• Sonuç bulunamadı

MEKÂNIN YENİDEN ORGANİZASYONUNDA TOPRAK MÜLKİYETİNİN İŞLEVİ 

5.4 Bir El Koyarak / Mülksüzleştirerek Birikim Süreci Olarak Mülkiyet Transferi Buraya kadar aktarılanlar doğrultusunda, sermayenin mekâna sabitlenmesinin her 

5.4.2 Mülkiyet Transferi Kategorilerinin Tanımlanması 

Mülkiyet  transferinin  tartışılmasından  önce  konunun  aslen  bir  “kaynak  transferi”  olduğu  da  belirtilmelidir.  Kaynak  transferi  özelden  özele  de  ya  da  kamudan  özele  ve  hatta nadir de olsa özelden kamuya doğru gerçekleşebilir. 

Kaynak  transferinin  kamudan  özele  olan  formu  1980’lerle  gelen  politikaların  ilk  yansımalarından  birisi  olan  özelleştirmelerdir.  Özelleştirme  politikaları  yalnızca  dış  borçlar sebebiyle dar boğazda olan gelişmekte olan ülkelerin başvurduğu bir yol olarak  görülmemektedir.  Zira  özelleştirme,  tüm  neoliberal  sistemin  ihtiyacı  olan  yeni  kârlılık  olanakları  yaratmaktadır.  Özelleştirilen  kurumlara  sahip  olan  şirketler,  kurulum  ve  altyapı  maliyetlerinin  olmaması,  hazır  ve  deneyimli  işgücünden,  hazır  pazar  olanaklarına kadar birçok faydaya baştan sahip olmaktadırlar. Bu anlamda kurumların  özelleştirilmesi yalnızca bir kurumun el değiştirmesi değil aynı şekilde zamana yatırılmış  bir sermayenin de el değiştirmesi anlamını taşımaktadır.  

Öte  yandan  kaynak  transferi  açısından  yalnızca  kurumların  ya  da  gayrimenkullerin  el  değiştirmesine  dayalı  bir  özelleştirme  sistemi  neo‐liberal  sistem  için  yeterli  bir  mekanizma  olarak  görülmemektedir.  Kaynak  transferinin  daha  çarpıcı  olanı  farklılık 

rantına  dayalı  bir  sisteme  sahip  olduğunda  karşımıza  çıkmaktadır.  Zira  değeri  piyasa 

koşullarında  belirlenen,  kamu  adına  görece  kârlı  bir  özelleştirme  bile,  aslen  var  olan  değişim  değerinin  üstünde  bir  rant  getirmemektedir.  Tam  bu  noktada  planlama  çok  önemli bir yere sahiptir. Plan yoluyla transfer edilen kaynakların değişim değerleri kat‐ be‐kat arttırılabilmektedir. Başta kamunun elinde olan ve sermayeye açık olmayan bir  varlık,  özelleştirme  ile piyasalaştırılmakta  (başka  bir  ifadeyle  sermayeye  açık  bir  meta  haline  getirilmekte),  böylece  düşük  kullanım  değerinden  yüksek  değişim  değerlerine  ulaşılmakta;  daha  sonra  da  planlama  yoluyla  yüksek  yapılaşma  hakları  verilerek  özelleştirilen varlığın mutlak rantı üzerine farklılık rantına dönüştürülmektedir.  

Ülkemizde finans merkezli devlet aygıtlarının plan yapma yetkisine sahip olma istekleri  yukarıda  açıklanan  süreçlerle  bir  arada  yorumlanmalıdır.  Örneğin  Özelleştirme  İdaresi’nin  plan  yapma  yetkisine  sahip  olma  isteği,  söz  konusu  farklılık  rantlarının  üretilmek  istendiğini,  bu  yolla  daha  etkin  bir  kaynak  transferinin  gerçekleştirilmeye  çalışıldığını  göstermektedir.  Önceden  yalnızca  özelleştirme  yoluyla  elden  çıkarılan  varlıklar,  yeni  dönemde  transfer  sonrasında  plan  yoluyla  değerleri  katlanarak  varlığın  yeni sahiplerine milyonlarca dolar kazandırabilecektir. 

