. Buna göre üst sınır ipoteği kurulduğunda asıl alacak miktarının ödenmesi yeterli değildir. Borçlunun talep tarihi itibariyle asıl alacak yanında doğmuĢ tüm alacaklarının da ödenmesi gerekir166.

TaĢınmazın ipotekli hali ile üçüncü bir kiĢiye devredilmesi halinde de, borçlu ile malik sıfatları birbirinden ayrılır. Bu halde kanun koyucu kiĢisel sorumluluk ve eĢya ile sorumluluğu ayrılmaması için bazı düzenlemeler getirmiĢtir. TaĢınmazın devri halinde TMK m. 888/I’e göre aksi kararlaĢtırılmadıkça borçlunun sorumluluğunda ve güvencede bir değiĢiklik olmaz. Ancak TMK m. 888/II’ye göre yeni malik borcu yüklendiği takdirde alacaklı, önceki borçluya kendisine baĢvurma hakkını saklı tuttuğunu bildirmez ise önceki borçlu borcundan kurtulur. Bu durumda taĢınmazı

164 SAYMEN/ELBĠR, s. 572; DAVRAN, s. 48-49; SĠRMEN, s. 635;

165 Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 23.03.2011 tarih ve 2011/680 Esas, 2011/3714 Karar sayılı ilamında malikin üçüncü kiĢi lehine ipotek tesis etmesi ve bu borcu ödeyerek onun yerine geçmesi halinde ipoteğin devam edeceği ve sıra cetvelinde yasaya aykırı yön bulunmadığı yönünde karar verilmiĢtir. Uyap BiliĢim Sistemleri E.T.

20.05.2018.

166 Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 07.07.2011 tarih ve 2010/13119 Esas ve 2011/9629 Karar sayılı ilamında, davalı borçlunun borcu için taĢınmazını ipotek veren davacı asıl alacağı ödeyerek ipoteğin kaldırılması talepli dava ikame etmiĢ, Mahkemece kurulan ipoteğin davalı lehine açılmıĢ ve açılacak baĢka kredilerden ve veya kefaletlerinden sair hukuki iliĢki yönünden doğmuĢ ve doğacak borçların da teminatı olacağı düzenlendiğinden asıl alacağın ödenmiĢ olmasının yeterli olmadığı vurgulanmıĢtır. Yerel Mahkemece davacı tarafa dava tarihi itibariyle geriye kalan borçları ödeyip ödemek istemediği yönünde beyanda bulunmak üzere süre verilmiĢ, davacı taraf ödemek istemediğini beyan etmesi üzerine davanın reddine karar verilmiĢ ve Yargıtay Hukuk Dairesince bu karar onanmıĢtır. Uyap BiliĢim Sistemleri E.T.

20.05.2018.

51

devralan kiĢi aynı zamanda borçtan kiĢisel olarak da sorumlu tutulur167. Sorumluluklar aynı kiĢide birleĢir. Buna iliĢkin yasal süre aynı madde ile 1 yıl olarak belirlenmiĢtir. Bu sürenin baĢlangıç tarihi ise; TMK m. 890 uyarınca tapu memurunun alacaklıya bu durumu bildirmesinden itibaren baĢlar. Gerçekten de, tapu memurunun bildiriminden sonra alacaklı üç Ģekilde hareket edebilir168: Öncelikle alacaklı borcun yeni malik tarafından üstlenilmesine rıza gösterebilir. Bu halde önceki borçlu, borcundan kurtulur.

Diğer bir yol, alacaklının kendisine tanınan 1 yıllık süre içinde önceki borçluya baĢvurma hakkını saklı tuttuğunu bildirmesidir. Bunun sonucu olarak borç önceki borçluda kalır. Son olarak ise, alacaklı bu süreyi susarak geçirebilir. TMK m. 888/II uyarınca alacaklının susması durumunda önceki borçlu borcundan kurtulur.

Ġpotekli taĢınmazın taksimi halinde de borçlu ile malik sıfatları birbirinden ayrılır169. Bu halde, yeni malik ayrılan parçanın değeri ile orantılı olarak ipotekli borçtan sorumlu olur170. Bu sorumluluk ipotekle sınırlı olup, yeni malik kiĢisel olarak borçtan sorumlu değildir. Yeni malik borçtan Ģahsen de sorumlu olmak isterse alacaklı yine TMK. 889/II uyarınca alacaklı önceki borçluya bildirim yapmalıdır. Bildirim yapmadığı takdirde yeni malik borçtan kiĢisel malvarlığı ile de sorumlu olur. Borcun değerleriyle orantılı Ģekilde dağıtılmasını tapu memuru yapar. Ancak taraflar arasında sözleĢme var ise buna göre dağılım yapılır. Alacaklıların bu dağıtıma itiraz etme hakkı korunmuĢ olup, TMK m. 889’a göre dağıtım kesinleĢtikten sonraki 1 ay içinde alacağının bir yıl içinde ödenmesini talep edebilir. Vadesi henüz gelmemiĢ olsa bile 1 yıllık süre içinde borç ödenmelidir. Bu süre içinde borç ödenmez ise alacaklı rehnin paraya çevrilmesini isteyebilir.

