• Sonuç bulunamadı

Bu çalıĢmada “Türk Rehin Hukukunda Sabit Derece Sistemi ve İstisnaları”

incelemeye alınmıĢtır. Ġncelemenin esasını Türk Medenî Kanunu m. 870 vd. hükümleri teĢkil etmektedir. Buna göre malik, taĢınmazının değerini farazî miktarlara bölebilir.

Rehin hangi dereceye tescil edilirse, sağladığı teminat, bu derecedeki miktar ile sınırlıdır. BaĢka bir deyiĢle dereceler birbirinden tamamen bağımsızdır. Alacak rehin derecesinin temin ettiği miktardan fazla ise, fazla miktar teminat kapsamı dıĢında kalır.

TaĢınmaz rehninin1 hangi dereceye tesis edileceği malik ile rehinli alacaklı arasındaki anlaĢma ile belirlenir. Buna karĢılık taraflar bir anlaĢma yapmamıĢlarsa, TMK. m. 1022 hükmü uygulanır.

TaĢınmaz malikinin mülkiyet hakkı kapsamında, taĢınmazını dilediği Ģekilde kullanma hakkı bulunmaktadır (TMK. m. 683/I). Bunun bir sonucu olarak malik taĢınmazı üzerinde birden fazla sınırlı aynî hak tesis edebilir. Bu halde, aynî haklar arasında sıra problemi ortaya çıkar. ĠĢte birden fazla sınırlı aynî hak arasında çatıĢmanın meydana gelmesini önlemek adına birtakım sistemler benimsenmiĢtir. TMK. m.

1022’ye göre, sınırlı aynî haklar sıralarını tapu siciline tescil tarihi ile alırlar.

1 “Hukukumuzda üç tür taĢınmaz rehni belirlenmiĢtir: ipotek, ipotekli borç senedi, irat senedi. Bunlardan hukukumuzda en yaygın olanı ipotektir. Ġpotekli borç senedinde, taĢınmazın hem teminat amacı hem de tedavül amacı korunmuĢtur. Ancak taĢınmazın değeri ayrı bir kıymetli evraka bağlanmıĢtır. Bu kıymetli evraka ise ipotekli borç senedi denilmektedir. Ġpotekli borç senedinden doğan borç sebebiyle hem kiĢisel sorumluluk hem de taĢınmaz ile sorumluluk söz konusudur. Ġrat senedinde ise taĢınmazın tedavül fonksiyonu ön planda tutulmuĢtur. Ġrat senedinde de taĢınmazın değerinden bağımsız bir irat senedi ismi verilen bir kıymetli evrak vardır. Ġrat senedine bağlanmıĢ borç, eĢyaya bağlı bir borç olup, taĢınmaz maliki kim ise borçlu da odur. Ġrat senedinde borçlunun sorumluluğu sadece taĢınmaz ile sınırlıdır.”

2

TaĢınmaz rehni türlerinden ipotekte2 ise sıra sistemi bunun istisnasını teĢkil eder. Gerçekten de, ipotekte sıra sistemi, aynı taĢınmaz üzerinde rehin hakkı kurulan alacaklıların birden fazla olması ve taĢınmazın değerinin tüm bu alacaklıların alacağına yetmemesi halinde uygulanacak sırayı ifade etmektedir. Nitekim taĢınmazın değerinin tüm alacaklılara yetmesi halinde ortada menfaat çatıĢması meydana gelmez ve dolayısıyla sıra kavramına ihtiyaç duyulmaz. Ġpotekte aĢağıda da belirttiğimiz üzere3 temel olarak iki sistem bulunmaktadır. Bunlardan Roma hukuku kaynaklı ilerleme sistemi iken, diğeri ise Cermen hukukuna dayanan sabit dereceler sistemidir.

