• Sonuç bulunamadı

Ceza Hukukunda Memur ve Kamu Görevlisi Kavramı

IV. SUÇUN FAİLİ

3. Ceza Hukukunda Memur ve Kamu Görevlisi Kavramı

30

3. Ceza Hukukunda Memur ve Kamu Görevlisi Kavramı

31

2-) Devamlı veya muvakkat, ücretli veya ücretsiz, ihtiyari veya mecburi surette bir amme hizmeti gören kimselerdir.”

Görüldüğü üzere; söz konusu maddede memurun açık bir tanımının verilmemiştir. Ceza tatbikatında kimlerin memur sayılacağı belirtilmekle beraber memur kavramının kapsamının maddede net olarak belirlenmemesi nedeni ile 765 sayılı mülga TCK döneminde doktrinde ve uygulamada birçok belirsizlik ortaya çıkmış ve bu belirsizlikleri TCK 279 maddeki düzenleme ortadan kaldıramamıştır. .57 Bu belirsizliklerin büyük ölçüde 765 sayılı TCK’nın yukarıda alıntı yapılan hükmünden kaynaklandığını söylemek mümkündür. Zira,söz konusu maddede kanun koyucu tarafından “kamu görevi-kamu hizmeti” ayrımı yapılmıştır. Söz konusu maddenin 1. fıkrasında 2 bent halinde Türk Ceza Kanunu uygulamasında kamu görevi, 2. fıkrada ise; kamu hizmeti görenler düzenlenerek iklili bir ayrım ortaya konulmuştur. Buna göre; 765 sayılı TCK’nın 279 .maddesinde tanımlanan bir “kamu hizmetini” ifa eden kimseler, “kamu hizmetlisi”, “kamu görevini” yapmakta olanlar ise; “memur” kabul edilmişlerdir. Görüldüğü üzere; 765 sayılı TCK’da memur kategorisine yalnızca “kamu görevi görenler” dahil olduğundan, 279.madde gereğince kamu hizmeti gördüğü kabul edilen kimseler, “memur” olarak cezalandırılamıyordu. Bu nedenle, kamu görevi-kamu hizmeti ayrımı ortaya konulmadan kimin “memur” olduğunu anlamak olanaksız olduğundan, söz konusu ayrım aşağıda ayrıca açıklanacaktır.

b. Kamu Görevi-Kamu Hizmeti Ayrımı:

Hemen belirtmek gerekir ki; 765 sayılı mülga TCK’nın yukarıda yer verilen

57 Tartışmalar konusunda ayrıntılı bilgi için Erman, Ceza Tatbikat ve Takibatında, s. 236; Yarsuvat,

“Devlet İdaresi Aleyhine” s. 684; Dönmezer, “Mahkeme İçtihatları, İÜFHM, C. IX, sy. 3-4, 1944, s. 823; Soyaslan, “Ceza Hukukunda Memur kavramı” (Kamu menfaati için Görevlendirilmiş Şahıslar), AÜHFD, C.45, sy. 1-4, s. 1996, s. 50.

32

279. maddesinde “memur ve kamu hizmetlisi” ayrımına yer verilmiştir. Söz konusu kavramlar uygulamada da “memur” ve “ kamu hizmetlisi ” kategorilerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ancak gerek doktrinde gerekse yargı kararlarında “kamu görevi-kamu hizmeti” ayrımında farklı ölçütler geliştirilmesine rağmen kavramların tanımları net bir şekilde yapılamamıştır. Doktrinde yer alan bir görüşe göre; kamu görevi-kamu hizmeti kavramları arasında anlam yönünden bir fark bulunmamaktadır.58 Diğer bir görüşe göre ise; 765 sayılı mülga TCK’nın bazı maddelerinde “memur”, diğer bazı maddelerinde ise; “kamu hizmeti görmekle muvazzaf” kimselere ilişkin ayrıma yer verilmesi, her iki kavramın farklı anlamda olmasından kaynaklanmaktadır.59 İşte bu tartışma nedeni ile kavramlar arasındaki ayrımı ortaya koymaya yönelik olarak farklı teoriler ileri sürülmüştür. Bu teorilerden en önemlileri ise; “ gaye teorisi” ve “idari işletme teorileridir”. Gaye teorisine göre; devletin görevlerinden bir kısmı asli görevdir. Bu görevler olmadan devletin düşünülmesi mümkün değildir. Diğer bazı görevler ise; devlet için olmazsa olmaz nitelik taşımamakla beraber yürütülmelerinde kamu yararı bulunmaktadır. Asli görevleri yerine getirenler memur, diğer görevleri yerine getiren görevliler ise; asıl memurlardır. Bunlara “kamu görevlileri”, diğerlerine ise; “kamu hizmetlileri”

