• Sonuç bulunamadı

4. Kardeş Eğitim Programları normal çocukların engelli kardeşle ilgili genel

2.12. KARDEŞ EĞİTİMİ

Aile boyutu, boşanma, annelerin ev dışında çalışması, daha uzun yaşam beklentileri gibi, toplumdaki temel değişiklikler, kardeş ve kardeşlik ilişkilerinin önemini arttırmıştır. Ebeveyn çocuk ilişkileri üzerine yapılan çalışmaların zenginliğinin aksine, kardeşlerin rolleri ve birbirlerinin gelişimlerine olan etkileri ve bu çocukların gereksinimleri konusu nispeten daha az dikkat çekmiştir. Aile sisteminin ayrılmaz bir parçası olmasına rağmen, normal kardeşlerle yapılan çalışmaların ve onlara yönelik hizmetlerin sınırlı olduğu görülmektedir. Oysa bu konuda kardeşlerin duygusal güçlükler ve davranışsal problemler açısından risk altında oldukları ortaya konmaktadır (Howe ve Recchia, 2006; Moore vd., 2002). Çünkü Atkinson ve Crawforth’un (1995) belirttiklerine göre, engelli çocukların yaklaşık %80’i normal kardeşe sahiptirler. Bunun anlamı ise, engellilik durumunun yalnızca ebeveynler üzerinde etkili olduğu değil, aynı zamanda normal kardeşler üzerinde de etkili olduğudur.

Son zamanlardaki çalışmalardaysa, kardeşler, artan dikkat ve ilgi odağı hâline gelmeye başlamışlardır. Engelli çocuğa sahip ailelerin, aynı zamanda normal çocuklarının da olduğu ve ailenin, ancak tüm üyelerinin içinde yer aldığı bir bağlamda daha iyi anlaşılabileceği görüşü kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra, normal kardeşlerin eğitsel ve terapatik amaçlı programlara katılmalarında tüm ailenin yarar sağlayabileceğini ileri süren görüşlerin de ağırlık kazanmaya başlamasıyla, kardeşlerin ilgi odağı olmaları, birbirine paralel gelişmelerdir. Günümüzde, engelli çocuğa yönelik

hizmetlerin nitelik ve nicelik olarak gelişmesinde, tüm ailenin katılımının önemi, hem klinik, hem de sosyal anlamda kabul görmekte ve aile sistemi içersinde kardeş ilişkilerini araştırmaya dönük çabalar yoğunlaşmaktadır. Ayrıca araştırmalar, erken çocukluktaki kardeş ilişkileri ve yapısal çeşitlilikteki rolün (örn, yaş, doğum sırası) değişiminden daha ileri değişikliklere (örn, sosyal dünyalarını anlama) doğru ve oldukça yarar sağlayan yöntemler üzerinde odaklanmaya başlamıştır (Howe ve Recchia, 2006; Küçüker, 1997).

Açık iletişim, rol esnekliği ve her aile üyesine duyarlılık gösterilmesi gibi, ailenin sağlıklı işleyişini sağlayan temel faktörler yerine; engelli çocuğa yönelik olan aşırı hoşgörü ve ilgi, normal gelişim gösteren kardeşin işlevlerini ve gelişimini engelleyici olabilmektedir. Çünkü ailede engelli bir çocuğun varlığı, kardeşlik ilişkisinin doğası nedeniyle önemlidir (Ahmetoğlu, 2004; Howe ve Recchia, 2006).

Kardeşlik ilişkileri, çocukların kendi dünyalarını öğrenmeleri için doğal bir laboratuardır. Kardeşler arası ilişkiler, ailede ilginç ve cazip oyun arkadaşı olan diğer kişilerle nasıl etkileşime geçeceğini, yapıcı yönde anlaşmazlıklarla nasıl başa çıkacağını ve toplumda kabul görecek şekilde olumlu ve olumsuz davranışlarını nasıl düzenleyeceğini öğrendiği sağlam ve güvenilir bir yerdir (Howe ve Recchia, 2006).

Normal kardeşlerle geçirilen yaşantılar, çocukların tüm gelişimlerinde bu denli önemli görünürken, engelli çocuğu olan ailelerde kardeşlik ilişkilerinin doğasında ve kardeşlerin rollerinde farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu tür ailelerde hem normal, hem de engelli çocuklar, pek çok kardeşin hoşlandığı ve gelişimlerinde yarar sağladıkları yaşantılardan yoksun kalabilirler. Normal kardeşler arasındaki ilişkilerde, kardeşlerin yardım etme/öğretme etkinlikleriyle, her iki kardeş için de anlamlı ve doyurucu olabilen etkinlikler arasında, belirli bir denge vardır. Ancak kardeşlerden birinin engelli olması, bu dengeyi bozabilir. Çünkü zihin engelli bir kardeşin varlığı, kardeşlik ilişkisinin doğasını derinden etkilemektedir (Seltzer vd., 1991).

