• Sonuç bulunamadı

5. Üçüncü Yol Olarak Kamu Özel İşbirliğinin Avantajları ve Sakıncaları

5.3. Kamu Özel ĠĢbirliğinden Kaynaklanan Sorunlar

116

hizmet kalitesinin artmasını sağlama gibi tezlerle özellikle kamu politikalarını oluşturan aktörleri etkileme tezleri olarak öne çıkarılmaktadır.

117

düzenlemeler incelendiğinde ve uluslararası tecrübeler dikkate alındığında, bu uygulamanın yarattığı özerk işletmeciliğin mali sürdürülebilirliği sadece kamunun yıllık kira ödemeleri ile sağlanamazken, devlet desteğine ciddi oranda ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece esneklik sağlamak amacıyla bütçe sisteminden uzaklaşmanın yarattığı risk ve maliyet devlete yüklenmiş olmaktadır223. Ayrıca, özel finansman maliyetinin kamu finansmanından daha yüksek olduğu ve özel sektörün doğası gereği kâr elde etmek amacıyla faaliyette bulunduğu düşünüldüğünde, Kamu Özel İşbirliği yoluyla oluşturulacak kamu hizmetlerinin özel sektörün kâr hesabı karşısında bireylere olumsuz yansıtılmaması için sözleşmeler oluşturulurken kanaatimizce idare gereken özeni göstermelidir.

Kamu Özel İşbirliği lehine oluşturulan güçlü seslerden biri de, Kamu Özel İşbirliği‟nde özel finansmanın yeni altyapıların arzının artması, hızlanması veya mevcut tesislerin iyileştirilmesine katkı sağlayacağı şeklindedir. Bunun aksi yöndeki bir görüş ise, yeni altyapılarla ilgili karar alma süreçlerinde yaşanan gecikmelerin temel nedeninin kaynak yetersizliği olmadığı, ekonomik, siyasi ve politik belirsizliklerin veya negatif beklentilerin gecikmelerin asıl nedeni olduğunu ve bunun da özel finansmanla ilişkilendirilemeyeceğini belirtmektedir.

223Karasu‟ya göre; “İngiltere‟de KÖO hastaneleri çok ciddi mali güçlük içinde olup devletten mali yardım talep etmektedirler. Hükümet yardım etmez ve 2013-2014‟e kadar sağlık hizmetlerinde 15–20 milyar Sterlin kısıntıya gidilmez ise sağlık sisteminin KÖO hastanelerinden kaynaklı ciddi bir kriz ile karşı karşıya kalacağından söz edilmektedir.” Bkz. Karasu, “Sağlık Hizmetlerinin Örgütlenmesinde Kamu-Özel Ortaklığı”, AÜSBF Dergisi, Cilt 66, No.3, 2011, s.241 vd.

118

Hem inşa hem de işletme aşamasında Kamu Özel İşbirliği yoluyla sağlanacak verimlilik ve etkinlik artışı altı çizilen diğer bir konudur. Bu nokta da sorunlar olabileceğine işaret eden görüşe göre, sağlıklı rekabet kurallarının işletilemediği piyasalarda etkinlik ve verimlilik artışının beklentileri karşılamayacağı düşünülmektedir. Aynı rekabetçi yaklaşımın idarenin karar alma süreçlerine de yansıtılması beklenmektedir. Ayrıca, özel sektör tarafından sunulan hizmetlerin daha kaliteli olacağına dair yaratılmak istenen algı da sorunlu görülmektedir. Zira yüksek kalitedeki hizmetlerin kamu sektörü tarafından sunulduğuna dair yeterince kanıt mevcuttur224. Kamu hizmetlerinin görülmesinde verimliliğin salt özel sektör katılımıyla sağlanacağına ilişkin yaklaşımda da birtakım sorunlar olduğu düşünülmektedir. Kamu örgütlenmesinde görülen yozlaşma, kötü kaynak dağılımı ve politika kurgusundaki başarısızlıkların özel sektörde de olabileceği dikkate değerdir.

Kamu Özel İşbirlikleri uzun vadeye yayılan uygulamalar olup, proje süresi boyunca kamunun özel sektöre kira ödeyerek borçlanıyor olmasının gelecek nesiller üzerine yüklediği maliyet önemlidir. Kamu Özel İşbirliğini oluşturma ve sürdürme idare açısından yüksek maliyetler anlamına gelmektedir. İhale süreçleri, tüzükler, hukuki dokümanlar ve özel sektörle pazarlığı içeren işlem maliyetleri bu uygulamada yüksektir. Bütün bu maliyetlerin uzun vadeye yayılması ve gelecek kuşakları etkileyecek olması Kamu Özel İşbirliği‟ne ilişkin eleştiri konularından bir diğeridir.

