• Sonuç bulunamadı

Kelkit Vadisi‟nde Hellenistik-Roma Egemenliği

Belgede Eskiçağda Kelkit Vadisi (lykos) (sayfa 100-200)

BÖLÜM IV- KELKĠT VADĠSĠ‟NĠN TARĠHĠ ÇAĞLARI

2. M.Ö I Binyılda Kelkit Vadisi‟nin Durumu

2.5 Kelkit Vadisi‟nde Hellenistik-Roma Egemenliği

M.Ö. 334 yılında Çanakkale boğazından Anadolu‟ya giren Ġskender Persler‟e karĢı giriĢtiği ilk mücadele olan Granikos‟u aĢtıktan sonra Anadolu sahillerini ve Ģehirlerini kendi tarafına geçirmeyi planlamıĢtır. Asıl hedefi III. Dareios‟la karĢılaĢmak olan Ġskender yönünü güney batıya doğru çizmiĢ, Karadeniz‟e çıkmayı gereksiz görmüĢtür. Ancak yine de Paphlogonia elçilerinin Ġskender‟e uluslarının ona karĢı boyun eğdiklerini bildirmesiyle Halys (Kızılırmak) ırmağının batısında yer alan toprakların tümü Ġskender‟in egemenliği altına girmiĢ oluyordu. Doğu Karadeniz bölgesi ise tümüyle bu egemenlik alanının içine girmemiĢtir.339

335 Sevin 1982b: 312

336

Lloyd 1998: 121; KeleĢ 2006: 101. 337 Herodotos III, 94; Sevin 1982b: 315. 338 Bryer-Winfield 1985: 14.

Pers Ġmparatorluğu Büyük Ġskender tarafından fethedildiğinde, çalıĢma sahamız olan Kelkit Vadisi de fethedilen topraklar arasında olmuĢtur. Fakat Büyük Ġskender M.Ö. 331 yılında Pontos‟u kendi imparatorluğuna bağlamıĢ olmasına rağmen hiçbir zaman bu topraklarına girmemiĢtir. Büyük Ġskender‟in ölümünden sonra da Diodokhları tarafından bu topraklar önemsenmemiĢtir.340

Kelkit Vadisi‟nin de içinde olduğu Doğu Karadeniz Bölgesi‟nin Hellenistik Dönemde Makedonya‟ya bağlandığını gösteren herhangi bir bulgu olmadığı için, Doğu Karadeniz Bölgesi‟nin Büyük Ġskender Ġmparatorluğu‟nun dıĢında kaldığını söyleyebiliriz.341

Pontos Devleti‟nin yıkılıĢından sonra Kelkit Vadisi‟nin batı bölümünü oluĢturan topraklar, Roma Devleti‟nin yönetimine girmiĢtir. Bu dönemde VI. Mithradates savaĢının galibi olan Pompeius Magnus Anadolu‟da organizasyon çalıĢmalarına baĢlamıĢtır. Pompeius, Mithradates‟e karĢı kazandığı zaferine izafeten Dasteira yakınlarında-Armenia Minor‟da yaralı ve emekli askerlerin yerleĢebileceği Nikopolis/Zafer kenti (ġebinkarahisar-Kelkit arasında YeĢilyayla, Eskihisar) adında bir kent kurmuĢtur. Aynı zamanda ġebinkarahisar‟daki kaleyi onararak burasını önemli bir askeri garnizon haline getirmiĢtir. ġebinkarahisar‟ın bu dönemdeki adı Koloneia olarak bilinmektedir.342

Yaptığımız müze çalıĢmalarında ġebinkarahisar‟ın Roma dönemine ait buluntulara rastlanmıĢtır. Fakat bu buluntular müzeye satın alma yolu ile geldiğinden bölgeye ait olup olmadığı konusunda da kesinlik arzetmemektedir.343

Pompeius Magnus Amisosluların arazisinden sonra Halys‟a (Kızılırmak) kadar uzanan Phazemonitis yöresindeki Phazemon kasabasını ise, kent konumuna yükseltmiĢ ve buraya Neopolis (Yeni kent) ismini vermiĢtir. Paryadres Dağları (Doğu Karadeniz Dağları) eteklerinde kurulmuĢ olan Kabeira‟yı bir kent haline getirerek ismini Diospolis (Zeus kenti) olarak değiĢtirmiĢtir.

