• Sonuç bulunamadı

KUTADGU BİLİG’DE GENÇ VE GENÇLİK KAVRAMLARI Salih DEMİRBİLEK *

ÖZET

Kutadgu Bilig XI. Yüzyılda Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınmış manzum bir eserdir. Kutadgu Bilig’in yazılış amacı yöneticilere devlet yönetiminde kılavuzluk yapmak, yol göstermektir. Eserde genç ve gençlik kavramlarının hangi bağlamlarda geçtiğinin belirlenmesi kültürümüz açısından şüphesiz çok önemlidir. Bu çalışmada günümüzden 1000 yıl önce yazılmış bir eserde genç ve gençlik kavramlarının kullanımını inceledik. Eserde genç, asıl olarak “yigit” ile ifade edilirken; gençlik ise asıl olarak “yigitlik” sözcüğüyle ifade edilmiştir. Şair, eserinde gençliği “hayatın tadı” olarak tanımlamaktadır. Yaşlılığı ise her açıdan “tükenmişlik” olarak tasvir etmektedir. Daima yenilediği mesaj “Bir gün kaybolacak gençliğin kıymetini biliniz ve onu iyi bir şekilde değerlendiriniz.”dir.

Anahtar Kelimeler: Kutadgu Bilig, genç, gençlik, yiğit, yigitlik. YOUNG AND YOUTH CONCEPTS ON THE KUTADGU BİLİG ABSTRACT

Kutadgu Bilig was a verse artifact which was penned in the XI. Century by Yusuf Has Hacib. The purpose of the Kutadgu Bilig spelled is to guide administration and to show state managers the way. in terms of our culture to determine whether the young people and youth concepts in which context in the work are undoubtedly very important. In this study we investigated the use of the concepts of young people and youth on a work written 1000 years ago. Young mainly was referred to "brave man" however youth mainly was expressed by the word "bravery" in the work. Poet is defined youth as “the taste of life” nonetheless he depicts senile as “the burnout” in every respect. Always he refresh the message that: "You know the value of the youth which will be lost one day and you evaluate it in a good way."

Key Words: Kutadgu Bilig, young, youth, brave, bravery.

Gençlik, Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük’ünde: “1. Genç olma durumu; 2. İnsan hayatı-

nın ergenlikle orta yaş arasındaki dönemi; 3. Genç insanların bütünü; 4. Mec. Genç bir kimse- nin tutumu, toyluk, deneyimsizlik” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kaynakta “gencecik, gencel- me, gencelmek, genç irisi, gençleşme, gençleşmek, gençleştirilme, gençleştirilmek, gençleş-

*

tirme, gençlik, gençten” şeklinde türevleri yer almaktadır (TS 2011: 925-926). Genç sözcüğü-

ne günümüz başlıca Orta Asya Türk lehçeleri içerisinde sadece Azerbaycan Türkçesinde rast- lanmakta; diğer lehçelerde ise genç sözcüğüne karşılık “yaş” sözcüğü kullanılmaktadır (KTLS 1991: 264-265).

Yusuf Has Hacip tarafından H. 462 / M. 1069-1070 yılında kaleme alınan Kutadgu Bilig, gerek kültür tarihimizin gerekse de düşünce tarihimizin anıt eserlerinden biridir. Yusuf Has Hacip eserini her ne kadar hükümdara sunmuşsa da eser, her kesimin faydalanabileceği bir kılavuz kitap niteliğindedir. Adının Kutadgu Bilig olması bu açıdan manalıdır.

Eserin muhatabı öncelikle gençlerdir. Şair bunu aşağıdaki beyitlerle de dile getirmekte- dir1:

sevinçin yorıglı ay edgü yigit

sözümni yava kılma könglün eşit (359)

(Ey sevinç içinde ömür süren genç, sözümü yabana atma, gönülden dinle.)

sanga sözledim men sözüm ay ogul sanga birdi bu pend özüm ay ogul (187)

(Ey oğul, sözümü sana söyledim; ey oğul, bu öğütleri ben sana verdim.)

