• Sonuç bulunamadı

4. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.1. Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın Haklarına İlişkin Düzenlemeler

4.1.2. Kadına Karşı Uygulanan Şiddet

Toplum nazarında son zamanlarda artan şiddet, taciz ve cinayet olayları Türkiye’de kadınların farklı gruplarda, farklı ailelerde, farklı kesimlerde hala yok sayıldığının, değer görmediğinin en büyük kanıtıdır. Kadınların erkek egemenliğinin altında ezildiği her türlü şiddete, her türlü cinayete kurban gittiği bu düzen içerisinde her ne kadar cezai yaptırımlar uygulansa da toplumda yer alan sapkın zihniyetli insanlar buna bir son vermemektedir. Bu zihniyetler genellikle eğitim almamış kesimlerden, psikolojik olarak sağlıksız bireylerden, cinayet işlemekten keyif duyan insanlardan, hatta sıradan vatandaşlardan bile oluşabilmektedir.

Son yıllarda kadın cinayetlerinin faillerine baktığımızda neredeyse tamamının erkek olduğunu görülmektedir. Bunların kimisi erkek arkadaş, kimisi koca, kimisi baba, kimisi akraba, kimisi ise hiçbir akrabalık bağı olmayan490 sadece yolda denk

geldiği ve onu öldürmek istediği için bir kadının canına kıyan sapkın zihniyetlerden meydana gelmektedir.

Cinayeti işleyenlerin bahaneleri ise; genellikle döverek, eziyet ederek, her türlü şiddete maruz bıraktıkları kadınların onlardan ayrılmak istemesi, kıskançlık, töre, namus, iftira, hatta yanlış anlamadan dolayı bile eşinin, annesinin, kardeşinin, kız arkadaşlarının, en yakınının ya da tanımadığı bir kadının hayatına son veren yüzlerce erkek bulunmaktadır. Kadınlar evlerinde, sokak ortasında, arazilerde, iş yerlerinde,

491arabada, kafede, okulda, otelde, hastanede, sahilde, yani her yerde yüzlerce kadın

erkekler tarafından katledilmiştir. Erkek bahaneleri son 10 yılda hiçbir şekilde bitmemiştir hatta gittikçe de artmaktadır.

Kadın cinayetleri konusunda istatistik verilere ulaşmak oldukça zor olmaktadır. Bu sebeple istatistik verileri ancak polis akademisi yayınlarından, gazetelerden ve kadın hakları derneklerinin istatistik verilerinden elde edilebilmektedir. Bu verilere göre;

490 Coşkun Taştan, Aslıhan Küçüker Yıldız, Dünya’da ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri 2016-2017-2018

Verileri ve Analizler, Polis Akademisi Yayınları, Şubat 2019, Ankara, s.14.

166

Türkiye’de 2016, 2017 ve 2018 yıllarında 726’sı polis, 206’sı jandarma kayıtlarına geçen toplam 932 kadın cinayeti işlenmiştir. Başta İstanbul, Ankara İzmir gibi şehirler olmakla beraber bunlara Türkiye’nin her şehrinde rastlanmaktadır. Kadın cinayetlerini ateşli silah, kesici ve delici alet, bedensel güç ile ve boğma ile işlemişlerdir. Çoğunlukla yaşları 26-35 arasında olan ve çoğu evli olan kadınlar cinayete kurban gitmiştir.492 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP)

hazırladığı rapora göre ise 2019 yılında 474 kadın öldürülmüştür.493

Kadınların şiddet gördüğü eşlerinden ayrılamama, boşanamama ya da uzaklaşamama nedenleri arasında ilk olarak çocukları gelmektedir. Çocuklarının babasız büyümemesi, maddi imkânsızlıklardan dolayı çocuğunun ve kendisinin geleceğini temin edememe korkusu boşanmaları durumunda da, öldürülme korkusudur.

T.C Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığının 2007 yılında Töre ve Namus Cinayetleri Raporuna göre; 2003 yılında töre ve namus cinayetlerine kurban gidenlerin sayısı 159, 2006 yılında 233, 2007 yılında 231, son 5 yıl içerisinde ise 1100’ü aşkındır.494

Türkiye’de son yıllarda gündemden düşmeyen erkek terörünün en acı isimleri, hayatını kaybeden kadınlar için hazırlanmış olan anıt sayaçta495 yer almaktadır.

Kadına karşı işlenen taciz, tecavüz, şiddet, cinayet olaylarının önlenmesi amacıyla; 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” 2012 yılında kabul edilmiştir. Bu kanun uluslararası bir sözleşme olan Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Sözleşmesi’nden ilham alınarak hazırlanmıştır.496 İstanbul Sözleşmesi olarak

geçmektedir.

Kadına karşı işlenen suçların, kadın cinayetlerinin önlenmesi için, toplumda dini ve kültürel değerlerin üstünde yoğunlaşarak bunların kadına değer verdiğinin

492 a.g.e.,s.9-10.