denilmektedir.60 Kamu görevi-kamu hizmeti ayrımını ortaya koymak için ileri

58 Dönmezer , Mahkeme İçtihatları, İÜHFM, yıl: 1944, C.IX, sy.3-4, s. 823-824; Soyaslan, aynı eser, , s. 52.

59 Kunter , “Mahkeme İçtihatları”, İÜHFM, C.XIII, sy. 2, 1947, s. 759, Önder, Özel Hükümler, 4.bası, İstanbul, 1994, s. 94-95; Erem, Özel Hükümler, C. III,, s. 510-511, Erman, Ceza Tatbikat ve Takibatında , SBOD, yıl: 1947, C.II, sy..3-4, s. 243.

60 Erman, Ceza Tatbikat ve Takibatında, s. 245; Erem, Özel Hükümler, III, .1985, s. 78, Gaye teorisine göre yapılan ayrımın siyasal ayrım olduğundan değişik görüşlere göre farklı olduğu hususunda bkz. Kunter, Mahkeme İçtihatları , s. 765; Şekercioğlu, Ceza Hukukunda Memur, 1974,

33

sürülen diğer bir teori olan “idari işletme teorisine” göre; devlet idaresi bir üstünlük hakkı verir. Diğer işlemler ise; basit bir işletme tasarrufundan farksızdır. Birincisinin görevlileri “memur”, ikincisi ise; “kamu hizmetlisidir”.61 Üstün iradenin oluşmasına katılan kişiler, bir kamu fonksiyonu ifa ettiklerinden “memur” sayılır. Bu gibi yetkilerden yoksun bulunup da üstün ve hakim devlet idaresinin oluşması bakımından rol oynamayan kimseler ise; kamu hizmeti görürler ve kamu hizmeti yapan kimselerdir.62 Bahse konu teoriler dışında “kamu görevi-kamu hizmeti”

kavramlarına ilişkin olarak takdir hakkı teorisi, fikri maddi faaliyet teorisi ve amaçsal teori ile irade ve temsil teorisi gibi teoriler mevcuttur. 63 Doktrinde kanımızca da haklı olarak 765 sayılı mülga TCK’nın “kamu görevi-kamu hizmetini” ayrımını kabul ettiği ve aksi yöndeki teoriyi benimsemediği ileri sürülmüştür. Bu görüşü savunanlara göre; söz konusu kavramlara yer verilen 765 sayılı TCK’nın 279.maddesinde kamu görevlisinin tanımı yapıldıktan sonra asli gayenin yasama-yürütme-yargı görevleri ile ilgili olmasının şart koşulduğu gibi devlete dahil bir kuruma bağlı olmak, görülen işin kamu görevi olmasına karine sayılmalıdır. Ancak bu görevliler dışındaki görevlilerin de mevcut olduğu açıkça düzenlenmiştir.64 Kanaatimizce mülga 765 sayılı TCK döneminde “memur-kamu hizmetlisi”

ayrımında belirleyici olan “ kamu görevi-kamu hizmeti ” ayrımı konusunda

s. 14; Erem, Özel Hükümler, C. III, s. 79; Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu Şerhi, C. II, s. 1172;

Özen/Tozman,Türk Ceza Kanununda, s.37.

61Özen/Tozman, Türk Ceza Hukuku, s.38; Erem, Özel Hükümler, C. III, s.79.

62 Erman, Ceza Tabikat ve Takibatında, s. 248

63Söz konusu teoriler ve ayrıntılı açıklamaları için bkz. Ergün, Zimmet, s.17v.d.

64Özen/Tozman, s.38; Erem, Özel Hükümler, C. III, s. 81; Erman, s. 265, Yazarlara göre; 765 sayılı TCK’nın kamu görevi ve kamu hizmeti kavramlarına yer vermekle memur ile kamu hizmetlsi kategorisini birbirinden ayırmıştır.