Elbette  planlamanın  bu  gücü  yetki  sahibi  kurumlarca  bugüne  dek  kullanılmış  ve  kullanılmaya  devam  etmektedir.  Söz  konusu  olan  merkezi  yönetim  yerine  yerel  yönetimler de olsa kaynak transferi mekanizması işletilmeye devam etmektedir.1  

Buradan  tekrar  mülkiyet  transferi  konusuna  dönecek  olursak,  mülkiyet  transferinin  daha  önce  de  açıklandığı  gibi  aslen  iki  aşamalı  bir  el  değiştirme  süreci  olduğu  belirtilmelidir. Ancak mülkiyet transferini özel kılan, iki aşamalı olması değil, bu sürecin  çok  farklı  mevzuatlar  gerektirebilmesi  ve  sonuçlarının  hem  planlama  esasları  hem  de  etik açısından tartışmalı olabilmesidir. 

Çizelge  5.9  mülkiyet  transferinin  temel  kategorilerini  içermektedir.  Bu  kategoriler  birbirlerine  eklemlenerek  sonsuza  dek  sürebilecektir.  Kimi  kategorilerin  gerçekleşebilmesi  rijit  yasal  işlemlerin  aşılmasını  gerektirirken;  kimi  kategoriler  kapitalist sistemin doğası gereği sürekli yeniden üretilmektedir. 

Bu  tez  kapsamında  Çizelge  5.9’da  tanımlanmış  olan  iki  tür  kategori  üzerinde  durulacaktır. Bunlar KÆKÆÖ ve ÖÆKÆÖ transferleridir. 

        1

 Yakın bir dönemde yaşanan ve basına yansıyan örneklerden yalnızca birisi olan SSK Maçka arazisi olayı,  kaynak  transferi  konusunun  çarpıcı  boyutlarını  yansıtmaktadır.  Sabah  gazetesinde  yer  alan  haber  şu  şekildedir: Sosyal Sigortalar Kurumu, Vişnezade'deki arazisi için "Ticaret ve katlı otopark" talebiyle 2005  yılında  emsal  artışı  istedi.  Büyükşehir,  bölgede  yoğunluk  artışı  olacağı  için  değişiklik  talebini  kabul  etmedi.  SSK'nın  talebi  belediye  meclisinde  bekletilirken,  arsa  42  milyon  YTL'ye  Vedat  Aşçı'nın  Astaş  Gayrimenkul şirketine satıldı. Bu arada Beşiktaş Belediyesi, ilçenin 1/1000 planlarını satıştan önce kendi  meclisinden geçirerek onay için Büyükşehir'e gönderdi. Arazinin Astaş Gayrimenkul'e satılmasından sonra  emsal artışının 1/5000’lik planlara işlenip, ilçenin yaptığı 1/1000’lik planlara konulmak istenmesi Beşiktaş  Belediyesi'nin itirazına neden oldu”. Bkz. “Vedat Aşçı'nın abisi kim?”, Sabah, 01.08.2007. 

KÆKÆÖ transferi genellikle herhangi bir kamu tüzel kişiliğine tahsisli olmayan devletin  özel  mülklerinin,  devir  işlemi  sonrasında  aracı  bir  kamu  tüzel  kişiliği  sayesinde  özelleştirilmesine dayanmaktadır. 

ÖÆKÆÖ  transferi  ise  özel  mülklerin  kamulaştırılmasından  sonra  çeşitli  yollarla  bir  başka özel sermayeye teslim edilmesidir.    Çizelge 5.9 – Mülkiyet Transferi Kategorileri  KÆKÆÖ  Kamu kurumları arasında el değiştirme süreci sonrasında özelleştirme  ÖÆKÆÖ  Kamulaştırma sonrasında özelleştirme  KÆÖÆÖ  Özelleştirme sonrasında gerçek kişiler arasında el değiştirme  ÖÆÖÆÖ  Özel mülkiyetler arasındaki el değiştirme süreçleri  KÆKÆK  Kamu kurumları arasındaki el değiştirme süreçleri  ÖÆÖÆK  Özel mülkiyetler arasındaki el değiştirme süreci sonrasında kamulaştırma  ÖÆKÆK  Kamulaştırma sonrasında kamu kurumları arasında el değiştirme süreci  KÆÖÆK  Özelleştirme sonrasında yeniden kamulaştırma    5.4.2.1 KÆKÆÖ Transferi: Devlet Eliyle Kamunun Mülksüzleştirilmesi  

Ülkemizde  hazineye  ait  devletin  özel  mülkleri  üç  biçimde  el  değiştirebilmektedir.  Bunlar  ihale  yoluyla  satış,  kamu  kurumlarına  tahsisen  satış  (belirli  bir  amaçla  kullanılmak  üzere)  ve  bedelsiz  devirdir.  Burada  öncelikle  tartışılacak  olan  konulardan  birisi bedelsiz devirlerdir. 

