• Sonuç bulunamadı

2. NEOLĠTĠK ÖNCESĠ SÜREÇ VE NEOLĠTĠK DEVRĠM

2.2. Epi-Paleolitik Dönem

Epi-Paleolitik, Paleolitik sonrası baĢlayan dönemdir. Epi-Paleolitik Dönem, Paleolitik ve Neolitik dönemleri arasında aslında bir geçiĢ dönemidir. Zaman olarak Paleolitik kadar uzun bir dönem değildir (Bayladı 1996: 11).

Epi-Paleolitik, Yakındoğu kronolojisi olarak yaklaĢık MÖ 20.000/18.000 ile 10.000 / 9000 yılları arasını kapsamaktadır (TaĢkıran 2009: 40). Son buzul çağının (Würm) sona ermesiyle iklim ılımanlaĢmıĢ, deniz suyu seviyesi yükselmiĢ, yağıĢlar artmıĢ ve ormanlar geniĢ alanlara yayılmıĢtır. Bu dönemde Pleistosen dönemi son bulmuĢ ve 4. zamanın ikinci bölümü olan ve günümüzde yaĢamakta olduğumuz Holosen dönemi baĢlamıĢtır (ÖzbaĢaran 2011: 5).

Epi-Paleolitik Dönem materyal kültür belgeleri açısından da Yakındoğu coğrafyasında dönemin karakteristik aleti olan mikrolitli yontmataĢ endüstrisinin baĢlamasından itibaren ön plana çıkar. Mikrolit yontmataĢ endüstrisinin ortaya çıkmasıyla birlikte makrolitik taĢ endüstrisi de bu endüstriye eĢlik etmeye baĢlamaktadır. Hammaddesi kemik ve boynuz olan çeĢitli aletler ve süs objeleri de dönemin önemli ögelerindendir. SürtmetaĢ endüstrisine dayalı aletler dönemin erken zamanlarında az bulunmasına rağmen dönem sonlarında üretimlerinin arttığı gözlenmektedir. Örneğin; çeĢitli gravür tekniğinde iĢlenmiĢ taĢınabilir eserler, çeĢitli hammaddelerden yapılmıĢ küçük figürinler kaya resimleri sanatı gibi örnekler Yakındoğu coğrafyasının önemli sanatsal zenginliklerinin ispatıdır (TaĢkıran 2009: 39).

Epi-Paleolitik‟te yerleĢimler genellikle iklimsel farklılıklara bağlı olarak değiĢkenlik göstermektedir. Dönem insanları iklim olarak daha yumuĢak hayatlarını daha rahat bir Ģekilde sürdürebilecekleri yaĢam alanlarını yerleĢim olarak seçmiĢlerdir. Bu dönemde mağara ve kaya altı sığınaklarına ek olarak ilk kez ahĢaptan yapılmıĢ kulübeler gözlenmektedir. Oval ya da yuvarlak planlı ilk kulübeler bu dönemde karĢımıza çıkmaktadır. Örneğin; Galile Denizi kıyısındaki Ohalo II yerleĢimi Ģimdiye kadar bilinen en eski yuvarlak plana sahip kulübe yapılarının yer aldığı bir merkezdir. Zamanla bu tip yerleĢimler artmıĢ ve dönem sonlarında özellikle Natufian kültüründe bir yerleĢim model halini almıĢtır (TaĢkıran 2009: 39).

Dönem ekonimisine baktığımız zaman genel olarak avcı – toplayıcı bir model görülmektedir ve buna paralel olarak da konargöçer bir yerleĢim modelinin zorunlu olduğunu söyleyebiliriz. Dönem insanları genellikle av olarak ceylan, sığır, geyik, koyun, keçi, domuz gibi hayvanları avlamıĢlardır. Fakat avcılık Epi-Paleolitik Dönem‟de ön planda olsa da

toplayıcılık ile elde edilen yiyeceklerin dönem insanları açısından çok daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Dönem insanları et tüketiminin yanı sıra bitkisel türler de tüketmiĢlerdir. Örneğin; yabani meyveler, kabuklu yiyecekler ve kök bitkiler gibi besinlerde önemli yiyecek kaynağıdır. Tüm bu yaklaĢımları göz önünde bulundurduğumuz zaman dönem insanları yabanil hayvan ve bitkisel besinlerinin tüketildiği bir ekonomik yapıya sahip oldukları görülmektedir (TaĢkıran 2009: 39).

Özellikle dönem sonlarında dönem içerisinde görülen Natufian kültür aĢamasında ortaya çıkan depo olduğu tahmin edilen yuvarlak planlı yapılarda ortaya çıkmaktadır. TaĢlarla çevrili olan ve yaklaĢık 1 metre çapında olan bu yapılar yerleĢim yerlerinin yakınlarına inĢa edilmiĢlerdir. Yabani tahılları depolamak için bu yapıları inĢa ettikleri düĢünülmektedir. Ayrıca yapılan kazı çalıĢmalarında mezarlarda insan – köpek definleri de diyet unsuru dıĢında bu dönemde evcilleĢtirilen ilk hayvanın köpek olduğunu ispatlamaktadır (TaĢkıran 2009: 39).