34

doktrinde ileri sürülen görüşlerin hiçbirisi tam olarak bu ayrımı koyamamaktadır. Bu nedenle, bu konuda en sağlıklı yaklaşımın bu ayrıma ilişkin teorilerin sentezinin yapılarak her birinin ceza hukuku açısından kabul edilebilir yönleri gözetilerek ayrımın ortaya konulması yönündeki görüşün isabetli olduğu65 açıktır.

Ayrımı net olarak ortaya konulamadığından, “kamu görevi-kamu hizmeti”

ayrımı doktrinde olduğu kadar yargı kararlarında da beraberinde birçok tartışmayı getirmiş, kavramların kesin ve net ölçütler ile birbirinden ayrılmasındaki güçlük nedeni ile çelişkili kararlar verilmesine neden olmuştur.66 Bazı Yargıtay kararlarında kategorik olarak “kamu görevi-kamu hizmeti” ifa edenlerin saptanmasındaki zorluk ve sorunun karmaşıklığı nedeni ile kararlarda farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Ancak Yargıtay tartışmalı bazı kararlarından sonra devlete ait hukuki bir iktidar ve yetki

65 Ergün, Zimmet, s. 27, Yazar bahse konu ayrıma yönelik teoriler arasında sentez yapılırken her bir teorinin haklı yönleri kullanılması gerektiğini iddia etmekte ve İtalyan Ceza Kanununun 357.maddesinin 2.fıkrasında kamu görevi tanımlanır iken böyle bir yöntem izlendiğini belirtmektedir.

66 Bu bağlamda bazı kararlarda “kamu hizmeti-kamu görevi görenler” net olarak saptanamadığından, memur tanımının kapsamı oldukça genişletilmiştir. Örneğin, cezaevi gardiyanları kamu hizmeti gördükleri için “memur” sayıldıkları gibi (Yarg. 4.C.D.,12.09.1939, E.:8287, K: 1660), haklarında Barem Kanunu uygulanmayan ölçme memurları da gördükleri işin kamu hizmeti olması nedeniyle

“memur” sayılmışlardır. Aynı şekilde devletin, belediyelerin ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının da ceza kanunu uygulaması yönünden“memur” olduklarına karar verilmiştir.

(YCGK 03.04.1944, E: 4/87, K: 78), aynı şekilde belediye elektrik işletme memuru (4.C.D.,26.02.1956, E: 7757, K: 7589) , İşçi Bulma Kurumu Plasmanı (4.C.D.,22.05.1956, E:

1943, K: 7287), Devlet Havayolları Meydanı Satış Bürosu memuru (5.C.D.,08.04.1954, E:

1090,K: 1383), Müftü (4.C.D., 09.05.1953, E.: 3890, K: 5209) 765 sayılı TCK uygulamasında

“memur” kabul edilmiştir. (kararlar için bkz. Çağlayan, Ceza Tatbikat ve Takibatında Memur, Memur Sıfatının Ceza Hukuku ile Olan Münasebeti, İdare Dergisi, yıl: 31, sy. 259, s. 50, nakleden Önder/Tozman, s.39.

35

kullanılarak ifa edilen faaliyetlerin “kamu görevi”, bu görevleri ifa edenlerin ise;

“kamu görevlisi”, söz konusu nitelikte bir yetki kullanılmamış ise ; “kamu hizmeti”

ve “ kamu hizmetlisi” kavramlarının söz konusu olacağına ilişkin kararlar vererek ayrımı daha net bir biçimde ortaya koymuştur.67

B. 5237 Sayılı TCK’ da Kamu Görevlisi:

5237 sayılı TCK’da 765 sayılı mülga TCK döneminde doktrin ve uygulamada yaşanan tartışmalar ve görüş birliği sağlanamadığı dikakte alınarak “memur”

kavramı terk edilerek yerine “kamu görevlisi” kavramı getirilmiştir. Daha önce de değinildiği üzere ; 5237 sayılı TCK’ nın 6.maddesinin 1. fıkrasının c bendinde kamu görevlisi kavramı tanımlanmıştır. Madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere; “kamu görevlisi” kavramı “kamusal faaliyet” kavramı ile açıklanmıştır.