Türkiye’de hazine arazilerinin bedelsiz olarak devredilmesi koşullarını tanımlayan yasal  çerçeve  24/2/1984  tarihli  ve  2981  sayılı  Kanun  ile  23/7/1986  tarihli  ve  19173  sayılı  Resmi  Gazete’de  yayımlanan  3290  ve  3366  Sayılı  Kanunlar  İle  Bazı  Maddeleri 

Yönetmelik  hükümleri  ile  243  Sıra  Sayılı  ve  266  Sıra  Sayılı  Milli  Emlak  Genel  Tebliğlerinde belirtilen esaslarla belirlenmiştir.  

Bu yasal çerçeve aşağıdaki şartlar doğrultusunda belediyelere, Toplu Konut İdaresi’ne  ve  TEDAŞ’e  bedelsiz  devir  hakkı  tanımaktadır.  Bunun  dışındaki  devlet  mülkleri  arasındaki el değiştirme sürekleri harca esas değerler üzerinden gerçekleştirilmektedir. 

327  sıra  nolu  Milli  Emlak  Genel  Tebliği’nde1  özetlenen  ve  bedelsiz  devir  işlemlerinin  koşullarını tanımlayan maddeler aşağıdaki gibidir: 

a) Islah imar planı veya kadastro planları sonucu oluşan veya mevcut imar  planının  uygulanamaması  nedeniyle  belediye  meclisi  kararıyla  ıslah  imar  planı  olarak  kabul  edilen  ve  üzerinde  kanun  kapsamındaki  tapu  tahsis  belgesi  almış  veya  almaya  hak  kazanmış  kişilere  ait  gecekondu  bulunan,  imar  planında  binaların  azami  yüksekliği  12.50  metreyi  geçmemek  üzere,  konut  alanı  olarak  ayrılan  ve  2981  sayılı  Kanunun  14  üncü  maddesinde  belirtilen  yerler  kapsamında  bulunmayan  taşınmazların,  2981  sayılı  Kanun  ve  bu  Kanunun  uygulanmasına  dair  anılan  Yönetmelik  hükümlerine  göre  hak sahipliği araştırmasının taşınmazın devredileceği belediyece yapılması,  b)  İlgili  belediyelere  devredilecek  Hazineye  ait  taşınmazların,  2981  sayılı  Kanun  ve  anılan  Yönetmelik  hükümlerine  uygun  olarak  kullanılmaması  halinde bedelsiz olarak tekrar Hazineye döneceğine dair tapu kütüğüne şerh  konulması, 

şartlarıyla,  özel  kanunları  gereğince  devredilmesinde  sakınca  olanlar  hariç  olmak  üzere  belediyeler  adına  devir  işlemleri  Valiliklerce  (Defterdarlıklar),  ilçelerdeki  devir  talepleri  de,  yukarıda  belirtilen  esaslar  çerçevesinde  yine  Valiliklerce (Defterdarlıklar) sonuçlandırılacaktır. 

2. Toplu Konut İdaresi Başkanlığına (TOKİ) yapılacak bedelsiz devir işlemleri  (1) 1164 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi uyarınca; tapuda Hazine adına  tescilli  taşınmazlar  ile  Devletin  hüküm  ve  tasarrufu  altındaki  tescil  harici  olan  ve  Hazine  adına  tapuya  tescil edilecek  taşınmazlardan  323  Sıra  Sayılı  Milli  Emlak  Genel  Tebliğine  göre  TOKİ’ye  devrinde  sakınca  olmadığı  tespit  edilen taşınmazların devrine Valilikler (Defterdarlıklar) yetkili olup, bu yetki  Kaymakamlıklara  (Malmüdürlükleri)  devredilmeyecektir.  (2)  TOKİ’ye  devredilecek  Hazine  taşınmazlarının  ilçe  sınırları  içinde  bulunması  halinde,  Kaymakamlıklarca  (Malmüdürlükleri)  323  Sıra  Sayılı  Milli  Emlak  Genel  Tebliğinin  “Devir  İşlemlerinin  Yürütülmesi”  başlıklı  beşinci  bölümünde  belirtilen  işlemler  tamamlanarak,  anılan  Tebliğin  eki  “Hazine  Taşınmazlarının  Toplu  Konut  İdaresine  Devrine  İlişkin  Bilgi  Formu  (Ek  1)”  hazırlanarak  Valiliklere  (Defterdarlıklar)  onay  için  gönderilecek  ve  devir 

