• Sonuç bulunamadı

Kamu Yönetiminde Hesap Verme Sorumluluğu 76

Hesap verme sorumluluğu kavramının altında yatan temel düşünce; bir kişi ya da grup adına hareket eden kişi veya kurumun hareketlerini geri raporlamasıdır. Hiyerarşik ilişkinin yetki devrinin veya sorumluluk üstlenmenin söz konusu olduğu her yerde hesap verme sorumluluğuna ihtiyaç vardır. Hesap verme sorumluluğu, kendilerine kaynak tahsis edilenlerin ya da yetki verilenlerin bu kaynakları ve yetkileri ne kadar iyi kullandıklarını sergileme sorumluluğunu ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır (Gülen, 2002: 55).

Hesap verme; genel itibariyle sorumluluğu ile ilgili olarak kişinin veya kurumun gerekenleri yerine getirmesi, rapor hazırlaması, açıklamalarda bulunması, gerekçe göstermesi, sorulara yanıt vermesi, taahhüt altına girmesi, değerlendirme yapması ve nihayet sonuçta dışarıdan gelen yargıyı saygıyla karşılaması olarak tanımlanmaktadır (Karakelle, 2002: 68).

Açık (şeffaf) yönetim, toplumla devlet arsındaki mesafeyi kaldırarak ve devleti demokrasinin gereği olarak çevresine karşı daha duyarlı hale getirmektedir. Belirli zamanda oy kullanarak, bir veya birkaç temsilciyi seçmek, demokrasinin sadece bir boyutudur. Diğer boyutu ise, halkın kamu yönetiminin işleyişine katılabilmesidir. Açıklık uygulamaları uygulandığı ülkelerde birçok sorunun çıkmasına engel olmakta veya sorunları çözmektedir (M. Eken, 1994: 53).

Bu nedenle yetki ve sorumluluklar çerçevesinde hesap verebilir olmak, günümüz demokrasilerinin vazgeçilmez vasıflarından birisini oluşturmaktadır. Gelişen teknolojinin de yardımı ile kurumların kamuoyu denetimine açılmaları, yetkili ve uzman denetleyici kurumlar tarafından denetlenerek hazırlanan raporların ilgili mercilere sunulması, genel kabul gören ve giderek yaygınlaşan bir uygulama haline gelmiş bulunmaktadır (Er, t.y. : 29).

Yetki, sorumluluk ve hesap verme arasında paralel bir ilişki olduğu görülmektedir. Ne kadar yetkili iseniz o kadar sorumlu ve ne kadar sorumlu iseniz o kadar hesap vermek zorundasınız demektir. Hesap verebilir olmak ise yapılan iş ve işlemlerin kamuoyuna ilan edilmesi şeklinde kamuoyu denetimine açık olmanın yanında kanunlarla çerçevesi çizilmiş yetkili kurumlara hesap vermek ve bu

kurumların veya denetçilerin denetiminden geçmekle mümkün olmaktadır (Er, t.y. : 31).

Hesap verme kavramını, kamu kurumları ile bağımsız idari otoriteler açısından ayrı ayrı incelemeye çalışacağız.

3.1.1 Kamu Kurumlarının Hesap Verme Sorumluluğu

Kamu yönetiminin bir “emanet yönetimi” olarak algılanmasının sonucu olan hesap verme yükümlülüğü anlayışı kamu kurumlarının denetiminin kapsamını, amaçlarını ve uygulanma tarzını da biçimlendirmektedir. Hesap verme yükümlülüğü, bir görevi icra etmek üzere kendilerine emanet edilen kamu kaynaklarını kullananların, kaynakları kendilerine emanet edenlere karşı, kaynakların kullanımı ve görevin icra tarzı hakkında açıklamada bulunma mecburiyetlerini doğurmaktadır (Aydın, 2007: 197).

