• Sonuç bulunamadı

Hüküm Alt›na Al›nan Tenkis Davas›na Konu Alacaktan Daval›lar›n Hangi Oranda veya Ne fiekilde Sorumlu

Olduklar› Belirtilmelidir

ÖZET: Davacı, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bu talepleri yerinde görülmemesi halinde tasarrufların saklı payı oranında tenkisi, tenkis alacağının yasal faizi ile birlikte tahsi-li talebinde bulunmuştur. Hüküm altına alınan tenkis davasına konu alacaktan davalıların hangi oranda veya ne şekilde sorumlu olduk-ları belirtilmelidir. Yerel mahkemece, saklı payolduk-ların ihlal edildiği ge-rekçesiyle tenkis davasının kabulüne karar verilmiş ise de tenkis da-vasına konu alacaktan davalıların ne şekilde sorumlu olduğunun be-lirtilmemesi hatalıdır.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 560.

T

araflar arasında görülmekte olan tenkis davası sonucunda verilen hük-mün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde ol-duğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Davacı Ayşe vekili, müvekkilinin 06.04.2001 tarihinde vefat eden mirasbırakanı babası Rasim’in 06 XX XX9, 06 XX X5, 06 XX XX7 ve 06 X XXX2 plakalı araçlar ile Çankırı’da bulunan benzinliği çocukları Ertuğrul ve Cengiz’in ortağı olduğu ... Gıda İnş. Taş. Turz. San. Ltd. Şirketi adı-na tescil ettirip şirket malı gibi gösterdiğini, bu tescillerin muvazaalı olduğu-nu, saklı paylarının ihlal edildiğini belirterek davalılar Ertuğrul ve Cengiz hakkında muvazaa nedenine dayalı iptal davası açmış, bu taleplerinin yerin-de görülmemesi halinyerin-de ise tasarrufların müvekkilinin saklı payı oranında tenkisine, tenkis alacağına yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah yoluyla müddeabihin değerini 265053.-TL’ye yükseltmiştir.

Davacı Safinaz vekili aracılığıyla aynı gerekçelerle davalılar Ertuğrul, Cengiz ve ... Gıda İnş. Taş. Turz. San. Ltd. Şirketi hakkında tenkis davası açmış; tasarrufların tenkisine, 180000.-TL’nin ölüm tarihinden itibaren işle-yecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen

tahsili-ne karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında ıslah yoluyla müdde-abihin değerini 265053.-TL’ye yükseltmiştir.

Davalılar vekili, söz konusu tasarrufların edinilmesinde murisin herhan-gi bir katkısının bulunmadığını, tasarrufların kaynağının talih oyunlarına yandığını, davacıların saklı paylarının ihlal edilmediğini belirterek açılan da-vanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda tenkis da-vasının kabulüne, 265053.83.-TL’nin tercih tarihi olan 16.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacı Ay-şe’ye verilmesine, 265053.83.-TL’nin tercih tarihi olan 16.02.2010 tarihin-den itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalılardan tahsili ile davacı Safi-naz’a verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılardan Safinaz ile davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece bilirkişi raporlarının hüküm kurmak için yeterli olduğu, da-vacıların saklı paylarının ihlal edildiği gerekçesiyle tenkis davasının kabulü-ne karar verilmiş ise de verilen karar dosya kapsamına uygun bulunmamak-tadır. Hükümde 265053.83’er TL’nin davalılardan alınarak davacılara veril-mesine karar verilmiş olup tenkis davasına konu alacaktan davalıların hangi oranda ya da ne şekilde sorumlu olacaklarının belirtilmemesi, davacılardan Ayşe tarafından ... Gıda İnş. Taş. Turz. Tic. San. Ltd. Şirketi’ne yönelik olarak açılmış bir tenkis davası olmadığı halde Ayşe’nin alacağından söz ko-nusu şirketin de sorumlu tutulması isabetli olmamıştır.

Belirtilen yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davacılardan Safinaz ile davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davacı Safinaz ile davalıların sair temyiz itirazları-nın incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcıitirazları-nın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 21.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.05.2012 Esas: 2011/12301 Karar: 2012/6445

‹cra Mahkemesince Zamanafl›m› Nedeniyle Verilen ‹cran›n Geri B›rak›lmas› Karar›n›n Kesinleflti¤inin Tebli¤inden

‹tibaren Alacakl› Yedi Gün ‹çinde Genel Mahkemede Dava Açabilir

ÖZET: Davacı üçüncü kişi, istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılma-sına karar verilmesini talep etmiştir. Temyiz aşamasında icra taki-binden sonra gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle icranın geri bıra-kılmasına karar verilmiştir. İlamın zamanaşımına uğradığı iddiala-rı icra mahkemesince resmi belgelere istinaden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir. Alacaklı, icranın ge-ri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden itiba-ren yedi gün içinde zamanaşımının vaki olmadığını ispat için genel mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder ve varsa ha-cizler kalkar. Haha-cizlerin kalkması halinde ise istihkak davaları ko-nusuz kalacaktır. Açıklanan nedenlerle, icranın geri bırakılması ka-rarının kesin hüküm niteliği kazanıp kazanmadığının araştırılması gerekir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 33/a, 71, 96.

