• Sonuç bulunamadı

B. Adlî ve Ġdarî Yapı

1. Kadı-Naib

Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda bir taraftan eyalet-sancak Ģeklinde askerî-idarî bir teĢkilatlanma varken diğer yandan Ģer„î-idarî açıdan kazâ birimi mevcuttur. Bu birimlerin baĢında yürütme kuvvetini temsilen bey (beylerbeyi, sancakbeyi), yargı kuvvetini temsilen kadı bulunurdu401. Kaza biriminde Ģerʽî ve hukukî hükümleri

uygulayıcısı olan kadı402, bu anlamda beyden bağımsızdı. Emirlerini doğrudan

doğruya merkezden alırdı; ancak verdiği kararları icra salahiyetine haiz değildi. Diğer taraftan bey de kadının hükmü olmadan ceza veremezdi403

.

Kadılıklar, mevleviyet kadılıkları ve kaza kadılıkları olmak üzere iki grupta kademelendirilmiĢti. Mevleviyet, kadılığın en yüksek derecesi olup XV. asırda Ġstanbul, Bursa, Filibe, Sofya, Selanik mevleviyet kadılıkları olarak kabul ediliyordu404. BaĢkent, sur içinde Ġstanbul ve sur dıĢında Bilâd-ı Selâse olarak tabir edilen Eyüp, Galata ve Üsküdar olmak üzere dört kadılık bölgesine ayrılmıĢtı. Ġstanbul kadılığı gerek baĢkent kadılığı olması ve gerekse iĢ yükünün çokluğu nedeniyle diğer üç kadılıktan daha ayrıcalıklıydı405

. Fatih Sultan Mehmed, fetihten hemen sonra Hızır Bey‟i Ġstanbul kadılığına tayin etmiĢ ve onun vefatından sonra Ġstanbul ve diğer üç kazanın (Galata, Üsküdar, Eyüp) idaresi Molla Hüsrev‟e verilmiĢti406. Ancak belirtmek gerekir ki, Ġstanbul, Eyüp, Galata ve Üsküdar

kadılıkları birbirinden bağımsız olup Bilâd-ı Selâse kadılıkları, Ġstanbul kadısının

400 HRŞS, nr. 139, s. 3, 10 Zilkade 1130.

401 Özer Ergenç, Osmanlı Klasik Dönemi Kent Tarihçiliğine Katkı: XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya,

Ankara Enstitüsü Vakfı Yay., Ankara 1995, s. 61

402

Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, TTK, Ankara 1988, s. 83.

403 Halil Ġnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), YKY, Ġstanbul 2012, s. 108. 404 UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı s. 96.

405 Mehmet ĠpĢirli, “Ġstanbul Kadılığı”, DİA, C. 23, Ġstanbul 2001, s. 305. 406

denetiminde değildi. Molla Hüsrev, Ġstanbul kadılığına getirildiği zaman kendisine hürmeten diğer üç kadılık da uhdesine verilmiĢti407

.

Her çarĢamba Ġstanbul ve Bilâd-ı Selâse kadıları PaĢa-kapısına gider ve sadrazam baĢkanlığında toplantı yapılırdı. ÇarĢamba divanı denen bu oturumlarda Eyüp, Galata ve Üsküdar kadıları, divana intikal eden yetkileri dâhilindeki Ģer„i ve hukukî davalara bakardı408. ġunu da belirtmek gerekir ki, malî, beledî, asayiĢ gibi

kent hayatını ilgilendiren meselelerde zaman zaman her dört kadılığı birlikte muhatap alan emirler de gönderilirdi409.

Galata, Üsküdar ve Eyüp kadılıkları mevleviyet statüsündeki kadılıklarından olup bu üç kadılığın mertebeleri bazen küçülmüĢ ve büyümüĢtür410. Eyüp, 1552‟de

Galata ile birleĢtirilerek mevleviyet statüsüne getirilmiĢ411; ancak bir müddet sonra

ayrılmıĢ ve 1574‟te (H. 982) ikinci kez Galata ile birleĢtirilerek mevleviyet olmuĢtu412. 1579‟da (H. 987 Zilhicce) tekrar ayrılmıĢ ve bu tarihte Eyüp kadılığına Ġstanbullu ġah Efendi tayin edilmiĢti413. 1583‟te (H. 991 Zilhicce) Eyüp kazası

Silivri ve Çatalca kazalarıyla birleĢtirilerek ayrı bir mevleviyet yapılarak Molla Pîrî bu makama getirilmiĢti414

.

