• Sonuç bulunamadı

4. GÜNEYDOĞU ANADOLU‟DA NEOLĠTĠK DÖNEM VE YERLEġĠM MĠMARĠSĠ

4.3. Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde Neolitik Dönem YerleĢim Mimarisi

4.3.2. Orta Fırat ve Çevresi YerleĢimleri

4.3.2.5. Kocanizam Tepesi

Kocanizam Tepesi, Kocanizam Köyü‟nün içinde olup, ġanlıurfa ilinin ViranĢehir ilçesinin 27 km batısında, Sefer Tepenin 3 km kuzeyinde yer almaktadır (Levha 145). YerleĢim yeri Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem ile Erken Bizans Dönemi‟ne tarihlendirilmekte ve Kocanizam Köyü‟nün altında yer almaktadır. YerleĢim kalker bir kayalık tepe üzerine kurulmuĢ olup yaklaĢık olarak 653 metre yüksekliğe sahip ve 10 dönümlük bir alanı kaplamaktadır. YerleĢim alanına en yakın su kaynağı 1.5 km doğusunda bulunmaktadır. En yakın bazalt taĢ kaynağı ise yerleĢimin 1 km doğusunda yer almaktadır (Çelik, Güler ve M. Güler 2012: 160).

Kocanizam Tepesi‟nde yapılan incelemer sonucunda Erken Bizans Dönemi‟ne ait seramikler ve mimari kalıntılar dıĢında, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem‟e tarihlendirilebilecek çakmaktaĢından yapılmıĢ dilgi, yonga ve üretim artıklarına rastlanmıĢtır.

YerleĢimin ortasında yapılan kaçak bir kazı alanında „T„ Ģeklinde dikilitaĢın gövdesine ait olduğu tahmin edilen kalkerden yapılmıĢ bir taĢ ortaya çıkarılmıĢtır (Levha 146). Ortaya çıkarılan bu taĢ yassı ve dikdörtgen Ģeklinde yontulmuĢ olup her iki kısa kenarı da kırıktır. YerleĢim alanında yapılan çalıĢmalar sonucunda gerek yüzeyinde bulunan çakmaktaĢından yapılmıĢ Nemrik uçları gerekse de kalker taĢından yapılmıĢ „T„ Ģeklindeki dikilitaĢ parçası olduğu tahmin edilen taĢtan dolayı, bu yerleĢim yerinin Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem A evresinin sonu ve Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem B evresinin baĢlarına tarihlendirilmektedir (Çelik, Güler ve M. Güler 2012: 160).

4.3.2.6. Karahan Tepe

Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nin baĢka bir Neolitik yerleĢim merkezi olan Karahan Tepe, ġanlıurfa ilinin 63 km doğusunda ve Tektek Dağları üzerinde yer almakta olan bir merkezdir. Bu alan ilk olarak 1997 yılında keĢfedilmiĢtir (Levha 147). YerleĢim yerinin 2000 ve 2011 yıllarında tekrardan yüzey araĢtırması yapılmıĢtır. Karahan Tepe yerleĢiminin en dikkat çekici özelliği yaklaĢık olarak 266 adet insitu dikilitaĢların tespit edilmesidir. Karahan Tepe yerleĢim alanı Harran Ovası civarında olan Göbekli Tepe, Hamzan Tepe gibi Harran Ovası‟nın doğu kısmında yer almaktadır. Karahan Tepe yerleĢim alanındaki yapılan araĢtırmalarda çanak çömlek parçalarına rastlanılmamıĢtır. YerleĢimde ÇÇN dönemine özgü olan yontmataĢ buluntular, Byblos ve Nemrik tipi ok uçları olmakla birlikte obisdyen kullanımı ve yoğum bir çakmaktaĢı kullanımı olduğu görülür. O yüzden bu bilgiler ıĢığından ötürü alanın Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yerleĢimi olduğu düĢünülmektedir (Çelik 2011: 241).

YerleĢimin bulunduğu tepenin yüksekliği 705 metre civarı olup yerleĢimin yer aldığı teras ise yaklaĢık olarak 680 metre yüksekliğe sahiptir. Tepenin güney ve batı kısımları çok sarp yerlerdir. YerleĢim alanının olduğu kısım yoğun kayalık bir bölgedir. Bu yüzden yerleĢim genel olarak doğu ve kuzey yamaçlarda yoğunlaĢmıĢtır (Çelik 2000: 6-7).