Ġsviçre-Türk hukukunda Cermen hukukuna dayanan sabit derece sistemi geçerlidir. Bu sistem malikin lehinedir. Çünkü bir derecedeki borcunu ödeyen malik, diğer derecelerdeki rehinli alacaklıların rızasına gerek olmadan yeni bir taĢınmaz rehni tesis edebilir. Bu ise onun yeni kredi bulmasını kolaylaĢtırır. Bu sistemin Kanun koyucu tarafından tercih edilmesinin baĢlıca iki sebebi vardır: Bunlardan birincisi, sabit derece sistemi malikin lehine olduğundan, menfaatler dengesine daha uygundur. Ġkincisi ise sabit derece sisteminin, taĢınmazın değerinin tedavülünü kolaylaĢtırmasıdır4. Ancak, bu sistem mutlak olarak uygulanmaz. BaĢka bir deyiĢle, sabit derece sisteminin istisnaları da vardır. Bu istisnalar, doktrinde kısaca ilerleme hakkı olarak ifade edilmektedir5.

Sabit dereceler sisteminin en önemli özelliğini taĢınmazın birtakım farazî değerlere bölünmesi ve alacaklıların bu değerin dıĢına çıkamaması oluĢturmaktadır. Her bir alacaklı, sadece kendisine tahsis edilen derecenin değeri ile sınırlı olarak, alacağını teminat altına almaktadır. Her bir derece ise bağımsız olduğundan, dereceler

2 Ġpotek, mevcut veya henüz doğmamıĢ bir alacak için teminat amacıyla kurulan bir taĢınmaz rehni türüdür. Alacağa bağlı bir haktır. Alacaklı ile borçlu arasında ipotek sözleĢmesi kurulduğunda, borçtan kiĢisel olarak sorumlu olan borçlu aynı zamanda taĢınmaz ile de sorumlu hale gelir. TaĢınmazın satımı ile alacağın tatmin edilmemesi halinde alacaklı, borçlunun kiĢisel malvarlığına baĢvurabilir.

3 Bkz. GiriĢ, II.

4 GeniĢ bilgi için bkz. OĞUZMAN, M. Kemal./SELĠÇĠ, Özer/OKTAY-ÖZDEMĠR, Saibe; EĢya Hukuku, 21. Baskı, Ġstanbul 2018, s. 924-925.

5 Bkz. OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 929 vd.

3

içerisindeki değiĢiklikler diğer derece sahiplerini etkilemez. Buna bağlı olarak, bir derecenin boĢalması halinde, alt sıradaki alacaklı bir üst sıraya ilerleyemez. Malik ise bu boĢalan derece üzerinde istediği Ģekilde tasarruf edip, yeni taĢınmaz rehni kurabilir.

Sabit dereceler sistemi malikin lehine olmakla birlikte, malike tanınan bu tedavül fonksiyonu alacaklıların rehin ile sağlamak istedikleri teminat fonksiyonunu geri plana düĢürmektedir. Zira, boĢ derecenin mevcut olması veya boĢalan derecede malikin yeniden tasarrufta bulunması, alt derecede bulunan alacaklıların zarar görmesine sebep olmaktadır. ĠĢte alacaklılar ile borçlu malik arasında denge kurmaya yönelik birtakım istisnalar da hukukumuzca benimsenmiĢtir. Kanunda bunlar arasında, taĢınmazın paraya çevrilmesinde boĢ derece gözetilmeksizin alacaklının sırasının belirlenmesi imkânı tanınmıĢtır. Yine Kanunda taĢınmaz malikinin araziyi iyileĢtirmek için aldığı kredi alacaklısına, bazı Ģartlarla öncelik tanınmıĢtır. Rehin sözleĢmesinin tarafları arasında yapılan bir sözleĢme ile de rehinli alacaklıya ilerleme hakkı tanınabilmektedir. ÇalıĢmada bunlar sırasıyla ele alınmıĢtır.

