• Sonuç bulunamadı

3. KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK ALGISININ ÖRGÜTSEL

3.2. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Anlayışının Tarihsel Gelişimi

3.2.2. Kurumsal sosyal sorumluluk boyutları

1980’li yıllara gelindiğinde kurumların sosyal sorumluluklarının kapsamı ve alanların ne olacağına ilişkin bir fikir birliği oluşmamış durumdadır. Toplumsal beklentilerin hızla değişmesi, kurumların sorumluluk alanlarının da değişmesine neden olmuş; yasal, etik ve ekonomik sorumluluk boyutlarından oluştuğu değerlendirilen kurum sorumluluklarına hayırseverlik faaliyetlerinde bulunma sorumluluğu da eklenmiştir. Kavramın gelişiminde

“paydaş yaklaşımı” tartışmalarının da etkisi büyüktür. Paydaş tartışmaları her geçen gün etkisini artırmış, günümüzde KSS anlayışının yalnızca kurum ve topluma karşı sorumluluklardan oluşmadığı, bunların yanında bütün paydaşlara karşı sorumlulukları da kapsadığı görüşü yaygınlık kazanmıştır (Özbay, 2013: 12). Müteakip yıllarda KSS kavramının boyutlarına, sınırlarına, nasıl işlevsel hale getirilebileceğine ve KSS performansının nasıl ölçülebileceğine yönelik ampirik çalışmaların sayısında artış gözlenmiştir (Carroll, 1999: 283-285). Bu süreçte, yazında hala kabul gören ve etkisini gösteren KSS kavramının, ekonomik, yasal, etik ve hayırseverlik olmak üzere dört boyutu tanımlanmıştır:

- Ekonomik Boyut: Kurumun, belli bir kâr karşılığında toplumun arzu ettiği mal ve hizmetleri üretmesidir.

- Yasal Boyut: Her türlü faaliyette yasal düzenlemelere uyulmasıdır. Daha açık bir ifadeyle ekonomik faaliyetlerin yasal çerçeve içerisinde yerine getirilmesidir.

- Etik Boyut: Ekonomik ve yasal boyutta yer almayan ancak toplumsal beklentiye uygun şekilde davranma boyutudur. Toplumun, ekonomik faaliyetlerini yerine getiren kurumlardan yasal düzenlemeler kapsamına girmeyen beklentileri vardır.

- Hayırseverlik Boyutu: Toplumsal beklentiler olmayan, kişisel değer yargılarına bırakılan gönüllü faaliyetlerdir. Gönüllü faaliyetlere örnek olarak, uyuşturucu bağımlısı ev programlarında yapılması, işsizlere eğitim verilmesi ya da çalışan anneler için gündüz bakım merkezleri sağlamak verilebilir. Söz konusu boyutlar üzerinden toplumun beklentilerine cevap verebilirlik kavramı tartışılmıştır (Carroll, 1979: 500-501). Bu boyutlara paralel şekilde KSS faaliyetlerinde ekonomik, yasal, etik ve hayırseverlik basamaklarından oluşan KSS pramidi tanımlanmıştır (Carroll, 1991: 40-41).

Şekil 3.3. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Piramidi Kaynak: Carroll, 1991: 42.

Geleneksel anlayışa göre ekonomik ve yasal sorumlulukların yerine getirilmesi yeterli olarak görülürken, günümüzde ise kurumların etik ve hayırseverlik sorumluluklarını dikkate alarak faaliyetlerini düzenlemeleri beklenmektedir Anlaşıldığı üzere kâr elde ve yasalara uyma yanında topluma hizmet etme de kurumlar için ahlâki bir zorunluluk halini almıştır. Zaman içerisinde kurumların sosyal sorumluluk anlayışlarının ekonomik, yasal, etik ve hayırsever boyutları içerecek şekilde toplum tarafından genişletildiği belirtilebilir (Korkmaz, 2009: 35). Bu dört basamak belirli seviyelerde bir arada olmakla birlikte, etik ve hayırseverlik basamağında sayılabilecek faaliyetler gün geçtikçe artış göstermektedir (Carroll, 1991: 42). Kurumların toplum için ihtiyaç duyulan mal ve hizmetleri üretme ve bunun karşılığında kâr elde etmesi ekonomik sorumluluğudur. Kurumların faaliyetlerini

Hayırseverlik Sorumlulukları Etik Sorumluluklar

Yasal Sorumluluklar

Ekonomik Sorumluluklar

yerine getirirken yasalara uymaları yasal sorumluluktur. Yasalar tarafından yazılı olarak dikte edilmediği halde, toplumsal normlar gereği kurumlardan istenen ilave uygulamalar etik sorumluluklardır. Toplumun kurumlardan toplumsal refaha katkıda bulunmaları adına beklediği hayırseverlik amaçlı faaliyetler gönüllü sorumluluklardır (Cingöz ve Akdoğan, 2012: 332).