Karahan Tepe yerleĢimi yaklaĢık 32 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Karahan Tepe yerleĢiminde Nevali Çori ve Göbekli Tepe alanlarından bildiğimiz dikilitaĢlar tespit edilmiĢtir. Tespit edilen bu taĢlardan dolayı buranın Göbekli Tepe yerleĢimi gibi bir kült alanı

olma ihtimali oldukça yüksektir. Bu açıdan Karahan Tepe‟yi törensel merkezli bir dağ yerleĢimi olarak tanımlamak daha doğru bir ifade olacaktır (Hauptmann 2007b: 150).

Karahan Tepe yerleĢiminde yer alan T Ģeklindeki dikilitaĢların sadece yukarıdan 50 – 60 cm kısmı görünebilmektedir (Levha 148). Alanda henüz kazı çalıĢmaları olmamıĢtır. Sadece yüzey araĢtırmaları yapılmıĢtır. Alanda yasa dıĢı kazılarla ortaya çıkarılan birkaç dikilitaĢ vardır. Bu dikilitaĢların yüksekliği 2 metre civarındadır, kalınlığı 20 – 25 cm arası ve geniĢliği ise 50 – 90 cm arasındadır. YerleĢim yerinde dikilitaĢların 1.5 ve 2 m aralıklarla dikildikleri görülmektedir. YerleĢimde yapılacak kazı çalıĢmaları esnasında yüksekliği 3 metreyi bulan dikilitaĢlar da bulmak mümkündür. Karahan Tepe yüzey çalıĢmalarında Göbekli Tepe ve Hamzan Tepe yerleĢmelerinde de gördüğümüz kaya yüzeylerinde bulunan dairesel oyuklarda saptanmıĢtır (Levha 149). Bu dairesel oyuklar 30 cm çapında ve 10 – 15 cm derinliğe sahiptirler. YerleĢimin batı dibinde yaklaĢık 4.5 m yüksekliğe sahip ve 80 cm kalınlığı olan bir sütun saptanmıĢtır (Çelik 2011: 242).

YerleĢimin doğu kısmında 1.5 m aralıklarla dikilmiĢ 2 adet dikilitaĢ tespit edilmiĢtir. Bulunan bu dikilitaĢların birinde yuvarlak baĢlı, kıvrık gövdeli ve muhtemelen dikilitaĢın kırık tarafından devam eden 70 cm uzunluğunda bir yılan kabartması görülmektedir (Levha 150). Tespit edilen bu yılan kabartması Göbekli Tepe örneklerinden farklılık göstermektedir. Bu kabartma daha çok Jerf El Ahmar‟da bulunan taĢlar üzerindeki kazıma tekniğiyle yapılmıĢ yılan kabartmalarına benzerlik göstermektedir. YerleĢim alanında dikilitaĢlara bakıldığında tespit edildiği kadarıyla kuĢ, yılan ve insan kabartmalarının iĢlendiği görülmektedir. Karahan Tepe yerleĢim alanında mimari ögeler dıĢında boncuklar, obsidyen ve çakmaktaĢı buluntular, az sayıda da olsa taĢ kaseler ve kireç taĢından yapılmıĢ bir kavanoz parçası ele geçirilmiĢtir (Çelik 2011: 243).

4.3.2.7. Hamzan Tepe

ġanlıurfa ilinin yaklaĢık olarak 10 km güneyinde yer almaktadır. Hamzan Tepe yerleĢimi batı – doğu yönlü erozyon sonucunda oluĢmuĢ kalkerli bir anakaya üzerinde yer almaktadır. Hamzan Tepe yerleĢiminin bulunduğu alan yaklaĢık 700 metre yüksekliktedir ve bozkır özellikleri görülmektedir. Bu alan haritalarda Fatik Dağları olarak da gösterilmektedir. Hamzan Tepe yerleĢiminin 5000 metrekare civarı bir kısmı korunabilmiĢtir. YerleĢimin en

