• Sonuç bulunamadı

ĠZMĠR’DEKĠ YAHUDĠ AZINLIKLARA ETKĠSĠ

3.1. KURTULUġ SAVAġI SONRASINDA ĠZMĠR YAHUDĠ CEMAATĠNĠN DURUMU

Türk – Yunan SavaĢı sırasında adeta harabeye dönen ve neredeyse tüm fiziki altyapısını kaybeden Ġzmir‟in, en geliĢmiĢ kesimi de 13 Eylül 1922‟de çıkan büyük yangında küle dönmüĢtür. SavaĢ sonrası kentte her alanda tam anlamıyla bir kriz hali söz konusudur. Bir yandan ticaret, zanaat ve hizmet sektöründe uzmanlaĢmıĢ Rum, Ermeni ve Levanten topluluklar ketten ayrılmakta; diğer yandan civar bölgelerdeki Rum mezaliminden kaçarak Ġzmir‟e sığınan Yahudiler ve mübadele sonucu gelen müslümanlar kente eklemlenmeye çalıĢmaktadır. Ġzmir‟in yeniden inĢası ancak 1930‟larda baĢlayacak, kalifiye eleman ve sermaye yokluğu nedeniyle çok yavaĢ ilerleyecektir. 1935‟te bile kent merkezinde savaĢa ve yangına ait izleri görmek mümkün olacaktır.224

Türkiye Cumhuriyeti resmi olarak 29 Ekim 1923‟te kurulmuĢ olsa da 9 Eylül 1922‟den itibaren Ankara Hükümeti, Misak-ı Milli sınırlarına ve dolayısıyla Yahudilerin yoğun olarak yaĢadığı yerleĢim bölgelerine hakimdir. SavaĢın hemen sonrasında resmi kayıtlara göre Ġstanbul‟da 50 bin, Ġzmir‟de 40 bin, Edirne‟de 15 bin, Bursa ve Çanakkale‟de 3‟er bin ve ayrıca Batı Anadolu ve Trakya‟nın çeĢitli noktalarında 30 bin dolayında Yahudi bulunmaktadır. Bu veriler Türkiye genelinde 150-200 bin kadar Yahudinin bulunduğunu, Yahudilerin Ġstanbul ve Trakya ile Ġzmir ve Batı Anadolu yörelerinde yoğunlaĢtığını ve o dönemde Türkiye nüfusunun 14 milyon olduğu düĢünüldüğünde Yahudi cemaatinin küçük bir azınlık oluĢturduğunu ortaya koymaktadır.225

Türkiye Yahudileri içerisinde iĢgaller ve KurtuluĢ SavaĢı‟ndan en büyük zararı gören Batı Anadolu Yahudileri olmuĢtur. ĠĢgal sırasında Yunanistan çıkarları doğrultusunda hareket etmeye zorlanan Yahudiler, Türk ordularının yaklaĢması üzerine bir Rum mezalimiyle yüz yüze gelmiĢtir. SavaĢ esnasında Yahudilerin yaĢadığı köy ve kasabalar harabeye dönmüĢ ve iktisadi altyapısını kaybetmiĢtir. Yunanlılar, Türk orduları önünden çekilirken yerleĢim yerlerini ve tarım arazilerini ateĢe vermiĢ, su kuyularını zehirlemiĢ, malları yağmalamıĢtır. Rum mezalimi sırasında 15 bin kadar batı Anadolu Yahudisinin yerleĢim bölgelerini terk ederek sefalet içinde, Ġzmir‟e sığındıkları bilinmektedir.226

Bu süreçte Aydın, Denizli ve Nazilli Yahudiler tarafından bütünüyle boĢaltılmıĢ; Manisa, Tire, Turgutlu, Menemen, Urla, 224 Nahum, s. 204-205 225 Levi, s. 18 226

Yahudilere yönelik Rum mezaliminin ayrıntıları için Bkz.: Rıfat N. Bali, Bir TürkleĢtirme Serüveni (1923-

ÖdemiĢ, Bayındır, Milas gibi yerlerde çok cılız Yahudi gruplar kalmıĢtır. Manisa‟daki Yahudi nüfusun 2000 düzeyinden 30‟lara düĢtüğü, Aydın‟daki 3000 kadar Yahudinin kenti tamamen terk ettiği düĢünüldüğünde Ġzmir‟e gelen Yahudi mültecilerin rakamsal boyutu daha kolay anlaĢılacaktır.227