340 Justinius, XXXVIII, VII, 2.

341 Markholm 2000, Hrt. 1; Mahaffy-Gılman 2005: Hrt. 1. 342

Bryer-Winfield 1985: p. 146; Bayhan 2003: 10.

343 Giresun Müzesi, Env. No: 400/ 32, 5. 2002, Yükseklik 16 cm, (Göz yaĢı ĢiĢesi), Env. No: 399/ 32, 4. 2002, Yükseklik 10 cm, (Göz yaĢı ĢiĢesi), Env. No: 398/ 32, 3. 2002, Yükseklik 15 cm, (Göz yaĢı ĢiĢesi).

Mithradates‟in kendi ismine izafeten kurduğu fakat Lucullus‟la yaptığı savaĢ sırasında Romalılara kapılarını açtığı için yıktırdığı Eupatoria‟nın topraklarını geniĢletmiĢtir. Ġsmini Megolopolis/Magnopolis olarak değiĢtirmiĢ ve nüfusunu önemli ölçüde çoğaltmıĢtır. Sebasteia‟nın (Sivas) ismini Megalapolis olarak değiĢtirmiĢtir.344

Zelitis yöresinin sınırlarını geniĢleterek Zela‟yı kent statüsüne yükseltmiĢtir. Pontos Krallığının batı kısımlarını on bir yönetim bölgesine ayırdı. Pompeius, kent statüsüne yükselttiği bu yerleĢim yerlerinin sınırlarını birbirlerine komĢu yapmıĢtır. Bu sayede bu yerleĢim yerlerinin birbirleriyle olan iliĢkisini artırmıĢ oldu. Bithynia‟dan baĢlayıp Paphlagonia ve Pontos üzerinden Armenia‟ya uzanan büyük ticaret yolu üzerinde, Paphlagonia‟dan itibaren sırasıyla Pompeiopolis, Neapolis, Magnopolis, Diospolis ve Nikopolis kentleri yer almaktaydı. Böylece Bithynia et Pontos Eyaleti‟nin ve Anadolu‟nun iç bölgeleriyle doğu-batı, kuzey-güney ticareti bu kentler üzerinden gerçekleĢtirilmeye baĢlanmıĢtı.345

Sivas müzesi çalıĢmaları sırasında Roma Dönemine ait bir mezar taĢı tespit edilmiĢtir. Mermer kitabe üzerinde 8 satır yazı bulunmaktadır.346

Sivas, Tokat ve Giresun müzelerinde yaptığımız çalıĢmalar sonucunda araĢtırma bölgemiz ile ilgili çok fazla buluntuya rastlayamadık. Müzedeki buluntuların çoğu satınalma yolu ile geldiğinden bölge ile ilgili kesin sonuçlar vermemektedir. Daha çok araĢtırma sahamızda yapılan yüzey araĢtırmalarından elde edilen buluntular ile değerlendirme yapılmaya çalıĢılmıĢtır.347

2.5.1 Satala Antik Kenti (Kelkit)

Satala YerleĢimi Kelkit ilçesinin güneydoğusunda Sadak köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Satala‟nın tarihi ve arkeolojik önemi, uzun yıllar Anadolu‟nun kuzeydoğusunda, Roma sınırını koruyan bir lejyon kalesi

344 Texier 2002:153

345 Strabon XII, 3-37; Atlan 1970: 146; Arslan 2007: 489-490. 346

Sivas Müzesi, Env. No: 148, Yükseklik 34 cm, GeniĢlik 23 cm,. Satın alma yolu ile SuĢehri ilçesinden gelmiĢtir.