Kamu kurum ve kuruluşlarının gelir, gider ve varlıkları ile hazırladıkları ve uyguladıkları bütçeler tüm dünya ve özellikle de gelişmiş ülkelerde farklı şekillerde de olsa denetlenmektedir. Bütçenin denetiminde amaç, yasama organınca yürütme organına verilen harcama ve gelir toplama yetkisinin, alınan yetkinin içeriğine uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığını araştırmaktır. Yasama organı verdiği yetkinin gereğince kullanılıp kullanılmadığını iki yönde inceleyebilmektedir. Birincisi, yetkinin yasal düzenlemelere ve çerçeveye uygun biçimde kullanılıp kullanılmadığının denetimidir. Buna hukuki denetim ya da yasal denetim denebilmektedir. İkincisi, kaynakların etkin şekilde kullanılıp kullanılmadığının denetimidir ki buna da ekonomik (performans) denetim adı verilmektedir (Er, t.y: 31).

Gülen, kamusal hesap verme sorumluluğunun en önemli unsurunun bağımsız dış denetimi olduğunu belirtmekte, kamu parasının dış denetiminin modern demokrasinin açık şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde işlemesini sağladığını, bunun yönetimlerin hesap verebilir olmasının en önemli aracı olduğunu, dış denetimin kamu kurumlarının performanslarını artırmalarına neden olacağını düşünmektedir. Kamu denetiminin sadece geçmişte olan olguları, faaliyetleri ve işlemleri analiz eden raporlar hazırlamakla kalmayıp, ileriye dönük olarak çıkarılacak dersleri belirleyip iyi uygulama örneklerini yayma işlevinin de bulunduğu, kamu parasını kullanan

kurumların uygun standartlara göre hesap verebilir olmalarının, kamu parasının düzgün, iyi ve az maliyetle ve verimli bir şekilde harcanmasına da yardımcı olunacağı ve bunun kamuoyunun, kamu parasının düzgün şekilde harcandığına güven duymasını sağlayan en önemli araç olduğu tespitinde bulunmaktadır (Gülen, 2002: 58).

Kamu kurumlarının hesap verme sorumluluğunu tam olarak yerine getirebilmeleri bakımından bazı düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Örneğin; ABD’de Hükümetin Performansı ve Sonuçları Yasası (Government Performance and Results Act) uyarınca tüm kamu kurumları; beş yıllık stratejik plan hazırlamak, bu plan çerçevesinde misyonlarını, amaçlarını, hedeflerini açıkça belirlemek, hedeflerini ölçülebilir yıllık hedeflere dönüştürmek, hedeflere ne ölçüde ulaşıldığını gösterecek performans göstergeler seti oluşturmak, yıllık eylem planları hazırlamak, performans ölçümü yapmak, elde edilen sonuçları performans raporlarıyla yayımlamak ve kaynak tahsislerini performans bilgilerine dayalı olarak yapmak zorundadırlar. Aynı şekilde, İngiltere’de hükümetin başlattığı inisiyatifler çerçevesinde tüm kamu kurumlarının benzer yükümlülükleri bulunmaktadır. Kamu Hizmetleri Taahhüdü (Public Service Agreement) dokümanı ile hükümet, 160 adet ölçülebilir hedef belirlemiştir. Bu dokümanda yıllık performans hedefleri de tespit edilmiş olup, ayrıca dokümana ekli teknik notlarda bu hedeflere nasıl ulaşılacağı gösterilmiştir. Hükümet, politikalarını, stratejilerini ve hedeflerini üç yıllık harcama planları “Spending Review” aracılığıyla belirlemektedir (Aydın, 2007: 195-196 ).

