• Sonuç bulunamadı

(İNTERNET GAZETELERİ ÖRNEĞİNDE) Altuğ ORTAKCI *

ÖZET

Günümüzde kültür sadece sözlü kültür ortamlarında değil hem yazılı kültür ortamında hem de elektro- nik kültür ortamında yeniden yaratılıp ve hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bu bağlamda elektronik kültür ortamında, internet haber sitelerinin “foto analiz” ya da “galeri” olarak bilinen bölümlerde dünyanın ve ülkemizin çeşitli bölgelerinde halen yaşatılan yerel, geleneksel değerlerin ötekileştirici bir dille “hala yapıyorlar”, “kanlı gelenek halen sürdürülüyor”, “inanılmaz ama bu bir gelenek” gibi çoğaltabileceğimiz birçok farklı bakış açısı ve söylemle sürekli olarak değersizleştirildiği görülmektedir. Bu çalışmada; popü- ler kültürün, kitle kültürünün hızla yayıldığı ve tek tip bir kültürel yapıya doğru gidildiği günümüzde bu tür söylemlerle yerel renklerin değersizleştirilmesi, ötekileştirilmesi olarak ele alınacaktır. Örnekler ise genç nüfusunda takipçisi olduğu düşünülen popüler internet haber sitelerinden yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Elektronik Kültür Ortamı, İnternet Haber Gazeteleri, Gelenek, Ötekileştirme. "THEY'RE STILL DOING IT" TRADITIONAL CULTURE IS MARGINALIZED IN THE ELECTRONIC CULTURE MEDIUM (FOR EXAMPLE IN INTERNET NEWSPAPER)

ABSTRACT

Culture present, again been created and has been spreading rapidly not only in oral and written culture medium in the culture medium in the culture medium as well as electronic. The world and our country in various regions still preserved local, traditional values are consistently devalued it is seen that the electronic culture medium, the internet news sites "photo analysis" or "gallery known as" sections, alienating a language "still are doing", "bloody tradition is still being carried" , "is amazing, but it's a tradition" that we can replicate as many different perspectives and discourses. In this study; devalua- tion of the local color of marginalized will be discussed in the popular culture, mass culture has spread rapidly and is heading to a uniform cultural structure today. Examples will be selected teenagers be- lieved to be followers of the popular Internet news sites.

Key Words: Electronic Culture Media, Internet Newspaper, Traditions, Marginalization.

*

Giriş

Bu çalışmada ortalama bir internet kullanıcısının gündemi takip etmek için hemen her gün ziyaret ettiği internet haber gazetelerinde yer alan fotoğraf ve galeri bölümleri üzerinde durulacaktır. Bahsi geçen bu fotoğraf galerisi bölümleri, en genel anlamda site yöneticileri tarafından ya da yönlendirilmiş biri tarafından, siteye olan ilgiliyi artırmak ve tam anlamıyla her “tık” ile para kazanılan bu sitelere ziyaretçi çekmek için kullanılır hale getirilmiştir. Bu bölümler, genellikle popüler coğrafya, kültür ve tarih dergilerinin profesyonel fotoğrafçıları tarafından görüntülenen “Batı dışı” uzak coğrafyalara (en bilindik anlamda Afrika kıtası yerli- leri) ait kareler kullanılarak hazırlanmaktadır. Bu bölümlerin, fotoğraflara yazılan açıklamala- rıyla birlikte, zihinlerde bir öteki algısı oluşturulduğu görülmektedir.

Önce konun anlaşılır olması açısından, kitle iletişimi, kitle iletişim araçları, internet ve bir görsel imge olan fotoğraf kavramları üzerinde durulacaktır.

Dünyanın bir ucundan diğer ucuna, çok kısa zaman dilimi içerisinde kısa mesaj içerikli ile- tişim kurma imkânı ilk kez telgrafın icadıyla sağlanmıştır. Telefonda ise bu duruma ses de ekleyerek uzaktan iletişime yeni boyutlar kazandırmıştır. Bugün, bu icatlara yeni kitle iletişim araçları eklenmiştir. Bilgi teknolojilerine dayalı olarak işlev gören bu araçlarla yazılı metin, resim, ses veya hareketli-canlı görüntülerle etkili iletişim kurmak mümkün olmuştur. Bu araç- lar sayesinde insanlar, dünyanın bir ucundan başka bir ucuna sanal olarak giderek, istedikleri bilgiye istedikleri zaman, yazılı, sesli veya görüntülü olarak ulaşabilmektedirler (Eroğlu, 2010: 399)

