• Sonuç bulunamadı

GENÇ DİNDARLARDA SOSYAL MEDYA KULLANIMININ SOSYALLEŞME ÜZERİNDEKİ ET KİLERİ

Sadiye DOĞANTEKİN *

THE IMPACT OF SOCIAL MEDIA USAGE OF THE SOCIALIZATION OF YOUNG RELIGIOUS ABSTRACT

2. GENÇ DİNDARLARDA SOSYAL MEDYA KULLANIMININ SOSYALLEŞME ÜZERİNDEKİ ET KİLERİ

Modern zamanların dinleri ve dindarları modernleşmenin hızlı ve aşırı uçlarına muhaliftir- ler. Televizyon için ilk çıktığı dönemlerde Deccal, Günah Kutusu vb söylemler kullanıldığını biliyoruz. Ancak daha sonraları günahın esas programlardan kaynaklandığı, televizyonun çok amaçlı fonksiyon icra edebileceği, istenilirse “hayra da şerre de hizmet edebileceği” ifade edilerek dindarların bu araca yaklaşımı yumuşatılmıştır. Sosyal medyaya da böyle bir muhale- fet beklenirken bu durumun aksiyle karşı karşıya kalınmıştır. Söz konusu gruplar sosyal med- yayı kendi fikirlerini yayma aracı olarak gördüğünden beklenilen bu durum gerçekleşmemiş- tir.

Toplumsallaşma bireyin sadece biyolojik varlık olmaktan çıkıp, sosyal varlık olmaya geçişi, topluma entegrasyonu, toplumla bütünleşme süreci1 ise, toplum dediğimiz yapının en önemli unsurlarından birisinin din olduğunu dikkate almadığımızda; din ile birlikte olmayan, dini

1

dikkate almayan sosyalleşme eksik bir sosyalleşme olacaktır. Bu nedenle sosyalleşme süreci- ne hangi açıdan olursa olsun dini boyutunu almadığımız zaman eksik bakılmış olur. Bugün sosyal medya ve gençliğin sosyalizasyonu dediğimizde onun içinde hem gençliğin din sosyali- zasyonunu hem de dindar gençliğin din sosyalizasyonunu dikkate almak zorundayız. İşte biz bu doğrultuda bir çalışma yürütmek durumundayız.

Peki bir aralar uzunca tartışmalara sebebiyet veren dindar genç kavramıyla neyi kastedi- yoruz? Bu soruya verilebilecek en doğru cevap fen bilimlerini de almış olmakla birlikte dini değerlerine bağlı, ortalamaya oranla sosyal hayatlarında daha dindar bir görüntü veren genç insanlar olsa gerek. Bir bakıma bu kavramla şahsında dini hassasiyetleri barındıran, sosyal hayatında dine daha çok yer veren genç bireyleri kastediyoruz. Sosyal medya için yeni sanal bir dünya, sosyalleşme kavramı için bireyin yanlızca biyolojk bir varlık olmaktan çıkıp belli bir topluma ve belli kümelere bütünleştirilmesi süreci diyececeğiz ki bu süreç aracılığıyladır birey bir kişilik kazanmakta ve belli bir toplumda yaşamasını olanaklı kılan davranışları edinmekte- dir. Esas konumuz bu dindar bireylerin sosyal medyayı kullanımı ve bunun onların sosyalleş- mesi üzerindeki etkileri olacaktır.

