• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

7. SERBEST BÖLGELERİN MALİ YAPISI

8.2 Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu Uygulaması

8.2.1 Serbest Bölgelerde Gelir ve Kurumlar Vergisine İlişkin İstisnalar…114

8.2.1.7 Kar Paylarında Gelir ve Kurumlar Vergisi İstisnası

5084 Sayılı Kanundan önce Türk Vergi Kanunları serbest bölgelerde uygulanmadığından, bu bölgelerde faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin stopaj sorumlulukları bulunmamaktaydı. Bu nedenle, yükümlülerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 24. maddesi kapsamına giren ödemeler üzerinden kesinti

457 “Maliye Bakanlığı’nın 22.07.2004 tarih ve 49/4931–19/035062 sayılı Özelgesi”, http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1028, (12.04.2011).

458 “Maliye Bakanlığı’nın 03.05.2004 tarih ve 40/4034–691/19346 sayılı Özelgesi”, http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1028, (12.04.2011).

459 Mehmet Akif Özmen, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Rehberi ve Revizyon, Yaklaşım Yay., Ankara 2007. s.219.

yapma ve bu kesintileri vergi dairesine yatırma gibi bir sorumlulukları yoktu. Vergiye tabi ödemeyi stopaj yapılmadan alan yükümlülerin, bu gelirlerini Gelir Vergisi Kanunu’na göre beyan etmeleri gerekiyordu. 460

Serbest bölgelerde faaliyette bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, 06.02.2004 tarihinden sonra Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü ve Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi kapsamına giren ödemeler üzerinden tevkif ettikleri vergileri, bağlı bulundukları vergi dairesine mükellefiyet tesis ettirerek sorumlu sıfatıyla beyan edip ödemeleri gerekmektedir. Örneğin, serbest bölgede faaliyet gösteren bir işletmenin yurtdışında mukim yabancı bir firmadan gayri maddi hakkın kiralanması veya satın alınması dolayısıyla bu yabancı firmaya yapacağı ödemeler ile avukatlık hizmeti dolayısıyla avukatına yapacağı serbest meslek ödemeleri üzerinden anılan maddeler uyarınca tevkifat yapılacaktır. 461

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların, bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan kestikleri vergileri ertesi ayın yirmisine kadar beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak, istisna uygulanması veya diğer nedenlerle tevkif edilen bir verginin olmaması durumunda muhtasar beyanname verilmesine gerek bulunmamaktadır.

06.02.2004 tarihine kadar serbest bölgede faaliyette bulunmak üzere faaliyet ruhsatı almış olan serbest bölgedeki şube tarafından, faaliyetin idamesi için edinilen sabit kıymetlerin satışından elde edilen gelirler ile serbest bölgede yürütülen faaliyetlerden doğan alacaklara ilişkin oluşan kur farkları da dâhil olmak üzere serbest bölgede gerçekleştirilen faaliyetler dolayısıyla elde edilecek kazançların, genel hükümler çerçevesinde beyana dâhil edilerek kurumlar vergisi beyannamesinde “zarar olsa dahi indirilecek istisnalar” bölümünde yer alan “serbest bölgelerde elde edilen kazançlar” satırında, geçici vergi beyannamesinde ise “zarar olsa dahi indirilecek istisnalar” satırında gösterilmek suretiyle istisnaya konu edilebilir. İstisnadan yararlanan söz konusu kazançlar; gelir vergisi mükellefleri tarafından ise Gelir Vergisi

460 Taylar, s.109-110.

461 “Serbest Bölgeler ve Vergi Uygulamaları”,

http://www.alomaliye.com/serbest_bolgeler_ana_sayfa.htm (16.11.2011).