167 AYBAY/HATEMĠ, s. 283; AKTEPE, Sezin, Ġpoteğin alacağa Bağlı Hak Olması ve Diğer Özellikleri, Ġstanbul Ticaret Üni. Sosyal bilimler Dergisi Yıl:6 Sayı:12 Güz 2007/2, s. 177-193, s. 189.

168 OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 971;

AKĠPEK/AKINTÜRK/ATEġ, s. 790; SĠRMEN, s. 638.

169 AYBAY/HATEMĠ, s. 283; ERTAġ, s. 574.

170 AKTEPE, s. 190; AKĠPEK/AKINTÜRK/ATEġ, s. 791.

52

Ġpotek ve ipotekli borç senedinde, malik ile borçlu sıfatı ayrılabilirken, irat senedinde borçlu her zaman aynı zamanda malik olmalıdır171. Çünkü irat senedinde borç, eĢyaya bağlı borçtur. Bu sebeple, irat senedinde borçlu sadece rehin verilen taĢınmaz ile sorumludur. Buna karĢılık, ipotek ve ipotekli borç senedinde ise borçlu rehin sözleĢmesinin tarafı da olduğu için Ģahsi mal varlığı ile de sorumludur

6098 sayılı TBK m. 12’ye göre kural olarak sözleĢmeler Ģekle tabi olmayıp, istisnai olarak bir kısım sözleĢmeler Ģekil Ģartına bağlıdır. Rehin sözleĢmesi de Ģekle bağlı olan sözleĢmelerdendir. Buna göre, rehin sözleĢmesi ancak tapu memurunun huzurunda resmi Ģekilde yapılmalıdır172(Tapu Kanunu m. 26). Bahsedilen resmi Ģekil, sözleĢmenin asli unsurları olan rehin veren malik, lehine rehin tesis edilen alacaklı, rehin konusu taĢınmaz, rehin miktarı, varsa rehnin süresini, hangi sırada ve derecede kurulduğunu kapsar. Kural olarak rehin miktarının da bu sözleĢmede belirtilmesi gerekir.

Bununla birlikte rehnin kurulması sırasında alacağın belli olmadığı haller de söz konusu olabilir173. Bu halde üst sınır ipoteği tesis edilebilir. Üst sınır ipoteğinde, mevcut alacak miktarı belirli olmadığından taĢınmazın temin ettiği bedelin azami sınırı belirlenir.

Belirlilik ilkesi, azami teminatın belirlenmesiyle sağlanmıĢ olur174.

171 BAK, s. 81

172 AKINTÜRK, s. 765; WĠELAND, s. 535; OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 912; ÖZTÜRK, Sibel, Rehin Hakkının Kazanılması, Ankara 2017, s. 4;

TEKĠNAY, Selahattin Sulhi, Menkul Mülkiyeti ve Sınırlı Ayni Haklar, EĢya Hukuku II/3, Ġstanbul, 1994, s. 109; UYAR, Talih, Ġcra Hukukunda TaĢınmaz Rehni Kavramı, Ġstanbul Barosu Dergisi, C.81, S. 2, Y. 2007, s. 509-528, s. 512

173 TEKĠNAY, Sınırlı Ayni Haklar, s. 109; OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 903; ESENER/GÜVEN, s. 497.

174 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.03.2017 tarih ve 2012/ 13-606 Esas, 2017/532 Esas sayılı ilamına konu olayda, davacı kullandığı iki adet kredinin teminatı olarak verilen taĢınmazlara ait ipoteklerin, bu kredilerin kapatılmıĢ olmasına karĢın sonradan alınan kredi borcundan dolayı icra yoluyla satılması dolayısıyla borçlu olmadığını ve tahsil edilen bedelin istirdatını talep etmiĢtir. Yerel Mahkemece, her ne kadar üst sınır ipoteği kurulmuĢ olsa da, ipoteğin borcu ödenmekle kapanmıĢ kredi sebebiyle tahsis edilmiĢ olduğu, bu halde konut kredisinden doğan borç sebebiyle öncelikle konut kredisinin teminatı olan gayrimenkulün satıĢının talebi, sonra bankanın alacağının kalması halinde rehin açığı belgesi ile asıl borçlunun diğer mal varlıklarına gitmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiĢtir. Hukuk Genel

53 .