Kamusal faaliyet kavramı ile ilgili olarak madde metninde herhangi bir tanım yapılmamakla birlikte madde gerekçesinde kamusal faaliyet konusunda yol gösterici bazı açıklamalar yer almaktadır. Nitekim madde gerekçesinde aynen; “ Kamusal faaliyet, Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre; verilmiş olan siyasi bir kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesidir. Bu faaliyetin yürütülmesine katılan kişilerin maaş, ücret veya sair bir maddi karşılık alıp

67 Önder/Tozman, s. 39, Yazarlar Yargıtay’ın çelişkili kararlarından sonra kamu hizmeti-kamu görevi ayrımında “gaye teorisini” ölçüt olarak benimsediğini ileri sürmektedir.Yargıtay’ın “ Bu bağlamda

“Devlete ait kuruluşlarda çalışanların Türk Ceza Kanunu uygulamasında memur sayılabilmesi için öncelikle bu kuruluşun devletin amacı gereği yerine getirmek zorunluluğunda olduğu bir işi yani kamu görevini yapıyor olması gerekir…Bunlar dışında kalan işler ise; kamu görevi değil; kamu hizmetidir. TCK’nun 279.maddesinin 2.fıkrası uyarınca kamu hizmeti yapanlar memur sayılmazlar.”tespitini içeren kararı görüşün isabetli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

(Yarg.4.C.D.,03.07.1985, E: 1995/853, K: 1995/504, YKD, C. 22, s. 1, 1996, s. 94.), karar için Özen/Tozman, s. 39

36

almamalarının, bu işi sürekli, süreli veya geçiçi olarak yapmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan örneğin, mesleklerinin icrası bağlamında Avukat veya Noterin kamu görevlisi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Keza kişi bilirkişilik, tercümanlık ve tanıklık faaliyetinin icrası kapsamında bir kamu görevlisidir. Askerlik görevi yapan kişiler de kamu görevlisidirler. Bu bakımdan örneğin, bir suç vakıasına müdahil olan, bir tutuklu veya hükümlünün naklini gerçekleştiren Jandarma subay veya erleri de kamu görevlisidirler”. denilmektedir.

Ancak gerekçedeki açıklamalara karşın kapsamının geniş ve belirsiz olması gibi nedenler ile maddede yer alan tanım ve gerekçedeki açıklamalara rağmen kimlerin kamu görevlisi sayılacağı hususunda doktrinde farklı görüşler mevcuttur. Artuk-Gökçen-Yenidünya’ya göre;68 765 sayılı TCK döneminde “kamu görevi-kamu hizmeti” ayrımında kullanılan ölçütlerden 5237 sayılı TCK’da yer alan kamu görevlisini tanımlamada kullanılan genel idare esaslarına göre hizmetin yerine getirilmesinde yararlanılabilecektir. Toroslu ise;69 kamusal faaliyetin tanımı yapılıncaya kadar 765 sayılı mülga TCK döneminde Yargıtay içtihatlarında kamu görevinin belirlenmesi için kabul edilen anlayıştan yararlanılabileceği görüşündedir.

Tezcan’a göre ise;70 5237 sayılı TCK ile getirilen kamu görevlisi kavramı yönünden ifa edilen görevin amacı ve niteliğine bakılmalıdır. Bu bağlamda, devletin yerine getirmek zorunda olduğu asli görevleri ifa eden ve kamu otoritesi adına yürütülen bir faaliyetin icrasına kamu hukuku usulüne göre iştirak eden herkes kamu görevlisidir.

68Artuk/Gökçen /Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, s. 743.

69 Toroslu, Özel Kısım, s. 273-274, Yazar, devletin herhangi bir faaliyeti yalnızca veya daha çok devlete ait bir iktidar ve yetkinin kullanılması amacıyla örgütlendirildiğinde kamusal faaliyetin varlığını kabul etmek gerektiğini belirtmektedir., Özen/Tozman, Türk Ceza Hukukunda, s. 41 v.d.,