XVIII. yüzyılda Mevleviyet bölgeleri, kadıların terfi sıralamasına göre Devriye, Mahreç, Bilâd-ı hamse ve Haremeyn adıyla dört sınıfa ayrılmıĢtı415. Eyüp

kadılığı, Devriye denilen en küçük mevleviyetlerden iken 1771 (1185) yılından

407 Gül Akyılmaz, “Ġstanbul Kadısı”, 7. Uluslararası Türk Kültür Kongresi Türk ve Dünya Kültüründe

İstanbul Bildiriler: I İstanbul Tarihi: Medeniyetlerin Buluşma Noktası Olarak İstanbul, AKM,

Ankara 2012, s. 72-73.

408 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, “Ġstanbul ve Bilâd-ı Selâse Denilen Eyüp, Galata ve Üsküdar

Kadılıkları,” İstanbul Enstitüsü Dergisi, S. III, Ġstanbul Matbaası, Ġstanbul 1957, s. 29.

409

BOA, MHM.d, nr. 121, sıra 668, s. 122, evasıt-ı Rebiülâhir 1126; HRŞS, nr. 121, s. 99; nr. 135, s. 8 (14 Rebiülâhir 1115/ 17 Zilkade 1127).

410 UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, s. 134

411 Bu tarihte Abdullah Efendi (Gazâlîzâde) b. Abdülkadir Efendi Galata Mollası olmuĢtu. Nevʽizâde

Atâyi, Hadâ‟iku‟l-Hakâ‟ik fî Tekmileti‟ş-Şakâ‟ik, C. 1, haz. Suat Donuk, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, Ġstanbul 2017, s. 532.

412 UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, s. 96-97.

413 Nevʽizâde Atâyi, Hadâ‟iku‟l-Hakâ‟ik fî Tekmileti‟ş-Şakâ‟ik, C. 1-2, s. 896, 1198. 414 Nevʽizâde Atâyi, Hadâ‟iku‟l-Hakâ‟ik fî Tekmileti‟ş-Şakâ‟ik, C. 1, s. 891. 415

itibaren Hazret-i Ebâ el-Eyyûb Ensarî‟ye hürmeten mahreç mevleviyetine yükselmiĢ ve Halep ile Selanik mevleviyetleri arasına dâhil edilmiĢti416

.

Eyüp kadılığına, Sahn ve Süleymaniye gibi yüksek rütbeli medrese müderrislerinden atama yapılırdı. Eyüp kadılığı makamına getirilen ilmiye mensubu hiyerarĢik olarak Haremeyn kadılıkları, Ġstanbul Kadılığı, Anadolu ve Rumeli kazaskerliği rütbesine nail olabilirdi417. Örneğin Eyüp Mollası olan Mehmed Efendi

(Vardarî ġeyhzâde), 1719‟da Edirne, 1724/25‟te Medine, 1727/28‟de Ġstanbul mollası ve 1733‟te Anadolu kazaskeri olmuĢtu418

.

Mevleviyetler, ücret bakımından günlük 300 ve 500 akçe olmak üzere iki grupta değerlendiriliyordu. En düĢük payeli mevleviyetler 300 akçeli kadılıklardı. Evliya Çelebi, XVII. yüzyıl ortalarına doğru Eyüp kadılığının Fatih kanuna göre 500 akçe mevleviyet olduğunu ve yıllık yargı gelirinden 10.000 kuruĢ elde ettiğini söyler419. Aynı Ģekilde Ġnciciyan da XVIII. yüzyılda Çatalca, Büyükçekmece,

Küçükçekmece, Silivri, Ereğli, Midye, Burgaz, Terkos nahiyelerini içine alan Eyüp‟ün 500 akçelik mollalık olduğunu yazar420

.

Eyüp‟te, padiĢahlara tahsis edilen çiftlikler yer almaktaydı. PadiĢahın tasarrufunda olan çiftlikler için “Havass-ı Refî„a” tanımlaması yapılmaktaydı421

. Bundan dolayı Eyüp kadılığı anlamında kullanılan isimlerin esasını “hâss” ve “Eyüp” kelimeleri oluĢtururdu. Sözlükte “mahsus” ve “özel” anlamına gelen ve Arapça kökenli olan “hâss” kelimesinden Türkçe “Haslar”, Arapça “Havâss” Ģeklinde çoğul yapılarak farklı tamlamalar meydana getirilmiĢtir422. Bu doğrultuda

resmî yazıĢmalarda Eyüp kazası için “Havâss-ı Refî„a423”, “Havâss-ı Aliyye424”,

416 UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, s. 134-135.

417 Ġlhami Yurdakul, “Eyüp Kadılığı”, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Eyüpsultan Sempozyumu IX,

Eyüpsultan Belediyesi, C. 9, Ġstanbul 2005, s. 42.

