• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: SOĞUK SAVAŞ SONRASI RUSYA: YAYILMACI

2.2. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü

BDT çatısı altında siyasi kontrol; KGAÖ çatısı altında ise askeri kontrol söz konusudur. Mayıs 1992’de BDT kapsamında imzalandıktan sonra Nisan 1994’de yürürlüğe giren ve Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın da dâhil olduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması bölgedeki istikrarsızlığı gidermek için atılan bir adımdır. Buna göre

158 TUİÇ Akademi: “Putin’in Rusyası”,

https://stratejikoperasyon.wordpress.com/2014/07/27/rusya-dosyasi-tuic-akademi-putinin-rusyasi/, 10.03.2016.

159 a.g.m.

160 Tayyar Arı (b), “Orta Asya’da Güvenlik Sorunları ve İş Birliği Girişimleri”, http://www.tayyarari.com/eser.html, s. 10-12.

56

KGÖ’ye üye ülkeler birbirlerine karşı güç kullanmayacak, diğer askeri ittifaklara üye olmayacak ve üyelerden birine yapılan saldırı bütün üyelere yapılmış sayılacaktır161.

Haziran 1992’de, BDT ülkelerinin sınırları içinde, olası çatışma alanlarına acil müdahale gücü kurulmasına dair Ortak Güvenlik Antlaşması imzalanmıştır. Ocak 1993’de Rusya, Tacikistan ve Kırgızistan arasında yapılan anlaşma ile BDT’nin dış sınırları aynı zamanda Rusya’nın da dış sınırları sayılmıştır. Bu çerçevede Rus Barış Gücü’nün bölgeye yerleşmesinde bu durum rol oynamıştır162. 1999’da Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında beş yıllığına imzalanan bu antlaşma tekrar uzatılmıştır. Üyelerden Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan bu antlaşmadan ayrılmıştır. 2002’de bu ülkeler aralarındaki askeri iş birliğini arttırmak için örgütlenmeye gitmiş ve Kolektif Güvenlik Antlaşması üyeleri, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nü resmen kurmuştur163.

1997-1999 döneminde Tacikistan’da iç savaş meydana gelmiştir ve Kırgızistan-Tacikistan sınırının korunması, Rusya’nın başını çektiği BDT Barış Koruma Birliği tarafından yapılmıştır. 1999-2000 yıllarında Özbekistan İslam Harekâtı’na mensup silahlı kişiler Kırgızistan’ın Batken bölgesine saldırıda bulunmuştur ve buna karşılık Rusya askerleri karşı müdahalede bulunmuştur164.

Bu şekilde BDT coğrafyasında hem askerî hem de siyasi blok ortaya çıkmıştır. Tarih 2006’yı gösterdiğinde daha önce yüzünü Batı’ya çevirmiş olan Özbekistan, tekrardan yönünü Moskova’ya çevirmiştir ve örgüte üye olmuştur. Bu dönemlerde Avrasya bölgesinde renkli devrimler meydana gelmiştir. Özbekistan, örgüte üye olduğu dönemde, üye ülkeler “renkli devrimleri” bastırmak amacıyla özel kuvvetlerin oluşturulmasını gündeme almışlardır. 2009’da KGAÖ’ye bağlı Kolektif Operatif Harekât Birliği oluşturulmuştur. Bu birlik 4.000 askerden oluşmaktadır ve

161 Tayyar Arı (b), a.g.m., s. 11-12.

162 Utku Yapıcı, Küresel Süreçte Türk Dış Politikasının Yeni Açılımları Orta Asya ve Kafkasya, Otopsi Yayınevi İstanbul 2004, s. 105-106.

163 Tayyar Arı (b), a.g.m., s. 11-12.

164 Haktan Birsel, Eski Dünyanın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği, IQ Kültür Sanat Yayınlar İstanbul2016, s. 130.

57

Kırgızistan’nın Kant şehrindeki Rus üssünü kullanmaktadır165.

