• Sonuç bulunamadı

D- Zamanaşımına Tabi Olmayan Kambiyo Alacağı

2- Aciz Vesikası

Tıpkı gayrimenkul rehiniyle temin edilen alacaklar gibi, aciz vesikasına

bağlanan alacaklar da bizzat borçluya karşı zamanaşımına uğramaz184(İİK. 143/6).

Maddeden anlaşıldığına göre bir alacağın, bu arada bir kambiyo alacağının zamanaşımına tabi olmaması için bizzat bu alacak sahibinin borçluyu takiple alacağını kısmen veya tamamen tahsil edememiş ve bu durumun İİK. 105 ve 143’deki belgelerden biri ile tespit edilmiş olması gerekir185. Başka bir ifade ile, bir alacaklı, diğer herhangi bir alacaklının borçluyu takip ederek aleyhinde aciz vesikası almış olmasından yararlanarak alacağının zamanaşımına tabi olmadığını iddia edemez kendisinin de aciz vesikası alması lazımdır186.

İİK’nun 143/6’ncı maddesi 17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle187, aciz vesikasına bağlanan alacak için yirmi yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu durumda kambiyo senedinde yer alan alacak hakkı yirmi yıllık bir süre bakımından zamanaşımına uğramadığından, sebepsiz zenginleşmenin

183 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 407.

184 Öztan, 897.

185 Borçlunun haczi kabil malı bulunmadığına dair yapılan tutanak dahi, güçsüzlük belgesi ile aynıdır (İİK. 104).

186 İİK. 143’ün sarih hükmü bu yönde ise de, hükmün gerekçesi itibari ile, bir borçlunun acze düştüğünün herhangi bir alacaklı tarafından tespit edilmesi, bütün alacaklılar bakımından zamanaşımını durduran bir sebep ittihaz edilmelidir. Alacağı hakkında zamanaşımının cereyan etmememsini isteyen bir alacaklının, ödeme kabiliyetsizliği herhangi bir şekilde sabit olan borçluyu, neticesiz kalacağı bedihi bulunan bir takibe tabi tutması hiçbir bakımdan doğru görülemez. Böyle bir takip alacaklıyı, tahsili şüpheli yeni masraflara sokmaktan ve mesaisini boşa sarf ettirmekten başka bir fayda temin etmez. Halbuki, kanun vazıını, aciz vesikasına bağlı alacakların zamanaşımına uğramaması kaidesini kabule sevk eden sebep, alacaklıyı ödeme kabiliyetsizliği sabit bir borçlu aleyhine, büyük bir ihtimalle fuzuli ve neticesiz kalacak yeni takiplere girişmek külfetinden kurtarmaktır. Binaenaleyh maddenin, bu maksadı temin edecek şekilde tadili iktiza eder. Domaniç, TTK. Şerhi IV, s.407, dpn. 5.

187 İİK’nun 143/6’ncı madde metninin yeni hali aynen şöyledir; ‘Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebilirler’, Öztan, 897.

şartlarının oluşması ve sebepsiz zenginleşme davasının açılması da söz konusu olmayacaktır. Bu yirmi yıllık sürenin dolmasından itibaren – diğer şartlarda gerçekleşmişse - sebepsiz zenginleşme davasının zamanaşımı süresi başlayacaktır188.

Aciz vesikasına bağlı alacak, sadece borçluya karşı zamanaşımına uğramaz.

Borçlunun ölümü ile, borç mirasçılara intikal etmişse alacaklının hakkını, intikal tarihinden itibaren bir yıl içinde mirasçılardan araması lazımdır189. Bu bir yıllık süre, mirasın kabulü anından itibaren işlemeğe başlar190 (TMK. 605; İİK 143/VI, c.2).

