• Sonuç bulunamadı

3. KADINLARIN BLOGALANDA ALTERNATİF KAMUSAL ALAN

3.4. Kadın Blog Yazarlarının Blog İçeriklerine İlişkin Verilerin Analizi

70

Bu benim için feragat edilecek bir şey değil benim için keyifli bir şey. (B9)

Çok bir şeyden feragat ettiğimi düşünmüyorum. En yoğun zamanlarımda da yapıyorum. Çünkü o iş benim severek yaptığım ve zihin sağlığımı koruyan bir şey başkalarına yardım ettiğimi düşünüyorum. Benim için çok motive edici.(B11) Yapılan görüşmeler sonucunda daha önceki başlıkta da sözü edilen ve blog güncelleme sıklığını sekteye uğratan toplumsal cinsiyet rollerinin getirdiği sorumluluklar doğal olarak blog devamlılığı konusunu da etkilemektedir. Ancak bu noktada dikkat çeken başka önemli bir yaklaşım ise önemli sayıda bloggerın blog güncellemek için ayırdıkları zamanı bir feragat olarak görmemeleridir. Bu durum blog yazma ediminin kadınlar için yarattığı motivasyon ve yaptıkları işi benimsemelerinin bir sonucu olarak karşımızda durmaktadır. Böylece blog yazma işi günlük yaşamın bir parçası olmasının yanı sıra kadınların yazma rutininin bu alanda profesyonelleşmeye evrildiği anlaşılmaktadır.

71

Kişisel blog sayfasına sahip B6 kendi blog türünden söz ederken özellikle “free style”

şeklindeki tanımıyla açıklamaya çalışmaktadır:

Ben bloğumu kızım doğduğunda açtım. Ama anne çocuk bloğu değil. Hayata dair her şey var. Ben makyaj deneyimlerimden tut da yediğim içtiğim yerler, çocukla gidilebilecek yere kadar yazıyorum. Aseton da paylaşıyorum. Biraz free style tarzı işte.

Kişisel blog türündeki sayfasını açarken türünden daha ziyade kadın odaklı bir blog açtığını ifade eden B12 şu şekilde açıklamıştır:

Kadınların mutlu olmasına çok önem veriyorum, film ve kitap önerisi de veriyorum ama genel olarak kadınlara yönelik. İlham veren kadınları insanlara örnek olsun motivasyon olsun diye göstermek. Amacım bu. Film önerilerim bile bu yönde. Kadın rol modellerden bahsediyorum.

Anne-çocuk blog türündeki B2 blog türünden bahsederken özellikle kendi bloğu için günlük ifadesini sıklıkla vurgulamıştır:

Blog sayfamda yazdığım gibi, çocuklarıma da bir miras gibi günlük gibi bir anı bırakmak istiyorum. “Bu blog bir anlamda çocuklarıma bırakacağım güncem Özellikle ataerkil kültürlerde kadının görevi olarak adlandırılan ve sıradanlaştırılan çocuk yetiştirme edimi bloglarda öneri ve deneyimlerin yazıya dökülmesiyle birlikte görünür hale gelerek tekdüzelikten kurtulmaya doğru yönelmiştir. Yukarıda detaylı bir şekilde değinilen blogger etkinliklerinde olduğu gibi, hane içinde sürdürülen geleneksel çocuk yetiştirme usulleri blog yardımıyla kamusal alana taşınmış, ayrıca blog etkinlikleri adı altında farklı yerlerde bir araya gelen kadınları alternatif bir kamusal alana yerleştirmiştir. Ataerkil toplum düzenine rağmen kadının, evin içine hapsedildiği atmosferden ve ev işi rutinlerinden çıkmak için iletişim teknolojilerini kullanarak özel alandan kamusala taşınması ve bunu yaparken tam da mahrem alanını kullanması benzersiz bir deneyim fırsatı sunmaktadır. Böylelikle sıradan olarak tanımlanan ev içi rutinleri ve kadınların gündelik deneyimleri, bloglar aracılığıyla özel olanın da politik bir değeri olduğunu kanıtlamaktadır. Yazma edimiyle bir yaratım sürecine giren

72

kadınlar bu yolla iletişim teknolojileri alanında pratiklerini geliştirirken, sosyal iletişim ağlarını da genişletme fırsatı bulabilmektedir.

