• Sonuç bulunamadı

KOVUŞTURMA USULÜ VE GÖREVLİ MAHKEME

C. Kullanma Zimmeti

XII. KOVUŞTURMA USULÜ VE GÖREVLİ MAHKEME

Zimmet suçu yalnızca kamu görevlisi olan kimse tarafından işlenebilen suçlardan (özgü suç) olduğundan, soruşturma ve kovuşturma usulü de genel hükümlerden ayrı düzenlemeye tâbidir. Mülga 765 sayılı TCK’da düzenlenen zimmet suçunun soruşturma ve kovuşturma usulü yürürlükten kaldırılmadan önce 04.02.1329 tarih ve 1913 sayılı “ Memurun Muhakemat-ı MuvakkatKanununda”

düzenlenmiş idi. Söz konusu kanunun 1.maddesi gereğince; memur tarafından memuriyet vazifesi sırasında veya memuriyet vazifesi sebebiyle zimmet suçunu işlemesi halinde öncelikle ön soruşturma idare tarafından yapılıyor ve sonucuna göre; ilgili memur hakkında lüzumu muhakeme veya men’i muhakeme.kararı veriliyordu.197 Ancak daha sonra 04.12.1999 tarih ve 4483 sayılı Kanunun 18.maddesi ile “Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat” yürürlükten kaldırılmıştır. 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun” ile memurların görev suçları yönünden soruşturma ve kovuşturma usulü yeniden düzenlenmiştir.

Bahse konu kanunun “ Kapsam ” başlıklı 2.m. gereğince; “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel İdare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır.

Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tâbi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen

197 Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat ve memur soruşturma sistemi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Zafer, Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkatın Son Gelişmeler Işığında Değerlendirilmesi, İBD, 1998, sy. 2, s. 215 v.d.

102

soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır .” Acaba zimmet suçunun soruşturması 4483 sayılı kanuna tâbi midir? Hemen belirtmek gerekir ki;

maddenin 2.fıkrası dışında memurların görev suçlarının -istisnalar saklı tutularak- 4483 sayılı Kanun hükümlerine göre soruşturulacağında kuşku bulunmamak gerekir.

Ancak inceleme konumuzu oluşturan zimmet suçu yönünden ise; 2.fıkrada yer alan istisna mevcut olduğundan, 4483 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması söz konusu olmayacaktır. Gerçekten 19.04.1990 tarih ve 3628 sayılı “ Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununun” 17.maddesinin 1.fıkrasına göre “ Bu Kanunda ve ...Bankalar Kanununda yazılı suçlarla irtikap, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet,görev sırasında ve görev dolayısıyla kaçakçılık,resmi ihale ve alım-satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 02.12.1999 tarih ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.” Belirtilen hüküm ile zimmet suçunun soruşturması açıkça ayrık tutulduğundan, zimmet suçunun faili olan kamu görevlisi hakkında 4483 sayılı Kanun hükümleri gereğince merciinden soruşturma izni alınmasına gerek bulunmamaktadır.198 Soruşturma genel hükümler çerçevesinde Cumhuriyet Savcılığı tarafından re’sen yapılacak ve dava açıldığı takdirde kovuşturma evresinde de aynı şekilde 4438 sayılı Kanuna tâbi olmaksızın sonuçlandırılacaktır.

Burada değinilmesi gereken önemli bir husus da, 5237 sayılı TCK’ nın 6.m.

gereğince kamu görevlisi sayılan herkes hakkında 4483 sayılı Kanun hükümlerinin

198 4483 sayılı Kanun hükümleri gereğince soruşturma izni alınmasına gerek olmaksızın soruşturma yapılabilecek diğer suçlar ile ilgili ayrıntılı bilgi için Gökcan/Artuç, Ceza ve Usul Hukukunda, s.

252 v.d.

103

uygulanıp-uygulanamayacağıdır. Kanaatimizce 4483 sayılı Kanunun kapsamına girmeyen kimselerin kamusal faaliyetin icrasına katılmaları halinde kamu görevlisi sayılmaları mümkündür. Ancak suç failinin devlet veya kamu kurum ve kuruluş personeli olmadığı takdirde 4483 sayılı Kanunun kapsamına giren bir görevli sayılamayacağından, hakkındaki soruşturma 4483 sayılı Kanun hükümlerine göre değil; genel hükümlere göre re’sen yürütülecektir.199