B. Konunun Önemi

TaĢınmaz rehni, taĢınmaz üzerinde teminat fonksiyonu olan bir sınırlı aynî haktır. Çünkü, taĢınmaz rehni alacaklıya borçlunun borcunu ifa etmemesi halinde, rehin konusu yetkili makamlar aracılığı ile taĢınmazı paraya çevirme ve alacağını bu değerden alabilme hakkını ifade etmektedir.

TaĢınmaz rehni hukukunda temel olarak iki sistem benimsenmiĢtir.

Bunlardan ilki Roma Hukuku kaynaklı ilerleme sistemidir. Ġlerleme sistemi alacaklı yararınadır. Derecenin boĢalması halinde sıralı rehin alacaklıları kendiliğinden boĢalan dereceye ilerleyebilir. Dolayısıyla malik boĢalan derece üzerinde tasarrufta bulunamaz.

Yine ilerleme sisteminde her bir rehin alacaklısı alacağını sabit dereceler sisteminin aksine taĢınmazın tamamı ile teminat altına almıĢtır. Bu yönden ilerleme sistemi ipoteğin teminat fonksiyonunu güçlendirmekte, buna karĢılık tedavül fonksiyonunu zayıflatmaktadır. Gerçekten de ilerleme sisteminde taĢınmazını kullanarak kredi bulmak isteyen malik, ilk sıradaki alacaklı izin vermediği takdirde, rehni en son sıraya tesis etmek mecburiyetindedir. Bu durum ise alacaklının kredi taleplerinde durumunu

4

oldukça ağırlaĢtırmaktadır. Diğer taraftan malik, değiĢen Ģartlarda kullanmak üzere saklı derece de oluĢturamaz. Bu durum da malikin borcunu ödemek için gösterdiği tüm çabalara rağmen alacaklı lehine haksız bir menfaat sağlar.

Türk-Ġsviçre rehin hukukunda, Cermen hukuku kaynaklı sabit derece sistemini benimsemiĢtir. Sabit derece sisteminde taĢınmaz farazî parçalara bölünmüĢtür.

Bu sisteme göre belirlenen her bir parça için bir rehin tesis edilebilmektedir. Alacaklı lehine tesis edilen rehin derecenin belirlendiği parçanın değeri ile sınırlı olup, bu değeri aĢamaz (TMK 870/I). Söz konusu bu parçalar/dereceler alacaklının taĢınmazın paraya çevrilmesi halinde alacağına kavuĢabilme sırasını ifade etmektedir. Derecenin miktarı ve sırası ipotek sözleĢmesinde veya tescil sırasında belirlenebilir. Yine taĢınmazın bölüneceği derecenin sınırı da bulunmamaktadır.

Sabit derece sisteminde, bir derecede mevcut rehin hakkı sona ermiĢse, alt derecedeki rehinli alacaklılar kendiliğinden üst sıraya ilerleyemez (TMK 871/I).

TaĢınmaz malikinin boĢalan bu dereceler üzerinde serbestçe tasarruf etme hakkı vardır.

Malik, boĢ dereceye yeni bir rehin hakkı tesis edebileceği gibi, aynı derece içerisinde yan dereceler de kurabilir. Buna bağlı olarak taĢınmaz maliki boĢalan dereceyi doldurduğunda, diğer rehinli alacaklılar bu hakka müdahale edemez. Ancak derecenin değerinin artırılması halinde alt derecelerdeki diğer alacaklıların rızası gerekir. Çünkü teminat miktarının artması, alt derecedeki rehinli alacaklıların alacağına kavuĢmasını zorlaĢtırır.

TaĢınmaz maliki taĢınmazı üzerinde saklı derece kurmak suretiyle dereceyi boĢ bırakabilir (TMK 870/II). Böylelikle malik sonraki derecelerde serbestçe ipotek tesis edebilir. Saklı tuttuğu dereceyi ise diğer alacaklıların iznine bağlı olmaksızın alacak borç iliĢkilerine bağlı olarak sonradan doldurabilir.

