• Sonuç bulunamadı

2.2. Kamu Yönetimi

2.2.2. Kamu Yönetiminin Gelişimi

Günümüz dünyasında meydana gelen siyasal, ekonomik ve sosyal gelişmeler, toplumların kamu yönetiminden beklentilerini şekillendirmekte; dolayısıyla bu alanı değişime zorlamaktadır. Mevcut yapısı nedeniyle kendisinden beklenen hizmetleri etkin ve verimli bir biçimde karşılayamayan, küreselleşmenin etkisiyle de yapısı ve sorumluluklarıyla ilgili sürekli eleştirilen bu alan, zorunlu bir değişim süreci yaşamıştır (Ağyel, 2007:11).

Tarihsel gelişim süreçlerinin incelenmesi, kavramların anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Bu nedenle çalışmada kamu yönetiminin tarihsel gelişimi, dünyada ve Türkiye'de olmak üzere iki başlık altında değerlendirilecektir.

2.2.2.1.Dünyada Kamu Yönetiminin Gelişimi

Kamu yönetimi, medeniyetlerin gelişmeye başlamasına ve hükûmet kavramlarının ortaya çıkmasına kadar götürülebilecek uzun bir tarihe sahiptir. Eski Mısır'da tarım faaliyetlerinin nasıl yapılacağı, Nil nehrinden gelebilecek su baskınlarından nasıl korunulması gerektiği ve piramitlerin inşa edilmesi gibi konular için yönetim sistemleri oluşturulmuştu. Çin'de Han Hanedanlığı döneminde, ünlü düşünürlerinden Konfüçyüs'ün anlayışının etkisiyle, yeteneği ve liyakati olan insanlar tarafından devlet yönetiminin oluşturulması benimsenmişti. Fakat modern devletlerin ortaya çıkışına bakıldığında, gelişmiş bürokratik yapılarla beraber olduğu görülmektedir (Hugher, 1994'ten aktaran: Çevik, 2010:13).

ABD'de ve Avrupa ülkelerinde 1850'lerden sonra modern anlamıyla kamu yönetimi ve teşkilatlanması, birçok resmi düzenleme ile biçimlenmeye başlamıştır. Özellikle kamu bürokrasisinin profesyonelleşmesi ile rasyonel ve hukuka dayalı yeni bir sistemin oluşmaya başlaması, günümüzde var olan kamu yönetimi örgütlenmesinin ilk adımlarını oluşturmuştur (Çevik, 2010:14). Dünya savaşlarının, kamu yönetiminin gelişiminde önemli birer faktör olduğu da göz ardı edilemez.

Özellikle II. Dünya Savaşının, kamu yönetimi açısından değerlendirildiğinde, özel bir yerinin olduğunu belirtmek doğru olacaktır. Çünkü savaşın ortaya çıkardığı tahribatın ortadan kaldırılması ve yeniden yapılanma için gereken nitelikli personelin bulunması savaş şartlarında haliyle çok kolay olmamıştır (Altunok, 2002:22).

Ulaşım teknolojilerinin ve kitle iletişim araçlarının gelişmesi ile bilinçlenen toplumların, sosyal devletten beklentilerinin artması ve bu beklentilerin sistemin karşılamayacağı bir noktaya gelmesi; deregülasyon ve özelleştirme temelli yaklaşımların, devletin küçülmesi ve ekonomik hayattan çekilmesi düşüncesini körüklemesi; minimal devlet anlayışını gündeme getirmiştir. Bu gelişme, kamu yönetimi anlayışı açısından yeni bir dönemin işaret fişeği olarak ifade edilebilir (Altunok, 2002:22). On dokuzuncu yüzyılın sonu yirminci yüzyılın başını kapsayan dönemde olgunlaşan, yeni kamu yönetiminin yapısal özellikleri, hâlâ var olan günümüz yapılarının temelini oluşturmaktadır (Çevik, 2010:14).

Kamu yönetimi performans düşüklüğü, büyüklük ve işleyiş yavaşlığı gibi konular yüzünden yoğun eleştirilere muhatap olmuştur. Bu nedenle kamu yönetimi, devleti yeniden yapılandırma faaliyetlerinin merkezi olmuştur. Serbest piyasa ekonomisi benimsenmiş; kamu kurumlarının iş görme yaklaşımları, işletmecilik anlayışı kapsamında yeniden düzenlenmiştir. Uluslararası seviyede rekabetin ortaya çıkması ve özel sektörde yaşanan gelişmeler, bu değişimin itici gücü olmuştur. Kurumlardaki öncelikler kalite, yenilik ve taleplere kulak verme olmuştur (Ağyel, 2007:12).

