• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

6. KREDĠ KARTI SÖZLEġMELERĠ

Bankacılık uygulamasında 1990’lı yıllara kadar neredeyse tüm bankaların matbu sözleĢmelerinde kiĢisel teminat olarak kefalete yer verilmiĢ, garanti taahhüdünün adı bile anılmamıĢtır. Ancak 1990’ların baĢında yavaĢ yavaĢ garanti taahhüdüne doğru bir yönelme göze çarpmıĢ, bu eğilim gittikçe artmıĢ ve günümüzde bu teminat türü kefaleti geride bırakmıĢtır.462

Öyle ki bankalar tarafından

459 Akyol, ġener: s. 175

460 CoĢkun, Hilal Yener: s. 35-36 461

Tandoğan, Haluk: Garanti Mukavelesi (Mahiyeti ve Benzeri Hukuki Münasebetlerden Tefriki), Ankara 1959, s. 32

462 Barlas, Nami: Kredi Kartı ĠliĢkisinde Bankaya KarĢı Verilen KiĢisel Teminatın Niteliğinin

Belirlenmesi, Prof. Dr. Ömer Teoman’ a 55. YaĢ Günü Armağanı, Ġkinci Cilt, 1. Bası, Ġstanbul 2002, s. 941-942

kullanılmakta olan kredi sözleĢmeleri, sadece banka ile müĢterisi arasında kurulacak kredi iliĢkisinin temel esaslarını değil, aynı zamanda kredinin temin edilmesi amacıyla alınacak kefalete iliĢkin esasları da içermektedir. Bu sebeple bankacılık uygulamasında, kefil ile banka arasında ayrı bir sözleĢme imzalanması yoluna gidilmemekte, kefile de asıl kredi borçlusunun imzaladığı kredi sözleĢmesi imzalatılmaktadır.463

Bunun yanı sıra kefalet taahhütlerinde, kefalet limitinin belirtilme zorunluluğu da kredi kartı sözleĢmelerindeki kiĢisel teminatın garanti taahhüdü olduğu yönündeki fikirlerin artmasına sebep olmuĢtur. Kredi kartı sisteminde, müĢteriye daima belirli bir limite kadar nakit çekme / harcama imkânı tanınır. Bu limit kredi kartı sözleĢmesinde yer alır ve daha sonra banka tarafından kendiliğinden periyodik olarak genellikle altı ayda veya yılda bir kez veya müĢterinin talebi üzerine revize edilerek artırılır. Hâlbuki baĢlangıçta, sözleĢme imzalanırken kefalet limiti kredi limitine paralel olarak saptanmakta olup, daha sonra kredi limiti artırıldığında kefalet limiti sabit kalmaktadır. ĠĢte uygulamada bankalar açısından sıkıntı bu noktada ortaya çıkmaktadır. Çünkü kefalet limitindeki her artıĢ kefalet sözleĢmesinin tadili anlamını taĢıyacağından bunu gerçekleĢtirebilmek için her limit artıĢında kefilin imzasının alınması zorunlu olup, bu ise pratik güçlüklere sebebiyet vermekte ve hiçbir zaman mümkün olamamaktadır. Asıl borçlunun kredi kartı limiti zaman içinde periyodik olarak artırılınca, en son limit üzerinde yapılan harcamalar ve çekilen nakit krediler sebebiyle bankaya karĢı doğan asıl borç tutarı ve buna bağlı sözleĢme gereği eklenen kredi faizi, temerrüt faizi, vergi, resim ve fon payları ile yargılama giderleri gibi fer’i unsurlar sebebiyle ortaya kefalet limitini kat kat aĢan bir nihai meblağ çıkmaktadır. Bu durumda banka, kefilden ancak kefalet limitine kadar tahsilâtta bulunabilmekte, limiti aĢan kısmı kefilden talep ve tahsil edememektedir. Bu temel teknik sorunun yanı sıra, Borçlar Kanununda yer alan ve gerektiğinde kefiller için bankaya karĢı iyi bir sığınak teĢkil eden ve kısmen emredici nitelikte olan kefili koruyucu hükümlerden kurtulma isteği de bankaları garanti taahhüdüne yönelten bir etken olmuĢtur.464

463 Akkanat, Halil: s. 275

464 Barlas, Nami: Kredi Kartı ĠliĢkisinde Bankaya KarĢı Verilen KiĢisel Teminatın Niteliğinin

Kefalet ve garanti sözleĢmeleri arasındaki farklılıkları belirlemede kullandığımız kıstasları aĢağıda kredi kartı sözleĢmelerinin hukuki niteliğini belirlerken de aynı Ģekilde kullanacağız.