Sabit derece sistemi, malik lehine olmakla birlikte, sakıncaları da yok değildir. Ġsviçre-Türk Medenî Kanunlarında bu sakıncaları ortadan kaldırmak veya en aza indirmek amacıyla sabit dereceler sisteminin sakıncalarını gidermek amacıyla birtakım istisnalar kabul edilmiĢtir. Buna göre, taĢınmaz paraya çevrilirken boĢ derece

5

göz önüne alınmaz, alt sıradaki rehinli alacaklı önceki derece yokmuĢ gibi alacağını alır (TMK 872). Yine toprağın iyileĢtirilmesi için alınan krediler tüm rehin haklarından önce gelir (TMK 877). Üçüncü istisna ise tarafların iradî olarak kararlaĢtırdıkları boĢalan dereceye ilerleme hakkı veren sözleĢmelerdir (TMK 871). Rehin senedi veya ek sözleĢme ile rehinli alacaklıya bu hak tanınır. Ġlerleme hakkının birden fazla alacaklıya tanınmıĢ olması halinde ise, bunlar arasındaki sıra, TMK 1022’ye uygun olarak tescil tarihine göre belirlenir.

Borçlu ile alacaklı arasındaki dengeyi daha adil kurulacağı sebebiyle Ġsviçre-Türk hukukunda sabit derece sistemi kabul edilmiĢtir. Öyle ki, borçlu borcu ödeyip fedakârlıkta bulunmaktadır. Ancak bu borcun ödenmesinde taĢınmaz üzerinde rehin hakkı olan diğer alacaklıların herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Alacaklıların katkısının bulunmamasına rağmen, üst derecenin boĢalması halinde ilerleme hakkının tanınması, onlara haksız bir menfaat sağlar. Yine borçlu bir alacaklının borcunu öderken, boĢ dereceleri tedavüle sokmakta ve kredi bulma imkânını artırmaktadır. Böylelikle alacaklı ve borçlu arasındaki bu döngü devam edebilmektedir.

Nihayet belirtmek gerekir ki, sabit derece sistemi alacaklıya sınırsız bir yetki tanınmasının önüne geçmekte, taĢınmaz maliki ile alacaklı arasında daha adil bir denge kurması açısından önem arz etmektedir. Çünkü, taĢınmaz rehni alacaklı yönünden Ģahsî teminatlara göre daha güvenceli bir yoldur. TaĢınmaz üzerinde kurulan rehinli alacaklıların ilerleyememesi ve derecelerin bağımsız olması da malikin tasarruf hakkını kısıtlamamaktadır. GeliĢen ekonominin sonucu ortaya çıkan alacak borç iliĢkilerinin taĢınmaz ile teminat altına alınması halinde alacaklı ile borçlu arasında dengenin adil biçimde kurulması gereklidir.

ÇalıĢmamızın temel amacı sabit dereceler sisteminin iĢleyiĢini sistematik bir Ģekilde açıklamak, sistemin özellik ve unsurlarını temel olarak ortaya koymaktır. Yine hukuk sistemimizce benimsenmesinin sebepleri, hukukumuzda uygulanması sonucu ortaya çıkan sorunların tespiti ve bunların çözülmesine katkı sağlayabilecek çözümlerin sunulmasıdır. Ekonomik açıdan güçlü rehinli alacaklı ile taĢınmaz maliki arasındaki dengenin iyi kurulması son derece önemlidir. ÇalıĢmanın daha aydınlatıcı olabilmesi

6

amacıyla sabit dereceler sisteminin uygulamadaki yansımaları hakkında Yargıtay içtihatlarına da yer verilmiĢtir. Böylece okuyucu ve uygulayıcılara, teorik bilgiler yanında, uygulamanın Ģekli de gösterilmek istenmiĢtir. Ayrıca bu alanda henüz monografik çalıĢma bulunmakta ise de, özellikle Yargıtay uygulamasına özel önem verilerek, alana iliĢkin yenilikler ortaya konulması amaçlanmıĢtır. Böylece sabit dereceler sisteminin tüm yönleriyle ele alınıp tartıĢmaların, uygulamaların ve buna yönelik çözümlerin bir bütün Ģeklinde okuyucuya verilmesi, incelemenin amaçlarından baĢka birisidir. Son olarak ileride bu konu ile ilgili yapılacak araĢtırmalara kaynaklık etmek, yapılacak değiĢiklikte kanun koyucuya yol göstermek ve uygulayıcılara yardımcı olmak çalıĢmamızın amaçları arasında yer almaktadır.

