• Sonuç bulunamadı

Ġlk Tunç Çağı ( M.Ö 3200-2000 )

BÖLÜM III – KELKĠT VADĠSĠ‟NĠN PREHĠSTORĠK (TARĠH ÖNCESĠ )

2. Ġlk Tunç Çağı ( M.Ö 3200-2000 )

Ġnsanoğlunun kalay ile bakırı karıĢtırarak yeni bir maden türünü icat etmesiyle ortaya çıkan “tunç” bir döneme adını vermiĢtir. Tunç Çağı kendi içinde Ġlk (M.Ö. 3200-2000), Orta (M.Ö. 2000-1500) ve Son (M.Ö.1500-1200) olmak üzere üç evreye ayrılmıĢtır.103

Tarihin ilk zamanlarından bu yana önemli bir geçiĢ noktası olma özelliğini taĢıyan Anadolu‟da, IV. binyılın sonları ve III. binyılın baĢlarıyla birlikte ortaya çıkan bu dönem önceki kültürlerden ani bir kopuĢ ve yepyeni bir çıkıĢ sayılmamalıdır. Ġlk Tunç Çağ Geç Kalkolitik Çağ‟ın geliĢimi sayılabilir.104

Bu döneme adını veren tuncun kullanılması ile birlikte tarımsal üretim geliĢmiĢ, akarsu ve göl yatakları çevresinde yapılan tarım, daha gerilere suyun az olduğu bölgelere doğru geniĢletilmiĢtir. Tunç yardımıyla yapılan su kanalları, değirmenler ve taĢıma sistemleri ile de Kelkit Irmağı ve çevresi de tarım için elveriĢli hale gelmiĢtir diyebiliriz.

Genel olarak, Anadolu‟da olduğu gibi Kelkit Vadisi‟nde de ĠTÇ‟den OTÇ‟ye geçiĢte yerleĢmelerin sayısında gözle görülür bir azalma olduğu görülmektedir.105

Genel olarak ĠTÇ sonları ve OTÇ baĢlarında Anadolu‟da baĢlayan ekonomik ve ticari değiĢim ve geliĢim muhtemelen bu yerleĢmelerde de kendini göstermiĢ, tarihi doğal yollar üzerindeki yerleĢmeler daha da önem 101 A. Sagona bölgede yaptığı çalıĢmalarda Han Deresi Mevkii 3/Kelkit, Kilise Tepe 1 /Köse, ve Ġvcikler Tepesi / Köse yerleĢmelerinde GKÇ çanak çömlekleri tespit etmiĢtir. Bu yerleĢmelerde Bayburt‟ta ki çalıĢmalar sonucunda tespit edilen çanak çömlek örneklerine benzer, hem koyu gri hem de siyah parlak kap örnekleri bulunmaktadır. A. Sagona çanak çömlekteki bu çeĢitliliği, Trans-Kafkas ile Merkezi-Doğu Anadolu arasındaki iliĢkilerin ortaya koulması açısından çok önemli görmektedir. 102 Çiğdem 2012: 29. 103 Bahar 1991: 61; Harmankaya 2002: 7-41 104 Sevin 1999: 94. 105 Burney 1956: 183 vd.

kazanmıĢlardır. Bunun yanında siyasal problemler ve küçük krallıkların kurulmasıyla ilk siyasal yapılanmalar da ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Bu siyasal ve ticari değiĢim, insanların küçük köyleri terk ederek, söz ettiğimiz merkezi-büyük yerleĢmelere yönelmelerine neden olmuĢ olmalıdır.

Kelkit Vadisi‟nin batısını oluĢturan Erbaa ve Niksar arasında yer alan Tunç Çağı yerleĢmeleri yoğun değildir. Erbaa bölgesindeki Tepecik, Horoztepe, Boğazkesen, Çobantepe ve Untepe, gibi yerleĢim yerlerinin konumu ve Niksar‟ın batısında yer alan Dönekse Höyük Tunç Çağı‟nda esas olarak Kelkit Vadisi‟nin güney kısımlarında yerleĢildiğine iĢaret etmektedir. Büyük höyüklerin olmayıĢı, M.Ö. 2. binyılda burada Orta Anadolu‟ya özgü kasabaların yer almadığına dair bir iĢaret olarak kabul edilebilir, ancak bu kısımlarda yerleĢik toplulukların oturmadığı anlamına da gelmez. Muhtemelen tahrip edildikleri, yeniden inĢa edildikleri, ya da terk edildikleri zaman büyük höyükler yaratmayan, sadece ahĢap ya da dal örgü ve kil malzemeden yapılan evlerden oluĢan köylerde yaĢamıĢlardır. (Harita 7)