Toplumsallaşma sürecinde çok büyük öneme sahip altı öge mevcuttur.Bunlar; aile, eği- tim,arkadaş grupları, kitle iletişim araçları çalışma ortamı ve dindir. Her bir öğenin etkisi bire- yin içinde bulunduğu yaş durumuna ve sosyalleşme sürecine bağlı olarak değişmekle birlikte, toplumsallaşma her her yaşta etkilidir ve yaşam boyu sürer.Geçen yüzyılın sınıflamaları ve kavramları yeni sosyal ağlar kavramları açısından değerlendirildiğinde; bireyin ‘aile’si sosyal ağlarında görülmekte, dinsel tepkileri, eğitimsel düzeyi ve gelişmeleri yine sosyal ağlardan süzülmektedir.Sosyal ağlar, bireyin sürekli ya da düzensiz görüştüğü belki de hiç görmediği arkadaşlarını barındırmakta, kitle iletişim aracının kendisi olduğu gibi sınırsız bir çalışma or- tamı da sunmaktadır. Bilgiye, habere, eğlenceye ve diğer tüm gereksinimlere yanıt verecek şekilde biçimlendirilen sosyal ağlar, temelde bireyi bekleyen ve dört bir yandan kucaklayan bir yapıyla devasa bir oluşum olarak karşımızda durmaktadır. Bireyin sosyalleşme süreci, içinde bulunduğu sosyal ağlar çevresinde gelişmekte, beslenmekte ve yansımaktadır.2 Bu durum salt sosyalleşme kavramına yeni bir boyut getirmektedir. Burada birey için gerçek, reel olan hayatının yanında kendi kişiliğini, yapısını, hayallerini ortaya koyabildiği, kendisini olduğu gibi yansıtarak daha geniş bir çevre kurabileceği gibi sanal ortamda, kendisinin dışında belki de kendisiyle hiç alakası olmayan bir kişilik oluşturarak bambaşka bir sosyal çevre sahibi ola- bilmesi de mümkündür. Bir bakıma sonsuz bir oyun olan sosyal ağlardaki profillerde çizilen bu imaj aslında bir bakıma esarettir. Kendini sanal dünyanın içerisine hapsetmiş olmak bu dün- yadan alınan hazza bağımlılığın sonucudur. Antisosyal kimseler için bu daha büyük tehlike arzetmektedir.3

Sosyal ağlarda yapılan video, fotoğraf, metin, sayfa paylaşımları, başkalarının gönderileri- ne yapılan yorumlar, beğeniler farkında olsalar da olmasalar da kullanıcılar hakkında bir ta- kım bilgiler sunar. Yaptıkları işlemler onların beğenilerini, fikirlerini bilgi düzeylerini vb du- rumlarını ortaya koyar. Bu durum kişinin kendisini daha iyi gözlemlemesine yardımcı olabile- ceği gibi başkalarının da kendisi hakkında bilgi sahibi olması durumunu beraberinde getirir. Sosyal medyada mahremiyet konusuna burada değinmek yerinde olacaktır. İnternet diğer

2

Büyükaslan, Ali (2013 ) “Sosyalleşen Birey” Sosyal Medya Araştırmaları, ÇizgiYayınları, Konya, s.228 3

kitle iletişim araçlarına kıyasla mahremiyete çok daha fazla müdahil olmuş, hem gönüllü hem de gönülsüz mahremiyet ihlallerini hızlandırmıştır. İnternetin kitle iletişim sürecinde kontrolü alıcıya veren doğası; kullanıcılara diledikleri kadar, diledikleri derinlikte diğer insanların ha- yatlarına ve mahremlerine müdahil olma imkanı sağlamıştır.4 Burada mahremiyetten ka- sıt;kişilerin istedikleri gibi düşünüp davranabildikleri, başkalarıyla hangi yer, zaman ve koşul- larda ne ölçüde ilişki kurabildiklerine kendilerinin karar verebildikleri bir alan ve bu alan üze- rindeki hakları ifade eder. Kişilerin sosyal hayatlarında diğer insanların dışında kendisi için belirlemiş olduğu özel yaşam alanı da diyebiliriz. Mahremiyetin sosyal medyada ifade bulması kişiye özel gibi durur çoğu zaman. Birçok site kişilerin yaptıkları her türlü paylaşımın kimlerle paylaşmak istediğine kendisinin karar verebileceği bir çerçeve çizebileceği türünden bir gö- rüntüye sahip olsa da aslında yapılan paylaşımın nerelere kadar uzanabileceği, kimlerin eline geçebileceği kesinlikle tam anlamıyla kontrol edilememektedir. Bu durum da kendi resmini olmadık bir sayfada reklam yüzü olarak görme şeklinde yaygın bir korkuya da sebebiyet verir aslında.