ABD ve İngiltere örnekleri, hesap verme sorumluluğunun aslında taraflar arasındaki basit bir ilişki olmadığını, karmaşık ve çok boyutlu ilişkiler, süreçler ve mekanizmalar bütünlüğü olduğunu göstermektedir. Hesap verme sorumluluğu sadece bakan ve üst yöneticiler için söz konusu değildir. Kurumların orta ve daha alt düzeydeki yöneticilerinin hesap verme sorumluluğunu nasıl yerine getirecekleri de önceden ayrıntılı, açık ve anlaşılır bir şekilde belirli olmalıdır. Öte yandan, kamu kurumları, hesap verme sorumluluğunu yerine getirmeye elverişli uygun mekanizmalara ve araçlara da sahip olmalıdır (Gülen, 2002: 57).

Hesap verme sorumluluğu açısından bir başka önemli konu da, etkin çalışan iç kontrol ve iç denetim sistemlerinin gerekliliği olarak karşımıza çıkmaktadır (Aydın, 2007: 196 ).

3.1.2 Bağımsız İdari Otoritelerin Hesap Verme Sorumluluğu

Bağımsız idari otoriteler, demokrasinin gereği olarak parlamentonun kendilerine yetki delege etmesi ile görev ve yetkiye sahip olmakta ve seçilmiş siyasi iktidar tarafından atanan üye ve başkan ile karar alıp, idare edilmektedirler. Bu durumun sonucu olarak seçilmişlere belli şekillerde hesap vermek zorunlulukları bulunmaktadır. Aksi halde görev ve yetki sahibi oldukları halde hesap vermeyecek ve kendilerini sorumlu da hissetmeyeceklerdir ki, bu durum yönetim ilkelerine ve demokrasiye tamamen aykırı bir sonuç ortaya çıkarmaktadır (Er, t.y: 32).

Önemli ihtiyaçlara yanıt vermek amacıyla oluşturulmuş bulunan bağımsız idari otoritelerin hesap verme sorumluluğu diğer kamu kurumlarına göre daha özellik ve önem arz etmektedir. Faaliyet alanları genellikle uzmanlık gerektiren ve kamu yönetimindeki değişim ve yeniliği temsil bu kurullarla ilgili beklentilerin düzeyi kamuoyunda çok yüksek olmaktadır.

Gülen, bağımsız idari otoritelerin hesap verme sorumluluğunun diğer kamu kurumlarına göre önemini bazı gerekçelere dayandırmaktadır. Bu gerekçeleri şu şekilde sıralamak mümkündür (Gülen, 2006).

I. Bağımsız idari otoriteler önemli ihtiyaçlara yanıt vermek amacıyla oluşturulmuş olduklarından bu kurullarla ilgili beklentilerin düzeyi hayli yüksek bulunmaktadır.

II. Bağımsız idari otoritelerin faaliyet alanları uzmanlık gerektirdiğinden kamuoyu, kurulların bu zor görevlerini başarıyla yerine getirdiğinden emin olmaya daha fazla ihtiyaç hissetmektedir.

III. Bağımsız idari yapılar, kamu yönetimindeki değişim ve yeniliği temsil etmekte olduklarından dolayı hantal olmayan, verimli ve etkili bir yönetimi ne ölçüde hayata geçirdiklerine ilişkin daha fazla güvenilir bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır.

IV. Örgüt yapıları ve insan kaynakları, iyi yönetime daha uygun bulunduğundan, bu anlamda daha fazla araç ve bilgi ile hesap verme sorumluluğunu yerine getirebileceklerdir.

V. Bağımsız idari otoritelerin bağımsızlıkları hesap verme sorumluluğunun önem derecesini artıran bir başka unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

VI. Ayrıca, bağımsız idari otoritelerin akçalı kaynaklarının ve mali imkânlarının ülke standartlarının üstünde olması da hesap verme sorumluluğunun önemini etkilemektedir.

Bağımsız idari otoritelerin hesap verme sorumluluğunun yerine getirilmesinde denetim faaliyetlerinin yanında, faaliyet raporlarının yayınlanması, mali tabloların açıklanması, bütçe tartışmaları, parlamentodaki yazılı ve sözlü cevaplar belli başlı araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır (Gülen, 2002: 56).