Biz bu çalışmada Kutadgu Bilig’de gençlik kavramını ele alırken öncelikle eserde genç / gençlik anlamını veren sözcükleri tespit ettik ve çalışmayı bu kavramlar bağlamında ortaya koyduk. Kutadgu Bilig’de genç için asıl sözcük olarak “yiğit”; gençlik için asıl sözcük olarak

“yiğitlik” kullanılmaktadır2. Bunun yanı sıra Kutadgu Bilig’de genç: “kiçig, ogul, oglan, sakal-

sız” ve gençlik için: “ kiçiglik” sözcükleri de kullanılmıştır.

Metinde genç kavramını karşılayan sözcükler şunlardır:

Yigit: Yukarıda ifade ettiğimiz gibi Kutadgu Bilig’de genç kavramı için kullanılan asıl sözcük “yigit”tir.3 Kutadgu Bilig’in İndeks’inde sözcük, hazırlayanlar tarafından hem “yiğit” hem

“genç” olarak adlandırılmıştır. Yigit sözcüğü eserde yalın ve çekimli biçimiyle 10 kez geçmek-

tedir. Arat yapmış olduğu Tercüme’sinde ise yigit sözcüğünü metinde tek 2 yerde “yiğit”; kalan beyitlerde ise sözcüğü “genç” olarak aktarmıştır.4

a-Eser tahkiyeden ziyade didaktik bir mesnevi olduğundan ve kahramanların sınırlı sayıda oluşundan dolayı yigit sözcüğüne sık tesadüf edilmez. Eserin kahramanlarından sadece Ay Toldı, fizikȋ tasvir edilirken kendisinin genç olduğu şu şekilde ifade edilmiştir:

yigit erdi oglan kılınçı amul

ukuşlug biliglig hem öglüg köngül (463)

(Doğası sakin, akıllı, bilgili, zeki; iyi gönüllü genç bir delikanlıydı.)

1

Bildiride kullanılan metin ve aktarmaları R.Rahmeti Arat’ın Kutadgu Bilig-I Metin ve Kutadgu Bilig-II

Tercüme adlı çalışmalarıdır. Çalışmada beyitlerin yanındaki numaralar Arat’ın Kutadgu Bilig-I Metin cildindeki beyit numaralarıdır.

2

Oysa Türkiye Türkçesi ve diğer çağdaş Türk lehçelerinde yiğit, “genç” anlamından ziyade Türkiye Türkçesindeki gibi “cesur, güçlü kuvvetli” anlamlarında kullanılmaktadır (KTLS 1991: 90-991). 3

Dönemin bir diğer önemli eseri olan Divanu Lugati’t-Türk’te de yigit: “Herhangi bir şeyin genç olanı”;

yigitlik: “Gençlik” (Bozkurt 2012: 618) olarak tanımlanmıştır. 4

Günümüz temel anlamıyla yiğit ise eserde genelde: “kür, er, tonga” sözcükleriyle karşılanmaktadır.

b- Bunun dışında yigit sözcüğü daha çok gençlik döneminin canlılığını, dinamikliğini dile getirirken kullanılır. Gençlik adeta insanın bahar dönemidir. Burada yeri geçmişken genç ke- limesi ile Yusuf, çocukluktan sonraki ve 40 yaşın altında bulunan kimseleri kastetmektedir:

sevinçin yorıglı ay edgü yigit

sözümni yava kılma könglün eşit (359)

(Ey sevinç içinde ömür süren genç, sözümü yabana atma, gönülden dinle.)

kılınçı karı körse yaşı yigit

angar munglug arzun öge ya tigit (1868)

(Tavrı yaşlılara benzer; dikkat et yaşı gençtir; ister hükümdarın has danışmanı ister en adi köle olsun, onu arzuyla ararlar.)

yıl ülgi yaz erse kiçig erse er

kızıl körse barça yagız körse yir (6007)

(Yılın mevsimi bahar ve insan da çok gençse, her şeyi kızıl ve yeri kara görürse,)

anı kan küçemiş bolur belgülüg ayu bir kan alsun angar ülgülüg (6008)

(Belli ki, onun kanı güçlenmiştir, ona bir miktarken aldırması tavsiye edilir.)

yıl ülgi yay erse tüşegli yigit

sarıg al tüşese ya kürküm ögit (6009)

(Yılın mevsimi yaz ve düş gören delikanlıysa, düşünde sarı, pembe renklerle safran veya öğütülmüş bir şey görürse,)

sarıgı küçenmiş bolur ay bügü özini boşutgu terengbin yigü (6010)

