• Sonuç bulunamadı

Kolektif DavranıĢ Biçimleri ve Kur’ân Kıssaları

SOSYO PSĠKOLOJĠK BOYUTLARI AÇISINDAN KUR’ÂN KISSALAR

3.4. Kolektif DavranıĢ Biçimleri ve Kur’ân Kıssaları

Kolektif davranış ve etkileşim süreçleri hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüş ve açıklamalar yapılmıştır. Bu görüş ve açıklamalar arasında kolektif davranışa ilişkin olarak Tarde‟nin “taklit” düşüncesi, Le Bon‟un “telkin” fikri, Mc Dougall‟ın “ilkel duygudaşlık”, Blumer‟in “dairesel tepki” ve F.H. Allport‟un “sosyal kolaylaştırma” düşünceleri, sosyolog Park‟ın ise “kalabalıktaki tüm üyelerin, diğer üyelerin telkinlerine karşılıklı ve tek etki üzerinden diğer etkileri dışlayan bir biçimde duyarlı olması”1059

şeklindeki açıklama ve tanımları sayılabilir.

Kolektif etkileşim çok sayıda kişinin ya da grubun aktif olarak katıldığı ve birbirlerine tepki verdiği sosyal durumlardaki davranışlar anlamına gelir.1060 Kolektif davranışla genelde linç eylemleri gerçekleştiren güruhlar, bir başka grubun ayaklanma taleplerini desteklemek için seslerini duyuran topluluklar gibi aşırı etkileşim durumları kastedilmektedir. İnsanların katıldıkları dinsel toplantılar, ayinler, törenler ise kolektif etkileşimin amacı daha farklı başka örnekleri olarak kabul edilmektedir. Kolektif etkileşim özel amaçları olan bazı örgütlü taraftarlarca geliştirilip gerçekleştirileceği gibi, böylesi amaçtan uzak bir etkileşimde bulunan kişilerin el birliği ile hareket etme sürecine yönelik olarak son anda kendiliğinden de gelişebilir.1061

Kolektif davranış analizi, belli doğrultularda kolektif etkileşime yol açan

koşulların incelenmesiyle başlamak zorundadır. Normalde, insan ilişkileri oturmuş rutinler, beklentiler ve sosyal normlarla düzenlenen istikrarlı gruplarda sürdürülür ve toplumda yerleşmiş olan iş bölümü, statü ve rol ilişkileri örüntüsünü izler. Kolektif etkileşimin aşırı biçimleri, bazı olağan dışı koşullara bağlı olaylardır.1062

Dış koşulların oluşturduğu sosyal durumlar bireylerin davranışları üzerinde sosyal etkiler yaratır. Sosyal etkilerin de destek verdiği kolektif etkileşim ortamlarının ayırt edici özelliği, insanlar arasında ki ortak amaç, beklenti, sorun ya da

1059

Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 459; Park R.F İntr; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.352 1060 Curtis,H. Jack, Social Psychology, s. 354; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.337 1061 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 466; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.337.

kriz etrafında yoğunlaşan bir odak noktası olması ya da kazanmasıdır. Odak nokta o anki durumun diğer yönlerinin önemini belirleyen başlıca bir araya gelme noktasıdır. Ortak heyecan, amaç, açığa çıkan sosyal etkiler hep etkileşim durumunun ortak noktasından etkilenir.1063

Bu etkileşim durumlarında açığa çıkan yeni değerler ya da normlar, sonraki ilişkileri düzenleyen faktörler haline gelir.1064

Hz. Musa‟nın talepleri, bu konuda söz sahibi olan toplumun ileri gelenleri tarafından kendi çıkarları ile örtüşmediği için, Hz. Musa‟nın taleplerini, hayallerinin ürettiği kurgularının refakati ile okuyup gerekçelendirerek “... Peki, dediler, "Musa ve halkının ülkede

karışıklık çıkarıp (uyruklarını) senden ve senin topraklarından uzaklaş(tır)malarına göz mü yumacaksın?"1065

