• Sonuç bulunamadı

ÖZET: Alacaklı, borçlunun emeklilik ikramiyesinin haczine ilişkin talebinin icra müdürlüğünce reddedildiğini ileri sürerek şikayet yoluyla icra memurluğu işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. 5510 SK’nun 93. maddesi uyarınca, borçlunun emeklilik maaşı nafaka ala-cakları dışında haczedilemez. Ancak emeklilik ikramiyesinin haczedi-lemeyeceğine ilişkin bir hüküm yoktur. Borçlunun emeklilik ikramiye-si, emeklilik hakkını kazandıktan sonra haczedilebilir. Açıklanan hu-suslar dikkate alınmadan emeklilik ikramiyesinin haczedilemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 83, 85.

➣ 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m. 93.

M

ahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi H.K. tarafından düzenlenen rapor din-lendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incedin-lendikten sonra, işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takipte alacaklının, borçlunun emekli ikramiyesinin haczine ilişkin talebinin icra müdürlüğünce reddedildiğini belir-terek, işlemin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, emekli ikramiyesinin, 5510 Sayılı Kanunun 93. maddesi gereğince haczedile-meyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

5510 Sayılı Kanunun 93. maddesine göre; “Bu kanun gereğince sigorta-lılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri sağlık hizmeti sunucuları-nın genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdin-de doğan alacakları nezdin-devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve önezdin-denekler 88.

maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışından haczedilemez.” Anılan yasa hükmü 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, emekli sandığından alınmakta olan emekli maaşlarını da kapsamakta-dır. Ancak emekli ikramiyesinin haczedilemeyeceğine dair bir yasa hükmü

yoktur. Borçlunun emekli ikramiyesi, emeklilik hakkını elde ettikten sonra İİK’nun 85. maddesi gereğince haczedilebilir.

Somut olayda, alacaklı vekilinin, borçlunun emekli ikramiyesine haciz konulması için Emekli Sandığı’na yazı gönderilmesini istediği, icra müdür-lüğünce, 5510 Sayılı Kanunun 93. maddesi gereğince borçlunun muvafakati bulunmadığından istemin reddedildiği görülmektedir.

Yukarıda açıklandığı üzere, emekli ikramiyesi, borçlu emeklilik hakkını elde ettikten sonra, İİK’nun 85. maddesi gereğince haczedilebilecektir.

O halde, mahkemece, borçlunun emeklilik hakkını elde etmiş olması ha-linde emekli ikramiyesinin haczine engel hüküm bulunmadığından bu husus araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarın-ca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzelt-me yolu açık olmak üzere, 13/06/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 26.04.2012 Esas: 2011/28561 Karar: 2012/14063

Takibin Kesinleflmesinden Sonra Alaca¤›n Zamanafl›m›na U¤rad›¤› ‹ddias›na Dayal› fiikayette Alacakl› Yasal Has›md›r

ÖZET: Talep, icra takibinin kesinleşmesinden sonra alacağın

zamanaşımı-na uğradığı iddiasızamanaşımı-na dayalı takibin iptaline ilişkindir. Bu nevi ta-lepler dava olmayıp şikayet niteliğindedir. Borçlu tarafından yapı-lan şikayetlerin yasal hasmı ise alacaklıdır. Hasmın yanlış gösteril-mesi veya hiç gösterilmemiş olmasının sonuca etkisi yoktur. Açıkla-nan hususlar dikkate alınmaksızın şikayetin takipte taraf olmayan kişiye karşı yöneltilmiş olduğu gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle talebin reddine karar verilmesi hatalıdır.

➣ 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 71.

➣ 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 50, 51.

M

ahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından is-tenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.Ö. tarafından düzenlenen rapor din-lendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incedin-lendikten sonra, işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlunun icra mahkemesine başvurusu takibin kesinleşmesinden sonra-ki dönemde alacağın zamanaşımına uğradığına ilişsonra-kindir. Başvurunun yasal dayanağı İİK’nun 71. maddesi olup, bu maddeye dayalı olarak yapılan zama-naşımı itirazı hemen belirtmek gerekir ki; takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımına yönelik olarak Medeni Usul Hukuku anlamında dava olmayıp

“şikayet” niteliğindedir. Borçlu tarafından yapılan şikayetin ise yasal hasmı alacaklıdır. Bu itibarla hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş ol-masının sonuca etkisi yoktur. İcra hakimi şikayetle ilgili kişileri takip dosya-sına göre saptama ve onları duruşmaya çağırıp görüşlerini alma ve varsa de-lillerini incelemekle yükümlüdür.

Somut olayda, takibe ... Pres İnş. San. Tic. A.Ş. tarafından borçlu Erdal aleyhine başlanılmış olup, söz konusu alacak 22.11.2009 tarihinde ... Adi Komandit Şirketi ... ve ortaklarına temlik edilmiştir. Her ne kadar, borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda, karşı tarafı ... Pres İnş.