(Ey Hakȋm, onun safrası güçlenmiş olur; midesini boşaltması ve kudret helvası yemesi ge- rekir.)

c-Eserde yigit ve avıçga (genç-ihtiyar) karşılaştırmasına da sık yer verilir:

negü tir eşitgil avuçga sözi avuçga sözi ol yigitler közi (2984)

(İhtiyarlar ne derler, dinle; onların sözü gençlerin gözüdür.)

yigit erse yaşıng yaz erse yılıng sogık işke tutgıl isitür kanıng (4623)

(Yaşın genç ve ömrün bahar yıllarında ise, soğuk şeyler kullan, kanın bunları ısıtır).

yaşıng kırkta kesçe kün ay erse küz isig işke tutgıl sogık kılma iş (4625)

(Yaşın kırktan fazla ve mevsim son bahar ise, tabiatını sıcak şeylerle tanzim et.)

ne tengsiz bolur kör karımış kişi yava bolsa kılsa yigitler işi (4696)

(Yaşlanmış birinin vaktini boşa harcayarak, gençken yapılması gerekenlerle uğraşması ne yakışıksız olur.)

d-Arat’ın tercümesinde yigit sözcüğünü aynen aktardığı beyit şudur:

İsizlik yanutı bolur ay yigit (932)

(Belâ, mihnet, zahmet, peşimanlık ve keder hep kötülüğün karşılığıdır, ey yiğit!)

kiçig kur yigitler bolur ked yiti kalı yüz evürse udıtur otı (2373)

(Genç ve toy yiğitler çok ateşli olurlar; fakat bir yüz çevirdiler mi, bu ateşten eser kal- maz.)

2-Kiçig:

a-Kutadgu Bilig İndeks’inde kiçig sözcüğü “Küçük, genç” olarak anlamlandırılmıştır (KB İnd. 1979: 255). Eserde kiçig sözcüğü 84 kez geçmektedir. Bunların içerisinde Arat tercüme- sinde sadece 7 yerde kiçig sözcüğünü “genç” olarak aktarmıştır. Eserde içerisinde kiçig geçen beyitler incelendiğinde sözcüğün “yaşça küçük olma” anlattığı görülmektedir:

yüzi körki körklüg ne yaşı kiçig

kamug edgülükke anıngdın keçig (1851)

(Yüzü ve şekli güzeldir, daima genç ve dinçtir; her türlü iyiliğe geçit veren odur.)

yıl ülgi yaz erse kiçig erse er

kızıl körse barça yagız körse yir (6007)

(Yılın mevsimi bahar ve insan da çok gençse, her şeyi kızıl ve yeri kara görürse,)

kiçig oglanıg kör ukuşka ulam yaşı yetmeginçe yorımaz kılam (293)

(Küçük bir oğlana bak, akıl ona ulaşacaktır; fakat yaşı gelmedikçe kalemler yürümez.)

tapug birle begler agırlar kulug tapug singse boldı kiçig öz ulug (611)

(Beyler kulu hizmetleri yüzünden yükseltir; hizmetleri beğenildikçe küçükler yükselir.)

kılınçım ongay körse yaşım kiçig

kamug beg bedükke meningdin keçig (674)

(Doğam yumuşak ve dikkat edersen yaşım küçüktür; fakat bütün bey ve büyüklere giden yollar benden geçer)

bir ök oglı erdi bu ay toldınıng kiçig erdi yaşı uş ol oglınıng (1158)

(Bu Ay-Toldı’nın bir tek oğlu vardı, bu oğlanın yaşı henüz küçüktü)

munu men atası ölür men bu kün kiçig kaldı oglum yetim ögsüzün (1487)

(İşte onun babası olan ben bugün ölüyorum; oğlum küçük yaşta yetim ve öksüz kalıyor)

kiçig erken ögret ogulka bilig kiçigde bilig bilse kötrür elig (1493)

(Oğula bilgiyi küçükken öğret; küçüklüğünde bilgi öğrenirse hayatta başarılı olur.) b- Kiçig sözcüğü “kiçig kür yigit, kiçig oglan, kiçig er…” biçiminde sıfat olarak kulla- nılmıştır:

kiçig kur yigitler bolur ked yiti kalı yüz evürse udıtur otı (2373)