22 Eylül 2003’te Moskova’da Kırgızistan ve Rusya Savunma Bakanları tarafından Kant Hava Üssü Antlaşması imzalanmıştır. Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’in 20 km dışında bulunan Kant Hava Üssü, 23 Ekim 2003’te Vladimir Putin ve dönemin cumhurbaşkanı Askar Akayev tarafından hizmete açılmıştır. Kant Hava Üssü’nün yasal statüsü KGAÖ’ye dayanmaktadır. Bu üssün öncelikli görevi Orta Asya’nın hava sahasını dış saldırılara ve terör saldırılarına karşı korumaktır. Hava üssünde 4 adet L-39 eğitim uçağı, 5 adet SU-25 uçağı ve 2 adet Mİ-5 helikopter bulunmaktadır. Burası Rusya’nın 5. Volga-Ural askeri bölgesinin Hava Kuvvetleri ve Hava Savunmasına bağlıdır166. Kırgızistan’ın aldığı kararla bu üs KGAÖ çatısı altında çalışacak ve 2017’dan itibaren 15 yıl boyunca ücretsiz olarak kullanılacaktır167. KGAÖ genel sekreterliği görevini 2003 yılından beri yürütmekte olan Nikolay Bordyuja’nın yerine, Ermenistan’ın Milli Güvenlik Konseyi sekreteri Yuriy Haçaturov getirilmiştir168.

Rusya’nın bu girişimleri yayılmacı politika özelliği taşımaktadır. Bu politikayla üye devletleri öncelikle BDT formatında bir araya getirmek ve ekonomik, siyasi ve askeri alanda Rusya’ya bağımlı kılmak amaçlanmaktadır. Rusya, BDT üyeleri arasında en güçlü silahlı kuvvetlere sahiptir ve diğer üye ülkelerin güvenliği örgüt kapsamında bu silahlı kuvvetlerin kontrolünde sağlanmaya çalışılmaktadır. 1993’den itibaren özellikle BDT bölgesinde bulunan Rus azınlığının korunması dış politikada özel yere sahiptir169.

2000’de Devlet Başkanı seçilen Viladimir Putin’in ilk görevi dış politikayı gözden geçirmek olmuştur. Dönemin Dışişleri Bakanı İgor İvanov ve Milli Güvenlik Bakanı Sergey İvanov’un Rusya’nın yeni dış politika konseptini hazırlamışlardır. Dış politika konseptinin detayları şöyledir:

165 İlyas Kamalov, Türk Cumhuriyetleri'nin bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya’nın Orta Asya

Politikası, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Ankara 2011, s. 41.

166 Mihail Lukin, “Vse Rossiyskiye Bazı”, http://www.kommersant.ru/doc/766827, 2007, 12.04.2016.

167 Yevgeniy Denisenko, “Sovet Federatsii ratifitsiroval soglaşeniye v Kırgızstane”, http://www.vb.kg/doc/226478_sovet_federacii_ratificiroval_soglashenie_o_rossiysko

y_voennoy_baze_v_kyrgyzstane.html, 2013, 03.03.2016.

168 Hazel Çağan Elbir, “Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nin Yeni Genel Sekreteri Ve Rusya’nın

Ermenistan Üzerindeki Etkisi”,

http://avim.org.tr/tr/Yorum/KOLEKTIF-GUVENLIK-ANLASMASI- ORGUTU-NIN-YENI-GENEL-SEKRETERI-VE-RUSYA-NIN-ERMENISTAN-UZERINDEKI-ETKISI, 28.04.2017.

169 Murat Elbeye, “Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası”, http://www.tuicakademi.org/rusya-federasyonunun-dis-politikasi/, 2011, 03.03.2016.

58

“Yirmi birinci yüzyılın başında değişen uluslararası konjonktür, Rusya’nın

çevresinde meydana gelen gelişmeleri yeniden okumasına ihtiyaç duymuştur. Özellikle Rusya dış politika önceliklerinin belirlenmesi ve mevcut elinde bulundurduğu araçları kullanarak hayata geçirilmesini savunmaktadır. Bu dış politika konseptinde Rusya’nın etki alanının genişlemesi amaçlanarak Rus dilini ve kültürünü tanıtmak ve yurt dışında yaşayan Rus vatandaşlarının haklarının korunması” yer almaktadır170.