Modern bürokratik yapılar ile hiyerarşik, akılcı, başarı odaklı ve evrensel değerlere sahip bir yapı oluşmuş ve bu yeni yapıyı incelemek amacıyla kamu yönetimi disiplini ortaya çıkmıştır (Çevik, 2010:13-14).

2.2.2.2.Türkiye'de Kamu Yönetiminin Gelişimi

Türk kamu yönetimi, genel hatları ile Osmanlı yönetim sisteminin bir devamı niteliğinde olmakla birlikte (Aydın, 2004:11), Cumhuriyet dönemi ile nitelik değiştiren yenileşme hareketlerinden etkilenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan uluslararası konjonktür, yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu yıllarda topyekûn bir kalkınma ve değişim seferberliği ilan edilmiş ve yabancı

uzmanların yardımıyla yönetim alanında da önemli çalışmalar ortaya konulmuştur. "İdarenin rasyonel bir işleyişe" sahip olma amacını taşıyan bu çalışmalar, Yabancı Uzman Raporları ismiyle Türk kamu yönetiminde ayrı bir başlık olarak yerini almıştır (Yayman, 2012:2).

Türk kamu yönetiminin iyileştirilmesi amacına yönelik çalışmalar, 27 Mayıs 1960 devriminden sonra artmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı ile Devlet Personel Dairesi 1960 yılında oluşturulan kuruluşlardandır. Devlet Personel Dairesi, yönetim reformunun temelini oluşturan personel reformunun esaslarını hazırlamak ve uygulanışını takip etmek amacıyla hareket eden bir destek hizmet birimi olarak yapılandırılmıştır (Mıhçıoğlu, 2012:414-415). Türk kamu yönetiminin verimli ve etkin çalışması için yapılan çalışmalar bunlarla sınırlı değildir. Bu çalışmaların nasıl olması gerektiğine dair araştırmalar yapılmıştır.

Şubat 1962-Ocak 1963 tarihleri arasında yapılan, yönetimle ilgili araştırmaların en niteliklisi olan Merkezi Hükûmet Teşkilatı Araştırma Projesi (MEHTAP) raporu, başbakanlığa sunulmuştur. Yüzün üstünde Türk yönetici ve uzmanın ortaklaşa çalışmaları ile hazırlanan bu raporda, Türk kamu yönetimini tümüyle ilgilendiren sorunlar ile hizmet kollarına ilişkin sorunlar incelenmiş ve çözüm önerileri ortaya koyulmuştur (Bülbül, 1998:81; Mıhçıoğlu, 2012:415).

Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü bünyesinde ve onun girişimiyle 1966 yılında bir "kırtasiyecilikle savaş" programı başlatılmış ve "İdari Danışma Merkezi" oluşturulmuştur. Kırtasiyecilikle savaş programının amacı, yönetimde uzun ve gereksiz formaliteleri ortadan kaldırarak vatandaşların devletle olan ilişkilerini kolaylaştırmaktı. Vatandaşın kamu kuruluşlarına yönelttiği soruları cevaplandırmak, yönetsel işlemlerde formalitelerin basitleştirilmesini sağlayacak bilgileri toplamak, bu bilgilerin alakalı kuruluşlara iletilmesine ve gerekli önlemlerin alınmasına aracılık etmek için ise İdari Danışma Merkezi kurulmuştur (Mıhçıoğlu, 2012:415-416). Merkezin çalışmaları günümüz kamusal halkla ilişkiler uygulamalarının temel yapısıyla örtüşmekteydi ancak merkezin kısa ömürlü oluşu nedeniyle, bu çabalar tam anlamıyla etkin kullanılamamıştır (Boztepe, 2014:66).

Kamu yönetimi sistemine dair bir başka kapsamlı ve geniş çalışma olan Kamu Yönetimi Araştırma Projesi (KAYA), 1991 yılında tamamlanmış ve yayınlanmıştır. Rapor değerlendirildiğinde, Türk kamu yönetiminde bakanlık ve kurum sözcülüğü biriminin oluşturulması (Bülbül, 1998:82), halkla olan ilişkilere verilen önemin göstergesidir.