(Genç ve toy yiğitler çok ateşli olurlar; fakat bir yüz çevirdiler mi, bu ateşten eser kal- maz.)

kiçig oglan erken kılınç edgü tut uluglukka tegse udınur bu ot (4694)

(Gençken iyi hareket etmeye çalış; yaşlılık gelince, bu ateş söner.)

yıl ülgi yaz erse kiçig erse er

kızıl körse barça yagız körse yir (6007)

(Yılın mevsimi bahar ve insan da çok gençse, her şeyi kızıl ve yeri kara görürse,) c- “Ulug” sıfatı ile karşıt anlamda kullanılmıştır:

sözi bolsa yumşak şeker teg süçig süçig sözke yumşar ulug hem kiçig (2665)

(Sözü yumuşak ve şeker gibi tatlı olmalı; tatlı sözün karşısında büyük küçük herkes yumu- şar.)

agırlık uçuzluk anıng hukmi ol ulugka kiçigke yime açsa yol (3903)

(İzzet ve zillet, bu yollar büyüğe ve küçüğe onun hükmüyle açılır)

kiçigke ulugluk ulugdın kelir ulugka tapınsa kiçig kut alır (4178)

(Küçüğe büyüklük büyükten gelir; büyüğe hizmet ederse küçük mutluluğa ulaşır.) d- “Mütevazilik” anlamında:

yorıkıng köni tut yangımla özüng

köngül til kiçig tut bedütme sözüng (1282)

(Tavır ve hareketin doğru olsun, doğru yoldan sapma, alçakgönüllü ol, büyük söz söyle- me)

köngül til kiçig tuttı kılkı ongay yaraştı kamug birle keçti kün ay (1695)

(Herkese karşı gösterişsiz ve yumuşak davrandı; herkesle iyi geçindi; böylece günler ve aylar geçti)

ulug boldı begler kutun belgülüg kiçig tutgu könglin kötürse ülüg (2116)

(Beyler, şüphesiz mutlulukla büyük olurlar; bundan nasip alabilmeleri için gönüllerini kü- çük tutmalıdırlar)

3-Ogul:

a-Eserde 134 yerde geçen ve İndeks’te: “Oğul, oğlan, çocuk, genç” (KB İnd. 1979: 334) olarak anlamlandırılmasına karşılık; Arat eserin tercümesinde sözcüğü genellikle “oğul” biçi- miyle aktarmıştır.

Kutadgu Bilig’de zengin bir hitap söz varlığı mevcuttur (Alkan: 2004) Büyüğün küçüğe hi- tap ederken kullandığı bu kullanımlarda aynı zamanda gençlere yönelik evrensel mesajları buluruz:

sanga birdi bu pend özüm ay ogul (187)

(Ey oğul, sözümü sana söyledim; ey oğul, bu öğütleri ben sana verdim.)

otunka katılma silig bol amul tütüş aslı barça otundın ogul (4291)

(Küstahlara katılma, temiz ve halim ol; ey oğul, bütün kavgalara bu küstahlar sebep olur.)

uçuz tutma erdemni örgen ogul bu erdem yorıkı örüng kuş teg ol (3010)

(Ey oğul erdemi kıymetsiz sayma, öğren; bu erdemin doğası ak kuşa benzer.)

ulug boldung erse kiçig tut köngül ulugka kiçiglik yaraşur ogul (4532)

(Ne kadar büyük olsan da alçakgönüllü ol; ey oğul, büyüğe tevazu yakışır.)

tüpi yil turur bu ajun kör ogul kölike turur kör kararı yok ol (4758)

(Ey oğul, bu dünya bir kasırga rüzgârıdır; o hiçbir yerde karar etmeyen bir gölgedir.) hava nefs tirilse ölür bu köngül

köngül ölse ta’at kalur ay ogul (4912)

(Hava ve nefis canlanırsa, gönül ölür; gönül ölürse ibadet ihmal edilir, ey oğul.)

haram birle artuk karardı köngül halal kayda bulgu tilep ay ogul (6461)

(Kalpler haram ile çok fazla karardı; ey oğul, helali nerede arayıp bulmalı.)