İnternete dahil olunduğu andan itibaren yapılan tüm aramalar gönderilen e-postalar in- celenen sayfalar, beğenilen fotoğraflar yazılan iletiler, yapılan retweetler kayıt altına alınmak- ta ve ‘günü gelince’ bir değişim değeri üzerinden pazarlanmaktadır. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’in mahremiyetin modasının geçtiğine dair sözleri ve Google CEO’su Eric Schmidt’in ‘saklayacak birşeyiniz varsa paylaşmayın’ mealinden çıkışı şirketlerin mahremiyete bakışını net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bilinçaltımız mahremiyet kavramının dindar gençler için kullanımını pek doğal karşılasa gerek. Dini hassasiyetlerin ağır bastığı sosyal medya kullanıcıları kendince mahremiyet adına önlemler alabilmektedir. Yapılan paylaşımlarda bayan kullanıcılar mahremiyete daha fazla önem vermektedir. “Kadın, bir yandan altında bir medeniyet projesi yatan tarihsel dönüşü- münün, diğer yandan cinsiyet ayrımcılığı üzerine kurulu İslami toplumsal yığının en önemli mihenk taşıdır.’’5 Bu bakımdan bayan kullanıcıların sosyal medya profilleri de daha bir önem arz etmektedir. Nickname kullanmak, internet ortamında kendi fotoğrafını yayımlamamak ,takipçi sayısını gerçek hayatta tanıdığı bireylerle sınırlı tutmak, paylaşımların sadece kendisi- nin kabul ettiği kullanıcıların görmesine izin vermek, paylaşımların müstehcen şeyler içer- memesi alınan önlemlerden bazılarıdır.

Elektronik iletişimle birlikle gazetelerde, dergilerde sanal ilişkilerle ilgili yazılar sıkça yer almaya başlamış, hatta bu konu üzerinde önerilerin yer aldığı kitaplar, kitapçıklar bile basıl- mıştır. İnternetin kişilerin hayatında bir yer edinmesi ile birlikte kişilere farklı bir paylaşım alanı sunan sanal sohbet alanları bazen kişilerin tanışarak evlendikleri ya da uzun veya kısa süreli aşk yaşadıkları bir mekan özelliği taşımaya başlamıştır. Sanal alanda kurulan iletişimin en büyük avantajı çoğu zaman kişilerin birbirlerini görmemeleri ve dolayısıyla kişilerin kendi- lerini olduğundan çok daha farklı biçimde tanımlıyor olabilmesidir.6 Sanal ortamda tanışıp evlenen gençlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Birebir bu amaçla kurulmuş arkadaşlık, evlilik siteleri mevcuttur ve bunlar çok sayıda kullanıcı bulundurmaktadır. Bu türden sitelerde dini inançların belirtilmesi hatta dini vazifelerin yerine getirilip getirilmemesi gibi sorular

4

Büyükaslan, a.g.e., s.119 5

Göle, Nilüfer (2011) Modern Mahrem, Metis Yayınları, İstanbul, s.170 6

Gümrükçü Özdemir, Nihan (2006) Sanal Topluluklarda İzlenimi Yönetme, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Entitüsü,Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara

sorulması, İslami evlilik başlığıyla site reklamlarının yapılması evlilik gibi toplumun kilit taşla- rından olan bir durumun sosyal medya ve din perspektifinde değerlendirilebilmesi açısından önemlidir. Önceleri sanal ortamda başlayan bu tür ilişkiler pek hoş karşılanmayıp caiz-caiz değil tartışmaları yapılıken; bireylerin gerçek hayatta olduğu gibi sanal ortamda arkadaşlık, evlilik için başka bireylerle iletişime geçmesini sağlayan bu tür sitelere gösterilen tepki azal- mış, bu türden evlilikler artık normal karşılanmaya başlanmış ve bu da yine çok kısa bir süre zarfında gerçekleşmiştir.

Aile çerçevesinde sosyal medyanın getirmiş olduğu tehlikelerden biri eşlerin bu yolla başka insanlarla ilişkiye girmesinin önünün açılmasıdır. Evli insanların çoğu kez internette tanıştıkları başka insanlar yüzünden evliliklerini bitirdikleri uzun süredir yapılan tartışmalar arasındadır.7 Ancak bu durumun dini hassasiyete sahip bireyler açısından değerlendirildiğinde çok büyük ses getirmeyeceği tahmin edilmektedir.

