• Sonuç bulunamadı

2.1. Halkla İlişkiler Kavramı

2.1.1. Halkla İlişkilerin Gelişimi

2.1.1.2. Halkla İlişkilerin Türkiye'deki Gelişimi

Türkiye'de de halkla ilişkiler kavramının tarihi geçmişinin çok eski dönemlere kadar uzandığı ve halkla ilişkilerin bilgilendirme ve tanıtma fonksiyonlarının da, tarihin her döneminde farklı biçimlerde uygulandığı görülmektedir (Öztürk, 1992:185).

Göktürk Devletinin Hakan'ı Bilge Kaan'ın "Ey Türk Milleti; üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça, senin il'ini ve töreni kim bozabilir." ifadelerinin yer aldığı Orhun Kitabelerini, hedef kitleye mesaj gönderimi açısından, bir halkla ilişkiler uygulaması olarak değerlendirmek mümkündür (Yazman, 2004:71-72). Göktürklerin Orhun Yazıtları ile birlikte, Fatih'in İstanbul'u fethettikten sonraki dönemde azınlıklara karşı tutumu, Osmanlı devlet büyüklerinin halkla iletişime geçtikleri "cuma selamlığı" uygulaması, Türk Tarihi'ndeki halkla ilişkiler uygulamalarının örneklerindendir (Bıçakçı, 2000:109).

Selçuklular'ın ünlü devlet adamı Nizamülmülk'ün, "Siyasetname" isimli eserinin bazı bölümlerinde, yöneticilerin halkın durumuyla ilgili doğru ve yeterli bilgiyi edinmelerinin gerekliliğine işaret edilmektedir. Eserde ülkeye gelen yabancı ülke temsilcilerine ve elçilerine burada gösterilecek ilginin çok önemli olduğu üzerinde durulmakta ve bu kişilere karşı gösterilecek davranışın temsil ettikleri ülkeye yapılmış olacağı ifade edilmektedir (Öztürk, 1992:185).

Atatürk'ün I. Dünya Savaşı sonrası dönemde, halkla ilişkilere verdiği önem görülmektedir. Sivas Kongresi'nde alınan kararların halka duyurulmasında faydalanılmak üzere İrade-i Milliye gazetesini yayınlatan Atatürk, Ankara'ya gelişinden bir süre sonra, Hakimiyet-i Milliye gazetesinin yayınlanmasını sağlamıştır (Öztürk, 1992:185; Yazman, 2004:76). Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nin bir yayın organı olan Hakimiyet-i Milliye gazetesindeki başyazılar, Atatürk tarafından kaleme alınmış ve bu yazılarda Kurtuluş Savasının nedenleri ve felsefesi ele alınmıştır (Hazar, 2009:28).

Cumhuriyet döneminin ilk halkla ilişkiler uygulamaları örneği olarak, Atatürk tarafından 1920 yılında kurulan Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nü gösterebiliriz. Yine aynı yıl içinde Atatürk tarafından Anadolu Ajansı kurulmuş ve bu ajans yardımıyla, reformların tanıtımı ve halkla benimsetilmesi çalışmaları yapılmıştır (İşçi, 1997:26; Öztürk, 1992:185; Summak, 2001:20; Yazman, 2004:76).

Batılı uzmanlara göre planlı kalkınma, kamuoyu ve basın desteği olmadan gerçekleşemez, çünkü acı reçeteler içerecek kalkınma planları, muhatabı olan halktan ve politikacılardan fedakarlıklar isteyecektir. Planlı kalkınma düşüncesini kamuoyuna kabul ettirmek için ise ülkeye ve topluma getireceği faydaları anlatmak gerekmektedir. Bu çalışmalara Avrupa'da ve Amerika'da halkla ilişkiler denmektedir (Asna, 2004:21). Türkiye'de bilimsel anlamda halkla ilişkiler çalışmaları, 1960'dan sonra, 27 Mayıs'tan sonra kurulan ya da organize edilen kamu kuruluşlarında görülmektedir (Asna, 1988:27).

1961 yılında doksan bir sayılı kanunla kurulan Devlet Planlama Teşkilatı'nı halka tanıtmak amacıyla, Koordinasyon Dairesi'nde halkla ilişkilerden sorumlu 'Yayın ve Temsil Şubesi' birimi kurulmuştur (Asna, 2004:21; Işık, 2012:33; Yazman, 2004:76). Bu birimle, o dönem Türkiye'si için yeni olan, ekonomik ve sosyal plan veya planlı kalkınma kavramlarının ülke geneline yayılması (Yazman, 2004:76) ve bu yeni kavramların Türk kamuoyuna anlatılması ve benimsetilmesi amaçlanmıştır (Işık, 2012:33).