kişi yılkı birle adırtı bu ol

taduka yaraşık yise ay ogul (4635)

(İnsan ile hayvan arasındaki fark, doğaya uygun şeyleri yemele belli olur, ey oğul.)

bagırsız tusulmaz ogulda körü bagırsak tapugçı tususı örü (2574)

(Candan bağlı hizmetkârın kıymeti merhametsiz ve hayırsız oğuldan daha yüksektir.) b-Oglan sözcüğünün Arat tarafından “çocuk” olarak aktarıldığı beyitler:

törütürde birse bayat ög köngül tükel maye buldı biligke ogul (1818)

Tanrı yaratırken, akıl ve gönül ihsan ederse, çocuk bilgi için tam bir sermaye elde etmiş olur.)

c-Metinde “ogul kız” ikilemesine sık yer verilmiştir:

yime yakşı aymış bu türk buyrukı körür köz yarukı ogul kız okı (1163)

(Bir Türk veziri de çok güzel söylemiş; Oğul ve kız, gerçekte gören gözün nurudur, demiş.)

ogul kız sakınçı bu tüpsüz tengiz ogul kız sarıg kıldı kızgu mengiz (1164)

(Oğul ve kız derdi dipsiz bir denizdir; oğul ve kız al yanağı soldurur.)

yagısız tiriglik takı edgürek (3380)

(Oğul kız insana düşmandır, düşman neyine gerek; daha iyidir düşmansız hayat sürmek)

ne edgü bilig birdi bilgi koyug ogul kız atı erke kitmez oyug (3382)

(Bilgisi derin olan insan ne iyi bilgi vermiştir; oğul kızın adı, insan için giderilmeyen bir gölgedir.)

özüng sızgurur sen ogul kız tiyü bu emgek biligli ogul kız kayu (3384)

(Sen oğul kız diye kendini üzersin; bu zahmeti takdir eden oğul kız nerede.)

ogul kız kişim tip nengin irkmese

ya yir suv bagım tip kümüş tirmese (2278)

(Çoluk çocuk ve karım diye mal toplamamalı, mülk ve bağ bahçe edineceğim diye gümüş yığmamalı.)

kalı ölmiş erse agırlap kötür

ogul kız bar erse angar hak yitür (2403)

(Eğer ölen olursa, hürmetle kaldır; çoluk çocuğu varsa onlara haklarını ver.) d) “İnsanoğlu” anlamında:

yagız yir öze yalnguk oglı elig kötürdi kamugka yetürdi bilig (302)

(İnsanoğlu yağız yer üzerine elini uzattı, her şeye bilgisiyle erişti.)

usal yalnguk oglı öküş neng tirer yigüke tegirmü sakınmaz birer (1422)

(Gafil insanoğlu çok mal toplar; yemek nasip olacak mı, bunu düşünmez)

apa oglını5 emdi erklig bayat törüttü iki iş üçün birdi at (4854)

(Kadir Tanrı insanoğlunu iki şey için yaratmış ve bundan dolayı ona hiçbir faydam do- kunmayacak.)

4-Oglan:

Kutadgu Bilig’de 33 yerde geçen ve İndeks’te : “ Oğlan, oğul, çocuk, genç” (KB İnd. 1979: 334) olarak anlamlandıran oglan sözcüğü, Tarihi lehçelerde “genç” anlamıyla bilinse de eser- de genelde “kiçig” sıfatı ile birlikte kullanılmakta ve daha çok “Erkek çocuk, ergen” manasında kullanılmıştır.

a-“Genç” anlamında:

kılınçı karı oglan özlügukuş

ukuş kayda bolsa angar bar yapuş (1870)

(Aklın hareketi yaşlıdır, fakat kendisi gençtir; aklı neredeyse git ona, yapış.)

kiçig oglan erken kılınç edgü tut

5

ne munglug turur bu apa oglanı tlek teg bulumaz tiriglik küni (1122)

uluglukka tegse udınur bu ot (4694)

(Gençken iyi hareket etmeye çalış; yaşlılık gelince bu ateş söner.)

yava ıdma boşlag yıga tut kısa yıga tutsa oglan bulur kut basa (1491)

