• Sonuç bulunamadı

Tayyar Arı’ya (2000: 140) göre bir lobinin başarılı olması için üç altın anahtar vardır. Bunlar;

1. İyi organize olmak,

2. İyi finanse edilmek,

3. Lobinin iyi yönetilmesidir.

Genel olarak başarıyı etkileyen bu üç ön koşuldan sonra, politik süreci etkilemedeki başarılar için belirlenmiş dört kriter daha vardır. Buna göre (Fındley 2000: 50-51) (Tan 2002: 136), lobilerin politik süreci etkilemedeki başarıları;

—Lobilerin, argümanlarından çok temsil ettiği üye sayısına (Meynaud 1975: 26),

—Lobinin arkasındaki seçmen kitlesine (Lobinin temsil ettiği ve arkasında bulunan oy kitlesi ne kadar fazla olursa, o oranda daha çok kendi istediklerini gerçekleştirebilmektedir.) (Meynaud 1975: 26),

—Lobilerin finansal gücüne,

—Lobicinin kişisel başarısına bağlanmaktadır. Faaliyetin planlarını, araçlarını, zamanlamasını, kullanılacak argümanlarını belirleyen ve işleyişini koordine edip değerlendirmeler yapan lobicinin bu meslekte geçirmiş olduğu süre lobiciliğin başarısını etkileyen önemli bir özellik olmaktadır. Çünkü meslekte geçirilen süre uzadıkça tanınan kişilerin sayısı artmakta, siyasi alanda yararlanılabilecek ağ genişlemektedir (Zorack 1997: 142).

Bunlara ilaveten lobicilikte başarı için (Theaker 2006: 168);

—Kampanya zamanlamasının doğru olması,

—Hukuk sürecinin iyi anlaşılması ve işleyişinin iyi bilinmesi,

—Sorunlardan önceden haberdar olmak zorunluluğu vardır. Gafil avlanmamak; hoşa gitmeyen bir tasarıyı daha başlangıçta ortadan kaldırabilmek; gerekirse bir savaş düzenini önceden hazırlayabilmek için bilgi sahibi olunma

zorunluluğu vardır (Meynaud 1975: 94). Ayrıca, uygulama esnasında “araştırma ve takip ile geçen her saat, lobi faaliyetinde geçen on saate bedel” olmaktadır.

Bir lobi faaliyetinin başarılı olmasında etkili olan etmenler ise (Hanlı 2006: 2- 3) (Roche 1998: 44’den aktaran Theaker 2006: 170):

—Karar yetkisine sahip olanlara erişim, —Geçmiş araştırması,

—İyi zamanlama, (özellikle seçim kampanyaları, lobilerin temsil ettikleri üye sayısı ve mali güçleriyle doğru orantılı olmak kaydıyla politikacılar üzerinde etki yapma olanağı buldukları en uygun anlardan birisi olurken; bir diğer ortam da “kabine bunalımları” olmaktadır. Çünkü yeni kabinenin kurulması aşamasında bakan adayları ileri sürülen taleplere daha çok kulak verirler.) (Meynaud 1975: 93),

—İletişim becerileri (lobicilikte istihbarat ve iletişim ağının iyi olması; gelişmeler hakkında mümkün olduğu kadar erken haber alıp, değişik senaryolar hazırlamak ve her şeyi son ana bırakmamak için zorunluluktur.),

—Siyasi prosedürü tanıma, —Kamu menfaati,

—Toplumun önde gelenlerinin desteği,

—Etkili bir şekilde hedef belirleme (tezin savunulması için en doğru kişiyi, en doğru zamanda görmek gerekir. Etkilenilmesi istenen konu (tema), ne yazılmadan önce ne de yazıldıktan sonra değil, o anda saati saatine ve detaylarıyla takip etmeyi gerektirir),

—Lobiciliğin en önemli ve etkili kuralı olan, “dürüst ve açık bir diyalogun kurulabilmesi ve sürdürülebilmesi”,

—Medyada olumlu yönde haberlerin yer alması,

—Devletin yapısını tanıma ve bilmedir (lobicilikte, neyin nerede olduğunu, kimin ne ile ilgilendiğini takip etmek gerekli ve zorunludur.),

Chris Miller (1998) ise, bir lobicilik kampanyasını başarılı kılan ana etmenleri önem derecesine göre şöyle sıralamaktadır (Aktaran Theaker 2006: 173– 174):

