• Sonuç bulunamadı

SOSYO PSĠKOLOJĠK BOYUTLARI AÇISINDAN KUR’ÂN KISSALAR

3.1.4. Liderlik ve Otorite

Aynı amaç doğrultusunda bir araya gelen kişiler arasındaki iletişimde hiyerarşik statü düzenlemesiyle bir grup yapısı istikrara kavuştuktan sonra grubun kendi sorunlarıyla başa çıkabilecek kapasiteye sahip bir kişinin seçilmesi gündeme gelmektedir. Etkinlik önerilerini teşvik edecek, beklentileri gerçekleştirecek birisinin yani liderin seçilmesi gerekir.472

Liderler, binlerce yıldır, tarih, toplumsal felsefe ve siyasetin konusu olmuştur. Liderlik çalışmalarının amacı ise sosyal yaşamdaki gerçek liderleri anlamaktır. Liderliğin diğer insanlarla ilişkili olarak meydana geldiği açıktır. Hiç kimse kendi kendine karar almaz. Dahası liderlik, diğer insanlara nispetle kesin ilişki türlerini içerir. Lider olan kişi bir sosyal gurubun parçasıdır ve diğer kişilerle ilişkileri, statü ve rol ilişkileridir. Grup yapısının başlangıç düzeyi olan birliktelik durumlarında bazı kişiler diğerlerinden daha baskın olabilir. Etkileşim sürerse muhtemelen bu kişilerden biri lider olur. Bu kişi kendi yüksek statüsü ve diğer bireylerle karşılıklı ilişkileri istikrara kavuştuğu ölçüde gerçek lider olur. Grup oluşumu sürecinde ilk istikrara kavuşan statülerden biri genelde liderin statüsüdür. Lider, grubun statü ilişkilerinde en yüksek konuma sahiptir. Grubun diğer üyeleriyle karşılıklı ilişkiler

470 Güney, Sosyal Psikoloji, s. 188; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s. 497. 471 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 671; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s. 497. 472 Güney, Sosyal Psikoloji, s. 344; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.186.

sürdürür. Bu karşılıklı ilişkiler ve beklentiler, onun gruptaki liderlik rolünü tanımlar.473

Yapılan araştırmalar liderlerin, grubun etkinlikleri ve değerleriyle ilgili çeşitli yetenek, beceri ya da kişisel özelliklerin en az birinde, grubun diğer üyelerinden üstün olduklarını açığa çıkarmıştır. Grupta öne çıkan beceri ve yetenekler, liderin kişiliğine olduğu kadar, grubun değerlerine, amaçlarına ve geleneklerine de bağlıdır.474

Lider olan kişi belirli bir durumda söz konusu sorunun ya da amacın gerektirdiği bir nitelikte diğerlerinden üstün olan kişidir. Liderlik hem sosyal durumun hem de kişiliğin bir fonksiyonudur. Lideri, lider yapan kişisel niteliklerin sosyal bir durumda görülmediği zamanda, gizli bir biçimde var olduğunu söylemeyi haklı çıkaracak hiçbir neden yoktur.475

Şüphesiz hiçbir statü ilişkisinin ya da grup normunun gelişmediği bir grupta, lider olarak bir kişi saptamak mümkün değildir.476

Dolayısıyla liderlik ve lider kavramları, grup kavramına bağlıdır. Grupların az çok istikrarlı bir statü ve rol ilişkilerinden ve bir dizi normdan oluşan yapıları vardır. Liderlik, organize bir grupta bir statü ve bir rol olmasından ötürü organizasyonun ürünü olarak gelişen değerler ya da normlar, liderliğin anlaşılmasında vazgeçilmez unsurlar olarak değerlendirilmektedir.477

Herhangi bir eylemin en büyük garantisi liderin onayı olduğundan, diğer üyeler, liderin arzu ettikleri yönde davranması ya da diğer üyelere baskı yapması için uğraşırlar. Lider, yetki ve iktidarda daha fazla hak sahibi olmasının yanı sıra daha fazla saygınlığa da sahiptir. Bütün bu özelliklere ve imtiyaza karşın liderin, grubun yaptığı her şeyde en iyi olması gerekmez, ancak grubun özellikle ilgilendiği uğraşılarda bir takım becerileri olması ve bazı yönlerden de herkesten üstün olması gerekir.478 Hz. Musa, Firavun‟un sihirbazlarının sihirlerini boşa çıkarması üzerine479

473 İsen, Galip, Veysel, Batmaz, Ben ve Toplum, Salyangoz Yay., I. Baskı, Ankara, 2006, s. 246; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s. 210; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 347.