418 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, C. III, haz. Nuri Akbayar, TVY Yay., Ġstanbul 1996, s. 1024-

1025.

419 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, 1. Kitap, s. 168 420 Ġnciciyan, XVIII. Asırda İstanbul, s. 76. 421

Necdet Sakaoğlu, “Havass-ı Refia Kadılığı: Eyüp”, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Eyüp Sultan

Sempozyumu X, Eyüpsultan Belediyesi, C. 10, Ġstanbul 2006, s. 68.

422 Yurdakul, “Eyüp Kadılığı”, s. 42.

423 BOA, İE.ADL, nr. 13/912, 20 Cemaziyelâhir 1137. 424

“Havâss-ı Kostantıniyye425” tamlamaları kullanılmaktaydı. Bu formlar, genelde Eyüp

kazasına bağlı kasaba, nahiye ve köyler ile ilgili hâdiseleri içeren belge örneklerinde karĢımıza çıkmaktadır. Eyüp kaza merkezi için “Eyyûb426”, “medîne-i Hazret-i

Ebâ Eyyûb427”, “nefs-i Eyyûb428”, “belde-i tayyib-i mübâreke429” ve daha uzun olarak

“medîne-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî –radiye anhu Rabbühü‟l-Bârî/ dâme fî rıdvâni‟l- Bârî/ aleyhi rahmetü Rabbihü‟l-Bârî430” formunda kullanımlar yaygındı. Diğer

yandan resmî yazıĢmalarda, Ģehrin kadısına “Eyyûb Ensârî Kadısı431”, “Haslar

Kadısı432”, “Eyyûb Kadısı433” ve “Eyyûb Mollası434”, denirdi. Ayrıca tetkik ettiğimiz

döneme ait mahkeme defterlerinde Eyüp kadıları ve naibleri için “Mevlana” unvanı kullanırdı.

Ġncelediğimiz dönemde Eyüp kazasının ulemadan olan kiĢilere arpalık olarak verildiği görülmektedir. Arpalık, görevden ayrılan askerî ve ilmiye sınıfını mensupları için bir nevi emekli maaĢı olarak tahsis edilen gelirdir. Ayrıca devlet memurlarına hizmette bulundukları sürece maaĢlarına ilaveten bu neviden bir gelir bağlanırdı435. Eyüp kadılığı, 1091 senesi Cemaziyelâhir ayının 15. gününden (13

Temmuz 1680) itibaren eski Ġstanbul kadısı Hıfzî Abdurrahman‟a arpalık olarak tevcih edilmiĢti436. Pratikte arpalık sahibi kendisine arpalık olarak tahsis edilen

kazaya gitmeyerek yerine naib tayin ederdi. Nitekim gurre-i Zilhicce 1123 (Ocak 1712) tarihinde Eyüp kazasının, eski Rumeli Kazaskeri Abdullbâkî Efendi‟ye arpalık tevcih edildiği; ancak Abdülbâkî Efendi‟nin kendisine tahsis olunan kazaya gitmeyerek HaĢim Mehmed Efendi‟yi naib tayin ettiği Ģu ifadelerden anlaĢılmaktadır: 425 HRŞS, nr. 118, s. 62, 22 Cemaziyelevvel 1114. 426 HRŞS, nr. 122, s. 21, 7-8 Receb 1116. 427 HRŞS, nr. 127, s. 9, 10 Safer 1122. 428 BOA, C.DH, 331/16537, 18 Zilhicce 1131. 429 HRŞS, nr. 135, s. 41, 29 Receb 1127. 430 HRŞS, nr. 139, s. 34; nr. 141, s. 30; nr. 145, s. 13 (1130/ 1132/ 1131). 431 HRŞS, nr. 139, s. 4, Zilkade 1130. 432 HRŞS, nr. 119, s. 51, 28 Zilhicce 1113. 433 HRŞS, nr. 133, s. 106, 2 Muharrem 1127. 434 HRŞS, nr. 119, s. 48, 16 Safer 1113.

