• Sonuç bulunamadı

2.2. ÖZEL HUKUK KARAKTERLĠ UYUġMAZLIKLAR

2.2.3. SözleĢmeden Doğan UyuĢmazlıklar

2.2.3.2. Mali Haklar Üzerindeki Tasarruflar

Mali bir hakkın devri esas itibariyle bir tasarruf iĢlemidir. FSEK m. 48 uyarınca; eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteva itibariyle sınırlı veya sınırsız, karĢılıklı veya karĢılıksız olarak baĢkalarına devredebilirler. Bu halde devralan hakkı aslen iktisap etmiĢ sayılır.

312 Ayiter, s. 206; Tekinalp, s. 164; Tosun, Manevi Haklar, s. 213. 313 Tosun, Manevi Haklar, s. 213.

109

Henüz vücuda getirilmemiĢ veya tamamlanmamıĢ bir eser üzerinde tasarruf iĢlemi yapılamaz, yapılması halinde FSEK m. 48 f. 3 gereği batıldır.

FSEK m.49 uyarınca; eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiĢ olan (aslen iktisap eden) bir kimse, ancak bunların yazılı muvafakatiyle bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebilir. Bu halde devren iktisap söz konusudur. ĠĢleme hakkının devrinde, devren iktisap eden kimse hakkında da eser sahibi veya mirasçılarının aynı suretle muvafakati Ģarttır. Zira, iĢlem yapacak kimsenin kiĢiliği ve yetenekleri, hususiyeti asıl eser sahipleri açısından önem taĢır.

Eser üzerindeki hak ve ruhsatın, eser sahibinin ya da mirasçılarının muvafakatine bağlı olmaksızın intikal edeceği haller de vardır315. Külli halefiyet

halleri (miras yoluyla intikal, iki ticari iĢletmenin birleĢmesi, bir ticari iĢletmenin aktif ve pasifleriyle devri gibi), FSEK m.62 f. 1 b. 3’te alenileĢmiĢ bir eser üzerinde mali hakkın haczi veya rehni sonucu veya FSEK m.59 uyarınca iflas masasına dâhil olarak satılması halinde yazılı muvafakat aranmaz. Ayrıca FSEK m. 57 f.2’de öngörülen karine uyarınca “Bir güzel sanat eseri üzerinde çoğaltma

hakkını haiz olan bir kimseden kalıp ve sair çoğaltma aletlerinin zilyedliğini iktisap eden kimse, aksi kararlaştırılmamışsa, çoğaltma hakkını da iktisap etmiş sayılır.”.

Eser sahibi veya mirasçıları mali bir hakkın devrine yazılı olarak izin vermiĢlerse, kural olarak söz konusu izin bir defaya mahsustur. Yeniden devirler için yeniden yazılı izin almak gerekir.

2.2.3.2.2. Tekeffül Borcu

Tasarruf iĢlemlerinde tekeffül borcu FSEK m. 53 ve 54’te düzenlenmiĢtir. Eser üzerinde tasarruf iĢlemi yapabilmek için devredilecek mali hakkın veya ruhsatın hukuken mevcut olması, iĢlemi yapanın devir yetkisi olması gereklidir

110

Aksi halde devreden bundan doğan zarardan sorumlu olur (FSEK m. 53 f. 1 yollamasıyla BK m. 191 ve m. 193).

Gerek aslen gerek devren iktisapta devreden tasarruf yetkisini haiz olmadığı takdirde devralan üçüncü kiĢilerin iyi niyeti himaye görmez (FSEK m. 54 f. 1); tasarruf iĢlemi kesin hükümsüz olur. Devralan, devredenin tasarruf hakkı sahibi olmadığını biliyorsa, tazminat talep edemez; ancak iyi niyetli ise uğradığı menfi zararın tazminini talep edebilir. Devreden kusurlu ise ve hakkaniyet gerektiriyorsa, mahkeme menfi zararın yanı sıra müspet zararın ödenmesini de hükmedebilir (FSEK m. 54 f.2).

Örneğin, eseri tamamlamak üzere olan eser sahibinin bir yayınevi ile yapmıĢ olduğu sözleĢmeyi feshederek bir yıl sonra aynı eser için baĢkası ile sözleĢme imzalaması ya da çoğaltma hakkını devretmesi durumunda, feshin kusurlu fesih sayılacağı ve karĢı tarafa tazminat hakkı tanıyacağı belirtilmektedir316.

Uygulamada özellikle eser sahipliği tespiti davası sonucu gerçekte eser sahibi olmadığı anlaĢılan veya çalıĢtıran sıfatıyla çalıĢanların yarattığı eserleri üzerinde tasarruf eden iĢverenin sonradan mali hak sahibi olmadığının ortaya çıktığı durumlarda mevcut olmayan hak üzerinde tasarruf edilen edimler yönünden FSEK m. 53 hükümlerinin uygulandığı tümce yarım kalmıĢ

FSEK m. 53 ve 54’ün son cümlesinde haksız fiil ve sebepsiz zenginleĢmeden doğan haklar saklı tutulmuĢtur. Devredenin haksız fiilden sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması, hak sahipleri veya devralanın da zarara uğramıĢ olması gerekir. Ayrıca devralan tasarruf iĢleminin geçersiz olduğunu bildiği halde hak/ruhsatı kullanmıĢ ve bundan bir zarar doğmuĢ ise, iĢlediği haksız fiilden sorumlu olur317. Tasarruf iĢlemi geçersiz olduğundan, tarafların ifa ettikleri edimlerin iadesi sebepsiz zenginleĢme hükümleri (TBK m. 77-82) uyarınca gerçekleĢtirilir.