Ekonomik boyut kapsamında üç etkenin etkili olduğunu görülmektedir. Bunlar ekonomi, rekabet ve teknolojidir. Sosyal sorumluluğun ilk basamağında kurumlar söz konusu üç etkenin güdümünde hareket ederler. Gelişen teknoloji, rakiplerin maliyetleri düşürmesi, rekabet üstünlüğü ve beraberinde gelen ekonomik kaygılar önem taşımaktadır (Kömürcü, 2012: 41). Ekonomik sorumlulukları özetle; hissedarlar için kârı maksimize etmek, istihdam yaratmak ve ücret vermek, tüketiciler için kaliteli mal ve hizmetler üretmek olarak tanımlayabiliriz. Kurumlar, ekonomik varlıklar olduğu için ekonomik sorumluluklara öncelik verirler. Carroll’ın piramidinde ekonomik sorumlulukların tabanda yer alarak, en geniş yeri kaplamasının nedeni budur (Akhüseyinoğlu, 2010: 15).

Yerine getirilmesi yasalar vasıtasıyla yazılı olarak zorunlu hale getirilmiş faaliyetlere yasal sorumluluklar denir. Etik sorumluluklar, yasal sorumluluklardan farklı bir şekilde yazılı kurallar olmadan toplumun etik değerleri ışığında yerine getirilmesi beklenen faaliyetlerdir (Ertuna ve Tükel, 2009: 155-156).

Ahlâki sorumluluklarda belirleyici olan çeşitli etkenler vardır. Bunlar genellikle uluslararası toplum bazında tartışılan unsurlardır. Bireysel haklara saygı ilkesi, sorumlu tavsiye ilkesi, ahlaki düşünme ilkesi, ahlak ve sosyal sorumluluk eğilimi, gelecekteki sorunlar; kurumların ahlaki açıdan dikkat etmesi gereken bu türde konulardır (Kömürcü, 2012: 43).

Hayırseverlik sorumlulukları ise, kurumların, daha alt basamaklar olan ekonomik, yasal ve etik sorumluluklarının ötesine geçerek toplumsal refaha katkıda bulunma isteklerine işaret etmektedir (Maignan & Ferrell, 2001: 39). Hayırseverlik sorumlulukları, kurumların gönüllü olarak yerine getirdiği ve topluma değer kazandırma hedefinden hareketle gösterilen gayretleri içermektedir. Bu tür uygulamalarda bulunmayan kurumlar yaptırıma maruz kalmazlar (Akhüseyinoğlu, 2010: 16).

Carroll’un sosyal sorumluluk piramidi bazı düşünürlerce kurumların sosyal sorumluluklarını açıklamada yeterli görülürken, bazı yazarlar tarafından modelin yetersiz kaldığı ifade edilmektedir (Boztepe, 2010: 55). Daha sonraları çoklu ilişkiler söz konusu olduğunda birkaç basamağın aynı anda yürütülebileceğini ve bu gibi durumlarda KSS piramidinin yetersiz kaldığını değerlendiren Schwartz & Carroll’da, ven şemalarını esas

alarak Üç Alan Yaklaşımı modelini ortaya koymuşlardır (2003: 507-509). Kurumun faaliyet gösterdiği alana, hedeflerine ve politikalarına göre üç kümenin kapsadığı alan büyük ya da küçük olabilmektedir. Ekonomik yararı öncelikli tutan kurumlarda ekonomik alan, etik ve yasal alana göre daha büyük olacaktır. Yasal alanı temel alan kurumlarda, yasal alan, ekonomik ve etik alana göre daha fazla yer kaplayacaktır. Etik alanı geniş olan kurumların ise, ekonomik ve yasal alanı daha küçük olabilecektir. Son olarak, her üç alanı eşit olan işletmeler de faaliyet gösterebilecektir. Bu durum, kurumların KSS alanlarına göre faaliyet gösterdiği toplumdaki yerini belirleyecektir (Çalışkan, 2010: 18).

Şekil 3.4. Üç Alan Yaklaşımı

Kaynak: Schwartz & Carroll, 2003: 509.

KSS kanunların ve hukuki düzenlemelerin ötesine geçmekle ilgilidir. Yasalara uymak her kurumun zaten ödevidir. KSS zorunlulukların bir adım ötesidir. Kurumlar toplumsal beklentileri karşılayabilmek amacıyla kanuni zorunluluklardan daha fazlasını yapmalıdırlar (Davis, 1973: 313). KSS boyutları kapsamında kurumsal sosyal sorumluluğu; kârını maksimize etme hedefini gerçekleştirirken bir kurumun; yasal zorunlulukların ötesinde,

Tamamen Etik

Yasal-Etik

Ekonomik-Yasal-Etik Ekonomik-Etik

Tamamen Ekonomik Ekonomik-Yasal Tamamen Yasal

- Tüm paydaşlarına ve topluma karşı etik ilkeler çerçevesinde sorumluluk duyması,

- Sadece kendi işiyle sınırlı kalmaksızın tüm faaliyetlerini toplumsal yarar sağlayacak ve doğayı tahrip etmeyecek şekilde gönüllülük esasına göre planlaması, uygulaması,

- Ve bu çabalarını sürdürülebilir kılması olarak tanımlamak mümkündür (Turgut, 2010: 14).