• Sonuç bulunamadı

2.6 İletişim Disiplinleriyle İlişkisi Açısından Kamu Diplomasisi

2.6.4 Kamu Diplomasisi ve Medya

Her türlü kitle iletişim aracının enfırmasyon dolaşımının önemli bir aktörü olduğunu söylemek mümkündür. Geniş kitlelere ulaşma ve kamuoyu oluşturma bağlamında medyanın önemli bir araç olmakla beraber, kamu diplomasisi faaliyetlerine doğrudan katkısı olduğunu da söylemek mümkündür. (Bostancı, 2012)

Basın, haberleşme teknolojilerinde yaşanan gelişmeye paralel olarak kamu diplomasisinde yararlanılan araçlar arasında dikkat çekmektedir. İletişimde yaygın olarak

kullanılangazete/dergi yayıncılığı, internet, radyo, televizyonlaçok sayıda insana ulaşmak, onları etkilemek, yönlendirmek, bilgilendirmek mümkün olabilmektedir. Bununla birliktebasınla toplumlar arasında paydaş bir amaç birliği yaratmak da mümkündür. Medya vasıtasıyla toplumların yaşantısının görünür olması birbirini daha yakından tanıma fırsatı bulması, ayrıca sosyal, siyasi, ekonomik alanlarda işbirliği gerçekleştirmesinin de önünü açacaktır. Medyanın,toplumların birbirlerini yakından tanımalarında doğru araç olmasını sağlayan en önemli nokta, yayın içerikleridir. (Özkan, 2016)

Kamu diplomasisi örneğinde Roberts ve Deibel, katı yaklaşımlı ve esnek yaklaşımlı şekilde değerlendirilmesi gereken iki okul bulunduğunu iddia etmiş; katı yaklaşımı benimseyen okulun hızlı medya olarakradyo ve televizyonu inandırıcılık ve propaganda maksadıyla kullandığını, değişkenlik özelliği gösterenesnek yaklaşımı benimseyen okulun da yavaş medya şeklindeadlandırılan kültürel ve akademik değişimleri kamu diplomasisinin kültürel fonksiyonları şeklinde kullandığını ifade etmişlerdir (Signitzer & Wanzer 2006, aktaran Köksoy 2013).

Katı yaklaşıma göre kamu diplomasisinin maksadı,inandırıcılık ve propaganda vasıtasıyla yabancı takipçilerin davranışları üzerinde istenilen etkiyiyaratmaktır. Buyaklaşımda hızlı medya araçlarına başkahaberleşmeşekillerine kıyasla öncelik sağlanır (Signitzer ve Coombs, 1992 aktaran; Köksoy 2013).

Kamu diplomasisini enformasyonel model ve ilişkisel model olarak ikiye ayıran Zaharna enformasyonel model boyutunun propaganda, ulus markalama (nation branding), medya ilişkileri, uluslararası yayıncılık ve bilgilendirme kampanyalarından oluştuğunu belirtirken, ilişkisel model boyutunun ise kültürel ve eğitim değişim programları, lider gezileri, kültürel ve dil kurumlarının faaliyetleri, kalkınma yardımı projeleri, partnerlik uygulamaları-“twinning arrangements”, ilişki inşa etme kampanyaları, politik olmayan işbirliği çalışmaları, katalizör diplomasi faaliyetlerinin bulunduğunu ifade etmiştir (Zaharna, 2010 aktaran; Köksoy 2013).

Teorik olarak, dış politikada medyanın etkisi değerlendirildiğinde, iki değişik görüş dikkat çekmektedir. İleri sürülen ilk görüşe göre, medya, karar vericiler konusunda

yönlendirici bir etkiye sahiptir. Başka bir görüş de, bu durumun tersini savunmaktadır. Bu anlayışta olanlara göre, karar vericiler, taşıdıkları amaç doğrultusunda medyayı yönlendirebilme gücüne sahiptir. Nitekim devlet elitleri temelde gündemi belirleyenlerdir. Göz önünde gerçekleşmeyen görüşmelere dair gelişmeleri aktarabilenler, devlet birimleridir. Bundan dolayı medya çalışanları, bu bilgilere ulaşabilmek için, devlet elitleriyle irtibat halinde kalmak durumundadırlar. Bu şekilde devlet birimleri, bilgiyi kendilerine göre şekillendirebilmektedir. (Efegil, 2016)

Ülkemizdeki medyanın bir değerlendirmesini yapmak istediğimizde şu yargılara ulaşılmaktadır:

a. Olayları çoğunlukla gerçekçiliği ön planda tutarak değerlendirmektedir. Bu

durum, ortaya koyduğu görüşlerde, toprak bütünlüğü, mlli güvenlik, askeri güç, gücün kullanımı şeklinde birtakım kavramları ön plana taşımaktadır. Sonuç olarak, basında, tehdide dayalı güvenlik yaklaşımları söylem olarak dikkat çekmektedir.

b. Haberle ilgili çerçeve belirlenirken, karşı tarafın fikirleri ya da geliştirdiği

tutumlar göz önünde bulundurulmadan, kavramlar seçilmektedir.

c. Genelde devletle aynı yönde görüşler belirtilmektedir (ideolojik fikir

ayrılıklarına karşın).

d. Böylesi bir yaklaşım, karşı tarafın Türkiye’ye karşı anlayışlıbir tutum

geliştirmesini önlemektedir.