474

Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 671; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.210; Güney, Sosyal Psikoloji, s.349.

475 Güney, Sosyal Psikoloji, s. 347,349; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.211; Gibb, s.268; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 346.

476 Taylor, Sosyal Psikoloji, s. 314,315; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.214. 477

Taylor, Sosyal Psikoloji, s. 335; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s. 215.

478 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 351; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s. 216; Taylor, Sosyal Psikoloji, s. 337.

“...büyücüler saygıyla hemen yere kapandılar; ve "Biz artık Musa ile Harun'un Rabbine inanıyoruz!" diye çağırıştılar.”480

Bunun üzerine Firavun kendi grubunun

değerlerine, amaçlarına ve geleneklerine bağlı bir şekilde ve kendinde tarifi imkansız bir güç vehmederek insanın özgür iradesi ile seçmesi gereken dini inancı, kendi iznine bağlı bir eylem biçimi ve yerleşik düzenin kendisine bunu bir hak olarak vermiş olduğuna inandığı bir “yetki” olarak görüp, “Demek, ben size izin vermeden

önce ona (Mûsâ‟ya) inandınız ha!...”481

biçiminde, ortaya konan eylemi düşünceden ve tefekkürden uzak, dahası bir cürüm olarak değerlendirip karşı çıktıktan sonra482

, bu davranışlarından ötürü adamlarının “... ellerini ve ayaklarını çaprazlama

keseceğini ve mutlaka onları hurma dallarına asacağını...”483

söyledikten sonra

“...Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.”

şeklindeki beyanıyla, garip bir biçimde azabın şiddeti üzerinden, Musa‟yı zayıf görmesinden ötürü birazda tahkir içeren bir tarzda484

Musa‟nın gücü ile kıyasa kalkışmıştır. Burada inançla ilgili bir eylemin en büyük karar mekanizması liderin onayı olduğundan, diğer üyelerin, liderin arzu ettiği yönde davranmaları bir gereklilikten öte, belkide yaşamak için bir zorunluluktu. Aslında bu tür durumları liderlik kavramının kapsamı alanında dahi izah ve analiz etmek oldukça zor olduğunu düşünüyoruz. Ancak liderlik kavramı altında yeterince izah ve analiz edememenin esasen daha derinlikli bir algı ve olgu arasındaki ilişki ameliyesini geliştirdiği de rahatlıkla ifade edilebilir.

Liderin sahip olduğu yetki ve saygınlık karşısında, elbette yerine getirmesi gereken sorumluluklar ve kendisinden beklentiler de vardır. Bu beklentilerin bir sonucu olarak liderin sözünü tutması, üyelerine sadık kalması, grup değerlerine ve normlarına uyması beklenir. Lider beklenilen bu düzeye ulaşamazsa, saygınlığını hatta statü yapısındaki konumunu yitirir. Bundan ötürüdür ki, grup üyelerinin liderlerden beklentileri daha fazladır ve lider kendisi için daha yüksek standartlar belirlemek durumundadır. Ayrıca lidere uygulanan hoş görülebilir davranış

480 et-Taha 20/70 481

et-Taha 20/71

482 el-Meraği, Tefsîru‟l-Meraği, XVI/130. 483 et-Taha 20/71

yelpazesi, amaçları açısından grup için önemli olan meselelerde diğer grup üyelerine kıyasla daha dar bir alana sahiptir.485

Grup bir meseleyle yüzleştiğinde, grup normunun biçimlenmesinde lider, diğer grup üyelerinden daha tesirlidir, dolayısıyla da bu normların biçimlenmesi hakkında daha çok düşünür ve korunmasına özen gösterir.486

