• Sonuç bulunamadı

Kur’an-ı Kerim’de ve Sünnet’te Ribâ

4. Ribâdan Uzak Olma İlkesi

4.2. Kur’an-ı Kerim’de ve Sünnet’te Ribâ

Kur’an’da ribâ, insanların yani o muhatapların öteden beri bildiği, toplumda belli bir yaygınlık kazanmış olan örfî ıstılahtaki anlamındadır. Kur’an-ı Kerim’de ribâ kelimesi sekiz defa geçmektedir.540 Bu ayetlerdeki kullanımların ortak anlamı, ribânın nicelik veya nitelik olarak artış demek olduğudur.541

535 Taberî, Tefsîru’t-Taberî, VI, s. 8

536 Fahruddîn er-Râzî, Ebu Abdillâh Muhammed b. Ömer, Mefâtîhu’l-gayb, I-XXXII, Beyrut: Dâru’l-

Fikr, 1981, VIII, s. 358.

537 Ahmad Ziuaddin, “Riba Teorisi”, (çev: Ali Rıza Gül), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,

(2003), c. XLIV, sayı:3, s. 449

538 İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdülmelik b. Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, thk. Mustafâ es-Sekkâ vdğ.,

I-II, Kahire: Mektebetü Mustafâ el-Bâbî el-Halebî, 1955, I, s. 194; Özsoy, “Faiz”, s. 110

539 İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, I, 194; Özsoy, “Faiz”, s. 110 540 Bakara, 2/275-276, 278; Âl-i İmran, 3/130; Nisâ, 4/161; Rum, 30/39.

541 Abdullah Said, “İslam’daki Ribâ yasağının Ahlâki Temelleri”, İslami Sosyal Bilimler Dergisi, 1995 c.

106

Ribâyla ilgili olarak ilk yasak risaletin ilk yıllarında “İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekât verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır.”542 inen ayettir. Burada ribâ tam olarak yasaklanmasa da Mekkelilerin yapmış olduğu ribâ uygulaması kınanmıştır.543

Ribâ ile ilgili ikinci yasak önceki şeriatlarda da ribânın yasak olduğunu belirten ayettir. Ayette: “Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde ribâ almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helal kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de acı bir azap hazırladık.”544 buyrulmuştur. Bu ayette Yahudilikte de faizin haram kılındığına ve onların bu yasağa uymadıkları anlaşılmaktadır.

Ribâyla ilgili bir diğer yasak katlanmış olarak alınan ribâdır. Ayet şöyledir: Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.”545 Taberî, bu ayette geçen ribânın manasını şu şekilde izah etmiştir: “İslam’ı kabul ettikten sonra İslam’dan önce yediğiniz gibi ribâyı yemeyin. Çünkü İslam öncesinde onlardan biri, belli tarihte geri ödemek üzere borç verirdi ve vadesi dolduğunda borcunu isterdi. Borçlu ise “vademi uzat servetine ekleyeyim” diyerek aslında Kur’an’da açıklanan kat kat ribâyı örneklendiriyordu.”546

Ribânın kesin olarak yasaklandığı ayetler ise şunlardır: “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alışveriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır.”547 “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa

542 Rum, 30/39.

543 Said, “Ribâ Yasağının Ahlâki Temelleri”, s. 93 544 Nisâ, 4/160

545 Âl-i İmran, 3/130

546 Taberî, Tefsîru’t-Taberî, VII, s. 204-205 547 Bakara, 2/275.

107

girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.”548

Ribânın yasak olmasına dair Hz. Peygamber’den birçok rivayet nakledilmiştir. Bu rivayetlerden bazılarını zikretmek faydalı olacaktır.

“Büyük günahlar şu dokuz şeydir. Bunlar; Allah’a ortak koşmak, sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, faiz yemek, savaştan kaçmak, iffetli ve imanlı bir kadına zina iftirasında bulunmak, kendisine isyan edilen anne babanın ağlatılması, Mescid-i Haram’da günah işlemek. Bunlar büyük günahlardandır.”549

“Cahiliye dönemine ait faiz kaldırılmıştır. İlk olarak da bizim (sülaleye ait) faizi, Abdülmuttalib’in oğlu Abbas’ın faizini kaldırıyorum. Artık faizin tamamı kaldırılmıştır.” “Biliniz ki, cahiliye döneminin bütün faiz çeşitleri kaldırılmıştır. Anaparalarınız ise sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve haksızlığa da uğramamış olursunuz.”550