dikkat çekici özelliği ise Fatik Dağlarını kesen bir fay hattının bulunması ve bu fay hattından dolayı yerleĢim alanında çakmaktaĢı kitlelerinin ortaya çıkmasıdır. Bu açıdan çakmaktaĢı kaynaklarına yakın oluĢundan ötürü buraya yerleĢilmesi yönünde önemli bir rol olduğu düĢünülmektedir. YerleĢimde 2 farklı evre görülmektedir. Bu evrelerden birincisi Alt Paleolitik Dönem, ikincisi ise Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem B evresidir (Çelik 2005: 3). Hamzan Tepe yerleĢmesinin çakmaktaĢı üretimi yapan bir merkez olması ve dikilitaĢların olmasından dolayı da ritüel bir merkez olduğu düĢünülmektedir (Hauptmann 2007b: 149). YerleĢim mimari kalıntılar yönünden pek zengin olduğu söylenemez. YerleĢimde anakaya üzerinde seviye kalınlığı 20 – 60 cm arasındadır ve bu yüzden kısmen bazı mimari unsurlar açıkta kalmıĢtır. Yapılan araĢtırmalarda yerleĢim alanında 8 – 10 cm ve 40 – 50 cm derinliğe sahip çukurlarda tespit edilmiĢtir (Levha 151). Tüm bunlar mimari kalıntıların varlığı için bir kanıt niteliğindedir. Hamzan Tepe sakinleri tarafından meydana getirilmiĢ olan çöküntülerde yerleĢim yerinde tespit edilmiĢtir. Bulunan bu çöküntülerin çapı 10 cm civarı ve derinliği ise 5 – 8 cm arasında değiĢmektedir. Bu çöküntülerin yanında ise çapları 1.5 – 3 m arası olan anakayaya oyulmuĢ bir Ģekilde yapılan 40 – 60 cm arası derinliğe sahip 3 adet yuvarlak havuza benzeyen çukur tespit edilmiĢtir. Bu tip çukurlara Karahan Tepe ve Göbekli Tepe yerleĢimlerinde de görülmektedir (Çelik 2005: 3).

Günümüze kadar Hamzan Tepe yerleĢiminde bulunan mimari kalıntılar yok denilecek kadar azdır. Bu mimari kalıntılar sadece birkaç taĢ tabaka ve T biçimli bir dikilitaĢtan oluĢan duvar kesitidir. Bu dikilitaĢa benzer örneklerin Göbekli Tepe, Nevali Çori ve Karahan Tepe yerleĢimlerinde var olduğu bilinmektedir. Bulunan bu dikilitaĢ Nevali Çori yan duvarlarındaki dikilitaĢlar ve Göbekli Tepe yerleĢiminin ikinci evresindeki dikilitaĢlar ile benzerlik göstermektedir. Ayrıca Karahan Tepe, ve Göbekli Tepe yerleĢimlerinde görülen ibadet geleneğinin Hamzan Tepe yerleĢiminde de olduğu düĢünülmektedir (Çelik 2005: 3-4).

Hamzan Tepe yerleĢim alanı Göbekli Tepe‟nin güneybatı kesimindeki kazılmıĢ olan iki alanla benzerlik göstermektedir. Anakaya üzerindeki toprak kalınlığı 10 – 40 cm arasındadır. Birinci alanda çömelmiĢ hayvan betimli bir dikilitaĢ ele geçmiĢtir. Ġkinci alanda ise anakaya üzerine oyulmuĢ havuz benzeri çukurlar ve bir daire oluĢturan tapınak olduğu düĢünülen yuvarlak çöküntüler saptanmıĢtır. Her iki alanda da çok sayıda çakmaktaĢı eser üretildiği görülmektedir. YerleĢim alanında ele geçen buluntulara baktığımızda çok sayıda çakmaktaĢı alet, az sayıda obsidyen dilgiler, taĢ kap parçaları ve el baltaları ele geçen buluntular arasındadır. Bu bölgedeki dönemin diğer özellikleri ise Çayönü aletlerine benzer

aletlerin olmaması, T biçimli dikilitaĢın 10 km kuzeyinde bulunan ġanlıurfa – Yeni Mahalle ve 25 km doğusunda bulunan Göbekli Tepe ile çağdaĢ Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yerleĢmeler olmasıdır. OluĢan bu coğrafi yakınlık küçük buluntular tipolojiside kendini belirgin etmektedir (Çelik 2005: 3-4).