Öncelikli olarak kredi kartı sözleĢmelerindeki teminat taahhüdü metni bizzat banka tarafından kaleme alındığı için metnin baĢlığının kefalet olarak adlandırılması veya içeriğinde kefalet deyimine yer verilmesi durumunda ve sözleĢmede garantinin varlığını doğuracak derecede açık ve kesin deliller bulunmadığı sürece söz konusu teminat taahhüdünün kefalet olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira bankaların alanlarında uzman ve örgütlü kuruluĢlar olarak kullandıkları matbu metinleri titizlikle hazırladıkları ve bunlarda yer alan sözcükleri bilinçli olarak seçtikleri farz edilir.465 Bu tür bir kredi sözleĢmesini kefil olarak imzalayanlar da, bu kredi sözleĢmesi kapsamında doğacak münferit alacaklara kefalet etmiĢ olduklarından onların kefaleti, kefaletin fer’i niteliğinin bir gereği olarak bu münferit alacaklar geçerli bir Ģekilde doğduktan sonra bir anlam ifade edecektir. Böylece kredi sözleĢmesine verilmiĢ bulunulan bir kefalet, bu sözleĢme ile kurulmuĢ bulunan akdi iliĢki devam ettiği sürece ve sözleĢmede belirlenen azami meblağ ile sınırlı olmak üzere varlığını devam ettirecektir.466

KiĢisel teminat sözleĢmelerinde genelde bir ölçü olarak kabul edilen menfaat kıstası ise, kredi kartı sözleĢmelerinde çok fazla önem arz eden bir kıstas değildir. Zira buradaki taahhüt, baĢka kriterlerin uygulanması sonucunda garanti sözleĢmesi yönünde ağırlık kazansa ve hatta garanti sözleĢmesinin varlığı kesin olarak kabul edilse dahi garanti verenin, kart hamilini o bankadan kredi kartı kullanmaya sevk etmekte hiçbir özel menfaati bulunmamaktadır. Bu sebeple, diğer iĢlemlerde genellikle baĢvurulması gereken menfaat kıstasına kredi kartı iliĢkisinde çok fazla baĢvurulmaması gerekir. Aksi halde, sırf özel menfaatin yokluğu olgusuna bağlanılsaydı, bankaların kredi kartı sözleĢmelerinde yer alan tüm kiĢisel teminat taahhütlerinin otomatik biçimde kefalet sayılması gerekirdi.467

465

Barlas, Nami: Kredi Kartı ĠliĢkisinde Bankaya KarĢı Verilen KiĢisel Teminatın Niteliğinin Belirlenmesi, s. 971

466 Akkanat, Halil: s. 280

467 Barlas, Nami: Kredi Kartı ĠliĢkisinde Bankaya KarĢı Verilen KiĢisel Teminatın Niteliğinin

PeĢin dava ve bölme def’ilerinden feragate ise uygulamadaki kredi kartı sözleĢmesi metinlerinde hiç rastlanmamaktadır. Bu metinlerde def’i ve itirazlardan feragat ya hiç bulunmamakta ya da genel ve soyut bir tarzda tüm def’ileri içerecek Ģekilde bir feragate yer verilmektedir.468

Bir somut olayda niteliği belirlenmesi gereken kiĢisel teminat sözleĢmesinin mahiyeti, kullanılan tüm yorum araçlarına ve ayırım kriterlerine rağmen tespit edilemiyorsa, kefaletin varlığının karine olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu karine kredi kartı sözleĢmelerinde yer alan kiĢisel teminat taahhütleri bakımından da aynen, hatta daha da güçlü olarak geçerlidir.469

Nitekim Turan da teminat sözleĢmesinin niteliğinin kefalet mi yoksa garanti mi olduğunun tespiti yapılırken, öncelikle aslilik - fer’ilik kıstaslarına bakılması gerektiği, diğer kıstasların ise daha çok teminatın asli mi yoksa fer’i mi olduğunun tespitinde kullanılması gerektiği görüĢündedir. Teminatın nitelendirilmesi yapılırken baĢvurulacak en son çare Ģüphe halinde kefalet karinesidir. Yapılan her türlü araĢtırma ve inceleme sonucunda kesin bir sonuca varılamıyorsa, Ģüphe halinde kefalet karinesinden yararlanılarak teminat taahhüdünün kefalet olduğu sonucuna varılması gerekmektedir.470