Son zamanlarda F Tipi okuma denen bir şey ortaya çıkmıştır. F tipi kavramlaştırması gü- nümüzde siyasi ve ideolojik popüler bir gruba yönelik olarak, hatta zaman aman aşağılayıcı anlamda kullanılan F tipi değildir elbette ki. Gerçek derinliği olan okumada insanlar soldan sağa yavaşça satır satır sayfanın altına kadar okurlar. Ama ekrandan okumaya alışmış yeni beyinler sayfaya sadece göz atmakta, aralardaki kritik kelimeleri aramakta ve o kelimelerde link oluşturanlar varsa onu hemen açmakta, önündeki metne bir türlü konsantre olamamak- tadır. Yani göz atma başlar başlamaz göz dikey olarak aşağılara gitmekte; arada kritik kelime veya kavram görürse onu açmaya çalışmakta ve göz atmada F şekli ortaya çıkmaktadır.8 Bilgi- sayar ekranı aydınlatılmış bir kağıt sayfası değildir. Kitaptan tümüyle farklı bir araçtır ve algı- lamayı farklı bir biçimde şekillendirerek bir sürü genç hayalet yazarla dolu bir dünya yaratır.9 Bu da her bireyde ister istemez okuma ve anlama gücünü etkiler. Çoğumuzun yaşa bağladığı artık okuduğunu anlayamama problemi bundan kaynaklanmaktadır belki de. Buradan hare- ketle sosyal medya birçok yeni teknoloji gibi hayatımızı düşünebileceğimizin ötesinde kolay- laştırmakla birlikte tahmin dahi edemeyeceğimiz yeni problemleri de karşımıza çıkarmaktadır diyebiliriz.

Sosyal medya kitleleri bir araya getirme, harekete geçirme gücüne sahiptir. Toplumsal hareketlerin sivil itaatsizlik eylemleriyle ortaya çıkması ve yaygınlaşmasında sosyal medya önemli bir mecra ve örgütlenme alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medyanın sunduğu bu yansıtma olanağı, bireylerin kendilerini daha iyi görmelerini, daha iyi anlamalarını sağla- makta ve toplu olarak hareket edip bir araya gelmeyi kolaylaştırmaktadır.10 Günümüz dünya- sında geniş yankılar uyandıran Arap Baharı böyle bir örgütlenmenin eseridir. Arap Baharı; Ortadoğu ülkelerinin halkları tarafından; Aralık 2010’dan günümüze kadar, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde rejim, yönetim, yönetici değişiklikleri başta olmak üzere değişikliklere, ülke çapında protestolara, kamu alanlarının işgaline, devlet ve polis binalarının yıkılmasına, hapishane baskınlarına, revizyonlara ve yenilenmelere yol açan protesto, ayaklanma, devrim,

7

Yalçın, Cemal (2003) Sosyolojik Bir Bakış Açısıyla İnternet,C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:27 No:1 s.86

8

Irak, Dağhan-Yazıcıoğlu Onur (2012) Türkiye ve Sosyal Medya, Okyanus yayınevi, İstanbul, s.26 9

Sanders, Barry (2013) Öküzün A’sı, Ayrıntı Yayınları, İstanbul s.152 10

başkaldırı ve daha birçok adlandırmayla söz edilen Arap halk hareketleridir.11 Ancak söz konu- su bu halk hareketleri sosyal medyanın sağlamış olduğu özgür ortamdan dolayı ortaya çıkma- dı, bu süreçte sosyal medya toplumsal yaşanmışlığın dışa vurumu ve geniş kitlelere ulaştırıl- ması anlamında bir işlev gördü. ‘Sosyal medya, devrimci grupların katılım, örgütlenme ve eğitim masraflarını azaltmasına imkan sağlayan bir araçtır.’ 12

Ülkemizde de dini-insani hasasiyeti olan çevrelerin sosyal medya üzerinden örgütlenerek Arap Baharı kadar etkili ve kapsamlı olmasalar da bir araya gelip hareket etme kabiliyeti oldu- ğu görülmektedir. Örneğin, Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı, Filistin halkına yapılan zülumler, Burma’daki müslüman katliamı, Mısır’daki askeri darbe ve son olarak yine Mısır’da 529 kişinin idama mahkum edilmesi sosyal medyada çok büyük yankılar uyandırmıştır. Bunları kınayıcı tarzda paylaşımlar yapılmış, tweetler atılmış, gerekli mercilere telefonlar yağdırılmış- tır. Profil karartma denilen eylemler artık alışılagelmiş bir hal almış, mevcud duruma bir tepki olarak yapılan bu hareket özellikle dindar gençler arasında ciddi rağbet görmüştür. Sanal ortamda örgütlenen gruplar kararlaştırdıkları yer ve zamanda koordineli bir şekilde gösteriler, yürüyüşler yapmış, bununla toplumsal bir tepki oluşturulmuştur. Yine ülkemizde Ekim 2011’de meydana gelen Van Depremi’nde sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar mevcud durum hakkında anlık bilgi akışını sağlamanın yanında dört bir koldan yapılan yardım çalışmalarına da ciddi katkı sağlamıştır.