347 Sivas Müzesi, Env. No: 832, Yükseklik 19,5 cm, Satın alma yolu ile SuĢehri ilçesinden gelmiĢtir.

olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yerleĢimde daha önce birkaç önemli arkeolojik araĢtırma yapılmıĢtır.348

Satala‟nın içinde bulunduğu Sadak köyü ve çevresinin, insan yaĢamı için gerekli olan uygun çevre yapısı, Roma Dönemi‟nde önemli bir yerleĢim alanı olarak kullanılmasında etkili olmuĢtur. Sadak ve çevresinde gerçekleĢtirilen yüzey araĢtırmalarında Lightfoot349

ve Sagona350, Satala, Ali Meydanı I, ve Han Deresi Mevkii III gibi yerleĢim alanlarında bu çağlara ait çanak çömlekler tanımlamıĢlardır. Biliotti de Satala‟nın erken tarihlerden itibaren Fırat kıyılarından Karadeniz‟e doğru ilerleyen yol güzergâhı üzerinde, doğal geçiĢin sağlandığı noktada kurulmuĢ bir kasaba olduğunu belirtmektedir.351

Mitford ise Satala‟nın doğudan batıya, Pers‟ten Ege‟ye, kuzeyden güneye, Karadeniz‟den Fırat Vadisi‟ne ve Suriye‟ye uzanan tarihi yolların kesiĢtiği bir alanda yer aldığına dikkat çekmektedir.352

Bryer ve Winfield Satala‟nın bulunduğu alanın coğrafi konumunu Ģu Ģekilde tanımlamaktadırlar;

“Lykos (Kelkit Irmağı) Haydürük‟ün doğudaki dar vadisine girer ve sonra birkez daha modern Kelkit‟in bulunduğu ovanın batısına doğru ilerler. Trabzon‟dan Satala‟ya uzanan yol, muhtemelen Kelkit‟in doğusundan ve Köse‟nin (Domana) güneyinden geçer. Onların doğusundaki bu yaylalar ile Akampsis‟in (Çoruh) nehir ayağını oluşturan Bayburt havzasından büyük bir set ile birbirinden ayrılırlar. Satala Lykos‟un kollarından olan Dayası Vadisi‟nin yukarısında bulunmaktadır. Fakat Satala‟nın yeri kesin olarak belirlenememektedir. Su ve yiyecek açısından çevredeki kırsal yerlerden daha iyi konumdadır.”353

348 Mitford 1974a: 225-44; Cumont 1906: 343-351. 349 Lightfoot 1991: 304. 350 Sagona-Sagona 2004: 149-150. 351 Mitford 1974a: 242. 352 Mitford 1974b: 165-166. 353 Bryer-Winfield 1985: 13-14.

Satala‟nın konumu ile ilgili yapılan bütün tanımlardaki ortak özellikler Satala‟nın çok önemli bir güzergah üzerinde olmasıdır. Çok önemli bir kavĢak noktasında bulunan Satala bu yönüyle burada bir askeri üssün kurulmasını zorunlu kılmıĢtır.354

(Resim 91, 92)

M.Ö. 190‟dan itibaren Anadolu‟ya egemen olmaya baĢlayan Roma Ġmparatorluğu‟yla beraber Kelkit Vadisi‟nin doğu bölümü (GümüĢhane-Satala) Roma-Pontos, Roma-Part iliĢkilerinde stratejik bir konuma ulaĢmıĢtır. Roma Satala üssü ile doğu sınırını kontrol altına almıĢtır. Satala‟da oluĢturulan askeri garnizonun tam olarak ne zaman kurulduğu ile ilgili henüz bir bilgi bulunmamaktadır. Eldeki bilgiler buranın M.S. 1. Yüzyılda kurulduğu yönündedir.355

2.5.2 Kabeira-Neokaesarea (Niksar)

Kabeira ismi Hititçe (Kapperi) Kappiri‟den gelmiĢtir.356

M.Ö. 301 yılında kurulan Pontos Krallığı, Ġris (YeĢilırmak) ve Lykos (Kelkit) vadilerinin stratejik mevkilerinde kent ve kaleler kurulmuĢtu. Kurulan bu kentlerden Kabeira (Niksar), Paryadres (Canik) Dağlarının eteklerinde, Phanorea (TaĢova) adı verilen ovaya açılan yerde, Kelkit Vadisi‟ne kuzeyden giriĢi denetleyen yüksek bir tepe üzerine kurulmuĢtu. Üç sıra duvarla korunan Hellenistik bir akropol durumundaydı. Çanakçı ve Maduru dereleri kaleyi iki yandan doğal bir koruma altına almıĢtır.357

Zamanla Pontos Krallığının önemli kentlerinden biri olan Kabeira‟da (Niksar) VI. Mithradates‟in sarayı, su değirmeni, hayvanat bahçeleri ve yakınında av sahaları ve maden yatakları bulunuyordu.358

M.Ö. 71 yılında Roma Ġmparatoru Lucullus, Kabeira‟yı ve bu bölgedeki bütün kentleri ele geçirmiĢtir. Kabeira, General Pompeius tarafından bir kent haline getirilmiĢ ve adı Diospolis olarak değiĢtirilmiĢtir.

