• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM III ORGANİZASYON TEORİLERİ

3.1. KLASİK TEORİ

Teori, olguları anlamak için kavramsal bir çerçeve ve bu çerçeveyi uygulamak için araçlar sağlamaktadır. Böylece, olguların, davranış ve olayları açıklamaya yarayan bir mantıksal çerçeve içinde düzenlenmelerine izin vermektedir. Bu çerçeve içinde düzenlenen olgulardan, çevredeki güçler ve faktörlerin yönü ve oluşumu ile ilgili kararların alınmasında kullanılabilecek prensipler oluşturulabilmektedir. Böylece, teori, belirli bir olguyla ilgili olarak gözlemlenen ilişkileri anlatan prensiplerden oluşan bir olgunun açıklaması olarak tanımlanabilmektedir. Organizasyon teorisi, sonuç olarak, üyeleri tarafından daha iyi karar alınmasına yol açabilecek şekilde, örgütsel davranışları tahmin etmeye ve açıklamaya yardım edebilecektir.203

Klasik organizasyon teorisinin genel olarak özellikleri; örgüt analizinde insan unsuru dışındaki faktörler üzerinde durulması; en önemli amacın verimliliğin arttırılması ve bu amaçla örgütün mekanik süreçlerinin ele alınması ve organizasyonları kapalı sistem saymasıdır. Klasik teoride verimliliğin arttırılması amacıyla rasyonellik ve mekanik süreçler ele alınmıştır. Klasik teori adı altında üç ayrı yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar - Bilimsel Yönetim Yaklaşımı, Yönetim Süreci Yaklaşımı ve Bürokrasi Yaklaşımıdır.

Bu, birbirlerinden tamamen bağımsız olarak, aynı zaman dilimi içerisinde, fakat tamamen farklı kişiler tarafından geliştirilen ve tek bir yaklaşım gibi birlikte incelenebilecek nitelikte olan yaklaşımların ortak özellikleri şunlardır:

− Her üç yaklaşımda da örgüt kapalı bir sistem olarak

düşünülmektedir,

203 B.J.Hodge and William P.Anthony, Organization Theory, an Environmental Approach,

− Her üç yaklaşım insanı veri olarak almış ve insanların örgüt yapısı ve işleyişini etkilemeyeceğini varsaymışlardır,

− Ekonomik ve teknik verimlilik ana amaç olarak düşünülmüş, − İşlerin gerçekleştirilmesinde en iyi tek bir yol arayışı söz konusu ve evrensel ilkelerin belirlenebileceği öne sürülmektedir,

− Her üç yaklaşım örgütü, yasal otoriteye dayanan, planlanan ve denetlenen mekanik bir sistem olarak tasarlamışlardır.204

Klasik teori yapı, hiyerarşi, otorite, uzmanlaşma, kontrol alanı, iş ve personel gibi kavramların gelişmesine yol açmıştır. 205 Genel olarak, yönetim ve örgüt alanında, sistemli bilgi birikiminin ilk aşamasını oluşturan klasik yaklaşımın öne sürdüğü düşünceler, küçük değişikliklerle günümüze kadar etkinliklerini yitirmeden gelmiş olup, yakın gelecekte de etkinliğini kaybedeceğe benzememektedir.206

3.1.1. Bilimsel Yönetim Yaklaşımı

Öncülüğünü Frederick Taylor yaptığı Bilimsel yönetim yaklaşımı, 1900'lerin başlarında ortaya çıkmış ve geniş kabul görmüştür. Taylor'un fikirleri zamanındaki yönetim uygulamalarının etkin olmadığı düşüncesinden kaynaklanmış ve yönetimin bilimsel metodu benimsemesi gerektiğinden hareket ederek belirli ilkeler geliştirmeye yöneltmiştir. Bu ilkeler özetle; yönetimde bilimsel metodun izlenmesi, uzmanlaşmaya gidilmesi, planlama ve programlamanın öneminin vurgulanması, işe uygun personelin seçilmesi, her iş için standart metod ve zamanların belirlenmesi, teşvikli ücret sisteminin uygulanması olarak belirlenmiştir.207

Bilimsel yönetimin amaçlarını iki genel noktada toplamak mümkündür: ilki, verimsiz çalışma ve israfları ortadan kaldırmak; ikincisi ise, işçi ve

204 Yaşar Sucu, Yönetim: Kavramlar, Kuramlar ve Süreçler, (AİBÜ Basımevi, Bolu, 2000),

s.48.

205 Richard A.Johnson, Fremont E.Kast, James E.Rosenzweig, The Theory and Mangement of

Systems (McGraw Hill Book Co., 1973), s.32.