Ġklimde belirgin bir Ģekilde ısınma olduğu için dönem insanları geniĢ alanlara yayılma fırsatı bulmuĢtur. Dönemin göze çarpan belirgin bir özelliği ise dönem insanı tarafından yapılan mikrolit (küçük) taĢ aletlerdir. Mikrolit denilen bu küçük aletler Paleolitik aletlerine oranla daha küçük ve daha ince bir iĢçilik olduğunu gösteriyordu. Biçim olarak genel olarak üçgen, trapez, kare ve dikdörtgen Ģekillere sahiptiler. Son zamanlarda yapılan araĢtırmalar neticesinde taĢ aletlerin küçülmesinin yanı sıra baĢka bir önemli nokta olan Paleolitik Dönem‟in avcı – toplayıcı olan toplum düzeninin bu dönemde yerini üretime dayanan bir sisteme toplumun geçmesidir. Bundan dolayıdır ki kendisinden sonra baĢlayacak olan ve devrim olarak nitelendirilen Neolitik döneme zemin hazırlanmaktaydı (Duru 1966: 7).

Ülkemizde Epi-Paleolitik Dönem‟e ait buluntular genellikle taĢınabilir buluntulardan oluĢmaktadır. Sıklıkla buluntu grubunu yontmataĢ aletler oluĢturmaktadır. YontmataĢ aletler arasında makrolitlerden; kazıyıcılar, çontuklu ve diĢlemeli aletler, taĢ delgiler, düzeltili ve sırtlı dilgiler sayıca en fazla tespit edilen tiplerin temsil edildiği görülmektedir. Mikrolitikler arasında, geometrik olmayanlardan; sırtlı ve düzeltili dilgicikler, düz veya eğik budanmıĢ dilgicikler, dar ya da geniĢ mikro uçlar ile mikro gravet uçlar temsil edilmektedir. Geometrik olanlar arasında; kısa ve uzun çeĢitkenar üçgenler, ikizkenar üçgenler, çeĢitli tiplerde trapezler, yarımaylar ile çok az sayıda dikdörtgen mikrolitler en temel tipleri oluĢturmaktadırlar. Bu mikrolitik aletler, tekil ya da ahĢap kargılar üzerine kompozit halde yerleĢtirilerek av silahı (zıpkın) Ģeklinde kullanıldıkları saptanmıĢtır. Türkiye‟nin çoğu Epi- Paleolitik yerleĢiminde yukarıda adı geçen yontmataĢ eserlere rastlamak mümkündür. Bu

eserlerin hammaddeleri bölgeden bölgeye değiĢmekle birlikte çevrede var olan çakmaktaĢı, radyolarit, kalsedon ve obsidiyen gibi uygun kayaçlar olduğunu söyleyebiliriz. Epi-Paleolitik döneme ait sürtmetaĢ buluntular oldukça sınırlı sayılarda ele geçtiği görülmektedir. Bunlar arasında; Öküzini Mağarası‟ndan ele geçmiĢ olan yivli-oluklu taĢlar ile öğütme taĢlarını örnek olarak gösterilebilir (TaĢkıran 2009: 42).

Dönem buluntuları arasında bir diğer grup ise kemik aletler oluĢturmaktadır. Ülkemizde en sık rastlanılan kemik aletleri bızlar oluĢturur. Bızların boyutları değiĢken olmakla birlikte 10 cm geçen örnek sayısının az olduğunu söylemek mümkündür. Öküzini ve Karain B kemik bızları Türkiye‟nin en zengin koleksiyonunu oluĢturmaktadır. Bu aletlerin iĢ gören uçları ile gövde kısımları cilalı ve parlaktır. Ġğneler ve spatüller diğer kemik alet kategorilerinde olmakla birlikte bızlardan daha az sayıda bulunmuĢtur. Öküzini Mağarası‟ndan ele geçen bir adet kemik tığ ise, Türkiye‟deki tek ve ünik bir eserdir (TaĢkıran 2009: 42).

Biris Mezarlığı ve Söğüt Tarlası Epi-Paleolitik‟e ait Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde kazısı yapılmıĢ olan önemli yerleĢimlerdir. Ayrıca Anadolu‟da bu döneme ait olan yerler ise Öküzini, Karain ve BelbaĢı mağaraları ve Karaman‟da yer alan PınarbaĢı Sığınakları da önemli merkezlerdir. Karadeniz ve Marmara bölgelerinde de önemli yerleĢimler tespit edilmiĢtir. Yapılan çalıĢmalarda obsidyene az rastlanılması bu hammaddenin ticaretinin yapıldığının göstergesi olabilir (Özdoğan 2011: 50-51).