Erbaa ve çevresinde Burney tarafından gerçekleĢtirilen yüzey araĢtırmalarından elde edilen çanak çömlek parçalarından sadece Demir Çağı‟na ait olanları Durbin tarafından yayınlanmıĢtır. Durbin, Burney‟in Erbaa ve çevresindeki yerleĢmelerden on bir adetinde M.Ö. II. binyıl yerleĢmesi saptadığını ve bu yerleĢmelerden dokuz adetinin ĠTÇ‟de de iskan edilmiĢ olduğunu belirtmiĢtir.106

Yukarı Kelkit Bölgesi‟ndeki ġiran Bölgesi, Ġlk Tunç Çağı‟nda belli bir dereceye kadar yerleĢilmiĢ görünmektedir. Kelkit Vadisi‟nin hemen güneyinde, Erzincan‟ın kuzeybatısındaki SuĢehri ve Refahiye Ġlçeleri arasında, Ġlk Tunç Çağı‟na ait daha fazla yerleĢim yeri vardır.107

GümüĢhane ili sınırları içinden doğan Kelkit Irmağı, Giresun ilinin güneyinden geçerek, Tokat ilinin ReĢadiye, Niksar ve Erbaa ilçeleri üzerinden Amasya ilinin TaĢova ilçesi yakınlarındaki YeĢilırmak (Iris) ile birleĢir. Kelkit

106 Durbin 1971: 109-110; Ayrıca Bkz. Özsait 1994a: 113-117. 107 Yakar 2007: 250-251.

Vadisi‟nin batı bölümünü TaĢova ile Sivas ilinin Koyulhisar ilçeleri arasındaki bölge oluĢturmaktadır. Bugüne kadar arkeolojik açıdan iyi araĢtırılmıĢ olan bu bölgede pek çok Tunç Çağı yerleĢmesi saptanmıĢtır. Sivas ilinin SuĢehri, Giresun ilinin ġebinkarahisar, GümüĢhane ilinin ġiran ve Kelkit ilçelerinin oluĢturduğu Kelkit Irmağı Vadisi‟nin doğu bölümündeki araĢtırmalar henüz çok yetersiz olmasına karĢın, Bayburt ilindeki araĢtırmalar söz konusu bu yöreye az da olsa ıĢık tutmaktadır.108

Kelkit Vadisi‟nin doğusunda yer alan Bayburt ili, Çoruh Vadisinin batı bölümünü kapsamaktadır. Hiç araĢtırılmamıĢ olan Giresun ve GümüĢhane illerine karĢın, önce Ġ.K. Kökten109

ve daha sonra A. Sagona110 tarafından araĢtırılan Bayburt ili coğrafi yakınlığı nedeniyle Giresun ve özellikle GümüĢhane kültürleri hakkında bilgi vermeye oldukça müsaittir. Ġ.K. Kökten ve A. Sagona‟nın gerçekleĢtirmiĢ olduğu yüzey araĢtırmalarına dayanarak genelde ĠTÇ‟den sonra Demir Çağı‟na kadar yörede bir yerleĢim kopukluğu olduğu gözlenmekte, Orta ve Son Tunç çağlarında yöreye sık olarak yerleĢilmediği anlaĢılmaktadır. Özellikle A. Sagona‟nın gerçekleĢtirdiği yüzey araĢtırmaları sonucunda Bayburt ilinin Ġlk Tunç Çağı‟nda Erken Transkafkasya olarak bilinen kültürün yayılım alanı içinde yer aldığı anlaĢılmıĢtır. Bölgede ele geçen çanak-çömleğin hem Transkafkasya ve Kuzeybatı Ġran, hem de Doğu Anadolu Bölgesi ĠTÇ yerleĢmelerinde bulunan örneklerle benzer olduğu belirlenmiĢtir. A. Sagona tarafından kazılan ve Bayburt ili sınırları içindeki Büyüktepe Höyük‟ün ĠTÇ tabakalarında çadır mimarisinin uygulandığına iĢaret eden mimari izlerin bulunmuĢ olması, Erken Transkafkasya Kültürü‟nü meydana getiren insanlar için önerilen “Göçebe Halklar” görüĢünü destekler görünümdedir.