435 Cahit Baltacı, “Arpalık”, DİA, C. 3, Ġstanbul 1991, s. 392. 436

“Fahrül-kuzât Haşim Efendi ba„de‟t-tahiyyeti‟l-vâfiye inhâ olunur ki, işbu sene selâse ve işrîn ve mi‟e ve elf Zilhiccesi gurresinden ber-vech-i arpalık mutasarrıf olduğumuz Havâss-ı Aliyye kazâsı niyâbeti tarafımızdan size tefvîz [ve] sipâriş olunmuştur vusûlünde varıp kazâ-yı mezbûrede beyne‟l-ahâlî icrâ-yı ahkâm-i şer„iyye edip câdde-i şer„den ser-i mû udûl ve inhirâf eylemeyesiz ve‟s-selâm. Hurrire fi‟l-yevmi‟s-sâbi„ ve‟l-işrîn min Zilka„de li-sene el-merkûm. Mine‟l-fakir Abdülbâkî Ârif el-Kadı bi asker-i Rumeli sâbıkan437…”

Bu tarihten itibaren HaĢim Mehmed‟in Eyüp kadısı olarak görev yaptığı farklı belgelerden de anlaĢılmaktadır438

.

Abdulbâkî Efendi‟den 10 sene önce yani 3 Ekim 1702‟de Eyüp kadılığı eski Mısır Kadısı Mevlana Abdullah‟a tevcih olunmuĢtu439. 1704 senesinde kadılık

görevinde naib Osman (Havâss-ı Kostantiniyye Kadısı Naib Osman) bulunuyordu440

. Ġsminin baĢındaki unvandan kadılık görevini vekâleten yürüttüğü anlaĢılmaktadır. 1707 senesinde Havâss-ı Aliyye kadısı Mevlana Abdurrahman Efendi idi441

. 1715 ve 1716 senelerinde Mehmed, Eyüp kadılığı görevini yürütmüĢ olup442 24 ġubat 1716 tarihinden itibaren kadılık, Medine-i Münevvere payesiyle önceden Filibe kadısı olan Mevlana Ali‟ye tevcih edilmiĢti443. Diğer taraftan 1720‟de Ali444

ve 1725 senesinde ise Mustafa445 adlı kiĢilerin Eyüp kadılığı görevini ifa ettikleri anlaĢılmaktadır.

Kadılar, kendi bölgesindeki kazalara bağlı nahiyelere naib atayabilirdi. Vekil anlamına gelen naib, tayin edildiği yerleĢim birimlerinde kadıyı temsilen idarî ve hukukî iĢlemleri icra eden görevlidir. Kazanın geniĢliğine ve iĢ yüküne bağlı olarak naib sayısı değiĢmekteydi446. Evliya Çelebi‟ye göre, XVII. yüzyılda 700 köyü

kapsayan Eyüp kadılığına bağlı 26 nahiyede naib vardı447. Ancak Çelebi‟nin vermiĢ

437 HRŞS, nr. 128, s. 29. 438

BOA, İE.EV, nr. 25/2965, 16 Receb 1124.

439 HRŞS, nr. 118, s. 62, 22 Cemaziyelevvel 1114. 440 BOA, İE.ADL, nr. 8/487, 12 Receb 1116. 441 BOA, İE.ML, nr. 82/7696, 21 Muharrem 1119.

442 BOA, İE.EV, nr. 54/5932, 15 Safer 1127; İE.EV, nr. 69/7418, 21 Safer 1128. 443

HRŞS, nr. 136, s. 132, gurre-i Rebiülevvel 1128.

444 BOA, İE.EV, nr. 41/4654, 13 Zilkade 1132. 445 BOA, İE.EV. nr. 66/7209, 5 ġevval 1137.

446 UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, s. 117. 447

olduğu rakam abartılıdır. Tetkik ettiğimiz sicil kayıtlarında, Haslar kazası dâhilinde Küçükçekmece448, Büyükçekmece449

, Midye450, Terkos451, Çatalca452, Ereğli453, Silivri454 olmak üzere toplam yedi nahiye olup buralara naib tayin edildiği görülür455. Bunların yanı sıra Hasköy Kasabası da Eyüp‟e bağlıydı456

ve buraya da naib tayin edilirdi457. Bu yerleĢim birimlerindeki adlî, beledî iĢler ve merkezden gelen emirler naibler tarafından yerine getirilirdi458

.