Engelli kardeşle olan ilişkiler daha az doyum sağlayıcı, daha az olumlu ve daha fazla çatışmalı olabilir (Küçüker, 1997). Kardeşler arasındaki bu ilişkiyi ve dolayısıyla tutumları etkileyen durumları, Kurnoff (2008), Seligman (2007), Connor (2002), Howe ve Recchia (2008) ve Moore ve arkadaşları (2002) şu şekilde belirtmektedirler:

- Yaş - Cinsiyet

- Ebeveyn tutumları - Sosyo-Ekonomik durum - Engelin Şiddeti

- Kardeşler arası ilişki.

Kardeşler arası kardeşlik ilişkisinin oluşmasında, ebeveynlerle olan üçlü etkileşimler oldukça önemlidir. Bu ailelerde anne-babalar, genelde engelli ve normal çocukların davranışları için, farklı ölçütler koyma eğilimindedirler. Anne-babalar, engelli çocuğun hoşa gitmeyen davranışlarına göz yumarken, normal çocuğunun da engelli kardeşiyle aralarında çıkan çatışmalarda, göz yuman ve alttan alan bir şekilde davranmasını beklerler (Howe ve Recchia, 2006; Küçüker, 1997).

Engellilik, psikolojik uyum ve gelişimlerinde güçlüklerin yaşanmasına neden olabilmektedir. Çünkü engellilik durumu, hem normal, hem de engelli kardeş üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bazı kardeşler, özellikle de yetişkin kardeşler, engelli kardeşleriyle özel ve sevgi dolu bir ilişki yaşadıklarını belirtirken, çoğu çocuklar ve ergenlerse, kendileri, engelli kardeşleri ve ailelerine karşı karmaşık duygular hissettiklerini belirtmektedirler (Connor, 2002; Osman, 2008).

Crnic ve Lecont (1986), normal çocukların kardeşlerine göre, engelli bir çocuğun varlığının, kardeşleri üzerinde uzun vadeli strese ve aşırı duygusal/davranışsal tepkilere yol açabileceğini belirtmişlerdir. Engelli çocuğun varlığının ailede yarattığı stresten ve aile sisteminde yol açtığı değişikliklerden, kardeşlik bağları da önemli ölçüde etkilenebilmektedir. Kardeş ilişkileri, çoğu zaman çocukların yaşıtlarıyla ve diğer bireylerle ilişkileri için de model oluşturduğundan, engelin kardeş ilişkilerinde yol açtığı olumsuz etkilerin, aile içi ve aile dışı bağların gelişmesine de olumsuz yansımaları olabilmektedir (Akt: Küçüker, 1997).

Zihin engelli kardeşi olan ergenlerle yapılan çalışmalarda, kardeşinin engelli olmasının bazı kardeşlerde meslek seçimlerini, evliliklerini ve aile kararlarını etkile mediği saptanmıştır. Böyle bir kardeşe sahip olmaktan dolayı, etkilenmiş olan kardeşler de vardır. Zihin engelli kardeşleriyle boş zamanlarında da yakın ilişkiyi sürdüren ve

onun bakım sorumluluğunu paylaşmayı üstlenen kız kardeşlerle; çocukluk döneminde zihin engelli kardeşleriyle sınırlı iletişim kurabilen, yaşamının daha sonrasında da sınırlı iletişim kuracak olan ve kendi çocuklarının da zihin engelli olmasından korku ve endişe yaşayan erkek kardeşlerin bu durumdan olumsuz olarak etkilendikleri raporların incelenmesi neticesinde ortaya çıkmaktadır. (Ahmetoğlu, 2004).

Yurtdışındaysa, engelli çocukların kardeşler için oluşturulan çalışma grupları, yaş gruplarının ihtiyaçlarına göre hizmet vermektedir. Powell ve Ogle (1985), kardeşlerde benlik saygısı geliştirme, aile içi etkileşimi arttırma, kardeşlerin duygularını, problemlerini ve bilgilerini paylaşma, engelliliğin doğası ve nedenleri hakkında bilgi… gibi konularla hizmet veren çalışma gruplarından bahsetmektedirler. Bu çalışma grupları yaşlara göre; Okulöncesi (3-5 yaş), ilkokul (6-9 yaş), ergenlik öncesi (10-14 yaş), ergenlik (14-18 yaş) ve yetişkinlik (18 yaş ve üstü) dönemidir (Akt: Pirlioğlu, 1996).

Kardeşler için, özel olarak kurulacak olan destek gruplar aracılığıyla kardeşler, bahsedilen olumsuzluklar karşısında, daha ılımlı yaklaşımlar sergileyebilmektedir. Bu tür gruplar, engelli kardeşi olan normal kardeşler için, farklı aktivite ortamları ve damgalanmadıkları bir ortamda, duygu ve düşüncelerini paylaşabilecekleri ve tartışabilecekleri yerlerdir. Engelli çocukların kardeşlerinden oluşan bir destek grubu, kendini soyutlanmış, kızgın, bunalmış ve akranlarınca dışlanmış hisseden bir kardeş için, oldukça yararlı bir ortam sunmaktadır. Bu sayede kardeş, benzer hislerle ve sorularla gruptaki diğer kardeşlerin desteğini almanın yanında; aile içersinde dile getirmesi zor olan soruları sormada ve duygularını paylaşmada daha rahat olmaktadır (Burke, 2003; Gurian, 2010).