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise 03.12.2008 tarih ve 2008/19–729 E. – 2008/718 K. sayılı ilamında, Kredi Kartı Üyelik SözleĢmelerinin hukuki niteliğinin belirlenmesinde kullanılacak kıstasları tek tek belirlemiĢ, bir sözleĢmenin hukuki niteliğinin belirlenmesinde hiçbir kıstasın tek baĢına değerlendirilemeyeceğini belirtmiĢ ve kullanılan deyimlerden ziyade uygulanacak kıstasların sözleĢmenin genelinde uygulanmak suretiyle hukuki nitelendirmenin yapılacağını hüküm altına almıĢtır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu471

kararında, davaya konu sözleĢmenin ‘Garanti SözleĢmesi’ baĢlığını taĢıması ve sözleĢme metninde kullanılan ifadeler sebebiyle, davaya konu sözleĢmenin ilk bakıĢta bir garanti akdi izlenimi uyandırdığını ifade etse de salt bu deyim ve sözcüklere ve sözleĢmede kullanılan deyimler kıstasına dayanarak sözleĢmenin niteliğinin belirlenmesinin doğru

468 Barlas, Nami: Kredi Kartı ĠliĢkisinde Bankaya KarĢı Verilen KiĢisel Teminatın Niteliğinin

Belirlenmesi, s. 976

469 Barlas, Nami: Kredi Kartı ĠliĢkisinde Bankaya KarĢı Verilen KiĢisel Teminatın Niteliğinin

Belirlenmesi, s. 976

470 Turan, Gamze: Garanti ve Kefalet SözleĢmeleri Arasındaki Farklar ve Banka Kredi Kartı

SözleĢmelerindeki ġahsi Teminatın Niteliği, TBB Dergisi, Sayı 66, Ankara 2006, s. 48-49

471 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.12.2008 Tarih ve 2008/19-729 E. – 2008/718 K. Sayılı

olmadığını belirtmiĢtir. Çünkü davaya konu sözleĢmenin baĢlangıcında, kredi sözleĢmesine atıf yapılarak bu sözleĢmeden doğan ve doğacak borçlar için davalılardan teminat beyanı alınması, borçlulara sözleĢmenin kefalet amacına yönelik olduğu intibaı vermektedir. Nitekim sözleĢmenin genelinde de teminat verenler bağımsız bir borcu değil, kredi kartı müĢterisi asıl borçlunun sorumluluğunu yüklenmiĢ olup, bu haliyle ikinci ana kıstas bakımından da bir garanti sözleĢmesinin varlığından söz edilemeyecektir. Bunun yanı sıra, teminat veren kimsenin bu sözleĢmeyi yapmaktaki menfaati belirlenmediği gibi bu husus kanıtlanabilmiĢ de değildir. Davaya konu sözleĢme içeriğinden ise, kiĢiye yönelik teminat verme amacı açıkça anlaĢılmaktadır. O halde, tüm ana kıstasların uygulanması sonucunda davalılar davaya konu sözleĢmedeki taahhütlerini garanti sözleĢmesi amacı ile değil, kefalet sözleĢmesi amacıyla vermiĢlerdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yaptığı açıklamalar neticesinde, taraflar arasında akdedilen 19.07.1996 tarihli sözleĢmenin gerçekte garanti sözleĢmesi değil, kefalet sözleĢmesi niteliğinde olduğu, davalıların bu sözleĢmeyle 08.07.1996 tarihli ‘Kredi Kartı Üyelik SözleĢmesi’nden kaynaklanan borca kefalet ettikleri ve anılan borç yönünden de müteselsil kefil durumunda oldukları yönünde karar vermiĢtir.