Beyannamesi Ekinin "Tablo II" bölümünde yer alan "Diğer İstisnalar" satırında gösterilecektir. Tahsil edilen alacaklara ilişkin doğan kur farklarının ise ister kasada bulunsun isterse bankada mevduat hesabı açılması suretiyle tasarrufta bulunulsun istisna kapsamında değerlendirilmesi olanaksızdır. 462

Kâr, işletmenin dönem sonundaki öz sermayesi ile dönem başındaki öz sermayesi arasındaki olumlu farktır. Ortakların şirkete koydukları sermaye neticesinde elde ettikleri bir gelir hakkıdır. Ticari kâr, tekdüzen hesap planı, Türk Ticaret Kanunu ve muhasebe standartlarına uygun olarak tespit edilir. Mali kâr ise, üzerinden kurumlar vergisinin hesaplanacağı, Vergi Usul Kanununun değerleme hükümlerinin, kanunen indirimi kabul edilmeyen giderlerin, indirim ve istisna kazanç unsurlarının dikkate alındığı safi kurum kazancıdır. Dönem kârından önce ödenecek vergi ve diğer yasal yükümlülükler tenzil edilir. Böylelikle dönem net kârına ulaşılır. Dönem net kârından varsa önceki dönemlere ait ticari bilanço zararları karşılanır. Söz konusu zararların mutlaka cari dönem kârı ile kapatılması zorunlu değildir. Bir kısmının ya da tamamının önceki yıllarda ayrılmış yedek akçelerle karşılanması da mümkündür. 463

Dağıtılabilir kârın tespiti için yapılması gereken son işlem, işletmede bırakılması ve tasarrufu zorunlu yasal fonların kalan safi kârdan tenzilidir. Yukarıdaki işlemler yapıldıktan sonra kalan tutar prensip olarak dağıtılabilir karın brüt tutarını ifade eder. Bu aşamadan sonra yapılacak işlem 1. Temettü’ün hesaplanmasıdır. 1. Temettü ödenmiş sermayenin en az %5’i oranında ayrılmalıdır. Dönem karından ödenmiş sermayenin %5’i oranında 1. Temettü ayrılmadıkça II. Tertip yasal yedek akçe ayrılamaz. Bu işlemlerden sonra kalan tutarın Kanun ve ana sözleşme hükümleri çerçevesinde dağıtılmasına devam edilir. Dağıtılabilir karın belirlenmesinden sonra her bir ortağa isabet eden oranda vergi tevkifatı yapılarak kalan tutar dağıtılır. Gelir Vergisi Kanununun 4842 sayılı Kanunla değişik 94/6-b maddesinin (i) ve (ii) alt bentleri ile tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara, gelir ve kurumlar vergisinden muaf olanlara, dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara, gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar

462 “Serbest Bölgeler ve Vergi Uygulamaları”,

http://www.alomaliye.com/serbest_bolgeler_ana_sayfa.htm (16.11.2011).

463 Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü, 04/09/1991 tarih ve 621 Sayılı Tamimi.

mükelleflere dağıtılan kâr payları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. 464

Bu itibarla tam mükellef kurumlarca; tam mükellef kurumlara, Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde eden dar mükellef kurumlara, dağıtılan kâr payları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacak, bu şekilde kâr payı elde eden tam mükellef kurumun söz konusu kâr paylarını yukarıda sayılan gerçek veya tüzel kişilere dağıtması aşamasında, dağıtılan kısım üzerinden % 15 oranında tevkifat yapılacaktır. Diğer yandan, tam mükellef kurumlarca kârın dağıtılmayıp şirket sermayesine eklenmesine karar verilmesi halinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6-b maddesinin (i) ve (ii) alt bentlerinin parantez içi hükmü uyarınca, kârın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmadığından, sermayeye ilave edilen bu tutar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. 4842 sayılı Kanun’la Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6-b maddesinde yapılan değişiklik ile ser94/6-best 94/6-bölge kâr paylarının dağıtımı da stopaja ta94/6-bi hale gelmiştir. Maliye Bakanlığı 81 seri nolu eski Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde eski yıllara ilişkin hükümleri korumuş ancak 2003 yılı kazançlarından başlayarak serbest bölge kazançlarının dağıtılması halinde stopaj yapılması gerektiğini belirtmiştir.465

Burada önemli olan nokta şudur; serbest bölgelerden elde edilen ve istisnaya tabi tutulan kazancın tamamı değil, kâr payı olarak dağıtılan kısmı tevkifata tabidir.