316 Tekinalp, s. 235. 317 Erel, s. 316.

111

2.2.3.2.3. Hakkın Eser Sahibine Dönmesi

Mali hak ve ruhsatın eser sahibine geri dönüĢü (avdeti), belirli bir amacın gerçekleĢmesi için veya belirli bir süre ile sınırlı olarak devredilen mali hakkın amacın gerçekleĢmesi veya sürenin bitimi ile kendiliğinden hak sahibine ya da mirasçılarına dönmesini ifade eder (FSEK m. 59).

Mali hakkı iktisap edenin vefatında, hak eser sahibine geri dönmez. BaĢkasına devre izin verilmiĢ olsun ya da olmasın, hak vefat edenin mirasçılarına intikal eder. Ancak, hakkın kullanılması bakımından ölenin kiĢiliği önem arz ediyorsa mali hak eser sahibine döner (FSEK m. 59 f.1 c.2).

Hakkın eser sahibine avdeti amacın ortadan kalması veya sürenin dolmasıyla gerçekleĢen bozucu Ģarta bağlı bir iĢlem niteliğindedir318

.

FSEK m. 59’da eser sahibi veya mirasçıları lehine kanuni bir karine öngörmekte olup mali hakkın belirli bir amaç uğruna ya da süre ile devri konusunda onların beyanına baĢvurmak asıldır319

.

2.2.3.2.4. Vazgeçme

Eserden kamunun serbestçe faydalanması için koruma sürelerinin geçmesi gerekmektedir. Ancak eser üzerindeki mali haklardan feragat eden eser sahibi veya mirasçıları eser hakkında koruma süresinin sona ermesinden doğan hukuki neticelerin feragatle gerçekleĢmesini sağlayabilirler.

Vazgeçme bir tasarruf iĢlemidir. Vazgeçilecek hakkın mali hak niteliğinde olması, vazgeçenlerin eser sahibi yahut mirasçı sıfatını haiz olması, önceden yapılmıĢ tasarruf iĢlemlerini ihlal etmemesi ve vazgeçmenin resmi senetle düzenlenerek Resmi Gazete’de ilan edilmesi Ģarttır (FSEK m. 60). Vazgeçme, düzenlenen resmi senedin Resmi Gazete’de ilanı ile hüküm ifade eder. Haklardan kısmen vazgeçmek de mümkündür.

318 Öztan, s. 594. 319 Öztan, s. 594-595.

112

Vazgeçmeden rücu etmenin mümkün olup olmadığı konusunda, manevi hakları ihlal edilen eser sahibinin FSEK m. 58’deki cayma hakkına kıyasen vazgeçmeden dönebileceği düĢünülmektedir320

.

2.2.3.2.5. SözleĢmelerde ġekil ġartı

SözleĢme mali hak üzerinde tasarruf iĢlemi yapma taahhüdü olup mali hakkın devri veya lisans verilmesi için önce sözleĢme yapılması gerekmektedir321

. Ancak uygulamada sıklıkla sözleĢme tasarruf iĢlemi ile birleĢtirilmektedir.

FSEK m. 52 uyarınca “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı

olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır”. Kanun

koyucunun öngördüğü Ģekil Ģartı nitelikli yazılı Ģekil Ģartıdır. SözleĢmenin sadece adi yazılı olması yeterli olmayıp sözleĢme ve tasarrufa konu hakların ayrı ayrı gösterilmesi Ģarttır322

.

Adi yazılı Ģekil Ģartı öngörülen sözleĢme metinlerinde hangi hususların Ģekle bağlanarak yer alması gerektiği konusunda hâkim görüĢ, objektif ve sübjektif tüm esaslı unsurların Ģekle bağlanması yönündedir323

. Ancak FSEK m. 52 düzenlemesinde daha da ileri gidilmiĢ ve adi yazılı Ģekil ile yetinilmeyerek tasarrufa konu hakların ayrı ayrı belirtilmesi zorunluluğu öngörülmüĢtür. Bir baĢka deyiĢle, tarafların objektif ve sübjektif bütün esaslı noktalar üzerinde anlaĢmıĢ olmaları ve anlaĢma konusunun sözleĢmede ayrı ayrı yazılı olarak belirtmesi, geçerlilik Ģartı haline getirilmiĢtir324.

320 Öztan, s. 600; Erel s. 310. 321 Erel, s. 295. 322 Öztan, s. 574. 323

KocayusufpaĢaoğlu, Necip, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ġstanbul, 2017, s. 279.

324 Yargıtay 11. HD, T. 08.05.2012, E.2010/7225, K. 2012/7294; “Eser sahibinin, basımının yapılması amacıyla görüştüğü ve incelenmek üzere bıraktığı “Kürtleşen Türkler” isimli eseri, yazılı sözleşme yapmaksızın çoğaltıp yayan davalı yayımcının, basım hususunda sözlü anlaşma yapıldığına yönelik savunmasının kabul edilemeyeceği, eylemin hukuka aykırı olduğu …”

113

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre yazılı Ģekil Ģartının amacı, eser sahibinin haklarını korumak, haklarını devrederken düĢünmeye sevk etmektir325

. Adi yazılı Ģekil yeterli olup resmi yazılı Ģekil Ģartı yoktur.

ġekil kuralı emredici olup tarafların aksini kararlaĢtırmaları kesin hükümsüzlük yaptırımına tabidir (TBK m. 12, m.27).