224Benzer görüşler için bkz. Mehmet Şahin, Özge Uysal, Kamu Ekonomisi Perspektifinden Kamu Özel Ortaklıkları, Ekin Yayınevi, 2008, Bursa, s.56–60.

119

Kamu Özel İşbirliği‟nden kaynaklanan olası sorunlardan biri de istihdamın düşürülerek iş kayıplarının yaşanabilmesi, ücret ve maaşlar konusunda sendikalı ve sendikasız çalışanlar aleyhine olumsuz sonuçların doğma ihtimalidir. Zira uygulamada, altyapı ve hizmetlere yönelik yeni yatırımlarda istihdam alanları genişlerken, net istihdamda niceliksel bir artışın yaşanmadığı gözlenmiştir. Bunda özel sektörün maliyetleri azaltması politikasının etkili olduğu söylenebilir. Buna mukabil idarenin çalışanların haklarını gözeten bir tavır sergilemesi ve Kamu Özel İşbirliği sözleşmelerinin yapım aşamasında ağırlığını çalışanların haklarını gözetecek şekilde koyması önemlidir. Zira kamu personelinin ve genel olarak çalışanların işe alınması, onlara iş güvencesinin verilmesi idarenin sorumluluğundadır.

Personel alımlarındaki değişiklikler ve işten çıkarmanın şartları bu kapsamda değerlendirilir. Uygulamadan kaynaklanacak olumsuz sonuçların önlenebilmesi ve sürecin sağlıklı ilerletilebilmesi için işçi temsilcilerinin Kamu Özel İşbirliği görüşmelerine dâhil edilmesi ve sendikalı ve sendikasız kamu personelinin bu uygulamalar nedeniyle hak kaybına uğramamasının taraflarca garanti altına alınması gerekir.

Kamu Özel İşbirliği yönteminden kaynaklanan sorunlar uygulamadan örneklerle incelendiğinde, projelerde kamu menfaatlerinin korunması, projenin etkilediği çevresel dengenin gözetilmesi, kamu sağlığı ve kamu emniyetinin tehlikeye atılmaması, özel sektörün ve idarenin üstlendiği sorumlulukların açık ve anlaşılır olması oldukça önemlidir. Kanaatimizce Kamu Özel İşbirliği‟nin mutlak anlamda iyi veya mutlak anlamda sorunlu

120

olduğunu iddia ederek günümüz şartlarında ihtiyaç duyulan bilgiye ulaşmamız mümkün değildir. Her ülke, her önem ve her proje kendi yöntemini doğuracak ve bunun olumlu veya sorunlu tarafları her zaman olacaktır.

121

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

KAMU ÖZEL ĠġBĠRLĠĞĠNĠN SĠYASAL TEMELLERĠ VE GELĠġĠMĠ

Devlet örgütlenmesinin temel faaliyetlerini piyasalaştıran özelleştirme uygulamaları 1990‟lı yıllardan itibaren yeni bir biçime uğrayarak Kamu Özel İşbirliği yöntemini gündeme taşımıştır. Bu başlıkta neoliberal yapısal reformların bir parçası olarak kabul edilen Kamu Özel İşbirliği yönteminin siyasal temelleri ve gelişimi 1980‟li yıllardan başlayarak incelenmiştir.

Dönemin siyasal ve tarihsel gerçekliği küreselleşme ve neoliberalizm ilişkisinin iç içe geçmiş yapısının öncelikle ele alınmasını gerektirmektedir.

Ardından, özelleştirmenin yeni bir biçimi olarak ifade edilen Kamu Özel İşbirliği yönteminin “özelleştirme”, “regülasyon”, “deregülasyon” ve “serbest piyasa rejimi” ile ilişkisi ortaya konulacaktır. Kamu Özel İşbirliği yönteminin idarenin modernizasyonu tartışmalarına etkisi yadsınamaz. Bu noktada, devlet-piyasa ilişkisinde devletin piyasaya müdahalesinin kısıtlanması ve geleneksel kamu yapılanmasının özel sektör bakış açısı ile dönüştürülmesi savunusunu içeren “yeni kamu yönetimi”, “iyi yönetişim”, “yalın/küçülen devlet”, “aktif/piyasa dostu devlet” gibi kullanımların kavramsal karşılıkları incelenecektir. Buradaki temel önermemiz, şirketlerin ekonomik küreselleşme ve neoliberal politikalar sayesinde kazandıkları gücü korumak ve dengelemek için devlet örgütlenmesinden azami oranda faydalanmak isteyecekleri ve bu zorlamanın geleneksel devlet örgütlenmesi üzerinde tartışmalı bir değişimi/dönüşümü gündeme getireceğidir. Kamu Özel İşbirliği kanaatimizce bu dönüşümün ürünüdür.

122