Benderix ve Sivberg (2007) yaptıkları çalışmalarında, kardeşlerin pedagojik destek almalarının, kardeşlere kendi duygu ve düşünceleri hakkında konuşma, problemlerinin üstesinden gelmek için rehberlik hizmeti alma imkânının verilmesi, kardeşlerin engelli kardeşe sahip olma deneyimlerinin ve tutumlarının olumlu yönde gelişme göstereceğini belirtmektedirler.

Kardeşler için destek grupları, ya da grup danışmanlıklarının önemi, yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Makas (1988), engelli çocukların kardeşleri ve

yetişkinler için, olumlu tutumların geliştirilerek sosyal kabulün oluşturulmasında etkileşim programlarına yer verilmesinin gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Ayrıca etkileşime dayalı bu grup programlarında, bilgi verici programlara da yer vermenin gerekli olduğuna dikkat çekmiştir. Böylelikle bireyler arası çatışmaların, ön yargıların, yanlış anlamaların ve tanımlamaların düzeltilebileceği vurgulanmaktadır.

Normal çocukların engelli yaşıtlarına yönelik olumlu tutuma sahip olmalarında ve sosyal kabullerinde onlar hakkında bilgi sahibi olma, oldukça büyük önem taşımaktadır. Çünkü engellilik belirtileri hakkında sürekli bilgilendirilme ihtiyacına sahip olsalar da, kardeşler, bilgi edinme konusunda ebeveynlerinden daha az fırsata sahiptirler (ARCH, 1993; Çifci, 1997). Barr (1999), normal kardeşlerin kendi endişe ve kaygılarını azaltmak için, rehberliğe ihtiyaç duyduklarını ve bir kardeş destek grubuna katılmanın yaşamlarında algılayacakları farklılıklara uyum sağlamalarında, onlara bir alternatif olacağını belirtmektedirler (Akt: Burke ve Montgomery, 2000).

Kardeşlerin yaşadıkları endişeler, anlaşılır olsa da; bilgi eksikliğinin zararı, oldukça fazladır. Bu nedenle ebeveynler ve uzmanlar rehberliğinde, engellilik konusunda normal çocukları bilgilendirip onların sorularına ve endişelerine mümkün olduğu kadar dürüstçe cevaplar verilirse, düşüncelerini ve duygularını paylaşmalarının kabul edilebilir olduğunu bilmelerini sağlayarak kardeşler için güvenli ve güvenilir ortamlar oluşturulabilir. Sağlıklı kardeşler, her ne kadar hastalığın tanılanmasından sonra olumlu davranışlar geliştirmeye başlasalar da, tanılamanın hemen ardından gelen dönem, onlar için oldukça travma yaratıcı bir dönem olarak değerlendirilmektedir. Bu dönemde sağlıklı kardeşlere verilen destek programlarından sonra, çocukların daha az kaygı yaşadıkları görülmüştür (Er, 2006; Osman, 2008).

Nwokeji (2008) yaptığı çalışma sonucunda, kardeşlerin duygu ve düşüncelerini, deneyimlerini ortaya koyan çalışmaların literatürde kısıtlı olduğunu savunmaktadır. Engelli çocukların kardeşlerinin diğer kardeşlere göre, daha farklı deneyimler yaşadığını belirtmektedir. Bu kardeşlerin zorluklarla yüzleştikleri ve eğer erken müdahale ya da destek verilmezse, uyum problemleri yaşayabilecekleri ifade edilmektedir.

Kardeşlerin engelli kardeşin durumundan etkilenmemesi için, anne-babanın aşırı gayret içinde olması, kardeşlerin sorunlarını paylaşmamak ve kardeşleri aşırı ilgi ve sevgiye boğmak, kardeşler üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Bu durumda kardeşler, anne-babalarını üzmemek için, kendilerini aşırı bastırmaktalar ve kaygı yaşamaktadırlar. Bu nedenle kardeşlerin gereksinimlerin ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir (Cavkaytar ve Özen, 2009). Ayrıca Bacher (1964), zihin engelli çocukların sosyal kabullerini artırma amacıyla yapılan araştırmalarda beklenen sonuçlara ulaşılmaması üzerine, konunun nedenleri üstünde çalışmıştır. Zihin engelli çocukların sosyal kabullerinin sağlanabilmesi için, çalışmaların tutumlar ve davranışlar üzerine odaklaşması gerektiğini vurgulamıştır (Akt: Civelek, 1990).

2.13. KARDEŞLER İÇİN OLUŞTURULACAK PROGRAMLARDA DİKKAT