4.3.2.8. Hayaz Höyük

Adıyaman ili, Samsat ilçesinde günümüzde Atatürk Barajı sular altında kalan Hayaz Köyü‟nde yer almaktadır. Hayaz Höyük günümüzde sular altında kalmıĢtır. Höyük, Karakaya Barajı ve Atatürk Barajı suları altında kalacak olan yerlerin araĢtırılması esnasında AĢağı Fırat Havzası Yüzey AraĢtırma kapsamında Ümit Serdaroğlu ve ekibi tarafından tespit edilen bir yerleĢim yeridir (Levha 152) (Özdoğan 1977: 33).

YerleĢim alanında kazı çalıĢmalarına Hollanda Arkeoloji Enstitüsü baĢkanı Jacop Roodenberg tarafından AĢağı Fırat Projesi kapsamında 1979 yılında baĢlanmıĢtır (Roodenberg 1984: 4). Hayaz Höyük‟te 1979 yılında baĢlanan kazı çalıĢmaları 1983 yılına kadar sürmüĢtür (Roodenberg 1989: 91). YerleĢmede yapılan ilk çalıĢmalar sonucunda alanda Ġlk Tunç Çağ‟ı ve Kalkolitik Çağ‟a ait tabakaların varlığı tespit edilmiĢtir. Hayaz Höyük‟te bu iki evrenin dıĢında Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem tabakalarına da rastlanılmıĢtır. Tespit edilen bu tabakalarda Neolitik Dönem yontmataĢ aletlerinin Kalkolitik Çağ ve Ġlk Tunç Çağ insanları tarafından tekrardan kullanılmıĢ olmasından dolayı tabakaların büyük ölçüde karıĢmasına ve tahrip olmasına sebep olmuĢtur (Roodenberg 1984: 1).

Hayaz Höyük yerleĢiminde Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem‟e ait tabakalar nehrin kıyısına doğru eğimli olan bir ana toprağın üzerinde tespit edilmiĢtir. Ġki evre ile tanımlanabilmektedir. En alt evre 7 metre ve 12 metrelik bir alanda sınırlanan kireçtaĢı yığınlarıyla nitelenmektedir. Bu taĢ yığınlarının bir kısmının dikey bir Ģekilde durmaları bunların yıkılan duvarlardan kalan kümeler olduğu düĢünülmektedir. Ġç alanı 2 metre geniĢliğinde olan yarım daire biçimli bir duvarın da bu evreye ait olduğu düĢünülmektedir (Roodenberg 1984: 2).

Çanak Çömleksiz Neolitik‟in ikinci evresi kazı alanının sadece doğu tarafını kaplamaktadır. Bu alan 8 metre‟ye 15 metrelik bir alana yayıldığı görülmektedir. Alanın kuzey kısmı kalın bir yontmataĢ tabakası ile kaplandığı saptanmıĢtır. Güney kısım ise

Kalkolitik Çağ‟a ait olan yapıların faaliyetlerinden ötürü tahrip olduğu görülmektedir. Bu evrede daha önceleri bir yontma taĢ iĢlerinin varlığı belirtilmiĢti. Lakin Ģimdiye kadar Hayaz Höyük yerleĢmesinde Neolitik‟e ait en önemli bulgu büyük ölçüde uygulanmıĢ olan yontmataĢ iĢlemiyle tanımlanabildiğini söyleyebiliriz. Bu durum çok büyük miktarlarda ele geçirilen yontmataĢ artıklarıyla da ispatlanmaktadır. 1.30 metre ve 0.80 metre derinliğindeki iki çukur yontmataĢ iĢliği evresine ait olmakta ve artıkları atmak için kullandıkları görülmektedir (Roodenberg 1984: 2).