Kelkit Irmağı vadinin batısında bulunan Giresun ilinin güneyinden, ġebinkarahisar ve Çamoluk ilçeleri yakınlarından geçmektedir. Vadi sınırındaki

108 Dönmez 2008: 413.

109 Kökten 1944a: 465-484; Kökten 1944b: 659-689. 110 Sagona 1993: 262; Sagona/Sagona 2004.

Alucra111 ve ġebinkarahisar‟da 1944 yıllarında Kökten tarafından araĢtırmalar yapılmıĢ fakat kayda değer bir yerleĢmeye ulaĢılamamıĢtır.112

Ancak bu bölgelerde bugüne kadar yeterli bir araĢtırma yapılmamıĢ olması nedeniyle, yörenin yerleĢmeleri hakkında bilgi sahibi değiliz.

Anadolu‟nun birçok yerinde araĢtırmalar yapan J. Mellaart, ĠTÇ‟de Anadolu‟daki kültür gruplarını verirken Kelkit Vadisi‟ni Pontos Grubu içine almıĢtır.113 Bu kültürün yayılım alanı kuzeyde Kastamonu, Sinop-Samsun sahilinden doğuda Kolkhis‟e, Kafkaslar‟a kadar, iç kesimde ise YeĢilırmak Havzası ve Amasya- Merzifon kesimi ile SuĢehri ve doğusuna kadar olan bölgeyi kapsamaktadır.

Kelkit Vadisi sınırları içinde, Sivas114

ilinin kuzeyinde yer alan Koyulhisar ve SuĢehri ilçelerinde, özellikle de Koyulhisar ilçesi sınırları içinde daha yoğun yerleĢmeler olduğunu Ġ.K. Kökten115

, M. Özsait ve Atilla Engin‟in araĢtırmaları sonucu bilmekteyiz. M. Özsait yalnızca ĠTÇ döneminde iskan edilmiĢ olan bu yerleĢmeleri Yeniaslan I, Yeniaslan II, Yeniaslan III, Eğriçimen Yayla Höyük, Kuruseki, Kalacuk I, Kalacuk II, ve Kalacuk III olarak tespit etmiĢtir.

Sivas müzesinde yaptığımız çalıĢmalar sonucunda araĢtırma sahamız ile ilgili çok fazla buluntuya rastlayamadık.116 Bölgede yapılan yüzey

araĢtırmalarından elde edilen buluntular ile ilgili değerlendirme yapmaya çalıĢtık.

111 Kökten 1944 yılında yaptığı yüzey araĢtırmasında Alucra‟da iki tümülüs olduğuna dikkat çekmiĢ ve bunlarında kaçak kazılarla tahrip edildiğini belirtmiĢtir. Bu kaçak kazıların da iki Ermeni ve ona yardım eden halkın yardımıyla define aramak amaçlı yapıldığını söylemiĢtir. 112 Kökten 1944a: 678.

113

Mellaart 1968: 187-202. 114

Sivas iline geçmiĢten günümüze birçok isim verilmiĢtir. (Sebasteia, Sebas, Sipas, Sibasip, Sibir (Sivir), Sevaste, Dikapolis (Diospolis), Kabeira (Karama), Megolopolis). Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C.III, 1976: 847.

115 Ġ. Kılıç Kökten, Prehistorik devirlerin taĢ aletlerinin çoğunlukla çakmak taĢından ve pek azının da andezit, bazalt ve obsidyenden yapıldığını belirterek; Sivas ve çevresindeki çakmaktaĢı yumru tarlalarının prehistorik devirlerde birer kaynak ve açık atölye olduklarını tespit etmiĢtir. Kökten 1952: 167-204; Ayrıca Bkz; Kökten 1944a: 659-675.

Yapılan bu çalıĢmaların yanı sıra, Kelkit Vadisi‟nin batısında Erbaa, Niksar ve Almus‟da (Tokat) ve daha birkaç yerde kurtarma kazıları ve birçok yerleĢmenin tescili de yapmıĢtır.117