Lider ufak tefek değişiklikler yapabilirse, normun sınırlarını veya kendisini değiştirmek daha kolay olabilmektedir. Ancak yapılan çalışmalar, grup işlevleri değişmediği sürece normun değiştirilmesinin ve/veya başka normun benimsenmesinin aşırı derecede zor olduğunu göstermektedir.487 Zira insanları asıl yönlendiren liderlerdir. Onlar çoğu zaman gruplarını kendi istek ve arzuları doğrultusunda yönlendirme eğiliminde olabilmişlerdir. Onlarda olmayan değişiklik doğal olarak kitleye de yansımayacaktır. Sonuç olarak sosyal normların lidere çizdiği sınırlar, normların zayıflaması, hatta yıkılması ile ancak daralmıştır.488

Kur‟ân-ı Kerim‟de kıssalar bağlamında anlatılan bazı haberlerde, kimi peygamberlerin mücedelesinden bahsedilirken onların tevhid mücadeleleri özet bir formda verilmiş ve bu formda peygamberler ile o toplumların veya grubun liderleri, bir diğer deyişle “seçkinleri!” ile olan diyaloglarına dikkat çekilmiştir. Onların verdiği cevapların içerdiği mesaj ve yüklenmiş oldukları liderlik misyonlarının gereği ve grup üyelerinin beklentilerini de kendi istek ve arzuları doğrultusunda yönlendirme eğiliminde olduklarından ötürü Kur‟ân onların söylediklerini ön plana çıkarmıştır. Kendi kavmine peygamber olarak gönderilen Hz. Nûh‟un “Ey kavmim!

Allah‟a kulluk edin, sizin için O‟ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Şüphesiz ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum”489

diyerek tevhid, ahiret ve nübüvvete ilişkin dinin usullerini izah eden490

gayet naif bir içeriğe sahip olan bu uyarısına, kavminin lider kadrosu, ilahlarını terk etmeyi düşünmediklerinden yapılan

485 Taylor, Sosyal Psikoloji, s. 339; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.217. 486 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 356; ; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.219. 487 Güney, Sosyal Psikoloji, s. 352; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.219. 488

Taylor, Sosyal Psikoloji, s. 338; Güney, Sosyal Psikoloji, s. 405; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s. 219.

489 el-A‟raf 7/59

teklif oldukça garip karşılanmış491 ve “Biz seni açıkça bir sapkınlık içinde

görüyoruz”492

diyerek cevap vermişlerdir. Benzer bir şekilde Ad kavmine gönderilen Hud peygamberin “... Ey kavmim! yalnızca Allaha kulluk edin: Ondan başka tanrınız

yok. Hal böyleyken yine de Ona karşı sorumluluk bilinci duymayacak mısınız?"493

uyarısına kavminin ileri gelenlerinden inkâr edenleri, Hud‟un kendi ilahlarını terk etmek suretiyle onların şefaatından yoksun kalmasının, hak ve doğru olandan uzaklaşmak anlamına geldiğini ifade ederek onun risaletini inkar etmiş494

ve

“...Doğrusu, biz seni aklı kıt biri olarak görüyoruz ve üstelik yalancının biri olduğunu sanıyoruz!”495

diyerek karşılık vermişlerdir. Yine Medyen halkına gönderilen Şuayb peygamberin “Ey kavmim, Yalnız Allah‟a kulluk edin; sizin Ondan

başka tanrınız yok! Rabbinizden işte apaçık bir duyuru geldi size. Öyleyse (bütün işlerinizde) ölçüyü tartıyı tam olarak gözetin, hukuken kendilerinin olan şeyden insanları yoksun bırakmayın; ve iyi bir düzene kavuşturulduktan sonra kalkıp yeryüzünde bozgunculuk yapmayın: (bütün) bunlar sizin iyiliğiniz için; tabii, eğer inanırsanız”496

uyarısına, Şu‟ayb‟ın kavminin eşrafından olup Şuayb‟a iman etmeyi gururuna yediremediklerinden büyüklük taslayanlar497

, şöyle derler: “Ey Şuayb!

Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları memleketimizden çıkarırız.”498

Bu ayet pasajlarında ilgili toplumların üyelerinden ziyade önderlerin sözlerinin ön plana çıkması veya Kur‟ân‟ın onların sözlerini muhatap alması, kitle üzerinde varolan güçlerinden ve bu güçlerinde saklı bulunan sevk ve idare kabiliyetlerinden ötürü olmasının da muhtemel olduğunu ifade edebiliriz. Zira Hz. Nuh‟un “kavminin serveti ve çocukları yüzünden hızla yok olmaya doğru giden kimselere uymaları”499

; “sağ bırakılmaları halinde, kendisine kulluk edenleri hep saptırmaya çalışıp yalnızca fesada ve inatla sürdürülen nankörlüğe sebep olacakları”500

ve böylece “pek çok

491 et-Tabatabai, el- Mizân fî Tefsîri‟l- Kur'an, VIII/174. 492

el-A‟raf 7/60 493

el-A‟raf 7/65

494 el-Meraği, Tefsîru‟l-Meraği, VIII/193. 495 el-A‟raf 7/66

496 el-A‟raf 7/85 497

el-Meraği, Tefsîru‟l-Meraği, IX/4. 498 el-A‟raf 7/88

499 en-Nuh 71/21 500 en-Nuh 71/27.

kimseyi yoldan çıkarmaları”501

nedeniyle Yüce Allah‟a “sen de zalimleri artırma

ancak şaşkınlıkca artır;”502

“Ey Rabbim! Yeryüzünde bu hakikati inkâr edenlerden hiç kimseyi bırakma.”503

şeklindeki yakarışının gerekçesinde, şayet bu mana da bir

kişinin kalması durumunda dahi onun küfre yapacağı önderliğinden ve böyle bir nesli oluşturup yeniden üretmesinden,504

bununla beraber kitle üzerinde varolacak gücünden ve topluma yön verebilme potansiyellerinden de kaynaklanma ihtimalinden bahsetmek gerekir diye düşünüyoruz. Çünkü onların önderlikleri sosyal dokuyu bozmuş böylece toplum üyelerinin yanlış yöne kanalize olmalarına neden olmuştur. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, bahsi geçen her üç peygemberin gönderildiği kavimlerin ileri gelenlerinin ağır itham edici ve aşağılayıcı beyanlarına karşılık, Hz. Nuh‟un insanları Allah‟tan başka ilahlara tapmaktan kurtarmak, onun birliğini açıkça ifade etmek ve itaati yalnızca ona has kılmak için gönderilmiş sadece bir elçi olduğunu, bununda sapkınlık anlamına gelmeyeceğini ifade ederek505

“Ey

kavmim! Bende herhangi bir sapkınlık yok. Aksine ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.”506

demesi; Hz. Hud‟un, Rabbinin kendisine tevdi ettiği risalet görevini kendisinin de emredildiği şekliyle toplumuna ilettiğini, dolayısıyla durum bu iken kendisinde hak ve doğru olandan sefihlik ve anlamına gelecek herhangi bir düşünce veya fiil olmadığını507

“Ey kavmim, ben aklı kıt biri

değil, alemlerin Rabbinden bir elçiyim.”508

şeklinde beyanı; ve kavminin ileri gelenlerinin, Hz. Şuayb‟ın, getirdiği mesajı kabul edenlerle birlikte kendi dinlerine dönmedikleri takdirde Allah‟ın dinini yaşamaktan men edeceklerini ve yerleşim yerleri olan kentten uzaklaştıracaklarını ifade etmeleri karşısında509

“İstemesek de

mi?”510 şeklindeki iletişimin kurallarına ve nezaket kavramının özüne uygun bir dil ile vermiş olduğu cevaplarda peygamberlerin, kavimlerinin ileri gelenlerinin liderlik

501 en-Nuh 71/24. 502 en-Nuh 71/24. 503 en-Nuh 71/26.

504 el-Meraği, Tefsîru‟l-Meraği, XXIX/90.

505 et-Taberi, Câmiu‟l-Beyân an-Te‟vili‟l-Kur‟an, VIII/214. 506 el-A‟raf 7/61.

507

et-Taberi, Câmiu‟l-Beyân an-Te‟vili‟l-Kur‟an, VIII/215. 508 el-A‟raf 7/67.

509 et-Taberi, Câmiu‟l-Beyân an-Te‟vili‟l-Kur‟an, IX/1. 510 el-A‟raf 7/88.

anlayışının ötesinde, kendilerinin Allah‟ın kulu, elçisi olma ve vahiy terbiyesi ile mukabele ettiklerini de ayrıca ve önemle vurgulamak gerekir.