3.4.2.Blog Sağlayıcı Hizmeti Tercihleri

Görüşülen bloggerların kullandığı blog servis sağlayıcı verilerine bakıldığında 5 kişinin özellikle kullanımı kolay olduğu için Blogspot’u kullandığı, 5 kişinin ise daha kapsamlı olduğunu düşündükleri için kendi web sayfaları üzerinden blog yayını yaptıkları anlaşılmaktadır. Diğer 2 kişi ise Blogspot’tan daha gelişkin olduğunu düşündükleri için Wordpress’ i kullandıklarını ifade etmişlerdir.

Blogspot’u tercih ediyorum. İlk açtığımda blogspot üzerinden daha kolay açmıştım. Sonrasında da onunla devam ettim(B3)

Kolay olduğu için blogspot.com.(B12)

İlk başta blogspotu tercih ettim. Sebebi de Google ın hizmeti olması genelde Google’ ın hizmetleri hoşuma gider. Bütün applicationlar googledan çıkan her ürün hoşuma gider. İki seçenek vardı zaten wodpress ve blogspot hiç araştırma yapmadan blogspotu tercih ettim ama sonra pişman oldum. Çünkü wordpress kadar gelişmiş değildi ondan sonra taşıdım zaten.(B9)

İlk olarak wordpress uzantılı bir site açtım kendime. (4 sene falan oldu açalı).

Sonra o site bana yeterli gelmedi 1 ay falan ancak ilgilenebildim ben. Ne bileyim çiçekler, şimdi çok moda ya insanlar birbirine teraryumlar hediye ediyorlar.

Onunla başlamıştım aslında. Sonra sıkıldım, ben çok çabuk sıkılırım. Sürekliliği gelmiyor, bir devamı olsa tutunurum belki bir yerden. Sonra arkadaş bir site alalım diye teşvik etti ve öyle çıktı. (B1)

com uzantılı adresi kullanıyorum ben. İlk önce ücretsiz sayfayla başlamıştım blogspot.com. Uzun bir süre öyle devam ettim. Daha sonra com’ a çevirdim. Çok farklı değil açıkçası, öbüründe de her şeyi yapabiliyordum ben. Benim için çok bir farklılık olmadı açıkçası.(B2)

Blogspot’ u kullanıyordum. Şimdi web sayfasına geçtim.(B7)

İlk başladığımda blogspot.com’ du. Ama bir süre sonra istatistikleri takip edememeye, bazı takipçileri silmeye başladı. Bazı özelleri değişmeye başladı.

Kontrol elimden gitmeye başlayınca artık bir blog sağlayıcısı değil de direk web sayfasıyla devam ediyorum.(B11)

Bloggerların büyük çoğunluğu, yeterince deneyim kazanıp takipçi sayılarını arttırdıktan sonra, daha profesyonel adımlar atarak blog sayfalarından com uzantılı internet sayfalarına geçiş yaparak yollarına devam etmektedirler. Bilindiği üzere bu tür sayfalar

73

daha fazla bilişim teknolojisi alanına ait bilgi ve yetenek gerektirmektedir. Böylece araştırmada daha önce söz edilen, kadınlara atfedilen teknolojik bilgi ve kabiliyet yetersizliği söylemlerinin dayanıksızlığı buradaki yanıtlarda tekrar kendini göstermiştir.

Erkeklere özgü olarak düşünülen bilgi teknolojilerinin, blogger kadınlar tarafından özgüvenle ve pratik bir şekilde kullanımıyla birlikte teknik konulardaki biyolojik temelli yetersizlik söylemlerinin eril egemen ideolojinin dayatmasından öte gidemediği açıkça görülmektedir.