206 Sucu, Yönetim, s.48.

207 Atilla Baransel, Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi (AVCIOL Basım-Yayın, İstanbul,

yönetim arasında çatışma ve ihtilafları mümkün olduğu kadar azaltmak, işçi- yönetim arasında işbirliği sağlamaktır.208İşte bu amaçlara ulaşılması için işin bilimsel metodlarla ölçülüp, bir standartlaşmanın yapılması gerektiği savunulmuştur. İşlemsel olarak bu yaklaşımda, hareket ve zaman analizleri ile her bir görev dikkatli bir şekilde incelenmektedir. Bu incelemenin amacı, işi oluşturan her bir aşamanın tamamlanması için "en iyi yol"un bulunmasıdır.

Bilimsel yönetim yaklaşımın yönetim teorisinin gelişmesinde yaptığı önemli katkılar kısaca şöyle özetlenebilir: İlki, Taylor, genel yönetim teorisinin kavramlaştırılmasının büyük değeri olduğunu göstermiştir. İkincisi, bu yaklaşımın geride bıraktığı, organizasyon etkinliğinin geliştirilmesi ile ilgili çok sayıda fikirleri bulunmaktadır. Taylor'un bilimsel personel seçimi ve rasyonel çalışma metotları ile ilgili düşünceleri hala etkili olduğu söylenebilmektedir. Personel eğitimine verdiği önem sonradan birçok organizasyon düşünürü tarafından benimsenmiştir. Son olarak da, Taylor'un işbirliğine olan ilgisi, bu konunun öneminin altını çizmiştir ve gelecek yıllarda organizasyon düşünürleri için hareket noktası olmuştur209. Bunların dışında, iş dizaynı, standartlaşma ve fonksiyonel formenlik kavramı ile ilgili katkıları olmuştur210 .

3.1.2. Yönetim Süreci Yaklaşımı

Yönetim düşüncesinin temel teorisini, yönetim ve örgüt olgusunu daha kapsamlı bir biçimde inceleyen; yönetim ve örgütlerle ilgili bir takım ilke ve teknikler belirlemeye yönelik, makro nitelik taşıyan "yönetsel teori" teşkil etmektedir. Bununla birlikte, yönetsel teori, bir bakıma, bilimsel yönetim ilkelerinin, örgütün üst kademelerinde uygulanmasından ibarettir.

Bu okulun kurucusu Henry Fayol'dur. H,Fayol'un yönetim düşüncesine katkıları, elli sekiz yıllık yöneticilik, otuz yıllık genel müdürlük tecrübe ve gözlemlerinin ürünüdür. Gerek, "bilimsel yönetim"in kurucusu F.W.Taylor'un, gerekse "yönetsel teori"nin kurucusu olan H.Fayol'un yönetici olmaları, klasik

208 Baransel, s.126.

209 Warren D.Brown, Dennis J.Moberg, Organization Theory and Management: A Macro

Approach (John Willey and Sons; NY,1980), s.643.

yönetim düşüncesinin bilim adamlarından çok, yöneticilerin katkıları ile oluşan bir teori olduğunu göstermektedir.211

Henry Fayol bütün yönetimsel faaliyetin planlama, örgütleme, komuta, düzenleme, kontrol olarak beş temel fonksiyonu ya da unsuru olduğunu belirtmiştir. Çalışmaların neticesinde Fayol yönetimin 14 ilkesini geliştirmiştir ve bunların her tür organizasyona uygulanabilecek, evrensel nitelikte olduklarını belirtmiştir. Bu, evrensellik düşüncesinin yönetim teorisinde ilk kez ortaya konulması idi.212 Ona göre, yönetim faaliyetleri planlama ile başlayan ve kontrol fonksiyonu ile son bulan ve tekrar planlama ile devam eden bir süreç şeklinde oluşmaktadır213. Yönetim süreci yaklaşımının mesajı şudur: "Eğer bu ilkeleri izlersen başarılı olursun"214.

H.Fayol'un yönetim kavram ve fonksiyonlarıyla ilgili açıklamaları ve önerdiği ilkeler, bilimsel yönetimin öncülerinin katkılarıyla birleşince, yönetim uygulamalarına rehber teşkil edecek, verimlilik ve etkinliği arttıracak, yönetim ve öğrenimine esas teşkil edecek ölçüde sistematik ve bilimsel bilgi topluluğu oluşmuştur. Böylece, bugün "klasik" olarak nitelendirilen yönetim düşüncesinin genel çatısı 1900-1920 yılları arasında ortaya çıkmıştır.215

Bu yaklaşımın yönetim ve örgüt düşüncesinin gelişmesine yaptığı en önemli katkının, yönetimin kendine özgü ilke ve kuralları olan, dolayısıyla gözlemlenebilecek, incelenebilecek, bilimsel olarak araştırılabilecek ve öğretilebilecek ayrı bir süreç olduğunu göstermesi olduğu belirtilmektedir.216

Yönetim süreci yaklaşımı ekonomik etkinlik ve rasyonellik fikrini esas aldığından dolayı, bilimsel yönetim yaklaşımının bir nevi devamı, onun tamamlayıcısı sayılabilmektedir. Bu yaklaşım sadece iş dizaynı ve işlerin yapılma şekli gibi belirli konularla değil, fakat yönetimin bütün alanları ile ilgili ilkeler geliştirmeye çalışmıştır. Bu yönüyle bilimsel yönetim yaklaşımından daha geniş ve kapsamlı bir yaklaşımdır.217