Şekil 4: Kırım’daki Son Gelişmeler Çerçevesinde Ukrayna-Rusya Mücadelesi Kaynak:

http://www.turksam.org/tr/makale-detay/1156-kirim-daki-son-gelismeler-cercevesinde-ukrayna-rusya-mucadelesi, 21.11.2016.

Putin’in Devlet Başkanı seçilmesi ile önceki dönemden kalan ekonomik sıkıntıların çözülmesi için politikalar geliştirilmeye başlanmıştır. Ülkenin ekonomik sıkıntılarının çözülmeye başlamasıyla uluslararası arenada söz sahibi olmaya da başlanmıştır. Rusya’nın sert güç politikası izleyen Putin uluslararası kamuoyunda oluşan otoriter

Rusya algısını kırmak amacıyla diplomaside yumuşak güç araçlarına destek vermeye

başlamıştır. 2012’de başkanlık seçimi sürecinde Putin, dış politika ve uluslararası ilişkilere ilişkin, yumuşak güç unsurlarına değinen bir makale kaleme almıştır. Özellikle

170 Y. G. Ponomareva, Politiçeskiye Otnoşeniya i Politiçeskiy Protsess v Sovremennoy Rossii Hrestomatiya, Tom II, İNİON RAN Moskova 2008,

59

Rus kökenli soydaşlarının bulunduğu BDT bölgesinde eğitim ve kültür merkezlerinin desteklenmesi ve Rus kültürü ve dilinin yayılmasına değinmiştir. Bu çerçevede, Rossotrudniçestvo, Ruskiy Mir Vakfı, A. M. Gorçakov Kamu Diplomasisi Vakfı ve Dış İşleri Bakanlığı (Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi ve Dış Politika ve Savunma Konseyi) kurumların icraatlarının desteklenmesi vurgulamıştır171.

Rusya’nın dış politika önceliklerinde BDT bölgesinde ekonomik, askeri güçle beraber yumuşak gücünü kullanmak vardır. Rusya’nın dış politikasında yumuşak gücü bir araç olarak desteklemesi sert güç’ten vazgeçmiş olması anlamına gelmemelidir. Çünkü dış politikanın yeni araçları alternatif değil, sadece eski yöntemlerin tamamlayıcısıdır. Duruma göre, nerede sert güç nerde yumuşak güç kullanılması gerekiyorsa, onu ön plana çıkarmak hedeftir. Uluslararası komuoyunda Rusya’nın olumsuz algısını düzeltmek için faaliyetler içinde olan kurumlar bulunmaktadır172.

Putin iktidarında, Rusya’yı güçlendirmek için çabalamakta ve son yıllarda Avrupa Birliği modelinden esinlenerek eski SSCB ülkelerini kapsayacak şekilde Avrasya Birliği projesini hayata geçirmeye çalışmaktadır173. Mehmet Seyfettin Erol bu konu hakkında şöyle değerlendirmede bulunuyor:

“Rusya’nın, Avrasyacılık adı altında eski SSCB bölgesine dönerken bunun Panslavizm ideolojisinin temelinde olduğu anlaşılmaktadır. Günümüzde Rusya’nın asıl hedefinin SSCB’yi inşa etmek değil, Çarlık Rusyası’nı yeniden ihya etmek hedeflenmiştir. Çünkü Ukrayna’da Kırım konusu, Moldova, Balkanlarda rol alması, Ortodoks Hıristiyan nüfüsun aynı zamanda Slavlar nüfusun koruyucusu rölünü üstlenmesi yapılan tespiti haklı çıkarıyor” 174.

171 İslam Halidov (b), “Rusya’nın Yumuşak Güç Araçları”, Avrasya İncelemeleri Dergisi (AVİD), III/1 (2014), s. 37.

172 İslam Halidov (b), a.g.m., s. 68.

173 BİLGESAM, “Rusya’nın Yayılma Politikası, NATO ve Türkiye”,

http://www.bilgesam.org/incele/840/-rusya%E2%80%99nin-yayilma-politikasi--nato-ve-turkiye/#.VukmB9KLSM8, 03.04.2016.

174 Mehmet Seyfettin Erol (a), “Avrasyacılık” mı? “Panslavizm mi?”,

http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Avrasyacilik_mi_Panslavizm_mi/28997#.VxOygzuZTOg, 11.04.2016.