T

araflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; karar-da yazılı nedenlerden dolayı karar-davanın reddine karar-dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelen-di, gereği düşünüldü:

Yargıtay Kararı

Davacı (üçüncü kişi) vekili, İstanbul 8. İcra Müdürlüğü’nün 2007/13289 sayılı takip dosyasından yazılan talimat uyarınca, Bakırköy 9. İcra Müdürlü-ğü’nün 2010/1911 sayılı talimat dosyasında yapılan 07.05.2010 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, borçlu ile ilgisinin bu-lunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verimlisini istemiştir.

Davalı (alacaklı) vekili, davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak için kötü niyetli olarak ileri sürüldüğünü belirterek davanın reddine ve karar verilmesi gerek-tiğini savunmuştur.

Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.

Mahkemece toplanan delillere göre: “davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğu, sunulan faturaların istihkak iddiasını kanıtlamaya el-verişli kabul edilemeyeceği” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hü-küm, davacı üçüncü kişi vekili tarafında temyiz edilmiştir.

1. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istih-kak” davası niteliğindedir.

Davacı üçüncü kişinin temyiz aşamasında sunduğu İstanbul 9. İcra Hu-kuk Mahkemesi’nin 26.10.2011 gün, 2011/972-2011/1190 sayılı kararına göre, icra takibinden sonra gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile TTK’nun 726., İİK’nun 71/2., 33/a maddeleri gereğince verilmiş icranın geri bırakıl-ması kararının bulunduğu anlaşılmaktadır.

İİK’nun 33/a maddesinde: İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamana-şımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından res-mi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya deva-mına karar verilir.

Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine teb-liğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün için-de umumi mahkemeleriçin-de dava açabilir. Aksi takdiriçin-de icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.

İcranın devamına karar verilmesi halinde 33’üncü maddenin son fıkrası burada da uygulanır” düzenlemesi yer almaktadır.

Somut olayda icranın geri bırakılması kararının kesin hüküm niteliğini kazanması halinde dava konusu haciz ortadan kalkacağı için dava da konu-suz kalacaktır. Bu durumda da karar verilmesine yer olmadığına karar veri-lerek yargılama giderleri ve maktu karar ve ilam harcı ile nispi vekâlet ücre-tinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi söz konusu olacaktır.

Hükümden sonra ortaya çıkan bu yeni durum karşısında öncelikle icra-nın geri bırakılması kararıicra-nın kesin hüküm niteliğini kazanıp kazanmadığı-nın araştırılması için hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASI-NA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı 3. kişiye geri verilmesine 21.05.2012 gününde oybirli-ğiyle karar verildi.

YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 17.05.2012 Esas: 2012/3441 Karar: 2012/5710

‹lgili Resmi Dairenin Bir Talebi Olmaks›z›n C.Savc›s› Nüfus Kayd›n›n ‹ptali (Düzeltilmesi) Davas› Açamaz

ÖZET: Nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalar, ya düzeltme isteyen kişiler tarafından vehayutta ilgili resmi dairenin talebi üzerine C.Savcısı tarafından açılır. Somut olayda, ilgili resmi dairelerin nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik bir talepleri bulunmamakta-dır. C.Savcılarının dava açma yetkilerini kanun düzenler. Kendileri-ne kanunla verilmemiş bir yetkiyi kullanarak bu Kendileri-nevi dava açmaları usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, C.Savcısı tarafın-dan açılmış bulunun nüfus kaydının iptaline ilişkin davanın reddi gerekir.

➣ 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 36.

Y

üksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.05.2005 gün 2005/2 sayılı da-vanamesi ile davalı Muğdat’ın nüfus kaydının iptali istenilmiştir. Mah-kemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Muğdat tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay Kararı

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bü-tün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:

Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.05.2005 gün, 2005/2 sayılı davanamesi ile davalı Muğdat hakkında yapılan bir hazırlık soruşturması

sı-●

rasında, kendisinin aslen Irak uyruklu olduğu, gerçekte Musa ve Muteber’in oğlu olmadığı anlaşılmakla, Muğdat’ın Hakkari İli Yüksekova İlçesi ...