Örneğin, serbest bölgeden elde edilen kârın % 30’u dağıtılırsa, kazancın dağıtılan kısmı tevkifata tabidir”. Kârın sermayeye eklenmesinin kâr dağıtımı sayılmayacağı hükmü uyarınca serbest bölgelerdeki faaliyetlerden elde edilen istisna kazançların sermayeye eklenmesi durumunda, kazancın ilgili olduğu döneme bakılmaksızın, gelir vergisi tevkifatı yapılmasına gerek yoktur466

Bir kurumun serbest bölgelerdeki faaliyetlerinden sağlanan kazançlarm ortak-lara kar payı oortak-larak dağıtılması halinde, kurumun kazancının tamamen veya kısmen serbest bölgelerdeki faaliyetlerinden elde edilip edilmediğine bakılmaksızın bu kar paylarının, elde eden tam mükellef gerçek kişiler tarafindan Gelir Vergisi Kanunu'nun

464 Sağlam, s.52.

465 Sağlam, s.52.

466 Bıyık, Kıratlı, s.426.

85, 86'nci maddeleri hükümleri çerçevesinde menkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi gerekmektedir. 467

GVK m.22/2’ ye göre, “Tam yükümlü kurumlardan elde edilen, 75. maddenin 2. fıkrasının 1, 2, 3 numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısı gelir vergisinden müstesnadır. İstisna edilen tutar üzerinden 94. madde uyarınca tevkifat yapılır ve tevkif edilen verginin tamamı, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilir”. GVK m.75/II (1), (2), (3)’e göre, kaynağı ne olursa olsun; her nevi hisse senetlerinin kâr payları, iştirak hisselerinden doğan kazançlar, kurumların idare meclisi başkanı ve üyelerine verilen kâr payları menkul sermaye iradı sayılır. Bu durumda gerçek kişiler tarafından, tam yükümlü kurumların serbest bölgedeki şubelerinin elde etmiş oldukları kazançları ya da diğer kazançlarından elde edilen kâr paylarının yarısı GVK m.22/2 uyarınca gelir vergisinden istisna tutulmuştur. 468

Serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin; bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, 06.02.2004 tarihi itibariyle faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Ancak bu istisnanın Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi kapsamında yapılacak tevkifata etkisi bulunmamaktadır. Diger taraftan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nun 5810 sayılı Kanunla değişik geçici 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Avrupa Birligine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar; a) Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15'inci ve 30'uncu maddeleri

467 Nazmi Karyağdı, Serbest Bölgelerden Elde Edilen Kar Paylarının Varlık Barışı Yasası 5811 Çerçevesinde Türkiye’ye Getirilmesinin Kar Dağıtımına Bağlı Tevkifat Karşısındaki Durumu, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Sayı:64, Nisan 2009, s.34.

468 Cem Tekin, “5084 Sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanunu’ nda Yapılan Değişiklikler Uyarınca Serbest Bölgelerden Elde Edilen Kâr Paylarının Vergilendirilmesi”, E-Yaklaşım, Sayı:11, Haziran 2004, http://uye.yaklasim.com/MagazinDetail.aspx?magazinid=138 (25.11.2011), s.483.

rınca yapılacak tevkifata etkisi yoktur. ...." hükmü yer almaktadır. Bu her iki hükümde aşağıda görüldüğü üzere belirli şartlar çerçevesinde serbest bölgelerde elde edilen kazançlar için gelir ve kurumlar vergisi istisnası düzenlenmiş, ancak Gelir ya da Ku-rumlar vergisi tevkifatları bu istisna dışında bırakılmıştır.469