354 Çiğdem 2012: 107. 355 Çiğdem 2012: 123. 356 Cornelius 1958: 244; Schuler 1965: 49, 79, 102, 106. 357 Yavi 1986: 135. 358 Strabon, XII, 3-31.

Augustos‟tan sonra baĢa geçen Tiberus döneminde (M.S. 14-37) ise kentin adı Neokaesarea olmuĢtur. Bu tarihten sonra basılan sikkelerin üzerinde bu isme rastlanmaktadır.

M.S. 395 yılında Roma Ġmparatorluğu‟nun ikiye bölünmesiyle Niksar Bizans (Doğu Roma) Ġmparatorluğu‟nun bir Ģehri durumuna gelmiĢtir.359

2.6 Pontos Krallığı

Büyük Ġskender dönemiyle birlikte, Anadolu‟da Ġran egemenliğine son verilmesinin ardından birçok yeni siyasi oluĢum ortaya çıkmıĢ, çoğu Ġran kökenli eski valiler, kendilerini bulundukları bölgelerin kralları olarak ilan etmiĢlerdi. Bunlardan biri de, Amasya‟yı kendilerine yönetim merkezi olarak seçmiĢ olan, Ġran menĢeli Mithradates hanedanıdır.360

(Harita 5)

Büyük Ġskender‟in doğu seferine devam ettiği sıralarda Anadolu‟da bulunan birçok beylik ona bağlılıklarını bildiriyorlardı. Yalnız Karadeniz Bölgesi‟nde Pers Ġmparatorluğu‟nun satraplarından Mithradates (M.Ö.302-265) Ġskender‟e bağlılığını bildirmemiĢ ve bir müddet sonra da Persler‟in tarih sahnesinden çekilmeleriyle, kendi bölgesinde bağımsız bir kral olup Pontos Krallığı‟nı kurmuĢtur.361

Prokopios, Pontos-Paphlagonia Bölgelerinin sınırlarını hakkında Ģu Ģekilde söz etmektedir;

“Bu Pontos, Byzantion ve Kalkhedon‟dan başlayıp Kolkhis toprağında biter. Gemi ile içeri doğru gidildiğinde, sağ taraftaki topraklara Bithynialılar yerleşmiştir ve bunlardan hemen sonra ise Honorat ve Paphlagonialılar tarafından yerleşilmiş bulunan diğer şehirlerin yanında Herakleia ve Amastris gibi kıyı şehirleri gelmektedir. Bunları geçtikten sonra Trapezos şehrine ve onun sınırlarına kadar olan bölgede Pontiki adlı halk yaşamaktadır. Bu

359 Yalçın 2010: 15-16.

360 Karayaka 1998: 70; Koçak 1993: 65; Zehiroğlu 2000: 42; Ak 2004: 14; Arslan 2007: 54. 361 BıjıĢkyan 1969: 1; Rostovtzeff-Ormerod 1971: 216-218; Mansel 1988: 472; Çiğdem 2012: 39.

bölgede, aralarında Sinope ve Amisos‟un da bulunduğu kıyı şehirleri vardır ve Amisos‟a çok yakın yerde Amazon ordularının çıkış yeri olduğu söylenen Themiskyra ve Thermodon Çayı vardır”.362

AraĢtırma bölgemiz içinde bulunan Doğu Pontos, I. binyılda genelde farklı isimlerle anılan otokton halkların yarı bağımsız yaĢadığı bir bölgedir. M.Ö. 7. yüzyılda Karadeniz‟de görülmeye baĢlanan Grek Koloni kentleri bir süre sonra Doğu Pontos‟a dek ulaĢmıĢtır. Ancak M.Ö. 6. yüzyılda temelde tüm Anadolu gibi Büyük Pers Krallığı‟na bağlıdır. Hellenistik Dönemde I. Mithradates Ktistes‟in Pontos Krallığı‟nın kurulmasıyla merkezi önce Amaseia daha sonra Sinope olan güçlü bir birlik oluĢmaya baĢlamıĢtır. I. Mithradates ile baĢlayan devletleĢme süreci VI. Mithradates zamanında Roma Devletini uzunca bir süre tehdit edecek bir imparatorluğa dönüĢtürülmüĢtür.363