Dışişleri Bakanlığı nezdinde "Enformasyon Dairesi" ve Milli Savunma Bakanlığı nezdinde de "Protokol Halkla Münasebetler Dairesi" kurulmuştur. 1964 yılında Sağlık Bakanlığı Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü bünyesinde Tanıtma ve Halk Eğitimi Şubesi oluşturulmuştur (Işık, 2012:33; Summak, 2001:20). Bu birim ile nüfus planlamasının (doğum kontrolünün veya aile planlamasının) halka tanıtılması ve benimsetilmesi amaçlanmıştır (Asna, 1988:27). Bu çalışmaların başarı ile neticelenmesi sonucunda halkla ilişkiler biriminin yaygınlaşması hızlanmıştır (Summak, 2001:20).

"İdareyi ve İdari Metotları Yeniden Düzenleme Komisyonu"nun çalışmaları çerçevesinde 1965 yılında, "Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı" ile alakalı olarak

yapılan araştırmada, yönetim ile halk arasındaki ilişkilerde birtakım sorunlardan bahsedilmekte; yönetimin, var olan imkânlar ve koşullar içerisinde halkla ilişkilerini daha "sistematik ve iyi bir şekilde" oluşturmasının gerekliliğine değinilmektedir (Yazman, 2004:77). Bu araştırmada halkla ilişkilere daha fazla önem verilmesinin ve neticede halkla ilişkiler çalışmalarının uygulanması konusunda hassasiyet gösterilmesi gerekliliği sonucuna ulaşılmıştır.

1970'li yıllarda ise, Bayındırlık Bakanlığı nezdinde "Basın ve Halkla İlişkiler Şubesi", İller Bankası içinde "Basın Bürosu" ve Devlet Su İşleri içerisinde "Eğitim ve Tanıtma Başkanlığı" birimleri kurulmuştur (Işık, 2012:33). 1971 yılı Mayıs ayında, 10 kişilik bir Danışma Kurulu oluşturularak, devlet yönetiminin genel yönünü ve stratejisini belirlemek amaçlanmıştır. Bu kurul, halkla ilişkilere dair araştırmalar yapmış ve Türkiye'de Halkla İlişkiler ve Enformasyon hizmeti veren birimlerin farklı isimler taşıdığını, Başbakanlığa bağlı ve koordinasyonu sağlama yetkisine/yeteneğine sahip merkezi bir kuruluşun gerekli olduğunu belirtmiştir (Yazman, 2004:77).

Halkla ilişkiler eğitimine bakıldığında; Gazetecilik ve Halkla İlişkiler bölümünün, ilk olarak 1966'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne bağlı olan Basın Yayın Yüksekokulu'nda oluşturulduğu görülmektedir (Summak, 2001:20; Yazman, 2004:77). Okulun ilk iki yılında genel eğitim verilirken, son iki yılında ise öğrenciler Gazetecilik, Radyo/TV ve Halkla İlişkiler bölümlerine ayrılmışlardır (Asna, 2004:35).

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne bağlı bulunan Gazetecilik Enstitüsü, öğretimini iki yıldan dört yıla çıkarmış, halkla ilişkiler ve gazetecilik eğitimi veren bir Basın Yayın Yüksek Okulu olmuştur (Asna, 2004:152). Ege Üniversitesi'nde ise İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi'ne bağlı olan Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu'nda halkla ilişkiler eğitimi verilmeye başlanmıştır. Daha sonraki dönemlerde halkla ilişkiler eğitimi; üniversitelerin İktisadi ve İdari Bilimler, Siyasal Bilgiler ve İletişim Fakültelerinde, Harp Okullarında ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde verilmeye başlanmıştır. Günümüzde özel veya kamu kurumlarınca

yürütülen eğitim çalışmalarının büyük bölümünde halkla ilişkiler eğitimi, olması gereken seviyede yerini almıştır (Yazman, 2004:77-78).

Türkiye'de halkla ilişkiler birimlerinin özel sektördeki gelişimine bakıldığında, bünyesinde bu birimi 1969 yılında oluşturan Koç Holding ilk özel sektör kuruluşudur. “Halkla ilişkiler mesleğinde etik normları ve profesyonel standartları geliştirmek” gayesiyle 1972 yılında Alaeddin Asna ve arkadaşlarınca Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) kurulmuştur. 1974 yılında Alaeddin Asna tarafından kurulan "A&B Halkla İlişkiler" şirketi, halkla İlişkiler danışmanlığı yapma amacıyla faaliyete geçen ilk şirkettir (Işık, 2012:34).