• Sonuç bulunamadı

2.3. Van Yöresi Urartu Eserleri ve Kazı Çalışmaları

2.3.16. Van Yöresindeki Diğer Urartu Kanal, Baraj, Gölet ve Kaleleri

2.3.16.4. Kurugöl Barajı ve Beyaztaş Kalesi

Van’ın 57 km kuzeydoğusunda deniz seviyesinden 2200 m yüksekliğindeki Kurugöl, dağların zirvesinde bir çöküntü alanı içinde bulunmaktadır. Fazla büyük olmayan gölalanı, oval bir plan göstermektedir. Baraj duvarı gölün açık olan güney kesimine yapılmıştır. Yıkılan savak kısmında ortaya çıkan kabaca düzeltilmiş andezit taşlar, duvarın çevrede çokça bulunan andezit yataklarından elde edilen taşlarla yapıldığını göstermektedir. Baraja en yakın arkeolojik kalıntı km güneydoğuda yer alan Beyaztaş Kalesi’dir. Yüksek bir kayalıktepe üzerinde bulunan yer alan kale duvarları aşırı bir şekilde tahrip olmuştur. Tipik bir koruma kale niteliği taşıyan Beyaztaş Kalesi’nde bulunan keramik parçaları bu yapının M.Ö. 7. yy’da yapıldığını

493Oktay Belli, ‘‘Van Bölgesinde Urartu Baraj ve Sulama Sisteminin Araştırılması’’, VI. Araştırma

Sonuçları Toplantısı, s.317.

494Oktay Belli, ‘‘1998 Yılında Doğu Anadolu Bölgesi’nde Urartu Baraj ve Sulama Sisteminin

göstermektedir. Bu yüzden Kurugöl Barajı’nın da kale ile planlanarak 7. yy’da yapıldığı anlaşılmaktadır495

.

495Oktay Belli, ‘‘1998 Yılında Doğu Anadolu Bölgesi’nde Urartu Baraj ve Sulama Sisteminin

3. BİTLİS YÖRESİ URARTU ESERLERİ VE KAZI ÇALIŞMALARI

Bitlis tarihi boyunca değişik adlarla anılmıştır. Asurlular Bit-Liz, Persler ve Yunanlılar Bad-Lis veya Bad-Lais, Bizanslılar Bal-Lais-on, Babaleison veya Baleş, Araplar Bad-Lis, Pageş veya Pagişi olarak kullanmışlardır. Asur dilinde Bit kelimesi yurt, Bed kelimesi kale anlamında kullanılmış olup Bit-Liz demek Liz’in Yurdu, Bet- Lis ise Liz’in Kalesi manasına gelmektedir1. Zaman içerisinde Bedlis bazı harf değişikliklerine uğrayarak günümüze Bitlis olarak gelmiştir.

Şerefname’nin meşhur yazarı Şerefhan, Kamus-ul Âlem’in yazarı Şemsettin Sami, Zinnet-ül Kulub’un yazarı Hamdullah Meftuni gibi Anadolu ilim adamlarının yanı sıra Acem tarihçisi Maksidi de şehrin isminin Bitlis Kalesi’ni yaptırdığı rivayet edilen İskender’in komutanlarından Bedlis’ten geldiğini ileri sürmektedirler2. Şemsettin Sami Bedlis’in anlamını ‘‘havası ve suyu güzel olan yerin adı’’ olarak tasvir etmektedir3. Gerçekten de günümüzde de olduğu gibi ilkçağlardan beri Bitlis’in havası ve suyunun güzelliği dillere destan olmuştur.

Bitlis’in M.Ö. 700’lü yıllarda Mitanni ve Urartular tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Buna kanıt olarak da M.Ö. 1115 yıllarında Asurluların Bitlis ve Van’a hâkim olan Nairi ülkesine saldırdıkları ve savaşta prenslerinin oğullarının Asurlular tarafından esir edildiğini kaynaklardan öğrenmekteyiz. Hatta tutsakların 1100 at ve 1000 öküz karşılığında serbest bırakıldıklarını da yazılı kaynaklardan öğrenmekteyiz4

. Yine Urartuların M.Ö. 900 yıllarında Asurluları yendikten sonra Bitlis ve Ahlat’a tam anlamıyla hâkim olduklarını da yazılı kaynaklardan öğrenmemize rağmen5

Bitlis ve yöresinin tarih öncesi karanlıktır. Bunun başlıca nedeni yöre yüzeyindeki buluntuların azlığı ve şimdiye dek arkeolojik kazıların yetersizliğidir6

.

Yörede ilk yerleşimin yukarıda ifade edildiği gibi tam olmamakla beraber Urartular ile başlandığı sanılmaktadır. Bölgenin tarih öncesini aydınlatma amacıyla

1Mehmet Törehan Serdar, Şehr-i Bitlis, Bitlis Belediyesi Kültür Yayınları, Bitlis, 2013, s.4.

2Bitlis adı hakkında daha geniş bilgi için bkz. Mehmet Törehan Serdar, Şehr-i Bitlis, Bitlis Belediyesi

Kültür Yayınları, Bitlis, 2013.

3Mehmet Törehan Serdar, Şehr-i Bitlis, s.4.

4Mehmet Törehan Serdar, Bitlis, Bitlis İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, Bitlis, 2007, s.24-26. 5

Komisyon, Bitlis 1967 Yılı Yıllığı, 1967, s.55.