Yukarıda bahsi geçen durum medyayı iktidarın ideolojik aygıtı olarak değerlendirirken, teknolojikalandaki küçük çaptaki dönüşümler günlük yaşamımıza etki ederken, büyük çaplı olanlar da uluslararası ilişkilerin mevcut durumunu dönüştürmektedir.

Bu durumda konvansiyonel diplomatik yöntemler yönetimlerin her türlü ihtiyacına cevap veremezken, diplomatik misyonlar da yeni formlarla gündeme gelmekte, ve böylelikle yeni kavramlar hayatımıza girmektedir(Koçak, 2015)Konvansiyonel diplomasi

yeni bir medya edinmiştir; bu myeni medyanın adı sosyal ya da alternatif medyadır. Bu yeni ortamda uygulanan diplomatik aksiyonlara “dijital diplomasi” adlı kavram uygun görülmektedir. Dijital diploması sayesinde, web aracılığıyla yeni ve dikkate değer yollarla dinlemek, yayınlamak, etkileşime geçmek ve değerlendirmek mümkün hale gelmekte, medya sahipliği/iktidar kaynaklı tek kanallı enformasyon yayını sosyal medya aracılığıyla “alternatif” bir kanal ile rekabet ve bazı durumlarda çelişkiye maruz kalmıştır.

“Yeni bir ülke keşfedildiğini duyan diplomatlar kağıdı kalemi bıraktılar internete

daldılar. Keşfedilen sosyal medya cumhuriyetiydi. Birleşmiş Milletler’de temsil edilmemesine karşın milyarlarla ölçülen nüfusu ve gittikçe artan nüfuzu vardı...” (İzgi, 2010)

Yukarıdaki alıntının üzerinden 7 yıl geçti ve bugün “sosyal medya cumhuriyeti” kendine has kuralları, dinamikleri, protestoları, ayaklanmaları vb politik tutum ve davranışlarıyla, özerkliğini ilan etmiş bir ülke duruşu sergilemektedir.

İletişim ve internet teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler geleneksel medyanın dönüşmesine neden olurken, ortaya çıkan yeni mecraya “yeni medya akımı” adı verilmiştir (İşlek, 2012).

McLuhan, teknolojik determinizm kuramında teknolojik ilerlemeleri ve özellikle de iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeleri toplumsal değişimin merkezine yerleştirir. McLuhan’a göre teknolojik gelişme iletişimin biçimlenmesine neden olmakta, araç bizatihi iletişimin içeriğine etki etmektedir. McLuhan’ın yaklaşımının epistemolojik varsayımına göre araç değişince toplumun iletişim biçimi de değişir. İnsanlar aracı aracın biçimlendirdiği amaç çerçevesinde kullanabilirler. Eğer araç kişisel değilse, mesaj da kişisel değildir (Erdoğan ve Alemdar, 2002:71)

Tarihsel deneyim içerisinde iletişim teknolojilerinin gelişmesi (matbaa, basın, telgraf, radyo, televizyon, uydu yayıncılığı ve internet) beraberinde iletişimde hem niceliksel hem de niteliksel dönüşümleri getirmiştir. Teknolojilerin gelişmesiyle, dijital kameraların, fotoğraf makinelerinin ucuzlaması, hızlı internet erişiminin artması gibi bu alandaki

maliyetlerin azalması ve kullanımın basitleştirilmesiyle insanlar kendi fotoğraflarından, videolarından, düşüncelerinden, sözlerinden kendi içeriklerini oluşturarak bunları yayabilme şansı elde etmiştir. Bu özellikleri sayesinde sosyal medya siteleri çok kısa süre içerisinde tüm küreye yayılmıştır (aktaran: Başlar, 2013).

Yukarıda ifade edilen olguların etkisiyle diplomasi de dönüşmüştür. Yeni bir kavram olarak nitelendirilmesi mümkün olan “dijital diplomasi” dış politika sorunlarını internet yoluyla çözme yöntemidir. İletişim dünyası ile diplomasinin birbirinden ayırt edilemez şekilde konumlandığı günümüz dünyasında diplomasinin ve dolayısı ile kamu diplomasisinin dijital bir bakış açısına ihtiyacı vardır. Dijital diplomasi, Facebook, Twitter vb ağlar aracılığı ile zihinleri ve gönülleri kazanmakta kullanılmasını tanımlar. Ülkelerin diğer ülkelerdeki vatandaşlarını ve dünyadaki farklı halkları dijital araçları kullanarak bilgilendirmesi, onlarla iletişime geçmesini hedefler. İnteraktif bir süreç olması, pozitif öğelerle beslenmesi ve bir strateji dâhilinde sürdürülmesi önemlidir.