• Sonuç bulunamadı

3. KADINLARIN BLOGALANDA ALTERNATİF KAMUSAL ALAN

3.6. Kadın Bloggerların Toplumsal Cinsiyet Algısı

Bu bölümde çalışmanın odak konusu olan “toplumsal cinsiyet” meselesi, bloggerların düşünce ve deneyimleri üzerinden irdelenmeye çalışılmıştır.

3.6.1.Görüşülenlerin Blog Yazımında Cinsiyet Farklılığına İlişkin Düşünceleri Görüşülenlere kadınlar ve erkeklerin birbirinden farklı blog yazdıklarını düşünüp düşünmedikleri sorulduğunda büyük çoğunluk (9 kişi) kadın ve erkek bloglarının birbirinden farklı olduğunu savunmuşlardır. Ancak verilen yanıtlar irdelendiğinde gerekçe olarak kadın ve erkeklerin zaten ilgi alanlarının birbirinden farklı olduğuyla ilişkilendirerek; toplumda yerleşmiş toplumsal cinsiyet kalıpları üzerinden hareket edildiği anlaşılmıştır.

Zaten baktığınızda blogger erkek sayısı çok az. Biz etkinliklere gidiyoruz hep bayanız. Özellikle Ankara’da erkek blogger pek yok açıkçası. Bence bunun böyle olmasında zaman çok etkili ve tabi bir de paylaşmayı kadınlar daha çok seviyor.

Bir sıkıntısını ya da farklı bir şeyini anlatmayı ifade etmeyi daha çok seviyor.

Erkekler demek ki böyle bir ihtiyaç hissetmiyor. Kendilerini farklı bir ortamda

80

ifade etme gibi bir sıkıntıları yok heralde. O yüzden kadınlar herhâlde bu işe daha çok soyundular.(B2)

Tabii ki. Sonuçta ilgi alanları farklı. Benim baktığım zaman erkeklerin daha çok bilgisayar olsun, araba olsun onlarla. Kadınlar daha çok annelik, makyaj üzerine.(B4)

Açıkçası pek fazla erkek bloggera denk gelmiyorum. Yemek konusunda yazanlara denk geliyorum. Birkaç tane minyatür yapan tanıdığım var. Çok uzun yazılar yazdıklarını görmüyorum. Kadınlar biraz daha detaylı anlatıyor, erkekler biraz daha kısa tutuyor sanırım.(B5)

Tasarımdan çok net fark edebiliyorum. Bir taraf pastel renkler cıvıl cıvıl öbür tarafta erkelerdeki daha resmi geliyor. Benim fark ettiğim erkeklerde genellikle spor, fitness üzerine.(B8)

Yani bu biraz insandan insana farklılık gösterir. Dil konusunda kadınla erkek gibi bir ayrım yapamam. Ama bana göre kadınların içerinde özellikle tek seyahat eden kadınlar biraz daha ilham verici yazıyorlar. Yani ama bunu sadece seyahat için demiyorum kendi ayakları üzerinde duran, tek başına bir birey olan blog içeriği üreten kadınlar için de geçerli.(B9)

Görüşülen 2 blogger ise kadın ve erkeklerin blog yazım şekillerinin birbirinden farklı olmadığını ifade etmişlerdir:

Yoo hayır blog yazan insanların dilleri biraz ortaktır bence.”(B6)

“Bazı blogların kadın mı erkek bloğu mu olduğunu bilmeden okuyorum ve erkek çıkınca şaşırıyorum, tıpkı kadın blogger gibi yazıyor(!) O yüzden farklı yazdıklarını düşünmüyorum. Duygular aynı. Derdi varsa meselesi aynı. Ben genelde erkeklerin duygusal zekâ yönünün daha kötü olduğunu düşünürüm ama okuyup da şaşırdıkları oluyor. Duygularını çok güzel ifade eden erkekler de var.(B12)

Pek fazla erkek blogger takip etmediğini belirten B3 ise bu konuda çekimser kaldığını şöyle ifade etmiştir:

Çok erkek blogger takip etmediğim için bilemiyorum. Çok da fazla denk gelmiyorum zaten.