Antik literatürde geniĢ ölçüde ifade edildiği üzere Pontos‟un bu bölgesi dağlık ve ormanlık olup kıyıdaki düzlük alan ve sahil oldukça dardır.364

Bu coğrafi koĢullar, bölge için hem avantaj hem de dezavantaj olmuĢtur. Öncelikle çok dar olan kıyı, kentlerin belirli bir ölçüden sonra geliĢmesine engel olmuĢtur. Buna karĢın yüksek dağlar ve ormanlık arazi, savunma için önemli bir avantaj sağlamıĢtır.365

Bu yapısından dolayı bölge genel anlamda tarihi boyunca yabancı istilacılardan çok birbirleri ile mücadele eden küçük krallıklar Ģeklinde yaĢamını sürdürmüĢtür.366

I. Mithradates tarafından kurulan Pontos krallığı, kısa zamanda Kızılırmak (Halys), YeĢilırmak (Ġris) ve Kelkit Irmağı (Lykos) arasındaki bölgeyi yönetimi altına almayı baĢarmıĢtır. Daha sonra ise Amisos (Samsun) alınarak, Ġris Irmağı geçilmiĢ ve devletin sınırları Thermedon Çayı‟na kadar geniĢletilmiĢtir. Güneyde Amasia, Gaziura, Zela ve çevresi ele geçirilip, baĢkent Amasia‟ya taĢınmıĢtır.

362 Procopius, Peri Ton Polemon, VIII. 2. 1-2. 363

Doksanaltı vd. 2011: 145. 364 Strabon, XII, 3.19. 365 PlutarKhos, XIX.1. 366 Ksenophon, IV, V, 30.

M.Ö. 183‟de Sinope‟nin alınmasından sonra bu kent baĢkent olacaktır.367

Egemenlik alanını doğuya doğru geniĢleten VI. Mithradates Eupator, Trabzon‟un da içinde olduğu sahil kesimini ve Kuban-Kolkhis bölgesini kontrolu altına almakta gecikmemiĢtir.368

Pontos Krallığı‟nın ulaĢtığı en geniĢ alanın sınırlarını M. Özsait Ģu Ģekilde çizmektedir;

“Kuzey Asya‟nın kıyı sıra dağları aşağı yukarı Akampsis (Çoruh) Irmağı‟nın denize döküldüğü yerden Parthenios (Bartın) Çay‟ına uzanan yerleri ve Küçük Asya yaylalarının kuzey bölümlerini içine almaktadır.”369

Ġskender‟in, komĢu Kappadokia‟dan geçiĢi sırasında (M.Ö. 333) Anadolu‟nun Pontos adıyla anılan bölgesinde Ġran imparatorluk satrapı Mithradates bulunuyordu. Ġskender‟in Diyadok‟larının birbirleriyle mücadelesinden faydalanarak Mithradates‟in oğlu Mithradates Ktistes Pontos‟da M.Ö. 298 yılında Pontos Devleti‟ni kurmuĢ ve Amesia‟yı (Amasya) baĢkent yapmıĢtır. M.Ö. 266 da ölünce yerine oğlu Ariobarzanes geçmiĢtir.370

Ariobarzanes Galatların yardımıyla, Ege denizinde olduğu gibi Karadeniz kıyılarında da Ptolemaioslar‟ın nüfuz ve hâkimiyetlerini korumaya gelen bir Mısır ordusunu mağlup etmiĢtir.371

Fakat ücretli Galat askerleri Ariobarzanes‟a karĢı isyan etmiĢ bu isyan sonucu Ariobarzanes‟in oğlu II. Mithradates Heraklia‟nın da yardımı ile (Karadeniz Ereğlisi) isyanı bastırarak372

M.Ö. 255 yılında Pontos tahtına oturmuĢtur. Ardından Selevkos devletinin hükümdarı Selevkos Kallinikos‟un kız kardeĢi ile evlendiği sırada kendisine çeyiz olarak Galatia verilmiĢtir. Ayrıca o zamana kadar Samsun ve Trabzon yörelerinde kendi