Kitle iletişim araçları olarak yazılı ve görsel medyanın yanı sıra, sanal ortamlarda mesajın çoğaltılması veya yayılmasını gerçekleştiren yeni bir medya endüstrisi, son yıllarda hızla yay- gınlaşmaya başladı. Ağların ağı olarak bilinen internet, geleneksel araçlarda bulunmayan, kaynak ile alıcılar arasında eş zamanlı mesaj alışverişi yapılmasına imkân sağladı. İnterneti kullanan bir kişi dünyanın herhangi bir yerindeki diğer alıcı ya da alıcılar ile yazılı ya da görsel olarak karşılıklı bir iletişime geçebilme fırsatı bulmaktadır. İnternet zaman ve mekân bağla- mında birbirlerinden dağılmış olan insanlar arasında çok kısa sürede ve çok hızlı bir şekilde erişim sağlar ve böylelikle insanlar, internet kullanımıyla her türlü mesajı kısa ve hızlı bir şe- kilde paylaşmakta, kontrol etmekte ve işleyebilmektedirler (Eroğlu, 2010: 401).

Alışılmış kitle iletişim araçları kitaplar, dergiler, gazeteler, filmler, radyo ve televizyon be- lirli bir ekibin kaynak olarak hazırlayıp sunduğu mesajları geniş bir alıcı kesimine ulaştıran iletişim süreçleridir. Oysa, internet olgusunda, tarihte ilk kez olarak, çok sayıda insan çok sayıda mesajı, çok daha fazla alıcıya ulaştırmaktadır. Bütün dünyada, daha şimdiden çok sayı- da insan “şebekeye” dahil olmuş, çok sayıdaki öyküyü, çok sayıdaki öteki insanlarla paylaş- maktadır. Bilgisayar ağları, gün geçtikçe artan sayıda beyni birbirine bağlıyor ve bunlar ara- sında her türlü mesaj alışverişi, sohbet, tartışma, reklam ve tanıtım, mal ve hizmet alışverişi gibi hayatın her alanlında ve her an iletişim çeşitliliği sunuyor.

Bilgi teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte zaten hızla değişmekte olan kültür değişme- lerine bağlı sosyal yapı dönüşümlerinin çok büyük bir ivme kazandığı görülmektedir. Bu an- lamda, insanların bakış açılarında, değerlerinde, tüketim alışkanlıklarında, davranış kalıpların- da, sosyal yaşama dair yeni kurallarda ve yaşam tarzlarında, çevreleriyle olan sosyal ilişkileri gibi hayatın bütün alanlarında büyük değişimler yaşanmıştır (Eroğlu, 2010 408).

Elektronik Kültür Ortamı

Ong “yazı hakkında en ufak bilgisi olmayan” kültürlere “birincil sözlü kültür”; matbaanın egemenliğiyle başlayan kültüre “yazılı kültür”; “varlığı yazı ve matbaa teknolojilerine dayanan telefon, radyo ve televizyona özgü“ elektronik kültür çağına da “ikincil sözlü kültür” çağı de- mektedir (2012, 23).

Yazının başlattığı ancak, matbaanın yaygınlaşmasıyla sekilenen yazılı kültürün ardından teknolojideki gelişmelerle yeni araçlar ve bu araçlara bağlı olarak da yeni iletişim biçimleri şekillenmiştir (Basmacı, 2009: 14).

Sohbet etmek için aynı mekânı paylaşma zorunluluğunun asılması bugün internet (genel ağ) üzerinden kurulan yeni iletişimlerle devam etmektedir. Yeni nesil telefonlar ve genel ağ sayesinde artık aynı mekânda olmayan insanlar seslerini destekleyen görüntüleriyle sohbet edebilmektedir (Basmacı, 2009: 14).

Elektronik kültür, radyodan televizyona ve sinemaya, plaklardan CD’lere, bilgisayarlara, epostalara, video oyunlarına kadar uzanan akla gelebilecek her türlü elektronik aygıtla do- nanmış çağdaş toplumun durumunu açıklayabilmek için kullanılabilecek bir terim olarak kar- şımıza çıkmaktadır (Yağcı, 2005: 32).