Yargıtay bir baĢka kararında da taraflar arasında akdedilen Kredi Kartı Üyelik SözleĢmesinin yine aynı Ģekilde kefalet sözleĢmesi niteliğinde olduğu sonucuna varmıĢtır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi472

kararında, sözleĢmede kullanılan deyimler kıstasının uygulanması neticesinde davaya konu sözleĢmenin ilk bakıĢta garanti sözleĢmesi niteliğinde olduğu sonucuna varılsa da sözleĢme metinindeki ifadelerle sözleĢmenin niteliğinin belirlenmesinin doğru olmayacağını belirtmiĢtir. Nitekim garanti sözleĢmesi adı altındaki sözleĢmede, kredi kartı sözleĢmesine atıf yapılmıĢ olmakla garanti beyanı asli unsur olmaktan çıkarılmıĢtır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi son olarak, gerek menfaat kıstası gerekse de kiĢiye yönelik teminat verme kıstası uyarınca, garanti sözleĢmesi adı altındaki sözleĢmenin amacının kefalete yönelik olduğu sonucuna varmıĢtır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir baĢka kararında, her ne kadar davaya konu sözleĢmede öngörülen taahhüdün kefalet olduğu yönünde hüküm kurulmuĢsa

472 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.01.2002 Tarih ve 2001/10654 E. – 2002/506 K. Sayılı Ġlamı,

da aynı karara karĢı oy yazısıyla, davaya konu sözleĢmenin kefalet olarak yorumlanmasının mümkün olmadığı, aksine tarafların gerçek iradelerinin garanti sözleĢmesi olduğu yönünde muhalefet Ģerhi de düĢülmüĢtür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu473 kararında, davaya konu sözleĢmede alınan garanti beyanının baĢlangıcında kredi kartı sözleĢmesine yollama yapılarak garanti beyanının asli unsuru olmaktan çıkarıldığı, teminat veren kimsenin bu sözleĢmeyi yapmaktaki menfaatinin belirlenemediği ve kredi kartı sözleĢmesinden kiĢiye yönelik teminat verme amacının açıkça anlaĢıldığı belirtilmiĢ olup, tüm ana kıstasların uygulanması sonucunda kredi kartı sözleĢmesinde alınan garanti beyanı adı altındaki beyanların bir garanti sözleĢmesi amacı ile değil kefalet amacı ile verildiği sonucuna varmıĢtır. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan karĢı oy yazısında, kredi kartı sözleĢmesindeki deyimlerle tarafların gerçek iradelerinin garanti olduğunun en ufak bir kuĢkuya yer vermeyecek Ģekilde ortaya konulduğu, kefaletteki fer’ilik unsurunun olayda mevcut olmadığı, bankanın hiçbir Ģekilde zarara uğramayacağı garanti edildiğinden kefaleti aĢan bir yükümlülüğün söz konusu olduğu, kartın çalınması, kaybedilmesi, Ģifrenin değiĢtirilmesi hallerinde doğacak borçların da garanti edilmesinin kefaleti aĢan bir yükümlülüğe iĢaret ettiği, sözleĢmede ilk yazılı talepte borcun ödeneceğinin kararlaĢtırıldığı ve tüm bu nedenlerden ötürü davaya konu sözleĢmenin kefalet olarak yorumlanmasının mümkün olmadığı, aksine tarafların gerçek iradelerinin garanti sözleĢmesi yönünde olduğu belirtilmiĢtir.

Kanaatimce, bir sözleĢmenin hukuki niteliği belirlenirken, asli ve fer’i nitelikteki tüm kıstaslar göz önünde bulundurulmalı ve tüm kıstasların uygulanması akabinde sözleĢmenin hukuki niteliği belirlenmelidir. Bu sebeple sözleĢmede kullanılan deyimler kıstası, bir sözleĢmenin hukuki niteliğini belirlemede kullanılacak yegâne kıstas olmayıp diğer kıstasların da değerlendirmesi yapıldıktan sonra bir karara varılmalıdır. Karara konu sözleĢmede garanti Ģerhi baĢlığının bulunmasının yanı sıra aynı sözleĢmede kartın kaybedilmesi, çalınması, Ģifrenin deĢifre edilmesi hallerinde doğacak borçların da teminata dâhil olduğu ve ilk yazılı talep üzerine borcun ödeneceği belirtilmiĢtir. Tüm bu ifadeler dikkate alındığında, gerek borcun ödenmemesi dıĢında doğabilecek her türlü zararın teminata dâhil olması gerekse de sözleĢmede ilk yazılı talepte ödeme kaydının bulunması tarafların

473 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.07.2001 Tarih ve 2001/19-534 E. – 2001/583 K. Sayılı

gerçek iradelerinin garanti sözleĢmesi yönünde olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Bu sebeplerle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararındaki karĢı oy yazısına katılıyor ve karara konu sözleĢmenin garanti sözleĢmesi niteliğinde olduğunu düĢünüyorum.