211 Baransel, s.134

212 Hodge and Anthony, s.30 213 Koçel, s.146

214 ibid., s.147. 215 Baransel, s.149 216 Sucu, Yönetim, s.46. 217 Koçel, s.146

3.1.3. Bürokrasi Yaklaşımı

Klasik teorinin üçüncü yaklaşımı olan ve 1900'leirn başlarında Alman sosyoloğu Max Weber tarafından geliştirilen bbüürrookkrraassii,,bbeelllliibbiirröörrggüüttlleennmmeevvee

y

yöönneettiimmşşeekklliinniiiiffaaddeeeettmmeekktteeddiirr..

Weber, toplumdaki büyümenin, örgütün yüklendiği görevlerin artmasının, kaynakların bir elde toplanmasının ve toplumsal yapıda yerleşik bir hukuk düzeninin varlığının bürokrasinin ortaya çıkması için ön koşul oluşturduğunu belirtmiş ve bürokrasiyi, geniş bir alana yayılmış faaliyetlerin ussal ve nesnel bir şekilde yerine getirilmesi aracı olarak görmektedir.218

Max Weber'e göre bürokratik bir yapı etkinlik açısından ideal bir organizasyon yapısıdır. Büürrookkrraassiinniinn üüssttüünnllüüğğüü eettkkiinn,, ddaakkiikklliikk,, ddeevvaammllııllııkk,, d diissiipplliinn vvee ggüüvveenniilliirrlliikk ggiibbii öözzeelllliikklleerree ssaahhiipp oolldduuğğuunnddaann kkaayynnaakkllaannmmaakkttaaddıırr.. İ İddeeaall bbüürrookkrraassiinniinn eenn öönneemmllii üüssttüünnllüükklleerriinnddeenn bbiirrii ddee,, ""iilleerrii ööllççüüddee rraassyyoonneell o ollmmaassııddıırr""..221199

Bir örgüt modeli olarak geliştirilen bürokratik organizasyon yapısının başlıca özellikleri şöyle özetlenebilir220:

- Fonksiyonel uzmanlaşmaya dayanan iş bölümü,

- Açık bir şekilde belirlenmiş hiyerarşik bir yapı; böylece her kademe bir üst kademe tarafından kontrol edilecektir,

- İlke ve yöntemler; her kademede işlerin nasıl yapılacağı ile ilgili olarak ayrıntılı ve somut ilkeler ve yöntemler geliştirilecektir,

- Gayrişahsi ilişkiler; Weber'e göre bir personelin sadece

bulunduğu kademelerin ilkeleri doğrultusunda ussal olarak davranması gerekmektedir,

- Teknik yetenek esasına dayanan bir personel seçim ve terfi

sistemi.

218 Sucu, s.47. 219 Baransel, s.172

Bunların dışında aşağıdaki unsurları da içermektedir221: - Rasyonel -yasal otorite,

- Organizasyonel süreçlerin bireysel olmaması,

- Kayıt tutma.

Bu yaklaşımda, Weber'in yetki sınıflaması oldukça önemlidir. Weber, organizasyonlarda geleneksel yetki, karizmatik yetki, ve ussal-yasal yetki olarak üç tür yetkinin kullanıldığını belirtmektedir. Bürokratik organizasyonlarda, bu yetki türlerinden, ussal-yasal yetkinin kullanılması gerektiği öne sürülmektedir. Buna gerekçe olarak da, bu yetki türünün yönetimde süreklilik sağlamasını, yetki sınırları ve kapsamının açık bir biçimde tanımlanmış olmasını, insanlara yetenek ve becerilerine göre yetkinin verildiği, yetki kullanımı için yasal olanak ve araçların sağlanmış olmasını göstermektedir.222

Bir organizasyon yaklaşımı olarak Bürokrasi Weber'den sonra Robert Merton,Philip Selznick, Peter Blau, Alvin Couldner gibi yazarlar tarafından ayrıntılı olarak incelenmiş ve daha da geliştirilmiştir.

Bürokratik yaklaşımın ilkeleri de daha önceki yaklaşımlara benzemektedir. Bu yaklaşıma göre de, bu ilkelerin izlenmesi ile etkin, ideal, şahsa göre değişmeyen ve rasyonel bir organizasyon yapısı ortaya çıkarılacaktır223. Bu yaklaşım, evrenselliğe önem vermesi ile de diğerleriyle bir

benzerlik taşımaktadır. Bu örgüt türünün ticaret şirketinden hükümet birimlerine, askeri operasyonlardan sendikalar gibi kurumlara kadar her türlü örgüt tipinde en büyük verimlilikle sonuçlanacağını öne sürmüştür.224