MEKÂNIN YENİDEN ORGANİZASYONUNDA TOPRAK MÜLKİYETİNİN İŞLEVİ
5.4 Bir El Koyarak / Mülksüzleştirerek Birikim Süreci Olarak Mülkiyet Transferi Buraya kadar aktarılanlar doğrultusunda, sermayenin mekâna sabitlenmesinin her
5.4.2 Mülkiyet Transferi Kategorilerinin Tanımlanması
Mülkiyet transferinin tartışılmasından önce konunun aslen bir “kaynak transferi” olduğu da belirtilmelidir. Kaynak transferi özelden özele de ya da kamudan özele ve hatta nadir de olsa özelden kamuya doğru gerçekleşebilir.
Kaynak transferinin kamudan özele olan formu 1980’lerle gelen politikaların ilk yansımalarından birisi olan özelleştirmelerdir. Özelleştirme politikaları yalnızca dış borçlar sebebiyle dar boğazda olan gelişmekte olan ülkelerin başvurduğu bir yol olarak görülmemektedir. Zira özelleştirme, tüm neoliberal sistemin ihtiyacı olan yeni kârlılık olanakları yaratmaktadır. Özelleştirilen kurumlara sahip olan şirketler, kurulum ve altyapı maliyetlerinin olmaması, hazır ve deneyimli işgücünden, hazır pazar olanaklarına kadar birçok faydaya baştan sahip olmaktadırlar. Bu anlamda kurumların özelleştirilmesi yalnızca bir kurumun el değiştirmesi değil aynı şekilde zamana yatırılmış bir sermayenin de el değiştirmesi anlamını taşımaktadır.
Öte yandan kaynak transferi açısından yalnızca kurumların ya da gayrimenkullerin el değiştirmesine dayalı bir özelleştirme sistemi neo‐liberal sistem için yeterli bir mekanizma olarak görülmemektedir. Kaynak transferinin daha çarpıcı olanı farklılık
rantına dayalı bir sisteme sahip olduğunda karşımıza çıkmaktadır. Zira değeri piyasa
koşullarında belirlenen, kamu adına görece kârlı bir özelleştirme bile, aslen var olan değişim değerinin üstünde bir rant getirmemektedir. Tam bu noktada planlama çok önemli bir yere sahiptir. Plan yoluyla transfer edilen kaynakların değişim değerleri kat‐ be‐kat arttırılabilmektedir. Başta kamunun elinde olan ve sermayeye açık olmayan bir varlık, özelleştirme ile piyasalaştırılmakta (başka bir ifadeyle sermayeye açık bir meta haline getirilmekte), böylece düşük kullanım değerinden yüksek değişim değerlerine ulaşılmakta; daha sonra da planlama yoluyla yüksek yapılaşma hakları verilerek özelleştirilen varlığın mutlak rantı üzerine farklılık rantına dönüştürülmektedir.
Ülkemizde finans merkezli devlet aygıtlarının plan yapma yetkisine sahip olma istekleri yukarıda açıklanan süreçlerle bir arada yorumlanmalıdır. Örneğin Özelleştirme İdaresi’nin plan yapma yetkisine sahip olma isteği, söz konusu farklılık rantlarının üretilmek istendiğini, bu yolla daha etkin bir kaynak transferinin gerçekleştirilmeye çalışıldığını göstermektedir. Önceden yalnızca özelleştirme yoluyla elden çıkarılan varlıklar, yeni dönemde transfer sonrasında plan yoluyla değerleri katlanarak varlığın yeni sahiplerine milyonlarca dolar kazandırabilecektir.
Elbette planlamanın bu gücü yetki sahibi kurumlarca bugüne dek kullanılmış ve kullanılmaya devam etmektedir. Söz konusu olan merkezi yönetim yerine yerel yönetimler de olsa kaynak transferi mekanizması işletilmeye devam etmektedir.1
Buradan tekrar mülkiyet transferi konusuna dönecek olursak, mülkiyet transferinin daha önce de açıklandığı gibi aslen iki aşamalı bir el değiştirme süreci olduğu belirtilmelidir. Ancak mülkiyet transferini özel kılan, iki aşamalı olması değil, bu sürecin çok farklı mevzuatlar gerektirebilmesi ve sonuçlarının hem planlama esasları hem de etik açısından tartışmalı olabilmesidir.