3.6.2.Görüşülenlerin Blog Yazımında Toplumsal Cinsiyet Hassasiyeti

Görüşülen kadın bloggerlara blog yazılarını oluştururken kullandıkları dil ve simgelerde toplumsal cinsiyet konusunda bir hassasiyet gösterip göstermedikleri sorulmuştur. Bu

81

konuya hassasiyetle yaklaştığını belirten 7 bloggerdan bazıları, yaklaşımlarını şu şekilde açıklamışlardır:

Çok var hem de. Ben o konuda hep sosyal sorumluluk projelerini takip ediyorum açıkçası. Onları mutlaka paylaşıyorum. Sosyal sorumluluk projelerim başlığı altında bu tarz cinsiyet ayrımı, çocuklara istismardan tutun kadına şiddete kadar bir sürü konuda paylaşmaya, yazmaya çalışıyorum.(B2)

Bak mesela eskiden ne yazıyordum biliyor musun? ‘Korkma emzir, korkma sarıl’

gibi yazılarım olurdu. Onlara başlarken hep sevgili anne diye yazıya başlardım.

Bir gün bana dediler ki ben babayım ve sizi takip ediyorum. Sonra dedim ki benim bu dilimi değiştirmem lazım. Ben beni hep anneler takip ediyor diye onlara sesleniyordum. Oysa ebeveynlik sadece annelik değil ki. Bunları babanın da bilmesi gerekiyor. Sonra o dilimi değiştirdim. Artık daha dikkatliyim.(B7)

Gösteriyorum. Bir çabayla değil ama bu benim misyonlarımdan bir tanesi öyle görüyorum ve hissediyorum kendimde. Kendi güçlenmeme ne kadar önem veriyorsam çevremdeki kadınların güçlenmesi de benim için o kadar önemli.

Birbirimizden güç alıyoruz. Yazdığım her şeyin içinde bir yerde o mesaj var yani.(B8)

Kesinlikle. Çok dikkat ediyorum. Benim takipçilerin çoğu kız, erkekler de var.

Bunun yanında güven duyulan bir insan olduğumu düşünüyorum ki bana açılan gay öğrencilerim var. Onların ayrım hissedebileceği yazılar yazmamaya çalışıyorum. Mesela sınav öncesi ağlamakla ilgili bir yazı yazdım. Çünkü o dönem dayanamayıp patlayıp ağlıyorlar. O dönemde yazıları yazarken erkek öğrencilerimi de hesaba kattım. Erkek öğrencilerim de ağlıyor. Hatta bazen ben erkek öğrenciler üzerinde çok büyük yük olduğunu düşünüyorum. Çünkü kız öğrencileri babalar kayırıyor. Bir dahaki seneye hazırlanırsın diye. Ama erkek öğrenciye babalar çok kötü davranıyor. Okumazsa adam değil, iş bulmazsa adam değil, ağlasa adam değil… Bu çocuk sinirlenip dışarı şiddet olarak vuruyor işte.(B10)

Bu konuyla ilgili herhangi bir derdinin olmadığını ve özellikle bir hassasiyet göstermediklerini belirten 3 bloggerdan 2’sinin ağırlıklı olarak anne-çocuk üzerine blog yazdıkları dikkat çekmektedir.

Yoo, hiç önem vermiyorum.(B3)

Yani açıkçası mesela şu bayan ya da kadın ayrımı gibi şeyler mesela bana çok saçma geliyor. İkisi de cinsiyeti anlatmaya yarıyor işte. Orada art niyet aramak ya da aşağılayıcı bir anlam aramak bence yanlış. O konuda özel bir hassasiyetim yok.(B6)

Diğer taraftan 2 bloggerın ise bu soruya verdiği yanıtlardan, konuyla ilgili herhangi bir farkındalıklarının olmadığı anlaşılmıştır.

82

Benim bloğumu genellikle kadınlar okuduğu için ben onlara hitaben yazıyorum.

Toplumsal olarak bir şey yazmadım.(B4)

Sorulan soruyu erkekleri dışlamak olarak algılayan B5 ise şu şekilde ifade etmiştir:

Açıkçası pek dikkat etmiyorum. Hobiyle ilgilenen herkese açığım. Mesela hobi gruplarından bir beyefendiyle tanışmıştım, öğretmen kendisi. Bu işe yeni atılan birçok “bayandan” çok çok daha yetenekliydi. Erkek olduğunu sonradan öğrendik. Bütün bayanlar erkek olduğunu öğrendikten sonra o dikişlerin inceliğine iltifatlar yağdırdı.