Eyüp kadılığı, idaresinde olan kaza bölgesinin adlî sorunlarını çözüme kavuĢturmakla kalmaz aynı zamanda idarî, beledî ve askerî alanda birçok görevi yerine getirirdi. Diğer bir ifadeyle Eyüp kadısı, kaza biriminin mülkî ve idarî amiriydi ve merkezden gelen emirleri uygulamakla mükellefti. Örneğin otağ-ı hümayun kurulması için gerekli malzemelerin tedarik ve nakli459

, sefere çıkacak ordunun ihtiyaçlarının karĢılanması ve ihtiyaç maddelerinin ilgili yerlere sevk edilmesi460; kazaya bağlı avarız ve cizye vergilerinin toplanması461, esnafa iliĢkin meselelerin halli462, çarĢı ve pazarın düzeni463, çevre temizliği464, vakıflarla ilgili düzenlemeler465

ve noter iĢlemleri (kefalet, vasiyetname, satıĢ ve hibe sözleĢmesi,

448 HRŞS, nr. 142, s. 35, 20 Cemaziyelevvel 1133. 449 HRŞS, nr. 142, s. 16, 22 Rebiülevvel 1133. 450 HRŞS, nr. 133, s. 96. 451 HRŞS, nr. 138, s. 25; BOA, A.DVNS.ŞKT.d, nr. 90, s. 486. 452 HRŞS, nr. 142, s. 65, 21 Muharrem 1133.

453 HRŞS, nr. 116, s. 21, 28 Rebiülâhir 1111; BOA, A.DVNS.ŞKT.d, nr. 66, s. 159. 454

HRŞS, 139, s. 7, 11 Muharrem 1130; BOA, A.DVNS.ŞKT.d, nr. 54, s. 28.

455 “Kıdvetü‟n-nüvvâb ve‟l-müteşerri„în Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Midye nâhiyeleri

nâ„ibleri…” HRŞS, nr. 135, s. 2, 3 Ramazan 1127; “…zîde fazluhümâ ve mefâhirü‟l-nüvvâbi‟l- müteşerri„în Çekmece-i sağir ve Çekmece-i kebîr ve Ereğli ve Terkos ve Çatalca ve Silivri nâhiyeleri nâ„ibleri…” HRŞS, nr. 119, s. 49, 3 Cemaziyelâhir 1113; “Haslar kazası kuzâtından Silivri ve Ereğli nâhiyeleri nâ„iblerine hüküm ki…” BOA, MHM.d, nr. 124, s. 106, sıra 375,

evâhir-i ġevval 1130.

456 “Havâss-ı Refî„a kazâsına tâbi„ Hasköy‟de…” HRŞS, nr. 122, s. 21, 14 Receb 1116; “Havâss-ı

Refî„a kazâsı muzâfâtından kasaba-i Hasköy…” HRŞS, nr. 142, s. 52, Zilhicce 1133.

457 İstanbul Kadı Sicilleri Hasköy Mahkemesi 5 Numaralı Sicil ( H. 1020-1053/ M. 1612-1643), haz.

Baki Çakır, vd., ĠSAM, Ġstanbul 2011, s. 407; İstanbul Kadı Sicilleri Hasköy Mahkemesi 10

Numaralı Sicil ( H. 1085-1090/ M. 1674-1679), haz. Tahsin Özcan, ĠSAM, Ġstanbul 2011, s. 164.

458 HRŞS, nr. 118, s. 80; nr. 135, s. 2; nr. 116, s. 1; nr. 119, s. 49. 459 HRŞS, nr. 141, s. 81, 1132.

460 HRŞS, nr. 116, s. 2-3; nr. 121, s. 98, nr. 135, s. 2 (6 Rebiülevvel 1111/ selh-i Rebiülâhir 1115). 461 HRŞS, nr. 122, s. 72; nr. 141, s. 94; nr. 139, s. 4; BOA, İE.ML, nr. 82/7696, 21 Muharrem 1119. 462

HRŞS, nr. 119, s. 48; nr. 121, s. 99.