Parasız kalmıĢ binlerce Yahudi mülteci savaĢ sonrasında Ġzmir Yahudi nüfusunu ĢiĢirir. Kendileri de savaĢta zarar gören ve büyük yangında iĢ yerlerini ve maddi varlıklarını büyük ölçüde yitiren yerleĢik Yahudiler, mültecilerin yükünü taĢıyacak durumda değildir. Kentin ileri gelenleri savaĢ esnasında deniz aĢırı ülkelere göç etmiĢtir ve bunların arasında 12 üyeli Meclis-i Cismani‟nin 9 üyesi de bulunmaktadır. Kentte kalan diğer zengin Yahudilerin de bizzat kendileri zor durumdadır. Ġstanbul, Ġzmir ve Edirne‟de bir dilim ekmeğe muhtaç Ģekilde sokaklarda yaĢayan mültecilerin, öksüz çocukların, aguna228

ve dulların durumuna kalıcı çözüm bulmak Türkiye Yahudilerinin öncelikli ve acil sorunu haline gelmiĢtir.229

Yahudi Öksüz Kurumu, Bene Berit Deneği, Amerikan Jewish Joint Distrubiton Committee (AJJDC; Amerikan Fonlarının Ortak Dağıtım Komitesi) ve deniz aĢırı ülkelerde yaĢayan Türkiye kökenli Yahudiler; sefalet çeken Türkiye Yahudilerine yardım etmek için giriĢimde bulunur. Alyans, Paris‟ten 50 bin Frank gönderir. Ancak Yahudi kurumlarının elindeki olanaklar da savaĢ koĢulları nedeniyle oldukça kısıtlıdır ve yardımlar esas itibariyle Ġstanbul‟da yoğunlaĢmıĢtır.230

Ġzmir‟de cemaate ait hastane, yetimhane ve okul gibi kurumlar maddi imkansızlıklar nedeniyle kapanmak üzeredir ve 25 bin kadar Yahudi açlık çekmektedir. Ġzmir Yahudi Cemaati 26 Ekim 1922‟de Alyans‟a bir mektup göndererek yardım talep eder. Talep üzerine AJJDC, Ġzmir Yahudileri için 15 bin dolar gönderir. Ardından Amerika‟ya göç etmiĢ Ġzmir Yahudilerinin kurmuĢ olduğu Emergency Relief Committee Jewish Sufferers in Smyrna (Acil Yardım Komitesi – Ġzmir‟de Izdırap Çeken Yahudiler) da benzeri bir yardım kampanyası düzenleyerek Ġzmir‟e para gönderir. Ancak yardımlara rağmen Ġzmir‟deki mültecilerin durumlarında belirgin bir iyileĢme olmamıĢ; binlerce aile, okul ve havralarda ve hatta sokaklarda yatıp kalkmaya devam etmiĢtir.231

227

Levi, s. 16; Nahum, s. 206

228

Aguna: Yahudi dinine göre niĢanlıları ya da kocaları kaybolmuĢ, fakat öldüklerine dair kesin bir kanıt bulunmayan kadınların durumu. Bu durumdaki kadınlar eĢlerinin öldüğü kanıtlanana kadar tekrar niĢanlanamaz ve evlenemez. (Levi, s. 16) 229 Levi, s. 17; Nahum, s. 205 230 Levi, s. 16-17 231 Bali, 2000, s. 35-35

Mülteci sorununa kalıcı bir çözüm bulmak mümkün olmayınca 1922‟den itibaren deniz aĢırı ülkelere önemli bir Yahudi göçü baĢlar. Resmi bir Fransız misyonunun gözlemine göre Ġzmir limanından kalkan her gemi Amerika, Ġngiltere ve Mısır‟a yüzlerce Yahudi taĢımaktadır. Ġzmir‟den göç eden bir grup Aydınlı mültecinin Buenos Aires‟te “Aydın” adını verdikleri bir semt kurmaları buradan pek de gönüllü ayrılmadıklarını göstermektedir. Yahudiler için deniz aĢırı ülkelere göç için bir basamak oluĢturan Ġzmir‟in yanı sıra Ġstanbul‟dan da dıĢa yönelik Yahudi göçü olmaktadır. 1931‟deki veriler 70 bin kadar Ġstanbul Yahudisinden 50 bin kadarının deniz aĢırı ülkelere göç ettiğini göstermektedir.232

Bu göç dalgasının sadece ekonomik bir boyut taĢımadığını, Türkiye Cumhuriyeti‟nin laik nitelikli bir ulus devlet olarak konumlanmasının Yahudilerin entegrasyonunu zorlaĢtırdığını ve bunun da göçe iten bir faktör olduğunu ileride göreceğiz.

Tüm bu olumsuzlukların yanında Ermeni, Rum ve Levantenlerin kentten ayrılması Ġzmir Yahudileri için bir fırsata dönüĢmüĢtür. Böylece Yahudiler hem en önemli ticari rakiplerinden kurtulmuĢlar hem de onların boĢalttığı iktisadi alanları hızla doldurmaya baĢlamıĢlardır. Böylelikle 1920 ve 1930‟larda Yahudiler Türkiye ekonomisinde hatırı sayılır bir yer elde edeceklerdir.233

3.2. LOZAN BARIġ ANTLAġMASI’YLA AZINLIK STATÜSÜNE GEÇEN

Outline

Benzer Belgeler