(Serbest ve başıboş bırakma, sıkı tut, kötü hareketlerine engel ol; oğul sıkı terbiye altında bulundurulursa sonunda bahtiyar olur.)

takı bir sebeb kolsa oglan bilig kiçigde tegürgü biligke elig (1822)

(Bir şart daha var; çocuk bilgi isterse, öğrenmeye küçük yaşta başlamalı.) b) “Oğlan” anlamında:

yok erdim törütti igidti mini

kiçig oglan erdim bedütti mini (1097)

(Yoktum, Tanrı beni yarattı ve yetiştirdi; çünkü ölümden kaçıp sığınacak yerim yoktur.)

atang öldi kaldıng sen oglan kiçig kiçigke bedüktin bolur yol keçig (1793)

(Baban öldüğünde sen küçük bir oğlandın; küçüklere yolu izi büyükler gösterir.) c-“Küçük” anlamında:

takı bir sebeb kolsa oglan bilig kiçigde tegürgü biligke elig (1822)

(Bir şart daha var; çocuk bilgi isterse, öğrenmeye küçük yaştan başlamalı)

tapugka açayın tise er kapug

kiçig oglan erken kılıngu tapug (4037)

(İnsan hizmet kapısını açmak isterse, küçük yaşta hizmete başlamalıdır.)

kiçig oglan erken bilig ögrenür ulug bolsa ötrü tilekke tegür (1823)

(İnsan, küçük çocukkenbilgi öğrenir ve büyüyünce dileğine kavuşur.)

kiçig oglan özlüg et öz mengzegi boguz todsa yügrür tiler öz tengi (3603)

(Vücut küçük çocuğa benzer; karnı doyarsa koşar, akranlarını arar.) d-“Çocuk” anlamında:

biri oglan erken tapugka kirür takı bir bedük bolsa ötrü kılur (4032)

(Bunlardan biri çocukken hizmete girer, biri büyüdükten sonra bu işe bağlanır.) e-“Köle, uşak” anlamında:

yitürse içürse kedürse kedim

at üstem kız oglan bu birse telim (2280)

(Silah arkadaşlarını yedirip içirmeli, giydirip kuşatmalı; onlara çok at ve koşum, köle ve cariye ihsan etmeli.)6

6

atın tuttı terkin bir oglan bile turup çıktı evdin sevinçin küle (3955)

(Bir uşağa çabucak atını hazırlattı, sevinç içinde evinden çıktı.)

atın tuttı mindi bir oglan bile kadaşı tapa bardı sevnü küle (4970)

(Atını tuttu, bindi ve bir uşağını yanına aldı; gülerek ve sevinerek kardeşine doğru yola çıktı.)

f-“İnsanoğlu” anlamında:

ne munglug turur bu apa oglanı tilek teg bulumaz tiriglik küni (1122)

(Şu insanoğlu ne kadar acizdir; ömrünü dilediği gibi geçiremez.)

apa oglanı körse arkış sanı

örüg turgu bolmaz örügler kanı (1386)

(İnsanoğlu, bakarsan, bir kervana benzer, konak yerinde devamlı kalınmaz, menziller ha- ni?)

apa oglanı barça aslı bedük

bilig birle boldı kör ördüm ked ök (1958)

(Aslında bütün insanoğullarının aslı büyüktür; seçkinlerse bilgiyle yükselmiştir.)

apa oglanı barça yalnguz umaz

özüng munda yalnguz kalı iglemez (3330)

(Hiçbir insan tek başına yapamaz; sen burada yalnızsın, hasta da olabilirsin.)

kişi men tigüçi apa oglanı isig tumlıgıg bilgü adra anı (4620)

(Ben insanım diyen âdemoğlu, sıcağı ve soğuğu ayırt edebilmeli.)

5- Sakalsız:

Eserde, Ögdülmiş’in Hükümdar’a İçkiçibaşı’nın nasıl olması gerektiğini anlattığı bölüm’de sakinin tasviri klasik divan şiirimizdeki tasvirle aynıdır7.

munungda basakı bu boşgutları sakalsız kerek barça körki yarı (2913)

(İçkibaşının sakileri de hep genç ve güzel yüzlü olmalı)

yalıng yüzlüg oglan tolun teg yüzi bodı tal kara saç bediz teg özi (2914)