Bu istisnadan faydalanan kurumlar istisnaya konu kazançları dağıtmaları durumunda tevkifata tabi tutulacaklardır.470 İstisna, serbest bölgede gerçekleştirilen faaliyetler dolayısıyla elde edilen kazançlara tanındığı için bölgede kollektif şirket olarak faaliyette bulunulması halinde ortaklar şahsi ticari faaliyette bulunduklarından, bunların elde edecekleri kollektif şirket kazanç payları şahsi ticari kazanç olarak değerlendirilecek, bu nedenle bu kazanç paylarından stopaj yapılması söz konusu olmayacaktır. Bu kazanç payları, ruhsat süresinin sonuna kadar gelir vergisinden istisna edilmeye devam edecektir. 471 Aslında Kolektif şirketler ve adi ortaklıklar doğrudan vergi mükellefi olarak ne Gelir Vergisi Kanunu’nda ne de Kurumlar Vergisi Kanunu’nda muhatap alınmışlardır. 472

Serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu bölgelerde elde ettikleri kazançları dağıtmaları halinde, dağıtılan kar payları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmaları gerekir. Aslında bu konuda yayınlanan 191 Seri No'lu GV Genel Tebliği 06.02.2004 tarihinden önce dağıtılan kar paylarının da genel hükümlere göre beyana tabi olduğunu açıklamıştı. Bu konuda aleyhte açılan davalarda Danıştay, 191 No'lu Tebliğin paralelinde görüş vermiştir. Yani 6.02.2004 tarihinden önce de bir A.Ş. ya da Ltd. Şirketin ortağı gerçek kişinin eline geçecek temettü nedeniyle, ilgili yıllardaki genel hükümlere göre (vergi alacağı ve yıllara göre hadler dikkate alınarak) menkul sermaye iradı şeklinde beyan gerekmekteydi. Hatta doğrudan merkezi serbest bölgede konuşlanmış bir şirketin ortağı gerçek kişi için GVK' nun 86’ncı maddesinde yer alan beyanname verme haddi de dikkate alınmadan beyan gerekiyordu; zira sözü edilen madde hükmüne göre tamamı tevkifata tabi tutulmuş

469 Karyağdı, 33.

470 Sağlam, s.49.

471 Sağlam, s.51.

472 Kırıktaş, Serbest Bölge Kaynaklı Kazançların Dağıtımı-Transferi, s.34.

olmak kaydıyla belli tutarın altında kalan menkul sermaye iratları beyan dışında kalacaktır. 473

Oysa doğrudan serbest bölgede kurulmuş bir tüzel kişi kurumun, ortağı gerçek kişiye kar payı dağıtırken stopaj yapma yükümlülüğü 06.02.2004 tarihinden önce yoktu.

Çünkü bu tarihten önce serbest bölgeler vergi kanunlarının uygulanmadığı yani mükellefiyet gerektirmeyen alanlardı. Dolayısıyla anılan tarihten önce temettü dağıtımı yapan şirketin yanında çalışan personel dâhil, hizmet aldığı müşavir ya da danışman dâhil ödediği bedelden stopaj yapması söz konusu değildi. Bu nedenle de 06.02.2004 tarihinden önce dağıtılan kar paylan üzerinde herhangi bir stopaj yoktu ve bu bedeller vergi alacağı hükmü dikkate alınarak doğrudan menkul sermaye iradı şeklinde ertesi yıl gelir vergisi beyan döneminde beyan edilecek ya da beyanı gereken diğer kazançlar için verilecek gelir vergisi beyannamesine dâhil edilerek vergilendirilecekti. Vergileme sırasında mahsubu gereken herhangi bir stopaj da olmayacaktı.474

Serbest bölgedeki şubeleri vasıtasıyla faaliyette bulunan tüzel kişilerin, bu bölgelerdeki faaliyetlerinden elde etmiş oldukları kazanç ve iratları yurt içindeki gerçek kişi ortaklarına dağıtmaları mümkündür. Çünkü serbest bölgedeki şubenin elde ettiği kazanç ve iratlar yurt içindeki ana kurum kazancına dâhil olacaktır ve bu kazanç ve iratların pay sahibi ortaklara dağıtılmayacağına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.475