70 Tezcan/ Durmuş/Önok, Ceza Özel Hukuku, s. 686.

37

Özgenç ise;71 765 sayılı mülga TCK’nın 279. maddesindeki tanımın kamusal faaliyete görevli olarak katılan kimselerin kamu görevlisi olduğunu , bu faaliyetten yararlanan kimseler açısından ise; kamu görevi değil; kamu hizmetinden söz edilebileceğini belirtmektedir. Yazara göre, kamusal faaliyetin yürütülmesine kamu hukuku usulüne uygun olarak katılmak kamu görevlisi sayılmak için yeterlidir. Bu nedenledir ki; her kamu görevlisi memur değildir. Soyaslan’a göre ise;72 5237 sayılı TCK ile getirilen kamu görevlisi kavramının 765 sayılı TCK’da yer alan ve hiyerarşiye dayanan istihdam ilişkisini ön plana çıkaran idare hukukundaki kamu görevlisi kavramından daha geniştir. Yazara göre; “kamu görevlisi” kavramı ile 765 sayılı TCK döneminde memur olduğu tartışmasız olan kamu kurumunun müdürü ile durumları tartışmalı olan kurumun sair personeli, odacısı, kapıcısı ve şöforü arasındaki fark ortadan kalkmıştır. Bu nedenle, artık sayılan kişilerin hepsini kamu görevlisi kabul etmek gerekir. Doktrinde Atay’a göre ise;73 kamusal faaliyet maddede idare hukuku anlamındaki faaliyetlerin yani kamu hizmetlerinin görülmesinin ötesinde kamusal yetki ve ayrıcalık kullanılarak yürütülen faaliyetleri içermektedir.

Bu nedenle kişinin devlet organları içerisinde -yasama ve yürütüme içerisinde yer alması- ve bunların içinde yer almamakla birlikte mevzuat gereğince kamusal usul ve esaslardan hareketle yetki kullanarak bir kamusal faaliyette bulunanlar kamu

71 Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, 3.baskı, Ankara, s. 99 v.d., Yazar, memurun bir kamu görevlisi türü olup kamu görevlisi kavramının daha geniş bir muhtevası bulunduğunu ve her kamu görevlisinin memur olmadığını vurgulamaktadır., ayrıca bkz. Soyaslan, Özel Hükümler, s. 42.

72 Soyaslan, Özel Hükümler, s. 43 v.d.

73 Atay, İdare Hukuku, s. 676, Yazar , ister 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince veya özel bir kanunda öngörülen statüde çalışması ya da istisnai nitelikte memur sayılan fiili memur niteliğinin bulunması önemli değildir. Kamu görevlisi sayılabilmesi için kamusal faaliyette bulunması gerekli ve yeterlidir.

38

görevlisi olarak ifade edilmektedir. Bu nedenledir ki; kişinin atama, seçim veya fiili memur olması durumunda 765 sayılı TCK’da tanımlanan kamu görevlisi kavramı, Devlet Memurları Kanunundaki tanımdan daha geniştir.

Bütün bu görüşler çerçevesinde acaba kamu görevlisi kavramından ne anlaşılmalıdır? 5237 sayılı TCK döneminde 765 sayılı TCK döneminde kamu görevi-kamu hizmeti ayrımının belirsizliğinin yaratttığı sakıncalar ve tartışmalar sona erdirilebilecek midir? Kanaatimizce bu soruya olumlu yanıt verebilmek pek mümkün görünmemektedir. Zira, “kamu görevlisinin tanımı TCK’da yapılmakla beraber kamusal faaliyetten ceza hukuku yönünden ne anlaşılması gerektiği konusunda herhangi bir açıklamaya madde gerek madde metninde ve gerekse gerekçede yer verilmemiştir. Bu durum, ceza hukukunda içeriği ve tanımı bilinmeyen bir kavramın yine kapsamı belirsiz olan yeni bir kavramın ön koşulu haline getirilmesi nedeni ile doktrinde haklı eleştirilere neden olmuştur.74 Kamu görevlisi kavramı kamusal faaliyet ile tanımlandığına göre; öncelikle kamusal faaliyetten ne anlaşılması gerektiğine kısaca değinmekte yarar bulunmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki;

idare hukukunda aslında “kamusal faaliyet” terimi bulunmamaktadır. Söz konusu kavram ise; bazı durumlarda “faaliyet, iş veya uğraş” anlamlarında kullanılmaktadır.