Görüşülen bloggerların blog sayfaları incelendiğinde özellikle toplumsal cinsiyet konusunda hassasiyet gösterdiklerini ifade eden bloggerların paylaşımlarında ve kullandıkları dil bakımından yanıtlarıyla tutarlı oldukları görülmüştür. Bununla birlikte toplumsal cinsiyet konusunda hassasiyet göstermeyi kendi ifadeleriyle gereksiz bulan bloggerların daha ziyade anne-çocuk bloggerları olduğu dikkat çekmektedir. Daha önceki başlıklarda da ele alındığı gibi kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rollerini içselleştirdikleri ve toplum tarafından onaylanma ihtiyacıyla beklenen “performansı”

paylaşımlarıyla sergileyen anne-çocuk bloggerları bu doğrultuda yanıtlar vermektedir.

Buna rağmen toplumsal cinsiyet farkındalığının henüz gelişmemiş olduğu görülen bloggerların, geleneksel anlamda özel alana ait olarak görülen ve kadını bu alana hapseden meseleleri sanal ortamda ve dışarıya adım atarak paylaşmaları, özel-kamusal sınırlarını aşan bir platformda kadının konumu bakımından kayda değer görülmelidir.

3.6.3.Kadın Blogger Olmanın Avantaj ve Dezavantajları

Görüşülenlere blogosferde kadın olmanın avantajlı veya dezavantajlı taraflarının olup olmadığı sorulmuştur. Katılımcıların çoğunluğu (8 kişi) kadın blogger olmanın herhangi bir dezavantaj veya avantaj yaratmadığını, bunun cinsiyetle pek ilgisi olmadığını ifade etmişlerdir. Bu durumun yazma kabiliyetiyle ilgili olduğunu belirten B6 şöyle açıklamaktadır:

83

Kadın olduğum için değil yazıp yazmadığım için avantajlı veya dezavantaj oluyor o bence. Yazdığın güzelse, yazdığı şey o anda topluma hitap ediyorsa okunuyor.

Sonuçta bazen bloglar okuyoruz takma isimli kadın mı erkek mi bilemeyiz. Ona bakmıyor yani. Bence cinsiyetle hiç alakası yok.

Blogosferde kadın olmanın avantajlı olduğunu düşünen 3 kişi ise bu durumu şöyle ifade etmektedir:

Kesinlikle avantajlı olduğunu düşündüğüm bir şey var: bir kere bir kadın olmanın getirdiği merak ve öğrenme isteği. Kesinlikle bizde erkeklere göre daha çok.

Erkekler sadece okuyabilirler, sadece görebilirler, sadece izleyebilirler. Ama kesinlikle kendileri denemeyi tercih etmiyorlar ya da benim çevremdekiler öyle.(B1)

Avantajlı hissediyorum. Dezavantajlı görmüyorum. Kadınlar bence interneti daha doğru kullanıyorlar. Erkeklerin pek blog işiyle falan ve girip okusunlar gibi derdi pek yok bence. Bizim de alanımız çok geniş, kadınlara hitap edecek alanımız geniş. Ben şahsen kendi eşimden de görüyorum. Futbol, teknoloji ya da araba.(B4)

Kesinlikle avantajlı. Kadın olmak genelde dünya genelinde bir avantaj.5 Toplumun hangi kesiminde yaşadığına bağlı. İzmir’de bir kadın olarak yaşamam büyük bir avantaj. Ama sanmıyorum ki Batman’da da aynı avantaja sahip olabileyim. İnsanlar Türk toplum algısı nedeniyle öncelikle şaşırıyorlar nasıl kendi başına seyahat edersin? diye. Bunun şaşkınlığıyla daha fazla ilgi çekiyor yazılar. Bu da takipçi sayımın erkek bloggerlara göre daha hızlı artmasına neden oluyor.(B9)

Diğer taraftan görüşülenler arasında sadece B2 kendini bu anlamda dezavantajlı gördüğünü, ancak bunun blogger olmaktan ziyade toplumda kadın olmaktan kaynaklı olduğunu şu şekilde ifade etmektedir:

Blogger olarak öyle bir şeyim yok ama kadın olarak toplumda yaşadığımız birtakım dezavantajlarımız var tabiki. Bunu da her ortamda hissedebiliyoruz.

Yapılan görüşmelerde anlaşılmıştır ki bloggerlar blogosferi sahiplenmekte ve kendilerinin hissetmektedirler. Bununla birlikte erkeklerin bu alanda çok da başarılı olamadıklarını düşünmektedirler. Bu nedenle kadınların sadece kendilerini iyi ifade ettiklerini düşündükleri bu mecra onlar için ne avantaj ne de dezavantaj olarak görünmemekte, yalnızca kendilerine ait ifade alanı olmaktadır. Blogosferin kadınlar tarafından bu sahiplenilme durumu; Depeli’nin(2015) otobiyografik anlatıyla kadın

5Bu noktada araştırmacı tarafından “bizim toplumumuzda da böyle mi sizce” sorusu yöneltildi.