493Sözcü Gazetesi Haberi; https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/aci-bilanco-2019da-474-kadin- olduruldu-5542146/ , Erişim Tarihi: 01.01.2020.

494Sesimizi Duyan Var mı? Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı 2007 Töre ve Namus Cinayetleri Raporu,25 Haziran 2008,s.3.

495Kadın Cinayetine Kurban Giden Kadınların İsimleri; http://anitsayac.com/, Erişim Tarihi: 25.04.2020. 496TBMM Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları(1/510),YD.24,YY.2,SS.81.

167

gösterilmesi, ve toplumun bu düşünceye yönlendirilmesi, namusun; “insanın bedeni” olmadığının ve bir cinsiyeti olmadığın insanların aydınlatılması, sorunlu ailelerde ayrılma durumunda tekrar barışma buluşmaları sırasında güvenlik önlemlerinin polisler tarafından sağlanması, kadına karşı şiddet gösteren erkeğin rehabilitasyon merkezlerinde tedavi ettirilmesi, öfke kontrol eğitiminin verilmesi ve bu süre zarfında kadından uzak tutulmasının sağlanması, televizyonlarda, dizilerde, yayınlanan programlarda kadına karşı şiddetin veya cinayetin gösterilmesinin önlenmesi, haberlerde yayınlanan kadın cinayetleri konusunda cinayet gerekçesinin verilmesinin toplumda yaşayan diğer erkeklerin faili haklı bulmasının ve bu olayın onları tetiklemesinin önüne geçilmesi, şiddete maruz kalan kadınlar için sığınma evlerinin fazlalaştırılması, bir kadının yaşamına son veren failin, yaşamına devam edememesi için cezai yaptırımların ağırlaştırılması gerekmektedir.497

Günümüzde kadına karşı şiddet, aile içi şiddet gibi konuların yanı sıra, yaşlı, hasta, çocuk gibi bireylerin yardım alacağı, Aile Bakanlığına Bağlı Aile Danışma Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi, Sosyal Hizmet Merkezi, Baroya Bağlı Kadın Hakları Merkezi bulunmaktadır. Özellikle kadına şiddet, tehdit, gibi kadının yaşam hakkını kısıtlayan herhangi bir durumda aranacak acil numaralar ve telefon aplikasyonları bulunmaktadır. Şiddet gören kadınlar, valilik kaymakamlık, polis merkezleri, jandarma karakolu ve adli makamlara da telefon üzerinden ya da merkeze direk giderek şikâyette bulunabilmektedir.498

Kadınlar, haklarını kazanabilmek için yıllardır mücadele vermişler, gelişmekte olan dünya düzenine adapte sürecinde de bazı haklara sahip olabilmişlerdir. Toplum içerisinde kadınların yer alması, toplumun kadınlara alışması uzun yıllar sürmüştür. Günümüzde kadınlar, sokağa çıkabilmekte, eğitim alabilmekte, hukuki yönden haklarını arayabilmekte, siyasete katılabilmekte ve erkeklerin yapabileceği her şeyi yapabilmektedir. Bu özgürlüğe sahip olan kadınları kısıtlayan tek şey, erkek baskısıdır. Toplumdan topluma, farklılık gösteren bu yapı içerisinde kesin bir yargı da bulunmak oldukça zordur. Toplumun her yerinde kadına karşı şiddete, taciz olaylarına, cinayete rastlamak mümkündür. Bugün kadına bakış açısı daha modern olduğu düşünülen en gelişmiş büyük şehirler de bile kadın cinayetlerinden söz etmek mümkündür. Bunun

497 Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2009, Ankara,.s.165.

168

tek nedeni ise yaşanılan yerden ziyade, toplumdaki zihniyetlerdir ve zihniyetler değişmeden kadınların yaşamlarının kolaylaşması oldukça zor olmaktadır.

Bugün Türkiye’de birbirinden oldukça farklı bakış açısına sahip kesimler yaşam sürmektedir. Kadın Haklarına önem veren, eşinin, kardeşinin annesinin ve toplumdaki diğer kadınların istedikleri gibi giyinebilmesini, gezebilmesini, okuyabilmesini takdir edip bu konuda kadınları destekleyen erkekler de bulunmaktadır. Erkek ve kadının eşit olduğunu kabul eden bu zihniyetlerin artması ve toplumun bu düzen içerisinde şekillenebilmesi, kadın hakları konusunda mücadele veren tüm kadınların umut ettiği bir toplumdur.

Ekonomik olarak;

Türkiye'de kadınların ekonomik hayattan beklentileri; kendi emeği üzerinde karar verebilmek, kazandığı parayı istediği gibi biriktirebilmek çalıştığı işlerde erkeklerle eşit miktarda ücret alabilmektir. Her kadın gibi Türk kadınları da kaliteli işlerde çalışmayı, gelirinin karşılığında güvenli bir iş yerinde çalışmak istemektedir. İşe alımlarda herhangi bir cinsiyet inanç, medeni durum, siyasi görüş cinsel yönelim, yaş gibi engellere takılmamak, çalışırken iş yerinde sosyal güvenceye sahip olmak, işgücü piyasasına dâhil olabilmek ve öncesinde meslek sahibi olabilmek için eğitimden faydalanabilmeyi istemektedir.499

1950'li yıllardan beri ekonomik hayat içerisinde kadınların çok fazla etkili olmamasının nedenleri arasında kadınların ev içi sorumluluklarını ön planda tutup dışardaki işlerde çalışmayı tercih etmemesi, bu da ataerkil aile ilişkilerinin bir sonucu olmasından kaynaklanmaktadır.