Çizelge 5.9 mülkiyet transferinin temel kategorilerini içermektedir. Bu kategoriler birbirlerine eklemlenerek sonsuza dek sürebilecektir. Kimi kategorilerin gerçekleşebilmesi rijit yasal işlemlerin aşılmasını gerektirirken; kimi kategoriler kapitalist sistemin doğası gereği sürekli yeniden üretilmektedir.
Bu tez kapsamında Çizelge 5.9’da tanımlanmış olan iki tür kategori üzerinde durulacaktır. Bunlar KÆKÆÖ ve ÖÆKÆÖ transferleridir.
1
Yakın bir dönemde yaşanan ve basına yansıyan örneklerden yalnızca birisi olan SSK Maçka arazisi olayı, kaynak transferi konusunun çarpıcı boyutlarını yansıtmaktadır. Sabah gazetesinde yer alan haber şu şekildedir: Sosyal Sigortalar Kurumu, Vişnezade'deki arazisi için "Ticaret ve katlı otopark" talebiyle 2005 yılında emsal artışı istedi. Büyükşehir, bölgede yoğunluk artışı olacağı için değişiklik talebini kabul etmedi. SSK'nın talebi belediye meclisinde bekletilirken, arsa 42 milyon YTL'ye Vedat Aşçı'nın Astaş Gayrimenkul şirketine satıldı. Bu arada Beşiktaş Belediyesi, ilçenin 1/1000 planlarını satıştan önce kendi meclisinden geçirerek onay için Büyükşehir'e gönderdi. Arazinin Astaş Gayrimenkul'e satılmasından sonra emsal artışının 1/5000’lik planlara işlenip, ilçenin yaptığı 1/1000’lik planlara konulmak istenmesi Beşiktaş Belediyesi'nin itirazına neden oldu”. Bkz. “Vedat Aşçı'nın abisi kim?”, Sabah, 01.08.2007.
KÆKÆÖ transferi genellikle herhangi bir kamu tüzel kişiliğine tahsisli olmayan devletin özel mülklerinin, devir işlemi sonrasında aracı bir kamu tüzel kişiliği sayesinde özelleştirilmesine dayanmaktadır.
ÖÆKÆÖ transferi ise özel mülklerin kamulaştırılmasından sonra çeşitli yollarla bir başka özel sermayeye teslim edilmesidir. Çizelge 5.9 – Mülkiyet Transferi Kategorileri KÆKÆÖ Kamu kurumları arasında el değiştirme süreci sonrasında özelleştirme ÖÆKÆÖ Kamulaştırma sonrasında özelleştirme KÆÖÆÖ Özelleştirme sonrasında gerçek kişiler arasında el değiştirme ÖÆÖÆÖ Özel mülkiyetler arasındaki el değiştirme süreçleri KÆKÆK Kamu kurumları arasındaki el değiştirme süreçleri ÖÆÖÆK Özel mülkiyetler arasındaki el değiştirme süreci sonrasında kamulaştırma ÖÆKÆK Kamulaştırma sonrasında kamu kurumları arasında el değiştirme süreci KÆÖÆK Özelleştirme sonrasında yeniden kamulaştırma 5.4.2.1 KÆKÆÖ Transferi: Devlet Eliyle Kamunun Mülksüzleştirilmesi
Ülkemizde hazineye ait devletin özel mülkleri üç biçimde el değiştirebilmektedir. Bunlar ihale yoluyla satış, kamu kurumlarına tahsisen satış (belirli bir amaçla kullanılmak üzere) ve bedelsiz devirdir. Burada öncelikle tartışılacak olan konulardan birisi bedelsiz devirlerdir.
Türkiye’de hazine arazilerinin bedelsiz olarak devredilmesi koşullarını tanımlayan yasal çerçeve 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun ile 23/7/1986 tarihli ve 19173 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3290 ve 3366 Sayılı Kanunlar İle Bazı Maddeleri
Yönetmelik hükümleri ile 243 Sıra Sayılı ve 266 Sıra Sayılı Milli Emlak Genel Tebliğlerinde belirtilen esaslarla belirlenmiştir.
Bu yasal çerçeve aşağıdaki şartlar doğrultusunda belediyelere, Toplu Konut İdaresi’ne ve TEDAŞ’e bedelsiz devir hakkı tanımaktadır. Bunun dışındaki devlet mülkleri arasındaki el değiştirme sürekleri harca esas değerler üzerinden gerçekleştirilmektedir.