C. Konunun sınırlandırılması

Ġncelemenin konusu rehin hukukunda sabit dereceler sistemi ve istisnaları olduğundan, öncelikle genel olarak sabit dereceler sistemine iliĢkin genel kavramlardan bahsedilmiĢtir. Daha sonra taĢınmaz rehninde sırayı belirleyen sistemlere yer verilmiĢtir.

Burada ayrıca, Türk hukukunda kabul edilen sabit dereceler sisteminin ilke ve esasları açıklanmıĢtır. Son olarak, sabit dereceler sisteminin istisnaları ayrıntılı bir Ģekilde ele alınmıĢtır.

ÇalıĢmada bazı konulara ise yer verilmemiĢtir. Bunun sebebi ise çalıĢmanın bir yüksek lisans tezi olmasıdır. Zira konu ile bütün kavram ve müesseselerin incelenmesi hem tezin kapsamını aĢar hem de incelemeyi monografi olmaktan uzaklaĢtırır. BaĢka bir deyiĢle, konunun bütün yönlerini teorik ve uygulama bakımından ela almak, ortaya çıkan bütün problemlere çözüm aramak, çalıĢmanın amacını aĢtığı gibi, hacmini de tezden kat be kat fazla hale getirir. Bu sebeple çalıĢmada taĢınmaz rehninin kapsamı, çeĢitleri, kazanılması, sona ermesi müesseseleri incelenmemiĢtir.

Ancak konunun daha iyi açıklanabilmesi amacıyla, söz konusu kavram ve müesseselere ilgili olduğu yerlerde gerektiği kadar yer verilmiĢtir.

ÇalıĢmamız bir giriĢ, üç bölüm ve sonuçtan oluĢmaktadır. Birinci bölümde sabit dereceler sistemi ile ilgili temel bilgiler verilmiĢtir. Ġlgili bölümde sırasıyla sabit

7

derece sistemiyle ilgili temel kavramlar, taĢınmaz rehninde sırayı belirleyen sistemler incelenmiĢtir.

Ġkinci bölümde sabit dereceler sisteminin ilke ve esasları ele alınmıĢtır. Bu bölümde sırasıyla sabit dereceler sisteminin ilkeleri, rehin hakkında derece ve sıranın belirlenmesi, sabit dereceler sisteminin hükümleri ayrıntılı bir Ģekilde irdelenmiĢtir.

Ġncelemenin üçüncü ve son bölümünde ise, sabit dereceler sisteminin istisnalarına yer verilmiĢtir. Bu kapsamda sırasıyla, kanundan doğan ilerleme hakları baĢlığı altında paraya çevrilme halinde doğan ilerleme hakkı, arazi iyileĢtirmesi sebebiyle kurulan ipoteğin sona ermesinde halinde ilerleme hakkı incelenmiĢtir. Bu bölümde son olarak sözleĢmeden doğan ilerleme hakkı tüm ayrıntısıyla ele alınmıĢtır.

ÇalıĢmamız sırasında vardığımız kanaatlere ise toplu ve kısa bir Ģekilde sonuç kısmında yer verilmiĢtir.