YerleĢimde buna rağmen üzerinde silika parlaklığı olan dilgi parçacıkları gibi kullanım izi gösteren diğer araçlarında varlığı bize alet yapımının tek faaliyet olmadığı göstermektedir. Bu durum hayvan ve bitki örtüsü artıklarıyla da saptandığı görülmektedir. Bundan dolayı alet yapıcılarının iĢliklerine yakın yaĢadıkları düĢünülmektedir. YerleĢim alanında en sık görülen alet türü trapez biçimli, sivri dip bitimleri ile düzeltili, geniĢ uç bitimleri yalın olan dilgiler görülmektedir. Hayaz Höyük‟te diğer alet türlerine de az da olsa rastlanılmıĢtır. Bu aletler deliciler, silika parlaklı dilgiler, kalemler ve kazıyıcılar, çentikli dilgiler ve düzeltili yongalar olmak üzere bu grubu oluĢturan alt buluntularıdır. Ayrıca yerleĢmede bulunan ok uçları genellikle sap bitimlidir ve buna rağmen yaprak Ģekilli olanları mevcuttur. Sap bitim ve çoğunlukla uç bitim karın yüzüne uygulanan balık pulu biçimli düzeltiyle yaptıkları görülmektedir (Roodenberg 1984: 3).

Hayaz Höyük yerleĢimi çakmaktaĢı yontmataĢ geleneği Levant Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem özellikleriyle benzerlikler göstermektedir, MÖ 7.bine tarihlendirilir (Roodenberg 1984: 4).

4.3.2.9. Levzin Höyük

Levzin Höyük, Adıyaman il sınırları içerisinde, Besni ilçesinde, Ġznik Köyü içerisinde yer alan bir yerleĢimdir (Levha 153). Alanda tarla tesviye çalıĢmaları yapılırken bazı mimari parçalar bulunmuĢtur. Bu durum üzerine yapılan araĢtırmalar sonucunda Adıyaman Müzesi tarafından bir ekip oluĢturulmuĢ ve 1991 yılında kurtarma kazısına baĢlandı ve alanda sadece 1991 ve 1992 yıllarını kapsayan bir kazı süreci gerçekleĢmiĢtir. Levzin Höyük yerleĢmesinin bulunduğu Keysun (Çakırhöyük) Ovası çok verimli bir ova olup ayrıca da arkeolojik açıdan zengin bir bölgede bulunmaktadır. Levzin Höyük yaklaĢık olarak 5 – 6 metre yüksekliğe

sahiptir ve güneydoğuya doğru alçalarak bir dil Ģeklinde görünüme sahiptir. Höyük yaklaĢık olarak 15 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Höyükte arazi sahibinin tarla tesviyesi yaptığından dolayı yaklaĢık olarak 1 metre gibi seviye kaybı olduğu düĢünülmektedir (Yener 1993: 351).

Alanda yapılan ilk çalıĢmalar sonucu Orta Çağ‟a ait kalıntılar ortaya çıkarılmıĢtır. Orta Çağ tabakalarının altında ise Geç Roma Dönemi‟ne tarihlendirilen tabakalar tespit edilmiĢtir. Fakat bu tabaka Demir Çağı tabakalarının tahribatına uğradığından dolayı düzgün bir mimari bulgu saptanamamıĢtır. Yapılan çalıĢmalarda çok fazla tahribata uğramıĢ tabakaların altında ise ocak ve iĢlik olarak kullanılan alanlarda çakmaktaĢları, ok uçları, obsidyen parçaları ve cilalı el baltaları ele geçirilmiĢtir. Bu buluntulardan ötürü Levzin Höyük yerleĢmesinde çok geliĢmiĢ bir Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yaĢandığını söyleyebiliriz (Yener 1993: 353).

Levzin Höyük yerleĢmesinde yapılan kazı çalıĢmaları sonucunda alanın sadece bir kısmında Orta Çağ ve Geç Roma dönemlerinde iskan edildiği anlaĢılmıĢtır. Alanda Neolitik Dönem ve Roma Dönemi arasında yerleĢim görmediği saptanmıĢtır (Yener 1994: 287).

YerleĢmede sürdürülen kazı çalıĢmaları sonucu alanda Neolitik Dönem‟i kapsayan en büyük delilleri buluntular oluĢturmaktadır. Bulunan bu buluntular arasında kazıcılar, deliciler ve orak dilgilerin oluĢturduğunu görmekteyiz. Ayrıca bunların yanı sıra cilalı taĢ baltaları, öğütme taĢları, havan ve havanelleri ile taĢ kap parçaları da çok sayıda ele geçmiĢtir. YerleĢmede kemik aletlere çok az rastlanılmıĢtır. Yapılan çalıĢmalarda sadece 2 adet bız bulunmuĢtur. Hayvan kemikleri ve boynuzları da ele geçen buluntular arasındadır. Fakat kazı çalıĢmaları boyunca yerleĢmede hiçbir insan iskeletine rastlanılmamıĢtır (Yener 1993: 353).