327 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliği’nde1 özetlenen ve bedelsiz devir işlemlerinin koşullarını tanımlayan maddeler aşağıdaki gibidir:
a) Islah imar planı veya kadastro planları sonucu oluşan veya mevcut imar planının uygulanamaması nedeniyle belediye meclisi kararıyla ıslah imar planı olarak kabul edilen ve üzerinde kanun kapsamındaki tapu tahsis belgesi almış veya almaya hak kazanmış kişilere ait gecekondu bulunan, imar planında binaların azami yüksekliği 12.50 metreyi geçmemek üzere, konut alanı olarak ayrılan ve 2981 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen yerler kapsamında bulunmayan taşınmazların, 2981 sayılı Kanun ve bu Kanunun uygulanmasına dair anılan Yönetmelik hükümlerine göre hak sahipliği araştırmasının taşınmazın devredileceği belediyece yapılması, b) İlgili belediyelere devredilecek Hazineye ait taşınmazların, 2981 sayılı Kanun ve anılan Yönetmelik hükümlerine uygun olarak kullanılmaması halinde bedelsiz olarak tekrar Hazineye döneceğine dair tapu kütüğüne şerh konulması,
şartlarıyla, özel kanunları gereğince devredilmesinde sakınca olanlar hariç olmak üzere belediyeler adına devir işlemleri Valiliklerce (Defterdarlıklar), ilçelerdeki devir talepleri de, yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde yine Valiliklerce (Defterdarlıklar) sonuçlandırılacaktır.
2. Toplu Konut İdaresi Başkanlığına (TOKİ) yapılacak bedelsiz devir işlemleri (1) 1164 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi uyarınca; tapuda Hazine adına tescilli taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici olan ve Hazine adına tapuya tescil edilecek taşınmazlardan 323 Sıra Sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine göre TOKİ’ye devrinde sakınca olmadığı tespit edilen taşınmazların devrine Valilikler (Defterdarlıklar) yetkili olup, bu yetki Kaymakamlıklara (Malmüdürlükleri) devredilmeyecektir. (2) TOKİ’ye devredilecek Hazine taşınmazlarının ilçe sınırları içinde bulunması halinde, Kaymakamlıklarca (Malmüdürlükleri) 323 Sıra Sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinin “Devir İşlemlerinin Yürütülmesi” başlıklı beşinci bölümünde belirtilen işlemler tamamlanarak, anılan Tebliğin eki “Hazine Taşınmazlarının Toplu Konut İdaresine Devrine İlişkin Bilgi Formu (Ek 1)” hazırlanarak Valiliklere (Defterdarlıklar) onay için gönderilecek ve devir
işlemleri Valiliklerin (Defterdarlıklar) onayından sonra gerçekleştirilecektir. (3) Devredilen Hazine taşınmazlarının ada ve parsel numaraları yüzölçümleri ile birlikte satışa esas bedelleri belirtilmek suretiyle bilgiler MEOP kapsamında ilgili programa aktarılacaktır. (4) Arsa üretim alanında kalan ve TOKİ’ye devredilen Hazine taşınmazlarının 1164 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilerek arsa üretimine konu edilmesi ve bu suretle kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Bakanlıkça değişik ihtiyaçlar için talep edilen taşınmazların Hazineye bedelsiz olarak iade edilmesi halinde, devredilen taşınmazların tapu kütüklerinde bulunan şerhlerin terkin edilmesine ilişkin işlemler Bakanlıktan izin alınmaksızın Valiliklerce (Defterdarlıklar) gerçekleştirilecektir.
3. 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) ve bağlı ortaklıklarına yapılan bedelsiz devir işlemlerinde yetki 4046 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (a) alt bendi uyarınca, Hazine taşınmazlarının TEDAŞ ve bağlı ortaklıklarına yapılan bedelsiz devir işlemleri Valiliklerce (Defterdarlıklar) yürütülecektir.
Görüldüğü üzere TOKİ, bedelsiz devir işlemlerinin gerçekleştirilebildiği en üst kurumdur. TOKİ’ye bedelsiz devir yetkilerini sağlayan yasal çerçeve Bölüm 4’te tartışılmıştır. Burada önemle belirtilecek husus, TOKİ’nin bedelsiz olarak devraldığı ve elinde bulundurduğu diğer tüm taşınmazları, Arsa Ofisi’nin kapanması sonucu, önceden Ofis’e ait olan yetkileri devralarak satma yetkisini elde etmiş olmasıdır. TOKİ’nin, hazine arazilerini, 4706 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi ve 775 sayılı kanunun 9’uncu maddelerine göre harca esas değer1 üzerinden doğrudan satın alabildiği; talebi halinde ise, Maliye ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile de bedelsiz olarak alabildiği belirtilmişti.