Elektronik teknolojiler günümüz dünyasında toplumsal örgütlenmeleri ve kültürel pratik- leri büyük bir hızla dönüştürebilme potansiyeline sahip temel bir belirleyici olarak görülmek- tedir. Bu nedenle teknolojinin sosyal bilimler açısından incelenmesi öncelikle “teknik” bir olgu olarak değil, tüm kültürel evreni bütünsel olarak etkileyen bir ilişkiler sistemi olarak tanımla- mayı gerektirir (Ergur, 1998: 54). Çünkü teknolojiyle gelen, yalnızca tekil ya da bütünleşik kullanımlı ürünler değil, aynı zamanda bir toplumsal, ideolojik, düşünsel bağlamdır. Teknoloji salt bir kullanım değildir. Ondan daha çok bir ilişki, algılayış, yaşayış tarzıdır (Yağcı, 2005: 33).

İnternet

İnternet, sürekli artış gösteren bilgi ve belgenin, kolaylıkla saklanmasını, paylaşılmasını, dolaşımını, ulaşımını ve yenilerinin üretilmesini sağlayan bir teknoloji olarak tanımlanmakta- dır. İnternet, sınırları belirsiz bir kütüphane, arşiv, mağaza, toplantı, tartışma, oyun ve sohbet salonu, galeri, müze ve kitabevidir. Kültürün bütün geleneklerini sanallaştıran ve kendi başına bir kültür oluşturan bir dinamiktir. Kendinden önceki iletişim araçlarını (gazete, radyo, tele- fon, faks, televizyon) da içinde barındıran internet, yaşamdaki zaman ve mekân sınırlarının yok edildiği, geçmiş, bugün ve geleceğin birleştirildiği sanal bir dünya yaratmıştır (Özdemir, 2008: 289-90).

İletişim biçimlerinin gelişen teknolojiye bağlı olarak yeniden şekillendiği görülmektedir. Medyada meydana gelen değişiklikler bir öncekini yok edememiş, bir yenilik eklemiştir. Kültü- rün günümüz üretim ve tüketim alanlarından ve elektronik kültür ortamının etkili araçların- dan biri de internettir.

İnternet, son dönemdeki kültür değişmelerinin temel dinamiklerinden biridir, küresel- leşmede internetten etkin bir şekilde yararlanılmaktadır. Bu durum bazen yerelin küresele taşınması, bazen de küreselin yerele taşınması seklinde gerçekleşir (Özdemir, 2007: 163).

İnternet, görsel ve işitsel kültür çağının yeniden eski tahtına oturmasına yardımcı olmuş- tur. Asıl olan görsel kültürdür. Söz ve yazı, görülenin anlatımına yardımcı olan araçlardır. Sa- nal ve dijital kültür çağı aynı zamanda özetlemeler ve kısaltmalar çağıdır. Hızlanan yasam

içinde ayrıntılı anlatım çoktan devrini bitirmiştir. Anlatım ve gösterim geleneklerinin anlatım boyutu iyice etkisizleşmiştir (Özdemir, 2008: 290).

İnternet Haber Gazeteleri

Gazeteler, dergiler, radyolar ve televizyonlar, bunların hepsi de tekil ya da programların kitle halindeki kullanıcılara dağıtıldığı birden çoğa biçiminde çalışan iletişim ortamlarıdır. Bu şekildeki kitlelere haber sunumu aynı zamanda, okur, dinleyici veya izleyicilerin çoğu tarafın- dan en çok ilgi duyulan/duyulabilecek olan/ duyulması beklenen ve istenen konulara karar verme meselesidir. Kitlenin tercihi, ortamın ve haber ürününün seçimiyle sınırlıdır. İletişim kanalıyla ilgili tercih yapıldıktan sonra, ortam onlara ne sunarsa onu kabul etmek durumun- dadırlar (Çakır, 2007: 125).

İçinde yaşadığımız dijital çağ, diğer birçok alanda olduğu gibi kitle iletişim araçlarını da yapı ve yöntem bakımından değişime zorlamaktadır. Gazeteler varoluş nedenleri olan haber verme işlevlerini geleneksel yapısının yanı sıra internet ortamında da sürdürmeye çalışan etkin bir medya ortamıdır. Haber, “toplumun bilgi ve ilgisini geliştirecek, dönüştürecek, ger- çekliğin, kurgusal olarak yayımlanacak medya organizasyonunun yapısına, teknolojisine ve ideolojisine göre yeniden kurgulanmasıdır. Haber içinde barındırdığı çok katmanlı yapısı ne- deniyle formel olarak düzenlenişi, tanımlanmasından ve kavramsallaştırılmasından daha ko- lay bir iletişimsel yapılanmadır.” Bu iletişimsel yapılanmanın internet ortamındaki sunuş şek- line farklı çalışmalar içinde online, sanal, dijital, elektronik gazetecilik, ayrıca web ya da inter- net gazeteciliği de denilmektedir (Kırçıl ve Karagüler, 2003: 1)