şeklinde bir pozisyon oluşturma yaklaşımıyla, kolektif bir bilince yer açma çabalarının, düşünce planında bir zemine oturtmak istemek olduğunu söyleyebiliriz. Zira etkileşimin yapısı ve buna ilişkin oluşacak eylem henüz istikrarlı hale gelmemişken kestirme açıklamalar, eylemin yönü ve çözüm önerileri biçimlerinde net dayanaklar olmadığında ve etkileşim istikrara kavuşmadığında, yönlendirmeler ve söylentiler hemen kabul edilir. Bu tür durumlarda zaman zaman söylentileri, olayları belli bir yöne sokmak isteyen ve/veya çıkarı olan taraflar üretir ve yayarlar.1066 Firavun‟un kavminde bu emri yerine getirecek, kendilerini üstün sınıfın üyeleri gören bir kitlenin varlığı1067

da hesaba katıldığında böyle bir teklifin realize edimesinin önünde bir engel kalmamış, Firavun‟da ileri gelenlerin mevcut bu isteklerini, tanımlamanın çok ötesinde bir müdahale doktrini geliştirmek suretiyle

"Onların çocuklarından çoğunu öldürecek ve (yalnız) kadınları sağ bırakacağız: Çünkü, gerçekten onların üzerinde ezici bir gücümüz var!"1068

biçiminde belirlenen

stratejinin, kendilerince tanımlanan sorunun çözümünün çok ötesinde bir amacı gerçekleştirmeye, „ciddi bir soykırıma‟1069

yönelerek „yönetimi ve gücü elinde bulundurmaya‟1070

yönelik olduğu açıktır. Firavunun çocuklardan çoğunun öldürülmesi, kadınların ise sağ bırakılması üzerine kurulan stratejisi, Firavun

1063

Güney, Sosyal Psikoloji, s. 160,162; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.339. 1064 Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.341; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 465. 1065 el-A‟raf 7/127.

1066 Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 470; Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş, s.357 1067

el-A‟raf 7/127 1068 el-A‟raf 7/127.

1069 Mevdudi, Tefhimu‟l-Kur‟an, II/85. 1070 Reşit Rıza, Tefsîru‟l-Menâr, IX/78.

yanlıları tarafından talep edilen isteğin gerçekleşmesi için oldukça ileri bir adım, dahası insanlık trajedisinin bir kararıydı.

Yine Firavun kavminin ileri gelenlerinden ne pahasına olursa olsun Hz. Musa‟ya karşı koymaya, onu daha baştan reddetmeye adanmış olanların1071

birbirlerine, Hz. Musa ve Harun‟a ilişkin olarak "Bu iki sihirbaz sihir yoluyla sizi

ülkenizden çıkarmak ve geleneksel yaşama tarzınızı ortadan kaldırmak istiyorlar.1072

demelerini de, Firavun ve mele hattının provake ettiği kitleyi kolektif düşünceye ve bunun doğal neticesi kolektif davranışa yönlendirme önyargısıyla beslenen, klişe gerekçeli sosyal algıları olarak anlayabiliriz. Bir adım sonra harekete geçmenin gerekliliğini ifade ederek“ Ey Mısırlı (sihirbazlar) düzenleyeceğiniz oyuna iyi karar

verin ve tek bir güç olarak boy gösterin; çünkü, bugün üstün gelen gerçekten başarmış olacaktır!"1073

va‟diyle, sihirbazlardan bir birlik oluşturmalarını ve bu karşılaşma anında tefrika içinde olduklarını belli etmemelerini istemesi1074

