• Sonuç bulunamadı

1. BİRİNCİ BÖLÜM

1.2. Eğitim Alanında Kadın Hakları

Bir toplumun refah seviyesinin yükselmesi o toplumda yaşayan insanların eğitim seviyeleri ile ölçülmektedir.Nüfusun yarısının kadın olması, kadınların eğitilmesine ne kadar ihtiyaç duyulduğunun bir kanıtıdır. Her birey ilk eğitimini ailede alır, her şey bir annenin çocuk büyütmesi ve onu eğitmesi ile başlar.

60 Sevgi Gürtuna, “Osmanlı Kadın Giysisi”, s.57-58, aktaran Nurgün Koç, “Everyday Life in Turkey”

Eserinde Mrs. W. M. Ramsay’ın Osmanlı Ülkesindeki Kadınlara Dair İzlenimleri, History Studies:

International Journal of History, C:IV, S:2,2012,s.247.

61Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, s.22, aktaran, Acar, a.g.m, s. 405 62 Hale Biricikoğlu, Türk Modernleşmesinde Kadın,

https://www.academia.edu/40618001/T%C3%9CRK_MODERNLE%C5%9EMES%C4%B0NDE_A.DI N, Erişim Tarihi:25.03.2020.

34

Toplumda yaşayan kadınların eğitim seviyelerinin onların hayatın içerisindeki sorumlulukları ve rolleri ile doğru orantılıdır. Kadınların her konuda bilinçlenmeleri, yaşam içerisinde etkin olmaları için en önemli faktör eğitimdir.

İslamiyet’in kabul edildiği döneme gelindiğinde, daha önceden İslamiyet’i kabul eden erkek egemenliğinin hâkim olduğu toplumlardan etkilenilmiştir. Şerait kurallarını din olgusuna dayandırarak hiçbir şekilde dinde yer almamasına rağmen bu toplumlarda kadınların eğitimi kısıtlamış yalnızca ev işleri ile ilgili aldıkları eğitimle sınırlı kalmıştır.

Bu toplumlarda uygulanan ve dinin gereği gibi gösterilen bu kısıtlamalarda İslam dininde hiçbir dayanağı yoktur. İslam dinine bakıldığında, İslam dini kadınların eğitim almasının kesinlikle yasaklamamış ve buna engel getirmemiştir. Bilindiği gibi Kur’an-ı Kerim’in ilk ayeti “Oku!” 63Dur. “De ki; Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur

mu?” Ayeti de64 eğitimin önemini vurgulamaktadır. Hz. Muhammed’in hadisi şerifi

olan “İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslümana farzdır.65 Sözleri de İslam dininin

eğitime verdiği önemi vurgulamaktadır. Fakat tüm bunlara rağmen kadınların eğitim hakkı kısıtlanmış ve bu şekilde de devam etmiştir. Toplum, dinin kurallarına uyuyor şeklinde oluşturulan algı, konu eğitim konusuna geldiğinde dinin hiçbir kurallarını gözetmemiştir. Kadınları da eğitim hakkından mahrum bırakmıştır.

1839 Tanzimat dönemine gelinceye kadar eğitim, Osmanlı toplumu açısından bakıldığında, gençlere ve çocuklara dini boyutlarda bir bilgi aktarımı olması açısından düşünülmekle sınırlı kalmaktaydı. Hatta eğitimin zorunlu hale getirilmesi konusunda atılan adımların ilk sebebi dini eğitimin çocuklara verilmesi gerektiğiydi. Osmanlı döneminde; Kızlar yalnızca sıbyan mekteplerine gidebilmekteydi ve kadınların daha fazla bir eğitim almasına herhangi bir gerek görülmemekteydi. Sıbyan mektebinden sonra eğitimini özel derslerle tamamlayabilen kız çocukları da bulunmaktaydı fakat bu özel dersleri alabilen kızlar yalnızca ailelerinden destek bulabilen, kız çocuklarının

63Ahmet Akmaz, “Cebrâil ile Resûlullah’ın İlk Karşılaşmasına Dair Bir Değerlendirme”, B.Ü İslami İlimler Fakültesi Dergisi, C: I, S:1, 2014, s.49-52.

64Kübra Kamer Ekici, “İmam Gazali ve İbn Cemaa’nın Din Eğitimi Anlayışları”, Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Hakemli Dergisi, C: II, S:2, 2018, s.92.