İnternet haber gazeteleri, geleneksel basılı gazetelerinde ulaşamayacağı bir okur kitlesine internet ortamında ulaşabilmektedir. Bu ulaşımın teknolojik yanı olduğu kadar görsel imgele- rin internet ortamında daha fazla yer verilmesi ile de ilgili olduğu söylenebilir. Geleneksel bir basılı gazetede bir haber metni için verilebilecek fotoğraf sayısı bir, ikiyi geçmezken, aynı haber internet ortamında daha fazla görsel malzemeyle birlikte sunulmaktadır. Bu durum, okuyucuyu daha fazla görsel materyalin olduğu internet haber gazetelerine çekmektedir. Haber metinleri içine yerleştirilen reklamlarla da artı bir ekonomik kazanç sağlanmaktadır. Basılı bir gazetenin reklamları farklı sayfalarda topluca yerleştirilirken, internet gazetelerinde her bir fotoğraf galerisini arasına serpiştirilen reklamlar daha görünür hale gelmektedir. Dola- yısıyla konunun kültürel olduğu kadar ekonomik bir boyutu da bulunmaktadır.

Konuya tekrar dönecek olursak; günümüzde kültür sadece sözlü kültür ortamlarında değil hem yazılı kültür ortamında hem de elektronik kültür ortamında yeniden yaratılıp ve hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bu bağlamda elektronik kültür ortamının bir paçası olan internetin, internetin bir parçası olan internet haber sitelerinin “foto analiz” ya da “galeri” olarak bilinen bölümlerde özellikle dünyanın ve ülkemizin çeşitli bölgelerinde halen yaşatılan yerel, gele- neksel değerlerin ötekileştirici bir dille “hala yapıyorlar”, “halen yaşayan korkunç gelenek”, “akıl alacak gibi değil ölülerini mezardan çıkartıyorlar”, “bu bir kabile geleneği”, “çöl Çingene- leri ilk kez bu kadar net görüntülendi”, “günahtan böyle arınıyorlar”, “kafa tası günü” “kim kaçırırsa kocası o”, “sığır dışkısı geleneği”, “zürafa kadınların dramı” gibi çoğaltabileceğimiz birçok farklı bakış açısı ve söylemle sürekli olarak değersizleştirildiği görülmektedir. Bu değer- sizleştirici bakış açısıyla bireylerin yönlendirildiği ve etkilendiği söylenebilir.

Bu çalışmanın odak noktası aslında görsel imgelerden biri olan fotoğraflardır. İnsanoğlu, tarihin ilk günlerinden beri düşüncelerini, duygularını bir yüzey üzerine aktarmaya çalışmıştır.

Bunu yaparken içinde yaşadığı doğayı gözlemlemiştir. Doğadaki olayları, nesneleri ve bunların birbiriyle olan ilişkilerini incelemiştir. İnsan bilerek ya da bilmeyerek, doğadaki maddelerin değişimini ve bu değişim sonucunda ortaya çıkan yeni durumları gözlemleyerek anlamaya çalışmıştır. İnsanoğlunun yüzey üzerindeki kendini ifade etmesinin ilk örnekleri İspanya’da “Altamira Mağarası”nda bulunan kaya resimleridir (Kılıç, 2012: 48). Fotoğraf ise doğrudan teknolojiyle ilgilidir. Fotoğrafı elde edebilmek için teknolojik süreçler gereklidir. Bu nedenle, fotoğraf denildiğinde teknolojik süreçlerle ilgili aygıtlar akla gelir. Temel aygıtı fotoğraf maki- nesidir. Fotoğraf makinesi, teknolojik ve bilimsel gelişmeler, sosyo-ekonomik ve kültürel güç- ler yanında, insanın sürekli sorgulayan hayal gücünün ürünüdür. Hayatın içine girmiş olan bir makinenin, insanlar için gerekli ve faydalı olması da önemli bir konudur. Sanayi Devrimi süre- cinde yaşayan, yani yeni bir toplumsal yaşama giren insan için bu yeni toplumsal yaşamda fotoğraf makinesi, demiryolu, elektrik gibi, telefon ve telgraf gibi gerekli ve faydalıdır (Kılıç, 2012: 102).