       

işlemleri  Valiliklerin  (Defterdarlıklar)  onayından  sonra  gerçekleştirilecektir.  (3)  Devredilen  Hazine  taşınmazlarının  ada  ve  parsel  numaraları  yüzölçümleri  ile  birlikte  satışa  esas  bedelleri  belirtilmek  suretiyle  bilgiler  MEOP  kapsamında  ilgili  programa  aktarılacaktır.  (4)  Arsa  üretim  alanında  kalan  ve  TOKİ’ye  devredilen  Hazine  taşınmazlarının  1164  sayılı  Kanun  kapsamında  değerlendirilerek  arsa  üretimine  konu  edilmesi  ve  bu  suretle  kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Bakanlıkça değişik ihtiyaçlar için talep  edilen  taşınmazların  Hazineye  bedelsiz  olarak  iade  edilmesi  halinde,  devredilen  taşınmazların  tapu  kütüklerinde  bulunan  şerhlerin  terkin  edilmesine  ilişkin  işlemler  Bakanlıktan  izin  alınmaksızın  Valiliklerce  (Defterdarlıklar) gerçekleştirilecektir. 

3.  24/11/1994  tarihli  ve  4046  sayılı  Özelleştirme  Uygulamaları  Hakkında  Kanun  kapsamında  Türkiye  Elektrik  Dağıtım  A.Ş.  (TEDAŞ)  ve  bağlı  ortaklıklarına yapılan bedelsiz devir işlemlerinde yetki 4046 sayılı Kanunun  19  uncu  maddesinin  birinci  fıkrasının  (B)  bendinin  (a)  alt  bendi  uyarınca,  Hazine taşınmazlarının TEDAŞ ve bağlı ortaklıklarına yapılan bedelsiz devir  işlemleri Valiliklerce (Defterdarlıklar) yürütülecektir. 

Görüldüğü  üzere  TOKİ,  bedelsiz  devir  işlemlerinin  gerçekleştirilebildiği  en  üst  kurumdur.  TOKİ’ye  bedelsiz  devir  yetkilerini  sağlayan  yasal  çerçeve  Bölüm  4’te  tartışılmıştır.  Burada  önemle  belirtilecek  husus,  TOKİ’nin  bedelsiz  olarak  devraldığı  ve  elinde bulundurduğu diğer tüm taşınmazları, Arsa Ofisi’nin kapanması sonucu, önceden  Ofis’e ait olan yetkileri devralarak satma yetkisini elde etmiş olmasıdır.   TOKİ’nin, hazine arazilerini, 4706 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi ve 775 sayılı kanunun  9’uncu maddelerine göre harca esas değer1 üzerinden doğrudan satın alabildiği; talebi  halinde ise, Maliye ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müşterek teklifi ve Başbakanın  onayı ile de bedelsiz olarak alabildiği belirtilmişti. 

Çizelge  5.10,  2006‐2008  yılları  arasında,  toplu  konut  üretmek  üzere  TOKİ’ye  satılan  hazineye ait taşınmazlara ilişkin bilgileri; Çizelge 5.11 ise TOKİ’ye 12.12.2003 tarihinden  bedelsiz devredilen taşınmazlar ilişkin bilgileri içermektedir. 

Bu  sonuçlar  TOKİ’nin  hazine  arazilerini  büyük  oranda  bedelsiz  olarak  aldığını  göstermektedir.  Zira  yalnızca  2006‐2008  yılları  arasına  bakıldığında  (kıyaslama  yapabilme adına), bedeli ödenerek alınan hazine arazilerinin 1387 ha., bedelsiz alınan 

hazine  arazilerininse  8603  ha.  olduğu  görülmektedir.  Buna  göre  bedelsiz  devralınan  arazilerin yüzölçümü, bedeli ödenerek alınanların 6,2 katıdır1. 