367 Strabon XII, 3, 1 368 Strabon XII, 3, 28 369 Özsait 1982a: 350. 370 Goloğlu 1973: 53; IĢık 2001: 12. 371 Günaltay 1951: 286-290. 372 Günaltay 1951: 291.

baĢlarına buyruk yaĢayan yerli halklar itaat altına alınıp kıyıları korumak için de bir deniz kuvveti kurulmuĢtu.373

II. Mithradates‟in M.Ö. 220 yılında ölümü üzerine yerine III. Mithradates (M.Ö. 220 - 185) geçmiĢtir. Anadolu‟daki mücadelelerde tarafsız bir siyaset izleyerek topraklarını dıĢ tehditlerden korumuĢtur.374

M.Ö. 185 yılında III. Mithradates oğlu Pharnakes tarafından öldürülmüĢtür.375 M.Ö. 185 yılında Pontos devleti tahtına oturan Pharnakes Karadeniz kıyılarındaki Grek sömürgeciliğine karĢı giriĢilmiĢ olan hareketi desteklemiĢtir. M.Ö. 183 yılında Sinop ve onun kolonileri olan Ordu ve Giresun‟u ele geçirmiĢ ve Giresun kentini kurmuĢtur. Bu büyük ve yeni kente onun adından dolayı Pharnakesiye denilmiĢtir.376

M.Ö. 182 yılında yayılma siyasetini Anadolu iç bölgelerine doğru geniĢleten Pharnakes‟e karĢı, Anadolu‟nun baĢlıca devletleri tarafından M.Ö. 179 yılında oluĢturulan bir birlik tarafından uzun süren savaĢlar sonunda Roma‟nın da araya girmesiyle savaĢa son verilmiĢtir. Ġstila edilen yerlerden Sinop dıĢındaki yerler geri verilmiĢ ve Roma‟nın üstünlüğünü kabul edilmiĢtir.377

Pharnakes M.Ö. 169‟da öldüğünde çocukları küçük olduğundan yerine kardeĢi IV. Mithradates Philopator ünvanıyla Pontos tahtına geçmiĢtir.378

Pharnakes‟ın kardeĢi ve halefi Mithradates Philopator (M.Ö. 169-120) Karadeniz kıyılarının savunması için bir deniz kuvveti oluĢturmuĢ ve kara ordusunu güçlendirerek Amisoslu Dorilaos‟u ordusunun baĢına geçirmiĢti. BaĢkentini Amasya‟dan Sinop‟a nakleden Mithradates Philopator Delos tapınağına, Atina jimnazına bol hediyeler göndermesinden dolayı Grekler kendisine iyilik eden anlamına gelen “Evergete” ünvanını vermiĢlerdi.379

Mithradates Philopator Roma ile dostluk bağlarını güçlendirmiĢ, III. Kartaca savaĢına (M.Ö. 149-146) yardım için savaĢ gemileri ve askeri birlikler 373 Goloğlu 1973: 58. 374 Özsait 1982b: 296. 375 IĢık 2001: 12. 376 Goloğlu 1973: 59. 377 Goloğlu 1973: 59-60. 378 IĢık 2001: 12. 379 Bahar 2011: 353; Günaltay 1951: 295.

göndermiĢti. Bu desteğine karĢılık kendisine Büyük Phrygya bölgesi verilmiĢtir. M.Ö. 120 yılında Mithradates Philopator Roma taraftarı Selevkos prensesi olan eĢinin komplosu ile bir suikast sonucu Sinop‟taki sarayında öldürüldü.380

Düzmece olduğu sanılan bir vasiyetname ile Mithradates Philopator tahtını kraliçe ile henüz çocuk yaĢta olan iki oğluna bırakmıĢtır.