Bu bağlamda, çalıştıkları kurum ile istihdam bağları bulunan KİT personelinin 4483 sayılı Kanunun kapsam başlıklı 2.maddesi gereğince, zimmet suçunu işlemesi durumunda anılan Kanuna tabi olup-olmayacağı hususu üzerinde de durmak gerekmektedir. Bilindiği üzere; ülkemizde kamu idaresi örgütlenmesinde önemli bir yeri bulunan ve 233 sayılı KHK’nın eki (1) sayılı cetvelde düzenlenen çok sayıda KİT ve yüzbinlerce personeli bulunmaktadır. Acaba anılan KHK gereğince teşebbüs malvarlığı değerlerini zimmetine geçiren personeli idari soruşturma izni alınmaksızın Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturulabilecek midir? Hemen belirtmek gerekir ki; az yukarıda da belirtildiği üzere; gerek doktrinde gerekse içtihatlarda KİT personeli, kamusal faaliyetin icrasına kamu hukuku usulüne göre katıldığı dikkate alınarak “kamu görevlisi” sayılmaktadır.200 Ancak kamu görevlisi

199 Özen/Tozman, s. 50, Özen/Tozman’a göre; örneğin, tanık ve bilirkişiler ceza uygulamasında kamu görevlisi sayıldıkları halde bu kişilerin kovuşturması 4483 sayılı Kanuna göre yapılmayacaktır.Çünkü idari hiyerarşiye mensup bulunmayan özel kişiler olmaları nedeniyle soruşturma izni verecek bir mercie tâbi değildir.

200 “ T…Dağıtım A.Ş ….Müessesesine bağlı İlçe İşletme … emrinde sözleşmeli veri hazırlama kontrol işletmeni kadrosunda bulunup tahsildarlık görevini yürütmekte olan sanığın kuruma ait parayı mal edindiğinin anlaşılıp kabul edilmesi karşısında, eyleminin zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden…” denilerek KİT personelinin kamu görevlisi olduğu zımnen benimsenmiştir., (Yarg. 5.C.D., 04.03.2008, 2007/12583, 2008/1491) , (karar için bkz.www.kazanci.com)

104

sayılmalarına rağmen 4483 sayılı kanuna tâbi tutulmaları hukuken mümkün değildir.

Zira, 4483 sayılı Kanunun 2.maddesinde kanunun kapsamına yalnızca “Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel İdare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin” gireceği belirtilmiştir. Madde metninden “ kamu iktisadi teşebbüslerinin ” de kapsama dahil edilmediği kolaylıkla anlaşılabildiğine göre;

yürüttükleri faaliyetin niteliği gereği kural olarak kamu görevlisi sayılan KİT personelinin 4483 sayılı Kanuna tâbi olmadığı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak KİT personelinin zimmet suçunun faili olması halinde 4483 sayılı kanun hükümleri gereğince soruşturma izni alınmaksızın soruşturma doğrudan Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülecektir.201 Ancak 4483 sayılı Kanunun 17.m.

ile değişik 399 sayılı KHK’nın 11/d.m. gereğince; KİT’lerin yönetim kurulu üyeleri ile genel müdürlerinin görevlerini icrası sırasında işledikleri suçlar nedeni ile 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. Bu nedenle kendileri haklarında soruşturma izni alınmaksızın re’sen soruşturma yürütülmesi mümkün değildir.

İnceleme konumuzu oluşturan zimmet suçunu yargılama yetki ve görevi, 5235 esayılı “Adli Yargı İlk derece Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun” ile ağır ceza mahkemesine verilmiştir.202 Uygulamada Yargıtay da

201 Özen/Tozman, s. 51; Gökcan/Artuç, Ceza ve Ceza Usul Hukukunda, s. 135, Gökcan/Artuç’a göre;

399 sayılı KHK’nın 11/b m. gereğince KİT personeli ifa ettikleri görevden dolayı memur (kamu görevlisi) gibi cezalandırılacağını öngören hükümde “kamu görevlisinin” tanımı yapılmamaktadır.

Bu nedenle KİT personelinin kamu görevlisi sayılması gerekmektedir., Gökcan/Artuç, aynı eser, s.

135, aynı yönde Özgenç, Gazi Şerhi, s. 105-106.

202 Söz konusu kanunun 31.03.2000 tarih ve 5328 sayılı Kanunun 10 ve 11.05.2005 tarih ve 5348 sayılı Kanunun 3.m. ile değişik 12.maddesine göre; “ Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere Türk Ceza Kanununda yer alan yağma,(m.148), irtikap (m.250/1 ve 2), resmi

105 bu doğrultuda kararlar vermektedir.