8 BĠRĠNCĠ BÖLÜM

§ 2. SABĠT DERECELER SĠSTEMĠ ĠLE ĠLGĠLĠ TEMEL BĠLGĠLER A. Derece

Sabit dereceler sisteminde taĢınmaz birtakım farazî değerlere bölünmektedir6. Belirlenen her bir farazî değer lehine ipotek kurulan alacaklının teminat miktarını belirlemektedir. Bu hususla ilgili doktrinde farklı kavramlar7 kullanılmakla birlikte temel anlamda alacaklının teminat miktarını belirleyen her bir farazî değer parçasına “derece” adı verildiğini söylemek mümkündür. TaĢınmazın paraya çevrilmesi halinde alacaklı hangi derece için rehin hakkına sahipse, alacağı derecenin miktarı ile sınırlı biçimde tatmin edebilmektedir. BaĢka bir deyiĢle, alacaklı sahip olduğu derecenin miktarını aĢamaz8. Derece bu anlamda güvencenin üst sınırını belirler9.

6 ERTAġ, ġeref, EĢya Hukuku, Gözden GeçirilmiĢ ve GeniĢletilmiĢ 14. Bası, Ġzmir 2018, s. 559; OLGAÇ, Furkan, Ġpotekte Sıra Sistemi ve BoĢ Dereceye Ġlerleme, Ankara 2014, s. 41; ACAR, Faruk, Rehin Hukuku Dersleri, Ġstanbul 2015, s. 52;

OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 923; NOMER Haluk Nami/ERGÜNE Mehmet Serkan, EĢya hukuku Cilt II Rehin Hukuku, Ġstanbul 2016 s.

36; SĠRMEN, Lale, EĢya Hukuku, 6. Bası, Ankara 2018, s. 599; AYAN, Mehmet, EĢya Hukuku III Sınırlı Ayni Haklar, 7. Baskı, Konya 2015, s. 176; AKINTÜRK, Turgut, EĢya Hukuku, Ġstanbul 2009, s. 770; ERMAN, Hasan, EĢya Hukuku Dersleri, 8. Basım, ĠSTANBUL 2018 , s. 175; AKĠPEK, Jale G., Türk EĢya Hukuku(Ayni Haklar), Ankara 1974, s. 206.

7 Doktrinde AKINTÜRK, s. 771’ de derece için “rehin konusu taşınmazın değerinin taşınmaz üzerindeki rehin haklarından her birine karşı ne miktarda güvence oluşturacağını gösterir.” derken; DAVRAN, Bülent, Rehin hukuku Dersleri, Ġstanbul 1972, s. 34'te “her bir rehin hakkının işgal ettiği yer” Ģeklinde tanımlamıĢtır. Yine EREL ġafak N., Gayrimenkul Rehninde Sıra, Ankara 1974, s. 30'da derece hakkında

“bir rehin hakkının tesisi sonucu, rehin konusunun alacaklıya sağladığı teminatın şümulünü, başka bir deyimle rehin hakkı tarafından kayıtlanan gayrimenkul değerinin sınırlanmış anlamı”; OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 923’te

“taşınmazın bölündüğü farazî değer parçalarına”; SĠRMEN, s. 599’da “taĢınmazın bölündüğü farazî değer parçalarına derece denir.” Ģeklinde tanım yapmıĢtır.

8 ACAR, s. 54; ESENER, Turhan/GÜVEN, Kudret, EĢya Hukuku, 7. Baskı, Ankara 2017, s.503; AYAN s. 176; TĠRYAKĠ, Fuat; TaĢınmaz Rehni Hukukunda Sabit Dereceler Sistemi ve Ġstisnaları, ABD, Yıl 1996, S. 4, s. 544; KAÇAK, Nazif, Ġpotek ve Ġpoteğin Paraya Çevrilmesi, Ocak-2013, 3. Baskı, s. 183; BELEN, Herdem,

9

Derece kavramına 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda m. 870'de de yer verilmektedir. Ġlgili hükümde derece “Rehnin sağladığı güvence, tescilde belirtilen rehin derecesi ile sınırlıdır.” Ģeklinde ifade edilmiĢtir. Keza hükmün gerekçesinde de derecenin tanımına yer verilmiĢtir: Buna göre “…derece sözcüğü taşınmaz rehinlerinde, taşınmazın Farazî bir değer karşılığı rehnin tescil edildiği sabit kutuyu ifade etmektedir... Gayrimenkul rehin edilirken hangi ipotek derecesine kaydedilirse o derecenin ifade ettiği kuvvetle teminat teşkil eder10” Görüldüğü üzere Türk Medeni Kanununda derecenin teminat fonksiyonu ile farazî değerlere bölünmesi üzerinde durulmuĢtur.