65 Muhammed b. Abdullah el-Hatib et-Tebrizi, Mişkat'ü-l Mesabih, Beyrut 1985, s. 85; Sünen-İ İbni Macc, Mukaddime, 17, Kahire 1952, t/81. aktaran: Fahri Kayadibi, “İslam Dininin Eğitim ve Öğretime

35

okumasında herhangi bir sakınca görmeyen kişilerin kızlarından ve maddi durumu iyi olan ailelerin çocuklarından oluşmaktaydı.66

Kadınların eğitimlerinde gelişmelerin olması ancak Tanzimat dönemine gelindiğinde başlamıştır. Bu dönemde Batı’nın yeniliklerinden etkilenildiğinin bir örneği de eğitim alanında ki gelişmelerdir. Tanzimat döneminde, Osmanlı Devleti içerisinde yer alan ve Batı’nın yeniliklerini takip eden devlet adamları, batının siyasi ve ekonomik, gelişmelerini takip ettiği gibi eğitimde olan gelişmeleri de yakından takip ederek, Osmanlı Devleti’ne de getirmeye başlamışlardır. Eğitim alanında genel olarak yenileşmeye gidildiği gibi kız çocuklarının eğitimine de bu gelişmeleri entegre etmeye başlamışlardır. Kız çocuklarının eğitim alabilmesi için yeni okullar açma fikri, yeni görüşleri ve fikirleri de beraberinde getirmiştir.67

Dönemin önemli aydınları ve devlet adamları, toplumun geri kalmışlığının nedenleri arasında kadınların eğitimsiz olmasının çok büyük bir etken olduğunu bu amaçla çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulamışlardır. Bu konuda ve her konuda kadınların destekçilerinden olan Namık Kemal, Ziya Paşa gibi kişiler de bu konu hakkında büyük çaba sarf eden kişilerin başında gelmektedir.68

1843 yılında kadınlar ilk defa ebelik eğitimi almaya başlamışlardır.69 Böylelikle kızların sağlık açısından bilgilenmesini ve bu alanda eğitim görmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

1858 yılında Kız rüşdiyeleri açılmaya başlamıştır. İlk açılan okul Sultanahmet’teki Kız rüşdiyesidir70

Kız rüşdiyelerinin ders programlarında Din Bilgisi, Ahlâk, Osmanlıca, Hesap, Arapça, Farsça, İmlâ, Tarih, Coğrafya, Terzilik ve Nakış gibi dersler bulunmaktadır. Hem dini bilgiler, hem ilmi bilgiler ile kız ve erkekler çocukları aynı eğitimden

66 Kurnaz,a.g.e..s.4. 67 Kaymaz,a.g.m.,s.335. 68 Kaymaz,.a.g.m.,s.336.

69Nurgün Koç,“Kadın, İşçi ve Çocuk Sorunlarının Batılılaşma İçindeki Yeri” Türk-İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, S.9,Kış, Konya,2010,s.194.

70Yahya Akyüz, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçilirken Eğitim-Öğretim Alanında Yaşanılan

36

geçmekte olup ayrıca kızlar için el emeği gerektiren Nakış ve Terzilik dersleri de verilmektedir. 71

Eğitim alanında Batı’dan alınan gelişmeler arasında ilk olarak; Fransa’nın 1867 yılında Duruy Kanunundan etkilenerek hazırlanan 1869 Maarif-i Umumiye

Nizamnamesi ile kızlar için öğretmen okulu açılması, rüşdiyelerin çoğaltılması

kararlaştırılmıştır.72

Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte 1869 yılından sonra Rusçuk ve İstanbul’da 11 tane Kız Meslek mektebi açılmış, kadınlara mahsus meslek eğitimi verilmesi için bir sanayi mektebi ile birlikte, öğretim programı da başlatılmıştır.

Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde Darülfünuna genişçe yer verilmiş ve 51 madde ile teşkilatı ve yapısı açıklanmıştır. Bu nizamname ile İstanbul’da Darülfünun-i Osmani adında bir üniversitenin açılması kararlaştırılmıştır.

Mekteplere ve rüşdiyelere öğretmen yetiştirmek ve Kızların öğretmenlik mesleğini icra edebilmeleri için 1870 yılında kız öğretmen yetiştiren Dârülmuallimat açılmıştır.73 Darülmuallimat ilk mezunlarını 1873 yılında vermiş, bunun yanı sıra II.

Meşrutiyet ile birlikte, 1910-1911 yılları arasında yeni bir okul olan Leyli Darülmuallimat’ı açılarak, eğitime büyük bir katkı sağlamıştır.74

1913 yılına gelindiğinde kız rüşdiyeleri 6 senelik kız ilkokulları haline dönüştürülerek bu okullar ilçelere kadar getirilmiştir. 25 Eylül 1913 yılındaki

71Sadettin Eğri, “II. Abdülhamid Döneminde Eğitim Sisteminde Modernleşme Çabaları: Kızların Eğitimi

Ve Bursa İnas Rüşdiye Mektebi”, U.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, S:26,

2014,s.132.

72Aziz Berker, “Türkiye’de İlk Öğretim”, Arık. 1945,s.13-14, Bayram Kodaman, Abdülhamid Devri

Eğitim Sistemi, İstanbul, 1980, s.105, aktaran: Şefika Kurnaz, Cumhuriyet Öncesinde Türk Kadını, TC

Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2. Baskı, Bilim Serisi 4,Ankara, 1991.s.5. 73İlkay Abazaoğlu, Osman Yıldırım, Yılmaz Yıldızhan, “Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sisteminde

Öğretmen Yetiştirme”, Uluslar Arası Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, S:6,2016,s.145.