TBK m. 13’te, Ģekle tabi bir sözleĢmenin değiĢtirilmesinin de aynı Ģekil Ģartına tabi olduğu kabul edilmiĢtir. Anılan düzenleme gereğince, rehin sözleĢmesinin miktarının artırılması, süresi gibi unsurlarının değiĢtirilmesi halinde de değiĢikliğin tapu memuru huzurunda yapılması zorunludur. Rehin sözleĢmesinin güvence altına aldığı miktarı azaltan değiĢiklikler ise resmi Ģekle tabi değildir175. Çünkü sıradaki alacaklılar için güvence miktarının azaltılması aleyhe sonuç doğurmaz. Bu tür sözleĢmeler rehin yükünü hafifleten sözleĢmelerdir. BaĢka bir deyiĢle, güvence miktarının azaltılması halinde, sıradaki alacaklıların alacaklarını elde etme ihtimali artar.

Rehin sözleĢmesinde, sözleĢmenin dayanağı hukuki sebebin gösterilmesi zorunlu değildir. Fakat doktrinde bu konuda farklı görüĢler mevcuttur. Bir görüĢe göre176, hukuki sebebin gösterilmesi gereklidir. Ġpoteğin türüne göre farklılık arz

Kurulu’nun kararında ise, mevcut alacaklar için kurulan ipoteklerde, ipotek bedelinin ve dayanağının açıkça belirli olduğu, ancak üst sınır ipoteğinde rehnedilen taĢınmazın teminat teĢkil edeceği alacağın azami tutarının tapu kütüğünde gösterilmesinin gerektiği, bunun yeterli olduğu vurgulanmıĢtır. Somu olayda ise, resmi senette yer alan “Konya ....

ġubesi lehine kullanmıĢ olduğu ve kullanacağı kredilere teminat olmak üzere, birinci derece ve sırada, fekki alacaklı bankadan bildirilinceye kadar müddetle, …, 200.000,00-(ikiyüzbin)YTL bedelle” ibaresi sebebiyle, davacı borçlunun taĢınmazını, daha sonra kullanmıĢ olduğu kredilere de teminat olarak gösterdiği kabul edilmiĢ ve davanın reddi gerektiği belirtilmiĢtir. Uyap BiliĢim Sistemleri E.T., 01.04.2018; Yargıtay 12. HD.

03.03.2016 tarih ve 2016/1427-6291 E-K. Sayılı ilamında da ipoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlunun sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu ifade etmiĢtir. Uyap BiliĢim Sistemleri E.T., 29.12.2018;

Yargıtay 12. HD. 2002/12921 E., 2002/14548 Karar sayılı ilamında da azami meblağ ipoteğinde borcun ulaĢacağı miktarın belirsiz olduğundan taĢınmazların ne miktar için teminat teĢkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlı olduğu belirtilmiĢtir.

Buna göre, ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip ve giderleri ve taraflarca kararlaĢtırılan ferilerden oluĢan toplam borç miktarı bu limiti aĢamaz. Aynı yönde, Yargıtay 12. HD. 2002/8420-9545 E-K. Sayılı ilamı, NAR, s. 177.

175 OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 912; ACAR, s. 172; ÖZTÜRK, s. 4.

176 KÖPRÜLÜ/KANETĠ, s. 302; GÜRSOY/EREN/CANSEL, s. 981; AKĠPEK, s.

189; SĠRMEN, 637.

54

ettiğini ileri süren diğer bir görüĢe göre177 ise anapara ipoteğinde hukuki sebebin gösterilmesi aranmamakta, üst sınır ipoteğinde ise hukuki iliĢkinin belirtilmesi gereklidir. Çünkü anapara ipoteğinde sözleĢme yapıldığı anda doğmuĢ bir alacak vardır.

Dolayısıyla sadece bu alacağın gösterilmesi yeterlidir. Ancak üst sınır ipoteğinde doğmuĢ bir alacak bulunmadığından borç iliĢkisini belirtmek gerekir. Buna karĢılık,

Dolayısıyla sadece bu alacağın gösterilmesi yeterlidir. Ancak üst sınır ipoteğinde doğmuĢ bir alacak bulunmadığından borç iliĢkisini belirtmek gerekir. Buna karĢılık,