3.4.3. Bloglara Verilen İsimler

Görüşülenlere bloglarına verdikleri isimlerin nereden kaynaklandığı sorulmuş olup; 5 kişinin ilgi alanlarından kaynaklandığını, iki kişi ise kendi kişisel özelliklerinden ilham aldıklarını şöyle ifade etmişlerdir:

Arkadaş bir site alalım diye teşvik etti, adı ne olsun derken ‘sen biraz ukalasın bilgederki olsun ben her şeyi bilirim dersin’ dedi ve öyle çıktı. (B1)

Ben sürekli rejim yapmaya çalışıyorum. Ama hamurları tatlıları götürüyorum.

Sonra diyorum çok pişmanım ben yürüyüş, spor yapacağım diyorum. Çocuklar ömrü hayatı boyunca beni böyle hatırlayacak, annem hep yerdi, sonra pişman olurdu diye. Bir gün bloğa isim arıyorum. Ne koyayım dedim. Çocuklarla bakarken bu karikatürü gördük beraber (biz kimiz kadınız ne istiyoruz karikatürü).

Çocuklar görünce zaten aa anne aynı sen dediler. Sonra olur ya güzel olur dedim.(B12)

Bloggerlardan 2 kişi kendi ismini, 2 kişi de çocuğunun ismini kullandığını belirtmiştir.

Blog ismini seçerken mesleğini ön plana çıkaran B7 şu şekilde ifade etmiştir:

Mesleğimden kaynaklanıyor. O zamanlar çok fazla ‘Can’ın annesi Yiğit’in annesi’ diye bloglar vardı. Ben de dedim ki benim mesleğim akademisyenlik akademisyen anne olsun.

74 3.4.4.Blogda Kullanılan Görsellerin Kaynağı

Görüşülen bloggerlara bloglarında kullandıkları video/fotoğraf gibi görsel öğeleri kendilerinin hazırlayıp hazırlamadıkları sorulmuştur. Bloggerların çoğunluğu (10 kişi) bloğunda yer alan görselleri kendilerinin hazırladıklarını ifade etmişlerdir.

Direkt kendim çekip hazırlıyorum. Çünkü yaşadığımı anlatıyorum. Yani kendi deneyimimi aktardığım için görseller yaşanmış şeyler oluyor. Ya da bir ürünse onun fotoğrafı oluyor.(B6)

Her zaman kendim üretiyorum. Ya cep telefonumla ya da bilgisayarımla çekiyorum. Sonra bunları ya Youtube’a yüklüyorum ya da sayfama.(B11)

Diğer iki blogger ise söz konusu görsel öğeleri telif haklarına dikkat ederek internet üzerinden sağladıklarını belirtmişlerdir.

3.4.5. Blog Profilinde Kullanılan Kişisel Bilgiler

Görüşülen bloggerlara bloglarında kişisel bilgilerine (kendi ismi, fotoğrafı gibi) yer verip vermediği sorulmuştur.Bloggerların büyük çoğunluğu (10 kişi) bloglarında kendi resimlerini kullandıklarını belirtmişlerdir. Bunun haricindeki iki kişi ise blogların içerikleri gereği, kişisel bilgilerinin bloğun önüne geçmesini engellemek ve bir sınır koymak amacıyla kendi resimlerini kullanmadıklarını ifade etmişlerdir.