Sivil örgütlenmenin bir diğer şekli de sosyalleşme üzerinde başka açılardan etkileri olan sosyal sorumluluk projeleri diyebileceğimiz tarzda sosyal medyada ifade bulan örgütlenme- lerdir. Din dersi için doküman hazırlamakla işe başlayan bir sayfanın (İzzet Eker) zamanla çok sayıda kullanıcıya ulaşmasıyla birlikte bu türden çalışmalara girdiği gözlenmemiştir. Kurucu- sunun bedensel engelli olduğu bu sayfada başta ihtiyaç sahibi birkaç engelli bireye yardım amacıyla akülü araba kampanyası başlatılmış ve kısa sürede olumlu netice verince ‘81 İle 81 Akülü Araba’ sloganıyla daha geniş kapsamlı bir kampanya başlatılmıştır. Sadece dini sohbet- lere dair paylaşımların olduğu bir başka sayfada (Çınaraltı) örgütlenen genç kullanıcılar birlik- te Umre yapma kararı almış ve birbirini hiç tanımayan 100 kadar genç sayfa yönetiminin ko- ordinesiyle birlikte Umre’ye gitmiş ve buradan paylaşımlarda bulunmuşturlar.

Sosyal medyada birbirini takip eden kullanıcıların çoğunun birbirine benzer düşüncelere sahip olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Sosyal medya takibi de bunu gerektirir aslında. Kulla- nıcılar kendileriyle aynı doğrultuda fikirlere sahip olmayan diğer kullanıcılarla iletişime geçip kendi fikrini ortaya koymaya hatta karşıdaki kullanıcıya da benimsetmeye çalıştıkları gibi çoğu zaman da kendileri gibi düşünmeyen kullanıcıyı engelleme girişiminde bulunmaktadırlar. Bu da beraberinde kendi düşüncelerinde daha sabit fikirli olmaya, kendi düşüncesinden olan paylaşımlarla sürekli karşılaşmasıyla da mevcud fikrin iyice benimsenmesine yol açmaktadır. Çok da karmaşık olmayan bir örnek verecek olursak, günümüz dindar gençleri arasında ‘My Name İs Khan And I Am Not A Terorist’ repliği ile hafızalara kazınmış olan Benim Adım Khan filmini izlemeyen ya da en azından bu filme yönelik bir paylaşımla karşılaşmayan dindar genç dediğimiz gruba mensup kimse yoktur herhalde. Kendi sayfasında birkaç kez aynı film, müzik, sanatçı, kitap vb ismilerle karşılaşan kullanıcılar farkında olmasalar da onlar hakkında bilgi

11

Buzkıran,Davut (2013), Arap Baharının Türkiyeye Olan Ekonomik ve Sosyal Etkileri, Sosyal ve Beşeri İlimler Dergisi,Cilt 5 No 1 s:149

12

Babacan, M.Emin-Haşlak, İrfan, Sosyal Medya ve Arap Baharı, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 6, sayı 2, s. 78

sahibi olmaktadır. Böylelikle dar anlamda belli çevrelerde ortak kültürel zevklerin oluşması kaçınılmaz olmaktadır. Sosyal medya araçlarından Facebook’un muhafazakar gençler arasında Türkiye’deki genel sosyal medya kullanıcılarından çokça rağbet gören Twitter, Ekşi Sözlük gibi diğer araçlardan daha fazla kullanılması,13 Facebook’ta görsellik adına paylaşımlar yoğun olduğundan ortak zevklerin oluşmasına daha çok katkı sağlar.

