• Sonuç bulunamadı

SOSYO PSĠKOLOJĠK BOYUTLARI AÇISINDAN KUR’ÂN KISSALAR

3.1.8. ĠletiĢimin Özellikler

3.1.8.5. Hedef Öğenin Özellikler

İletişim kaynağının ve içeriğinin yanında bazı dinleyici özellikleri de iletişimin etkinliğini belirleyici rol oynamaktadır. Bu ögelerden ilki “Taahhüt veya Bağlanma” dır. Dinleyicinin önemli bir özelliği, tutumuyla ilgili olarak ne kadar taahhüt altına girdiği, tutumuyla kendini ne kadar bağladığıdır. Bu bağlanış ne kadar kuvvetli ise tutum değişimi de o kadar güç olacaktır.682

Bu anlamda Kur‟an kıssalarında zengin bir veri kaynağı olduğu söylenebilir. Zira Kur‟ân kıssalarında özellikle peygamberlerin davetine muhatap olanların, çoğunlukla kendi tutumlarına bağlılıkları çok kuvvetli olduğundan tutum değişimi de o denli zor, çoğu kere de imkânsız hale gelmektedir. “Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam

edeceğiz”683

diyen Hz. İbrahim‟in kavmi kendi tutumlarına bağlılıklarını, kararlılıklarının ise daimi olacağını ifade etmekteydiler.684

Yine Hz. Nuh, Yüce Allah‟ın onları bağışlayacağı ümidiyle halkına ne zaman çağrıda bulunduysa, halkının parmaklarını kulaklarına tıkayıp günahkârlık giysilerine bürünüp, daha fazla inada kapılmaları ve boş gururlarında ısrar edip daha da azgınlaşmaları „kendi inanç ve tutumlarına bağlılık derecelerini göstermektedir.‟685

İnanç ve tutumlara bağlılık anlamında bakıldığında kıssalarda tutum ve tavırlarına bağlılıklarından bahsedilen mü‟minler içinde benzer bir durumun da söz konusu olduğu söylenebilir. Ancak burada şöyle bir değer yargısına gidilmesinin de yanlış olacağını hemen belirtmek gerekir. İnançlarla ilgili tutum ve davranışa bağlılık hususunda peygemberlerin davetlerine muhatap olan inkârcı grupta da, müslümanlarda da aynı “bağlılığın” olması ve sonuçta bağlı oldukları tutum ve davranışları değiştirmemeleri inkârcı grubu mazur göstermez mi? Hemen belirtmek gerekir ki biz burada “bağlılığın” hangi inanç ve tutumda olursa olsun etkileyici gücünden ve değişime olan mukavemetinden bahsediyoruz. İnkârcı grubun inançlarıyla ilgili tutum ve davranışlarına bağlılığın bir sonucu olarak peygamberlerin davetine olumlu cevap vermeyip kendi tutum ve davranışalarında

682 Güney, Sosyal Psikoloji, s.247,248; Kağıtçıbaşı, Günümüzde İnsan ve İnsanlar, s.221 683

eş-Şuara 26/71

684 et-Taberi, Câmiu‟l-Beyân an-Te‟vili‟l-Kur‟an, XIX/83; Et-Tabatabai, el- Mizân fî Tefsîri‟l- Kur'an, XV/281.

ısrar etmelerinin “bağlılığın” doğası gereği olumlu bir davranış olduğu gibi bir hüküm içeren düşünceyi asla ifade etmiyoruz. Onun sonucu Allah‟a aittir. Herkes kendi özgür iradesi ile vermiş olduğu kararlar ile isabet edenlerden mi yoksa kaybedenlerden mi olduğunun neticesini ahirette müşahede edecektir.686 Esasen bu yaklaşımın, yaptığımız tüm değerlendirme ve analizler için geçerli olduğunu tekrar ifade etmek gerekir.

Hedef öğenin özelliklerinden ikincisi de kültürdür. Kültür özellikleri de iletişimin ikna sürecine ve etkileyici iletişime tesir etmektedir. Bireyci kültürlerde bireyin kendisi daha çok önem taşırken, toplulukçu kültürlerde grup içi uyum ve aidiyet ön plana çıkmaktadır. Kültürler arası bu farklılıklar kendini, insanları etkili şekilde ikna etmenin yollarında da göstermektedir.687

3.2. Tutumların OluĢumu ve DeğiĢikliği Sürecinde Kur’ân Kıssaları

Tutum sözcüğü “eylem için hazır ve elverişli hale gelmek” demektir.688

Sosyal psikolojik kavram olarak ise doğrudan gözlenebilir olmasa da, davranışı önceleyen, eyleme ilişkin seçim ve kararlara yön veren bir yapı olarak tanımlanmaktadır.689