Kişisellikten olabildiğince uzak duruyorum. Hatta sınırı geçtiğim zaman da uyarılıyorum ailemden. Çünkü eskiden ben kişisellik sınırını çok aştım. Ben resmen internette yaşıyordum. Ondan o kadar sıkıldım ki mesleki bir şey onun önüne geçmesin. Sadece adım yaşım nadiren var ve yaşadığım şehir var. Özelimle ilgili bir şey yazmak istemiyorum.(B10)

Sadece etkinlikler de o da çok fazla değil. Kendi fotoğrafımı genelde çok fazla kullanmıyorum. Bu bir hobi bloğu olduğu için çok da gerekli değilim.(B5)

Ayrıca kendisinin ve çocuğunun resmini kullandığını belirten B7, bu konuda hassas davrandığını ve çocuğunun kişisel alanına saygılı davrandığını özellikle belirtmiştir:

Evet kullanıyorum.Çocuğumun fotoğraflarında özeline çok dikkat ettim. Evde çekim yaptığım belli alanlar vardı. Çocukları reklam panosuna çeviriyorlar.

Yediğine içtiğine giydiğine etiket, bundan post başına ciddi para alanlar var. Ben

75

bunların hiçbirini yapmadığım için ileride Demir’le ilgili bir sorun yaşayacağımı düşünmüyorum. Çok abartıldı ve güvenilirliğini kaybetti. Çocuğun her anını teşhir etmeden, yani anne babasıyla özel bir gündür anlarım doğum günü bayramdır.

Çocuğun sürekli fotoğraflarının paylaşılmasını doğru bulmuyorum ve bundan para kazanıyorlar.

Bununla birlikte görüşülen bloggerların tamamı bloglarında kendi isimlerini kullandıklarını, rumuz kullanma ihtiyacı hissetmediklerini ifade etmişlerdir.

Yapılan görüşmelerde bloggerların kendi bloglarında kişisel bilgilerine çekinmeden yer vermesi dikkat çekici bir durum olarak görülebilir. Böylelikle toplumsal yaşamda eril kültür tarafından görmezden gelinen ve baskı altına alınarak geri planda tutulmaya çalışılan kadın kimliklerinin alternatif bir kamusal alan potansiyeline sahip blogosferde açıkça sergilenmesi önemli bir meydan okuma olarak değerlendirilebilir. Blog sayfaları aracılığıyla deneyimlerini farklı yöntemlerle de olsa paylaşıma açan kadınların “ben buradayım” deme şekillerinden birisi de kimliklerini çekinmeden paylaşmış olmalarıdır.

3.4.6.Blog Yazımında Kullanılan Dil Konusu

Görüşülenlere blog sayfalarında yazdıkları metinlerde nasıl bir dil kullanmayı tercih ettikleri sorulduğunda yarısı samimi bir dil kullandıklarını şöyle ifade etmişlerdir:

Resmi bir dili yok bloğumun zaten nasıl olurdu resmi bir dil düşünemiyorum. Ben öğrendiğim şeyleri paylaşmayı gerçekten çok seviyorum. Anlatmayı seviyorum.

Bir de şeyi düşünüyorum biri bana anlatsaydı ne kadar basit dille anlatmasını isterdim diye. Ben öğrenirken nasıl bir basitlikte öğrendiysem, yazarken de öyle yazmaya çalışıyorum. Benimkisi tamamen keşfettiklerimi paylaşma güdüsü.(B1) Günlük konuşma dili kullanıyorum. Zaten bence bloğun amacı da o. Teknik kelimeler ya da akademik yazılar olmamalı bir günlükse eğer. Kendi hayatından bir şeyler paylaşıyorsan biraz daha samimi olmalı.(B2)

Samimi bir dil kullanıyorum. İçimden ne gelirse o şekilde yazıyorum.(B4)

Resmi dilden hoşlanmıyorum. Elimden geldiğince samimi dil kullanmayı tercih ediyorum(B9)

Kendim nasıl okumaktan hoşlanıyorsam ben de öyle yazıyorum. Psikolojik terimlerle de çok sıkıcı anlatabilirsin veya herkesin anlayabileceği daha eğlenceli de anlatabilirsin. Karşındakiyle konuşuyormuş gibi de yazabilirsin, ben öyle seviyorum(B12)