Levzin Höyük‟te bulunan çok sayıdaki hayvan kemikleri ve boynuzları bize gösteriyor ki yerleĢim halkı tarafından hayvansal besinlerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Fakat bulunan bu kemiklerin analizi yapılmamıĢtır. Levzin Höyük yerleĢmesinde ele geçen çakmaktaĢı, ok uçları gibi aletler Atatürk Barajı Bölgesi‟nde yer alan Gritille Höyük ve Hayaz Höyük aletleriyle benzerlik göstermektedir (Yener 1994: 287).

Levzin Höyük‟te kültür tabakaları tespit etmek amacıyla sondaj çalıĢması yapılmıĢtır. Yapılan bu sondaj 5 x 5 ebatlarındadır. ÇalıĢmada 4 metre derinliğe inilmesine rağmen ana toprak seviyesine ulaĢılamamıĢtır. Geç Roma kültür tabakasının hemen altında Neolitik tabaka görülmektedir fakat Geç Roma kültür tabakasından dolayı Neolitik tabaka oldukça büyük bir tahribata uğramıĢtır. Çanak Çömleksiz Neolitik tabakada sarı renkli sıkıĢtırılmıĢ

toprak taban üzerinde bir ocak olduğu saptanmıĢtır. Bulunan bu ocak çevresinde ise çok sayıda çakmak taĢı ve el baltaları ele geçmiĢtir. Açılan sondajın 5 x 5 metre olması nedeniyle Neolitik Dönem mimarisi hakkında geniĢ bir araĢtırılma yapılamamıĢtır (Yener 1994: 286).

Sonuç olarak prehistorik bir yer olan Levzin Höyük yerleĢiminin sadece Orta Çağ ve Geç Roma Dönemi‟nde alanın sadece bir kısmı yerleĢim görmüĢ ve Neolitik Dönem ve Roma Dönemi arasında yerleĢim görmediği saptanmıĢtır. Fakat yine de Levzin Höyük Neolitik Dönem içinde önemli bir merkez olduğu düĢünülmektedir. Ele geçen Neolitik Dönem‟e ait olan seramik parçalarının Adıyaman – Sürük ve Urfa – Kumartepe gibi yerleĢmelerle karĢılaĢtırabiliriz (Yener 1994: 287).

4.3.2.10. Nevali Çori

Nevali Çori yerleĢmesi, ġanlıurfa ilinin Hilvan ilçesinde, Kantara Köyü yakınlarında olan ve yerleĢimi doğu ve batı olmak üzere ikiye bölen Kantara Çayı‟nın iki yakasında yer almaktadır (Levha 154) (Hauptmann 2007b: 136). Nevali Çori yerleĢmesi ilk olarak 1980 yılında yüzey araĢtırmalar esnasında H.G. Gebel ve ekibi tarafından tespit edilmiĢtir. YerleĢmede 1983 yılından itibaren H. Hauptmann baĢkanlığında Heidelberg Üniversitesi ile ġanlıurfa Müzesi ortaklığında kazı çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır. Kazı çalıĢmaları 1991 yılına kadar sürdürülmüĢtür (Türkcan 2006: 63). Nevali Çori yerleĢmesi 1992 yılından itibaren Atatürk Barajının suları altında kalmıĢtır. Kelime anlamı olarak „Veba Vadisi‟ anlamına gelen Nevali Çori Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ B (ÇÇNB) evresinin ortalarına denk gelen MÖ 8600 – 8000 yıllarına tarihlenmektedir (Hauptmann 2007a: 442).