San. Tic. A.Ş. olarak göstermiş ise de; mahkemece, şikayetin takipte taraf ol-mayan kişiye karşı yöneltilmesi sebebiyle pasif husumet yokluğundan tale-bin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

O halde, mahkemece yukarıdaki kurala göre ilgililer davet edilerek işin esasına girilmesi ve bir karar verilmesi gerekirken temlik alacaklısının dava-da hasım gösterilmediğinden bahisle şikayetin reddi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uya-rınca (BOZULMASINA), 26/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 13.02.2012 Esas: 2011/12239 Karar: 2012/3251

‹halenin Feshi – ‹lan›n fiekli, Art›rman›n Tarz›, Yeri, Zaman› ve

‹lan›n Ne fiekilde Yap›laca¤› Konusunda ‹cra Müdürüne Takdir Yetkisi Tan›nm›flt›r

ÖZET: Dava, ihalenin feshi talebine ilişkindir. İlanın şekli, artırmanın tar-zı, yeri, zamanı, gazete ile ilan yapılıp yapılmayacağı icra memuru tarafından ilgililerin menfaatlerine en uygun olanı dikkate alınarak tayin edilir. Her ihalenin gazete ile ilanı zorunlu değildir. İcra mü-dürüne bu konuda da takdir yetkisi tanınmıştır. Somut olayda icra müdürü, taşınmazın takdir edilen değeri, özellikleri ve tarafların menfaatlerini dikkate alarak yerel gazetede ilan yapılmasına karar vermiştir. İcra müdürlüğü kararı istikrar kazanmış içtihatlara uygun olmasına rağmen yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.

➣ 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 114, 134.

M

ahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlu vekili, satışın ulusal çapta yayınlanan gazete yerine mahalli gaze-te ile ilanının doğru olmadığı, ihale tutanağının usulüne uygun tutulmadığı ve belediye mezat salonunda ilan yapıldığına dair tutanağın bulunmadığını ileri sürerek ihalenin feshini istemiştir.

Mahkemece, satışın yerel gazetede ilanın usule aykırı olduğu gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmiştir.

İİK’nun 114. maddesinde “Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikin-ci artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilan edilir. İlanın şek-li, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra me-murunca alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alına-rak tayin olunur” hükmü yer almaktadır.

Görüldüğü üzere, her ihalenin gazetede ilanı zorunluluğu bulunmayıp, icra müdürlüğüne bu konuda, her iki tarafın menfaati gözetilmek koşulu ile

bir takdir yetkisi tanınmıştır. İcra müdürlüğünün 24.12.2010 tarihli satış ka-rarında da, ihalesi yapılacak taşınmazların takdir olunan değeri, özellikleri, tarafların menfaatleri ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda Gaziantep ilinde yayınlanan yerel gazetede ilan yapılmasına karar verilmiştir.

Satışı yapılan (2) parça taşınmazın mesken ve garaj olduğu, her yöreden alıcısı çıkabilecek otel, fabrika ve benzeri yerlerden olmadığı, toplam değe-rinin 119.160,00.-TL olduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin içtihatlarına uygun olarak verilmiş icra müdürlüğü kararının aksine, ilanın ulusal çapta yayın ya-pan gazetelerden birinde yapılması gerektiği gerekçesi ile ihalenin feshi doğ-ru değildir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 13.02.2012 Esas: 2011/17242 Karar: 2012/3212

Dekontlarda Takip Dayana¤› Bonolara At›f Yap›lmam›fl ve Alacakl›n›n Bu Yönde Bir Kabulü de Yoksa Borçlunun ‹‹K’nun 169-a/1 Maddesi Kapsam›ndaki ‹tiraz›n›n Reddi Gerekir

ÖZET: Kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan icra takibinde borçlu,

ta-kip konusu alacağın bir kısmını banka havaleleri ile ödediğini iddia ederek icra takibinin iptali talebinde bulunmuştur. Sunulan ödeme belgesinin takip konusu borca ilişkin verildiğinin kabulü için belge-de takip dayanağı bonolara açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda sunulan dekontlarda takip dayanağı bonolara atıf yapılma-dığı gibi alacaklının da bu yönde bir kabulü yoktur. Bu durum kar-şısında itirazın reddi gerekir.

➣ 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 169/a.

M

ahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

1) Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belge-lere ve kararın gerekçesine göre borçlunun temyiz itirazlarının REDDİNE;

2) Alacaklının temyiz itirazlarına gelince:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiş, borçlu vekili icra mahkemesine başvurusun-da; asıl alacağın 15.023.-TL’sinin banka havaleleri ile ödendiğini, faizin baş-langıç tarihinin 26.01.2010 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri süre-rek takibin iptalini istemiştir.

Alacaklı vekili 03.03.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili ile borçlunun geçmişten doğan 115.000,00.-TL’lik borç alacak ilişkisinin 06.09.2006 tarihinde yeni bir ödeme planına bağlandığını, bu plan gereği 06.10.2006 vade tarihli toplam 100.000,00.-TL değerinde 3 adet bono veril-diğini, aynı gün 5.000,00.-TL, 19.06.2006 tarihinde ise 10.000,00.-TL olmak üzere toplam 15.000,00.-TL senetler dışında kalan borç için ödeme yapıldı-ğını, yapılan bu ödemelerin dayanak bonolara ilişkin olmadıyapıldı-ğını, dekontlar-da senetlere bir atıfta bulunulmadığını, 06.10.2006 vadeli bonoların vade gü-nünden 15 gün önce ödenmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek itirazın reddini istemiştir.

İİK’nun 169-a/1. maddesi gereğince borçlu, icra mahkemesinde, borcun olmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borca iliş-kin olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur.

Somut olayda; ödeme belgesi olarak sunulan 06.09.2006 ve 19.09.2006 tarihli toplam 15.000,00.-TL miktarındaki dekontlarda, dayanak bonolara atıfta bulunulmadığı gibi alacaklı da dayanak bonolara ilişkin bir ödeme ol-duğunu kabul etmemiştir. O halde mahkemece itirazın reddi gerekirken yazı-lı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428.

maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 18.04.2012 Esas: 2012/10801 Karar: 2012/15694

Outline

Benzer Belgeler