1. Savunulan şeyin (iddianın) içeriği/nitelikleri 2. Seçmenlerle ilgili çekinceler

3. Büyük gruplar (organizasyonlar, çıkar odakları) 4. Medya

5. Baskı grupları 6. Mahkemeler

Burada, savunulan konunun yansıttığı değerler ve içerik en önemli etmendir. Savunulan iddia, uygulanması imkansız olan politika değişiklikleri gerektirmemelidir; ayrıca, güvenilir kaynaklara yaptırılan araştırmalar sonucunda elde edilen gerçekçi sonuçlarla desteklenmelidir. Eğer, yönetimler, bir konuda harekete geçmeye karar vermişse, lobiciler bundan faydalanmasını ve yapıcı seçenekler sunmasını bilmelidir. Uzman lobiciler, sistemin hangi unsuruna ne şekilde yaklaşmaları gerektiğini iyi bilenlerdir. Lobiciler, bilgilendirdikleri kişileri paydaş olarak düşünüp ona göre hareket etmelidirler; sistemin, verilen bilgiyi nasıl algılayacağı ve ne şekilde tepki vereceği üzerinde dikkatle durmalıdırlar. Miller ayrıca, sorunların, lobi faaliyetlerinden çok pazarlık süreçleri sayesinde halledildiğini iddia etmektedir.

Lobinin başarısını etkileyen bir diğer unsur, belirlenen “strateji” olmaktadır. Hedeflenen amaçlara ulaşmak için en uygun hareket yollarının belirlenmesi ve bu yolda gerekli kaynak tahsisi çalışmalarına yer verilmesi olarak tanımlanan strateji, çeşitlilikler göstermektedir. Lobicilik alanında uygulanan stratejiler şunlar olmaktadır (Kaya 1990: 28):

—Yasal Yollara Başvurma Stratejisi: Hedefe yönelik olarak, ülkede geçerli

olan hukuk sistemi içinde yasal yollardan kişi, grup, örgüt veya ülke aleyhine mevcut uygulamalara karşı dava açılır. Bunun için davaya konu olan alanla ilgili hukuku çok iyi bilen uzmanlar yetiştirilir.

—Engelleme ve Karşı Olma Stratejisi: Hedef kitleyi oluşturan politik karar

vericilere ve bürokratlara yönelik kişi, örgüt, grup veya ülke aleyhine alınan kararlara karşı gelmek veya lehte alınan kararlara destek vermek amacıyla geliştirilen bir stratejidir.

—Seçmen Etkisi ve Baskısı Stratejisi: Uluslararası boyutta hedef alınan

ülkede soydaş veya ortak menfaatlere sahip azınlık gruplarının, ülke içerisinde ise ilgili seçmen kitlesinin belli bir yönde oy vermeleri sağlanarak politik karar verenler etkilenmeye çalışılır.

—Enformasyon Stratejisi: Burada iki yönlü hareket edilir. Hedef karar

vericilere faydalı enformasyon sağlamak ve onlardan enformasyon almaktır. Bunun için uzmanlık bilgisi, araştırma gücü, büyük finansal olanaklar ve güvenlik gerekir.

—Koalisyon Stratejisi: Politik karar vericilerin alacağı kararların

sonuçlarından etkilenen menfaat veya baskı grupları lehte ve aleyhte olmak üzere işbirliğine giderek onların vereceği kararları etki altına almaya çalışmalarıdır.

Lobilerin başarısını etkileyen bir diğer etken ise ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebilen, ülkelerin kendilerine has devlet yapıları olmaktadır. Örneğin eyalet sistemine sahip ABD’de eyalet yasamasının, birçok sektördeki şirketlerin stratejileri ve başarımları üzerinde çok büyük etkileri olabilmektedir. Özellikle son dönemlerde yasa koyucuların ticari işlerdeki ilgi ve katılımlarının artması için hem iktisadi hem de toplumsal güdülerinde artış olmuştur. İş yerinde sağlık ve güvenlik önlemleri, istihdamda eşitlik, çevre koruma ve refah dağılımında adalete yönelik çabalar tüm sektörlerde artış göstermiştir. Yasa koyucular ekonomideki belli bazı sektörleri hatta bazen belli şirketleri lisanslama, izleme, standartlar belirleme, yan dalları gözlem altına alma, koruma, düzenleme veya serbestleştirme (deregülasyon) amaçlı olarak odağa alabilmektedir (Lord 2000: 289).