Yapılan kazı çalıĢmalarında Nevali Çori yerleĢmesinde 3 yerleĢme evresi görülmektedir. Bu evrelerden I – V arası evreler Ġlk Neolitik Dönem içerisindedir. Nevali Çori yerleĢmesindeki evre VI çanak çömleğiyle son Neolitik‟in Orta Halaf kültürünü kapsamaktadır. Son olarak evre VII ise Hassek kazılarından tanıdığımız Ġlk Tunç Çağı Ib I evresiyle örtüĢen, Ġlk Tunç Çağı Ib‟ye ait iki yerleĢme tabakası tanımlanmaktadır ve bu evreye ait yalnız 1 ev kompleksi korunabilmiĢtir. YerleĢmede ana yerleĢme 1 olarak tanımlanan son tarih öncesi yerleĢiminin altında 2 metre dolgu kalınlığı ile ilk Neolitik Dönem‟e ait olan 5 yapı katı tespit edilmiĢtir. Ancak yerleĢimin sol kıyısında bu dönem

yalnızca iki yapı katıyla temsil edilmektedir. Ġki büyük yapının yanı sıra 29 küçük yapı gün yüzüne çıkarılmıĢtır (Hauptmann 2007b: 137).

Mimari anlayıĢ olarak dikdörtgen planlı ve dikdörtgen iç bölmeleri olan yapılar ayrık düzende inĢa edildikleri görülmektedir. Duvarları kalın bir çamur tabakasıyla örülmüĢ kireçtaĢından yapıldıkları saptanmıĢtır. DıĢ duvarları 30 – 60 cm arasında değiĢtiği görülür. I ve IV evresinin yapı katları boyunca yapılar Çayönü Çanak Çömleksiz Neolitik mimarisinde görüldüğü gibi aynı yerde, üst üste gelecek Ģekilde yenilendikleri tespit edilmiĢtir. YerleĢmede bir yapı terk edildiğinde duvar yükseltileri azaltılarak düzletilmiĢ ve yeni yapı bu düzlemin üzerine oturtulduğu anlaĢılmaktadır. YerleĢme alanında ayrıĢık düzende inĢa edilen yapılar aralarında geçit gibi açıklıklar bırakılarak ve birbirlerine koĢut olarak yan yana dizilerek inĢa edilmiĢlerdir. Dar giriĢli ön cepheler güneybatı ya da güneydoğu‟daki Kantara Vadisi‟ne bakmaktadır (Hauptmann 2007b: 137).

Nevali Çori yerleĢmesinde tabaka I‟de ikisi tam açılmıĢ olan toplamda 5 yapı tespit edilmiĢtir (Levha 156). Bu yapılardan 21A olarak adlandırılan konut tipindeki yapı 11.30 metre uzunluğunda ve 4.50 metre geniĢliğindedir. Bu tür yapılar için tipik olan bölme duvarı ile iki bölümlü olan tipini yansıttığı anlaĢılmaktadır. 3 x 4.40 metre boyutlarıyla daha küçük olan öndeki birim yine iki bölümden oluĢurken, arkadaki 8.20 x 4.50 metre boyutlarındaki ana birim önce uzunlamasına bir bölmeyle iki birime ve sonra da iki yatay duvar ile eĢit boyda altı dikdörtgen bölüme ayrıldığı saptanmıĢtır. Kanallı yapıların ileri aĢamasında yapıların temel düzleminde yeni bir düzenleme yapıldığı görülmektedir. Yapılar tabanı yükselten taĢ platformda, 30 cm civarı geniĢlikte, yapıyı enlemesine kesen iki kanal açıklığı yapılmıĢtır. Kanalların kenarları iki dizi büyük taĢ ile sınırlandırıldığı görülmektedir. Yapıların kil ile kaplı taban kaplamasından, alttaki taĢ dolgudan oluĢan platformu kesen ikisi büzülmüĢ durumda altı gömüt tespit edilmiĢtir. Çukurdan 5 kafatası ve birkaç uzun kemik ortaya çıkarılmıĢtır. Bulunan kafataslarının birinin hemen altında, damak kısmında çakmaktaĢından uzun bir dilgi ve belki de saldırı ya da kurban etmek için kullanılmıĢ olan bir bıçak tespit edilmiĢtir (Hauptmann 2007b: 137).

YerleĢmede yapılan çalıĢmalar neticesinde tabaka I‟e ait olan konut 25 olarak adlandırılan yapı ortaya çıkarılmıĢtır. Yapı kuzey – güney doğrultusunda uzanmaktadır. Her ne kadar üstündeki yapı kalıntıları tarafından tahribata uğrasa da yapının kalıntıları 13.25 x 5. 40 metrelik bir alanı kapsamaktadır. Yapının güneyindeki ön odası enlemesine yerleĢtirilmiĢ