74 Sevim Ceylan Dumanoğlu, “Osmanlı Devleti’nde Kız öğretmen Okulu Darülmuallimat (1870-1924)”, Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, Kahramanmaraş, Nisan 2019,s.35-46.

37

kararnameye dayandırılarak öğretmen okulları faaliyete geçmiştir. 1913 yılında İnas Sultanisi açılmıştır. 75

Maarif Nazırı Şükrü Bey’in “Darülmuallimat’ın İnas kısmında bir Darülfünun açmak” söylemi, doğrudan doğruya idadi ve sultanilere öğretmen yetiştirecek bir Kız Yüksek Öğretmen Okulu açmayı amaçlamaktadır. Asıl isteği ise kadının toplumsallaşmasına, yani ahlakileşmesine aracılık etmektir. Bu sebeple 1915 yılında kadınlar için ilk üniversite olan İnas Darülfünunu açılmıştır. İttihat ve Terakki kadroları bu sürecin başlamasında etkili olmuştur.76 Açılan bu Darülfünunda haftada 4

gün kadınlar için konferanslar verilmeye başlamıştır. 1914-1919 yılları arasında eğitime başlayan kurumda kızlara, Edebiyat, Tabiiyat ve Riyaziyat dersleri verilmiştir. İlk olarak Zeynep Hanım konağında başlayan eğitim, Lisans ve Hukuk Mektebinde devam ederek daha sonra tekrar Zeynep Hanım konağında 1920 yılında son bulmuştur. Bundan sonra ise karma eğitime geçilmiştir.77

Öğretim hayatının okullarda gerçekleşmeye başlaması ve okuma yazma bilen kişilerin sayısının artması ile birlikte Türk kadınları için yeni bir dönem başlamıştır. Tevfik Fikret "Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer" , Abdülhak Hamit ise "Bir milletin nisvanı derece-i teraksinin mizanıdır” sözleri ile kadın konusunda düşüncelerini belirtmişlerdir.78

Bu dönem içerisinde eğitim alanında kadınlar açısından değerli adımlar atılmakla beraber toplumda kadının saygınlığı arttırması ve toplumda kendi kimliğini kazanması açısından çeşitli cemiyetler ve dergiler çıkarılmaya başlanmıştır.79

1912 yılından başlayarak Osmanlı toplumu içerisine giren dergiler, eğitim hususunda toplumu aydınlatmak için atılan adımların öncülüğü niteliğindedir. Önemli devlet adamlarının ve aydın düşünürlerinde desteğiyle kadınlar, Kadın Bahçesi (1912),

75Yasemin Tümer Erdem, “II. Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Kızların Eğitimi”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi İstanbul, 2007, s.113-115.

76Ali Y. Baltacıoğlu,“Darülmuallimat’tan İnas Darülfünunu’na”, Osmanlı Bilim Araştırmaları Dergisi, C:X, S:1, 2008, s.99.

77Ali Arslan, Mustafa Selçuk ve Mehmet Nam, Türkiye’nin İlk ve Tek Kız Üniversitesi İnas

Darülfünunu(1914-1919), İdil Yayıncılık, İstanbul, 2012,s.28-43.

78A. Afet İnan,“Tarih Boyunca Türk KadınınınHak ve Görevleri”,s.87-88,aktaran, Koç ,a.g.m.,s.193. 79 Mehmet Yavuz Erler, Sicil-i Umûmî Defterlerine Göre Samsun Merkez İnâs Mektebi (1898-1926), On Dokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, C:XII, S:1, 1999.s.83.

38

Kadınlar Dünyası (1912), Kadın Hayatı (1913) gibi dergiler ile seslerini duyurmaya çalışmaktaydılar.80

Kız çocuklarının, erkek çocuklarıyla beraber dersler almaya başlaması, kızların eğitimini ortaokul, lise, üniversite şeklinde devam ettirerek, meslek sahibi olmaları, Meşrutiyetin getirdiği yenilik hareketleriyle beraber adım adım gelişerek, Cumhuriyet dönemindeki gelişmelere de zemin hazırlamıştır. Kız çocuklarının eğitim görmeleri, toplum nazarında kendilerine bir yer bulmalarına ve sonrasında çeşitli meslekler edinerek ekonomik özgürlüklerini kazanmalarında büyük önem taşıdığından, bu hususta atılan ilk adımlar oldukça önem taşımaktadır. Cumhuriyet dönemine geçildiğinde başta Mustafa Kemal Paşa’nın kadının eğitimine verdiği önemin anlaşılmasına, toplumun kadınlara karşı bakış açısını değiştirmesinde ve kadınların eğitim haklarını elde edip, diğer alanlarda da bilinçli bir şekilde haklarını aramaları hususunda büyük bir adım atılmıştır.