Bu kuralın kabulünden kanun koyucunun amacı, aciz vesikası istihsal eden bir alacaklıyı, borçlusu aleyhine gereksiz takip ve muamelelerden korumasına karşılık, borçlunun ölümü ve mirasçıların borca muhatap olması ve alacaklının bu yeni sorumluları, olumlu sonuç vermesi mümkün takip ve müracaata tabi tutma zorunluluğudur. Yeni borçluların ortaya çıkması ile alacağın tahsil imkansızlığı ortadan kalkmış ve alacak hakkının sürüncemede bırakılmaması, asgari bir zamanaşımı süresi içinde takip edilmesi gereği yeniden ortaya çıkmıştır. Bu nedenle alacaklının, ölen aciz borçlunun haleflerini takip ederek alacağı tahsil veya bunlar aleyhine de aciz vesikası istihsal etmesi gerekir. Aksi takdirde, yani İİK’nun 143’te sözü geçen bir yıl içinde alacağın mirasçılardan aranmamış olması halinde, mirası reddetmemiş bulunan mirasçılar, zamanaşımı iddiasında bulunarak bu durumdan faydalanabilirler191. Hamil TTK’nun 625’inci maddesinde öngörülen ve koşullar içinde vade tarihi gelmeden borçluyu takip etmiş ve aciz vesikası almış olmasına rağmen, mirasın kabul edildiği tarihten itibaren bir yıllık süre geçtiği halde, senedin vadesi henüz gelmemiş ise, kuşkusuz burada hamil lehine olan senede ait zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir192.

188 Durgut, 98.

189 İİK’nun 143/4’üncü maddesi her ne kadar mirasın kabulünden bahsediyorsa da, mirasın kabulü otomatiktir ve ölüm halinde tahakkuk eder (TMK. 590). Şu kadar ki, aleyhine aciz vesikası verilen bir şahsın mameleki borca müstağrak addedilebileceğinden, miras kanunen reddedilmiş sayılarak (TMK.

545) sarih bir kabule lüzum görülmeyebilir, Domaniç, TTK. Şerhi IV, s.408.

190 ‘Tereke borca batık olduğu takdirde, miras hükmen reddedilmiş sayılır.’ 2.HD. 22.11.1983, 8965/E.-8919/K., www.kazanci.com/külliyat/15.10.2005

191 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 408; Öztan, 897.

192 Şimşek, 138.

İİK’nun 143/4’üncü fıkrasının karşıt kavramından, alacaklının söz konusu bir yıl içinde alacağını, mücerret mirasçılardan aramış olmasının alacağı zamanaşımına tabi olmaktan kurtaracağı, bunlar aleyhine aciz vesikasına gerek olmadığı kabul edilmektedir193. Ancak burada kanun koyucunun amacı, söz konusu edilen alacaklının mirasçılara müracaatını, ya alacağın tahsili veya mirasçıların aczinin saptanması sonucunu verebilecek ciddi bir takip olarak kabul etmek gerekir. Aksi takdirde, alacaklı mirasçılara, yasağı savma kabilinden, sadece bir ödeme emri çıkarmakla zamanaşımı hükümlerini ortadan kaldırmış olur ki kanun koyucunun amacı bu değildir194. İİK’nun143/4’üncü maddesi gereğince zamanaşımının ortadan kaldırılmasından amaç, ödeme kabiliyetsizliği sabit bir borçluyu zamanaşımını kesmek gayesi ile takip külfet ve zahmetinden kurtarmak, her iki tarafı fazladan ve sonuçsuz kalacak masraflardan korumaktır195. Yeni borçlu mirasçıların ödeme kabiliyeti ise, hiç değilse karine olarak mevcuttur. Bu nedenle aksi sabit oluncaya kadar alacaklının takibe zorunlu ve alacağın da zamanaşımına tabi tutulması gereklidir196.

Zamanaşımı, her icra ve muhakeme muamelesi ile kesildiğine göre (TTK. 662; BK. 136), alacaklının icradaki çeşitli takip muameleleri ile bir çok defalar kesilerek yeniden başlayan zamanaşımı süresi nihai olarak aciz vesikası elde etmesi ile kesilip durmakta ve borçlu bakımından yeniden (İİK. 143/4’e istinatla) işlemeye başlamamaktadır197.