CHP  Muğla  milletvekili  Fevzi  Topuz’un  Başbakanlığa  ilettiği  soru  önergesine  cevaben  TOKİ tarafından hazırlanan cevap yazısına göre2 ise 30.07.2008 tarihine dek hazineden  aldığı taşınmazların 29.588.470 m2’lik (2958 ha) kısmını üçüncü şahıslara satmıştır. Bu 

da TOKİ’nin o tarihe kadar almış olduğu toplam 9990 ha.’lık hazine arazisinin yaklaşık  %30’unun satıldığını göstermektedir. 

Öte  yandan  bu  satışlar  yalnızca  doğrudan  arazi  satışlarını  içermektedir.  Bilindiği  gibi  TOKİ  planladığı  alanlardaki  tüm  mülklerini  de  yapılaşmaya  açarak,  arsa  karşılığı  gelir  paylaşımı  yoluyla  ihale  etmekte  ve  bu  alanların  da  özel  mülk  haline  gelmesini  sağlamaktadır.  Dolayısıyla  bu  proje  alanları  da  dikkate  alındığında  söz  konusu  oran  artacaktır.                  1  Kaynak: [133]  2  İlgili soru önergesi devlete ait arazileri bedelsiz olarak devralan TOKİ’nin bu arazileri nasıl  değerlendirdiğine, kimlere ne kadar bedellere sattığına ve bu satışların yasal dayanaklarının neler  olduğuna yoğunlaşmakta ve detaylı bir cevap talep etmektedir. Öte yandan TOKİ’nin verdiği cevap son  derece kapalı bir dille hazırlanmış ve kısa bir cevap niteliği taşımaktadır. TOKİ yapılan satışların yasal  dayanağı olarak “Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Satış, Devir, İntikal, Kiraya Verme, Trampa, Sınırlı Ayni  Hak Tesisi ve Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İhale Yönetmeliği”ni göstermektedir. Bu satışlardan  yazının hazırlandığı yıl olan 2008 yılına dek 1.472.006.490 YTL gelir elde edildiğini beyan etmektedir.  Ancak soru önergesinde yöneltilen “elde edilen gelirlerin hangi amaçlarla kullanıldığı” sorusu yazıda  yanıtsız bırakılmıştır. TOKİ’nin elde ettiği gelirlerin ne kadarını yoksul ya da alt‐gelir grubundaki  vatandaşlar için üretilmiş konut projelerini finanse etmede kullandığı belirsizdir. Elde edilen gelirin ne  şekilde kullanıldığı konusu özellikle TOKİ’nin bu konuda yöneltilen eleştirilere karşı geliştirdiği  savunmanın ispatı için son derece önem taşımaktadır. Zira TOKİ’nin yaygın söylemi bir nevî “Robin Hood”  rolü oynadıkları üzerine kurulmuş durumdadır. Bu söyleme göre TOKİ gerçekleştirdiği kaynak geliştirme  projeleri ve arsa satışlarından elde ettiği geliri yoksul kesim için konut üretmede kullanmaktadır. Lakin  bu söylem bu tez çalışmasının alan araştırması kapsamında incelenen İstanbul örneğinde test edilmiş ve  İstanbul ölçeğinde doğru olmadığı tespit edilmiştir.   Söz konusu soru önergesine ilişkin detaylar için bkz. TC Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın TC  Devlet Bakanlığı’na yazmış olduğu 30.07.2008 tarihli B.02.1.KNT.0.65.02/2008‐644 sayılı yazı:  http://www2.tbmm.gov.tr/d23/7/7‐4231c.pdf 

Çizelge 5.10 ‐ Toplu Konut Üretmek Üzere TOKİ’ye Satılan Hazineye Ait Taşınmazlar 

Yıl  Adedi  Yüzölçümü (m2)  Satış Bedeli (YTL) 

2006  1,034  3,162,218  23,511,702  2007  388  2,079,287  11,648,944  2008  427  8,627,846  3,960,995  Toplam  1,849  13,869,351  39,121,641  Kaynak: Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Kentleşme Şûrası Genel Sekreterliği, (2009).  Kentleşme Şurası 2009: Kentsel Dönüşüm, Konut ve Arsa Politikaları Komisyonu Raporu, Ankara.    Çizelge 5.11 – TOKİ’ye Bedelsiz Devredilen Taşınmazlar (2003‐2008) 

Yılı  Adet  Yüzölçümü (m2)  Kıymet Takdiri (YTL) 