Mithradates Evergete öldürüldüğü zaman ikisi erkek, beĢi kız olmak üzere geride yedi çocuk bırakmıĢtı Tahtın adayı Mithradates Eupator bu sırada henüz 12 yaĢındaydı. Uydurma vasiyetnameye göre annesi Laodike kendisine vasi olarak devleti yönetmekteydi. (M.Ö.120-111)

Bu dönemde Anadolu‟da güçlenen Romalılar Phrygya‟yı ele geçirerek Pontos sınırlarına dayanmıĢlardı. Kraliçe Laodike‟nin zayıf politikaları sonucu Pontos devleti tam bir çöküntü içine girmiĢti.381 Bu sırada, Mithradates (Dionysios)‟in halk ve ordunun gücünü yanına alıp devletin yönetimini ele geçirmiĢtir. (M.Ö. 111).382

Mithradates Eupator baĢa geçtiği zaman Pontos krallığı, sıkıĢtığı dar sınırlar içinde Küçük Asya‟da üçüncü bir devlet haline gelmiĢti.383

(Harita 5) Ġlk iĢ olarak ortak hükümdar olan küçük kardeĢi Khrestos‟un hayatına bir cinayetle son veren Eupator ardından Pers ananesine uyarak kız kardeĢi Laodike ile evlenmiĢtir. (M.Ö. 111)

Mithradates Pontos krallığını geniĢletmek, ekonomik ve askeri güç kurmak için öncelikle batıda Bithynia kralı Nikomedes‟le anlaĢarak Paphlagonia‟yı paylaĢtı. Romalılardan Galatia‟yı geri alarak doğuya doğru Karadeniz kıyısındaki denetimini Trapezus‟dan (Trabzon) Kafkaslara kadar uzattı.

Pontos‟un güçlü direniĢini kırmak için Roma, en güçlü generallerini Küçük Asya‟ya göndermiĢtir. Amiral Triarius, Sulla, V.Flaccus, Lucullus ve Pompeius büyük mücadeleler vermiĢlerdir.

380

Goloğlu 1973: 62. 381 Günaltay 1951: 299-302. 382 Goloğlu 1973: 63.

Bu dönem baĢlangıcında Pers ve Makedonyalı soyluların egemenlik çatıĢmaları sürüp gitmiĢ, sonunda Pers kökenli Mithradates önderliğinde kurulan Pontos Devleti‟nin giderek güçlenen kralları Kelkit Vadisi‟nin batısını oluĢturan Niksar, Turhal ve Zile‟de Gazafilaklia denen güçlü kaleler, Komana ve Erbaa‟da da tapınak, saray ve villalar yapmıĢlardır. Kelkit Vadisi‟nin doğusunda ise ġebinkarahisar ve Alucra çevresi ile Karadeniz kıyılarında güçlenen, zamanla Anadolu‟nun büyük bir bölümünü egemenlik içine alan Pontoslar, Anadolu‟yu istila eden Roma ordularına karĢı uzun yıllar süren amansız direniĢ sürdürmüĢlerse de M.Ö. l. yy da Roma Ġmparatorluğuna yenik düĢmüĢlerdir.

Pontos Hükümdarı Pontpolinyak döneminde Erbaa ovasının Fonorova adını aldığını, verimli, yeĢil ve sulak olmasından dolayı da tarihçiler tarafından bu adla kaydedilmiĢtir. Daha sonra Pontoslar‟ın son hükümdarı VI. Mithradates bu ismi kaldırarak Kelkit Vadisi‟ne Opotorma adını vermiĢtir. VI. Mithradates bugünkü Kale köyünün (Erbaa) bulunduğu yerde birleĢen Kelkit Irmağı ile Tozanlı Irmağı‟nın YeĢilırmak adını aldığı Boğazkesen olarak bilinen yere Amasya‟yı Niksar‟a bağlamak için köprü yapmıĢtır. Köprünün ayakları halen mevcuttur.384

Pontus kralları VI. Mithradates‟e kadar Roma ile dengeli bir siyaset yürütmeye ve iliĢkilerinin iyi tutmaya çalıĢmıĢlardır. Diğer Anadolu krallıkları ve Seleukidler gibi doğunun güçlü krallıkları ile barıĢçıl siyasi iliĢkiler kurmuĢlar, bu iliĢkilerini ailesel bağlarla güçlendirmiĢlerdir. Roma ve Pontus arasında ise hiçbir zaman tam barıĢçıl bir denge kurulamamıĢtır, yine de özellikle Pharnakes (M.Ö. 189-160) ve V. Mithradates Euergetes (M.Ö. 150-120) idaresinde Roma ile iĢbirliği kurulabilmiĢtir.385

Pontus kralı VI. Mithradates tahta geçtikten sonra geniĢlemeci politikaları Roma‟nın Anadolu‟daki emelleri ile çatıĢmıĢ Roma ile iliĢkileri bozulmuĢtur. Bunun getirdiği kaçınılmaz son da devletin sonu olmuĢtur.