Buraya kadar olan kısımda dindar gençlerin sosyal medya kullanımının onların sosyalleş- meleri ile ilgisi üzerinde durduk. Şimde de araştırmamızın ikinci aşaması olan gençlerin sosyal medyadaki din sosyalizasyonuna göz atalım. Konda’nın yaptığı bir araştırmada internetin bilgi edinme amacıyla kullanılıp kullanılmadığı sağlık ve din konuları üzerinden soruldu. Sağlık konusunda araştırma ve haberleşmeden sonra internette en sık yapılan aktivitelerden birinin dini konularda araştıma yapma olarak sıklık açısından diğer birçok alışkanlığın önüne geçmiş olması dikkat çekicidir. Dini konularda araştırma yapmak internet kullanımı ve modernleşme arasındaki standart ilişkiyi gösterir nitelikte değildir. Evden internete girenler bu tür araştır- mayı biraz daha sık yapmaktadır. Kişinin kendisini ne kadar dindar olarak gördüğü ise oldukça büyük fark yaratmaktadır. İnançsız olduğunu söyleyenler hiçbir zaman, inançlı olduğunu söy- leyenler nadiren, dindarlar nadirenden biraz daha sık, sofu olarak tanımladıklarımız ise bazen dini konularda araştırma yaptıklarını söylüyorlar. Türbanlı olanlar örtünmeyenlere kıyasla daha sık yaptıkları gibi, başörtüsü ile örtünenlerden de daha sık dini konularda araştırma yapmaktadırlar.14

İnternette dini bilgi edinme ile ilgili rakamlar bu şekilde. Türkiye’de sosyal medya kullanı- cıları net gözlemlenebilir kamplaşmalara ayrılmışlardır.15 Sosyal medya kullanıcıları bu araçları genellikle kendi düşünce tarzlarına uygun bir şekilde kullandıklarından dini hassasiyete çok sahip olmayan ya da başka bir söylemle günlük yaşantılarında din olgusunun çok fazla yer edinmediği bireylerin sosyal medyada da dini paylaşımlar, söylemler üzerinde çok sık durma- dıkları gözlemlenlenmiştir. Dindar bireyler sosyal medyadaki hesaplarında bu yönlerini açıkça ortaya koyan paylaşımlara sıklıkla yer verirken dini hassasiyete çok fazla sahip olmayan birey- lerde dine dair pek bir paylaşıma rastlanılmamaktadır. Ancak yine de Türkiye şartlarında kut- lanan dini bayramlar, kandiller, Ramazan Ayı, Kadir Gecesi gibi kutsal zamanlarda birçok kullanıcının kutlama mesajı yayımladığı gözlenmiştir. Toplumda biraz daha ön planda olan; sanatçı, politik kimliğe sahip bireyler de bu tür zamanlarda resmi sayfalarında kutlama mesaj- ları yayımlamaktadırlar. Her ne kadar çok fazla derine inilmese de biraz daha lise gençleri arasında Hz Muhammed, Kur’an-ı Kerim, Allah gibi lafızları içeren sayfaların beğenildiği bir başka gözlemimizdir.

Buraya kadarki çalışmamız anlaşıldığı üzere kendi gözlemlerimizden oluşmuş olup; birey- lerin dini hayatlarını yaşama seviyeleri; gerçek hayatla sosyal medya arasında paralellik gös- terdiği saptanmıştır.

3. SONUÇ

Günümüzde sosyal medya ve internetin çoğu insan için bir vazgeçilmez olduğu yadsına- maz bir gerçektir. Herkes öyle ya da böyle bu aleme dahil olmakta kendince bir şey katmakta

13

Irak, Dağhan-Yazıcıoğlu, Onur (2012) Türkiye ve Sosyal Medya, Okyanusyayınevi, İstanbul, s.69 14

Konda Barometresi-Temalar (2011) İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı 15

ve kendine de birşeyler katmaktadır. Sosyal medya alanına girip de bundan etkilenmemek çok da mümkün görülmektedir. Dindar olarak nitelendirdiğimiz bireyler de bu yeni teknolojiyi kabullenmiş ve kendi görüşleri doğrultusunda belirttiğimiz şekillerde kullanarak sosyalizas- yonlarını sanal alemde de devam ettirmiştirler. Din her alanda olduğu gibi sosyal medyada da varlığını ortaya koymuş, burada da kullanıcılarına kendi doğrultusunda yön verdiği gibi öğreti- lerinin ortaya konulması, yaygınlaşması, ve bazı alanlarda değişime uğraması şeklinde bu yeni alandan etkilenme durumunda olmuştur. Dini hassasiyete çok fazla sahip olmayan bireylerin de her ne kadar çok büyük sıklıkta olmasa da belki de yaşadığımız coğrafyanın ya da popülari- tenin etkisiyle sanal sosyalizasyonlarında reelde olduğu gibi farkında olmasalar da bir şekilde