TaĢınmaz üzerindeki derece kural olarak malikin talebi ile kurulur. Ġstisnai olarak kanunun öngördüğü durumlarda ise bu hak alacaklıya tanınmıĢtır. Meselâ, malikin tescil talebi bulunmasa dahi MK. m. 893/I, b.1'de satıcıya satıĢtan kaynaklanan alacak için satmıĢ olduğu taĢınmazda kanunî ipotek tesis etme hakkı tanınmıĢtır. Yine bir taĢınmaz üzerinde yapılan inĢaatta, malzeme vererek ya da emek sarfederek taĢınmazda değer artıĢını sağlayan, malik veya yükleniciden alacaklı olanlara TMK m.

893/I-b. 3 gereğince kanunî ipotek hakkı tanınmıĢtır. Kurulan dereceye iliĢkin sayı ve değer yönünden herhangi bir sınırlama kanunlarımızda mevcut değildir11. TaĢınmaz derecesinin sırası ve değeri malik tarafından belirlenir12. Dereceye iliĢkin bu belirleme malik tarafından tapu kütüğüne tescil ettirilir. TaĢınmaz rehninin hangi dereceye

Ana Hatları ve Bazı Temel Özellikleriyle TaĢınmaz Rehin Hakları, Ġstanbul Kültür Üniversitesi Dergisi, 5, 2006, s.3-30, s. 23.

9 NOMER/ERGÜNE, s. 36; SĠRMEN, s. 600; AKĠPEK, s. 206.

10 YAVUZ, Cevdet, Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Diğer Mevzuat, Ġstanbul 2014, s. 902.

11 OLGAÇ, s. 51-52; SĠRMEN, s. 601; AKSOY, Sanem; Türk Hukukunda Sabit Dereceler sistemi ve Ġstisnaları, Prof. Dr. Ergun Özsunay'a armağan, 2004 Ġstanbul, s.

605; BAK, BaĢak, TaĢınmaz Rehni SözleĢmesi, Ankara 2009, s. 117; BELEN, s. 24.

12 SĠRMEN, s. 601; NOMER/ERGÜNE, s. 36; ESENER/GÜVEN, s. 503;

AKSOY, s. 604; KÖPRÜLÜ, Bülent/KANETĠ, Selim, Sınırlı Ayni Haklar, Ġstanbul 1972-1973, s. 244; BAK s. 117;

10

kurulacağı ise taraflarca kanun aksini öngörmediği13 sürece serbestçe kararlaĢtırılabilir14. Belirlenen dereceler miktar yönünden tapu kütüğünde gösterilmek zorundadır (TST m.

31). Derecenin miktarı malik tarafından belirlenmekle birlikte, artıĢa iliĢkin değiĢiklik sonraki rehinli alacaklıların iznine tabidir15. Bu yüzden derecenin miktar yönünden de sabitlik oluĢturduğu görülmektedir16.

Türk Medeni Kanunu’nda Türk parası ile rehin kurulması, dolayısıyla derecenin Türk para birimi ile belirlenmesi kuraldır. Ġstisnai olarak TMK m. 851’de yabancı para ipoteği düzenlenmiĢtir. Bu ipoteğin kurulması birtakım Ģarta bağlanmıĢtır17. Buna göre, söz konusu ipoteğin kurulabilmesi için öncelikle herhangi bir alacak değil, kredi alacağı teminat altına alınmalıdır. Bu kredi ise yabancı para üzerinden ya da yabancı para ölçüsü ile verilmelidir. Kredi veren kurumun bir kendi

13 Bazı hallerde kanun tarafından rehnin derece ve sırasına iliĢkin belirleme yapılmıĢtır. Bu rehin hakları kanuni ipotek haklarını oluĢturmaktadır. Kanuni ipotek haklarına çalıĢmamızda ileri kısımda yer verildiğinden burada ayrıntıya girilmemiĢtir.