Köyü Hane: 26’daki nüfus kaydının iptaline karar verilmesi istenilmiş, mah-kemece dava kabul edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden 29.11.1976 doğumlu Muğdat’ın Musa ve Muhteber oğlu olarak tescil edildiği görülmüştür.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin 1/a bendine göre “nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzeltmeyi isteyen şahıslar ile, ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları ta-rafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır.” Yasanın bu hükmünden de anlaşılacağı gibi nüfus ka-yıtlarına ilişkin davalar ya bu düzeltmeyi isteyen kişiler tarafından veyahut da ilgili resmi dairenin göstereceği gereklilik sonucu Cumhuriyet Savcıları tarafından açılır.

Somut olayda, Muğdat’ın nüfus kaydının iptali ile ilgili olarak resmi da-ireler tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılmış herhangi bir başvuru bulunmamaktadır. Muğdat’ın nüfusa kayıtlı olduğu hususu da dikkate alındı-ğında böyle bir davayı açma hak ve yetkisi doğrudan doğruya bu kayıtla il-gili kişilere aittir. Bunlar diğer vatandaşlar gibi harç vb. yükümlülüklerini ye-rine getirerek böyle bir davayı gerek gördükleri takdirde her zaman açabilir-ler. Cumhuriyet Savcılarının dava açma yetkilerini kanun düzenaçabilir-ler. Kendile-rine kanunla verilmemiş bir yetkiyi kullanarak bu tür bir dava açmaları usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Mahkemece açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak davanın red-di yerine kabulü yolunda hüküm kurulması ve böylece nüfus kaydının düzel-tilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde oldu-ğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcı-nın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.05.2012 gününde oybirliğiyle ka-rar verildi.

YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 17.05.2012 Esas: 2012/5102 Karar: 2012/5686

Sadece Anne Kayd›n›n De¤ifltirilmesi ‹stenen Dava Soy Ba¤›n›

‹lgilendirmedi¤inden Görevli Mahkeme Aile Mahkemesi De¤il Asliye Hukuk Mahkemesidir

ÖZET: Davacı kadın, oğlunun nüfus kaydında yazılı olan anne adının ipta-li ile kendi adının nüfusa kaydını talep etmiştir. Davada, yalnızca anne kaydının düzeltilmesi talep edilmiştir. Sadece anne kaydının değiştirilmesi istenen dava soy bağını ilgilendirmemektedir. Soy ba-ğını ilgilendirmeyen bu nevi davalarda ise aile mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Buna rağmen asliye hukuk mahkemesince aile mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle gö-revsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 36.

➣ 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 1, 20.

D

avacı vekili dava dilekçesinde, nüfusta davalıların oğlu olarak görünen U’nun anne kaydının davacı Ebru olarak düzeltilmesini istemiştir. Mah-kemece görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay Kararı

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bü-tün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin uzun yıllar Mehmet adın-daki kişi ile evlilik dışı ilişki yaşadığını ve bu ilişkiden U... adında bir ço-cuğunun dünyaya geldiğini, U...’nun Mehmet’in Seyran ile olan resmi evli-liğinden olmuş gibi, annesi Seyran olarak Mehmet’in nüfusuna kaydedildiği-ni ileri sürerek, Mehmet ile ortak çocuğu olan U...’nun nüfus kaydında

“Seyran” olan anne adının iptalini, “Ebru” olarak nüfusa kaydını istemiş, mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın soy bağının düzeltilmesi ile ilgili ol-duğu ve bu davaların aile mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.

Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davada U...’nun babasının Mehmet olduğu konusunda herhangi bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Dava

dilekçe-sinde salt anne kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Anne ve babanın birlikte değiştirilmesinin istenmesi ya da salt babanın değiştirilmesinin talep edilme-si hallerinde dava konusu uyuşmazlıklar soy bağını ilgilendirdiğinden aile mahkemesinin görev alanına girmektedir. Sadece annenin değiştirilmesinin istenmesi soy bağını ilgilendiren bir konu değildir. Bu açıklamalar dikkate alınarak somut olayda anne yönünden yanlış tesis edilen nüfus kaydının dü-zeltilmesi istendiğine göre, işin esasına girilip 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca nüfus temsilcisinin de huzuru ile yargıla-maya devam edilip, DNA testi de yapılarak oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması ve bu işlere bak-ma görevini aile bak-mahkemesine ait bulunduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde oldu-ğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZUL-MASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 17.04.2012 Esas: 2011/16553 Karar: 2012/6545

Kambiyo Senedi Sebepten Mücerret Olup Karfl› Taraf›n Ticari

Outline

Benzer Belgeler