Fotoğraf tek bir insanın buluşu değil, sanayi sonrasında teknoloji ve sosyal yaşamdaki ge- lişmelere bağlı olarak birbirini izleyen çabaların sonucudur. İnsanlar, gözle görüleni ele gerek olmadan bir zemin üzerinde kalıcı kılmak özlemini her zaman duymuşlardır. 19. Yüzyıl başla- rında Avrupa orta sınıfının güçlenmesiyle birlikte hızla artan gereksinimleri karşılayabilmek için her şey büyük sayılarda üretilmiştir. Portrelerini yaptırmak, durumları düzelen insanlar için yeni sosyal konumlarının göstergesidir. Matbaa teknolojisinin geriliği çizimlerin kolayca çoğaltılmasında yeni yollar arayışını hızlandırmıştır. Giderek artan yoğun istek, ressam ve minyatürcülerin çalıştığı bu dalın mekanize olmasını zorunlu kılmış ve fotoğrafın bulunuşu hazırlanmıştır (Gökçe, 2006: 5).

Bir görüntü imgesi olan fotoğraf (fotoğrafik imgenin), görsel kültür bağlamında son yıllar- da sosyal bilimlerde yoğun bir biçimde tartışılmaktadır. Görselliğin sosyal bilimler alanında giderek önem kazanmasını hızlandıran tartışmaların yanı sıra bilgi üretme sürecinden, araş- tırma yöntemlerine, verilerin analizinden bunların sunumuna kadar pek çok konunun metin ve görsel imgeler temelinde sosyal bilimlerin gündemine taşındığı söylenebilir (Kutlu, alan araştırmasında görsel teknikler)

Örneğin bir sosyal bilimler disiplini olan Halkbilim çalışmalarında fotoğrafın kullanım bi- çimlerinin başında;

 Veri Oluşturmak,

 Araştırmayı Derinleştirmek Amacıyla Görüşmede, Derlemede Belleğin Aracı Olarak Kullanmak,

 Anlamanın ve Anlatmanın Aracı Olarak Bir Olay, Süreç ya da İşleyişi, Bir Nesne ya da Tekniği Yeniden Kurmak,

 Görsel Bilgiyi Yorumsal Sürece Bağlamak Gelmektedir (Kutlu, Alan Araştırmasında Görsel Teknikler).

Görselliğin gerçekliğin önüne geçtiği günümüz dünyasında geniş kitleler tarafından her gün tüketilen fotoğrafların, bireyleri yönlendirme, etkileme özelliği fotoğrafın propaganda özelliğini arttırmaktadır (Ayvaz, 2008: 10).

Fotoğraflar propaganda özellikleri yanında ötekileştirici bir dil ortaya koymakta kullanıla- bilmektedir.

Öteki/ Ötekileştirmek

Öteki kavramı, birçok disipline konu olan ve çok farklı bakış açılarıyla yorumlanan; ancak özünde kimliğin bir yönü olarak ‘ben’in karşıtını ifade etmektedir. Hem birey hem de gruplar açısından “kimlik var olmak için farklılığa gereksinim duyar ve kendi kesinliğini güven altına almak için farklılığı ötekiliğe dönüştürür”. Bu anlamda hem kendi kimliğini hem de ait olunan grubun kimliğini inşa etmek bir Öteki’nin varlığını zorunlu kılmaktadır. Bu inşa süreci olumlu da olumsuz da olsa Öteki’nin varlığına bağımlıdır. Ancak çoğu zaman, kimliğin oluşturma sürecine etkisi Öteki’nin olumsuzlanması ile gerçekleşmektedir. Dolayısıyla kimlik, Öteki’ne yaptığına vurgunun tonundan ve yönünden beslenerek inşa edilmektedir (Arar, 2009: 2)

Öteki, farklı disiplinlerin odaklandıkları sorunlar bağlamında ortak ilgi alanında bulunmak- tadır. Her disiplin kendine göre bir öteki tanımına sahip olmakla birlikte, bu konuyu ele alır- ken farklı yöntemsel kaygılarla hareket etmektedir. Sosyolojik perspektifte öteki; sığınmacı, sürgün ya da misafir işçiye uyan ‘marjinal kişiler’, ‘yabancı’ olarak kavranmaktadır. Sosyoloji- de öteki, kenar kesim ya da marjinal kişinin statüsüne gönderme yapmak için kullanılmakta- dır. Kültür antropolojisi perspektifinde Öteki, farklı kültürel mensubiyet temelinde ele alın- maktadır. Kültürel farklılık ötekiliği belirleyen ölçüt olarak belirmektedir (Aral, 2009: 4).