84

yazınsallığı arasında kurduğu ilişkiye benzer şekilde erişime açık günlük olarak tanımlanabilecek blogların eril yazma biçiminden farklı bir ortam sunduğunun izlerini göstermektedir.

3.6.4.Görüşülenlerin Diğer Kadın Bloggerlarla Dayanışma Deneyimleri

Bu bölümde görüşülen bloggerlara blog açtığından beri başka bir kadınla bir dayanışma deneyimi yaşayıp yaşamadığı sorulmuştur. Yapılan görüşmelerde özellikle bloggerların diğer kadın blog sayfalarını tanıtım amacıyla paylaşmaları, yorum ve beğeni ekleyerek destek olmaları dikkat çekmektedir. Bu konuda 3 blogger özel bir deneyim yaşamadığını belirtirken 5 kişi ise başka bloggerlarla blog yazımı konusunda cesaretlendiren deneyimler yaşadığını şu şekilde ifade etmiştir:

Laçin Taner diye bir kadın vardı. Hemen hemen benim yaşlarımda belki duymuşsundur. Laçintaner.com diye bir yerde yazıyor şimdi çoluğu çocuğu falan oldu. O da şimdi çoluk çocuk olduktan sonra farklı şeyler yazmaya başladı. Onu görüp beğenip takip etmeye başladıktan sonra ben de yapabilirimi düşünmeye başlamıştım aslında. Sonra özellikle dikiş nakış konusunda yapamayıp da ‘acaba ne yapabilirim’ dediğimde ona mail atıp ondan fikir aldığım zamanlar oldu.

Yaklaşımı gayet sıcaktı.(B1)

Kadın Blogger arkadaşlarımla birbirilerimizin sayfalarını okuyoruz, yorumlar yapıyoruz. Kullandıkları şeyleri soruyoruz, bir dayanışma içerisindeyiz.(B3) Tabii yaşadım. Başlarken beni teşvik edip yardımcı olan bir arkadaşımdı. Aynı zamanda yine blogger arkadaşlarımın sayfasına girip okuyup mutlaka yorum yapmaya çalışıyorum.(B4)

Çok dayanışmamız oldu bizim. Ben yazdığımı ona (blogger arkadaşına) yollardım o yazdığını bana yollardı falan. Biri bize kötü yorum yazdığında falan bak gidiyim ona cevap yazayım derdik falan.(B7)

Tabii oldu. Ben onların bloglarına referans gösterip link koyuyorum. Onlar benim yazılarımı paylaşıyorlar.(B8)

Bununla birlikte 4 blogger ise Web 2.0’ ın etkileşim özelliğini ön plana çıkararak iletişim kurma deneyimlerini paylaşmışlardır:

85

Ama bir araya gelme blogger etkinliklerimizle birbirimizi tanıyoruz, iletişimimiz çok kuvvetli. Ankaralı bloggerlar olarak ağırlığımız var ve hem de birbirimizi koruma kollama durumumuz var.(B2)

Daha önce bahsettiğim o kadın omzu vermek deneyimini instagramda da sürdürüyoruz. ‘Ankaralı Anneler Buluşmaları’ gibi. Bugün buradaki gibi. Bugün mesela yağmurda çamurda ben söz verdim diye geldim (blogger buluşmasına).

Kadın bir şey yaptı emeği boşa gitmesin diye. Öyle düşünmemiştim ama bunda cinsiyet anlamında bir pozitif ayrımcılık var mı demek ki varmış. Bir erkek yapsaydı bu organizasyonu bu kadar çaba sarf eder miydim diye düşündüm.(B6) Tabii. Çok yakın arkadaşlarımdan bir tanesi kadın blogger. Onunla beraber bir kamp organize ettik. Toplam 30 kadın bir araya geldik. Orada seyahat ve yoga deneyimlerimizi paylaştık. Neler yapabiliriz diye konuştuk. Şimdi devamı da gelecek. O döneme kadar benim motivasyonum biraz düşmüştü. Ama birliktelik çok iyi geldi, güçlendirdi. Yaptığım şeyi kendi içimde çok normalleştirmişim.(B9) Tabii çok fazla oldu. Çok yakın arkadaşlarım var benim bloggerlar, yüz yüze görüşmeden bile çok samimi olduk.(B12)