193 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 408.

194 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 408.

195 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 408.

196 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 409; ‘TTK’nun 662’nci gereğince, takip talebinde bulunulmasıyla zamanaşımı kesilir. Davacıların miras bırakanının vekili, müvekkilinin ölümünden sonra takip talebinde bulunmuş ve bu istem, BK’nun 397’nci maddesi gereğince, aksi sözleşmeden ya da işin niteliğinden anlaşılmadıkça, vekaletin, müvekkilin ölümü ile sona ereceği kuralına aykırı bulunmuş ise de, mirasçıların vekalet vermeleri ile yapılan takibe izin (icazet) verdikleri anlaşılmıştır.

Terekedeki hak ve borçlar, taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi nedeniyle ve TMK. 581’inci maddesi gereğince, taksime kadar iştirak durumunda mülkiyet olarak kalacaktır. Bu yönlerin göz önünde tutularak, istek ve savunma konusunda bir karar verilmesi gerekir.’ 11.HD. 24.02.1975, 1974/4888/E.-1975/1242, www.kazanci.com/külliyat/15.10.2005.

197 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 409.

Aciz vesikası ile borçlu bakımından ortadan kaldırılmış olan zamanaşımı, takibe uğramamış mirasçılar bakımından mirasın kabulünden (intikalinden) itibaren bir yılın geçmesi ile, geçmişe etkili olarak yeniden ihdas ve ihya edilmiş sayılır198.

Borçlunun aczi ile ortadan kalkmış olan zamanaşımı, bizzat borçlu bakımından ve borçlu lehine de avdet edebilir. Gerçekten yeni mal iktisapları ile aczi sona eren ve bu durumu, mal beyanı yükümlülüğünü (İİK. 74-77) yerine getirmekle zahir olan borçlunun normal yollarla takibine bir engel kalmadığından, alacaklının normal zamanaşımı süreleri içinde alacağını araması zorunlululuğu yeniden ortaya çıkar199. İş bu duruma gelmiş olan alacaklı, daima takip ve borçlunun yaptığı hukuksal tasarruflar hakkında iptal davası açabilmektedir (İİK. 143/2, 277)200.

Buna karşılık, İİK’nun 152’nci maddesinde anılan rehinin yetmemesi vesikası zamanaşımın ortadan kaldırmaz. Alacağı rehinle temin edilen alacaklı, alacağını tahsil sadedinde, önce merhun mala müracaat etmek zorunda olup, ancak bu malın alacağı tam karşılayamaması halinde borçlunun diğer malvarlığına müracaat imkan ve yetkisini iktisap edebildiğinden (İİK. 45), mücerret rehinin yetmemesi vesikası borçlunun aczini ispat etmediği gibi, alacaklıya borçluyu takip külfetini tahmil ve zamanaşımını bertaraf da etmez201.

Zamanaşımının ortadan kaldırılması için alacaklının elindeki rehinin yetmemesi vesikasına dayanarak borçluyu ayrıca takip ve aleyhinde aciz vesikası elde etmesi gereklidir202.

198 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 409.

199 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 409.

200 Şimşek, 138.

201 Domaniç, TTK. Şerhi IV, 409.

202‘…İcra dosyasında yer alan haciz tutanakları İİK’nun 105’inci maddesinde öngörülen geçici aciz vesikası niteliğinde bulunmayıp, İcra Müdürü'nün düzenlediği "Borç ödemeden -geçici- aciz belgesi"

başlıklı belge de İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin icra müdürüne düzenleme yetkisi verdiği belgeler arasında sayılmadığından yok hükmündedir, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekir.’ HGK. 12.05.2004, 276/276/K., www.kazanci.com/külliyat/15.08.2005.