Bu çalışmada ele alınan ötekilik daha çok kültürel antropolojinin ötekisi olan “kültürel farklılık” üzerine düşünülmektedir. İnternet haber sitelerinde sergilenen diğer kültürlere ait birçok imaj, imge, fotoğraf kendi kültüründen-geleneğinden- olmayanı imlemektedir. Diğer bir bakış açısıyla ise modern düşünceyi, modern bir yaşamı üretenler aklın bulunmadığı, mo- dern olmayan toplumlar diye nitelendirdiği kültürleri kendi modern saydığı ölçütlere göre yargılarlar. Ötekileştirilen bu kültürlerin olumsuz yönleri tarihe bir katkılarının olmayışı Batılı- ların daha üstün olduklarını gösteren nedenlerdendir (Yüzsüren, 2005: 1).

Modern düşünceyi üreten aklın kendine benzemeyeni barbar, korkunç, vahşi vb. olarak göstermesi de ele alınan konu içerisinde değerlendirilebilir. Çünkü internet ortamında yer alan fotoğrafların, korkunç gelenek, korkunç tören gibi, başlıkları ve bu başlıklardaki vurguyu devam ettiren açıklamaları “öteki” algısını pekiştirici niteliktedir. Bu pekiştiricilik, kendi gibi giyinmeyen, yemeyen yani kendi “modern” dünyasına uymayacak kültürleri yabancılaştırma- sından kaynaklanmaktadır.

Aynı durum ülkemizde töre cinayetleri hususunda da kendini göstermektedir. Töre cina- yetleri olarak medyanın algı dünyamıza yerleştirdiği sözlü hukuk, aynı yazılı hukuk kuralları gibi değişime açıktır. Aslına bu kurallar geçmişte oluşturulmuş ve sonsuza kadar aynı kalan ve dönemin ihtiyaçlarına cevap vermeyen niteliklere sahip kurallar bütünü değildir (Oğuz, 2012). Batılılaşma, modernleşme ve kentlileşme süreçlerinde, bazı yörelerde veya öldürme eğilimli sorunlu kişilerde karşımıza çıkan günümüzde kabul görmeyen kültürel tutum ve uygulamala- rın genelleştirilerek “batsın bu töre” yaklaşımı içerisinde ele alınmasının tamamen bir aydın yanılması olduğu ve ele alınan konuların “töre” olarak takdiminin önyargılardan ve daha çok sözlü hukuka yönelik analiz yokluğundan kaynaklandığını hatırda tutmak gerekir (Oğuz, 2012). Bu bakışı açısına ek olarak, töre cinayetleri söylemiyle medyada yer alan bu haberler de ülke- nin özellikle doğusunda kalan coğrafyanın, diğer bölgeler tarafından ötekileştirilmesi olarak okunabilir.

Öteki’nin temsil ve inşası çeşitli yollardan mümkündür. Daha önceleri, dinler, efsaneler, rivayetler, vb. yoluyla işaret edilen öteki, moderniteyle birlikte sosyal bilimler ve medya/basın

tarafından icat ve inşa edilmektedir. Modern toplumun sosyal gerçekliği büyük ölçüde medya tarafından üretilen, iletilen ve onun üzerinden tüketilen bir gerçekliktir. Basın tarafından da amaçlı ya da amaçsız olarak yönlendirilen öteki tasarımları; insanları, kültürleri, alt kültürleri, toplulukları ve nesneleri kuşatarak onların değerlerini zayıflatabilmekte hatta yok edebilmek- tedir. Çoğu zaman öteki’nin inşası, medya/basının çeşitli söylem stratejileri aracılığıyla önyar- gıların daha da güçlenmesine ve çeşitli grupların bu yolla iktidarlarını sürdürebilmelerine hizmet etmektedir. Basın Öteki’ne dair söylemini toplumdaki kimi politik, ekonomik, moral, kültürel söylemlere eklemlenerek inşa etmektedir (Arar, 2009: ii)

Bir diğer bakış açısıyla, bahsi geçen internet sitelerinde kullanılan fotoğrafların, bir antro-