1960'lı yıllarda sanayi işleri pek fazla kadınlar tarafından tercih edilmemekteydi. Hizmet sektörünün büyümeye başlaması kadınlar için iş olanaklarının fazlalaşması anlamı taşımaktaydı fakat 1970'lerdeki işsizliğin artması ile birlikte göçlerin meydana gelmesi, kentlerde yaşam zorluğu çeken ailedeki kadınların çalışma

499İpek İlkkaracan Ajas, “Ekonomik Haklarımız Var, Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği”, İstanbul, 2017,s.4.

169

hayatına girmeye başlaması ile az olan iş imkânlarına çok fazla talep olmaya başlamıştı. Sanayi ve hizmet faaliyetleri bu talepleri karşılayamaz hale gelmişti.500

1980 sonrasında sanayi faaliyetleri ile başlayan sıkıntılar, yeni yatırımların olmaması ve ekonomik daralma sebebiyle fabrikalar işçi çıkarma yasağının ardından fabrikada çalışan vasıfsız işçilerin yerine başkasının alınabileceği, fabrika için önem taşımayan işçilerin işlerine son verilmiştir. Bu gruba giren kesim kadın işçiler olduğundan işlerini kaybetme olasılıkları da fazla olan gruptur. Aynı zamanda kadın işçinin maaşı aile içinde ek gelir olarak görüldüğünden kadın işçilerin işten çıkarılması daha olası bir durumdur ve bundan ziyade fabrikalar üretimde maliyetini düşürerek, kar elde etmek için kadın işçileri hiçbir sigorta ve güvence yapmadan düşük ücret vererek evde çalıştırma yoluna gitmiştir. 501

Kadınların çalışmak zorunda olması ve kendilerine bir iş bulamaması genellikle kadın işçilerin çalışma yaşamında karşısına çıkartılan zorluklardan ileri gelmektedir. Hizmet sektöründe de durum bundan farklı olmamakla birlikte devlete bağlı olan kurumlarda istihdamın daraltılması, kadınların çalışma yaşamında erkeklere oranla tercih edilmemesi, çalışacak kadın profilinin genç ve okumuş olması kadınların iş olanakları kısıtlamıştır. Kadından beklenen işler için herhangi bir özel eğitimin verilmemesi, belli mesleklere kadınların yasalardan dolayı alınmaması ya da kadınların tercih edilmemesi de bu etkenlerdendir. Buna ek olarak ücretlerde kadınlara eşit davranılmaması, işe alımlarda kadının medeni durumuna göre tercih yapılması ve yine bir kriz ya da daralma kadının işten çıkarılması gibi zorluklarla karşılaşmaktadır. Evlenme çocuk doğurma vb. durumlarda işten çıkarılması gibi hususlar kadının çalışma hayatına girmesini, orada kendine yer edinmesini önleyen kurallar, kontroller silsilesidir.502

Kadınların iş hayatına aktif olarak katılımlarının arttırılması, işsizlik oranının düşürülmesi gibi, ekonomik olarak zorluk yaşayan kadınların iş hayatına katılımlarının

500F.Yıldız Ecevit, “Kentsel Üretim Sürecinde Kadın Emeğinin Konumu ve Değişen Biçimleri”, (ed Şirin Tekeli), 1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar, iletişim Yayınları, İstanbul, s.117. 501 a.g.e.,s.117.

170

arttırılması için eğitim faaliyetleri verilmesi, iş hayatında kadınların karşılaştığı sorunlara çözüm getirilmesi bağlamında çalışmalar başlatılmıştır. 503

1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun, evli olan kadınların çalışmalarının eşlerinden izin almak suretiyle mümkün olduğunu, aksi takdirde kadınların mahkeme yoluyla çalışma izni alması gerektiğini içermekteydi. 29 Kasım 1990 yılında kadınların çalışmalarını eşinin iznine bağlayan yasa maddesi, anayasanın 10. maddesi olan; Herkes, dil, din, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin kanun önünde eşittir.” Maddesine ters düştüğü için, Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmiş ve Resmi Gazete’ de yayınlanmıştır.504

Bunlara ek olarak beş yıllık kalkınma planlarında; kadına yönelik maddeler bulunmakta bu maddeler gereğince Türkiye’de kadının ekonomik yaşama aktif olarak katılımını sağlayacak tedbirler, düzenlemeler ve kararlar alınacağını vurgulanmaktadır.

4.1.3.Beş Yıllık Kalkınma Planlarında Kadının Ekonomik Haklarına