İnsanın tutumları, kendisini ilişkilendirdiği bir grubun standartlarından da normlarından kaynaklanır ve grup ortamına aktif katılım sonucu oluşmaktadır. Karşıt görüşle, bir kişinin sosyal tutumlarını değiştirme çabalarına birey genelde direnç gösterir. Değişmemesi yönünde direnç gösterdiği sosyal kaynaklı bu tutumlar ve görüşler, süreç içerisinde insanın bir parçası haline gelmektedir. Kişinin sosyal tutumlarını değiştirmesi kendisinin bir parçasını değiştirmesi anlamına gelir. Burada temel mantık grup normunun bir bütün olarak gruba ait olmasıdır. Eğer bir norm ve dolayısıyla bireylerin tutumları değiştirilmek isteniyorsa, bunun en iyi yolu değişiklik yapma kararına tüm grubu katmaktır.690

686 et-Taberi, Câmiu‟l-Beyân an-Te‟vili‟l-Kur‟an, XXX/74; Ayrıca için bkz: et-Tekvir 81/14. 687 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 672; Kağıtçıbaşı, Günümüzde İnsan ve İnsanlar, s.233.

688 Güney, Sosyal Psikoloji, s.121; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 174. 689

Şerif, Muzaffer, An Outline of Social Psycholgy, s. 203; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 174. 690 Chaiken, Shelly and Charles Stangor, Attıtudes and Attitude Change, Annu. Rev. Psychol. 1987.38:593; Cartwright, D. Ve Zander, A (ed9. Group Dynamics; Research and Theory. Evanston III. Peterson, s.149; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş,s.546.

Tutumlar, bireyin tutumlarıyla ilgili olumlu ya da olumsuz göndergeleri hakkındaki görüşlerinden çıkarsandığından, ilgili durumlarda insanları bir konu, nesne ya da değeri içeren konularda, tutarlı ve karakteristik bir tepki tarzı belirlemesine yardımcı olurlar. Tutum değişikliğinde ise belli bir konu veya değer hakkındaki oluşan tutarlı ve karakteristik bir tepki tarzının değişmesi anlamına gelmektedir.691 Tutum oluşumu ve/veya değişikliği kendi kendine gerçekleşen bir süreç değildir. Tutumlar boşlukta oluşmadığından, birey bir tutumu kişiler arası ilişkilerde, grup ilişkilerinde karşılaştığı bir nesne, kişi, grup, kurum, konu, değer ya da normla ilişkili olarak oluşturmaktadır. Ancak, bu dış etkiler tek başına tutum oluşumunu ya da tutum değişikliğini açıklamak için yeterli değildir. Tutum oluşumunda ve değişikliğinde hem iç faktörleri hem de dış faktörleri, birbirleri ile ilişkili olarak incelemek gerekir. İç faktörler arasında, kişinin karşılaştığı nesneye, kişiye, konuya ya da iletişime ilişkin güdüleri ve var olan tutumları yer alır. Dış faktörlerde ise bireyin dışındaki nesneler, olaylar, diğer kişiler, topluluklar, kültürel ürünler, uyaran vb. durumlar yer alır.692

Yapılacak analiz açısından belirlenmesi gereken dış faktörler arasında şunlar yer almaktadır: Sunulan görüş, görüş sahibi, sunan kişi, sunuş şekli, görüşün sunulduğu ortam, görüşün grup etkileşimi sırasında toplulukta ya da yalnızken sunulması gibi durumları içeren sosyal bağlam. İç ve dış faktörlerin karşılıklı ilişkisi, bireyin dış etkileri algılama, yargılama ya da değerlendirme şekline de yansımaktadır.693

Gerçeklerle ya da akılcı bulgularla bağdaşan bilgiler çoğu zaman alıcıdaki mevcut normlara ters düşebilmektedir. Alıcıların seçiciliği, yaşadıkları ve kalıcı aidiyet duygusu hissettikleri grupların normlarından kaynaklanan sosyal tutumlardan etkilenir. Belli bir konuda kesin bir görüşe sahip bir kişiye bilgi ulaştığında, bu bilgiyi algılayışı tutumundan önemli ölçüde etkilenir.694

Tutumun oluşmasında ve değişmesinde güdüsel ve bilişsel faktörler ortaklaşa rol oynarlar. Sosyal bir durumda

691 Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş,s.539; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 224.

692 Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.540; Güney, Sosyal Psikoloji, s. 129; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 224.

693 Güney, Sosyal Psikoloji, s. 134; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.540;

694 Güney, Sosyal Psikoloji, s. 137; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.568; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 230.