“Riba ancak veresiyede olur.”551

Yine Peygamberimiz faizin ve fıkıhta alışveriş faizi (ribe’l-fadl) olarak bilinen altı malla ilgili bizlere haber vermektedir. “Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla, tuz tuzla misli misline değiştirilir fazla isteyen ve fazla veren faiz muamelesi yapmış olur. Alan ve veren aynı durumda olup günahta eşittirler.”552

4.2.1. Ribâ ile İlgili İslam Hukukçularının Görüşleri

İslam hukukçuları ribâyı ribe’n-nesie ve ribe’l-fadl olarak ikiye ayırmışlar ve vade faizi anlamına gelen ribe’n-nesie’de ciddi bir görüş ayrılığı olmamıştır. Ancak ribe’l-fadl konusunda, yani ribâya konu olan altı maddeyle ilgili olarak- ki onlar altın, gümüş, buğday, hurma, arpa, tuz- hangi durumlarda ribânın cereyan ettiği hususunda farklı

548 Bakara, 2/278-279.

549 Buhârî, Muhammed b. İsmâ ‘îl, el-Edebü’l-müfred, thk. Semîr b. Emîn ez-Züheyrî, Riyad:

Mektebetü’l-Me ‘ârif, 1998,

550 Dârimî, Abdullah b. Abdirrahmân, Sünen, thk. Huseyn Selîm Esed ed-Dârânî, I-IV, Dâru’l-Muğnî,

Riyad 2000, Buy'u, 3; Tirmizi, Tefsîru'l-Kur'ân, 9.

551 Müslim, Müsakat, 102, 104 552 Nesai, Buyû', 44

108

görüşler ileri sürmüşlerdir. Yani ribevi mallardaki illetin ne olduğu üzerinde yoğunlaşmışlardır.

Hanefi ve Hanbeliler ribevi mallardaki illeti cins ve ölçü olarak kabul ederken, Şafiiler, buğday, arpa, hurma ve tuzu yiyecek olmaları, altın ve gümüşü ise semen olmalarını illet olarak belirlemişlerdir. Malikiler ise altın ve gümüşte aynı Şafiiler gibi düşünürken, diğer dört şeyde illeti tüketilen yiyecek olmaları olarak görmüşlerdir.553

Faizin yasaklandığı maddeler sadece bu altı cinse mi aittir, yoksa başka türleri de kapsar mı? Bu hususta ulema arasında ihtilaf olsa da cumhurun görüşü, bu altı şeyin o zamanki en çok ihtiyaç duyulan ve sürekli mübadele edilen maddeler olmasından dolayı misal kabilinden zikredilmiş olmasıdır. Yoksa faizin cereyan ettiği şeyler, sadece bunlardan ibaret değildir. Faizin sadece bunlarda cereyan ettiğini belirtenler; Zahirilerle, Katâde b. Diâme, Tâvûs b. Keysân, Mesrûk b. Ecda’, Şa’bî ve Hanbelîler’den İbn Akil gibi bazı âlimlerdir.554

4.2.2. Ribâ Yasağının Kapsamı

İslam dininde faizin haram olduğunu açıklayan ayet ve hadislerden sonra faizin illetinin yanı sıra fert ve toplumlarda ne gibi zararları olduğu hususu da İslam hukukçularınca açıklanmaya çalışılmış ve bu konuda da birçok izah getirilmiştir. Klasik fıkıh literatüründe genelde alışveriş (Kitâbü’l-buyu) içerisinde ayrı bir başlık altında ele alındığı gibi, alışveriş başta olmak üzere, mali akitlerin ribâdan uzak olması üzerinde ısrarla durulan bir şart olmuş, akitte ribâ içeren bir şartın bulunmasının akde tesiri de ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. İslam borçlar hukukunun temel amacının taraflar arasında tek taraflı menfaatin önüne geçmesi ve tarafların gerçek rızalarının ortaya çıkması, dürüstlük ve açıklıktan taviz vermemesi, insanlar arasında güvensizlik ortamının oluşmasını engellemek olduğundan, tüm bunların faizli bir sistemin bertaraf edeceği de bilindiği için faizin ticari hayatta yer almasının önüne geçilmeye çalışılmıştır.

553 Karaman, İslam Hukuku, II, s. 203 554 İbn Rüşd, Bidayetü’l-müctehid, II, s. 129

109