2003  30  962.152,14  7.619.987,44  2004  1,235  18.996.006,89  161.129.022,48  2005  513  20.895.439,00  283.354.295,71  2006  726  40.134.247,00  1.223.374.009,99  2007  475  17.723.787,88  761.449.238,14  2008  622  28.189.760,56  1.378.556.871,63  Toplam  3,601  126.901.393,47  3.815.483.425,39  Kaynak: Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Kentleşme Şûrası Genel Sekreterliği, (2009).  Kentleşme Şurası 2009: Kentsel Dönüşüm, Konut ve Arsa Politikaları Komisyonu Raporu, Ankara.    TOKİ’nin plan yaparak proje ihale etmesi ve bu yolla kamudan özele mülkiyet transfer  edişi, Bölüm 6’da İstanbul örneği üzerinde irdelenecektir. Burada belirtilmesi gereken  TOKİ’nin  plan  yaparak,  proje  geliştirerek  ve  bu  projeleri  ihale  ederek  yaptığı  her  işin,  kamuoyu  tarafından  belirli  yollarla  izlenebilmesine  karşın;  arsa  satışları  için  bu  durumun  çok  mümkün  olmamasıdır.  TOKİ  bu  satışların  bir  bölümünü  resmi  internet  sitesinde duyurmaktadır. Yine bir bölüm satışın emlakçılık hizmetleri uluslararası emlâk  şirketi Eskidji tarafından verilmektedir. Dolayısıyla ilgili satış duyurularını bu kaynaktan  izlemek  mümkündür.  Öte  yandan  bu  duyuruların  takip  edilmesi  sabırlı  istikrarlı  bir  çalışmayı  gerektireceğinden,  kamuoyunun  bu  konuda  bilgilendirilmesi  mümkün  olmamaktadır. 

ƒ Göztepe Çocuk Esirgeme Kurumu   ƒ Ali Sami Yen Stadı   ƒ Mecidiyeköy Likör Fabrikası   ƒ Maltepe Tekel   ƒ Bakırköy Sahil Şeridi   ƒ Etiler Otelcilik Meslek Lisesi   ƒ Etiler Otelcilik Turizm Meslek Lisesi   ƒ Etiler Lisesi  ƒ Levent Kız Meslek   ƒ Ataşehir Fenerbahçe Ülker Arena  ƒ İkitelli – Tepeüstü Mevkii, 858 ada 2 parsel   ƒ İstanbul Ataköy Zeytinlik Mah. 564 ada 151 parselin bir bölümü  ƒ Şişli Etfal Hastanesi Arazisinin Satışı   

Kamu  arazilerinin yitirilmesi  geri  dönüşsüz  ya  da  geri  dönüşü  son  derece  maliyetli  bir  süreçtir.  Kamu  arazileri,  devletin  kamuya  vermekle  yükümlü  olduğu  hizmetleri  mekânda  organize  edeceği  araziler  olarak  yorumlanmalıdır.  Bu  işlevlerin  sermayenin  eline  geçtiği  ya  da  piyasa  mekanizması  içerisinde  “görünmez  el”  tarafından  sunulacağının  varsayıldığı  her  tarihsel  dönem,  aynı  zamanda  toplumsal  sorunların  da  arttığı  dönemler  olmuştur.  Hatta  toplumsal  sorunların  da  ötesinde  kapitalizmin  işleyişini  de  sekteye  uğratmıştır.  Zira  emeğin  yeniden  üretim  süreci  için  gerekli  olan  toplumsal  hizmetler  ve  donatıların  sunumu  sermaye  tarafından  gerçekleştirildiğinde  ortaya çıkan toplumsal problemler bizzat sermaye birikimini de etkilemektedir.  

Bir  diğer  önemli  konu  sermayenin  mekânı  kullanma  biçimidir.  Sermayenin  mekânı  kullanma  biçimi  daha  çok  tüketime  dayalıdır.  Yani  sermaye  mekânı  kullanmaktan  çok  tüketmeye  eğilimlidir.  Zira  bir  mekân  üzerinde  sermaye  egemenliğini  kurduğunda  o  mekânın  tüm  olanaklarından  faydalanmak  ve  bu  olanakları  kârını  ençoklaştırma  sürecinde  kullanmayı  istemektedir.  Bu  durumda  bulunduğu  mekanın  sahip  olduğu