Çizelge 5.10, 2006‐2008 yılları arasında, toplu konut üretmek üzere TOKİ’ye satılan hazineye ait taşınmazlara ilişkin bilgileri; Çizelge 5.11 ise TOKİ’ye 12.12.2003 tarihinden bedelsiz devredilen taşınmazlar ilişkin bilgileri içermektedir.
Bu sonuçlar TOKİ’nin hazine arazilerini büyük oranda bedelsiz olarak aldığını göstermektedir. Zira yalnızca 2006‐2008 yılları arasına bakıldığında (kıyaslama yapabilme adına), bedeli ödenerek alınan hazine arazilerinin 1387 ha., bedelsiz alınan
hazine arazilerininse 8603 ha. olduğu görülmektedir. Buna göre bedelsiz devralınan arazilerin yüzölçümü, bedeli ödenerek alınanların 6,2 katıdır1.
CHP Muğla milletvekili Fevzi Topuz’un Başbakanlığa ilettiği soru önergesine cevaben TOKİ tarafından hazırlanan cevap yazısına göre2 ise 30.07.2008 tarihine dek hazineden aldığı taşınmazların 29.588.470 m2’lik (2958 ha) kısmını üçüncü şahıslara satmıştır. Bu
da TOKİ’nin o tarihe kadar almış olduğu toplam 9990 ha.’lık hazine arazisinin yaklaşık %30’unun satıldığını göstermektedir.
Öte yandan bu satışlar yalnızca doğrudan arazi satışlarını içermektedir. Bilindiği gibi TOKİ planladığı alanlardaki tüm mülklerini de yapılaşmaya açarak, arsa karşılığı gelir paylaşımı yoluyla ihale etmekte ve bu alanların da özel mülk haline gelmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla bu proje alanları da dikkate alındığında söz konusu oran artacaktır. 1 Kaynak: [133] 2 İlgili soru önergesi devlete ait arazileri bedelsiz olarak devralan TOKİ’nin bu arazileri nasıl değerlendirdiğine, kimlere ne kadar bedellere sattığına ve bu satışların yasal dayanaklarının neler olduğuna yoğunlaşmakta ve detaylı bir cevap talep etmektedir. Öte yandan TOKİ’nin verdiği cevap son derece kapalı bir dille hazırlanmış ve kısa bir cevap niteliği taşımaktadır. TOKİ yapılan satışların yasal dayanağı olarak “Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Satış, Devir, İntikal, Kiraya Verme, Trampa, Sınırlı Ayni Hak Tesisi ve Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İhale Yönetmeliği”ni göstermektedir. Bu satışlardan yazının hazırlandığı yıl olan 2008 yılına dek 1.472.006.490 YTL gelir elde edildiğini beyan etmektedir. Ancak soru önergesinde yöneltilen “elde edilen gelirlerin hangi amaçlarla kullanıldığı” sorusu yazıda yanıtsız bırakılmıştır. TOKİ’nin elde ettiği gelirlerin ne kadarını yoksul ya da alt‐gelir grubundaki vatandaşlar için üretilmiş konut projelerini finanse etmede kullandığı belirsizdir. Elde edilen gelirin ne şekilde kullanıldığı konusu özellikle TOKİ’nin bu konuda yöneltilen eleştirilere karşı geliştirdiği savunmanın ispatı için son derece önem taşımaktadır. Zira TOKİ’nin yaygın söylemi bir nevî “Robin Hood” rolü oynadıkları üzerine kurulmuş durumdadır. Bu söyleme göre TOKİ gerçekleştirdiği kaynak geliştirme projeleri ve arsa satışlarından elde ettiği geliri yoksul kesim için konut üretmede kullanmaktadır. Lakin bu söylem bu tez çalışmasının alan araştırması kapsamında incelenen İstanbul örneğinde test edilmiş ve İstanbul ölçeğinde doğru olmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu soru önergesine ilişkin detaylar için bkz. TC Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın TC Devlet Bakanlığı’na yazmış olduğu 30.07.2008 tarihli B.02.1.KNT.0.65.02/2008‐644 sayılı yazı: http://www2.tbmm.gov.tr/d23/7/7‐4231c.pdf