384 Yavi 1986: 142.

2.7 M.Ö. I. Binyılda Doğu Karadeniz’de YaĢayan Yerel Halkların Kelkit Vadisi’ne Etkileri

2.7.1 Mossynoikoslar

Mossynoikoslar386 Kotyora (Ordu) ve Kerasos (Giresun) dağlarından Tripolis‟e (Tirebolu) neredeyse Trapesuz teritoriumunun baĢladığı Philokaleia (Görele) üzerindeki tepelere dek Paryadros dağ silsilesi boyunca yaĢamaktaydılar.387

Antik kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla Mossynoikoslar, ağaçların yatay olarak üst üste yığılması ile inĢa edilen evlerde oturmaktaydılar. Mossynoikos sözcüğü, eski Hellen dilinde “odundan tahtadan yapılmıĢ ev”; dolayısıyla, “odundan tahtadan yapılmıĢ evde oturan” anlamına gelmektedir. Gerçekten bu halkın beyleri bile tepe üstünde, ağaçtan yapılma kulelerde oturuyorlardı.388

Giresun-Ordu arasındaki topraklara yerleĢtirilen Mossynoikoslar XIX. Pers Satraplık Bölgesinde olup Yunanistan seferine katılmıĢlardı. Balıkçılıkla geçimlerini sürdüren halk müstahkem mevkilerle korunan Ģehirlerde yaĢamaktaydılar.389

Madencilikle ünlü Khalybler‟in Mossynoikoslar‟ın uyruğunda olduğu bakır-sarı pirinç390

gibi madenleri iĢledikleri de bilinmektedir.

Ksenophon Doğu Mossynoikoslar‟ın Ģehirlerinin etrafında müstahkem mevkilere sahip oldukları için onbinlerin ülkelerinden geçmelerine izin vermediklerinden bahsetmektedir.391

VahĢi hayvan eti ve ceviz yiyerek yaĢamlarını sürdüren Mossynoikoslar yapmıĢ oldukları kulelerini bir üs olarak kullanıp oradan geçen yolculara saldırırlardı. Pers-Yunan savaĢına katılmıĢlar ve Makronlarla birlikte Sestos kentinin valisi olan Khorasmis oğlu Artayktes‟in buyruğunda bulunmuĢlardır.

386 Plinius, Historia Naturalis, VI, III, 10.

387 Herodotos, III, 94, 2; 7, 78; Ksenophon V, 4, 11-13; Strabon, XII, 3, 18; Üçüncüoğlu 2002: 40. 388 Ksenophon, IV, 26; Strabon, XII, III, 18; IĢık 2001: 252.

389

Üçüncüoğlu 2002: 40; Bilgin 2000; 33.

390 Bakıra çinko katılarak elde edilen sarı renkteki alaĢımdır. Pirinçte çoğu zaman kalay, kurĢun, nikel, mangan, demir ve alüminyum gibi madenlerin de olduğu görülmektedir.

Ksenophon, askerlerin bir kısmını denizden diğer bir kısmını ise karadan yürütürken, karadakiler Mossynoikoslar‟ın memleketine gelmiĢler ve buradan geçmek için Trapezus‟lu Timesitheus‟u onlara elçi olarak göndermiĢlerdir. Bunlardan asla bölgelerinden geçirilmeyecekleri cevabını alan Helenler Timesitheus‟un yönlendirmesi ile Mossynoikoslar‟ın kendi aralarındaki rekabetten istifade etmiĢler ve daha ileride bulunan ve bu Mossynoikoslar‟la rakip olan diğer Mossynoikoslar‟la ittifak ederek Mossynoikoslar‟ın baĢkent olarak kullandıkları kaleyi ele geçirmiĢlerdir.392

Ele geçirilen bu kulede yaĢayan kral, tepe üstüne yapılmıĢ ağaç bir kulede oturmaktaydı. Bu kuleler yakılmak suretiyle sakinleri bertaraf edildi. Buradaki malları yağmalayan Helenler, burada gecen

Belgede Eskiçağda Kelkit Vadisi (lykos) (sayfa 100-200)