14 AKINTÜRK, s. 773; OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s 926;

SĠRMEN, s. 601; ESENER/GÜVEN, s. 503; GÜRSOY, Kemal T. /EREN, Fikret /CANSEL, Erol, Türk EĢya Hukuku, Ġkinci Baskı, Ankara 1984, s. 993; SAYMEN Ferit /ELBĠR Halit K., Türk EĢya hukuku Dersleri, Ġstanbul 1963, s. 555.

15 SĠRMEN, s. 601; NOMER/ERGÜNE, s. 36; AKSOY, s. 605;

KÖPRÜLÜ/KANETĠ, s. 245; ġENER, Yavuz Selim, Türk Hukukunda Ġpotek ve Uygulaması, 3. Bası, Ankara 2010, s. 112.

16 ACAR, s. 54; OĞUZMAN/SELĠÇĠ/OKTAY-ÖZDEMĠR, s. 926; AYAN, s.

176; AKINTÜRK, s. 770; GÜRSOY/EREN/CANSEL, s. 992.

17 NAR, Ahmet, Yabancı Para Ġpoteği, Ankara 2009, s. 68; EKEN, Senem, Yabancı Para Ġpoteği, Ġstanbul 2006, s. 46; Yargıtay 14. HD’nin 24.04.2012 tarih ve 2011/16069 Esas, 2012/5879 Karar sayılı ilamında davalılardan H... Ltd.ġti.’nin, Türkiye’de faaliyet gösteren bir kredi kuruluĢu olduğu, Sağladığı kredinin Euro değeri üzerinden ödendiği, bunun dıĢında, dava konusu parselin satıĢ vaadine iliĢkin 30.04.2007 tarihli sözleĢmede satıĢ bedelinin de yabancı para değeri üzerinden belirlendiği belirtilmiĢtir. Bu sebeple, Türk Medeni Kanununun 893. maddesinin 1.fıkrasında sözü edilen satıcı (davacılar) lehine yabancı para değeri üzerinden ipotek tesisinin de mümkün olduğu vurgulanmıĢtır. Yargıtay 14. HD’nin 05.07.2011 tarih ve 2011/6243 Esas, 2011/8844 Karar sayılı ilamında da aynı konuya değinilmiĢtir. Aynı

17 NAR, Ahmet, Yabancı Para Ġpoteği, Ankara 2009, s. 68; EKEN, Senem, Yabancı Para Ġpoteği, Ġstanbul 2006, s. 46; Yargıtay 14. HD’nin 24.04.2012 tarih ve 2011/16069 Esas, 2012/5879 Karar sayılı ilamında davalılardan H... Ltd.ġti.’nin, Türkiye’de faaliyet gösteren bir kredi kuruluĢu olduğu, Sağladığı kredinin Euro değeri üzerinden ödendiği, bunun dıĢında, dava konusu parselin satıĢ vaadine iliĢkin 30.04.2007 tarihli sözleĢmede satıĢ bedelinin de yabancı para değeri üzerinden belirlendiği belirtilmiĢtir. Bu sebeple, Türk Medeni Kanununun 893. maddesinin 1.fıkrasında sözü edilen satıcı (davacılar) lehine yabancı para değeri üzerinden ipotek tesisinin de mümkün olduğu vurgulanmıĢtır. Yargıtay 14. HD’nin 05.07.2011 tarih ve 2011/6243 Esas, 2011/8844 Karar sayılı ilamında da aynı konuya değinilmiĢtir. Aynı