Çizelge 5.10 ‐ Toplu Konut Üretmek Üzere TOKİ’ye Satılan Hazineye Ait Taşınmazlar
Yıl Adedi Yüzölçümü (m2) Satış Bedeli (YTL)
2006 1,034 3,162,218 23,511,702 2007 388 2,079,287 11,648,944 2008 427 8,627,846 3,960,995 Toplam 1,849 13,869,351 39,121,641 Kaynak: Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Kentleşme Şûrası Genel Sekreterliği, (2009). Kentleşme Şurası 2009: Kentsel Dönüşüm, Konut ve Arsa Politikaları Komisyonu Raporu, Ankara. Çizelge 5.11 – TOKİ’ye Bedelsiz Devredilen Taşınmazlar (2003‐2008)
Yılı Adet Yüzölçümü (m2) Kıymet Takdiri (YTL)
2003 30 962.152,14 7.619.987,44 2004 1,235 18.996.006,89 161.129.022,48 2005 513 20.895.439,00 283.354.295,71 2006 726 40.134.247,00 1.223.374.009,99 2007 475 17.723.787,88 761.449.238,14 2008 622 28.189.760,56 1.378.556.871,63 Toplam 3,601 126.901.393,47 3.815.483.425,39 Kaynak: Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Kentleşme Şûrası Genel Sekreterliği, (2009). Kentleşme Şurası 2009: Kentsel Dönüşüm, Konut ve Arsa Politikaları Komisyonu Raporu, Ankara. TOKİ’nin plan yaparak proje ihale etmesi ve bu yolla kamudan özele mülkiyet transfer edişi, Bölüm 6’da İstanbul örneği üzerinde irdelenecektir. Burada belirtilmesi gereken TOKİ’nin plan yaparak, proje geliştirerek ve bu projeleri ihale ederek yaptığı her işin, kamuoyu tarafından belirli yollarla izlenebilmesine karşın; arsa satışları için bu durumun çok mümkün olmamasıdır. TOKİ bu satışların bir bölümünü resmi internet sitesinde duyurmaktadır. Yine bir bölüm satışın emlakçılık hizmetleri uluslararası emlâk şirketi Eskidji tarafından verilmektedir. Dolayısıyla ilgili satış duyurularını bu kaynaktan izlemek mümkündür. Öte yandan bu duyuruların takip edilmesi sabırlı istikrarlı bir çalışmayı gerektireceğinden, kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesi mümkün olmamaktadır.
Göztepe Çocuk Esirgeme Kurumu Ali Sami Yen Stadı Mecidiyeköy Likör Fabrikası Maltepe Tekel Bakırköy Sahil Şeridi Etiler Otelcilik Meslek Lisesi Etiler Otelcilik Turizm Meslek Lisesi Etiler Lisesi Levent Kız Meslek Ataşehir Fenerbahçe Ülker Arena İkitelli – Tepeüstü Mevkii, 858 ada 2 parsel İstanbul Ataköy Zeytinlik Mah. 564 ada 151 parselin bir bölümü Şişli Etfal Hastanesi Arazisinin Satışı
Kamu arazilerinin yitirilmesi geri dönüşsüz ya da geri dönüşü son derece maliyetli bir süreçtir. Kamu arazileri, devletin kamuya vermekle yükümlü olduğu hizmetleri mekânda organize edeceği araziler olarak yorumlanmalıdır. Bu işlevlerin sermayenin eline geçtiği ya da piyasa mekanizması içerisinde “görünmez el” tarafından sunulacağının varsayıldığı her tarihsel dönem, aynı zamanda toplumsal sorunların da arttığı dönemler olmuştur. Hatta toplumsal sorunların da ötesinde kapitalizmin işleyişini de sekteye uğratmıştır. Zira emeğin yeniden üretim süreci için gerekli olan toplumsal hizmetler ve donatıların sunumu sermaye tarafından gerçekleştirildiğinde ortaya çıkan toplumsal problemler bizzat sermaye birikimini de etkilemektedir.
Bir diğer önemli konu sermayenin mekânı kullanma biçimidir. Sermayenin mekânı kullanma biçimi daha çok tüketime dayalıdır. Yani sermaye mekânı kullanmaktan çok tüketmeye eğilimlidir. Zira bir mekân üzerinde sermaye egemenliğini kurduğunda o mekânın tüm olanaklarından faydalanmak ve bu olanakları kârını ençoklaştırma sürecinde kullanmayı istemektedir. Bu durumda bulunduğu mekanın sahip olduğu