463 HRŞS, nr. 125, s. 120; nr. 133, s. 58, 13 Receb 1126. 464 HRŞS, nr. 129, s. 94; nr. 147, s. 84, 17 Rebiülâhir 1139.

465 HRŞS, nr. 118, s. 26; nr. 121, s. 22; nr. 122, s. 13; nr. 136, s. 63; nr. 128, s. 13 (6 Muharrem 1114/

miras taksimi, vs.)466 gibi pek çok mesele kadının sorumluluğundaydı. Ayrıca Ġstanbul ve Bilâd-ı Selâse‟deki kaynak sularıyla ilgili her türlü mesele Eyüp kadılığı tarafından görülürdü467

.

Kadı/naibin önemli görevlerinden biri de kaza dâhiline meydana gelebilecek yangınlara karĢı bazı tedbirler almaktı. Bu hususla ilgili Haslar naibine gönderilen emirlerde, evlerin kapı önlerinin temizlenmesi ve bilhassa ocak bacalarının temizlenip süpürülmesi istenirdi. Öngörülen tedbirlerin alınıp alınmadığını mahalle imamları denetlerdi. Öncelikle mahalle imamları mahkemeye davet edilir; kendilerine yangınlara karĢı alınması gereken önlemler söylenerek ahaliye tembihte bulunmaları ve kendi mahallelerinde kurallara uyulup uyulmadığını yoklamaları istenirdi468.

Sicillerde davaların görüldüğü mekânlar için “meclis-i şer„469”, “meclis-i şer„- i şerîf470”, “meclis-i şer„-i hatîr-i lâzımü‟t-tekvîrde471”, “Eyyûb Mahkemesi472” gibi farklı tabirler kullanılmaktaydı. Eyüp‟te davaların görüldüğü resmî bir daire veya mahkeme binası kesin olarak vardır demek zor olsa da 1700 tarihli vezir Mustafa PaĢa vakfı akarlarının kiralanması hususunda malumat veren belgede, Eyüp Ġskelesi yakınında vakfa ait hanelerin bulunduğu mevkii tanımlanırken hanelerin arkasının mahkeme duvarlarına bitiĢik olduğu ve bir evin de mahkemenin yanında yer aldığı belirtilmiĢtir473. Muhtemelen söz konusu tarihte iskele civarındaki bir bina mahkeme

binası olarak iĢlev görmekteydi. Ayrıca 27 Mayıs 1713 tarihli sicil kaydında, “medine-i hazret-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî radiye anhu Rabbühü‟l-Bârî‟de mahkeme kurbunda…474” ifadesi Eyüp kadılığına ait bir mahkeme binası olduğu izlenimi

vermektedir. ġunu da ifade etmek gerekir ki, tetkik ettiğimiz dönemde Eyüp‟te davalar bir mahkeme binasından ziyade genellikle hâdisenin vuku bulduğu mahalde

466 HRŞS, nr. 139, s. 45; nr. 142, s. 7; nr. 127, s. 4 (27 Receb 1130/12 Safer 1133/ 5 Muharrem 1122). 467

Gülfettin Çelik, “Ġstanbul Kaynak Suları (TeĢkilat ve ĠĢleyiĢi ile )”, XIV Türk Tarih Kongresi, (9-13

Eylül), C. II/I, Ankara 2005, s. 791.

468 HRŞS, nr. 121, s. 102; nr. 129, s. 91; nr. 130, s. 77, 78; nr. 132, s. 1 (7 Ramazan 1113/ 22 ġaban

1122/ 2 Rebiülâhir 1125, 25 Rebiülâhir 1124/ 19 Rebiülevvel 1125).

469 HRŞS, nr. 122, s. 11; nr. 123, s. 20 (16 Cemaziyelevvel 1116/ 17 Rebiülevvel 1117). 470 HRŞS, nr. 125, s. 50, evâil-i Zilkâde 1119. 471 HRŞS, nr. 130, s. 33, 10 Ramazan 1124. 472 HRŞS, nr. 122, s. 72, 13 Receb 1116. 473 BOA, EV.HMH, nr. 385, s. 87, 1112. 474 HRŞS, nr. 132, s. 35, 2 Cemaziyelevvel 1125.

görülmekte ve davanın yürütülmesi için de olay mahalline bir naib gönderilmekteydi. Duruma göre duruĢma yeri menzil475, iĢ yeri476

, oda477 gibi mekânlar olabilmekteydi. DuruĢmayı olay mahallinde takip eden naib, hâdiseyi yerinde kaydedip sonrasında yanında görevlendirilen kiĢilerle birlikte mahkemeye gelerek haber verirdi478

.