76

Görüşülen bloggerlardan hiçbirinin resmi dil kullanmayı tercih etmediği dikkat çekerken; diğer yarısının ise yazım özelliklerini samimi ile resmi arasında bir anlatım şeklinde ifade ettikleri görülmüştür:

Yani resmi anlatım kullandığım yazılarımda oluyor, samimi anlatım kullandığım yazılarım da oluyor.(B5)

O biraz değişebiliyor. Türkçeyi doğru kullanmak adına çok fazla konuşma dili değil. Çünkü konuşma dilinde yeri geliyor argo oluyor, ya da bir espri bazen seslendirme olmadan aktarılmıyor. Çok lakayt olmayan bir gündelik dil veya çok resmi olmayan resmi bir dil diyebiliriz.(B6)

Samimi bir dili tercih ediyorum. Zaten akademik metinlerin içerisinde diğer dili kolaylıkla bulabilirler.(B7)

Akademik dille samimi dil arasında bir yerde bence. Facebook’ta kendi paylaşımlarımı yaparken biraz daha ifadeler ve günlük dil kullanıyorum. Ama bloğumda bilgi verirken biraz daha farklı bir dil kullanıyorum ama kesinlikle soğuk ve uzak bir dil değil.(B8)

Eskiden biraz daha resmi bir dil kullanıyordum daha mesafeliydi. Zaman içinde okuyucuyla daha samimi olmaya başladıkça dilim de değişmiştir. Ya da bu bilinçli vegan eğitimim sonrasında daha senli beli oluyoruz. Ama bilimsel bir araştırmayı özetlerken daha akademik bir dil kullanıyorum.(B11)

Blog yazılarında samimi ile resmi bir dil arasında bir anlatım kullandıklarını ifade eden bloggerların, daha çok mesleklerini blog üzerinden sürdürenler arasından olduğu dikkat çekmektedir.

Habermas’ın tanımını yaptığı haliyle “rasyonel bireylerin” (bu bireylerden anlayacağımız daha ziyade burjuva erkeklerdir) bir araya gelerek kamusal alana ait meseleleri edebi ve resmi bir dil kullanarak müzakere ettiği eril kamusal alandan uzak bir şekilde; kadınlar “özel” olarak tanımlanabilecek meseleleri gayrı resmî bir dille anlatarak fark etmeden kamusal-özel alan sınırlarına başkaldırmaktadırlar. Geleneksel kamusal alan tanımlarının irrasyonel olması nedeniyle reddettiği gündelik hayata ilişkin deneyimlerini, erişime açık bir günlük tarzında farklı bir dille kurgulamayı tercih etmektedirler.

77

Bloglarla birlikte, yazın konvansiyonları oluşurken dışarı itilen birçok biçim, fikir ve duygu tekrar yazının içine dönmüştür. Konuşulduğu gibi yazma, yazıda kişisel yaratıcılık yoluyla icat edilmiş sözcükler kullanma, argo ve küfürü yazıya dahil etme, duygu ikonları (emoticons) ekleme, yazınsal dili dönüştürmede ilk akla gelebilecek örneklerdendir. Ses, müzik, imge, duygu vs. kodlarını metne ekleyen tüm bu teknolojik yenilikler kişiye fikirleri, duyguları, esinleri, bellek imgelerini vs. bir arada kayda alma ve ‘kendilik’ i adeta yoğun bir betim olarak depolama olanağı sunmaktadır (Depeli, 2015:272).

Blog sahipleri, yeni medya genelinde ağsal iletişime, paylaşımlarındaki bu yeni dil vasıtasıyla taşınarak Van Dijk tarafından ifade edilen haliyle “yeni özne” halini alırlar (2006:117). Bu dil aracılılığıyla yeni özne kendine kamusal alanda özel bir alan açarak dâhil olur. Bloggerların yazdıkları erişilebilir günlükler, böylelikle kamusal ve özel sınırlarının ötesinde, birbirleri içine geçmiş haliyle kendine yeni bir yer bulmaktadır.