önceden bir aralık ve norm belirlenebiliyor ve daha sonra birey bu normu tek başına olduğu bir duruma ya da farklı ortamlara taşıyabiliyorsa, karakteristik ve tutarlı bir tutum ve davranış tarzı oluştuğu söylenebilir.695 Hz. Musa‟nın gösterdiği mucizeler karşısında secdeye kapanıp Yüce Allah‟a iman eden sihirbazlar696

Firavun‟un tehditlerine rağmen697

ortaya çıkan hakikatlerin ardından kendilerini yaratan, kendilerini yoktan inşa edenin ve ibadet edilmeye de müstehak olanın kendisinin olmadığını, sahip olduğu güç ile istediği her şeyi bu dünyada yapabileceğini, kendilerinin ise bu durumda sonsuz olan ahiret yurduna talip olduklarını ifade698

anlamında “Artık neye hakim isen hükmünü ver. Sen hükmünü ancak bu dünyâ

hayatında geçirebilirsin”699

diyerek, her ortam ve şarta taşıyabildikleri karakteristik, tutarlı bir tutum ve davranışı, yerleşmiş normlara ters düşse dahi oluşturduklarını ifade etmekteydiler.

Günlük yaşamda başka birinin yanında bir telkine olumsuz ya da kararsızlıkla tepki verilmesi, ancak bu kişi gidince olumlu tepki verilmesi de az rastlanan bir durum değildir.700

Münafıklar, taklit ve adet anlaşıyışından kurtulup, aklın verileri ve mantık ölçüleri içerisinde anlama çabası geliştirmediklerinden karşılaşma anlarında Müslümanlarla aynı düşünceleri paylaştıklarını, kamu alanında bozgunculuk yapıp kafa karıştırmak suretiyle insanları vahyin çağrısından beri tutabilmek için,701

“ Biz

de (sizin gibi) inanıyoruz!" iddiasında bulunurlar; ancak şeytani dürtüleriyle baş başa kaldıklarında, "Aslında biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece eğleniyoruz"702

derler. Yine aynı mantıkla Hz. Muhammed‟e “Biz sana itaat ediyoruz." derler, ama

yanından uzaklaştıklarında, içlerinden bir kısmı, gecenin karanlığında, peygamberin dile getirdiği (inançlar)dan başka şeyler tasarlarlar...”703

Böylesi tutum, uyaran

695

Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş,s.552; Güney, Sosyal Psikoloji, s. 134,135 696

et-Taha 20/69,70. 697 et-Taha 20/69,71.

698 İbn‟u Kesir, Tefsîru'l-Kur'ani'l-Azîm, III/159. 699 et-Taha 20/72

700

Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 578; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.553 701 el-Meraği, Tefsîru‟l-Meraği, I/56.

702 el-Bakara 2/14. 703 en-Nisa 4/81.

durumlarında başka insanların etkilerine göre ya da bireyin kendisinin sahip olduğu tutuma göre gösterilen tepki davranışının doğurduğu bir sonuçtur.704

Otoriteler ve yetkiyi elinde bulunduranlar da halkın veya ilgili olduğu grubun tutumlarını bilişsel bulgularla ve çoğu zaman kendi görüşleriyle uyum içinde olacak şekilde değiştirmek veya varolan yapıyı devam ettirmek istemektedirler.705

Din ve dünya işlerine ilişkin konularda kendilerini varedebilecekleri bir düzene kavuşmamaları için706

“Firavun, kavmini saptırmış, doğru yola sevketmemiştir.”707 Firavun çevreden merkeze gelen talepleri ciddiye almak şöyle dursun, kavmini doğru bir yola yöneltmemiş708 ve bilişsel bir tercihle kendi pozisyonunu bu yolla meşrulaştırmaya çalışmıştır. Esasen Firavun‟un startejisi tamamem kendi saltanatının devamı üzerine kurulduğu için kavminin tutumlarını kendi görüşüyle uyum içinde olacak şekilde sürdürmesi ya da varsa eğer buna engel durumları değiştirmek istemesi anlaşılabilir bir durumdur. Başka düşüncelerle bir diyalog kurup başka düşünce veya inançların varlığıyla kendi varlığını görme tecrübesine veya ufkuna sahip olmayan hareketlerin köktenci olma eğilimi,709

buna engel gördüğü durumları değiştirmek istemesi normaldir. Buradaki köktenciliğin anlayış düzeyiyle alakalı olduğunu belirtmemiz gerekir. Zira bireyin, dış durumu nasıl algıladığını anlamak için tutumu ile ilgili dış faktörler arasındaki ilişkilerin saptanması gerekmektedir.710

