• Sonuç bulunamadı

Lobicilik, çoğu zaman halkla ilişkiler başta olmak üzere baskı grubu, çıkar grubu, propaganda, siyasal reklâm ve kamusal ilişkilerle karıştırılmakta ve birbirlerinin yerine kullanılabilmektedir. Bu durum da bazı anlam kargaşalarına sebep olurken uygulamalar arasındaki farkların bilinmesini zaruret haline getirmektedir.

Lobiciliğin en fazla karıştırıldığı uygulamaların başında halkla ilişkiler gelmektedir. Oysa lobicilik halkla ilişkilerin kullanmış olduğu bir yöntem olmakla birlikte, kamu kesimi üzerinde yasama ve karar alma mekanizmalarını etkileme

amacı güder. Bu yönüyle kamuoyu oluşturma açısından bir halkla ilişkiler faaliyeti gibi görünse de halkla ilişkilerden ayrılan yönü vardır. Örneğin; lobicilik çoğu kez bir siyasi amaç uğruna ve bu doğrultuda etkileme aracı olarak kullanılırken; halkla ilişkiler daha çok ülkenin değil, daha özellikli bir durum arz eden kurumların, kuruluşların, sosyal ve ekonomik çıkarlarını gözetme amaçlı (Sabuncuoğlu 2001: 29) yapılan bir uygulama olmaktadır. Halkla ilişkilerde karşılıklı dürüstlük ve güven tesis etme çabası vardır. Bir hata ve kusuru örtmek için de kullanılmazken (Tortop 1986: 132); lobicilikte, hedefi her hangi bir şekilde (çıkar sağlama, tehdit gibi) ikna etme olağan sayılabilmektedir. Halkla ilişkiler süreklilik isteyen bir uygulama olmasına rağmen; lobicilik, hedeflenenin elde edilmesiyle sınırlandırılabilmektedir.

Lobicilik ile baskı grubu arasındaki farklar; Baskı grupları kamu görevi yapan parlamento üyelerine, devlet memurlarına ve yargıçlara rica, rüşvet, yardım vaadi, tehdit gibi doğrudan doğruya etkiler yanında, kamuoyunun desteğini arkasına almak gibi dolaylı etkilerle baskı yaparak kendi menfaatlerine uygun kanunların yapılmasına, kararların alınmasına çalışan (Aybay 1961: 274), şuurlu ve organize birlikteliklerden meydana gelmiş oluşumlardır. Lobicilik ise, baskı grupları gibi oluşumlardan başka, çıkar gruplarının ve ülkelerin de hedef kitlelerini oluşturan seçilmişleri etkilemede kullanılan bir yöntem olmaktadır.

Lobicilikte kullanılan etkileme yöntemleriyle baskı ve çıkar gruplarının etkilemede kullandıkları yöntemler hemen hemen aynı türde yöntemler olmakla birlikte, lobiciliğin uygulanma sahası uluslararası olabildiği gibi baskı gruplarının ki daha çok ulusal boyutta olmaktadır.

Lobicilik, daha çok belirli bir konu ve amaç için, bireysel ya da baskı grubu (teşkilat) adına, meclisi (yasama üyelerini) etkileme faaliyeti şeklinde yapılırken, baskı grupları kendiliğinden oluşarak birden fazla konu hakkında faaliyette bulunabilmektedir. Örneğin, lobiciliğin ana hedefi olan iktidar ile ilişkiler, baskı gruplarının faaliyetlerinin sadece bir bölümünü oluşturmaktadır (Ay 1997: 1194). Baskı grupları belirli çıkarlar çevresinde ve ortak amaca yönelik olarak kurulmuş olup, iktidar ile ilişkileri, çalışmalarının bir kesitini oluşturur. Lobiciler ise, salt yasama üyeleri üzerinde türlü yollardan etkinlik sağlayarak karar aldırma amacı ile faaliyet gösterirler (Şahım 2006: 10-11) ve bu çalışmaları karşılığında ücret alırlar.

Oysa baskı grubunun ve üyelerinin yapmış olduğu lobicilik faaliyetleri neticesinde her hangi bir maddi çıkar söz konusu değildir.

Lobiler için önemli olan husus metotken, baskı grupları için önemli olan ölçü hedef olmaktadır. Daha değişik bir anlatımla, baskı grupları için sadece yasama ve yürütme kuvvetini etkileme hedefi, bir amaç olarak belirlenmiştir. Bu etkinin hangi araç ve yollarla yapılması gerektiği konusunda bizzat karar alma veya teşkilat kurma zorunluluğu duymayarak; etkileme işlemini lobilere bırakabilmektedir (Ay 1997: 1194).

Kamuoyu, Münci Kapani’nin tanımında (2001: 147); “belli bir zamanda, belli bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla ilgilenen kişiler grubuna veya gruplarına egemen olan kanaat” olarak tarif edilmektedir. Yapılan bu tanımda da görülmektedir ki kamuoyu tamamen soyut bir varlıktır ve bireylerin kanaatlerinden oluşmaktadır. Lobicilik ise, organize olmuş faaliyetler bütününden oluşmaktadır ve kamuoyunu oluşturan bir çabadır.

Propaganda, kamuoyu oluşturmak (Akgönül 2002: 234) ve toplumun güdümünü etkilemek için yapılan bir harekettir (Daver 1968: 264) ve insana belirli bir düşünceyi, fikri, inancı, davranış biçimini benimsetmek amacını taşımaktadır (Koryürek 1986: 263). Lobicilik ise, belirli bir konu hakkında genellikle yasama ve yargı üyelerini ikna ederek istenilen yönde karar almaları amacını taşır. Lobiciliğin hedef kitlesi karar alma merciinde bulunan, seçilmiş yetkili kesimden oluşurken, propagandanın hedef kitlesi toplumun geneli ya da önemli bir çoğunluğu olabilmektedir. Propaganda genellikle radyo, televizyon ve gazete gibi kitle iletişim araçları aracılığıyla yapılırken, lobicilik daha çok yüz yüze iletişim teknikleri ve bilimsel verilerde içeren somut materyallerle yapılmaktadır.

Reklâm, çeşitli yayın organlarında, parası verilerek ve parasının da kimin tarafından ödendiği belirtilerek, herhangi bir mal, hizmet veya fikrin takdimi ve tanıtılması (Koryürek 1986: 275) olarak tanımlanırsa; Siyasal reklâm için de, bu tanımlamadaki “her hangi bir mal veya hizmet” in yerine “Siyasal içerikli ürünler” ibaresini koymak tanımlama için yeterli olmaktadır. Siyasal reklâm, siyasal içerikli ürünlerin tanıtılması için genellikle ulusal ve bölgesel boyutta tasarlanıp uygulanırken; lobicilik, her hangi bir konuda ve uluslararası boyutta olabilmektedir.

Siyasal reklâm da hedef kitle halk iken, lobiciliğin hedef kitlesini seçilmişler oluşturmaktadır.

Kamusal İlişkiler, çok ince hatlarıyla lobicilikten ayrılabilmektedir. Örneğin, lobicilikte zaman kıtlığı varken; kamusal ilişkilerde zaman daha boldur. Lobicilikte hedef kitle seçilmişlerden oluşurken; kamusal ilişkilerde ilişkide bulunulan her kesimden oluşmaktadır. Lobicilikte, istenilen sonucun gerçekleşmesi durumunda hedef kitleyle olan iletişim kesilebilirken; kamusal ilişkilerde, bir ilişki ve bunun sürekliliğinin sağlanması çabası devam etmektedir.