60

Bu konuda bazı farklı açıklamaların da olduğunu vurgulamakta fayda vardır. Avrasyacılık ile Panslavizm arasında farklılıklar bulunmaktadır. Avrasyacılar, Slavları tarihsel ve kültürel bakımdan bir bütün kimlik olarak görmemektedir. Ruslar ile Turan halklarının tarihsel ve medeniyet ilişkileri Batı Slavlardan (Çekler ve Polonyalılardan) daha yakın olduğunu vurgulamaktadır. Siyasi yapı olarak da Slav devletleri birliği değil aksine eski SSCB bünyesinde bulunan devletlerden yana tercih söz konusudur175.

Geçmiş tarihe bakmakta da fayda vardır. 1812 Yılında Napoleon Bodapart’ın Rusya işgali ve Moskova’yı zapt etmesi176, Rus entelektüellerin ülkelerinin geriliğinden haberdar olmalarını sağlamıştır. Çar’ın otokratik (Monarşinin bir çeşididir. Yönetici,

bütün siyasî yetkileri tek başına elinde bulundurur. Fakat monarşinin aksine, yönetim miras yoluyla kalmamış; kişi tarafından ele geçirilmiştir.) Yetkilerini sınırlayacak bir

anayasal sistem, Batı’daki politikaların ve kurumların getirilmesinin araştırmalarına başlanmıştır. Araştırmacılara göre, Batı’dan hoşlanmayan ve manevi açıdan onu sığ ve maddeci gören Slavofil (Slavseverler) kesimler vardı. Rusya’nın sorunlarının çözümü için kendi Slav köklerinin beslenmesi ve Batı kurumlarından farklı ve üstün olan kendi kurum ve tarzlarının geliştirilmesi önemliydi. Bunlar Batı Avrupa kültürünü küçük gören milliyetçilerdi. Günümüzde Rusya’da bu eski tartışma hala tekrarlanmaktadır. Liberal reformcular Batı yanlısıdır; muhafazakâr kesim ise Batı karşıtı milliyetçilerdir177.

SSCB’nin dağılmasıyla beraber Rusya zor bir sürece girmiştir. Putin’in başkan seçilmesiyle Rusya’da imparatorluk hayalleri desteklenmeye başlanmıştır. Bu politikayı destekleyen bürokrat ve uzmanlardan, dönemin Maliye Bakanı Anatoliy Çubays enerji ve ekonomi sektörüne vakıf yöneticisidir. A. Çubays’ın liberal imparatorluk adını verdiği stratejiye dikkat çekmiştir. Bu stratejinin hedefi, ilk aşamada eski SSCB ülkelerinin Rusya’ya bağlanması, ikinci aşamada ise bunun ötesinde bir etkinlik kazanmasıdır. A. Çubays’a göre, “Eski SSCB ülkeleri ve çevre ülkeler dâhil doğalgaz dağıtım şebekesi, elektrik dağıtım şebekesi, bankacılık sektörü, demiryolu ulaşım ağı ve

175 Fuad Halilov, a.g.m., s. 282.

176 A. S. Protopopov, V. M. Kozmenko i H. S. Yelmanova, İstoriya Mejdunarodnıh Otnoşeniy i

Vneşney Politiki Rossii 1648-2005, Aspekt Press, Moskva 2008, s. 64.

177 Micheal Roskin, Çağdaş Devlet Sistemleri: Siyaset, Coğrafya, Kültür, Adres Yayınları, Ankara 2009, s. 323-324.

61

telekomünikasyon ağını Rus şirketleri aracılığıyla satın almak” hedeflenmiştir.178

Moskova Devlet Üniversitesi’nden İgor Panarin;

“Avrupa’nın bir Avrupa Birliği bulunmaktadır, ABD’nin ise Büyük Ortadoğu Projesi’ne bulunurken buna alternatif olarak Rusya’nın desteklediği Avrasya Projesi olduğunu” ifade etmiştir. “Rusya’da Yeni-Avrasyacı kesim tekrar BDT jeopolitiğine hâkim olmayı düşünürken, Batı bloku buna karşı farklı stratejiler geliştirmeye çalışacaktır179” demiştir.