Demokratik hukuk devletlerinde yönetimde açıklığın oluşturulabilmesi için, vatandaşların öncelikle kendilerini ilgilendiren kamu çalışmalarından haberdar olmaları gerekmektedir. Bilgi edinme hakkı ile ifade özgürlüğü ve yönetime dair belgelere erişim hakkı arasında bir paralellik bulunmaktadır (Uzun, 2005:233). Globalleşen dünyanın getirdiği birtakım demokratik değişimlerden, hemen her ülkeler gibi, ülkemiz de etkilenmiş; bilgiye erişimi, düzenlemeler çerçevesinde, teminat altına alan hukuki kuralları oluşturma ihtiyacı duymuştur. Bu bağlamda kanunlarda daha önce var olan dilekçe verme hakkı gibi bazı maddelerin yanına, 2004 yılında 4892 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Yasası dâhil edilmiştir (Canöz, 2008:142).

Bilgi Edinme Hakkı Yasası bireylerin bilgi edinme hakkını nasıl kullanmaları gerektiği konusundaki usul ve esasları düzenlemektedir. Bu yasa ile Dilekçe Hakkı Kanunu’ndakine benzer bir şekilde Türk vatandaşlarına ve Türkiye’de ikamet eden yabancı gerçek ya da tüzel kişilere (karşılıklılık ilkesi göz önünde bulundurularak) talep ettikleri konu hakkında bilgi isteme ve buna cevap alma hakkı verilmektedir. Kamu kuruluşları ise, kanunda belirtilen istisnalar dışında, her türlü bilgi veya belgeyi başvuranlara vermek ve bilgi edinme başvurularını etkin, hızlı ve doğru sonuçlandırmak için, gereken idari ve teknik tedbirleri almak durumundadır (Turan vd., 2015:220). Bu bağlamda kamu yönetiminin vatandaşa götüreceği hizmetin hızlandırılması amacıyla, “e-devlet kapısı” olarak adlandırılan internet platformu oluşturulmuş ve hizmete sunulmuştur.

Warkentin ve arkadaşlarına göre e-devlet, kamu işlemlerinde etkililik ve etkinliği sağlama amacıyla kamu ile iletişim kurma ve bireyler ile örgütsel kurumlarla, işlem bazlı hareket etme faaliyetleridir. E-devlet uygulamasının hükûmete güvenli bir dâhili iletişim ağı (intranet) sunma, internet tabanlı hizmetler

verme, e-ticaret uygulamaları ve daha şeffaf ve hesap verebilir hükûmet için demokrasiyi dijital bir zemine oturtmak gibi dört temel fonksiyonu vardır (Aktaran: Demirci, 2015:100).

E-devlet uygulamasında bilgi sistemi, kamu kurumları ile vatandaş arasına yerleştirilmiştir. Kamu kurumları bu sistemle vatandaşın bilgi isteğini öngörme gayreti içinde olmakta ve bir bakıma verilecek hizmetleri, vatandaşların kendileri yönlendirmektedir. Vatandaşın bilgiye doğrudan erişmesi ve kurumlar arasındaki iletişimin daha yakın olması nedeniyle e-devlette bürokratik işlemler en aza inmektedir (Şahin ve Örselli, 2003:347).

E-devlet uygulamalarından olan www.bimer.gov.tr’nin Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ismiyle hizmete alınması, kişiselleşmiş yürütme gücü fikrini desteklerken; halkın şikâyetlerinin dikkate alınmasıyla, hesap verilebilirlik gibi demokratik ilkelerin kamu yönetimindeki varlığı belirginleşmektedir. (Demirci, 2015:104). BİMER, bilgi iletişim teknolojileri kullanılarak oluşturulan bir halkla ilişkiler uygulamasıdır ve bir program ile internet sitesi üzerinden ulaşılan sistemdir. Vatandaş ile devlet arasındaki iletişim kanallarının açık tutulmasını sağlamakta ve başvuruların, süre ve mekân sınırı olmaksızın yapılabilmesine imkân sunmaktadır. BİMER, hem vatandaşların bilgilenmelerini sağlamakta, hem de yönetimin kamu gücünü garanti altına almaktadır (Turan vd., 2015:221-223).

BİMER ile devletin bürokratik yapısındaki zorlukları ortadan kaldırmak, devlet-vatandaş arasında şeffaflığı sağlamak ve vatandaştan alınan geribildirimler ile kamu kurumlarının sundukları hizmetlerin kalitesini artırmak amaçlanmıştır. Bu uygulama “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin hayata geçmesiyle yerini, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) olarak adlandırılan yapıya bırakmıştır. Günümüzde bu uygulama, kamu kurumlarının internet sitelerinde yer almakta ve gelen taleplere, on beş iş günü içerisinde yanıt oluşturmaya çalışılmaktadır (Mert, 2019:1516).