Aynı şekilde ortağın dar mükellef bir gerçek kişi olması halinde de yine stopaj olmayacaktı ve tevkifata tabi tutulmamış bulunan bu temettü G.V. K' nun 86/2 maddesi gereği brüt şekilde aynı Kanun’un 101/5 maddesine göre münferit beyanname ile beyan edilecek ve vergisi ödenecekti. Serbest bölgede merkez olarak konuşlanmış şirketin ortağının herhangi bir tüzel kişi kurum olması halinde stopaj zaten söz konusu olmayıp;

temettüyü elde eden tam mükellef kurum ise iştirak kazancı olarak kurum kazancına ekleyecek ancak iştirak kazancı istisnası (KVK md. 8/1) şeklinde matrahından

473 Mehmet Tosuner ve Zeynep Arıkan, Türk Vergi Sistemi, Neşa Ofset, İzmir 2008, s.136.

474 Tosuner ve Arıkan, s.136.

475 Cem Tekin, “5084 Sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanunu’ nda Yapılan Değişiklikler Uyarınca Serbest Bölgelerden Elde Edilen Kâr Paylarının Vergilendirilmesi”, E-Yaklaşım, Sayı:11, Haziran 2004, http://uye.yaklasim.com/MagazinDetail.aspx?magazinid=138 (25.11.2011), s.483.

indirecek, dar mükellef kurum ise herhangi bir beyanda bulunmadan istediği şekilde kazancını tasarrufta bulunabilecekti. Tüm bu anlatılanlar doğrudan serbest bölgede konuşlanmış bir kurum açısından geçerlidir. 06.02.2004 tarihinden önce merkezi Türkiye’de Kurulu olup serbest bölgede ayrıca şube şeklinde örgütlenen kurumların gerçek kişi ortaklarına kar dağıtımında ise (gerçek kişinin dar mükellef olması halinde çifte vergilendirme anlaşmaları dikkate alınarak) GVK’nun 94’üncü maddesi çerçevesinde stopaj yükümlülüğü zaten vardı; çünkü dağıtımı yapan Türkiye’de tam mükellef kurum olduğundan stopaj yapmakla yükümlü idi.476

GVK’na göre tam yükümlü kurumlara yapılan kâr dağıtımı tevkifata tabi değildir. 5084 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler sonrasında merkezi serbest bölgede bulunan tüzel kişiler tam yükümlü statüsünde kurumlar vergisi yükümlüsü olduğundan, merkezi serbest bölgede bulunan kurumdan elde edilen kâr payları, kurumlar vergisi yükümlüleri açısından KVK m.5/1 hükmü uyarınca iştirak kazancı olarak kurumlar vergisinden istisna olacaktır. 477

5084 sayılı Kanun’la SBK’ nun 6. maddesinde yapılan değişiklikle, serbest bölgelerde vergi kanunlarının uygulanmamasına yönelik hüküm yürürlükten kaldırılmış olduğundan, GVK’ nun 94. ve KVK’ nun 15. ve 30. maddelerinde yer alan yükümlülük açısından, serbest bölgelerde faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin bu bölgelerde faaliyet göstermeyen diğer işletmelerden bir farkı kalmamıştır. 478

Gerek eski dönemlere ait gerekse 06.02.2004 sonrasına ait olsun kar dağıtımı GVK' nun 94’üncü maddesi uyarınca tevkifata tabidir. Yani bu tarihten itibaren serbest bölgeler vergi kanunlarının uygulama alanına dâhil edildiği için kazancın istisna olup olmamasına bağlı olmaksızın karın dağıtımı halinde gerçek kişilerin temettülerinde % 15 oranında stopaj yapılacaktır. Temettüyü alan gerçek kişinin yabancı mukim kişi olması halinde çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları da dikkate alınarak stopaj yapılmalıdır. Zaten anılan anlaşmalarda genel olarak temettüler için % 15 oranı stopaj

476 Taylar, s.111.

477 Cem Tekin, “5084 Sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanunu’ nda Yapılan Değişiklikler Uyarınca Serbest Bölgelerden Elde Edilen Kâr Paylarının Vergilendirilmesi”, E-Yaklaşım, Sayı:11, Haziran 2004, http://uye.yaklasim.com/MagazinDetail.aspx?magazinid=138 (25.11.2011), s.483.