ise kitle ruhunu uyarma çabalarıdır. Kitleler halinde bulunan bireyler, bilinçli kişiliği kaybolmuş, bilinçaltı ile hareket eden, telkin edilen düşüncelerin uygulamasına hemen başlamaya hazır bireyler olduğundan bu durum, duyguların belli bir tarafa çabuk yönelmesi olayını açıklar. Ne kadar yansız oldukları sanılırsa sanılsın, kitleler çoğu zaman telkine hazır bir dikkat ve bekleme durumu içerisinde bulunurlar. İlk yapılan telkin sirayet yoluyla bütün zihinlere kendisini kabul ettirir ve hemen yönünü belirler. Artık telkin olunan kişilerde, sabit fikir fiil haline gelmeye hazırdır. Kitleyi oluşturan bireylerin zihni düzeydeki üstünlüğü bu prensibi ortadan kaldırmaz. Bilgisiz ve/veya bilgin, bir kere kitle içinde bulununca olayları objektif olarak gözlemlemek, düşünmek ve değerlendirmek bakımından aynı yetenek düzeyine inerler. Bu özellikleri taşıyan birey artık kendisi değildir, iradesi kendisine rehber olmaktan çıkmış bir otomat haline gelmiştir.1075

1071 Mevdudi, Tefhimu‟l-Kur‟an, III/254. 1072 et-Taha 20/63.

1073

et-Taha 20/64.

1074 Mevdudi, Tefhimu‟l-Kur‟an, III/255.

1075 Le Bon, Kitleler Psikolojisi, s.21,28; Hogg, Sosyal Psikoloji, s. 460,461; Canetti, Elias, Kitle ve İktidar, Çev. Gülşat Aygen, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2006, s. 30

Hz. Lut‟un, kavmine yönelik olarak “Kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere

yaklaşıyorsunuz: Yoo, siz gerçekten ölçüyü aşan bir topluluksunuz!"1076

şeklindeki tanımlamasına “Kavminin cevabı: Onları (Lût'u ve taraftarlarını) memleketinizden

çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış!..”1077

demek suretiyle kitlesel bir etkileşimi, eyleme dönüştürme çabaları olarak değerlendiriyoruz. Zira toplumun demir zırhı olan ahlâki ve manevi kuvvetler etkilerini kaybedince bilinçsiz bir toplum haline gelip tasfiye sürecini başlatması kaçınılmazdır.1078

Kitlelerin muhakemeye güçlü olamayışları, kendilerini eleştiri düşüncesinden, doğruyu yanlıştan ayırabilme ve tam yargılama yeteneğinden yoksun eder. Bazı düşüncelerin kolaylıkla kabul edilmesi, yayılması, insanların çoğunun kendi muhakemesi üzerine kurulmuş bir düşünceye sahip olmak imkânından yoksun bulunmalarındandır. Hayalleriyle düşünebildiklerinden yine yalnız hayalleri aracılığı ile etki altında bulundurulabilirler.1079

Esasen bu yapı, mutlak bir boyun eğme duygusu altında tutulan esirlere egemen küçük baskıcıların toplanmasından doğmuş ve aristokrat karakterli bir kurumdur. Kölelik üzerine kurulmuş bu toplumcu aristokrasiler kölesiz bir an bile varolamazlar. Düşünme özgürlüğünün bir an bile hatıra gelmediği ve putların, kanunların ve adetlerin sorgulanmasından daha büyük bir suç bulunmadığı bir dönemde, özgürlük kelimesinin bu gün anladığımız tanımına benzemeyen başka bir anlamı ne olabilirdi.1080

Sosyal psikolojik görüş açısından, “kalabalıklar” basit bir sınıflandırmaya göre değil, kolektif etkileşimin odak meselesine göre analiz edilmektedir. Bir topluluktaki insanların odak noktasını oluşturan sorun, konu ya da güdü bilindiği takdirde genel olarak ortaya çıkacak kolektif davranış türü belirlenebilir. Örneğin kitlesel etkileşime neden olan odak noktası bazı kişilere “hadlerinin” bildirilmesi ya da bir grubun diğer gruplara karşı haklarının veya konumunun savunulması durumunda, kolektif etkileşim saldırgan yollara yönelir. Kolektif etkileşim, başa çıkılamayacak kadar

1076 el-A‟raf 7/81. 1077

el-A‟raf 7/82.

1078 Le Bon, Kitleler Psikolojisi, s.11.

1079 Le Bon, Kitleler Psikolojisi, s.48,49; Canetti, Kitle ve İktidar, s.31-32. 1080 Le Bon, Kitleler Psikolojisi, s.73.