Bireyin belli bir uyarana gösterdiği tepkileri, bu tepkiler ile konu hakkında var olan görüşlerin oluşturduğu performans ölçeği arasındaki karşılıklı ilişkiler bakımından analiz edilebilir.711

Herhangi bir konu hakkında bireyin kabul aralığı ne kadar darsa, o konu hakkında diğer görüşlere tahammülü de o kadar az olur ve şiddetle o görüşleri reddeder. Bireyin kendi tutumu ile ilgili uyaranlara tepkisini ölçebilmek için, kabul aralığının ona sunulan görüşlerin yelpazesinin ve buna ek olarak kendi görüşüyle

704

Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.553. 705

Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.555; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 352. 706 el-Meraği, Tefsîru‟l-Meraği, XVI/134.

707 et-Taha 20/79. 708 el-Mü‟min 40/29. 709

Aktay, Yasin, Metin Tarih ve Şiddetin Kaynakları, (Din ve Dünya Barışı Uluslararası Sempozyumu, İstanbul, 2007), s.31.

710 Güney, Sosyal Psikoloji, s. 150. Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.570. 711 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 261; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.571.

sunulan görüş arasında ki mesafenin bilinmesi gerekir.712 Yargı deneyleri, sunulan görüş bireyin konu hakkındaki görüşüne ne kadar yakınsa özümseme etkisinin fazla olacağını göstermiştir. Sonuç olarak, kabul aralığı genişleyerek sunulan görüşü de kapsamış, ve bireyin konu hakkındaki tutumu değişmiştir.713

Öte yandan, bireyin görüşü ile sunulan görüş arasında ki mesafe çok fazla ise, bireyin kendisine sunulan görüşü reddetmesi muhtemeldir. Bu durumda kendi görüşünü sunulan görüşün aksi yönünde ve daha da değiştirerek bir karşıtlık etkisiyle tepki gösterebileceği gibi, sunulan görüş yönünde değiştirerek olumlu tepki de gösterebilir.714

Kıssalar bağlamında peygamberlerin kavimlerine sundukları mesajlar, genelde kavimlerinin tevhid inancına yönelik kabul aralıkları dar olduğundan, peygamberlerin getirdikleri mesajları kabul şöyle dursun tahammülden uzak ve şiddet içerikli tavırlarla yalanlayarak, örneğin; Nuh, Ad, Semud, Lut ve Firavun kavimleri ve „Ress halkı‟715reddetme yolunu seçmişlerdir.716

Dolayısıyla bu toplulukların red gerekçelerinde kendi tutumları ve görüş yelpazeleri ile buna ek olarak kendi görüşleriyle peygamberlerin sundukları mesaj arasında ki mesafenin fazla oluşu peygamberlerin mesajlarının reddedilme gerekçeleri olarak görebiliriz. Zira böyle bir mesafenin farklı oluş gerekçesi, Hz. Muhammed‟in toplumunun inkar edenleri dahil geçmişte peygamberlerin sunduğu tevhid akidesini reddeden tüm toplumların genel yaklaşımı717

olmuştur. Ancak böylesi genel yaklaşıma hatta bu yaklaşımın oluşturduğu olağan olmayan koşullara rağmen peygamberlerin mesajlarını kabul edip, kendisini Kur‟ân‟ın belirlediği yelpazeye göre konumlandırmak suretiyle Allah‟a kul olmayı seçen kavim olarak Hz. Yunus‟un kavmi,718 Firavun‟un hanımı719 ve kavminden iman eden bir grup genç720 sosyolojik ortamın etkin faktörlerine, hâkim anlayış telakkisine ve olağanüstü koşullara rağmen kendi görüş ve tutumlarını peygamberlerin mesajları doğrultusunda değiştirip olumlu tepki verebilmişlerdir. Bu

712 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 264,265; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.572. 713

Güney, Sosyal Psikoloji, s. 146; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.572. 714

Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş,s.572; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 261Güney, Sosyal Psikoloji, s. 124.

715 el-Kaf 50/12.

716 el-Hacc /22/42; Diğer ayetler için bkz: 26/105,123,141,160;38/12; 54/9,18,23,33; 69/4; 91/11. 717

el-Meraği, Tefsîru‟l-Meraği, XVI/122. 718 el-Yunus 10/98; es-Sâffât 37/148 719 et-Tahrim 66/11.

durum etkin faktörlerin ve olağanüstü koşulların bireyler üzerinde her zaman aynı sonucu doğurmadığını göstermektedir. Dolayısıyla olağanüstü koşulların varlığının mutlak inkârı doğurmayacağını söyleyebiliriz.