478 Bıyık, Kıratlı, s.424.

sınırı olarak dikkate alındığından vergi sistemimizdeki temettü stopajı da % 15’e çekilerek vergi yüklerinde paralellik sağlanmış durumdadır. 479

Bilindiği üzere 4842 Sayılı Kanunla yapılan düzenlemelerde (G.VK. Md. 22) tam mükellef kurumlardan elde edilen kar paylarının % 50'si gelir vergisinden istisna edilmiştir. Serbest bölgeler Türkiye’nin sahasında olduğu için bu bölgelerde kurulu şirketlerde tam mükelleftir. 07.02.2004 tarihi itibariyle bu bölgelerde elde ettikleri kazançlardan gerçek kişi ortaklarına yabancı ortak için çifte vergilendirme anlaşmaları da dikkate alınmak şartıyla temettü dağıtacak kurumların geçmiş yıllar dâhil tamamı üzerinden % 15 stopaj yapıp ertesi ayın 23’üncü günü akşamına kadar beyanı ve 26’ncı günü akşamına kadar da ödemesi gerekmektedir. Temettü dağıtılan ortağın yine bir kurum olması halinde herhangi bir stopaj söz konusu olmayıp; Türkiye mukimi kurumun elde ettiği kar payı iştirak kazancı; yabancı mukim kurumun elde ettiği kar payı ise kendi ülkesi vergi rejimine tabi bir kazanç şeklinde stopajsız tasarruf edilmiş gelir olacaktır. Serbest bölgelerde 5084 sayılı Kanun öncesinde faaliyet gösterenlerin vergi yükümlülüğü olmadığı için, kâr payı gerçek kişilere dahi dağıtılırken tevkifat söz konusu olmamıştır. Bu sebeple, 06.02.2004’ten önceki kâr payı dağıtımlarında gerçek kişi ortakların aldıkları kâr payının tutarına bakılmaksızın aynen beyan edilmesi gerekmiş; GVK m.22/2 gereğince kar paylarının yarısı istisna olduğu için, istisna düşüldükten sonraki kısmı vergilendirilmiştir. 5084 sayılı Kanun öncesine ait kâr paylarının, 06.02.2004’ten sonra dağıtılması halinde ise tevkifat yapılmaktadır.480

Ayrıca kurumlar vergisi yükümlüleri tarafından doğrudan veya iştirakleri aracılığıyla elde edilen 1998 ve daha önceki hesap dönemlerine ait kâr payları ile 1999–

2002 yıllarına ait kurumlar vergisinden istisna kazançların kâr payı olarak dağıtılması

479 Bülent Çakar, Serbest Bölge Şirketlerinin İstisnaya Tabi Olamayan Gelirleri, Yaklaşım, Sayı:160, Nisan 2006, s.143.

480 İlhan Kırıktaş, Serbest Bölge Merkezli Şirketler Tam Mükellef midir, Dar Mükellef midir?, Vergi ve Muhasebeciyle Diyalog, Yıl: 22, Sayı:225, Ocak 2007, s.77.

durumunda da söz konusu kâr paylarını elde eden gerçek kişilerin vergilendirilmesi aynı şekilde olacaktır.481

Bu tarihten sonra temettü elde eden Türkiye mukimi gerçek kişi elde ettiği yıldaki hadleri dikkate alarak (2008 için 19,800 TL) kar payına 1/9 ekleyip menkul sermaye iradı hesaplayacak; ertesi yılın Mart ayının 15. günü akşamına kadar gelir vergisi beyannamesiyle beyan edecektir. Beyanname üzerinden brüt temettünün %50’si istisna olarak dikkate alınıp; GV. K.’nun 103 ve 104. maddeleri çerçevesinde gelir vergisi hesaplanacak, hesaplanan bu vergiden dağıtım sırasında kesilen %15 oranlı stopaj tutan mahsup edilerek ödenecek vergiye ulaşılacaktır. Temettü elde eden gerçek kişinin yabancı mukim olması halinde ise, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları da dikkate alınarak yapılan stopaj, bu kişinin beyana tabi herhangi bir başka geliri yoksa Türkiye için nihai vergi olup, başkaca bir işlem yapılmayacaktır.482

Gerek yabancı gerekse Türkiye vatandaşı (mukimi) gerçek kişilere yapılacak temettü dağıtımının 06.02.2004’den sonra olması halinde yukarda sözü edilen stopaj yükümlülüğü geçmiş yıllardaki dağıtılmamış tüm karlar için de aynen geçerlidir. Yani 1999 yılı öncesi olup olmadığının herhangi bir önemi yoktur. Zira 06.02.2004’e kadar bu bölgelerde stopaj yükümlülüğü olmadığından dağıtılmamış karların hiçbirinde herhangi bir vergi yükü bulunmamaktadır. Dağıtılan kar paylarının 8 milyar TL’nin üzerinde olması halinde banka havalesi ya da posta yoluyla ortağa intikaline dikkat edilmelidir. Havale sırasında, dekonta “.yılı temettüsü .” şeklinde bir şerhin düşülmesi de herhangi bir yasal zorunluluk olmamasına rağmen olası bir inceleme ya da dava konusu bir durumun yaşanması halinde delil olma vasfı kazandıracaktır. Esasen her türlü ödemenin mümkünse banka yoluyla yapılması ve dekontlara ödemenin mahiyetinin şerh ettirilmesi, vergilendirmedeki gerçek durumun ve hukuki haklılığın bir göstergesi olması açısından son derece önemlidir. 483

Serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi yükümlülerinin kar dağıtmaları halinde stopaj yapma yükümlülüğü, geçmiş yıllara ilişkin olup dağıtılmayan

481 Cem,Tekin ve Emre Kartaloğlu, Son Değişikliklere Göre Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi, Yaklaşım Yay., Ankara 2006. s.295.

482 Kırıktaş, Serbest Bölgelerde Vergileme Usül ve Esasları- Özellik Arz Eden Hususlar, s.154–169.

483 Kırıktaş, Serbest Bölgelerde Vergileme Usül ve Esasları- Özellik Arz Eden Hususlar, s.154–169.

karları da kapsamaktadır. Ancak, 4842 Sayılı Kanun ile Gelir Vergisi’ne eklenen Geçici 62. maddeye göre, kurumlar vergisi yükümlülerinin 31.12.2002 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap döneminde elde ettikleri ve kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarının üzerinden kar dağıtımı halinde, gelir vergisi stopajı yapılmamaktadır. Bu nedenle kurumların 31.12.2002 tarihine kadar serbest bölgelerden elde etmiş oldukları kazançları üzerinden kar payı dağıtmaları durumunda, gelir vergisi stopajı yapma yükümlülükleri bulunmamaktadır. Nitekim 81 Seri No'lu Kurumlar

karları da kapsamaktadır. Ancak, 4842 Sayılı Kanun ile Gelir Vergisi’ne eklenen Geçici 62. maddeye göre, kurumlar vergisi yükümlülerinin 31.12.2002 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap döneminde elde ettikleri ve kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarının üzerinden kar dağıtımı halinde, gelir vergisi stopajı yapılmamaktadır. Bu nedenle kurumların 31.12.2002 tarihine kadar serbest bölgelerden elde etmiş oldukları kazançları üzerinden kar payı dağıtmaları durumunda, gelir vergisi stopajı yapma yükümlülükleri bulunmamaktadır. Nitekim 81 Seri No'lu Kurumlar