6

yapılan ilk ciddi çalışma, Adilcevaz Kef Kalesi'nde yapılmıştır. Bölgenin Urartu tarihine ilişkin kalıntıları, Ankara Üniversitesi’nden Emin Bilgiç ile Baki Öğün’ün 1964 ‘te yaptıkları kazılarda, yani Bitlis sınırları içindeki Adilcevaz/Kef Kalesi’nde ortaya çıkmıştır. Adilcevaz’daki Kef Kalesi yalnız Urartular döneminde kullanılmış olup yapılan kazılarda 3 katlı yapıya ilişkin kulecikler, kerpiç duvarlar, fil ayakları (eski taş yapılarda görülen çok yüksek ve kalın kütlevi ayaklar), kabartmalı mimari taşlar, bezekli ve çivi yazılı pithoslar (büyük küpler) ortaya çıkarılmıştır7

. Bitlis Tatvan ilçesinin feribot limanı mevkinde Urartulara ait olduğu sanılan bazı kalıntılar ele geçmişse de burada ciddi anlamda bir araştırma yapılmamıştır. Ayrıca Bitlis’in Ahlat ilçesinde de Urartu kalıntılarının olduğu bilinmekle beraber bölgenin tarih öncesinin tam anlamıyla ortaya konulabilmesi için iyi bir arkeolojik araştırmaya ihtiyacı vardır.

Van Gölü Havzası’ndaki Bitlis ili topoğrafik açıdan çok engebeli ve ülkemizin ulaşımı en zor bölgelerinden biridir. Bitlis ili, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri arasında bir geçiş noktası olduğu için İlkçağlardan günümüze kadar bulunduğu konum ve stratejisinden dolayı her dönem önemini korumuştur. Ticaretin gelişmesini sağlayan kervan yolları, ordu güzergâhları v.b. bölgeden geçmesi Bitlis’in ehemmiyetini sürekli korumasına vesile olmuştur8

.

Van Gölü’nün güneyinde doğal bir duvar gibi yükselen dağların sık ve engebeli olması, Urartuların yerleşmelerini Van-Erciş-Adilcevaz-Ahlat-Tatvan-Bitlis üzerinden yapılmasını gerektirmiştir. Erciş Ovası'ndan inen yol, Adilcevaz Ovası'na ulaşır. II. Rusa tarafından yapılan Kef Kalesi, gerek güney yolunun, gerekse önemli bir yönetim ve ekonomi merkezini oluşturur. Adilcevaz’dan güneye ulaşan yol, Ahlat Ovasını geçtikten sonra Tatvan Kalesi9

önlerine oradan da Bitlis ve Bitlis Çayı vadisi boyunca Diyarbakır ve Kuzey Suriye’ye ulaşır. Güneye açılan yolun ilk güzergâhının Menua döneminde belirlendiğini Adilcevaz'da ele geçen Urartu Kralı Menua’ya ait yazıt doğrulamaktadır10

.

7

Komisyon, Yurt Ansiklopedisi, s.12.

8Şahabettin Öztürk, ‘’Bitlis Merkez Zırkyan Köprüsü’’, IV. Uluslararası Van Gölü Havzası Sempozyumu

(The Fourth Internatıonal Symposıum Of Van Lake Regıon), (17-21 Haziran 2008-Ahlat), Ankara, 2011, s.247.

9Urartular döneminde yapıldığı bilinen Tatvan Kalesi ile ilgili ciddi bir çalışma bulunmamakla beraber

önceki yıllarda yapılan kazı çalışmalarında şimdiki Tatvan Feribot İskelesi'nde Urartulara ait çanak çömlek v.b. parçacıkları bulunmuştur.

Foto 37. Bitlis’in güneyde dağlar arasından giden eski yol kalıntısı

Kaynak : Oktay Belli, ‘‘Urartu Krallığı’nın Güney Ticaret Yolu ve Bitlis-Delikli Taş

(Semiramis) Kaya Tüneli’’, II. Van Gölü Havzası Sempozyumu, Ankara, 2007, s.21.

Bu yollar aynı zamanda bölgenin ekonomik ve kültürel gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. İşte bu Uygarlık ekonomisinde önemli bir yere sahip olan Güney ticaret yolu (İpek Yolu), Van Ovası’nın Van-Erciş-Adilcevaz-Ahlat-Tatvan ve Bitlis çayı vadisini takip ederek Kuzey Suriye’ye ulaşmaktadır. Bu yol sadece Urartular için değil günümüzde olduğu gibi tüm Doğu Anadolu, Kafkasya ve Kuzeybatı İran için de önemli idi. Çünkü Suriye üzerinden Doğu Karadeniz kıyılarında bulunan liman kentlerine de ulaşıyordu. Böylece Asya’dan getirilen mallar Anadolu’nun güneyine ve Doğu Anadolu’daki diğer kentlere ulaştırılıyordu. Bitlis Çayı vadisini izleyen bu tarihi yol Eskiçağ’dan günümüze kadar önemini devam ettirmektedir. Ünlü tarihçi Şerefhan ve Evliya Çelebi de Bitlis’in çok önemli bir ticaret yolu üzerinde bulunduğunu ve tüm tacirlerin Mezopotamya’ya gitmek için Bitlis’teki ünlü ‘‘Deliklitaş’’ (Semiramis Kaya Tüneli)’ı mutlaka geçmeleri gerektiğini belirtmiştir11

.

11

Nilay Falay, ‘‘Geçmiş Yüzyıllarda Van Gölü Havzası’nın ve Bitlis’in Ekonomik Özellikleri’’, IV. Uluslararası Van Gölü Havzası Sempozyumu (The Fourth Internatıonal Symposıum Of Van Lake Regıon), (17-21 Haziran 2008-Ahlat), Ankara, 2011, s.329-330.