Söz konusu anlamında kullanıldığı takdirde ise; “bir kamu kurumunun ya kendisi tarafından ya da yakın gözetimi altında özel girişim eliyle kamuya sağlanan hizmettir.75 Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; “kamusal faaliyet” kavramının

74 Aynı yönde görüş için bkz. Önder/Tozman, s.43 v.d., Yazarlara göre; 5237 sayılı TCK kamu görevlisini tanımlarken “kamusal faaliyeti esas almakta, bu kavramın ise; İdare hukukunda bir karşılığı bulunmamaktadır. Bu nedenle, önceki dönemdeki karışıklıklar ortadan kaldırılmak istenirken bilinmeyen bir kavram getirilmiş, bu kavramın nasıl anlaşılması gerektiği konusunda çok farklı yaklaşımlara kapı aralanmıştır.

75 Gözübüyük/Tan, İdare Hukuku, C. 1, s. 696; Tezcan/Erdem/Önok, Ceza Özel Hukuku, s. 735.

39

idare hukukundaki anlam ve kapsamının belirsizliği, kamu görevlisi kavramının kapsamınn belirlenmesini daha da zorlaştırmaktadır. O halde kamu görevlisi kavramının kapsamına kimler girecektir? Bir görüşe göre; 5237 sayılı TCK’da yer alan “kamusal faaliyetin yürütülmesine ....herhangi bir surette katılma” ibaresi ile amaçlanan “kamu hizmeti” gören kimseleri de kamu görevlisi saymaktır. Kamu hizmeti ise; “ruhsat”,“müşterek emanet”, “imtiyaz”, “Yap-İşlet-Devret” yöntemleri ile görülebilen özel, gerçek veya tüzel kişiler tarafından da yürütülebilir.76Bu bakımdan, “kamuya yönelik/kamuya yararlı” her hizmeti sağlayan kimse kamu görevlisi olamayacaktır. Aksi takdirde taksici, belediye otobüs şöforü, özel hastanedeki hemşireye kadar kapsam genişleyebilecektir. Bu nedenle, kamu görevlisinin kapsamına kamu görevi ifa edenler dışında yalnızca kamu hizmeti ifa edenleri dahil etmek ve kamuya yararlı faaliyette bulunanları ise; kapsama dahil etmemek gerekir.77 Diğer bir görüşe göre ise; kamu görevlisinin kapsamını madde gerekçesindeki genişletici yoruma rağmen kanun koyucunun amacı ve hukuk devleti ile kişi hak ve özgürlükleri üzerindeki etkilerini birlikte dikkate almak gerekir. Bu itibarla da, kavramı “daraltıcı yoruma” tâbi tutmak gerekmektedir. Bu durumda ise;

her türlü kamu hizmetinin değil; devlet ve diğer kamu kuruluşlarının bizzat yürüttüğü ya da devletin asli faaliyetleri çerçevesinde yürütülen hizmetlerin kamusal faaliyet ve bu hizmetleri yürütenlerin ise; kamu görevlisi sayılması gerekir.78 Kanaatimizce de kamu görevlisi kavramının kapsamının daraltıcı yoruma tâbi tutulması, kavramın içeriğinin belirlenmesinde öncelikle dikkate alınması gereken bir ilkedir. Her ne kadar madde gerekçesinde genişletici ve adeta sınırları belirsizleştiren bir açıklama

76 Kamu hizmetlerinin görülmesi usulleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Atay, İdare Hukuku, s. 499 v.d.

77 Tezcan/Erdem/Önok, Ceza Özel Hukuku, s. 736 v.d.

78 Önder/Tozman, Türk Ceza Hukukunda, s. 45.

40

yer almakta ise de; genişletici yorumun kişi hak ve özgürlükleri açısından ciddi tehlikeler doğurabileceği tartışmasızdır. Bu nedenledir ki; kamu görevlisi kavramının dar şekilde yorumlanması ve mülga 765 sayılı TCK’nın 279.m. gereğince; kamu görevi ifa ettiği için “memur” kabul edilenler ile birlikte devlet veya diğer devlet kurumlarının zorunlu faaliyetlerinin yürütülmesine katılanların 5237 sayılı TCK döneminde kamu görevlisi sayılması uygun olacaktır.79 Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki; kamusal faaliyet ve kamu görevine ilişkin değinilen ölçütlerin yanında mülga TCK döneminde oluşturulan yargısal içtihatlar da kavramın kapsamının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır.